Toplam 1 Eklenti bulunuyor.
Hazreti Muhammed Türk'tür.
https://www.youtube.com/watch?v=VyClhyrXU2A
https://www.youtube.com/watch?v=dQJu_UHRkCg
https://www.youtube.com/watch?v=TkUby7eGbrE
http://www.biroybil.com/attachment.p...tid=1365&stc=1
Hazreti Muhammed soy olarak Türk'tür.
IşIĞA DOĞRU
Hazreti İbrahim Sümerli mi?
06.02.2005
NAMIK KEMAL ZEYBEK
SüYLEDİĞİMİ yeniden söylemek istiyorum... En yüce insan olan Hazreti Muhammed, Hazreti İbrahim'in oğlu Hazreti İsmail'in soyundandır.
Hazreti İbrahim, bir Sümerlidir...
Sümerler Türk'tür...
üyleyse, Hazreti Muhammed soy olarak Türk'tür.
Bunu dedim ve diyorum ki, böylesine yüce bir insanın Türk soylu olmasından kendisini Türk sayan herkes kıvanç ve övünç duyar. Ben de kıvanıyorum ve övünüyorum.
Peygamberimiz'in, İbrahim Peygamber'in soyundan olduğu konusunda tartışma yok... Sümerler'in Türklüğü'nü ise yazmıştım.
Bu yazıda ise Hazreti İbrahim'in, Sümerli olup olmadığını incelemek istiyorum.
Elimde Prof. Dr. Mümin Köksoy'un yazdığı Nuh Tufanı ve Sümerler'in Kökeni adlı eser var. Yeni Avrasya Yayınları'ndan çıktı. Meraklısı için telefon 0.312 4687248..
Sümerler, ilk Türkler
KüKSOY Hoca'ya göre, Sümer halkına üdem'den sonra da peygamberler gönderildi. Bunlardan en ünlüsü, Peygamber üdem'in 10. nesilden torunu olan ve Mü 2900'lü yıllarda yaşamış olan Nuh Peygamber'dir. Nuh'un tufandan sonraki hayatıyla İbrahim'e kadar olan çocukları ve torunları, Yukarı Mezopotamya'da yaşamışlardır. Nuh, Sümer ülkesinin şuruppak şehrinde doğmuştur. Best'a (1999) göre Nuh, Sümer şehir devletlerinden birisi olan şuruppak'ın kralıdır.
Hz. Nuh'un torunları Hz. İbrahim'in önderliğinde adeta göçe zorlanmışlardır. Hz. İbrahim ve yakınları bir süre Harran'da kaldıktan sonra, Filistin'e göç etmiş ve orada İbrahim'in (İbrahimoğullarının) atası durumuna gelmiştir. Bu yönüyle Hz. İbrahim, dünyanın en etkin kültür taşıyıcısı sıfatıyla anılmaktadır.
Sümerce konusunda araştırma yapan her ülkedeki bilim adamının birleşmiş oldukları en önemli husus, Sümerce'nin Ural-Altay Dil Grubu'na ait olduğu ve özellikle Türkçe ile çok yakın akrabalık ilişkisinin bulunduğudur.
Ayrıca bilim adamları, Sümerce ile Türkçe arasında bugüne kadar 1000 kadar ortak kelime tespit etmişlerdir. Her geçen gün elde edilen yeni veriler, Sümerler'in ve Türkler'in ilk Türkler (Proto Türkler) diyebileceğimiz ortak bir kökten gelmiş olabileceklerine dair yaygın görüşü destekler niteliktedir.
M. İhsan Oğuz'dan
KASTAMONULU büyük bilgin ve mürşit Muhammed İhsan Oğuz'un İslam'da Mübarek Günler ve Geceler adlı kitabından da bir bölümü birlikte okuyalım mı:
- İsmail Aleyhisselam'ın bu iyi ve soylu eşinden nesli türeyip devam ederek, Peygamberimiz, yegane sığınağımız, Peygamberler'in sultanı ve efendisi Hazret-i Muhammed dünyaya geldi. Peygamberlerin sonuncusu olan şanlı Peygamberimiz, annesi yönünden saf Arap, (tarihin rivayetine göre İbrahim Aleyhisselam Türk olduğundan) babası yönünden de saf Türk neslinden gelmiş olurlar. Bundan dolayı bütün Araplar'ın ve Türkler'in, Peygamberimiz'le övünmeye ve şeref duymaya hakları vardır... (Allah'a hamdolsun.)
Hazreti muhammed arap değildir…hz muhammed türktür
HAZRETİ MUHAMMED ARAP DEĞİLDİR…
Aralık 3, 2011
arap hayranı “muaviye dini” mensuplarının araştırmaktan, bahsetmekten, dile getirip tartışmaktan çekindiği tarihi gerçek…tabii ki bilimsel olarak bunu kanıtlamamız imkansız.
ama tüm insanlığa armağan edilen, tüm insanlık için peygamberlik bahşedilen bir kişinin arap milliyetçilerinin tekelinde olması ve bu konunun bir tabu olması ise islam’ın siyasete alet edilmesi ve amacından sapmasının günümüze yansımasıdır.
konuşmayın,
sormayın,
sorgulamayın,
yorum yapmayın…
muaviye dini’nin müminlerden talebi budur. körü körüne itaat…
günümüz ehli sünnet islam dünyası’nın büyük bir yanılgı içinde olduğuna, ibadetlerini dahi hz muhammed’in sünnetlerinden farklı yaptıklarına ve islamiyet’i siyasete alet ettiklerine daha önceki yazılarımızda değinmiştik.
(bkz: muaviye gibi değil muhammed gibi ibadet etmek/@protest sanayici)
(bkz: türkçe ibadet/@protest sanayici)
hazreti muhammed’in soyu…
hz muhammed’in soyu mekke’nin haşimioğulları sülalesinden gelmektedir.
bilindiği üzre haşimi’ler islamiyetten önce kabe’nin muhafızlığını yapan sülaledirler.
hz muhammed’in dedesi abdülmuttalip’in babası haşim bin abdimenaf bir “kabe muhafızı“ydı…
peki ya kabe’yi kimler muhafaza ediyordu? ya da bu kut’lu göreve tayin edilenler kimlerdi?
tarih öncesi çağlardan beri kutsal sayılan bu bina bir sümer rahibi olan hz ibrahim tarafından onarılmış, tamir edilmiş, birtakım kaynaklara göre inşa edilmişti. ibrahim sonrası kabe’yi koruma ve kabe’den sorumlu olma vazifesi de hep ibrahim soylu sülalelere verilmişti…
yani, kabe’yi koruyanlar ibrahim soyundan geldiğine göre, bir kabe muhafızı olan hz muhammed’in büyük dedesi haşim bin abdimenaf arap değildi diyebiliriz…
https://tarihturklerdebaslar.files.w...pg?w=150&h=112
kabe muhafızlığı çok önemliydi…
o dönemin arap dünyasında(cahiliye dönemi) kabe hem dini, hem de ticari açıdan fevkalade önem talıyordu. mekke’nin iki büyük sülalesi de bu fevkalade önem arzeden binaya muhafız olmak ve o’nun nimetlerinden nasiplenmek için kıyasıya mücadele ediyordu.
haşimiler ve umeyye oğulları yani bildiğimiz emeviler…
lakin iki gurup arasında önemli bir fark vardı.
haşimiler kabe’nin ilahi yönü ile alakadar olup bu vazifeyi inançları gereği yerine getirirken emeviler kabe’nin getirilerinden faydalanmanın peşindeydi…
emevilerin kabe’nin muhafızlığına talip olması üzerine bir hakem heyeti tayin edilerek haşim bin abdimenaf ile emevilerin reisi ümeyye bin abdişems arasında bir “şeref müsabakası” tertip edilir. seçilen hakem heyeti bu müsabakada haşim’i üstün ilan ederek, umeyye bin abdişems’i tazminat ödemeye ve mekke’den uzaklaştırmaya karar verir. umeyye bin abdişems’de bunun üzerine mekke’yi terk eder ve daha sonraki yıllarda emevi hanedanının temellerinin atılacağı şam’a yerleşir.
ne ilginçtir ki bir hakem olayı ile başlayan haşimi-emevi düşmanlığı yaklaşık 150 yıl sonra bir başka hakem olayı ile iyice alevlenecek, hakem kararı ile şeref müsabakası’nı kaybeden umeyye bin abdişems’in intikamını, haşimioğlu hz ali’den halifeliği hakem kararı ile alan muaviye alacaktır. bu tarihten sonra ise kabe muhafızlığı ve halifelik bir daha haşimi soyuna, yani hz muhammed’in soyuna nasip olmayacaktır…
bugün kendilerine peygamber akrabalığı yükleyerek “haşimi” sıfatını taşımaya çalışan hain suud ve şerif hüseyin’in soylarının haşimilerle kesinlikle bir alakaları yoktur. onlar da muaviye soyundan gelmektedir…
haşimilerin yardımcısı sureycliler…
haşimilerin bu önemli muhafızlık vazifesinde en önemli yardımcıları, yine kendileri gibi ibrahim soyundan gelmekte olan bir başka kabile olan sureycliler‘di…savaş sanatlarında usta olan, demircilikte ve özellikle kılıç yapımında usta olan bu insanlar emeviler’in en fazla çekindiği, diş geçiremediği guruptu.
sureycliler hz ibrahim’in kantura isimli hatunla evliliğinden türemiş bir topluluktu…
hz muhammed’in de işte bu kantura-kanturaoğulları ile ilgili bir hadisi de mevcuttur;
“Kantura Oğullarına ilişmeyiniz. Mürüvvet, nimet ve saltanat onların olacak…”
Arap kaynaklarında hz muhammed ve Ailesine “Arab-ı Müstağribe” denilmektedir. Yani “Garip Arap, Yabancı Arap, sonradan Araplaşan” manalarına gelmektedir. Yine hz muhammed bir başka hadisinde; “Ben Arabım, Arap benden değil” derken, bir bakıma “Arab-ı Müstağribe” olduğunu kendisi beyan etmiştir…
hz muhammed doğduğunda, gençliğinde ve islamiyetin ilk yıllarında da kabe muhafızlığı hep bu sureyclilerde olmuştur. ben-i umeyye emeviler kabe’nin ticari niteliklerinden yararlansa da islam’ın baş düşmanı ebu sufyan ve emeviler hiçbir zaman kabe’yi tamamen kendi inisiyatiflerine alamamışlardır. işte emevilerin arap olmayanlara karşı takındıkları faşizanca tutumun asıl kaynağı budur. emeviler bu yüzden arap olmayan müslümanları “mevali” yani köle olarak tanımlamış(mevali kelimesinin tam karşılığı kast sistemindeki paryadır bu yüzden köleden daha hakir bir hakaret kelimesidir) ve kendi kontrollerindeki islam devletinde bu mevali olarak yaftaladıkları unsurların görev almalarını engellemiş ve hatta imamlık dahi yapmalarına yasak getirmişlerdir…
oysa hz muhammed arap olan-arap olmayan diye bir ayrımda hiç bulunmamış, islamiyetin tüm insanlığa ait olduğunu özellikle vurgulamıştır.
kabe’nin anahtarı;
11 ocak 630 senesinde islam orduları ve hz. muhammed mekke’yi feth etmiş sıra kabe’ye girilip kabe’nin putlardan temizlenmesine gelmiştir.
müslümanlar ve sahabe kabe’nin önünde toplanmış bu tarihi ana şahit olmak üzeredirler. lakin kabe’nin kapısı kilitlidir ve anahtarı osman bin talha isimli zattadır.
bunun üzerine hz muhammed hz ali’den gidip anahtarı alıp gelmesini ister.(ne şekilde olursa olsun)
hz ali bunun üzerine osman bin talha’nın yanına giderek anahtarı ister, o anda müslüman olmayan osman bin talha anahtarı vermek istemez, bunun üzerine hz ali osman bin talha’nın elini sıkarak cebir kullanarak anahtarı elde eder ve hz muhammed’e götürür.
lakin hz muhammed ali’den anahtarı tekrar osman bin talha’ya teslim etmesini ister. herkes şaşırmıştır, zira allah tarafından peygamber’e o anda vahiy gelmiş, “emaneti ehline veriniz” buyrulmuştur.
bunun üzerine hz ali anahtarı tekrardan osman bin talha’ya iade eder ve olanları anlatır. bunun üzerine osman bin talha kelime-i şahadet getirerek müslüman olur ve kabe’nin anahtarını rızasıyla hz muhammed’e teslim eder.
kabe’nin anahtarı uzun zamandır osman bin talha ve soyunda durmaktadır, peki kimdir bu insanlar?
işte o dönem kabe muhafızlığı yapan osman bin talha da bu arap olmayan süreyc kabilesindendir…
sureyc kabilesi kayı oymağı ile akraba mı?
sureycliler’in demir işçiliğinde usta olduğundan bahsetmiştik. işte bu sureyclilerin kabe muhafızı osman bin talha’nın kılıcı bugün topkapı müzesinde kutsal emanetler dairesinde hz osman’ın kılıcı olarak sergilenmektedir;
https://i0.wp.com/galeri5.uludagsozl...%C4%B1_572.jpg
kılıcın üzerinde kayı boyuna ait “tamga” gayet açık şekilde görülebilmektedir.
peki umeyye oğullarından olan halife osman kılıca nasıl sahip oldu? burası muamma. ama burada bir kut kavramı var. emeviler kendilerini bu vesile ile haşimi ve kabe muhafızı olarak tanıtmışlar, islam dünyasına bu vesile ile hakimiyetlerini kabul ettirmeye çalışmışlardır.
fakat kabe’nin anahtarı gibi kılıç da ehline dönmüş, yüzyıllar içerisinde yeniden kut’lu kayı’lara geçmişti…
kılıç kabe muhafızı osman bin talha’dan halife osman’a geçip, emevileri takiben abbasi iktidarındaki türk etkisi ile birlikte Hoca Ahmed Yesevî’ye emanet edilmiştir. Daha sonra bu kılıç, Hoca Ahmed Yesevî silsilesi yoluyla, Şeyh Edebali‘ye gelmiş ve ‘sırları ile beraber’ Osman gazi’ye(othman) teslim edilmiştir.
emeviler haşimilere ve sureyclilere o derece kin beslemişlerdir ki, iktidarı tamamen ele geçirdiklerinde islamiyet’in ve muhammed’in öğretilerini değiştirmiş, kendilerine uyarlamışlardır. emevilerin yaptığı bu oyuna sonra gelen iktidarlar da ortak olmuş ve muhammed ümmeti günümüzde dahi gerçek islamiyeti yaşamayıp onun yerine ebu süfyan ve muaviye’nin dikte ettiği islamiyeti yaşar hale gelmişlerdir.
arap milliyetçisi emeviler ve onların dinine mensup olanlar değiştirse de, tarihe gömse de haşimioğulları ve hz muhammed arap değildir. muhammed’in yegane vasisi hz ali’dir. muhammed’in 4 gözde sahabesi hz ali, selman-ı farisi, mikdat ve ebu zerr’dir…ve bu gözde gerçek müslümanların hiç biri arap değildir ve hepsi de emevilece katledilmiştir…
emevilerin haşimi-sureyclileri tasfiye harekatının ilk ayağı hz muhammed’in ölümünün hemen sonrasında emevilerin desteklediği ebubekir’in halife seçilmesidir.
ifk hadisesi islam dünyasının ilk kez kutuplara ayrıldığı olaydır.
neticesinde yapılan kulislerle birlikte ebubekir illegal bir şekilde islam halifesi olmuştur. illegal bir şekilde olmuştur zira hz muhammed vefatından önce ve bu aldatma-aldatılma olayı henüz yaşanmamışken kendisinden sonra islam site devleti‘nin başına hz ali’nin geçmesi gerektiğini bizzat söylemiş, ve hz ali’ye;
“Sen bana oranla Harun’un Musa’ya oranla sahip olduğu mevkiye sahipsin. ancak benden sonra peygamber gelmeyecektir.”
demiştir.
pek tabi hz ali’ye verilen bu müjde ebubekir’in kulağına gitmiş ve bu tarihten sonra ebubekir hz ali’nin halifeliğini engellemek maksatlı elinden geleni yapmıştır.
9 yaşındaki kızı ayşe’yi hz muhammed’e vererek o’nunla akraba olması da ebubekir’in ve emeviler’in bu siyasi manevralarından biridir…
ayşe hatun’da babasının izinden gitmiş, hz ali aleyhine hep kulis faaliyetlerinde bulunmuş o’nun halifeliğini tanımamış ve camel vakası adlı olaydan bildiğimiz üzre hz ali ile savaşmış, o’na yenilmesine rağmen faaliyetlerine ara vermemiş, neticesinde akrabası olan muaviye‘ye destek vererek halifeliğin yeniden haşimiler’den umeyye oğulları’na geçmesinde aktif rol oynamıştır…
ebubekir halife seçildikten sonra “peygamber in sünnetlerine ısınamıyorum” diyerek emeviler’in nihayi hedefi hakkında aslında ipuçları vermiş, islamiyetin hz muhammed öğretilerinin dışında bir hal alacağını açıkça ortaya koymuştur.
tüm bunlar aslında ebu sufyan denilen kişinin islamiyete hakim olma çabasıdır.
zira ebu sufyan ve bağlı olduğu umeyye oğulları (bkz: emeviler) islamiyetten evvel de mekke’nin yöneticileri ve tüm arabistan’ın en etkili isimleriydi…
lakin hz muhammed’e nebilik bahşedilip islamiyet kitleler üzerinde etkili oldukça umeyye oğulları nüfuzlarını kaybettiler, peygamber sülalesi kut’lu haşimiler araplar arasında daha efdal konuma yükseldi…
işte islamiyet’in baş düşmanı ebu sufyan bu tehlikeyi önceden sezinledi ve islamiyete geçti. ama islam düşmanlığı, emevi milliyetçiliği hep gizliden gizliye sürdü.
hz muhammed’den sonra ilk halife olarak umeyye oğullarının akrabası ebubekir seçildi, sonra ömer, daha sonra ise yine umeyye oğullarından osman bin affan…
iktidar hep umeyye oğullarında kalmış, hz ali’nin halife olması ve umeyye oğullarından olan valileri görevden almasıyla islam dünyasına hakim olma planları bir süre suya düşmüş, daha sonra türlü ayak oyunlarıyla ebu sufyan’ın oğlu muaviye halifeliği ele geçirmiş ve islam dünyasında bir daha peygamber soyu olan haşimiler iktidara gelememiştir…
işte muhammed’in büyük dedesinden beri süregelen haşimi-emevi kavgası ışığında peygamber hadisleri ile arap aldatmacası ve hz muhammed’in arap olmadığının vesikası.
bakın hz muhammed türktür falan demedim…böye bir iddiam da maksadım da yok. ama şunu çok iyi biliyorum ki islam dini’nin peygamberi hain arap ırkı ile aynı milliyetten O-LA-MAZ…
Hazreti Muhammed soy olarak Türk'tür.
https://www.youtube.com/watch?v=dQJu_UHRkCg
http://www.biroybil.com/attachment.p...tid=1365&stc=1
Hazreti Muhammed soy olarak Türk'tür.
IşIĞA DOĞRU
Hazreti İbrahim Sümerli mi?
06.02.2005
NAMIK KEMAL ZEYBEK
SüYLEDİĞİMİ yeniden söylemek istiyorum... En yüce insan olan Hazreti Muhammed, Hazreti İbrahim'in oğlu Hazreti İsmail'in soyundandır.
Hazreti İbrahim, bir Sümerlidir...
Sümerler Türk'tür...
üyleyse, Hazreti Muhammed soy olarak Türk'tür.
Bunu dedim ve diyorum ki, böylesine yüce bir insanın Türk soylu olmasından kendisini Türk sayan herkes kıvanç ve övünç duyar. Ben de kıvanıyorum ve övünüyorum.
Peygamberimiz'in, İbrahim Peygamber'in soyundan olduğu konusunda tartışma yok... Sümerler'in Türklüğü'nü ise yazmıştım.
Bu yazıda ise Hazreti İbrahim'in, Sümerli olup olmadığını incelemek istiyorum.
Elimde Prof. Dr. Mümin Köksoy'un yazdığı Nuh Tufanı ve Sümerler'in Kökeni adlı eser var. Yeni Avrasya Yayınları'ndan çıktı. Meraklısı için telefon 0.312 4687248..
Sümerler, ilk Türkler
KüKSOY Hoca'ya göre, Sümer halkına üdem'den sonra da peygamberler gönderildi. Bunlardan en ünlüsü, Peygamber üdem'in 10. nesilden torunu olan ve Mü 2900'lü yıllarda yaşamış olan Nuh Peygamber'dir. Nuh'un tufandan sonraki hayatıyla İbrahim'e kadar olan çocukları ve torunları, Yukarı Mezopotamya'da yaşamışlardır. Nuh, Sümer ülkesinin şuruppak şehrinde doğmuştur. Best'a (1999) göre Nuh, Sümer şehir devletlerinden birisi olan şuruppak'ın kralıdır.
Hz. Nuh'un torunları Hz. İbrahim'in önderliğinde adeta göçe zorlanmışlardır. Hz. İbrahim ve yakınları bir süre Harran'da kaldıktan sonra, Filistin'e göç etmiş ve orada İbrahim'in (İbrahimoğullarının) atası durumuna gelmiştir. Bu yönüyle Hz. İbrahim, dünyanın en etkin kültür taşıyıcısı sıfatıyla anılmaktadır.
Sümerce konusunda araştırma yapan her ülkedeki bilim adamının birleşmiş oldukları en önemli husus, Sümerce'nin Ural-Altay Dil Grubu'na ait olduğu ve özellikle Türkçe ile çok yakın akrabalık ilişkisinin bulunduğudur.
Ayrıca bilim adamları, Sümerce ile Türkçe arasında bugüne kadar 1000 kadar ortak kelime tespit etmişlerdir. Her geçen gün elde edilen yeni veriler, Sümerler'in ve Türkler'in ilk Türkler (Proto Türkler) diyebileceğimiz ortak bir kökten gelmiş olabileceklerine dair yaygın görüşü destekler niteliktedir.
M. İhsan Oğuz'dan
KASTAMONULU büyük bilgin ve mürşit Muhammed İhsan Oğuz'un İslam'da Mübarek Günler ve Geceler adlı kitabından da bir bölümü birlikte okuyalım mı:
- İsmail Aleyhisselam'ın bu iyi ve soylu eşinden nesli türeyip devam ederek, Peygamberimiz, yegane sığınağımız, Peygamberler'in sultanı ve efendisi Hazret-i Muhammed dünyaya geldi. Peygamberlerin sonuncusu olan şanlı Peygamberimiz, annesi yönünden saf Arap, (tarihin rivayetine göre İbrahim Aleyhisselam Türk olduğundan) babası yönünden de saf Türk neslinden gelmiş olurlar. Bundan dolayı bütün Araplar'ın ve Türkler'in, Peygamberimiz'le övünmeye ve şeref duymaya hakları vardır... (Allah'a hamdolsun.)