Ergenekon ve Reco'nun Kalemşörleri
YORUMSUZ...
ANKARA, 30 Ocak 2008 üarşamba
http://www.heddam.com/Resim/GenelResim/102964.jpg
Fehmi KORU
İlhan Bey Evde Mi?
"Ergenekon" örgütünün varlığından kamuoyunu haberdar etme onuru bana ait değil. Onu Can Dündar ile Celal Kazdağlı yıllar önce "Ergenekon" kitabıyla yapmışlardı.
O Küçücük Kuşku Kapısı
Ya Uğur Mumcu da böyle bir çetenin kurbanı ise? Doç. Bahriye üçok da? Ahmet Taner Kışlalı da?
"Ortalık karışsın, ülkeye darbe havası hakim olsun" amacıyla Ahmet Taner Kışlalı'nın gazeteci ağabeyi Mehmet Ali Kışlalı kardeşinin bir "derin devlet operasyonu" ile öldürüldüğü iddiasına keskin bir dille karşı çıkarken "Eğer cani farklı bir kesimden çıkarsa çok canım sıkılır..." cümlesiyle küçücük bir kuşku kapısını açık bırakmıştı Nuriye Akman'la konuşurken...
Ak Parti, Başbakan Tayyip Erdoğan cesur bir karar verdi, o cesaret olmasaydı çirkinliklerin üzeri daha uzun yıllar örtülü kalabilirdi.
Bizim Devlet Hiç Kıskanç Değil
Ne kadar kutsal kavram varsa kullanıp ülkeyi gerektiğinde kaosa sürüklemekten çekinmeyen yapılanma, eğer elde edilen veriler doğruysa, yakın tarihimizde birbiri peşi sıra görülen siyasi altüst oluşların da sebebi.
http://www.heddam.com/Resim/GenelResim/102959.jpg
Nazlı ILICAK
Küçük Mustafa Kemal'ler ve Ergenekon
üok sayıda Kuvayı Milliye Derneği'nin kurulması, "1923'ten bu yana Türkiye'nin, bu kadar büyük tehdit, risk ve sıkıntılarla karşı karşıya kalmadığının" çeşitli zeminlerde, üstelik Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt tarafından bile ifade edilmesi, kimilerinin bir arayış içinde olduğu izlenimini yaratıyordu.
Küçük Mustafa Kemal'ler göreve hazırdı!
Vatanı kurtarabilmek için, elbette önce istikrarsızlaştıracaksınız. Terör eylemleri giderek bir anarşi ortamına dönüşecek; rahipler öldürülecek; McDonald's'da bir bomba patlatılacak; Cumhuriyet ve Danıştay'da gördüğümüz gibi, "Atatürkçü ve laik" kuruluşlara saldırıda bulunulacak; aydınların 301'den yargılandığı mahkemelere Kemal Kerinçsiz gibiler gidip, "Türklüğe hakaret eden eller kırılacak" diye bağıracak. Ergun Poyraz isimli provokatörler, belgelerle beslenerek, AK Parti ileri gelenlerine belden aşağı vuracak...
http://www.heddam.com/Resim/GenelResim/102966.jpg
Ergun BABAHAN
Olağan şüpheliler
Türkiye, İttihat ve Terakki'den kalan bu kerameti kendinden menkul güçleri tasfiye etmedikçe sağlıklı demokratik bir ortama kavuşamayacak.
http://www.heddam.com/Resim/GenelResim/102965.jpg
Emre AKüZ
Kuvvacıların Marifetleri
"Kuvvacılar" adını verdiğimiz bir örgütlenme var ülkemizde.
Bunlara kısaca "çete" diyoruz ama Mahir Kaynak'ın altını çizdiği gibi bunlar düpedüz eli silahlı bir siyasi hareket.
Bu kişiler "ulusalcı-milliyetçi" adını verebileceğimiz bir ideolojiyi savundukları; "bağımsızlıktan", "anti-emperyalizmden" filan dem vurdukları için... İlk bakışta, Türkiye'nin selametini, refahını, mutluluğunu düşündükleri imajını veriyorlar.
Halbuki asıl amaçlarını şöyle özetlemek mümkün:
- Avrupa Birliği'ne karşılar... üünkü AB'nin gerektirdiği "şeffaflık", "hukuk devleti", "demokratikleşme" gibi standartlar bunların çıkarına aykırı....
- Kürt sorununun çözülmesini istemiyorlar... üünkü bunlar saldırgan ve yayılmacı tipler. Kürt sorununu bahane ederek Kuzey Irak'ı ilhak etmek istiyorlar. Bunu yapamasalar dahi "sürekli gerginlik" işlerine geliyor.
- Hükümete karşılar... Beğensek de beğenmesek de halkın oyuyla iktidara gelmiş olan hükümeti devirmek istiyorlar. Bunun için de orduyu kışkırtıyorlar.
- Otoriter bir rejimi arzuluyorlar... Demokrasiye karşılar. İşlerin bürokratik elit tarafından yürütülmesini hedefliyorlar. Bunun için de piyasa ekonomisinin demir yumrukla yönetildiği Rusya ve üin'den ilham alıyorlar.
Yeni İttihatçılar adam öldürüyor/öldürtüyor, bomba atıyor/attırıyor, provokasyon yapıyor, psikolojik harekat yürütüyorlar. (
Farkında olmadığımız kim bilir daha ne eylemleri var!)
http://www.heddam.com/Resim/GenelResim/102973.jpg
Umur TALU
Açık Alın İçin Temiz El
Mesele, bazı nedenlerle "Milliyetçilik"le de yetinmeyen, ama onun karanlık geçmişinden de beslenen "bir tür ulusalcı" kadronun, Susurluk sahnesinin kadim isimleriyle oluşması.
Susurluk çetelerine kurban vermişlerin, "bir nevi sol" lafızla dahi, bu kadrolarla handiyse gurur duyması, kendilerini onların yanında, kucağında bulması.
http://www.heddam.com/Resim/GenelResim/102961.jpg
Ali BAYRAMOĞLU
İttihat Terakki'den Bu Yana İlk Kez?
2009 yılına yönelik bir darbe planından, yakalanan onlarca tonluk mühimmattan söz ediyoruz?
üldürülmesi planlanan onlarca aydın, yazar, sanatçıdan söz ediyoruz?
Kaos ve iç çatışmada kullanılacak, devşirilmiş yüzlerce örgüt üyesinden söz ediyoruz, bunların devlet içindeki bağlantılarından söz ediyoruz, ordu bünyesindeki "yasalcı-meşruiyetçi" bir anlayışla "darbeci" bir anlayış arasındaki hassas ve her an ters dönmeye hazır "güç dengesi"nden söz ediyoruz...
ünemini fark edelim ya da etmeyelim, 22 Ocak gecesinden bu yana Türkiye başka bir hava solumaya başlamıştır.
Bir tek Muzaffer Tekin için bile aşırı derece baskı yapan onlarca üst rütbelilerin egemen olduğu bir düzendir burası?
ünemli günler yaşıyoruz!
Arzumuz temizliğin derinleşmesi, devamın gelmesi...
Cin bir kez şişeden çıktı!
Ergenekon Neredesin?
Abdi İpekçi cinayetinden başlayıp 16 Mart Katliamı'na uzanan, Susurluk'la doruğa çıkan, muhtemelen Danıştay Saldırısı'na da bulaşmış Türk Gladyosu'nun öyküsü, aslında Ergenekon'un öyküsüdür.
Adı üstünde: Ergenekon Terör üetesi!
Eğer öyleyse, şimdiden söyleyelim iki gün önce yapılan "Ergenekon operasyonu", 30'u aşkın "yarı resmi görevli" ve "dokunulmaz"ın gözaltına alınması Türkiye'nin yakın tarihinde gerçekten bir milattır.
Sonuç: Sistem, devleti ve Türk siyasetini kuşatan, siyasi iddialar taşıyan bir suç ve terör örgütünü ortaya çıkarmış ve hedef haline getirmiştir.
Adı üstünde: Ergenekon Terör üetesi!
28 şubat artığı adı sivil örgüt olan kuruluşların, kuvayı milliye tarzı "paramiliter örgütlenmeler"in gerçek yüzü iyice ortaya çıkmaktadır?
http://www.heddam.com/Resim/GenelResim/102962.jpg
Yasin AKTAY
Senaryo ve Oyun Havaları
'Bakıyorsunuz koca koca adamlar memleket sahiden işgal altındaymış gibi kendilerine Kuvva-ı Milliyeci deyip yola çıkmış...
Ya burunlarına hakaret kokusu geldiği için "301 mahkemeleri"ni basarak kariyer yapanlar? Asıl ortada bir hakaret olmaması ihtimali karşısında nasıl da büyük bir öfkeye kapılıyorlar? Kendilerini kaptırmış oldukları rolü oynayabilmek için azılı bir düşman olması lazımdı karşılarında: Başı AB'de kökü ABD'de, gövdesi şeriatçı, dalları Ermeni'den Kürt'ten bir azılı düşman olacak ki ortada, hayallerindeki kurtarıcı kahraman rolünü oynayabilsinler.
Durum buysa, korkarım aniden uyandırılmaları tehlikeli olabilir bunların. Ama bu oyunu sürdürmeye devam etmeleri daha da tehlikeli'
Hamdullah üZTüRK
Ergenekon'a Bir De Bu Tarafından Bakalım
Mesela bir Kerinçsiz'den hoşlanmayabilirsiniz. Ama onun yaptığı gibi, peşinden koştuğu şeyler uğruna her meydanda boy gösteren, boş şeyleri bile cesaretle savunmaktan geri durmayan kaç kişi çıkar?
Ergenekon örgütlenmesinde anlamakta zorlandığım tek şey Sevgi Erenerol Hanım.
Bir hanım, hem de "Bir yanağına vururlarsa öbür tarafı çevir" kültüründen gelen, üstelik bir de kilise sözcülüğü yapan bir hanım, Ergenekon içinde ne arar ki?
Türkiye'nin En Büyük İmtihanı
Son çetenin adı; Ergenekon.
Operasyonun gerekçeleri anlatılırken tüyler ürpertici senaryolardan, planlardan söz ediliyor. Tanınmış bazı isimlere yönelik suikastlar ve Türkiye'yi kaosa sürükleyecek eylemler gibi. ülkeyi darbe ortamına hazırlamak gibi amacından da söz ediliyor Ergenekon'un... Her biri ihanete eş değer.
Operasyonlara Emniyet'in başarısı kadar hükümetin gösterdiği irade de yön veriyor. Başbakan Erdoğan'ın defalarca konuya ilişkin keskin açıklamaları oldu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de son derece hassas.
Ergenekon da diğerleri gibi siyasi amaçlı bir oluşum. Bunların hepsi devletin içine sızmış durumda. Resmi kimi kurumlarda uzantıları var. En azından kamuoyundaki algı böyle.
"Ulusalcılık" ideolojisi etrafında gelişen siyasi içerikli çetelerin AK Parti'yi hedef aldıkları aşikar. AK Parti hükümetinin çetelerle imtihanı, akıbeti açısından yaşamsal önemde. şu gerçek ki; ya AK Parti çeteleri çökertecek ya da çeteler AK Parti'yi. Bunun ortası yok.
http://www.heddam.com/Resim/GenelResim/102974.jpg
Doğan DURGUN
CIA, Ergenekon ve Komando Kamplarından Bugüne...
ümraniye'de ele geçen el bombalar ve bu bombaların nerede kullanıldığı ortaya çıkınca işin vahametini anlayan Doğan üz gibi namuslu bir savcı olan Zekeriya üz'ün gayreti ile operasyona start verildi.
İster 2009 yılı için darbe hazırlığı yapıldığı için, ister DTP'li vekil ve siyasetçilere suikast planlarının varlığından dolayı bu süreç başlanıldı denilsin, neresinden bakarsak bakalım önemli bir operasyon. Fakat diğer yandan olayın lokal kalma ihtimali çok yüksek. Veli Küçük'ü bir kenara bırakırsak, genelde birçok kez gözaltına alınan isimler sorgulanıyor.
Yani daha önce bir şekilde dokunulmaya çalışılmış isimler. Bu yapılanma içinde daha üst noktalarda olan ve dokunulmamış isimlerin olduğu ciddi bir toplumsal kuşkuya neden olmuş durumda. Eğer daha üste çıkılmazsa, adına Ergenekon, JİTEM ya da ne dersek diyelim bu yapılanmanın sadece görünen kısmı ile meşgul olacağız.
Bunun için 1952 yılına gitmemiz, tarihi yeniden okumamız, vicdanımızla yüzleşmemiz, hukuku işlevsel hale getirmemiz, toplumsal bir refleksi açığa çıkarmamız ve takipçisi olmamız gerekir. üzverili bir savcının içinden çıkacağı bir durum değil. Bu iç içe geçmiş sarmalı çözüp, tarihsel yolculuğumuza yeniden başlamalıyız.
http://www.heddam.com/Resim/GenelResim/102975.jpg
Perihan MAĞDEN
İlahi Temizlik Günleri
üyle cüretkardılar ki Kötüler: "omnipotent" (kadir-i mutlak) sanıyorlardı kendilerini.
Suç duyurusunda bulunuyorlardı diyelim. Türkiye Cumhuriyeti'nin vazifesever / kanuntapıcı / adaletkaygısız Savcıları açı açıveriyorlardı davayı /davaları. Kötüler gelip mahkeme basıyorlardı cumbur cemaat. Devletimiz, 1 zahmet, mahkemeye çıkarken taciz edilmemizi engellemiyordu, engelleyemiyordu.
Ermeni gitti! Göz göre göre öldürttü/ öldürtmüş anlaşılan (bknz: Trabzon'da devam etmekte olan Jandarma Davası: İğci'nin çuvala sığmayan ifadeleri) Yüce Devletimiz Hrant Dink'i.
İçinde kollanıp budaklanmış Zehirli Sarmaşığı temizlemeye gücü ve vicdanı yetemediği için göz yummuş. Faka basmış!
"üzgürce" yazarlığını sürdürmesine izin verdikleri Eli Makineli Kadın Köşeci'leriyle.
Tavsiyede bulunmak bana düşmez AMA KAPİTALİZM HARBİDEN BUNLARI KALDIRMAZ!
İmaj üağı'nda yaşıyoruz. 1920'lerin Pıtrak Kapitalizm Amerika'sında değil.
http://www.heddam.com/Resim/GenelResim/102968.jpg
İsmet BERKAN
Darbeci Ergenekon
Kanlı Danıştay saldırısının hemen ardından, o günlerde tesadüfen Başbakan Vekilliği yapan bugünün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e Milli İstihbarat Teşkilatı ve Emniyet Genel Müdürlüğü birer brifing veriyorlar.
Bu brifinglerde iki kurum birbirinden habersiz olarak birbirine çok yakın bilgiler veriyor Gül'e.
Hatta Emniyet, Gül'ün önüne bir çeşit şema koyuyor. Brifingden aylar sonra Gül, bir sohbet sırasında, o sıralar yürütülmekte olan ve bugünkü soruşturmanın da başlangıcını oluşturan ümraniye baskınını örnek vererek, "Hep o şemadaki isimler ve örgütlenmeler. Polis giderek daha fazla delile ulaşıyor" demişti.
Peki o şema neydi?
şema, kendilerine "Ulusalcı" veya Radikal'in taktığı isimle "Kızıl Elma Koalisyonu" adını veren grupları anlatıyordu. Bu gruplar, özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarından sonra pıtrak gibi ortaya çıkmaya başlamış, siyasi cephede Avrupa Birliği ve Amerika karşıtı bir söyleme radikal Kemalist söylemi eklemleyerek ciddi bir örgütlenme içine girmişlerdi.
Kamuoyunda "milliyetçi kabarma" diye algılanan şey gerçekte salt milliyetçilik değil, milliyetçi söylemi kullanarak iktidardaki hükümeti "gayrı milli" ilan etme ve bu anlayışın yerleşmesiyle birlikte onların kanlı da olabilecek bir yolla devrilmesini meşru gösterme girişimiydi.
27 Mayıs'a giden yol böyle açılmıştı, aynı film tekrar edilmek isteniyordu.
Ama bir de şemanın en tepesi var. üzellikle 2003 sonu-2004 başında "Sarı Kız" adıyla darbe planları yapanlar, bu plan işin başındaki kimi isimlerin son dakikada cayması yüzünden işlemeyince kendi başına oturup "Ayışığı" ve "Yakamoz" adlı planlar hazırlayanlar şemanın en tepesinde. Ama onları delillendirmek ve yargının önüne çıkarmak kolay değil.
Savcılığın soruşturmasının o denli derin olup olmadığını ise zaten bilmiyoruz.
Ergenekon: Büyük mü, Küçük mü?
şimdi savcının soruşturduğu örgüt darbeyi yapacak örgüt değil. Bunların görevi darbe ortamını oluşturmak, Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak, belki kişisel kazanım elde etmek.
Basit bir akıl yürütmeyle dahi, böylesi bir girişimin kamu gücü kullanılmadan yapılamayacağı sonucuna varılabilir. Nitekim, hiçbiri adli makamlara intikal etmemiş olmakla birlikte, 2003 sonu 2004 başında "Sarı Kız" kod adıyla darbe planı yapıldığı, bu planın hüsrana uğraması sonrası üst düzeyde bir askeri kişinin bu kez "Ayışığı" ve "Yakamoz" adlarıyla aşamalandırdığı bir başka planın yapıldığı biliniyor. Bu planlar hep devletten maaş alan görevliler tarafından, devlete ait bilgisayarlarda ve devlete ait ofislerde yazıldı.
Her iki planın da hedefi Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarını şu veya bu yolla indirmek, yerine de "ulusalcı" bir hükümet getirmekti. "şu veya bu yolla" sözünü de açayım: Ya 28 şubat vari, medyanın ve bu sayede toplumun geniş kesimlerinin de katılımıyla AKP iktidarının Meclis yoluyla sona erdirilmesi ya da doğrudan askeri darbeyle aynı işin yapılması.
Bu planların içinde yer alan bir emekli komutanın bir ara "Tarih devrilenleri değil bizi yazar" dediği bile biliniyor.
Ama bilinen başka bir şey, bu planların hiçbir biçimde nihayete, yani amacına ermediği.
Amacına ermedi ama 2003 yılında bir düğmeye de basıldı. Bunun belgesini Nokta dergisi yayımladı.
O basılan düğme yüzünden bir anda ortaya pıtrak gibi onlarca "sivil toplum örgütü" çıkıverdi.
Hatta bir ara "parti kurma" lafları bile çıktı.
Cumhuriyet gazetesi, ki bu işleri yapan o "sivil" toplumun bayrağı sayılır, iki kere bombalandı. Eylem beceriksizceydi ve hiç ses getirmedi. Aynı ekip gitti eylemin ses getiricisini Danıştay'da yaptı, canlar hem de laikliğinden hiç de kuşku duyulamayacak canlar alındı. Ama beklenen etki oldu. Cenaze "laiklik mitingi" gibiydi. Arkası Cumhuriyet Mitingleri'yle geldi. Bir eylem, bir anda yüzbinleri mobilize etmişti.
Genelkurmay sivil sisteme muhtıra verdi, Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanlığı seçimini iptal etti. Türkiye genel seçime gidiyordu, darbe planları mecburen ertelenecekti. (Yeni tarihin 2009 olduğu yazılıydı dünkü bazı gazetelerde.) Sonra beklenmeyen şeyler olmaya devam etti: Bir ihbar mektubu ümraniye'de bir evde silah ve patlayıcı bulunmasına neden oldu. Onun ardından Eskişehir'de başka bir ev daha bulundu. Ve darbe provokasyonu örgütü çöküşe geçti.
http://www.heddam.com/Resim/GenelResim/102972.jpg
Tamer KORKMAZ
Veli Küçük, Allah Büyük!
"Sarıkız" ve "Ayışığı" kod adlı darbe girişimlerinin önde gelen ismi olduğunu üzden ürnek'in deşifre edilen günlükleri sayesinde öğrendiğimiz Emekli Org. şener Eruygur da BüG kapsamında bakan, milletvekili ve bürokratları fişlemişti!
Final: Santoro Cinayeti'nden Danıştay Saldırısı'na; Cumhuriyet'in bombalanmasından ümraniye'deki cephaneliğe; "Silah üzerine Yemin Töreni"nden Dink Suikastı'na kadar bütün bu "Alacakaranlık Kuşağı" hadiseleri birbirleriyle kafadan bağlantılı!
Eldeki fotoğraf -28 şubat'ın derin kalıntılarının, bir başka deyişle "Amerikancı Kaybedenler Cenahı"nın resmidir!
Mumcu Suikastı'ndan "Ergenekon üetesi"ne!
Ergenekon adlı "terör örgütü"ne düzenlenen büyük operasyon "provokasyonlar zinciri"ni deşifre etmiş oldu. Danıştay Saldırısı'ndan Cumhuriyet gazetesinin bombalanmasına; Rahip Santoro Cinayeti'nden Hrant Dink Suikastı'na, oradan da Malatya'daki hunhar eyleme kadar son dönemde gerçekleştirilen bu "gayrı nizami harp" tarzı eylemlerin hepsinin odağında "Ulusalcı üete"nin yer aldığı ortaya çıkmış bulunuyor?
Ergenekon üetesi, Dink'in öldürülmesinin ardından Orhan Pamuk ve Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'e de suikast düzenleyerek Türkiye'yi kaosa sürüklemeyi hedeflemiş?
28 şubat'ın derin kalıntısı olan "Ulusalcı üete"nin yanına da; Hürriyet'in 17 Ocak'taki (2007) "Aman Sincan Sanılmasın!" manşetinde anılan "Emasya Tatbikatı!"na ait tankların üağlayan Meydanı'ndan geçme planını eklemeyi unutmayınız!
Nasıl bugünkü "Ulusalcı üete" ile "Susurluk Zinciri" JİTEM'ci Veli Küçük marifetiyle birbirine bağlıysa; "Mumcu Suikastı" da "Susurluk Skandalı" ile yakın akrabadır?
Bu yollar nereye mi çıkar?
Artık egemenliğini yitirmiş bulunan "Amerikancı Derin İktidar"a çıkar, bütün bu Alacakaranlık Kuşağı!
http://www.heddam.com/Resim/GenelResim/102970.gif
Murat BELGE
Usta Darbeci, Acemi İhtilalci
Veli Küçük'ü şimdiye kadar bildiğimiz gibi onu da, onun üstündekileri de bileceğiz, çünkü zaten onlar da kendilerini fazla saklama ihtiyacı duymuyorlar, duymadılar. Hangi durumda ne yaptılar, ne söylediler, belli.
Bugün Ahmet Altan, "derin devletten" giderek, "derinlik sarhoşluğu" üstünde durmuş. O bunu, devletin "derin"i telaffuz edilince, herkese arız olan uyuşukluğa bağlıyor. Ama derine inen bu adamların da kendine özgü bir sarhoşluk içinde davrandığını görüyoruz: bunca yıldır, bunca "iş" becermiş ve sağlanan çeşitli kalkanlar sayesinde kendi başlarına bir şey gelmemiş olanların biraz da kaçınılmaz olan pervasız sarhoşluğu.
Seçtikleri hedefler, eylem alanları, AKP iktidarından cesaret alan dinci fanatiklerin cinayet eylemleri yaptığı inancını yaratmak üzere tasarlanmıştı. Bazı bakımlardan ilk sayılacak Danıştay saldırısı ve onu izleyen "laik" protesto, tepki vb. tam da bu hedefe yönelmişti. Ama yakalanan damın "Alperen"liği, "Ulusalcı" emekli subaylarla yakınlığı ve ilişkileri, fotoğraf arkadaşları ile ortaya bambaşka bir manzara çıktı. Sonraki olaylarda da bu özellikler tekrarlandı. Hablemitoğlu olayında bile ne acemilikler yapılmış.
Daha önceki deneyimlerde belki gene "ortam kızıştıracak" eylemler yapılır, ama sonra TSK bir bütün olarak harekete geçer ve duruma el koyardı. Oysa bu seferki hareket, bugünün değişik konjonktürü gereği, harekete bir "halk hareketi" görünümü vermeyi, "milli galeyan" atmosferi yaratmayı gerektiriyordu.
Operasyon
şu operasyon, eğer arkası anlamlı bir şekilde gelirse, haftanın, yılın vb. değil, yüzyılın bizim açımızdan en önemli olayı haline gelebilir. üünkü, arkası geldiğinde, Türkiye'nin artık başka bir ülke olduğunu ilan edecektir.
"Yukarısı" bu kadarını mı feda edecek, feda etmeye razı oldu?
Böyleyse, ilk paragraftaki iyimserliği dengelemek gerekecek, "Onlar hala oradalar -istedikleri zaman yeniden başlayabilirler..." demek gerekecek.
Abdi İpekçi'den ümit Doğanay'a, Cavit Tütengil'e? Ve hala "vatan" kurtarılamadı?.. Daha kaç kişinin öldürülmesi gerekiyor, vatanın kurtulması için?
Bunu, şu anda gözaltına alınmışlara değil, onları eylemleriyle ya da düşünceleriyle desteklemiş olanlara sormalı. Yani, "arkası gelir mi" sorusunun kapsadıklarına, "Arkası"na? Ne diyorsunuz, yetti mi, bitti mi? "Vatan"ın "kurtulma"sı için başka bir yöntem bulunabilir mi, bulundu mu, buldunuz mu?
"Van Savcısı"nın, "şemdinli davası"nın olabildiği ülkede başka neler olmaz?
http://www.heddam.com/Resim/GenelResim/102969.jpg
Hadi ULUENGİN
Devlet ve üete
şU Allah'ın işine bakın! Kim derdi ki sivilliği sahiplendiği için adı "devlet düşmanı" na (!) çıkartılmış olan bu satırlar yazarı, gün gelecek ve o devleti savunmayı vazife edinecek.
İmdi, Allah rızası için söyleyin, böyle organizmalarda diş kovuğuna dahi kaçmayan ve melanet çevirmek için aradığı iki "milyoncuğu" çıkartamayan; üstelik, işportaya düşmüş Avusturya piştovunu bile bulamayan şu "Ergenekon üetesi" bir "derin devlet" olabilir mi?
Geçtim devletini, bu züğürtlükle ve bu eblehlikle iş becerecek sivil gangster çıkar mı?
http://www.heddam.com/Resim/GenelResim/102976.jpg
Erdal şAFAK
Zehirli Sarmaşıklar
"Milli Güçler" diye örgütlendiler, "Kızıl Elma" koalisyonu kurdular, "Ergenekon" adını aldılar, "Kuvayı Milliyeciler" tabelasıyla dernekleştiler.
30.01.2008 / (heddam.com'dan...)