-
Kafkas Satrancinda
KAFKAS SATRANCINDA HAMLELER / Ali KüLEBİ
Brzezinskiğnin ğBüyük Satranç Tahtasığnda ğAvrasya Balkanlarığ içinde yer verdiği Kafkasya, Türkiyeğnin hayati çıkarlarının bulunduğu bir bölgedir. Avrasya Balkanlarığnın en önemli iki oyuncusunun satranç tahtası üzerindeki hamleleri devam ediyor. Bölgenin diğer önemli oyuncuları olan AB, Türkiye, İran, hatta giderek bölgeye özel önem vermeye başlayan üin ve Hindistan da, ğne kaybediyoruzğ, ğne kazanabilirizğ yaklaşımıyla gelişmeleri izlemekteler. Oyuncuların ilgilendikleri enerji, siyaset, askerlik, ticaret gibi konular, çeşitli açılardan kendilerine göre dereceli olarak önemli. Yine her oyuncu duruma ve ilgi alanının özelliğine göre değişik müttefik arayışında. Gelişmelerin seyrine göre sonradan müttefik değiştirilmesi de mümkün. şimdilik üzerinde en fazla oynanan ülke de kaynakları ve jeostratejik konumu nedeniyle Azerbaycan. İki büyük oyuncudan Rusya Federasyonu Azerbaycanğa fazla yüklenirse, Azerbaycan süregelen tarafsızlık anlayışına uygun biçimde hemen ABDğye yakınlaşıyor. İran Azerbaycanğın üzerine fazla geldiğinde Azerbaycan Türkiye ile ilişkilerini arttırıyor.
Satranç oyuncularının artıları-eksileri
Bu durumun çok uzun sürmeyeceği de şimdiden anlaşılıyor. Yaklaşan Azerbaycan seçimleri, ğşah-matğ olmasa da veziri almaya dönük bir hamle beklentisi yaratıyor. Peki, kimin veziri gidecek? Muhtemelen Rusyağnın. Rusya, 3 Kasımğda vezirini kaybedecek gibi görünüyor. Satranç tahtasında Gürcistanğın ABDğye, Ermenistanğın Rusya Federasyonuğna ait bölgeler olduğu düşünülürse, Azerbaycan, bölgenin en zengin ve gelişmeye aday ülkesi olarak hem stratejik hem de ekonomik açıdan her iki oyuncu için de çok önemli. üzbekistanğdaki ABD üssünün taşınması konusunda az da olsa bir seçenek Türkmenistanğdaki ğMaryğ, diğer seçenek de Azerbaycanğdır. Azerbaycanğda özellikle askeri ve özel sektörü üzerinde ekonomik olarak diğer Türk Cumhuriyetleriğne oranla daha kuvvetli olan Türkiye ve -Azerbaycanğı Ermenistanğla gerçekleştirdiği ikili anlaşmalarla kontrol altında tutma ilkesini benimseyen- İran da bu bölgenin diğer iki büyük oyuncusu. Büyük oyunun içinde şimdilik ağırlıkları çok değilse de her an fırsat yakalayabilirler. Bu fırsat, iki büyük oyuncu Rusya ve ABDğnin yanlışlarına veya kendi iç siyasetlerindeki iktidar değişikliğine bağlı olarak ortaya çıkacaktır. Bu bağlamda, ABDğnin hala bölgeyi iyi tanımadığı söylenebilir. Bu da ABDğnin bölgedeki eksilerindendir.
üzerindeki etkinliğini kaybetmiş gibi görünse de Rusyağnın Gürcistanğdan hala tam olarak vazgeçtiğini söylemek olası değildir. Rusya tarihsel ve etnik açıdan ve askeri yönden bölgede ve Gürcistanğda başrolde olmak zorunda. Hazar Denizi çevresindeki enerji kaynakları ile bunların özellikle Rusya üzerinden Avrupağya ve dış dünyaya taşınmasında Gürcistanğın stratejik konumunu hiçbir zaman göz ardı etmeyeceği de açık seçik ortada. Burada etkinliğini devam ettirmek isteyen Rusya, bunu Güney Osetler ve Abhazlar üzerinden ve onları kullanarak sağlamak durumunda. Esasen bu etnik unsurlara Rus vatandaşlığı vermiş olsa da bu yaklaşımı teyit ediyor.
Güney Kafkasyağnın bu en stratejik öneme haiz ülkesinde muhalefetin 2 Kasım 2003ğde parlamento seçimleriyle ğkadife bir devrimğ gerçekleştirmiş olması ve ABDğye yanaşması, Rusyağyı Ermenistanğa ağırlık vererek Gürcistanğda kaybetmiş olduğunu bir ölçüde bölgede kazanma çabasına itmiştir. Buna karşılık bugüne kadar tarafsız bir politika izleyen Azerbaycan da bu işbirliğine reaksiyon göstererek ABDğye yakınlaşmaya başlamıştır. üzellikle Ermenistanğdaki artan Rus askeri gücü ve konuşlandırılmış Rus silahlarının çok düşük bir bedelle her an Ermeni Ordusuğna devredilebileceği gerçeği Azerbaycanğı Rusyağya karşı giderek artan bir düzeyde tepki göstermeye yöneltmiştir.
Başta Almanya olmak üzere bölgeye 2. Dünya Savaşığndan bu yana petrol kuyuları nedeniyle ciddi boyutlarda ilgi gösteren AB ülkelerinin de Kafkaslarda oyunun bir parçası olma hevesi fazla. Ellerinde başarıya ulaşmak, bölgede etkin olmak için ciddi bir enstrüman bulunmuyor. Ama enerji bağımlılığından dolayı, Hazar Denizi çevresinin dünyanın ikinci büyük petrol havzası olacağı gerçeği onları bir şekilde bölgeyi ABDğye kaptırmama gibi bir amaca odaklıyor. Dezavantajları, gerekli askeri güçlerinin olmaması ve bölgeye olan uzaklıkları. Türkiye ABğye girmedikçe de bu uzaklık hep söz konusu olacak.
Türkiye, askeri güç, yakınlık, ekonomik etkinlik, tarihi bağ, etnik birlik, bölgenin özelliklerini bilmek gibi nedenlerden bu bölgede ve özellikle Azerbaycanğda her zaman aktif ve potansiyel güç durumunda olacaksa da, İran için bu potansiyel güç olgusu her zaman pasif bir konum ifade edecektir. İran, Azerbaycanğın zayıf kalmasını ve içindeki Azerbaycan Türkleriğni kontrol altında tutmayı hedefleyecek, Türkiyeğnin etkinliğinin artmasının ucunun kendine dokunacağından çekinerek Türkiyeğyi özellikle Kafkaslarda ve genellikle Orta Doğu Bölgesiğnde zayıflatmak için çareler arayacaktır.
İranğın içindeki Güney Azerbaycan Türkleri, Horasan Türkleri, Türkmenler ve Kaşgar Türkleri gibi Türk unsurların gelecekte, demokratik yoldan İran yönetiminde etkin olmaları olasılığı İranğın uykusunu kaçırdığı kadar muhtemelen ABDğyi de rahatsız ediyor. Orta Asyağya İran üzerinden uzanacak bir Türkiye, 21. Yüzyılda, Asyağda gelişen üin olgusunun, Batığdaki simetrisi olabilir. Orta Asya Türk Cumhuriyetleri, ekonomik olarak başlatılacak bir birliğin, siyasal olarak gelişmesinden yanadır. Bu ülkelerin gelecek nesilleri böyle bir oluşuma daha sıcak bakacaklardır. Bu nedenle, İranğın, Türkiye ile sınırını oluşturan bölgeye, kuzeyden güneye uzanan bir hat üzerinden, Güney Azerbaycan Türkleri ile Türkiye arasına sistematik bir şekilde Kürt aşiretlerini yerleştirmeye çalıştığı söylentileri önemlidir. Bölgenin önemi yalnız ABD, Rusya, Türkiye ve İran için değil, üin ve Hindistan için de gün geçtikçe artmaktadır. Hindistan ve özellikle de üinğin son aylarda Azerbaycanğda enerji ve pazar elde etmek yönünden basacak sağlam zemin aradıkları, bazı petrol sahaları ve işletmeciliği ile ilgilendikleri söylenmektedir.
Siyasal, ekonomik, askeri, tarihi, etnik nedenlerden dolayı Türkiyeğnin yaşam alanı kabul edilmesi gereken Azerbaycan ile ilgili politikamızın artık ciddiyetle ele alınması zamanı çoktan gelmiştir.
Enerjinin kilit bölgesinde oyuncular arası ilişkiler
Kafkaslar kilit bölge olma özelliği giderek artıyor. Bu özellik su dahil birçok doğal kaynak açısından söz konusu olmaktaysa da esas olan petrol ve doğalgaz konusundaki artan önemidir.
Brzezinskiğnin ğAvrasya Balkanlarığ diye tanımladığı; Arap Yarımadasığndan başlayıp Irak, İran üzerinden Hazar ve Kafkas Bölgesine uzanan ğStratejik Elipsğ, ABD yörüngesine girdikçe enerji kaynaklarının zafiyetini gören AB tarafından dikkatle ele alınması gereken bölgedir. Esasen Almanyağnın Rusya Federasyonu ile her geçen gün, özellikle ekonomik alanda ilerlettiği yakınlık da dikkat edilmesi gereken bir olgudur. Putin ve Schröderğin yakınlığı, son haftalarda, daha evvel iki ülke arasında inşa edilmiş doğalgaz nakil hatlarına ilaveten, yeni ve iki ülkeyi doğrudan bağlayan Baltık Hattı anlaşmasını doğurdu. Eylül ayı başında Berlinğde Putin ve Schröderğin hazır bulundukları ve çok samimi göründükleri törende Alman ve Rus şirket yetkililerinin altına imzalarını koydukları anlaşmayla Avrupa ve Rusya 2010 yılında işletmeye girecek Baltık hattı, Rusyağnın Batı Sibirya bölgesinde bulunan ve bir trilyon metreküp doğalgaz rezervine sahip olduğu tahmin edilen Yujko-Ruskoye sahasından çıkan doğalgazı Baltık Deniziğnin altına döşenecek 1.200 kilometre uzunluğundaki muazzam boru hattıyla Almanyağnın kuzeydoğusundaki Greifswald şehrine ulaştıracak. Denizaltına döşenecek bu boru hattı Rusyağnın Baltık Deniziğndeki Wyborg Limanı ile Greifswald arasında kesintisiz bir hat olarak çalışacak. Almanya enerji gereksinimini bir ölçüde ve bu şekilde garanti altına almışsa da diğer Avrupa ülkelerinin enerji sağlama konusunda atılmış çok önemli adımları bulunmuyor.
Almanya dışındaki Avrupa ülkelerinin de bundan böyle ğStratejik Elipsğdeki petrolden pay almak için ABD, Rusya, Türkiye, üin ve Hindistanğın bulunduğu satranç tahtasında aktif oyuncu olmaları gerekecektir. Bu çabalar ağırlığını özellikle ve en belirgin bir şekilde Azerbaycan üzerindeki satranç tahtasında göstereceğinden, bundan böyle ve özellikle önümüzdeki Kasım genel seçimlerinden sonra Azerbaycanğın dünya siyasetindeki yerinin güçlenmesi beklenmelidir.
Dünyada giderek azalan fosil yakıtların üzerinde oynanan oyun bu bölgedeki siyasi sorunların da giderek tırmanmasına yol açacağından, oyuncuların agresif oyun tarzının artması da beklenmelidir. üzellikle, hala, ABDğdeki Ermeni lobisini arkasına alarak etkinliğini Türkiye ve Azerbaycanğa karşı sürdürmek isteyen Ermenistan, satranç tahtasındaki oyunda, Rusyağyı da arkasına almış olmasına karşın en zayıf taş durumuna gelmek üzeredir.
üte yandan ğStratejik Elipsğin en kuzey ucunda, Kuzey Kafkasyağda bulunan ve üzerinden stratejik anlamda birçok enerji hatları geçen üeçenistanğın ise hala bölgede, özellikle Rusyağyı ilgilendirecek sorunlar çıkarabilecek ve üzerinde yapılacak müdahalelere açık bir konumda olduğu da unutulmamalıdır.
Ciddi bir şekilde dikkate alınması gereken üeçenistan;
ğ Kafkaslar ve Orta Asyağdan çıkan doğalgazın dağıtım yolu üzerindedir.
ğ İslam ve Hıristiyan alemlerinin ortasındadır.
ğ Hiçbir zaman tam olarak bağımsızlığını yitirmemiştir.
Bu nedenle özellikle Rusya Federasyonuğnun yumuşak karnı olma konumunu da korumaktadır.
Rusya yönetiminin bütün çabalarına karşın, Rus ordusunun üeçen halkında olumsuz etkiler yaratan bütün zafiyetlerinden, rüşvetçi, kuraldışı davranışlarından hala kurtulamamış olması, çeşitli radikal ve köktenci unsurların da bölgede halktan da destek alarak yoğunlaşmasına neden olmuştur. üzellikle Eylül 2004ğde Beslanğda meydana gelen trajik olay ile sonradan Moskova Metrosu ile kaçırılan iki Rus uçağındaki olaylar, üeçenistanğın sorunlarının bitmediğini ve bölgede şimdilik Gürcistanğdaki durulmuş gibi gözüken Abhazya, Güney Osetya ve Acaristan olaylarının benzeri ek sorunların da tekrar canlandırılabileceğini söz konusu eder. şimdilik Gürcistanğı istikrarlı bir duruma getirmiş gibi gözüken ABDğnin, Kafkaslarda oynanan oyuncuların artması ve dünyanın çeşitli bölgelerindeki tırmanarak artan yüklerinin kontrolden çıkması nedeniyle, oyunun çok güvendiği Gürcistan kalesinde de yakın bir gelecekte sorunların tekrarlamasını beklemek olasıdır.
Ermenistanğın sorun çıkartmak için yeni bahanesi
Sorun çıkartma konusunda mahir olan Ermenistanğın ABDğdeki lobileri aracılığıyla, Kars-Ahılkelek-Tiflis-Bakü demiryolu bağlantısını engellemek için Gürcistanğda sorun çıkartmaları, bunu da Abhazya veya Güney Osetya üzerinden yaratmaları olasıdır. Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan üzerinden geçecek demiryolu projesi, gerçekleşmesi halinde, bu üç ülkeyi, Ermenistan'ı by-pass ederek Avrupa ile bağlayacak olması nedeniyle özellikle Azerbaycan açısından hayati, Ermenistan açısından ise ölümcüldür.
Bu bağlamda, Ermenistan Ulaştırma Bakanı Andranik Margaryan, Ermeni basınına geçen günlerde verdiği bir demeçte, bu projenin gerçekleşmesi halinde ülkesine karşı uygulanan ekonomik kuşatmanın tamamlanacağını söyledi. Margaryan, bu nedenle, söz konusu projeyi engellemek için var güçleriyle çalıştıklarını belirtti. Projenin 600 milyon dolar gibi yüksek bir maliyeti olması da engelleme konusunda Ermenistan'ın elini güçlendirmektedir. Zira, hem Erivan'da, hem de diaspora önderliği arasında yapılan hesaplara göre, bu projenin gerçekleşmesi için mutlaka dış finansmana ihtiyaç olacaktır. Margaryan, bu nedenle, AB'li muadilleriyle yaptığı temaslarda konuyu sürekli gündeme getiriyor ve bunun ülkesini hedef alan "kötü niyetli" bir proje olduğu konusunda kendilerini ikna etmeye çalışıyor. Ermeni argümanının temel dayanağı ise Kars ile Ermeni topraklarında bulunan Gümrü arasında bir demiryolunun zaten bulunması. Ermenistan, Kars-Gümrü demiryolunun son 15 yıldır atıl kalmasının nedeninin "Türkiye'nin düşmanca tavrı" olduğunu öne sürerek, AB ülkelerine bunun "iyi komşuluk" anlayışına ters düştüğünü anlatmaya çalışıyor. Bu arada AB'nin, TRASECA diye bilinen ve Kafkaslar ile Avrupa'yı demiryolu ile bağlamayı öngören projesinin, birkaç yıldır gündemde olan Kars-Ahılkelek demiryolu projesinden hiç bahsetmemesi, buna karşın Kars-Gümrü demiryolundan söz etmesi de Ermeni tarafını cesaretlendirmiş bulunuyor. Bu Ermeni atağının, Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkan bazı AB üyelerinin, Türk-AB Müzakere üerçeve Belgesi'ne Türk-Ermeni sınırının açılması koşulunu sokmaya çalıştıkları bir döneme denk gelmesi ise elbette ki rastlantı değil. Aynı şekilde, Ermeni lobisinin ABD Kongresi'ndeki önde gelen isimlerinden Joe Knollenberg, Frank Pallone ve George Radanovich'in Temsilciler Meclisi'ne tam şu sıralarda bu konuda bir tasarı sunması da aynı şekilde bir rastlantı değil. Söz konusu temsilciler, ilgili ülkelerin Kars-Ahılkelek demiryolu hattının finansmanı için Washington'a dönecekleri varsayımından hareketle, ABD'nin, Ermenistan'ı by-pass edecek bu projeye herhangi bir finansman sağlamasını engelleyecek bir yasa çıkarmaya çalışıyorlar. Onların argümanı da, Kars-Gümrü demiryolunun atıl olarak durduğu bir sırada yeni ve pahalı bir projenin finanse edilmesinin mantıklı olmadığı temeline dayanıyor. (www.fuarplus.com/haberlerihracatci.php?id=3359 - 23k)
Köktendinci örgüt tehditleri ve Rusya
Bölgede sorun çıkarmak üzere kullanılabilecek El-Kaide benzeri köktenci örgütlerin yol açabileceği karışıklık, özellikle Rusyağyı etkileyecektir. Ancak, bu çok oyunculu satranç tahtasında, özellikle Gürcistan üzerinden başlatılıp, üeçenistan üzerinden sürdürülecek oyunun sonuçları Rusyağyı etkileyebileceği gibi, Orta Asyağya ve Azerbaycanğa bağlantıyı sağlayan Gürcistanğın karışıklığa düşmesi nedeniyle Türkiyeğyi de olumsuz yönde etkileyecektir. Bu nedenle kendisi için bir çok açıdan bir ilgi alanı olan Gürcistanğın geleceğinin teminatı Türkiye için çok önemlidir. Ermenistanğın Batığda attıracağı girişimler, bölgedeki tek dostu ve topraklarında ciddi bir silahlı kuvvet bulunduran Rusyağyı da ta üeçenistanğa kadar etkileyecek ve ABDğnin İslam ülkelerinin bir kısmıyla olan sorunlarının benzerini üeçenistan nedeniyle Rusyağnın da sırtlaması gerektirecektir. Bu noktada, Rusyağnın akılcı davranarak ABDğnin aksine Müslüman toplulukları karşısına almaması gerekir. üünkü, esasen kendi içinde 30 milyonun üzerinde Müslüman halk yaşarken, Rusyağnın içinde ve çevresinde önemli Müslüman cumhuriyetler varken Putinğin son zamanlardaki radikal çizgideki politika özlemine rağmen Kafkas satranç tahtasında Rusyağnın, daha ileri gitmemesini gerektirir.
Kafkasların büyük oyuncusu olması gereken Türkiye
Kafkaslardaki önemli oyunculardan Türkiye ve Rusya Federasyonuğnun bundan böyle, bölgede özellikle ABDğye rağmen Ermenistan ve AB tarafından ABDğdeki lobiler vasıtasıyla çıkartılabilecek karışıklıkları soğukkanlılıkla değerlendirip, bölgedeki dengeleri şanghay İşbirliği ürgütü benzeri bir örgütle sağlamaları gerekir. Bölge, binlerce kilometre ötelerden gelen, zengin doğal kaynaklara gözlerini dikmiş ve bu uğurda, Kafkas halklarını birbirine kırdıran yabancı güçlere teslim edilemeyecek kadar önemlidir. Ayrıca Türkiyeğnin, 1990ğların başında potansiyel en büyük oyuncusu olduğu Orta Asyağda bugün esamisinin okunmadığı dikkate alınarak, bizim için her zaman potansiyel işbirliği alanı olan Orta Asyağya bir gün, siyaset ve ekonomi alanında ciddi adımlar atmamız gerektiği beklentisiyle ileriye bakarak düşünmek de gerekiyor. Bu bağlamda, Orta Asyağya bizi ulaştıracak köprü olan Kafkaslarda, geçmişte Orta Asyağda yaptığımız yanlışları yapmaktan kaçınmamız ve her şekilde bölge üzerinde ğyaşam alanığ felsefesinden bakarak kararlı bir tutum göstermemiz gerekir.