Mustafa Kemal ATATüRK'ten şiirler


Mustafa Kemal ATATüRK, hayatın hemen hemen her alanındaki yeteneklerini kullanmaktan çekinmeyen bir insandı. En doğru yol gösterici olarak bilimi işaret etse de, evet, o da bir insandı. üstelik, pek çok kimsede olmayan, güçlü bir yüreğe sahipti.

Sürekli kitap okuduğu, mektuplar yazdığı, savaş alanında bile notlar ve günlükler tuttuğu pek çok kişi tarafından bilinmekte. Geometri, Medeni Bilgiler ve bazı askeri kitaplar da yazan M. Kemal ATATüRK, elbette hayatın vazgeçilmez unsuru olan şiir de yazmıştır.

E-posta gruplarında, forumlarda, güncelerde..vs. "Atatürk'ün Yazdığı Tek şiir" olarak geçen bir alıntı görüyorum. Sadece bir şiir yazdığına ihtimal vermediğim Atatürk'ün tek şiiri olarak gösterilen şiir, yanlıştır.

Enver Behnan şAPOLYO'nun 1958 basım "Mustafa Kemal ATATüRK ve Milli Mücadele Tarihi" adlı kitabı evimde bulunuyor. Bu kitaptan da öğrendiğime göre "Tuna" şiiri ile "Oğuz Oğulları" şiirlerinin karışımı olan bu şiir, belli ki internetin "kopyala-yapıştır" furyası içinde kalıplaşmış vaziyette sunuluyor. Hatta, daha da vahimi, şiirin adının "Beşike Hadisesi" olduğu iddiası. Beşike Hadisesi, bambaşka bir şiir.

Benzer bir yanlış da, Fransız şair Verlaine'den yaptığı iki kıt'alık çevirinin son iki mısrasının olmaması.

İnternetteki paylaşımlarda yapılan küçük bir hatanın, katlanarak devam ettiği herkesçe malum. Onun için, Atatürk'ün yüreğinden kopan bu eserlerin doğru olanlarını göstermek adına kendimce küçük bir katkı yapmak istiyorum. Dönem ödevi, belirli gün ve haftalar, tez..vs. şekillerde de kullanılacak olan bu şiirlerin doğrularının yayılması elzemdir.

Bildiğim ve araştırdığım kadarıyla, bu 6 şiire ve 1 tane de çeviriye ulaştım. Başka şiirler de varsa, bana ulaştırırsanız sevinirim.

Okuyanlar, okumayanlara okutsun, her tarafta paylaşsın.



...

Tuna

Gafil hangi üç asır, hangi on asır
Tuna ezelden Türk diyarıdır.
Bilinen tarihler söylememiş bunu,
Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak
Dinleyin sesini doğan tarihin
Aydınlıkta karaltılı şafak
Yalan tarihi gömüp doğru tarihe gidin!

Nehirlerdir Türkün şaşmaz yol mühendisleri
Her nehir Türk'ü bilir her nehri
Tuna'nın da kıyısından gitti eski türk
Geçti eski Türk Tunayı da yararak
Kaç defa, hangi defa? Sormayınız nafile.
Bilmez tarih bile.
Tarih çocuk güdük tarih güdük
Sökün büyük, pek büyük.
Sayılmaz, sayılmaz bu sökün
O kadar çok Tunadan geçtiği günler Türkün.
Tunanın yalnız üst ve alt illeri değil,
Tunanın üstü de altı da yer.
Dipdiri ve ölmez bir Türk vatanıdır.
Tunanın üstünü yaptı vatan Türk
Bakarak, akarak, yararak geçti
Tunanın altını kabristan yaptı.
Tunayla ruh oldu dipte yatan Türk.
Tunanın sisden ve güneşten yorganı.
Topraktan ve çakıldan yatağı ile
Akıyor "Türk'e vatanım" diye.
Derindir görünmez Tunanın dibi
Türk coşkun Tuna gibi, Tuna coşkun Türk gibi.

Tuna yalnız vatan değil, yeni ufuklara
Türk'ü götüren eski bir Tuna
Adam da ilk adamdır.
Adam ile yaratıcı
"Yaradan" dediğimiz yaratan adamdı.
İnsanlar tazelenir, mekanlar ihtiyarlar.
Nesiller kaynaşıyor, coğrafya küçülüyor
Bırakılan yer göçtü.
Bırakana göç düştü.
Adamlar: "Haydin" dedi.
Alpler "Hoş geldin" dedi.



İnsan

Gelenler adamdı, buldukları insandı
İnsan yalnız Tanrının yarattığı mahluk
İnsan mahluktan, adam insandan çıktı.
Tanrının insanı yer ve içer.
İnsanın adamı düşünür ve yaratır.


Oğuz Oğulları

Asyanın ortasında Oğuz oğulları
Avrupanın Alplerinde Oğuz torunları
Doğudan çıkan biz, batıda yine biz
Nerede olsa, ne olsa kendimizi biliriz.
Hep insanlar kendilerini bilseler,
Bilinir o zaman ki hep biziz.
Türk sadece bir milletin adı değil,
Türk bütün adamların birliğidir.
Ey birbirine diş bileyen yığınlar,
Ey yığın yığın insan gafletleri
Yırtılmış gözlerdeki gafletten perde,
Dünya o zaman görecek hakikat nerede?
Hakikat nerede?


Bir Askerin Mezarına
(Harbiye talebesi iken yazmıştır.)

şurada, kabrin üzerinde konulmuş bir,
Beyaz taş var, onun altında bayraklar
Temevvüç ederken, kelleler uçuşurken...
Celadeti taban olurken aldığı cerihai mevt
İle bu alemi hiçiye veda etmiş bir
Asker yatıyor...
Onun habı istirahate çekildiği şu
Makberin üzerine rüfekası eşki teessür döktüler.
Kadınlar dümü rizi matem oldular. İhtiyarlar
Nale eylediler, çocuklar ağladılar.
şu söğüt ağacının nim setreylediği senin
Mezarın üzerine bir zırh başlık ile kılıç hak,
Olunmuştur. İşte orası o kahramanı muhteremin
Cayi istirahatidir. Ne mutlu ki, haki paye vatan
Ona nailini intizar olmuş!...


Beşike Hadisesi İçin
(Sinop 25 Kanunu Evvel 321 (1905) )

üıkıyor gönüllere istimdadı
Samiamda vatanın feryadı
üıkıyor gönüllere istimdadı
Yaralı bir ananın evladı
Etmesin mi anaya imdadı?

Rumeli can veriyor yok mu ilaç.
Edelim sıhhatini istimzaç;
Etmeyelim kimseyi izaç?

Zırhlılar her yeri tehdit ediyor,
Makedonya bunu tes'it ediyor.
İnkırazı bize teyit ediyor.

Yemenin purişi malumu cihan
Ne için eyledi millet isyan?
Zulme ister mi bu yoldan burhan
Turuşkalar bile aldı meydan

Hani kanun-u adaalet nerede?
Mülk-ü millette himaye saadet nerede?
Haricen mülk-ü himaye nerede?
Bizde evvelki şecaat nerede?

Gelse Ertuğrul şöhret-i pervas
Eder elbette tahayyür ibraz
Vatanın feyzine kadir olamaz
Yeniden fethine verseydi cevaz...

Yıldırım görse şu ahvalimizi
Ateş kahrı yakar halimizi,
Af eder mi bizim efalimizi,
Mahveder cumle-i emsalimizi,

Ey büyük Fatih'i İstanbul'un...
Bu revş olmadı mı makbulün
Say ile toplanılan mahsulün
Berhava oldu fakat meçhulün...

Yazık oldu Vatana ah yazık...
Her ağızdan çıkıyor: Eyvah yazık!..
Acısın bizlere, ah yazık!


Kaside-i İstibdat Yahut Kırmızı İzler
(şanlı Ordu Gazetesi : 24 Kasım 1908 )

Bir köhne kadit parçası, bir çehrei menhus,
Zulmetler içinde mütereddit, mütelaşi,
Daim mütefekkir görünen, kendine mahsus
Efkarı sakimane ile aleme karşı
Ateş saçarak etmede her gün bizi tehdit,
ümali harisanesini eyledi tezyit...
Gördükçe bu mazlumlarını, sinesi mağrur,
Tırnaklarını aileler kalbine saplar;
Mağdurlarının her biri bir kûşede ağlar,
Katlandı vatan görmeğe evladını makhur...
Birçoklarımız mahpes-ü menfada süründük.
Ey gazii mecruhu vega dideye döndük.
Ey kanlı eliyle vatan amaline hail,
Ey enmilei sürbu cinayata delail
Teşkil eden ey köhne kadit, katili efkar,
Ey katili şübbanı vatan, katili ahrar,
Ey varlığı bir millet için badii zillet.
Ey çehresi ifrite veren dehşeti vahşet,
Zindanları, menfaları, mahpesleri doldur,
Ziniciri esaretle bütün hisleri dondur.
Tesmimi nefes, nefyi ebet, sonra denizler..
Her girdiğin evlerde durur kırmızı izler...
Kabusi hiyanetle vatan can çekişirken
ütimizi dendanı harisin kemirirken
Bir gün Rumeli dağları envara boyandı;
Hürriyetin enfası ile herkes uyandı.


Hayat Serenadı
(Verlaine'den üeviri - Salih Bozok'a Sofya'dan gönderilen mektup)

Hayat kısadır
Biraz hayal
Biraz aşk
Ve sonra Allah'a ısmarladık.

Hayat boştur
Biraz kin
Biraz ümit
Ve sonra Allah'a ısmarladık.



Alıntı kaynağı :
http://gunceran.blogspot.com/2009/01/ataturkun-yazdigi-siirler.html



22.01.2009 / TOGEü'den...