Gösterilen sonuçlar: 1 ile 5 ve 5

Konu: "Kürt sorunu" nedir?

  1. #1
    bozok
    Guest

    "Kürt sorunu" nedir?

    "Kürt sorunu" nedir?


    üzcan YENÝüERÝ
    yeniceriozcan@yahoo.com
    Yazý Tarihi: 20/05/2009


    Türkiye’de yalnýz çözümler deðil sorunlar da ithal edilmektedir. “Kürt sorunu” da mevcut jargonuyla hem ithal hem de inþa edilen bir olgudur. Sonuçta malum güçler devletin tepesine de sade vatandaþa da Türkiye’de bir “Kürt sorunu” olduðunu kabul ettirdiler. Bu durum açýkçasý Kürt’ün Türk’le sorunu olduðunu savunanlar için büyük bir zaferdir. “Kürt sorunu” diye bir sorunu kabul ettikten sonra bu sorunu size kabul ettirenler, sorunu çözmek için önünüze onlarca proje koyacaktýr.

    Osmanlý Ýmparatorluðu döneminde topraklarýn neredeyse tamamý, icat edilen sorunlar ve dayatýlan çözümler sonucunda kaybedilmiþtir. üç yüz yýldýr Türkiye üzerinde farklý oyuncularla bu sorun/çözüm oyunu oynanmaktadýr. Osmanlý Ýmparatorluðu’nun çözülme ve daðýlma sürecinde de malum güçler ilk önce onlarca “sorun” icat eder, sonra da bu sorunlarýn çözülmesini Bab-ý üli’den talep ederlerdi. “Doðu sorunu” sorunlarýn en genelidir. Doðu sorunu, Balkanlar ve ün Asya’daki Türk hakimiyetine son verme sorunuydu. Nitekim devam eden süreçte Türkiye’nin önüne hangi sorun konulduysa, sorun olarak ifade edilen deðerlerin ve topraklarýn kaybýyla sorun çözülmüþtür. Osmanlý, “Kutsal yerler sorunu”ndan, Kutsal yerlerden çekilerek, “Girit sorunu”ndan Girit’in Yunanistan’a verilmesiyle kurtulmuþtur. “Bulgar sorunu” Bulgaristan’a baðýmsýzlýk verilerek, “Ermeni sorunu” ise tehcir ile çözülmüþtür.

    Anlaþýlan bugünlerde de Türkiye’nin önüne birileri, çözümüyle birlikte bir “Kürt sorunu” koymuþtur. Bu sorunun beklemeye tahammülü yoktur. “Kürt sorunu”nun çözümü (!) ABD için hayati önemdedir. ABD Baþkaný Obama’nýn, Türkiye’yi ziyaret etmeden önce bölgeye danýþmanlarýný göndererek akil adamlarla (!) görüþmelerde bulunduðunu unutmamak gerekir. ABD’nin Irak’tan asker çekmesi her þeyden önce Barzani yönetiminin güvenliðinin saðlanmasýna baðlýdýr. Barzani yönetiminin güvenliði ise Türkiye ile iyi iliþkiler kurulmasýyla mümkündür. Türkiye ile Kürt Yönetiminin iyi iliþkiler kurmasýný PKK engelliyor. PKK’ya karþý Barzani’nin harekete geçmesi de söz konusu deðil. O halde sorunu Türkiye’nin bu konuda atacaðý adýmlar belirlemelidir. Türkiye’nin gündeminin “Kürt sorunu”yla doldurulmasýnýn nedeni budur.

    Cumhurbaþkaný Gül, “iyi þeyler olacak”, “Zor diye erteleyemeyiz. Cesur olalým” diyor. Ancak kim, neyi erteliyor? Ýnsanlar ya da kurumlar hangi hususlarda cesur olacak? Bunu söylemiyor. Ortada içeriðini kimsenin bilmediði bir “Kürt sorunu” dolanýyor. Cumhurbaþkaný da olayýn hep kenarýndan, köþesinden söz ediyor. üzüne girmiyor. Bu sorunu “entelektüeller tartýþsýn” diyor ama yanýna aldýðý üç-beþ burjuva/aristokrat gazeteciden baþkasýný, kimin ne dediðini dinlediði yok.

    “Kürt sorunu”ndan malum zatlarýn kast etikleri þöyledir: “Dilimizi kabul ettiniz, sýra topraklarýmýzýn adýný kabul etmeye geldi”. “Sýnýrlarýmýzý çizdik”, “Baþbakan Van’a gelmesin” vb. ifadeler, “Kürt sorunu”nundan ne anlaþýldýðýný ifþa eden açýklamalardýr. Birileri “Kürt sorunu” ndan Türkiye’nin parçalanarak, üzerinde baðýmsýz bir Kürt devleti kurulmasýný anlýyorlar. Bazýlarý da duruma göre bu amacý erteleyerek Türkiye’de Kürtlerin Kürtleri, Türklerin de Türkleri yönettiði ikili bir federal bir Türk-Kürt devletini dillendiriyor. O da olmazsa, yerel yönetimlerin güçlendirilerek, Kürtlerin yaþadýklarý bölgelerin resmen Türkiye sýnýrlarý içinde, fiilen Türkiye sýnýrlarýnýn dýþýna çýkarýlmasýna imkan veren bir süreç istiyorlar.

    “Kürt sorunu”nun çözümü bu baðlamda “PKK’lýlarýn kayýtsýz/þartsýz affedilerek siyasi temsil hakký kazanmalarýný” talep etmekten, Güneydoðu’da özel idari usullerin hayata geçirilmesine kadar uzanan bir listedir. Hangisi çözülmek isteniyor? ünce bunun açýklanmasý gerekiyor.

    ...

  2. #2
    bozok
    Guest

    Cevap: "Kürt sorunu" nedir?

    Demokratik ihanet


    Mustafa ERKAL
    merkal@istanbul.edu.tr
    Yazy Tarihi: 24/05/2009



    Son yýllarda demokratikleþme örtüsü altýna saklanan ihanet, pis kokular saçmaya baþladý. Türk Milleti sanki türlü zorluklar altýnda faturasý aðýr olan bir Kurtuluþ Savaþý vermemiþ, milli devletini kurmamýþ ve Osmanlý’dan birden 2000’li yýllara geçmiþiz de devletin þeklini tartýþýyor gibiyiz. Aslýnda, yaratýlmak istenen bu ortam yeni de deðildir. Milli Mücadeleyi ve Lozan’ý içine sindiremeyen sözde dost ve müttefiklerimiz, Milli Mücadeleyi bir iç isyan olarak görmüþler; Mustafa Kemal’in baþýnda bulunduðu milli hareketi kullanamadýklarý için içlerine sindirememiþler ve Atatürk’ü de bir asi gibi deðerlendirmiþlerdir. ABD Kongre raporlarýnda bu durumun yer aldýðý sýkça ifade edilmektedir.
    1970’li yýllardan beri bölgesel kalkýnma, ýrkçý ve bölücü terör ve Kürtçülük konularýnýn iþlendiði birçok araþtýrma yapýlmýþtýr. Anlamlý miktar ve kalitede denekler seçilmiþ, çeþitli kurumlar bu araþtýrmalarý gerçekleþtirmiþlerdir. Bunlarýn hemen hemen hiç birinde Kürt ve Zaza olarak isimlendirilen vatandaþlarýmýzýn büyük çoðunluðu çevrelerinde yaþadýklarý sorunu bir etnik sorun, bir kimlik meselesi olarak görmemiþler; Kürt sorunu þeklinde ise hiç deðerlendirmemiþlerdir. Kürt sorunu, bazý Kürtleri ve Zazalarý kullanmak isteyenlerin sorunudur.
    Dýþarýdan ýsmarlama sorun ithal edenler, her konuda ülkesi ile kavgalý olanlar ve bu iþin kaymaðýný yiyen ve kullanan bazý siyasiler dýþýnda konu bir etnik ayrýmcýlýk noktasýna taþýnmamýþtýr. Nitekim, dün ve bugün bölücü ve etnik-ýrkçý politika uygulayan, terör örgütünü doðrudan veya dolaylý destekleyen partiler, bekledikleri oyu Kürt ve Zaza vatandaþlarýmýzdan alamamýþlardýr. Ancak, son yýllarda uygulanan yanlýþ politikalar ve yönetenler tarafýndan yapýlan ötekileþtirmeler, milli kimlik inkarý, çokkültürlülük telkinleri, vatandaþlarda tahribat yaratmýþtýr. Kafalar karýþtýrýlmýþtýr. Milli kimliði bir etnik grup gibi deðerlendiren, kavrayýcý, kaynaþtýrýcý, bütünleþtirici deðerlendirmeleri dýþlayan, farklýlýklarý kutsallaþtýran, etnisite dalkavukluðu yapan bazý siyasetçiler, yaptýklarý yemine uymamýþlar, gaflet ve ihanet örnekleri sergilemiþlerdir.

    Milletleþmeyi anlayamayan veya anlamamakta kararlý bazý siyasilerin, Anadolu’da önce Selçukluyu daha sonra Osmanlýyý ve Türkiye Cumhuriyetini birer hakim kültür olmaktan uzaklaþtýrýcý mozaik tutkusu, etnik ýrkçýlýðý tahrik etmiþtir. Bunlara göre milletleþme, tek tipleþmedir ve farklýlýklarý görmemektir. Oysa, milletleþme ayrýþtýrmayan, kaynaþtýran, bütünleþtiren bir kültürel olgudur. Bunu boy, kabile, aþiret, mezhep ve etnik taassuba sahip olanlar anlayamaz. Her konuya etnik taassubla bakýlmasýnýn terk edilmesi, milli seviyede bir mensubiyet duygusunun geliþtirilmesi, ýrkçýlýðýn panzehiridir. Milletleþmiþ veya milletleþme sürecinde mesafe almýþ her ciddi toplum bunlarýn farkýndadýr.

    Açýlým, açýlým diye tepinenler, etnik ýrkçýlýðý okþamaktan baþka hiçbir þey yapmamaktadýrlar. Böyle açýlýmlar acaba neden bazý Batýlý ülkelerde gündeme getirilmez? Açýlmak fena bir þey deðildir; ama, yüzme bilmediðiniz takdirde her an boðulma tehlikesiyle karþý karþýya kalýrsýnýz. Bizim bazý sözde devlet adamlarýmýz bunun farkýnda deðildir. Ankara’da denize girmeyi denemektedirler. Terör örgütünün talepleri ne kadar tasvip gördü ki; birden açýlýma dönüþüverdi. Terörle mücadelede kesin baþarýyla çýkan güvenlik güçleri ve Devletimiz sanki bundan yenik çýkmýþ gibi pazarlýk masasýna çekilmektedir.

    Malum bir cemaatin Abant Platformu adýna düzenlediði toplantýlarýn sonuncusu Erbil’de yapýlmakta, terör örgütünün talepleri ile ayný noktada buluþan Amerika’nýn istekleri dile getirilmektedir. Nedeni anlaþýlmaz ama, eski bir Cumhurbaþkanýnýn hanýmý ve oðlu Barzani’yi ziyaret ederler. Dün Osmanlýya hasta adam gözüyle bakanlar, bugün Türkiye’yi farklý deðerlendirmemektedir.

    üözüm, devlet gibi devlet olabilmekte, egemenliði paylaþmak için orada burada adam aramamakta, milli baðýmsýzlýðýn deðerini bilebilmektedir. Egemenlik, paylaþtýrýlacak bir mal deðildir. Devlete Brüksel ve Washington’da ilan vererek ortak aranmaz. Etnik ýrkçýlýða prim verilmez.

    üözüm, siyasi meþruiyeti dýþ destekte aramamaktadýr. Dýþ destek, karþýlýðýnda sizden taviz bekler. Demokrasi, terörün içinde olan ve onu destekleyenlerle hiçbir yerde güç kazanmamýþtýr.

    üözüm, milli davalarý kucaklamaktadýr. Hilale karþý haçýn Anadolu topraklarýnda malzemesi olmamaktadýr. Bunun için de milli çýkarlardan yana bir siyasi irade gerekir. Ýç ve dýþ borç kýsýr döngüsünden kurtulmak þarttýr.

    ...

  3. #3
    bozok
    Guest

    Cevap: "Kürt sorunu" nedir?

    Kürt Meselesine Ne Hallar Olmakta?!..


    Ali TARTANOðLU
    heddam.com
    16.06.2009




    Türkiye, «Kürt yoktur. Daðda yaþayanlar karda yürürken kart-kurt diye ses çýkarýrmýþ. Onun için bunlara Kürt denmiþ. ...

    ... Yoksa hepsi Türk'tür» noktasýndan, TRT 6 noktasýna, hatta adýyla sanýyla Kürt partisinin «TüRKÝYE» BüYüK Millet Meclisi'nde grup kurduðu, 29 Mart seçimlerinin bu parti milletvekillerince «Kürdistan'ýn sýnýrlarý çizildi» diye deðerlendirdiði noktaya geldi.

    Hadi baþlangýçtaki «terör» ün, Eruh kýyýmýnýn, «Kürt yok, denmesine karþý kendimizi baþka türlü ifade olanaðýmýz yok» diye açýklanmasýný bir an için anlayalým. Türkiye þu veya bu gerekçelerle sürekli «reform» yaptý. Ama terör hala devam ediyor. Ýþte «ne isteniyor» sorusu bu noktada çok haklý olarak gündeme geliyor. PKK terörünün gerçekten tamamen durmasý için daha ne yapýlmasý isteniyor?

    PKK terörü durmadan, terörün döktüðü kan durmadan baþka þeyin tartýþýlmasý mümkün deðil. Terör duracak… Tamamen… Sonra tartýþacaðýz… aðzýmýzla… silahsýz...

    Amma burasý püf noktasý. Ne tartýþacaðýz? Ne istiyorlar? Hadise sadece kültür hadisesi midir? Eðer öyleyse Türkiye otuz yýldýr durmadan bir þeyler yapmaya çalýþýyor…

    DTP Mecliste 550 milletvekiline Türkçe, Ýngilizce, Kürtçe kaleme alýnmýþ bir kitapçýk daðýttý. Bölgede toplanan vergilerin bölgeye býrakýlmasý, ayrý bayrak, ayrý parlamento gibi talepler yani bir tür federasyon dile getirilmiþti. Bunlar mýdýr istenenler?.. Ya da… Kürtçe'nin de anayasada resmi dil olarak belirtilmesi, hatta belki devlet yönetiminin paylaþýlmasý gibi talepler mi? Terör bunlar yapýlýnca, bunlar gerçekleþince mi duracak?

    Basýn yoluyla iletilen mesajlarda «PKK'nýn artýk ayrý devlet istemediðinden» söz ediliyor. Demek bu güne kadar isteniyormuþ… üyleyse bu söylem ne kadar inandýrýcýdýr?

    Yahut «önce sen af çýkar; sonra ben terörü durdurayým» mý deniyor? Peki af'tan sonra her þey normale dönecek, bütün isteklerden vaz mý geçilecek?

    Bu sorular bu güne kadar hiç yanýt bulmadý. Bir belirsizlik hep korundu. Sürekli «demokratik çözüm» den, «siyasal çözüm» den söz edildi. Bunlar çok geniþ kavramlar. Herkes içini istediði gibi doldurabilir. Kimse «kültürel haklarýmýzý verin yeter» demedi, demiyor. Siyasal çözüm ise bambaþka bir þey ve basýn yoluyla gelen «biz ayrý devlet istemiyoruz» söylemiyle baðdaþmýyor. «Siyasal çözüm», devlet kurmak deðilse nedir?

    Yani… Siyasal çözüm veya ayrý devlet midir istenen, yoksa kültürel hak mýdýr? Hangisidir terörün þartý? Daha da önemlisi, sorunun cevabý ne olursa olsun «kültürel haklar verilmeden terörü durdurmam» veya «siyasal çözüm olmadan terörü durdurmam» mý deniyor? Yahut her iki birden mi?...

    Terör her durumda bir pazarlýk aracý mýdýr? Bu bir pazarlýk mýdýr? Pazarlýk olsa bile böyle pazarlýk olur mu? Bu bir türlü açýkça belirtilmiyor. Ve akla þu geliyor: Acaba, açýk açýk ayrý devlet istenirse bunun alýnamayacaðý bilindiði için mi bu belirsizlik böyle takiyye yaparak korunuyor?

    Sonra dýþ unsurlarýn bu hengamedeki etkisini, baskýsýný ne yapacaðýz? Biz baðýmsýzlýðýmýzý bu dýþ unsurlara karþý kanýmýzla canýmýzla kazandýk. Yeterince iyi koruyamayýnca bakýn bugünkü halimize... Ayný dýþ unsurlarýn avucunda, aguþunda kazanýlmýþ bir baðýmsýzlýk o insanlara ne hayýr getirir?..

    Bugün gelinen noktada manzaraya baktýðýmýz zaman… Ýçeride ve dýþarýda kimi çevreler ne söylerse söylesin, hatta PKK ne derse desin, baðýmsýz devlet hedefinden vazgeçtiklerine ve bir takým bireysel kültürel haklarla, Kürtçe köy adlarýyla, üniversitelerde Kürdoloji enstitüleri ile hatta ana dilde eðitimle yetineceklerine inanmak mümkün deðil. Silahla, terörle baðýmsýz Kürdistan kuramayýnca bunlar yem olarak ortaya atýlýyor sanki.

    üünkü sadece kültürel haklar için bu kadar kan dökülmez. Kart-kurt söyleminden Meclisteki yirmi milletvekiline, TRT 6'ya kadar geldik… Ama terör hiç azalmadý. Onlar on asker öldürdü, biz bir þeyler verdik, onlar iki asker öldürdü biz bir þeyler verdik. Manzara bu… Yani bizim tek kazancýmýz terörün durmasý, askerlerimizin, öðretmenlerimizin öldürülmemesi mi olacak? Peki neyin karþýlýðýnda?

    Obama'nýn ve onun Amerika'sýnýn, Avrupa'nýn baskýsýyla güya eylemlere katýlmayan teröristler affedilecek, ikinci derece sorumlular az bir ceza ile kurtulacak, birinci derece elebaþýlar de ya Kuzey Irak'taki yapay devletle bütünleþecek ya da Avrupa'ya gönderilecekmiþ… Güya þu andaki ABD-AB-AKP planý buymuþ…

    Yetmiyor!.. PKK bunu kabul etmiyor, Kandil'deki elebaþýlar kendileriyle muhatap olunmasýný istiyor. Ya Ýmralý'yla, ya DTP ile ya da doðrudan Kandil'le… Ha, bir de arabulucu akil adamlar þýkký var.

    Bu da yetmiyor. Kürt kimliði anayasaya girsin istiyorlar; Kürtçe Türkçe'nin yanýnda resmi dil olsun istiyorlar. Yine yetmiyor, ücalan'ýn serbest býrakýlmasý beklentilerinden söz ediliyor.

    Yine yetmiyor… Serbest býrakýlan ücalan'ýn DTP'nin veya bir baþka adlý Kürt partisinin baþýna geçmesinden söz ediliyor. Yani seçilecek, Meclis'e girecek, gelip DTP sýralarýnýn baþýna oturacak. Hatta bir süre sonra istediklerini elde etmeye devam ettikçe, belki anayasa deðiþikliði teklif edecek ve «Cumhurbaþkaný Türk, Baþbakan Kürt olsun» diyecek…

    Bütün bunlar Baðýmsýz Kürdistan hedefinden vazgeçmenin ve terörü durdurmanýn þartlarý oluyor.

    Olmaz!!!... Bunun adý artýk üniter devlet deðildir.

    Bakýnýz Tito Yugoslavya'sýna…

    Bu söylenenlerin hepsi vardý orada. 6-7, belki daha fazla federe devlet vardý. Bunlarýn hepsinin ayrý ayrý yerel meclisi olduðu gibi, her federe devletin milletvekili federal mecliste de yaný baþlarýnda birer tercümanla kendi dilinde konuþurdu.

    Bugün Yugoslavya diye bir entite yok!... Sekiz on parça'ya bölündü. Hala da bölünüyor. Bu kadar belirgin bir þekilde korunan etnik kimliklerle parçalanmamak mümkün deðil. üstelik her parçanýn içinde yine öteki parçalardan unsurlar olacaðý için bu parçalanmanýn sonu gelmez, gelmiyor. Bakýn Kosova'ya… Bakýn Bosna'ya… Kara gözlüler cumhuriyeti, ela gözlüler cumhuriyeti mi yapacaksýnýz? Onu bile yapamazsýnýz. Anasý kara gözlüdür de oðlu yeþil gözlü olursa ne olacak?

    Saddam Hüseyin Irak'ýnda devlet baþkaný Arap Saddam Hüseyin, baþkan yardýmcýsý ise Kürt Taha Muhiddin Maruf'tu. Bugün artýk Irak da yok.

    Biz artýk Osmanlý imparatorluðu deðiliz. Ýmparatorluk deðiliz. üyle herkese kendi hukuku içinde yaþama sistemi saðlayamayýz. Buna ne ekonomik, ne siyasi, ne askeri gücümüz yeter!.. üniter devlet olarak kalmak kaçýnýlmazdýr.

    Yani deminki örnekten hareketle cumhurbaþkaný Kürt, Baþbakan Türk, Adalet Bakaný Laz, Saðlýk Bakaný üerkez, Maliye Bakaný Arap, Ýçiþleri Bakaný Rum, Dýþiþleri Bakaný Ermeni, Ticaret Bakaný Yahudi, sanayi bakaný Alevi vesaire diye anayasaya hüküm mü koyacaðýz? Ancak o zaman mý pek demokrat olup Avrupa Birliðine lütfen kabul edileceðiz?

    Sorunun iki boyutu var. Birincisini Uður Mumcu'dan bir alýntýyla anlatmaya çalýþalým.

    Uður Mumcu Kürt Ýslam Ayaklanmasý baþlýklý kitabýný yazýp bitirdikten sonra gider kitaba konu olan çevrelerden bazý isimlerle söyleþiler yapar, kitaba ekler. Bunlardan biri de þeyh Sait'in torunu Abdülmelik Fýrat'týr. Yakýn zamana kadar Adalet Prtisi'nin, DYP'nin milletvekili idi. Uður Mumcu sorar:

    «- Dedeniz niye isyan etti?»

    «- Din elden gidiyor diye…»

    Mumcu dayanamayýp,

    «- Yapmayýn Sayýn Fýrat!.. Camiye mi gidemiyordunuz? Orucunuz mu engelleniyordu?» diye sorunca Fýrat çok daha açýk verir cevabýný:

    «- Atatürk ile þeyh Sait arasýnda çok temel bir fark vardý. Atatürk Batý tarzý bir devlet kuruyordu. Yani yeni kurulan devlet Ýslam esaslarýna göre bir devlet deðil, laik bir devlet olacaktý. þeyh Sait ise Ýslam esasýndan vazgeçilmemesini istiyordu. üünkü ona göre Türklerle Kürtleri bir arada tutan þemsiye Ýslamiyet idi. Bu ortadan kalkýnca iki unsurun bir arada olmasýna hem gerek hem de imkan yoktu…»

    üzetle aktardým. Ama bu ifade hem þeyh Sait Ýsyanýnýn dini ve etnik ikiz karakterini, hem de Kürt ayaklanmalarýnýn temel nedeninin öyle haksýzlýklar, ezilmeler filan olmadýðýný apaçýk sergiler.

    Ýkinci boyut ise sosyal, dolayýsýyla sýnýfsal boyuttur. Bugün hiç kimse açýk ve ayrýntýlý olarak toprak reformundan söz etmiyor. Köy Enstitüleri de zaten gömülmüþ. E tabi o zaman da bir Kürt aðasýnýn kýzýnýn düðününde 18 kilo altýný nasýl daðýttýðýný, bu deðirmenin suyunun nereden geldiðini kimse sorgulamýyor. Kimse DTP genel baþkaný Ahmet Türk'ün 54 bin dönüm arazisini sorgulamýyor, sorgulayamýyor.

    Ama hiç kimse!..

    O kadar «hiç kimse» ki… Milli güvenlik sorunlarýnýn tartýþýldýðý, güvenlik stratejilerinin belirlendiði Milli Güvenlik Kurulu'nda, terörün en birinci muhatabý askerlerden, TüSÝAD'ýndan TOBB'una, 1938'den itibaren gelen hiçbir iktidara ve partiye… Ve nihayet ABD'ye, AB'ye kadar...

    Kopenhag kriterlerinde, yýllardýr kan ter içinde çevirmeye çalýþtýðýmýz AB mevzuatýnda iðneden ipliðe, salam sosis standardýndan, otomobil plakasý standardýna kadar her þey var… Bu yok. Bunlar yok.

    Oysa Köy Enstitüleri yaþatýlsaydý ve toprak reformu gerçekleþseydi, Türkiye'nin bu kadar AB delisi olmasýna da gerek kalmazdý. üünkü Kürt sorunu da, demokrasi sorunu da, Mardin sorunu da, töre cinayeti, kan davasý sorunu da, kýsaca medeniyet sorunu da, kalkýnma sorunu da çok büyük ölçüde çözülürdü.

    Bu noktayý da yine bir alýntýyla bitirelim. Biliyorsunuz 17 Nisan Köy Enstitülerinin kuruluþ yýldönümüdür. 14 Nisan 2009 tarihli Cumhuriyet gazetesinin ikinci sayfasýnda «Köy Enstitüleri Neden Kuruldu Neden Kapatýldý» baþlýklý yazýsýnda Profesör Doktor Ýsa Eþme «Neden Kapatýldý» bölümünü, Kinyas Kartal'ýn aðzýndan yanýtlýyor. Kinyas Kartal,, Van ve Aðrý çevresinde etkili, hatta bir ucu Rusya'ya kadar uzanan Brukan aþiretinin, üarlýk Rusyasý Harp Akademisi mezunu reisidir. 1950'ye kadar tek parti söz konusu olduðundan bütün milletvekilleri gibi Kinyas Kartal da CHP üyesidir. Parti içinde Kinyas Kartal'dan o sýrada Meclis Baþkaný da olan Kazým Karabekir'e, Adnan Menderes'ten Cavit Oral'a kadar hayli geniþ ve çok güçlü bir çevre Köy Enstitülerinin komünist yuvasý olduðu iddiasýndadýrlar.

    üok yýllar sonra, ayný zamanda büyük bir toprak aðasý olan Kinyas Kartal kendisine yöneltilen «Köy Enstitüleri komünist yuvasý mýydý? Bunun için mi kapattýrdýnýz?» mealindeki bir soruyu þöyle yanýtlýyor:

    «- Köy Enstitüleri kesinlikle komünist uygulama deðildi. (Ama) doðuda en yüksek eðitim gören insan benim. Köy Enstitüleri bizim devlet üzerindeki gücümüzü kaldýrmaya yönelikti. Bunu içimize sindiremedik. BENÝM VAN YüRESÝNDE 258 KüYüM VAR. Bunlar devletten çok bana baðlýdýrlar. Ben ne dersem onu yaparlar. Ama köylere öðretmenler gidince, benim gücümden baþka güçler olduðunu da öðrendiler. Demokrat Parti ile pazarlýða girdik kapattýk.»

    17 Nisan 2009 tarihli Cumhuriyet'te de Profesör Coþkun üzdemir yazýyor. Sadece DP ile anlaþmamýþtýr Kinyas Kartal. O günün «MÝLLÝ þEF» i Ýnönü'ye de gidiyor ve

    «- Paþam bu okullarý kapat. Yoksa doðudan oy alamazsýn…»

    Hani, «o sýrada Ýnönü ne yapýyormuþ peki» sorusu aklýnýza gelirse; MÝLLÝ þEF egendim Milli þef!!.. Bilmem anlatabildim mi?!..

    Bunlar emperyalizmin oyunlarý. Dolayýsýyla en baþta hiçbir yabancýnýn bu iþe burnunu sokmamasýný saðlamak gerekir. Kendi içimizde kendi dinamizmimizle çözeceðiz.

    Ýkincisi bireysel-kültürel haklarýn kamusal siyasi haklara kadar kesinlikle uzanmamasý gerekir. Bunun sonu yok. Olmaz.

    Bu açýlardan da bakýlmadýðý sürece, ne yapýlýrsa yapýlsýn, sorun orada öyle durmaya devam edecek, hatta etmeyecek, çok daha vahim boyutlara ulaþacaktýr.


    ...

  4. #4
    bozok
    Guest

    Cevap: "Kürt sorunu" nedir?

    "Kürt sorunu" ne demektir?


    üetin YETKÝN
    mudafaaihukuk@superonline.com
    Yazý Tarihi: 26/07/2009



    ülkemizde geçerli hukuk düzenine göre, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne “vatandaþlýk” baðý olan herkes “eþit” tir ve hiçbir toplumsal gruba ya da kiþiye ayrýcalýk ve üstünlük tanýnamaz. Bu durum, Anayasamýzda da açýkça hükme baðlanmýþtýr. Anayasa hükümleri ise, tüm devlet kurumlarýný ve kiþileri baðlar.

    þimdi, eðer kalkýp da bir etnik gruba, o etnik gruptan olmayan vatandaþlara tanýnmamýþ birtakým ayrýcalýklar ve baþka haklar tanýrsanýz, Anayasa’yý açýkça çiðnemiþ olursunuz.

    PKK ve onun siyasal uzantýsý olan DTP’nin ve onlarýn Amerikalý ve Avrupalý iþbirlikçilerinin dayatmalarý sonucunda gelinen nokta iþte tam anlamýyla budur!

    Bu içine sürüklendiðimiz acýnasý durumun yalnýzca bir bölümü.

    üte yandan, cumhurbaþkaný, baþbakan ve kimi kiþilerin dillerinden düþürmedikleri “Kürt sorunu” sözü de, son kerte tehlikeli, bölücü bir sözdür. Nedenlerine gelince:

    (1) ülkemizde belirli sayýda Kürt kökenli vatandaþýmýz vardýr. Bunlarýn büyük bir bölümünün Türk, üerkes, Rum, Ermeni, Yahudi v.b. kökenden gelen vatandaþlarla hiçbir sorunlarý yoktur. Ýç içe ve dostça yaþamaktadýrlar. “Kürt sorunu” denildiðinde, bir yandan tüm Kürt kökenli vatandaþlarla öteki etnik kökenli vatandaþlar arasýnda ve bir yandan da tüm Kürt kökenlilerin devletle aralarýnda sorun var demektir. Böyle bir yaklaþým, yaþayan gerçekleri yok saymaktan da öte, devleti yönetenler ve yandaþ basýn tarafýndan vatandaþlar arasýnda sorun yaþanmasýna davetiye çýkarmaktan baþka bir þey deðildir.

    (2) Sorun, yurt dýþýndan kýþkýrtýlan, desteklenen ve bir terör örgütünden baþka bir þey olmayan PKK ve siyasal uzantýlarýnýn bölücü söylem ve eylemlerinden kaynaklanmaktadýr. Bu söylem ve eylemler “Kürt sorunu” olarak adlandýrýlýrsa, bütün Kürt kökenli vatandaþlarýn bu terörün içinde olduklarý ya da en azýndan destekledikleri sonucu ortaya çýkar ki; bu, açýk bir haksýzlýktan da öte düpedüz bir saçmalýktýr.

    Dahasý, bu terör örgütünü gerçekte olduðundan çok daha büyük ve güçlü olarak göstermektir. Bundan daha iyi bir biçimde PKK propagandasý yapýlamaz.

    (3) Son yerel seçim sonuçlarýna bakýlarak ve DPT’nin de Doðu ve Güney Doðu Anadolu’da Kürt kökenli vatandaþlarýmýzý temsil ettiði varsayýlarak bundan DPT çýkarýna bir takým sonuçlara ulaþmak temelli bir yanlýþlýktýr.

    üünkü:

    a) Bu bölgelerde feodal ya da yarý-feodal yapý hala sürmektedir. Bu yapýda, seçim sonuçlarý bireylerin özgür istençlerini deðil, aðalarýn, aþiret reislerinin, þeyhlerin buyruklarýný yansýtýr. Biraz mürekkep yalamýþ olan herkes bunu bilir.

    b) Bölgenin geri kalmýþ olduðu doðrudur. Ancak, aðalar, aþiret reisleri, þeyhler ortadan kaldýrýlmadýkça ve kapsamlý bir toprak reformu yapýlmadýkça geri kalmýþlýðýn aþýlamayacaðý da bilimsel bir gerçektir. Unutulmamalý ki, DPT’nin en önde gelen kiþisi Ahmet Türk, bölgenin büyük toprak aðalarýndandýr. Demek ki, sorun, Kürt sorunu deðil, Ahmet Türk gibilerin ortaya çýkardýðý sorundur.

    c) Kaldý ki, bu bölgede yalnýz Kürt kökenliler deðil, baþta Türkler olmak üzere baþka etnik kökenden insanlar da yaþamaktadýr.

    d) Bölgenin bu özelliðinin ortadan kaldýrýlmasý sosyo-ekonomik önlemlere baðlýdýr. Ne ki, terörün sözünü geçirdiði yerde bu önlemler alýnamaz. O halde, yapýlmasý gereken ilk iþ, çözümü baþka yerde aramak deðil, fakat terörün kökünü kazýmaktýr.

    4) Fakat “çözüm” PKK ile, onun uzantýsý DPT ile, hele hele Abdullah ücalan ile, dahasý Barzani ve Talabani gibi kiþilerle görüþülerek aranmaya kalkýþýlýrsa:

    a) Bu, açýktan açýða suç iþlemiþ olanlarla anlaþmaya çalýþmak, bu nedenle de devletimizin anayasasýný ve yasalarýný yok saymak demektir.

    b) ABD ve AB dayatmalarý karþýsýnda devletimizin egemenliðinden vaz geçmek demektir.

    c) Terör karþýsýnda yenilgiyi kabul etmek demektir.

    d) Binlerce vatan evladýnýn boþuna þehit olmuþ olmalarý demektir.

    e) Türkiye’nin toprak bütünlüðüne indirilen en ölümcül darbe demektir.

    f) Ýktidarýn Türk ve diðer kökenli vatandaþlarýnýn haklarýný korumayý bir yana býrakmasý demektir.


    Sonuç olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin “devlet” olmaktan çýkmasý demektir.


    ...

  5. #5
    bozok
    Guest

    Cevap: "Kürt sorunu" nedir?

    "Kürt Açýlýmý" söylemleri ve hayal kýrýklýklarý


    üzcan YENÝüERÝ
    yeniceriozcan@yahoo.com
    Yazý Tarihi: 31/07/2009



    Yýllardýr huzura muhtaç kalmýþ olan toplum, haklý olarak “silahlar sussun” diyor. Ýnsanlar geleneksel kardeþliðin ve barýþýn kalýcý bir biçimde yeniden kurulmasýný arzuluyor. þehit cenazesi kaldýrmaktan, kan, gözyaþý dökmekten ve acý çekmekten Türk toplumu kurtulmak istiyor. Bu beklentiler haklý ve yerindedir. Ancak unutmamak gerekir ki idealler ve arzular üzerine siyaset bina edilemez. Beklenti ile gerçekler arasýnda güçlü bir baðlantý kurulamazsa, arzulanan sonuç elde edilemez. Hatta bu konuda atýlan adýmlar, mevcut durumu daha kötü ve daha vahim kýlabilir. üözüm adý altýnda yapýlanlarýn ‘çözdükçe daha çok dolanan’, ‘kaþ yapayým derken göz çýkarmak’ türünden aðýr sonuçlarý olabilir. “Kürt açýlýmý” söylemlerini bu yanýndan da okumak gerekir.


    Realiteden açýlýma!
    Bilindiði gibi Türkiye, çok yönlü, çok boyutlu ve kurumsallaþmýþ bir fitne ile karþý karþýyadýr. Türkiye’ye karþý içerden ve dýþarýdan terör ve ayrýlýkçý organizasyonlarý kullananlar bu konuda ne yaptýklarýný çok iyi bilmektedir. Buna karþý Türkiye’de vuku bulanlarý “Kürt realitesini tanýyorum” türünden cümleler kurarak çözümleyeceðini söyleyenlerin geçmiþten bugüne bu konuda ne yaptýklarý bilinmemektedir.

    Türkiye siyaseti sonuçta “Kürt realitesini tanýyorum”dan “Kürt Sorunu benim sorunumdur” aþamasýna ulaþmýþtýr.

    Oradan da bugün “Kürt Açýlýmý” adý altýnda soruna çözüm arama noktasýna gelmiþtir. Altý doldurulmamýþ, içi boþ ve ne söylediðini, onu söyleyenlerin de bilmediði bu sözler bölücü mihraklar tarafýndan alabildiðine kullanýlmýþtýr. ülkeyi yönettiðini söyleyenlerin sonunda fark ettikleri (!) “Kürt Sorunu” konusunda attýklarý her adýmý bu sorunu kullananlar yeterli bulmamýþ ve sürekli yerine getirilmesi imkansýz yeni dayatmalarda bulunmuþlardýr. TRT Altý kanalýnýn Kürtçe yayýna baþlamasý üzerine “Dilimizi tanýdýlar sýra topraklarýmýzýn adýný tanýmaya geldi” söylemi bunu hiçbir tartýþmaya meydan vermeyecek biçimde özetler. Bugünkü iktidarýn büyük ümitlerle yapmaya çalýþtýðý “Kürt Açýlýmý”nýn da ayný akýbete uðrayacaðýndan kimse kuþku duymamalýdýr.


    Kürdistan Milli Devleti sorunu (!)
    Bu cenaha göre sorun “Kürdistan Milli Devleti”nin kurulmasýdýr. Bu kesimin bugün yapýlmasý düþünülen açýlýmlarý da “Kürdistan” davasýnýn (!) küçük bir aþamasýnýn geçilmesi olarak niteleyeceklerdir. Ýktidarýn yaptýðý ya da yapmak zorunda kaldýðý “açýlým”ý da kendileri bakýmýndan “mümkün olaný yapma” olarak niteleyeceklerdir. Bugün açýlým yapanlarýn dikkate almalarý gereken en önemli husus bu olmalýdýr. Bu konuda deðerlendirme yapan Kürt ve terör Baronlarýnýn “Türkiye’yi bölmek istemiyoruz” söylemlerine ilave ettikleri “þimdilik” kaydýna da dikkat etmek gerekir.

    Türkiye’de herkes ve her bölge için temel hak ve özgürlüklerin teminat altýna alýnmasý, demokrasinin standartlarýnýn yükseltilmesi, inanç, kimlik, yer adlarý ile kiþinin kendisini ifade haklarý konusunda gerekenler derhal yapýlmalýdýr.

    Eðer “Kürt Açýlýmýndan” kast edilen bu tür haklarýn tanýnmasý ise o zaman bu açýlýma (ne menem bir þey ise) “Kürt” deðil demokratik açýlým demek gerekirdi. “Etnik” temelli açýlým söylemleri hem yanlýþ hem de tehlikelidir.

    Terörizmin siyasi, militer ve milis boyutundaki unsurlarýna karþý “hedef küçültün taviz verelim” türünden bir açýlýmla sonuç almak mümkün deðildir. Umarýz “Kürt Açýlýmý” peþinde koþanlar, ne yaptýklarýnýn farkýndadýr.

    Duyuru: Olaylarýn gerçek yorumu ve perde arkalarýný anlamak isteyenler için artýk http://haberiniz.com sitesi var.

    ...

Benzer Konular

  1. "Kürt Açýlýmý" Obama'ya sunulacak hale geldi
    By bozok in forum Türkiye'de Siyasi Partiler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 09-18-2009, 07:39 PM
  2. "Kürt kardeþlerimiz de Baþbakan olabilsinler"
    By bozok in forum Türkiye'de Siyasi Partiler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 09-07-2009, 12:11 PM
  3. "Kürt Sorunu" kaç kiþinin sorunu?
    By bozok in forum Ya TURAN, Ya ÖLÜM
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 07-30-2009, 03:59 PM
  4. "Türk Kimdir, Türklük Nedir?"
    By bozok in forum Önemli Kitaplar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 03-14-2009, 06:19 AM
  5. Kenan Evren "Kürt-istan"
    By anau in forum Türkiye'de Siyasi Partiler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 03-02-2007, 09:55 PM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  
 
Turan Ordusu
   
Bitkisel Tedavi | Dogal Tedavi | Gazete Haberleri | Sikayet Yolla | Tüketici Haklari | Aloe Vera | Nas?l Zayiflarim | Diyet Liste | Bitkisel Tedavi