"Kürt sorunu" nedir?
üzcan YENÝüERÝ
yeniceriozcan@yahoo.com
Yazý Tarihi: 20/05/2009
Türkiye’de yalnýz çözümler deðil sorunlar da ithal edilmektedir. “Kürt sorunu” da mevcut jargonuyla hem ithal hem de inþa edilen bir olgudur. Sonuçta malum güçler devletin tepesine de sade vatandaþa da Türkiye’de bir “Kürt sorunu” olduðunu kabul ettirdiler. Bu durum açýkçasý Kürt’ün Türk’le sorunu olduðunu savunanlar için büyük bir zaferdir. “Kürt sorunu” diye bir sorunu kabul ettikten sonra bu sorunu size kabul ettirenler, sorunu çözmek için önünüze onlarca proje koyacaktýr.
Osmanlý Ýmparatorluðu döneminde topraklarýn neredeyse tamamý, icat edilen sorunlar ve dayatýlan çözümler sonucunda kaybedilmiþtir. üç yüz yýldýr Türkiye üzerinde farklý oyuncularla bu sorun/çözüm oyunu oynanmaktadýr. Osmanlý Ýmparatorluðu’nun çözülme ve daðýlma sürecinde de malum güçler ilk önce onlarca “sorun” icat eder, sonra da bu sorunlarýn çözülmesini Bab-ý üli’den talep ederlerdi. “Doðu sorunu” sorunlarýn en genelidir. Doðu sorunu, Balkanlar ve ün Asya’daki Türk hakimiyetine son verme sorunuydu. Nitekim devam eden süreçte Türkiye’nin önüne hangi sorun konulduysa, sorun olarak ifade edilen deðerlerin ve topraklarýn kaybýyla sorun çözülmüþtür. Osmanlý, “Kutsal yerler sorunu”ndan, Kutsal yerlerden çekilerek, “Girit sorunu”ndan Girit’in Yunanistan’a verilmesiyle kurtulmuþtur. “Bulgar sorunu” Bulgaristan’a baðýmsýzlýk verilerek, “Ermeni sorunu” ise tehcir ile çözülmüþtür.
Anlaþýlan bugünlerde de Türkiye’nin önüne birileri, çözümüyle birlikte bir “Kürt sorunu” koymuþtur. Bu sorunun beklemeye tahammülü yoktur. “Kürt sorunu”nun çözümü (!) ABD için hayati önemdedir. ABD Baþkaný Obama’nýn, Türkiye’yi ziyaret etmeden önce bölgeye danýþmanlarýný göndererek akil adamlarla (!) görüþmelerde bulunduðunu unutmamak gerekir. ABD’nin Irak’tan asker çekmesi her þeyden önce Barzani yönetiminin güvenliðinin saðlanmasýna baðlýdýr. Barzani yönetiminin güvenliði ise Türkiye ile iyi iliþkiler kurulmasýyla mümkündür. Türkiye ile Kürt Yönetiminin iyi iliþkiler kurmasýný PKK engelliyor. PKK’ya karþý Barzani’nin harekete geçmesi de söz konusu deðil. O halde sorunu Türkiye’nin bu konuda atacaðý adýmlar belirlemelidir. Türkiye’nin gündeminin “Kürt sorunu”yla doldurulmasýnýn nedeni budur.
Cumhurbaþkaný Gül, “iyi þeyler olacak”, “Zor diye erteleyemeyiz. Cesur olalým” diyor. Ancak kim, neyi erteliyor? Ýnsanlar ya da kurumlar hangi hususlarda cesur olacak? Bunu söylemiyor. Ortada içeriðini kimsenin bilmediði bir “Kürt sorunu” dolanýyor. Cumhurbaþkaný da olayýn hep kenarýndan, köþesinden söz ediyor. üzüne girmiyor. Bu sorunu “entelektüeller tartýþsýn” diyor ama yanýna aldýðý üç-beþ burjuva/aristokrat gazeteciden baþkasýný, kimin ne dediðini dinlediði yok.
“Kürt sorunu”ndan malum zatlarýn kast etikleri þöyledir: “Dilimizi kabul ettiniz, sýra topraklarýmýzýn adýný kabul etmeye geldi”. “Sýnýrlarýmýzý çizdik”, “Baþbakan Van’a gelmesin” vb. ifadeler, “Kürt sorunu”nundan ne anlaþýldýðýný ifþa eden açýklamalardýr. Birileri “Kürt sorunu” ndan Türkiye’nin parçalanarak, üzerinde baðýmsýz bir Kürt devleti kurulmasýný anlýyorlar. Bazýlarý da duruma göre bu amacý erteleyerek Türkiye’de Kürtlerin Kürtleri, Türklerin de Türkleri yönettiði ikili bir federal bir Türk-Kürt devletini dillendiriyor. O da olmazsa, yerel yönetimlerin güçlendirilerek, Kürtlerin yaþadýklarý bölgelerin resmen Türkiye sýnýrlarý içinde, fiilen Türkiye sýnýrlarýnýn dýþýna çýkarýlmasýna imkan veren bir süreç istiyorlar.
“Kürt sorunu”nun çözümü bu baðlamda “PKK’lýlarýn kayýtsýz/þartsýz affedilerek siyasi temsil hakký kazanmalarýný” talep etmekten, Güneydoðu’da özel idari usullerin hayata geçirilmesine kadar uzanan bir listedir. Hangisi çözülmek isteniyor? ünce bunun açýklanmasý gerekiyor.
...