YABANCI SERMAYENÝN SAKINCALARINA YENÝ KANITLAR-I
12 Mart 2009 - Prof. Dr. Cihan DURA / 21yyte.org
Batý emperyalizmi yoksul ülkelerin kaynaklarýný, birikmiþ sermayesini yatýrým yoluyla ele geçirir. üzelleþtirme bu el koymanýn araçlarýndan biri, küreselleþme ise albenili maskesidir.
Emperyalizmin her ülkede iþbirlikçileri vardýr, tabii Türkiye’de de. Bunlar -doðal olarak- yabancý sermayenin hep olumlu izlenimini veren yönlerini öne çýkarýr ve överler. Oysa yabancý sermayenin sakýncalarý vardýr, hem de son derecede önemli olan sakýncalarý... Sanayileþmesini yüksek oranda ulusal kaynaklara dayandýramayan Türkiye gibi ülkelere, yabancý sermaye yalnýzca felaket getirir. Dünyada yabancý sermaye ile kalkýnmýþ tek bir ülke yoktur.
Yabancý sermayenin olumsuz etkilerinden baþlýcalarý þunlardýr:
Baðýmsýzlýðýn yok olmasý, düalizm, dýþ baðýmlýlýk, haksýz rekabet, dýþ dengesizlik, teknolojik baðýmlýlýk, kalkýnmanýn engellenmesi.
Türkiye’ye yabancý sermaye girdikçe, bu etkiler kaçýnýlmaz olarak ortaya çýkmýþ ve çýkmaktadýr, tahribatlarýný yapmaktadýr. Ben bunlardan iki etkiye dair yeni kanýtlar sunacaðým bu yazýmda. Bu etkiler baðýmsýzlýðýn yok olmasý ile teknolojik baðýmlýlýktýr.
A) Türkiye Baðýmsýzlýðýný Kaybediyor
Türkiye gibi sanayileþmesi engellenmiþ ülkelere plansýz olarak, ölçüsüzce, büyük boyutlarda sokulan yabancý sermaye; ulusal iþletmeler üzerinde denetim kurarak, üretim sektörlerine el koyarak ulusal ekonomiyi ele geçirir. Böyle bir durum ülkenin ekonomik ve siyasal baðýmsýzlýðýnýn yok olmasý demektir. Bu takdirde ülke baðýmsýz ekonomi politikalarý izleyemeyeceði gibi, siyasal kurumlar da yabancýlarýn kontrolüne geçecektir. Yabancý sermayenin özellikle kimya, demir-çelik, petrol, enerji, ulaþtýrma, iletiþim gibi kilit sanayilerde yatýrým yapmasý halinde, tehlikenin boyutlarý çok daha geniþ olacaktýr.
Ne yazýk ki özellikle AKP iktidarý ile birlikte, 2003’den bu yana Türkiye’nin baþýna gelen budur. Bu durumun pek çok kanýtýný daha önceki yazýlarýmda sundum. þimdi bu kanýtlara aþaðýdakileri ekliyorum.
1) Türkiye Giyim Sanayicileri Derneði (TGSD) Baþkaný Ahmet Nakkaþ, tekstil ve hazýr giyim sektörünün 6 aylýk deðerlendirmesinin yapýldýðý bir toplantýda þunlarý söylemiþtir:
Türkiye tekstilde yol ayrýmýnýn eþiðindedir. Hükümetle birlikte oluþturulan Strateji Eylem Planý’nýn uygulanmasýnda bugüne kadar yol alýnamamýþtýr. Bu planda ‘can suyu’ olarak nitelediðimiz önlemler hemen uygulanmadýðý takdirde orta ve uzun vadeli önlemlerin uygulanabileceði bir sektör kalmayacaktýr. Bu eylem planýnýn gecikmesinden dolayý sektör pek çok sorun yaþýyor, iç piyasada büyük bir durgunluk vardýr. Sektör ihracatta dördüncü sýraya gerilemiþtir, son 4 yýl içinde 10 bine yakýn firma kapanmýþtýr. Organik pamuk üretimini her geçen gün düþürüp, ithalatý canlý tutarak, enerjiye peþ peþe zam yaparak Anadolu’yu bir yana býrakýp Mýsýr gibi ülkelere gidilmesini teþvik ederek arzu edilen büyümeyi yakalamak mümkün deðildir. Uygulanan politikalarýn bu þekilde devam etmesi durumunda Türk reel sektörünün yüzde 90’ý yabancýlaþacaktýr. “Bu iyi bir þey mi? Bence iyi deðil” [Tercüman, 25.7.2008]
2) þimdi, Girne üniversitesi’nden iki deðerli araþtýrmacýnýn bir analizinde gördüðüm hayli çarpýcý kanýtlarý sunuyorum. Fatih Bali ve Onur Dinç Türkiye’ye özelleþtirmeler yoluyla sokulan yabancý sermayenin, bankacýlýk, para piyasalarý, iletiþim, limanlar, büyük kamu kuruluþlarý açýsýndan ekonomik ve siyasal baðýmsýzlýðýmýz üzerinde yaptýðý tahribatý bir makalelerinde[1] gayet çarpýcý bir þekilde dile getirmiþlerdir, bazý bulgu ve yorumlarýmý da ekleyerek aþaðýda özetliyorum.
a)Bankacýlýk sektöründe, Demirbank, Sitebank, Yapý ve Kredi Bankasý, Adabank, Bank Ekspres (Yeni adý Tekfenbank), Denizbank, þekerbank, Sümerbank gibi bankalar üzelleþtirme Ýdaresi Baþkanlýðý ve TMSF tarafýndan yabancýlara satýlmýþtýr. Buna, yabancýlara özel sektör tarafýndan satýlan bankalar da eklendiðinde bankacýlýk sisteminin yabancýlarýn eline geçmekte olduðu rahatlýkla söylenebilir. 2007 itibariyle Türkiye bankacýlýk sisteminde yabancý payý %42,5'dir.
Bankacýlýk sisteminin yabancýlarýn eline geçmesi þu olumsuz sonuçlarý doðurmaktadýr:
-Türk ekonomisinin yabancýlar tarafýndan kontrol edilmesine olanak saðlanmýþtýr. üünkü bankalarýn kredi verdiði reel sektör þirketlerinin yazgýsý yabancýlarýn eline geçmektedir.
-Finans sektöründe hakimiyeti ele geçirmiþ olan yabancý sermaye, ekonomide hangi sektörün öne çýkarýlacaðý, hangi sektörün ihmal ve tasfiye edileceði konusunda söz sahibi olmuþtur.
-Bu hakimiyet ayný zamanda para piyasalarý ile iç borç sisteminin de yabancý bankalarýn denetimine geçmesi anlamýna gelmektedir.
-Bankacýlýk sektörünü ele geçiren yabancý sermaye Türkiye'yi, ekonomik açýdan, kýrýlgan ve dýþa muhtaç bir ülke hale getirebilecek bir potansiyel elde etmiþ bulunmaktadýr.
Bundan önceki bir yazýmda[2] bankalarýn yabancýlara satýlmasýnýn ne büyük bir hata olduðunu þöyle açýklamýþtým:
“Sadece bankacýlýk sektörümüz deðil, tarýmý ile, sanayi ile, diðer hizmet sektörleri ile bütün bir Türk ekonomisi yabancýlarýn kontrolü altýna girmektedir. Daha somut bir anlatýmla, Türk bankalarýna 20-25 milyar dolar yatýran yabancý sermaye, Türk halkýnýn trilyon dolarlýk aktifini kontrol edecek bir konuma gelmiþ olmaktadýr. üünkü bankalarýn kredi verdiði reel sektör þirketlerinin kaderi yabancýlarýn eline geçmiþ oluyor. Finans sektöründe hakimiyeti ele geçiren yabancý sermaye, ekonomide hangi sektörün öne çýkartýlacaðý, hangi sektörün ihmal ve tasfiye edileceði konusunda söz sahibi oluyor. Bu hakimiyet ayný zamanda para piyasalarý (kýsa vadeli fonlar) ile iç borç sisteminin de yabancý bankalarýn denetimine geçmesi anlamýna geliyor. Türkiye’de gidiþ ne yazýk ki bu yöndedir. Bu ayný zamanda bir milli politika oluþturulmasýnýn da artýk imkansýz hale gelmesi demektir”.
b)Ýletiþim sektöründe, Türk Telekom, Telsim, Teletaþ ve Türk Kablo yabancýlara satýlan kamu kuruluþlarý arasýnda bulunmaktadýr. Ýletiþimde yabancýlaþmanýn baðýmsýzlýk açýsýndan sakýncalarý þunlardýr:
-Ýletiþim sektörünün yabancýlarýn eline geçmesi, ulusal güvenliðin tehlikeye atýlmasý potansiyeli taþýmaktadýr.
- Yabancýlar, istedikleri zaman, Türkiye’nin en zor dönemlerinde bile iletiþimi engelleyebilir, hatta kesebilirler.
-Yabancý þirketler ihtiyaç duyduklarý bilgilere yasal olmayan yollardan ulaþabilme gibi birçok hususta imkana kavuþmuþlardýr.
c)Denizcilik sektöründe, Ýzmir, Ýskenderun, Mersin, Yarýmca gibi limanlarýn da sadece ticari açýdan deðerlendirilerek yabancýlara satýlmalarý, Türkiye'nin güvenlik ve egemenlik haklarýný zaafa uðratabilecek bir potansiyel taþýmaktadýr.
d) Ýstanbul Sanayi Odasý'nýn her yýl saptadýðý Türkiye'nin 500 Büyük Firmasý arasýna giren Petkim, Tüpraþ, Telekom, Tekel, Türkiye þeker Fabrikalarý, çimento fabrikalarý gibi büyük kamu kuruluþlarýný satýn alan yabancýlar:
- ülke içerisinde çok güçlü bir konuma ulaþmýþtýr, ulaþacaktýr.
-Yabancý þirketlerin bir kýsmý iç pazardaki tekel konumlarýndan yararlanarak birçok konuda belirleyici olacaktýr.
Ekonomik baðýmlýlýk, beraberinde siyasi baðýmlýlýðý da getirecektir. Bu baðýmlýlýk ülke politikalarýnýn ve kalkýnma planlarýnýn, yabancý kapitalistlerin izniyle, onlarýn isteðine uygun olarak yönlendirilmesine yol açacaktýr.
3) Yabancý bankalar son zamanlarda çok farklý bir yoldan da sermaye stokumuza, fabrikalarýmýza el koyma fýrsatý yakalamýþtýr. Bu imkan, borcunu ödemediði için icralýk olan yerli tesislerle ilgili olarak karþýmýza çýkýyor. Geçen yýlýn sonunda bir gazetede “Bankalar, Fabrikalara El Koymaya Baþladý” baþlýðýyla þu haber yer alýyordu:
“Bankalar, borcunu ödemediði için icralýk olan fabrikalarý satýn almaya baþladý. Bursa Adliyesi'nde bir günde biri fabrika iki ayrý gayrimenkul, yapýlan açýk artýrmayla ipotek alacaklýsý bankalar tarafýndan satýn alýndý. Verdikleri kredileri tahsil edemeyen bankalar, ipotek altýna aldýklarý gayrimenkullere el koymaya baþladý.
Bursa Adliyesi'ndeki icra müdürlüklerinde, bir günde biri fabrika diðeri de iþ yeri iki ayrý gayrimenkulün açýk artýrma ile satýþý yapýldý. Normalde satýþlar onlarca kiþinin katýlýmýyla kýran kýrana geçerken, bu kez açýk artýrmaya sadece ipotek alacaklýsý olan banka katýldý” [Milli Gazete, 2.12.2008].
Bu tür kritik satýþlar þüphesiz burada verdiðim örnekten ibaret deðil. Eðer alýcý banka yabancý sermayeli ise, milli servetten bir unsur daha yabancýnýn servetine eklenmiþ oluyor. Bu tür satýþlar arttýkça, yabancýlarýn Türkiye’nin bugünü ve geleceði hakkýndaki söz haklarý daha da geniþleyecektir.
4) Yabancýlar Türkiye’de yalnýz sigorta, banka, aracý kurumlarý deðil, borçlanma politikalarýný belirleyen piyasa yapýcýlýðýný da ele geçirmiþ bulunuyor. Bu bulguya geçen yýla ait þu gözlemden ulaþýyoruz:
Finansbank’taki Fiba Holding’e ait son hisse de Yunan ortaðý NBG’ye satýlmasý kararý ile bir bankanýn daha tamamý yabancýlarýn eline geçmiþ oldu. NBG’nin Finansbank’taki payý böylece yüzde 99’a yükseldi. Sonuçta borsada iþlem gören bankalarýn halka açýk olan kýsýmlarýyla birlikte yabancýlarýn sektördeki aðýrlýðý yüzde 50’yi aþtý. Hazine ihalelerinde ayrýcalýk tanýnan 12 bankanýn arasýnda yerli sayýsý 4’te kalýrken, 8’i yabancý ortaklý.
Asýl önemli deðiþiklik borsadaki hisselerle birlikte yabancýlarýn piyasa yapýcýlýðý sistemindeki payýnýn yüzde 60’ý geçmesi oldu. Bu geliþme þu anlama geliyor: Bankacýlýk ve sigorta sektörlerinin ardýndan, Türkiye ekonomisi ve borçlanma politikalarýnda kritik öneme sahip olan piyasa yapýcýlýðýnda da yabancýlar hakimiyeti ele geçirmiþ oldu. Hazine Müsteþarlýðý’nýn tespit ettiði 12 piyasa yapýcý bankadaki yabancý ortaklýk oraný yüzde 50’yi buldu. Akbank, Fortisbank, Finansbank, Garanti Bankasý, Halkbank, Ýþ bankasý, Yapý Kredi Bankasý, Vakýfbank’ýn da aralarýnda bulunduðu ÝMKB’de iþlem gören bankalarýn halka açýk kýsýmlarý da dikkate alýndýðýnda yabancýlarýn piyasa yapýcýlýðýndaki oraný yüzde 60’ý aþtý.
Hazine’nin geçen ay açýkladýðý, 2008-2009 döneminde “Piyasa Yapýcýsý” olarak faaliyet göstermesi uygun görülen bankalar þunlar: Akbank, Deutsche Bank, Finansbank, Fortisbank, HSBC Bank, ING Bank, Ziraat Bankasý, Garanti Bankasý, Halk Bankasý, Ýþ Bankasý, Vakýflar Bankasý, Yapý ve Kredi Bankasý.
En son Fiba Holding’in Finansbank’ta kalan yüzde 9.7’lik hissesinin de 697 milyon dolara bankanýn ana hissedarý National Bank of Greece (NBG) tarafýndan satýn alýnmaya karar verilmesinin ardýndan, yabancýlarýn piyasa yapýcýlýðý sistemindeki hakimiyeti iyice pekiþti [Necdet üalýþkan, Cumhuriyet, 26.9.2008]
Türkiye'de yabancý sermaye giriþi ne yazýk ki ekonomik ve siyasal baðýmsýzlýðýn yitirilmesi sonucunu vermektedir. Bu felaketin baþ müsebbibleri ise AKP iktidarý ve kadrolarý ile bunlarýn marifetleri karþýsýnda sus pus oturan sözde aydýnlardýr.
Yazýmýn kalan kýsmýný önümüzdeki günlerde sunacaðým.
[1] Fatih Bali v Onur Dinç, “Türkiye'deki üzelleþtirmelerde Yabancý Sermayenin Payý”,
http://www.gau.edu.tr/PDF-Files/JSAS_003_05_PDF/JASA_003_05_10_Bali.pdf (4.3.2009)
[2] Cihan Dura, “Bankalarýn Yabancýlarýn Eline Geçmesi Neden Tehlikelidir?” http://www.21yyte.org/tr/yazi.aspx?ID=859&kat=16
...