Gösterilen sonuçlar: 1 ile 7 ve 7

Konu: TSK'ya asimetrik psikolojik harekat

  1. #1
    bozok
    Guest

    TSK'ya asimetrik psikolojik harekat

    TSK'ya asimetrik psikolojik harekat



    TSK’dan elinizi çekin!
    BAşBUğ, ‘belge’ denen kağıt parçasını kampanya aracı yapanlara sert çıktı: Komutanı olarak açıkça söylüyorum ki, artık TSK üzerinden elinizi çekin, TSK üzerinden kendinizi siyasi tanımlama gayretlerinden vazgeçin. TSK’ya karşı medya üzerinden, asimetrik bir psikolojik harekat yürütmeye son verin.

    Kim yaptı ve amacı ne?
    BU kağıt parçasının kimler tarafından ne amaçla hazırlandığının ortaya çıkarılması görevi, devletin istihbarat organları ile ilgili yargı organlarına düşüyor. Biz bu ’belge’nin kimler tarafından ve ne maksatla hazırlandığının ortaya çıkarılmasını istiyoruz İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan...

    Konu MGK’ya gelecek
    TSK, kendisine yönelik psikolojik harekata kamuoyu önünde cevap vermekten kaçınıyor. TSK üzerinden oynanan oyunlar, kararlılığımızı etkileyemez. Kimse tahriklere kapılmamızı beklemesin. Yasal platformda konuşuruz. Son olayları da önümüzdeki hafta MGK toplantısı gündemine getireceğiz.

    Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, hiçbir belge olmadan, sadece iddia ve dedikodularla hareket etmeyeceklerinin altını çizdi: Cadı avı başlatmamızı beklemeyin!

    Asker mesaj verdi
    Genelkurmay Başkanlığı Karargahı’ndaki İnönü Salonu’nda yapılan toplantıya tüm Kuvvet Komutanları’nın yanı sıra Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Hasan Iğsız, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Atila Işık ve yaklaşık 30 general katıldı.

    TARAF GAZETESİNDE YAYINLANAN BELGEYE ‘KAğIT PARüASI’ DEDİ VE YüKLENDİ...

    Ordu ile millet arasına fitne sokmak istiyorlar
    Orgeneral İlker Başbuğ, Genelkurmay tarafından hazırlandığı iddia edilen “darbe planı” tartışmalarına sert tepki gösterdi

    Genelkurmay Başkanı, iddiaların TSK’ya karşı örgütlü şekilde yürütülen asimetrik bir psikolojik harekat olduğunu söyledi

    Haber: Selda üztürk KAY

    Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Taraf gazetesi tarafından yayınlanan ve TSK tarafından hazırlandığı iddia edilen “AKP’yi ve Gülen’i bitirme Planı” olarak adlandırılan belge ile ilgili sert açıklamalarda bulundu. gazete de yayınlanan belge “kağıt parçası” diyen Başbuğ, ümraniye davasını yürüten Cumhuriyet savcılarına da “Bu belgeleri kim ne maksatla hazırladıysa ortaya çıkarın çağrısında bulundu. Başbuğ satır başları ile şunları kaydetti:

    Boşuna enerji harcadık
    * Türkiye neredeyse iki haftadır Genelkurmay Askeri Savcılığının soruşturması neticesinde ulaşmış olduğu kararla ortaya çıkan bir kağıt parçası etrafında gereğinden fazla enerjisini tüketmiştir, harcamıştır. şu anda elimizde olan hukuki anlamda bir kağıt parçasıdır.

    Kendileri küçülüyor
    * Askeri savcılığın verdiği kararı beğenebilirsiniz, beğenmeyebilirsiniz. Ancak bu karara karşı saygısız ve küçümseyici tavırlar içine giremezsiniz. Bu tip davranışlar askeri yargıyı küçültmez, bu şekilde davrananları küçültür. Son dönemlerde artan bir şekilde ve örgütlü olarak, altını çiziyorum örgütlü olarak gerçekleştirdiği değerlendirilen kurgulanmış bazı olaylar, TSK’yı yıpratma ve karalama kampanyasına dönüştürülmektedir. Hukuk açısından yaşadığımız olayda bugün, bir kağıt parçası olduğunu, yani bir belge olmadığını bize göstermektedir.

    Bu görev yargının
    * Bu kağıt parçasının kimler tarafından ne amaçla hazırlandığının ortaya çıkarılması görevi devletin istihbarat organları ile ilgili yargı organlarına düşüyor. Bunun gereğinin yerine getirilmesini istiyorum. üünkü, bu ve buna benzer olayların devlet, millet ve ordu içinde fitne ve fesat çıkartma eylemleri olarak görüyoruz.

    üekin elinizi
    * TSK’nın komutanı olarak açıkça söylüyorum ki artık TSK üzerinden elinizi çekiniz, TSK üzerinden kendinizi siyasi tanımlama düşüncesinden ve gayretlerinden vazgeçiniz. TSK’ya karşı medya üzerinden, asimetrik bir psikolojik harekat yürütmeye son verin. TSK, tarihsel misyonu, kurumsal kültürü ve devlet adamlığı ve tecrübesinin gereği olarak kendisine karşı asimetrik olarak medya üzerinden yürütülen psikolojik harekata her zaman ve özellikle kamuoyu önünde cevap vermekten kaçınmaktadır.
    * Türk Silahlı Kuvvetlerinde, demokrasi ve hukuk devletleri ilkelerine aykırı düşüncenin içinde olan davranışlarda bulunan personel barınamaz.

    Hukuka sadığız
    * Askeri Savcılık ve Genelkurmay Karargahı hukuk kuralları çerçevesinde yapması gereken her şeyi en ince noktasına kadar yaptı.

    * Kovuşturmaya yer olmadığı kararı kesin odeğildir. Biz hukuk devleti ilkelerine sadığız. ünemli olan bu belgenin doğru olduğuna ilişkin yeni delil, bilgi, emare çıkarsa elbette bu soruşturma tekrar açılabilir.

    Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un açıklamalarını, yerli ve yabancı basından toplam 120 gazeteci izledi, 20’nin üzerindeki kanal canlı olarak yayınladı.


    Kağıdı kim hazırladı, savcılık bulsun
    Genelmurmay Başkanı İlker Başbuğ açıklamalarının ardından gezetecilerin sorularını cevapladı. Bir soru üzerine askeri mahkemelere yönelik eleştirilere cevap veren Başbuğ ”Efendim askeri mahkemeler tarafsız değildir) iddiaları da var. üok çirkin. Bu, devlete, Anayasa’ya, hukukumuza saygısızlıktır. “ diye konuştu. Başbuğ, konuşmasının sonunda da ’kağıt parçası’ ile ilgili gerçeklerin açığa çıkarılmasını istedi. ” Bizim istediğimiz şudur; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından istiyoruz, diyoruz ki, bu belgenin gerçek olmadığı noktasından hareketle bu kağıt parçası kimler tarafından, ne amaçla hazırlandı? “ diyen Başbuğ şöyle devam etti: ”Bunu bulun. Biz bu belgenin doğru olmadığı noktasından hareket ederek, bu belgenin kimler tarafından ne maksatla hazırlandığını istiyoruz İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından.

    Basına neden sızdırılıyor
    Belge ile ilgili soruşturma sürecinde bazı bilgilerin basına sızdırılmasını da eleştiren Başbuğ, bu tür girişimlerde kasıt aradıklarını ifade etti. Başbuğ şunları kaydetti: Bakın, söz konusu kağıt ayın 4’ünde bulundu. 6’sında İstanbul’daki mahkemenin oturumunda bu dosya açıldı, 12’sinde bir gazeteye servis edildi. şimdi bunu sormaya hakkımız yok mu? Acaba bir özel kasıt mı var burada? Soruşturma kapsamında birtakım raporlar hazırlandı. Birisi Jandarma Genel Komutanlığımızın hazırladığı kriminal rapor. 17’sinde hazırlandı, özel kuryeyle gönderildi. 19 ve 20’sinde bu kriminal raporun bazı parçaları, bazı basın organlarında yer aldı. Niye? Hem de işin acı tarafı, belgenin tümü de değil. Nedir bu? Kamuoyu oluşturmaktır. Bakın bugün ilk defa bir ifade kullandım, medya üzerinden asimetrik bir psikolojik harekat yapılıyor.


    Görüşlerimi Başbakan’a ilettim
    Orgeneral Başbuğ, bir gazetecinin, “Başbakan Erdoğan’ın doğruluğu kanıtlanmamış bir kağıt parçasından hareketle partisinin şanlıurfa il kongresinde, TSK’yı hedefe oturtmasından hicap duyuyor musunuz?” sorusuna, “Hicap duyma esasında çok ağır bir laf. Ben niye hicap duyayım ki bir kere. Kesinlikle öyle bir düşünceye sahip değilim. O konuyla ilgili fikrimi soruyorsanız, bu konuya ilişkin ben görüş ve düşüncelerimi Sayın Başbakan’a ilettim. O konuda söyleyeceğim budur” yanıtını verdi. Habere konu belgeyle ilgili gelişmelerin, 30 Haziran Salı günü yapılacak Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı’nda gündeme getirileceğini de belirten Orgeneral İlker Başbuğ, “Biz hukuk devleti ilkelerine ve hukuka saygılıyız, bağlıyız. Bu konulara ilişkin görüş ve düşüncelerimizi yasal platformlarda getiririz” diye konuştu.


    Generaller geçidi gibi...
    Orgeneral Başbuğ’un basın toplantısı, saat 11.00’de başladı ve yaklaşık 1 saat sürdü. Toplantının başında 20 dakika açıklamalarda bulunan Orgeneral Başbuğ, 40 dakika süre ile de basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Genelkurmay Başkanlığı Karargahı’ndaki İnönü Salonu’nda yapılan toplantıya, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aydoğan Babaoğlu, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Hasan Iğsız, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Atila Işık ile yaklaşık 30 general katıldı.


    26/06/2009 / YENİüAğ GZT.

  2. #2
    bozok
    Guest

    Cevap: TSK'ya asimetrik psikolojik harekat

    Partidaşınızı da gece yarısı silkeleyebilseydiniz!


    Necati Doğru
    VATAN GAZETESİ
    27.06.2009



    İktidar partisi, onun başkanı, bakanları, milletvekilleri çok gayretli insanlar. Gerçekten kutlamak, haklarını teslim etmek gerekli. Gece gündüz demeden çalışıyorlar.

    Uğraşmışlar.

    üıkartmışlar.

    CHP’nin haberi olmamış.

    MHP’nin kulağı duymamış.

    Gazeteciler uyumuş.

    Genelkurmay, habersiz.

    Genelkurmay Başkanı’nın dünkü basın toplantısında; Kurmay Albay Dursun üiçek hakkında yeni bir delil çıksa bile onu sivil mahkeme değil ancak askeri mahkeme yargılayabilir dediği saatten 10 saat önce, gece yarısı Meclis’te AKP, yasayı çıkartmış.

    Albayım!

    Sivil mahkemeye buyurun!

    Hukukçuların verdiği bilgiye göre “Askeri Yargılama Kanunu’nun 111’inci maddesi” zaten sivil Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’e; “askeri savcının verdiği takipsizlik kararını kaldırma ve Kurmay Albay Dursun üiçek’i yargılayın deme” yetkisini veriyor.

    111’i işletebilirlerdi.

    Albay, yargılanırdı.

    iii

    İhtiyaç duymadılar.

    İleri adım attılar.

    Albay Dursun üiçek’i sivil mahkemede yargılayacak özel yasayı gece yarısı çıkarttılar. Adalet arayışında aynı titizliği partidaşları, Başbakan’ın yakın arkadaşı RTüK Başkanı Zahid Akman, Kanal 7’nin sahibi Zekeriya Karaman ve diğerleri için de göstermiş olsalardı, samimiyet ibresi dibe vurmayacaktı.

    Göstermediler.

    Orada kaplumbağa hızı.

    Burada jet uçağı hızı.

    Genelkurmay Başkanı’nın dün yaptığı basın toplantısında söylediklerini siz nasıl anladınız bilmiyorum ama ben “TSK’nın bitirilmesi, gücünün, direncinin kırılması için bir kural dışı gerilla savaşı (medya üzerinden asimetrik psikolojik harekat, gerilla savaşı demek) verildiğini” anladım. Askeri savcıların vardığı sonuca göre, ortada AKP’yi ve Fethullah Gülen’i değil; tersine, “Türk Silahlı Kuvvetleri’ni bitirme komplosu” var. Silahlı Kuvvetler’in komutanı topluma, “TSK’yı medya üzeriden asimetrik vurma harekatı ile karşı karşıyayız” uyarısını verdiği günün gece yarısında, ondan habersiz, onun üst rütbeli-alt rütbeli tüm personelini ilgilendiren yasa çıkıyor.


    ***

    ülkenin Meclisi.

    Halkın seçtiği insanlar.

    Milletin vekilleri.

    Daha ileri ve demokratik bir adım olsun diye düşünüp; askerleri de sivil yargıda yargılayacak yasa yapmışlar.

    Buna kim ne diyebilir?

    Ben de eleştiremem.

    Ancak bu yasayı Meclis’ten gece yarısı çıkartan partinin çok taze, dumanı üzerinde bir defosu var. ülkenin en yüksek hukuk otoritelerinden biri olan Anayasa Mahkemesi’nin 11 üyesinin 10’u birden; “İktidar partisi AKP laiklik karşıtı eylemlerin odağıdır” diyen bir karar almış ve bu 11 üye yine “Bu partiye ceza olarak ne verelim” oturumunda da 5’e karşı 6 oyla; “Partiyi kapatmayalım, para cezası ile onu uyaralım” demişler.

    İnsan, düşünen yaratık.

    Elinde olmadan düşünüyor.

    ülkenin Genelkurmay Başkanı, “Orduya karşı bir asimetrik savaş var” diye uyarı yapıyor, üstünde “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmuştur” ağır kararı olan iktidar partisi ise “askerleri sivil mahkemelerde silkeleyebilecek” demokratik görünümlü adımlar atıyor.

    Gece yarısı!

    Ve jet hızıyla!

    Ve haber vermeden.

    İnsan şüpheye düşüyor.

    Demokrasi mi genişliyor?

    Karşı devrim mi oluyor?

    Partidaşları Zahid Akman’ı da gece yarısından vazgeçtim, gündüz ortasında silkeleyebilselerdi, bu ikilem içine düşmeyecektim.

    ...

  3. #3
    bozok
    Guest

    Cevap: TSK'ya asimetrik psikolojik harekat

    Kağıt Parçası Turuncu Mu?

    Zahide Uçar
    İnternetajans
    27.06.2009


    25 gündür hastanede yattığım için köşemden ayrı kaldım. Bu tedavi sürecimde Başbakan’ın suni kavgalarını seyrettim. Mayın tartışmalarının yaşandığı bir ortamda imdada “Taraf” adlı paçavra yetişti. Hükümet edenler Taraf’ın bu haberine “can simidi” gibi sarıldı. Mayın tartışmalarından bir nebze kurtulup nefes aldılar.

    Hükümetin başı gerilim üzerinden siyaseti ilke haline getirdi. Kavga etmediği “biat edenler hariç” ne kurum, ne kişi kaldı. ülkenin onca problemi varken biz bu problemleri tartışmak yerine R.T.Erdoğan’ın kavgalarına laf yetiştirdik. Gerilim üzerinden siyaset yapanlar bu gerilim siyaseti sayesinde icraatlarını tartışma dışında tuttular. Ne yazık ki muhalefet bu tuzağa hep düşüyor.

    İran’ı, Irak’ın kuzeyinde kurulan Yahudi Kürt Devleti ve Türkmen kardeşlerimizin durumu, K.Kıbrıs Türk Devletinde olanlar, İMF’nin talepleri, tarım politikaları, GDO tohum yasası, sağlık politikaları, sularımız üzerinde oynanan oyunlar, çıkarılması planlanan sömürge maden yasası… Tabii bir de deniz feneri davası var. Zahit Akman'a AKP ve R.T.E.'ın mecburiyeti nedir? İşte bizlerin asıl tartışması gereken konular bunlar ama tartışılması istenmiyor.

    Türk Halkının aklı “turuncu renkli” psikolojik operasyonlar ile dumura uğratılıyor.

    Sayın İlker Başbuğ bu günkü konuşmasında; “orduya medya üzerinden asimetrik bir psikolojik harekat yürütülüyor” dedi, katılıyorum.

    Tartışılması gereken asıl konu nedir? Hangi hukuk devletinde bir fotokopi üzerinden suçlama yapılır? üstelik bürosunda bulunduğu iddia edilen bu belgeyi avukat kabul etmiyor, büroma konuldu diyor. Bu iddia da göz ardı ediliyor. Var sayılan evrak üzerinde parmak izi arandı mı? Avukatın avukatı alınmadı diyor. Bu fotokopi ne amaçla kim tarafından servis edilmiştir? Bu durumda sorumluluk devletin kurumu olan emniyet ve yargıya ait değil midir? Bu kurumlar hükümete bağlı değil mi? O zaman bu asimetrik psikolojik harekattan hükümet de sorumlu değil midir?

    Servis edenler bu kağıt parçasının hukuken geçerli olmadığını bilmez mi? Bilir… Başbakan ve sözüm ona hukukçu olan Bülent Arınç bilmez mi? Bilir… O zaman bu fotokopiye can simidi gibi niye sarıldılar?

    F tipi AKP özel örgütünü kim kullanıyor?

    Bülent Arınç Abant toplantısında… Bülent Arınç’ın baldızını 2006 yılında F.G. için mürit toplarken görmüştüm.


    Belge denilen fotokopide neler var bir bakalım:

    -Işık Evleri’nde, silah ve mühimmat bulunması sağlanacak. Evlere, Alevi düşmanlığını körükleyecek bilgi ve belgeler bırakılacak.


    -FG’cilerin ABD güdümünde hareket ettiği ve Ilımlı İslam için çalıştıkları dile getirilecek, ayrıca Yahudilik, CIA, MOSSAD, Moon Tarikatı, Humeyni vb ile irtibatlı gösterilecek.


    -Dost medyada, irticai grupların iç yüzünü gösteren propaganda çalışmaları yürütülecek.

    -Millete, ekonomik kriz varken AKP’lilerin lüks içinde yaşadığı, bunun İslam’la bağdaşmadığı, halk adamı imajının gerçeği yansıtmadığı anlatılacak.

    --T.C.’nin yıkılmasının önündeki tek engel olarak görüldüğü için TSK’nin yıpratılmak istendiği vurgulanacak.


    Bu iddiaları okuduğumda güldüm ve düşündüm:

    Acaba yapılan, yapılmak istenenler bu sözde belge üzerinden gizlenmek mi isteniyor? Yapacakları açık olduğunda halk söylenenlere inanmasın hesabı mı yapılıyor?

    Gülenciler silahlanmayı mı düşünüyor? Yakayı ele verirsek halk inanmasın, tuzak sansın diye böyle bir madde eklenmiş olabilir mi?

    Dost medya üzerinden propaganda çalışmaları yürütülecekmiş? Hangi dost medya? Medyanın büyük kısmı zaten hükümetin tekelinde değil mi? Eğer kastedilen Doğan Grubu ise buna çok gülerim. Her seçim öncesi Aydın Doğan bir para cezası gündeme getirilerek gırtlağından yakalanmadı mı? Ayrıca Başbakanın Cemal abisi, Akif Beki’si ve birçok AKP yardakçısı Doğan grubunda yazmıyor mu? O zaman amaç farklı. AKP ve F.G. cemaati hakkında yazılan gerçeklere halk inanmasın isteniyor.

    Millet ekonomik kriz içinde iken AKP’lilerin lüks içinde yaşadığı zaten bir gerçek. AKP iktidarında AKP’lilerin zenginleşmesi göze batmaya başlayınca yazılanlar inandırıcı olmasın diye fotokopiye eklenmiş olmalı.

    T.C.’nin 5 parçaya bölünme planında TSK’nin tek engel olarak görüldüğü apaçık bir gerçek. Halk durumu fark etmeye başlamış olmalı ki, psikolojik operasyon amaçlı fotokopiye eklenmiş.

    Bu fotokopide yazılı olan maddeler aslında AKP ve F.G. cemaatinin hesaplarının ipucu olabilir mi? Yapılanlar açık olmaya başladığı için halk inanmasın diye böyle bir belge hazırlanmış olabilir mi?

    AKP’nin hukuk yönünden geçerliliği olmayan, gerçekliği ispatlanmamış bir fotokopi üzerinden dava açması masum bir hukuk arayışı mıdır?

    AKP neden bu kadar darbe meraklısı? Neden bu kadar darbeye muhtaç? Hesap ödeme tarihi mi yaklaşıyor? Orduya darbe yaptırmak için mi bu kadar üzerine gidiyor?

    Türkiye’de bir darbe olsa ne olur biliyor musunuz? Radikal İslam yükselişe geçer. Küresel güç ılımlı İslam projesinden sonra Radikal İslam projesini mi uygulamaya koydu?

    Türkiye Pakistan, Afganistan’a mı dönüştürülmek isteniyor?

    Kağıt parçası fotokopi aslında TURUNCU renkli mi?

    Z_eucar@yahoo.com.tr


    ...

  4. #4
    bozok
    Guest

    Cevap: TSK'ya asimetrik psikolojik harekat

    Bu Tuzağı Kim Bozabilir?

    Bu sinsi tuzağı, ne Genelkurmay bozabilir, ne MİT, ne de herhangi bir siyasi iktidar...



    Asimetrik

    "Doğruları konuşmak için en az iki kişi gerekir; biri doğru söyleyen, biri doğru anlayan" demiş Victor Hugo... "üünkü yalanları dinlemek de, yalan söylemenin bir çeşididir aslında!"

    *

    Güzel laf di mi?

    *

    Ama size kötü bir haberim var.

    Victor’un böyle bir lafı yok!

    Kıçımdan uydurdum.

    *

    Adım gibi eminim ki, uydurduğumu itiraf etmeseydim, çoğunuz inanırdınız... Hatta, bu süslü lafı not edip, eşe dosta satmaya kalkan bile olurdu... üünkü, adamın biri imzasıyla, fotoğrafıyla köşe yazıyorsa koca gazetede, çıkıp ahkám kesiyorsa televizyonda; "gazeteci" sanıyorsunuz, "doğru" kabul ediyorsunuz.

    *

    Genelkurmay Başkanı’nın, "Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı medya üzerinden asimetrik psikolojik harekát yürütülüyor" dediği, işte bu.

    *

    Akıllarında ihanet.

    Vicdanlarında nefret taşıyorlar.

    Ceplerinde sarı basın kartı...

    *

    "Demokratım, özgürlükçüyüm, aydınım" ayaklarıyla, gözümüzün içine baka baka yalan söylüyorlar. Süsleyerek... Haysiyet cellatlığı yapıyorlar. "Papağan efekti" yaratıyorlar. Okuyan, inanıyor. İnanmakla kalmıyor, başkalarına anlatıyor.

    *

    Bu sinsi tuzağı, ne Genelkurmay bozabilir, ne MİT, ne de herhangi bir siyasi iktidar... Siz bozabilirsiniz... Vatandaş.

    *

    İnanmayın kardeşim...

    "Kim bu dangoz?" diye sorun.

    "Bugün bize duayen diye kakalanan bu badem bıyıklı 5 sene önce ne iş yapıyormuş acaba?" diye merak edin... "Bu ülkede doğdum, bu ülkede büyüdüm, hayatım boyunca adını bile duymadığım adam, benim haberim olmadan nasıl olmuş da otorite olmuş?" diye sorgulayın...

    *

    "Belge" dedikleri, káğıt parçası çıktı...

    Bunları da, káğıt mendil gibi buruşturun.

    Atın hayatınızdan.

    *

    Netice itibariyle...

    Ne demiş Albert Camus?

    "Ajan basın, bunu da yazın!"


    yozdil@hurriyet.com.tr



    27.06.2009

  5. #5
    bozok
    Guest

    Cevap: TSK'ya asimetrik psikolojik harekat

    Toptan: "ünergeden benim de haberim yoktu"

    27.06.2009 / gazeteport.com.tr




    Meclis Başkanı Köksal Toptan, askerlere sivil yargı yolunu açan önergeden önceden haberi olmadığını söyledi.


    ANKARA - TBMM Başkanı Köksal Toptan, asker olmayan kişilerin, askerlerle iştirak halinde işlediği suçların Cumhuriyet savcılıkları tarafından soruşturulmasıyla ilgili düzenlemeye ilişkin, ''O gece mutabakatla gündem teşkil edildi. Belki CHP'li arkadaşların önergeden haberi yoktu. Doğrusu benim de haberim yoktu'' dedi.

    Toptan, Türkiyem Vakfı tarafından Devlet Resim Heykel Müzesi'nde gerçekleştirilen etkinliğe gelişinde gazetecilerin sorulanı yanıtladı.

    Bir gazetecinin, TCK ve bazı kanunlarda yapılan değişiklikle ilgili sorusu üzerine Toptan, hem askeri hem de Türk Ceza yasalarında yapılan değişikliklerle sivil mahkemelerin yetkilerinin genişletildiğini belirtti. Söz konusu kanunun ayrıntılarını bilmediğini belirten Toptan, şöyle konuştu:

    ''Muhtemelen burada da aynı şey söz konusudur. Sayın Adalet Bakanı açıklamasında, 'Konuşarak bunu yaptık' diyor. Muhtemelen de öyledir. Bir sorun olduğunu zannetmiyorum. O gece mutabakatla gündem teşkil edildi. Belki CHP'li arkadaşların önergeden haberi yoktu. Doğrusu benim de haberim yoktu. Muhtemelen konuşarak yapmışlardır.''


    (A.A)


    ...

  6. #6
    bozok
    Guest

    Cevap: TSK'ya asimetrik psikolojik harekat

    TSK Bu Savaşı Kazanamaz




    Bu kampanyada “yalan” da var, “abartı” da; ama bolca da “gerçek” mevcut.

    Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’un “TSK’ya karşı medya üzerinden asimetrik psikolojik bir harekat” yöneltildiği tespit ve şikayetini daha çok tartışacağa benzeriz, tartışmalıyız. Lafı uzatmadan, Org. Başbuğ’un tespitine ana hatlarıyla katıldığımı söylemek isterim. Bu süreç belirgin bir şekilde, Org. Yaşar Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanı olmasının arifesinde başlamışa benziyor. O gün bugündür, internet, yazılı ve görsel medya ve diğer iletişim teknolojileri de kullanılarak TSK’ya yönelik yoğun bir kampanya yürütülüyor.

    Bu kampanyada “yalan” da var, “abartı” da; ama bolca da “gerçek” mevcut. Değişik askeri karargahlardan edinilip medyaya sızdırılan belgelerden ve bazı muvazzaf ve emekli subayın yasadışı telefon ve ortam dinlemeleri sonucu edinilmiş ve medyada dolaşıma sokulmuş muhabbetlerinden söz ediyorum. Bu kayıtlar yasadışı ancak birçok basın kuruluşu yöntemi sorgulamayıp veya sorgularmış gibi yapıp “kamu yararı” olduğu gerekçesiyle bunları geniş bir şekilde yayınlıyor. TSK’nın bütün bu bombardıman karşısında yapabileceği ve yaptığı çok fazla şey yok. Ne haftalık basın brifingleri, ne de Org. Başbuğ’un sık sık düzenlemek zorunda kaldığı basın toplantıları bu kampanyaları geçersiz kılmaya yetmiyor.


    Roller değişti

    Evet tam “asimetrik” bir durum söz konusu. Tıpkı yakın tarihimizde olduğu gibi. Fakat eskiden pozisyonlar tam zıttı: TSK, kimi zaman “irtica”, kimi zaman “bölücülük”, kimi zaman da “yıkıcılık” olarak tanımladığı iç tehditlere karşı bu ülkede yıllarca çok yoğun psikolojik harekat yürüttü. üok uzaklara gitmeye gerek yok, 28 şubat sürecini hatırlayalım: Andıç rezaleti zaten biliniyor. Medyaya verilen “irtica brifingleri” ve bunlardan hareketle yapılan, yalan-yanlış bilgilerle dolu yayınlar da malum. Ayrıca gazeteci kılıklı bazı şahısların dolaşıma soktuğu video kasetlerin kaynağında askerlerin olduğunu zaten tahmin ediyorduk; şimdi kesinleşti gibi.

    TSK, medya üzerinden kamuoyunu yönlendirmeyi pek severdi ve bunda hayli başarılı olduğunu düşünürdü. Fakat geçen süre zarfında bu başarıların kalıcı değil aldatıcı olduğunu çok bariz bir şekilde gördük: Ne PKK bitirilebildi ve üzerinde yükseldiği zeminle bağı koparabildi; ne de siyasal İslamcılık marjinalize edilebildi. Bugün geldiğimiz noktada irtifa ve itibar kaybedenin TSK olduğunu görüyoruz.

    Bununla birlikte çok ciddi bir olgunun altını çizmek şart: Bugün TSK başta olmak üzere hoşlanmadıkları kesimlere karşı asimetrik bir psikolojik harekat yürüten odaklar geçmişten hiç ders almamışa benziyorlar. Deneyimlerimiz ışığında rahatça şunu söyleyebiliriz: 21. yüzyılda medyayı bir psikolojik savaş silahı olarak kullanmak isteyen çoktur ama bizde de gördüğümüz gibi çok zaman geçmeden bu silah ellerinde patlar.

    TSK’nın yıpratılmasından derin rahatsızlık duyan bazı kişilerin “neden asker aynı şekilde cevap vermiyor? Onların elleri armut mu topluyor? Mesela neden onlar da diğerlerini dinleyip bunları medyaya vermiyor?” türü yakınmalarına tanık oluyoruz. Burada çok büyük bir tuzak gizli. Eğer TSK, iyice bunalıp eski yöntemlere başvurmaya kalkar ve dolayısıyla Org. Başbuğ ile başlayan “açılma ve şeffaflaşma” sürecini rafa kaldırırsa hem kendisi, hem bu ülke çok daha fazla kaybeder.


    Balbay’dan mektup var

    Meslektaşım ve arkadaşım Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay cezaevinden iki sayfalık bir mektup yollamış. Kişisel bölümlerini atlayıp sözlerinin bazılarını aktarmak istiyor ve kendisinin en kısa zamanda tahliye olmasını diliyorum:

    “Ben yakın tarihimizi, yani şu anda tartışılmakta olan dönemi sadece ve sadece gazeteci olarak yaşadım, tanık oldum. Evet pek çok tartışmalı habere imza attım. Gerektiğinde de belgesini ortaya koydum. Bunun bir ‘terör faaliyeti’ olarak algılanacağını hiç düşünmemiştim.

    Gabriel Garcia Marquez’in bir sözü var: ‘Gazeteci yaşadığı çağın tanığıdır.’ Ben de bunu yaptım.

    Bizim meslekte genellikle meslek dayanışması yok. Hatta tam tersi. Bu konuda iyi bir deneyim edindim.

    İddianamede benimle ilgili bölümün çok büyük kısmı notlardan yapılan özel seçkilerden oluşuyor. Kimi notlar özetlenmiş, kimilerinde anlamı tümüyle değiştiren ekleyip çıkarmalar yapılmış.

    Bütün bunlar bir yana, altısı belgelere dayalı 23 kitap yazmış, 29 yıllık bir gazeteci olarak gazeteci olduğumu ispatlamaya çalışacağım.

    Yargılanmamayı elbette düşünmüyoruz, düşünemeyiz. Ancak tutukluluğun ‘peşin ceza’ya dönüşmüş olmasını da kabul edemiyoruz.”


    Ruşen üakır

    rcakir@gazetevatan.com


    30.06.2009 / İnternetajans

  7. #7
    bozok
    Guest

    Cevap: TSK'ya asimetrik psikolojik harekat

    TSK ile bilek güreşi yapanlar!


    üzcan YENİüERİ
    yeniceriozcan@yahoo.com
    Yazı Tarihi: 30/06/2009



    Genelkurmay Başkanı konuştu. Konuşmayı herkes kendisine göre yorumladı. ünemli olan Orgeneral Başbuğ’un konuşmasının yorumundan daha çok Türkiye’de yaşanan süreçtir. Sonuçta Genelkurmay Başkanı’nın konuşması, yürüyen bu sürecin parçasıdır. Bu, TSK’ya karşı dışarıda “çuval vakasıyla” başlayan, içeride ise somut belirtileri şemdinli davası, ümraniye soruşturması, Aktütün ve Dağlıca baskınlarıyla ortaya çıkan bir süreçtir. Bu süreci ’TSK’nın itibarsızlaştırılması süreci’ olarak nitelendirmek mümkündür.

    İktidar çevreleri bu süreci “Askerin siyaset üzerindeki vesayetinin” kırılması olarak satır aralarında ifade etmektedir. Bu bağlamda AB ile yürütülen kronik ilişkilerde de sık sık “Halkın TSK’ya karşı olan yüksek güven duygusundan endişe duyulduğunun” açıklanması önemli ip uçları verir niteliktedir.


    İçeride elbirliği, dışarıda işbirliği!
    “Belgeler”, “gömülü silahlar” ve “darbe iddiaları” üzerinden Ankara’da bilek bükme güreşi yaşanmaktadır. Bilinen çevreler içeride elbirliği, dışarıda ise işbirliği yaptıkları unsurlarla TSK’nın bileğini bükmeye çalışmaktadır. Yapılan şey, TSK’nın kışlasına kapatılması ya da dış güvenlikten sorumlu bir alanla ilişkilendirilmesi değildir. İçeride ve dışarıda birileri Türkiye üzerindeki projelerini uygulamaya koyabilmek için TSK’nın ürkütücü etkisinden kurtulmak istiyorlar. Olay budur.

    Kuşkusuz Türkiye üzerinde hesapları olanlar, TSK’yı yıpratmak amaçlı eylemlerine meşruiyet kazandırmak için geçmişte TSK’nın yaptığı darbeleri, verdiği ültimatomları ve yayınladığı e-muhtıraları kullanmaktadır. “Ha yapıldı ha yapılacak” kabilinden bir darbe paranoyası yaratılarak TSK’ya karşı yürütülen örseleme kampanyası gözden saklanmaya çalışılmaktadır.
    Bu yaşananlar, “belge” ya da “kağıt parçası” tartışmaları daha önce başlayan bütünsel bir sürecin parçasıdır. Nitekim bu “belge” denilen evrak-ı meçhul henüz ortada yokken Orgeneral Başbuğ bir konuşmasında şöyle demişti: “Bazı din eksenli cemaatler siyasi alanda güçlü bir konuma geldiklerini düşünüyorlar. Bu yanıltıcıdır. En büyük engel olarak TSK’yı görmektedirler. Bu yapılanmaya karşı hukuk devleti kapsamında TSK’nın tepkisiz ve etkisiz kalacağını sanmak bir yanılgıdır”.


    Cüretleri, arkalarındaki güçlerden geliyor!
    “Belge”, Genelkurmay Başkanı’nın bu konuşmasına verilmiş dolaylı bir cevap olarak görülebilir. Nitekim bu “belge”nin ne olduğu, gerçek mi, kurgu mu olduğu dahi henüz belli değilken Genelkurmay Başkanı’nın istifasını sözü edilen cemaatin medyası şiddetle talep etmiştir. Ancak bundan TSK’ya yönelik saldırılar tek merkezden, tek bölgeden ve tek bir ülkeden geldiği anlamı da çıkmamalıdır.

    Orgeneral Başbuğ’un ifade ettiği gibi bu mücadele, medya üzerinden kaçamak ve asimetrik bir psikolojik savaş biçiminde sürdürülmektedir. Bu savaşın tarafı olan gazete “Genelkurmay Başkanı, 35 generali toplayıp sivil yargıya emir vermeye kalktı: Belge doğru mu yanlış mı, açıklığa kavuşturulmasını istemiyoruz” sözlerini manşete çekti. Bir başka yandaş kalemşör “Kışlaya doğru marş marş” başlığını attı. Ancak sırtlarını dayadıkları yer sağlam olanlar böyle bir meydan okumayı gerçekleştirebilir.
    Demokrasi, Türkiye’nin en büyük milli güvenlik olgusudur. TSK, milletin göz bebeğidir. TSK’nın gözbebeği de demokrasi olmalıdır. Bunu Orgeneral Başbuğ, dolaylı bir biçimde söyledi. Yıkıcıları, bölücüleri, işbirlikçileri yenmenin yolu demokrasiye daha çok sarılmaktan geçmektedir.

    ...

Benzer Konular

  1. Asimetrik-simetrik vesayet
    By bozok in forum Türkiye'de Siyasi Partiler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 01-19-2010, 04:57 AM
  2. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 01-05-2010, 09:19 PM
  3. Özkök'ten Başbuğ'a psikolojik harekat!
    By bozok in forum Ya TURAN, Ya ÖLÜM
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 05-01-2009, 10:29 AM
  4. Havari Harekatı
    By bozok in forum Misyonerlik Faliyetleri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 02-29-2008, 01:42 PM
  5. Keskin göz harekatı
    By bozok in forum Türkiye'de Siyasi Partiler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 02-25-2008, 06:26 PM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  
 
Turan Ordusu
   
Bitkisel Tedavi | Dogal Tedavi | Gazete Haberleri | Sikayet Yolla | Tüketici Haklari | Aloe Vera | Nas?l Zayiflarim | Diyet Liste | Bitkisel Tedavi