CIA Böyle Öğretti (2)

[bozok]

'Poyrazköyğde bir tahliye


AA

"Kafes Eylem Planı" ve "Amirallere Suikast" iddialarına ilişkin davalarla birleştirilen "Poyrazköyğde ele geçirilen mühimmat" davasında, tutuklu sanıklardan emekli Astsubay Ergin Geldikayağnın tahliyesine karar verildi.

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, verilen aranın ardından alınan ara kararlar açıklandı.

Buna göre mahkeme heyeti, tutuklu sanıklardan emekli Astsubay Ergin Geldikayağnın, hakkında adli kontrol uygulanarak tahliyesini kararlaştırdı.


12.10.2011 20:26 / VATAN

[bozok]

ğCinayetteki bağlantıyı yazdım sanık oldumğ

Tutuklu gazeteci Nedim şener dün hakim karşısındaydı

şeyma ULUSOY İSTİHBARAT

Ergenekonğdan tutuklu gazeteci Nedim şener dün yazdığı bir haberde gizliliği ihlal ettiği iddiasıyla açılan dava için hakim karşısındaydı. Bakırköy 2 ğnci Asliye Ceza Mahkemesiğnde duruşmayı, şenerğin eşi Vecide şener, gazeteci Uğur Dündar ile çok sayıda arkadaşı da izledi. Duruşmada savunmasını yapan Nedim şener, yayınladığı için suçlandığı haberdeki şemayı emniyet mensuplarının düzenlediğini, Hrant Dinkğin yakınlarına ve gazetecilere polis tarafından verildiğini söyledi. Nedim şener, 2007 yılının şubat ayında hazırlanan şemanın adliyeye intikal etmediğini belirterek, ğDink soruşturmasının bu şemalara ilişkin bölümü kapalı kalmıştır. Ben de bunu yayımlarımda ortaya koydum. Bu şemayı savcılığın dikkate alarak Dink cinayeti ile Ergenekon örgütü arasındaki bağlantıyı ortaya koymasını istemiştim. Ancak sanık durumuna düştüm. şemada Ergenekonğdan bahsedilmemiştir. Hrant Dink cinayetinden sonra Ergenekon soruşturması başlamıştır dolayısıyla soruşturması başlamayan bir olay ile ilgili gizliliğin ihlalinden bahsedilemez ğ dedi. şemanın resmi herhangi bir niteliği olmadığını söyleyen Nedim şener ğPolis tarafından hazırlanan şema kimse tarafından sahiplenmemiştir ğ diye konuştu.


13.10.2011 21:14 / VATAN

[bozok]

Balyoz Davası'nda gergin anlar



Serpil KIRKESER/İSTANBUL (DHA)

Balyoz Davasığnda Savcı Savaş Kırbaş, sanık Ahmet Zeki üçokğa sorduğu soruya avukat şule Nazlıoğlu Erolğun müdahale etmesine sinirlendi. Savcı Kırbaşğın, 'Ben sanığa soru soruyorum avukat hanım atlıyor?' sözleri üzerine Avukat Erol ve bazı avukatlar savcının bu sözlerine tepki gösterdi. Mahkeme Başkanı ümer Dikenğin savcının sözlerinin uygun olmadığını söylemesi üzerine duruşma salonundaki gergin ortam yatıştı.

Balyoz Davasığnın tutuklu sanığı hakim Albay Ahmet Zeki üçok, suçlamaları redderek, Balyoz Davasığnın yargılama yerinin askeri mahkeme olduğunu belirtti. üçok, "Bu davada görevli mahkemenin kesin olarak tespit edilebilmesi amacıyla dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesiğne götürülmesini talep ediyorum" dedi. Sanık üçok avukatlık mesleğinin yanı sıra savcılık da yaptığını belirterek, "Sonunda sanık da oldum. Bu mahkemede bulunulabilecek her yerde bulundum. Askeri savcılık olayla ilgili bir somut delil yoksa dava açmaz. Bizim Beşiktaşğta bulunan mahkemelerden farkımız bu. Dava somut delil olmadığı halde açılsa bile iddianame kabul edilmez" dedi. 2 yıldır tutuklu olduğunu ve 30 yıldır savcılık mesleğini yaptığını anlatan üçok, tahliyesine ve beraatine karar verilmesini istedi.

"BURADA OLMAK BİZE BüYüK IZDIRAP VERİYOR"

Söz alan davanın bir numaralı sanığı Eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral üetin Doğan ise duruşmalara katıla katıla kendisinin de artık bir hukukçu olduğunu söyledi. Davanın biran önce karara bağlanmasını isteyen üetin Doğan "240 gündür tutukluyum. Burada olmak bize büyük bir ızdırap veriyor. Benim sağlığım bozuldu. Benim sağlığımın yanı sıra aileminde sağlığı bozuldu" diye konuştu.

"BİZ BURADA SUüSUZ OLARAK YATIYORUZ"

üetin Doğan, "Balyoz Davası Silivri Cezaevi içinde bulunan büyük duruşma salonunda aralıksız sürekli yapılacaktı. Ancak iddialara göre yukarıda bulunan duruşma salonunu da su basmış. O yüzden cezaevinin içinde bulunan duruşma salonunda duruşma yapılamayacakmış. Olsun biz ona da razıyız. Bizim koğuşlarımızı da su bastı. Biz bu durumda bile koğuşlarımızda yatmaya devam ettik. Biz ona da dayanırız" diye konuştu.

üetin Doğan, "Biz burada suçsuz olarak yatıyoruz. En başından beri davanın sahte dijital belgelere dayandığını söylüyoruz. Lütfen artık bıktık, çok sıkıldık. Amaç davayı sürümcede bırakmaksa biz de başka bir tutum takınız. Her delili ortaya koyuyoruz" dedi. Bu sözler üzerine mahkeme başkanı ümer Diken biz elimizden geldiği kadar bu davaya zaman ayırmaya çalışıyoruz" diye cevap verdi.

"üüOK SüZLERİMİN ARKASINDAYIM"

üye hakim Ali Efendi Peksakğın, sanık üçokğun salı günü yaptığı savunmasında, "Başbuğ bizi satmıştır" sözlerini hatıralatarak, "Savunmanızda bir kıyımdan bahsediyorsunuz. Nedir bu kıyım kim yapmıştır" diye sordu. Sanık üçok ise "Savunmasında 'kıyım' kelimesini kullanmadığını belirterek" İlker Başbuğğun askeri yargının bu sürecin dışında tutulmasını istediği iddia edildi. Eğer bu doğru ise Türk Silahlı Kuvvetleriğnin başkomutanı olan İlker Başbuğ, generallerini, amirallerini, subaylarını, astsubaylarını verdiği emirler doğrultusunda hiç çekinmeden hayatlarını feda eden bu kahraman askerlerini satmış demektir. Niçin askeri savcılık soruşturma yapmadı, neden yetki verilmedi. Ben bu sözlerimin arkasındayım" diye konuştu. üçok sahte dijital belgelerle komplo kuranların bir gün mutlaka ortaya çıkacağını da sözlerine ekledi. üçok, TSKğda komutan emir vermediği sürece hiçbir asker hakkında soruşturma açılamayacağını söyledi.

SAVCI KIRBAş: BEN SANIğA SORU SORUYORUM AVUKAT HANIM ATLIYOR

üapraz sorgusu sırasında üçokğa soru soran duruşma savcısı Savaş Kırbaş, "Bu davanın yargılama yeri askeri yargı mıdır, yoksa adli yargı mıdır?" diye sordu. Bazı tutuksuz sanık avukatlarından şule Nazlıoğlu Erol ise savcının sorusuna tepki gösterdi.

DURUşMA SALONUNDA GEüEN DİYOLOGLAR şU şEKİLDE:

Savaş Kırbaş: Ben sanığa soru soruyorum avukat hanım atlıyor.

Avukat Erol: Bana atlıyor diyemezsiniz!

Savaş Kırbaş: Atlıyorsunuz işte atlıyorsunuz işte.

Mahkeme Başkanı Diken: Savcının sözlerini düzeltelim ğSöze müdahale ettiğ diyelim.

Avukat Erol: Bana atlıyor diyemezsiniz.

Savaş Kırbaş: Siz de tahrik ediyorsunuz söz almadan konuşuyorsunuz.

Hakim Diken: Savcı Beyğin konuşmasında geçen sözcük amacını aşan bir şey.

"SAVCI KIRBAş CİNLİK İüEREN SORULAR SORUYOR"

Mahkeme Başkanı ümer Dikenğin savcının söylediği cümlenin uygun olmadığını söylemesi üzerine duruşma salonundaki gergin ortam yatıştı. Savcı Kırbaşğın sorusuna cevap veren sanık üçok ise yargılama yerinin askeri mahkemeler olduğunu ifade etti. Savcı Kırbaşğın aynı soruyu farklı şekilde sorması üzerine üçok savcıya hitaben, "Savcı Kırbaş basit sorular soruyor ama cinlik içeren sorular soruyor. Ben de savcılık yaptım" dedi. Sanık üçokğun bu sözleri savcıyı, mahkeme heyeti dahil herkesin gülmesine neden oldu.



13.10.2011 14:33 / VATAN

[bozok]

Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'e suikast!



Emekli Tuğgeneral Levent Ersözğe, suikast şüphesiyle ilgili bir kişi gözaltanı alındı

Ergenekon davasında yargılanan emekli Tuğgeneral Levent Ersözğe, suikast şüphesiyle ilgili bir kişi gözaltanı alındı. Geçirdiği rahatsızlıklar yüzünden Selimpaşa Devlet Hastanesiğnde tedavi altında tutulan Ersözğe yönelik bir suikast girişimi daha olmuştu.

Levent Ersözğün avukatı Ali Rıza Dizdar, yaşanan olayları şöyle anlattı: ğMüvekkilimin Selimpaşa Devlet Hastanesiğnde özel bir bölümde kalıyor. Perşembe günü ğgardiyan kıyafetli bir adamınğ içeriye girmeye çalışırken yakalandığı söylendi. Müvekkilim özellikle PKK terör örgütünün kara listesinde yer alıyor. üst düzey korunan bir kişi. Bu hakkındaki ilk suikast iddiası da değil.ğ

üzel odada tutuluyor

Levent Ersözğün tutulduğu odaya iki demir kapının ardından girilebildiğini, sürekli jandarma kontrolünde olduğunu söyleyen Dizdar, ğGardiyan kıyafetli olan kişinin bu birinci katta demir kapılara gelmeden yakalandığı söylendi bana. Hatta Ersözğün eşiyle bu gardiyan yüzleştirilmiş. Müvekkilimin eşine gardiyanı daha önce görüp görmediği sorulmuş. O ise daha önce görmediğini söylemiş. Ersözğün kaldığı yer hastane olduğu için gardiyanın hastanede olmaması gerekir. Bu yüzden şüphenilmiş ve gözaltına alınmış. Ama daha önce başka bir kişi silahla içeri girmeye çalışmış ve onu da serbest bırakmışlardığ dedi.

Ağır hasta olan müvekkilinin tutuksuz yargılanmasını isteyen Dizdar, ğAyrıca üst düzey korunması gereken bir kişi. Serbest bırakılmalı ve Ersözğü kendi kurumu korumalı. En güvenli yol buğ dedi.


15.10.2011 20:40 / VATAN

[bozok]

İNTERNET ANDICI DAVASINDA MGK BELGESİ




17.10.2011 14:15

---

"İnternet Andıcı" sanıkları davaya konu olan internet sitelerinin, altında Başbakan Recep Tayyip Erdoğanğın imzasının yer aldığı MGK (Milli Güvenlik Kurulu) direktifi doğrultusunda faaliyet gösterdiğini ileri sürüyor. Mahkemeye ulaşan ve bugün okunan belge sanık Mehmet Erözğün avukatı İlkay Sezerğin talebi üzerine MGK Genel Sekreterliği Hukuk Müşavirliğiğnden istenmişti.

İrticayla Mücadele Eylem Planı Davasıyla birleştirilen İnternet Andıcı Davasığnın 36. duruşması da İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesiğnin davaya bakmaya görevli olup olmadığı tartışması ile devam etti.

EMEKLİ GENERAL VE AMİRAL TUTUKLU SANIKLAR HAZIR BULUNDU
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesiğndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar emekli Albay Dursun üiçek, Mehmet Deniz Yıldırım, eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hasan Iğsız, Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu, korgeneraller Mehmet Eröz ve tümgeneral Hıfzı üubukluğnun da aralarında bulunduğu 14 tutuklu sanık katıldı. Bu dava kapsamında tutuksuz yargılanan ikinci "Ergenekon" davasının tutuklu sanığı Hasan Ataman Yıldırım ile birlikte 5 tutuksuz sanık da hazır bulundu. Hakkında yakalama kararı çıkarılan YAş kararıyla Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanlığığna atanan Orgeneral Hüseyin Nusret Taşdeler ve Tümgeneral Mustafa Bakıcı ile kırmızı bülten ile aranmasına karar verilen Bedrettin Dalanğın da aralarında bulunduğu 10 sanık ise duruşmaya gelmedi. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin üzese mahkemeye gelen evrakları okudu.

AVUKATTAN MAHKEMEYE: "DOSYAYI GüNDERMEK ZORUNDASINIZ. YOKSA SUü İşLİYORSUNUZ"

Başkan üzese eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hasan Iğsızğın savunmasının alınacağını belirtti. Bu sırada söz isteyen Tümgeneral Hıfzı üubukluğnun avukatı aynı zamanda kızı olan Nazlı üubuklu, "Görevsizlik talebimiz mahkemeniz tarafından reddedildi. Biz de olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması için Askeri Yargıtay Başsavcılığığna gönderilmesi talebiyle mahkemeye dilekçe verdik. Bu konuda direniyoruz. Siz dosyayı göndermek zorundasınız. Yoksa suç işliyorsunuz. Siz itiraza ilişkin dilekçelerimizi göndermediğiniz sürece savunmaya iştirak etmeyeceğiz" dedi. Bazı sanık avukatları da söz alarak dilekçelerinin olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması için Askeri Yargıtay Başsavcılığına gönderilmesini istedi.

HIFZI üUBUKLU : "SİZ YASALARI UYGULAMAYACAKSANIZ KİME GüVENECEğİZ"

Hıfzı üubuklu, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması için Askeri Yargıtay Başsavcılığığna gönderilmesi talebiyle mahkemeye dilekçe verdiklerini söyledi. üubuklu mahkemeye 3 defa dilekçe verdiklerini belirterek, "İtiraz dilekçelerimizin biran önce gönderilmesini istiyoruz. Bu konuda mahkemenizin takdir hakkı yok. Göndermek zorundasınız. Siz yasaları uygulamayacaksanız kime güveneceğiz" diye konuştu.

SAVCI: "BU TALEBİ İLİşKİN MüDAHİLLERE TEBLİGAT YAPILMASI GEREKTİğİNİ İFADE ETTİ"

Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin üzeseğnin talebin sonradan değerlendirileceğini ifade etmesi üzerine üubuklu, "Sonradan değerlendirme diye bir şey olamaz" diyerek, kanuna göre mahkemenin bu taleplerini Askeri Yargıtay Başsavcılığığna göndermesi gerektiğini söyledi. Talebe ilişkin görüşü sorulan duruşma savcısı Mehmet Ali Pekgüzel de, usulü işlemlerin yerine getirilmesi gerektiğini belirterek, kendilerinin bu konuda bir taraf olmadıklarını, bu talebi ilişkin müdahillere tebligat yapılması gerektiğini ifade etti. Mahkeme heyeti karar vermek için duruşmaya ara verdi.

MİLLİ GüVENLİK GENEL SEKRETERLİğİ HUKUK MüşAVİRLİğİğNİN GüNDERDİğİ YAZI MAHKEMEDE

Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin üzese, sanık Mehmet Erözğün avukatı İlkay Sezerğin talebi üzerine MGK Genel Sekreterliği Hukuk Müşavirliği tarafından özel kurye ile gönderilen Ocak 2006 tarihli Milli Güvenlik Kurulu (MGK) direktifinin mahkemeye ulaştığını açıkladı. Gönderilen evrakın heyetçe incelendiğini belirten üzese, daha sonra tekrar kuryeye iade edildiğini belirtti. Evrakın 17 Ekim 2011 tarihinde mahkemede hazır edilmesinin istendiğini ifade eden üzese, dava öncesinde yine kurye ile birlikte bu evrakın mahkemeye sunulduğunu ve duruşma başlamadan önce bu belgenin incelendiğini söyledi.

Mahkeme başkanı üzese gelen evrakları okudu. Direktifin 19 Ocak 2006 tarihinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalandığı söyleyen üzese, evrakın başlığının ğBölücü faaliyetlere yönelik eylem planığ olduğunu belirtti. Birinci madde ve planın amacının ğBölücü faaliyetler ile terör örgütü ve destekçilerini etkisiz hale getirmek, meşruiyet kazanmalarını önlemek, yurtiçi ve yurtdışındaki etkilerini ortadan kaldırmak ve bu konuda topyekün mücadelenin oluşumunu sağlamakğ şeklinde geçtiğini ifade etti. üzese, ikinci maddesinin ise ğEylem planının topyekün mücadeleyi temin maksadıyla yurt içi ve yurt dışında yürütülecek bilgilendirmeye Milli Birlik ve Beraberliği sağlamaya yönelik tedbirleri kapsadığını söyledi. Başkan üzese, planın Sosyokültürel durum başlığı altında yer alan toplum kuruluşlarının faaliyetleri ve propaganda başlığında da ğürgüt ile bağlantısı olanlar, örgüte destek sağlayanlar, örgütün propagandasını yapan bazı kişi ve sivil toplum kuruluşlarıyla mücadeleye devam edilmelidir. ürgütün sahip olduğu veya örgütün mesajlarını yayan medyanın rahatça yayın yapmasını ve dağıtım yapmasını önleyecek tedbirler alınmalıdırğ ifadesinin yer aldığını belirtti. Planın Eylem planı uygulanacak tedbirler başlıklı bölümde ise ğTerör örgütünün gerçek yüzünü gösteren ve Türkiye Cumhuriyetiğnin terörle haklı mücadelesini anlatan bilgi ve belgeler, Türkçe ve yabancı dillerde hazırlanarak çeşitli odalar ve dernekler gibi sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla internet ortamında kullanıma sunulacaktır.ğ denildiği açıklandı. Başkan üzese, Milli Güvenlik Kuruluğnun 29 Aralık 2005 tarihli toplantısında ğUygun bulunan bölücü faaliyetlere yönelik eylemğ başlıklı planın dava ile ilgili olan kısımlarının tutanağa geçirildiğini belirtti. Bazı avukatlar, dava konusu internet sitelerinin, bu planda da belirtildiği amaç doğrultusunda kurulduğunu iddia ederek bu gelen belgenin çok önemli olduğunu ifade ettiler.(Hürriyet)

Odatv.com

[bozok]

'İlk değilim son da olmayacağım'



''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' davasında savanmasını yapan Emekli Orgeneral Iğsız haksızlığa uğradığını söyleyerek ''Galiba, bu duygular içinde olan ilk kişi ben değilim. Görünüşe bakılırsa maalesef son da olmayacağım'' şeklinde konuştu.

AA

"İrtica ile Mücadele Eylem Planı" davasıyla birleştirilen "Kamuoyunu yönlendirme amaçlı internet siteleri" davasının tutuklu sanığı eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hasan Iğsız, "Genelkurmay Başkanlığınca 10 yıldır sürdürülen bir faaliyetle ilgili kimi, nasıl yanıltabilirim? Uygulamanın sadece 10ğuncu yılında görevde olmama rağmen, 10 yılın tamamından nasıl oluyor da sorumlu tutuluyorum" dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasını yapan Iğsız,
"dava konusu siteler aracılığı ile yürütülen illegal faaliyetlere hukuk koruması
sağlamak amacıyla, sitelerin yeniden yapılandırılması yönünde düzenlemeleri
içeren andıcın hazırlanması talimatını verdiği" şeklindeki iddiaya değindi.

Andıç ile ilgili konuların Genelkurmay Başkanlığına sorulması gerektiğini
daha önce de söylediğini belirten Iğsız, "Genelkurmay Başkanlığınca 10 yıldır
sürdürülen bir faaliyetle ilgili kimi, nasıl yanıltabilirim? Uygulamanın sadece
10ğuncu yılında görevde olmama rağmen, 10 yılın tamamından nasıl oluyor da
sorumlu tutuluyorum? Bu suçlamanın ne hukuki bir dayanağı ortaya konmuş ne de bu
suçlamayı destekleyecek bir tutumum olmuştur. Eğer faaliyet illegal ise, neden
ilk 9 yıl sorgulanmamış? Hiçbir ilave ve değişiklik olmamasına rağmen faaliyet,
nasıl olmuş da birdenbire illegal terör örgütü faaliyeti haline dönüşmüş" diye
konuştu.

Bir gazetede, internet siteleri ile ilgili haberin çıkması üzerine,
istismara açık olabilecek bu konunun, ne olup ne olmadığının anlaşılması ve bir
işlem gerekip gerekmediğinin ortaya konulabilmesi için inceleme yapılması
ihtiyacı doğduğunu ifade eden Iğsız, tutuklu sanıklardan o dönemin Harekat
Başkanı Korgeneral Mehmet Erözğe inceleme yapılması, söz konusu sitelerin
faaliyetlerinin ihtiyaten durdurulması emrinin verildiğini anlattı.

Sonunda bir karar verilmesinin gerekmesi nedeniyle, bu incelemenin bir
"andıç" formu içinde ele alınmasının da doğal olduğunu ifade eden Iğsız, şöyle
devam etti:

"Harekat Başkanlığı konuyu incelemiş ve 2007 tarihli 5651 sayılı yasaya
uyum amacıyla bazı düzenlemelere gidilmesini teklif olarak içeren andıcı
hazırlamıştır. Andıç, Genelkurmay Harekat Başkanlığı tarafından hazırlanmış ve
bana arz edilmeden önce, konu ile ilgili bütün diğer başkanlıklar ve makamlarla
koordine edilmiş, parafeleri alınmıştır. Bu şekliyle söz konusu andıç, hukuka ve
karargah çalışma usullerine uygun olarak hazırlanmış bir dokümandır.

Andıcın altında, 13 kişinin imza veya parafesi bulunmaktadır. Hukuk dışı
olarak addedilebilecek bir belgenin, konunun hiyerarşik sorumlularına ilaveten,
Genelkurmay Adli Müşaviri dahil konuyla ilgili diğer makamlar tarafından parafe
edilerek, kendilerini resmen sorumlu duruma sokmaları aklın alacağı bir davranış
biçimi değildir."

-Sitelerin tamamen kapatılması iddiası-

Iğsız, "İrtica ile Mücadele Eylem Planığnın ortaya çıkmasından sonra
yeniden açılması planlanan sitelerin tamamen kapatılması emrini verdiği"
iddiasına ilişkin de, dava konusu planın 12 Haziran 2009ğda bir gazetede
yayınlanmasının ardından askeri savcılık tarafından soruşturma yapıldığını ve
kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini anımsattı.

Ardından yapılan başka bir soruşturmada da kendisini suçlayıcı bir şey
bulunamadığını dile getiren Iğsız, sitelerin kapatılması konusunda da, "Bana
karşı sorumlu olan Harekat Başkanının bilgisi dışında olan bir işlemden benim
haberimin olduğunu iddia etmek bir tutarsızlık olup Genelkurmay karargahındaki
hayatın olağan akışına aykırıdır. Benim seviyemde görev yapan bir kişinin,
devletin bir dairesinin evraklarının imhasında bilgisinin olması, başka bir
deyişle zımnen onayının farz ve kabulü, benim akıl ve vicdan ölçülerimin dışında
kalmaktadır" diye konuştu.

-İlk değilim son da olmayacağım-

İşlemediği suçları kanıtlamasının istendiğini ifade eden Iğsız, tutuklu olarak, yani peşin cezalandırma yöntemiyle yargılandığını söyledi.

"Neden tutuklu? üünkü ğkuvvetli suç şüphesi varğ deniyor. Hiçbir hukuki
delil yokken, bu ğkuvvetliğ nereden geliyor? " diyen Iğsız, "Yarın öbür gün,
suçsuzluğum, eğer deliller hukukta hala bir anlam ifade ediyorsa, yargı
tarafından da teyit edilecektir. Bu arada, haksız yere kısıtlanan özgürlüğümün,
benim ve ailemin üzerinde oluşturulan tahribatın telafisi nasıl olacaktır? Bunun,
hukuki ve en az onun kadar önemli vicdani sorumlusu kim olacaktır? Ama galiba, bu
duygular içinde olan ilk kişi ben değilim. Görünüşe bakılırsa maalesef son da
olmayacağım" şeklinde konuştu.

Iğsız, küçük bir doğrunun etrafına yapıştırılmış birçok yalan, yanlış ve
çarpıtılmış bilgilerin, kaynağı görünmez bir şekilde medyaya servis edildiğini,
maksatlı olan bu yaklaşımla, insan haklarına aykırı olarak kişilerin
itibarsızlaştırıldığını ve daha yargı süreci başlamadan kamuoyunda mahkum
edildiğini sözlerine ekledi.

Duruşma, Iğsızğın daha önce alınan ifadelerinin okunmasıyla devam ediyor.


17.10.2011 17:39 / VATAN