Sizce MOSSAD işi değil mi?


Hasan DEMİR
hasandemir54@hotmail.com
Yazı Tarihi: 22/09/2009



Toygun Atilla’nın haberine Hürriyet dün, “Cem’i ararken 14 kilo verdi” manşetini atmış alt başlığa da şu satırları çıkarmıştı:

“Münevver Karabulut cinayetinin katil zanlısı C. G.’nu 197 gün boyunca arayan Cinayet Masası dedektifleri bu sürede 470 ihbar aldı, 8 şehre 17 kez gidip, 80 işyeri ve ev bastı.”

şimdi herkes elini vicdanına koyup cevap versin:

“- Zanlı ve ailesi ne kadar zeki ve ne kadar çevre sahibi olursa olsun, MİT’inden Jandarma İstihbaratına kadar devletin bütün istihbarat desteği elinin altında olan ve bu işler için eğitilmiş, meslek hayatının onlarca yılı bu tür olayları kovalamak ve çözmekle geçmiş onlarca, yüzlerce aklın ve gayretin elinden bu kadar süre kurtulabilir mi?”

Kim ne derse desin, bu mümkün değil.

üyleyse işin sırrı ne?

İşin sırrını Akşam gazetesi muhabiri üzkan Tamirak 30 Ağustos günü, “Dünya arıyor, MOSSAD mı koruyor” manşeti ile gözümüzün içine soktu. Akşam’a konuşan üst düzey bir Emniyet yetkilisiydi ve şöyle diyordu:

“Türkiye, polisi, istihbaratı ve ordusuyla çok güçlü güvenlik teşkilatına sahip bir ülkedir. Gerçekten tüm birimler C. G’yi yakalayabilmek için elinden gelen gayreti gösteriyor. Her türlü ayrıntı titizlikle incelenmekte ve dikkate alınmaktadır. C. G’nin ailesinin İsrail’de iyi ilişkileri bulunmakta. Devletin tüm güvenlik birimlerinin yakalamak için seferber olduğu 17 yaşındaki bir genç, eğer yakalanamıyorsa karşıda güçlü bir devlet birimi vardır. MOSSAD’ın C.’i koruyor olmasından endişe ediyoruz.”

Bu haber üzerine biz bir devlet yetkilisi Türkiye’nin diplomatik, siyasi, askeri, ticari her türlü ilişki içersinde bulunduğu bir devletin gizli istihbarat teşkilatını böyle alenen suçluyorsa bu suçlamadaki “tahmin ediyoruz” ifadesi, “tahminin ötesinde bir şeydir” dedik. şayet dedik, devletin bir memuru siyasi otoritenin bilgisi dışında böyle bir açıklama yapıyorsa bu onun başına çok işler açar ve açıklamayı yapan kişi de bunu bilir; öyleyse, açıklamadan devletin ve hükümetin de bilgisi vardır.

Yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu açıklama ile, “Ey MOSSAD, C. senin elinde, biliyoruz, teslim et, yoksa...” demiş oluyordu.
Bunları yazdık ve dedik ki...

C.’in teslimi yakındır.

Farkında iseniz Türkiye’nin “C.’i MOSSAD mı koruyor” sorusuna İsrail’den hiçbir cevap gelmedi. Ankara da meselenin üzerine giderek bir “kriz” oluşturmadı.

Yine biz bahsi geçen yazımızda, “Mesele İsrail-Türkiye ilişkisinde fazla hasara yol açmayacak bir çözüm yoluyla tatlıya bağlanacak, görüntü, işin içinde MOSSAD yokmuş fotoğrafı ile servis edilecektir” notunu düşmüştük...

Tam da dediğimiz gibi oldu.. Zanlının önce Rusya-Ermenistan sınırı yakınlarında bir yerlerde daha sonra Suriye-Türkiye sınırında bir noktada olduğu haberleri sızdırıldı. Güya o noktalardan Türkiye’ye telefonlar açılmıştı. Bu tür cambazlıklar bugünün teknolojisi ile bilgisayar hastası çocukların bile yapabildiği şeyler..

Ne diyordu Münevver’in babası:

“Bir tiyatro oynanıyor!”

Adam haksız mı?

Yeni operasyon ise C.’den bir “merhamet evliyası” üretme operasyonu, “başaramazlar” demiyorum, “her şey mümkün”, biliyorum..

* * *

Füze paralarını
İsrail ödesin..

Bu arada “Füze Kalkanı” meselesine de kısaca değinmekte fayda var. Obama, “Bu kalkan Rusya için değil” dedi.
İster üç ister beş kuruş olsun, isterse bedava verilsin, Türkiye’ye kurulacak bir füze kalkanı Rusya için değilse, kimin için?

Türkiye’yi İsrail’den mi koruyacak? Yunanistan’dan, Ermenistan’dan, Gürcistan’dan mı koruyacak? Türkiye bir İran tehlikesine karşı mı böyle bir kalkana ihtiyaç duyuyor? Bu soruların tamamının cevabı, “Hayır, hiçbiri” dir..

İşin aslı bu füzeler Türkiye’ye, İsrail’i korumak için yerleştiriliyor... Acı olan ise, “Komşularla sıfır problem” diye yola çıkan bir hükümetin petrol ve doğal gazından PKK ile mücadelesine kadar, dostluğuna en fazla ihtiyaç duyduğu komşusu İran’ı, komşusu olmayan İsrail için “düşman” görmesi, üstelik bunun için milyar dolarlar harcamasıdır.. Füze paralarını İsrail’e ödetebilseler bari.. Amerika istedi diye İsrail için ben niye hedef olayım yahu!

“Sıfır problem” miş?!

Burada “Problem”in İsrail “sıfır”ın Türkiye olduğu sırıtmıyor mu?

...