Uyanma zamanı


Güngör Mengi
gazetevatan.com
18.10.2009




Dünyanın çok satan itibarlı haber dergilerinden Newsweek dikkate değer bir soru ortaya attı:

“Türkiye (AKP iktidarını kastediyor) Avrupa Birliği’ne katılma konusunda ciddi mi yoksa sadece gündemindeki reformlardan işine gelenleri mi yapıyor?”

Gerçekten de iktidar AB’nin dayattığı reformlara aynı ilgiyle yaklaşmıyor.

ünceliği hep devletin, ülkenin tam kontrolunu ele geçirmeye yönelik projelere veriyor.

Mesela hedefinde yüksek yargı var ama dokunulmazlık yok. Demokratikleşme türküleri ağızdan düşmemekte ama yüzde 10 seçim barajının kaldırılması ve basın özgürlüğü üstündeki keyfi baskılara son verecek güvenceleri hayata kazandırma arayışı hiç yok..

Newsweek 2,7 milyon tirajlı bir dergidir. Owen Matthews imzasıyla yayınlanan değerlendirmede, Doğan Medya’ya karşı ağır vergi cezası ile baskıcı bir tehdit oluşturulduğu belirtiliyor.

Başbakan Erdoğan’ın “Olayı siyasi kan davası olarak görmeyin” iddiasını inanılır bulmuyor ve “Avrupa Birliği basın özgürlüğü üzerine açık bir saldırının kanıtlarını görüyor” tespitini yapıyor.

AKP önderi, ifade özgürlüğünün AB için ne anlam taşıdığını bilmiyor olabilir mi?

Olamaz. Olmadığı için niyet yargılayan yorumlar peş peşe geliyor. Nitekim dergi kıdemli bir AB ülkesi diplomatına dayanarak “Doğan Yayıncılık davası Erdoğan’ın Türkiye’yi ciddi olarak bir AB ülkesi yapmayı isteyip istemediği konusunda şüphe uyandırıyor” diyor.

Başbakan Erdoğan, yürüttüğü kan davalarının kendisi için AB üyeliğinden daha önemli olduğu inancını yaratmıştır.

Tehlikeli bir gidiştir bu...

Acaba halkı ve dünyayı demokratik reform talepleriyle kandırıp diktatörlüğünü mü kurmaya çalışmaktadır?

Eğer öyle değilse şüphelerin haksız olduğunu yüksek sesle söyleyip herkesi buna inandıracak adımları atmalıdır.

Aksi halde ülkenin uyuyan güzelleri artık uyanmalıdır!

Sürat felakettir!

Komşularla “sıfır problem” siyaseti erken arıza yaptı.

Arap komşularla kurulan sıcak ilişkilerin İsrail’le mutlaka bozuşmak gibi bir şartı varmış gibi yürümesi sağlıksız bir gidişti.

Kriz o nedenle sürpriz olmadı.

Türkiye, Başbakan’ın dediği gibi büyük devlettir. Büyük devletler dost olduğu devletlere de doğru ve iyi şeyler yaptırmalıdır.

Evet ama İsrail’e karşı verilmek istenen mesajların zincirleme yaptırımlara dönüşmesi korkarız ki ters etki yaratacaktır.

İsrail’in Filistin halkına karşı adil davranması için Türkiye’nin yapacağı şeyler vardır şüphesiz. Fakat bu hiçbir zaman ilişkileri zehirleyen onur kırıcı kampanya şeklini almamalıdır.

ABD Başkanı Obama’nın ay sonunda Tayyip Erdoğan’la buluştuğunda ondan isteyeceği ilk şey herhalde Türkiye-İsrail ilişkilerinin kısa zamanda eski haline dönmesini istemek olacaktır.

Belki “Bir maç da İsrail’le yapın” der kim bilir?

Keşke futbol diplomasisinin başarı garantisi olsa; ama yoktur.

Ermenistan’la imzalanan protokollar açıktan verilen garantilere rağmen Azerbaycan’ı Türkiye’nin dostluğundan ve güvenilirliğinden şüphe eden bir ruh haline sürüklemiştir.

Bakü’de Azerbaycan için savaşan Türk şehitleri anısına dikilen anıttaki Türk bayrakları inmiş, Devlet Başkanı Aliyev de bize üçte bir fiyatına doğalgaz sattıklarını aniden hatırlamıştır.

Güçlü Türkiye nasıl çözecek bu meseleyi şimdi?

“Bayrak inmez, gaz kesilmez” diye nara atarak mı?

Osmanlı’yı ihya merakı, aşırı hız merakı ile birleşmemeli. Yoksa yanarız!

...