"Allah Allah" diye geldiler "Allah’ımızı şaşırttılar!"



Ankara memur kenti, çoğunluk düzenli maaş alıyor ya, o yüzden güya “ekonomik depremin” şiddetini en az hisseden kesim olduğumuz masalı anlatılıyor.

üyle mi, değil mi şöyle bir yoklama çekeyim dedim. Hazır gündemde de Melih Gökçek’in otobüs ve dolmuşlara yaptığı zammın, Danıştay tarafından iptali, Başbakan Erdoğan’ın, “Bari belediyeyi gelip, Danıştay yönetsin” demesinden sonra İdare Mahkemesi kararıyla fiyatların yeniden yükselmesi varken!..

Ankara’dakiler fiyatları biliyor da diğer yurt içi ve dışındaki diğer değerli okurlarımızın fikir sahibi olması için önce şu dolmuş, otobüs ücretlerini söyleyeyim. Gökçek zammı ile uzak mesafe ücreti 2 lira oldu. Ancak Tüketici Hakları Derneği, bundan önceki zam üzerine dava açtığı, Danıştay da “yürütmeyi durdurma” kararı verdiği için en eski fiyata yani 1 liraya dönüldü.

üç-dört gün süren yeni uygulamada Ankaralıların yaşadığı rezaleti görmeliydiniz. Dolmuşçular ve otobüsçüler kararı boykot için seferleri yarı yarıya azaltınca, özellikle işe geliş-gidiş saatlerinde ortaya tam bir sefalet görüntüsü çıktı. Bulup da, binebildiğimiz araçlarda şoförlerin “nazik” muamelesi ise takdire şayandı!..

Bir muhalif milletvekili, o çile saatlerini izler, hatta yaşar mı diye çok bekledim… Ama nerdeee?!.. Hepsinin özel aracı veya makam arabası var nasılsa, biz avamların çilesine mi ortak olacaklar?!.. İşin yine Avaz Bacı’ya düşeceği belliydi. Düştüm yola…

Güzergah olarak, “zengin ve beyaz Türklerin” yoğunlukta olduğu Oran-Kızılay hattını seçtim. Bindiğim dolmuşun şoförünün yüzünde güller açıyordu. üünkü bir gece önce İdare Mahkemesi, Danıştay’ın kararını iptal etmiş, yani fiyat yeniden 2 liraya çıkmıştı.

Dolmuşa ilk binen üniversiteli genç, 1 lira uzattı. şoför 2 lira olduğunu hatırlattı. Genç şaşırdı, “zam mı geldi?” diye sordu. şoför, taşı gediğine oturttu; “Basınla aranız yok galiba?!..”

İkinci binen orta yaşlı bey de 1 lira uzattı, şoför yine hatırlattı, onun ağzından da, “zam mı geldi?”sorusu çıktı. şoförümüz gülerek, “Normale döndü” deyince, yolcu, “Ya iyiydi, 1 hafta daha devam etseydi ne olurdu? Hiç mi bizi düşünen yok?..” karşılığını verdi. şoför, uzun uzun bir dolmuşun sanayiye girmesinin maliyetini anlattı.

üçüncü yolcu, konuşmalarından anladığım kadarıyla gecekonduda oturan bir bayandı. 1 mi, 2 lira mı diyalogu aynen onunla da yaşandı. Kadıncağız patlayıverdi:

“Allah, Allah diyerek, işbaşına geldiler, Allahımızı şaşırttılar!..”

İşte bundan sonra şoför kardeşimiz, hepimize şu dersi verdi:

“Hepimizi A, B, C, D partili diye ayırdılar. En ufak meselede bile bir araya gelemiyoruz… Bizde de kabahat var kardeşim, hem şikayet ediyor, hem gidip yine aynı insanları seçiyoruz…”

Buyurun size, Ankara’nın en “mutena” semtinde verilen 1 liranın mücadelesi… Ekonomik krizin Ankara’yı teğet geçip geçmediğinin en somut örneği… Ve dahi halkın, siyaset ve siyasetçilere bakışı!..
İlgilenenlere duyurulur…


17 Mart 2010 / avazturk.com