ÝSLAMIN TEMEL MESELESÝ TüRBANLI DEðÝL KARA LASTÝKLÝ KIZDIR



18.04.2010

Televizyonlarda Taraf’ýn þu “çok bilmiþ” oðlanýnýn furyasý esiyor… Baþýmý nereye çevirsem bu þahsý görüyorum.

’Liberal Demokrasi’’ safsatasýnýn baþ savunucularýndan olan, eski ülkücü zattan bahsediyorum.

Diðer bir tabirle; Haçlý Emperyalizminin son icadý olan ‘’Amerikan Demokrasisinin’’, küreselleþmenin ve kapitalizmin yerli iþbirlikçisi olan bir zaat’ý zerzevat..

Zerzevat ifadesini neden kullandým ?

Bu ve bunun gibilerin genel söylemini incelediðimde, sýkýþtýklarý yerde ‘’türbana’’ sarýldýklarýný gördüm. Zerzevat; Arapçada yeþil ‘’hadr’’ demektir.

Sözde ‘’Darbe Karþýtlýðý’’.
Bu ülkede pratik düzlemde uygulanmýþ tüm darbe ve giriþimlerin hangi merkezlerden yönlendirildiði malumdur. Burada kalkýp makaleyi teoriye boðmamýzýn bir manasý yok. Ýnsani aklýn gerçeði þudur;
Darbeler, BATI EMPERYALÝZMÝNÝN UYGULAMALARIDIR.
Dolayýsý ile darbe karþýtý olmak için ‘’anti-emperyalist’’ olmak gerekir.
Ancak; hem liberal olacaksýnýz, yani tekelci demokrasi ve kapitalist özgürlüklere entegre edilmiþ bir görüþün misyonerliðini yapacaksýnýz, hem “de göbekten baðlý olduðunuz oligarþinin uygulamalarýna karþý olacaksýnýz.
Bu iþte bir iþ var!
Bu ‘’taraf’’girler, ya da türedi demokratlar sanýyorum ‘’halkýn üzerine örtülen cehalet örtüsünden besleniyor’’. üne sürdükleri kavramlarýn hiçbiri ‘’halkçý’’ deðil iken, halka özgürlük vaad etmeleri toplumsal þizofreninin boyutlarýný bizlere gösteriyor.

üzellikle paçalarý tutuþunda sarýldýklarý ‘’Ýslam’’, kendi görüþlerine tamamen zýt bir anlayýþ iken, göbekten baðlý olduklarý odaklarýn ürettiði Ýslam algýsýna sýrt dayayarak söylem geliþtirdikleri halde, toplumun kendilerine sahip çýkmasý, daha vahim bir durum…

Sanayi devrimini gerçekleþtirmiþ ülke faþizmleri, genel olarak ‘’emperyalist çýkarlara dayanýr’’. Türkiye ise bu yönde faþist eðilimleri barýndýrmamýþ, bu topraklarda batý güdümlü ‘’cunta faþizmi’’ biçiminde açýða çýkan bir mandacýlýk anlayýþý darbelerin bütününde karþýmýza çýkmýþtýr.

Ýster altýný eþeleyin ister üstünü, nerden bakarsanýz bakýn; darbelerin ve halk – özgürlük karþýtý eylemlerin tamamýnýn arkasýnda; Batý Sermayesi ve emperyalist politikalarý vardýr.


Bu nasýl Demokrasi?

þimdi bu darbe karþýtlarýna sorsanýz, Küreselleþmenin nimet, AB’nin hedef, sermayenin kurtuluþ olduðunu söyleyecekler…

Demokrasi, kitleler üzerinde yoðunlaþan ‘’kapitalist asimilasyon’’ kýrýlmaksýzýn yaþama geçirilemez. Yani özetle; her eve giren TV programlarýnda, batý sömürgeciliðinin arzu ettiði veriler halka sunulmaya devam ediyorken, halkçý demokrasiyi hayata geçirmek imkansýzdýr.

Bu tip demokrasilere ‘’burjuva demokrasisi’’ demek mümkün.

Bu tip demokrasiden bahsedenler, toplumsal paylaþýmdan, emekten ve sermayenin emek karþýsýndaki reel politikalarýndan bahsetmez…

Bunlar, Küreselleþme adýna ‘’ulus devlet yapýsýný’’ hedef alabilmek için sürekli bir özgürlük narasý atar…

Bunlarýn derdi, AB Mandasýna karþýt olan, emperyalizm ile iþbirliðine karþýt olan odaklarý ‘’darbeci diye suçlamak’’ bu yolla kendi derin çeliþkilerini bertaraf edebilmektir.

Kendilerini reddeden, Vahþi Kapitalizm ile doðrudan çeliþen bir anlayýþ olan Ýslam’ý, sadece baþörtüsü noktasýnda ele alan bu tipler, tv programlarýnda ‘’asker olamayan baþörtülü çocuklarýndan’’ bahsederler, ancak Kuran’da baþörtüsünün hangi ayette geçtiðinden kelime bahsedemezler.

üünkü birileri onlara zaten bunu öðretmiþtir.

Kýblesi Beyaz Saray olan Hubel’lerin ardý sýra yürüyen ‘’raiye’’nin bu açýðýndan istifade ederek, ülkedeki ‘’emek problemlerine’’, sosyal adaletsizliðe zerrece müdahale etmeksizin, sadece üst oligarþinin hedeflerine yönelik ‘’özgürlük ve demokrasi’’ söylemi geliþtirirler.

Bunun adý FÝLÝPÝN DEMOKRASÝSÝdir.

Bunun adý Filipin Demokrasisidir. Bu demokrasi tipini benimseyenler ise; Brüksel Solcularý, Amerikancý Liberaller, Beyaz Saray Müslümanlarýdýr…

Bu demokrasi anlayýþýnýn rotasýný incelediðinizde sizleri götüreceði yer;
Sýnýrlarýn olmadýðý bir dünya anlayýþýdýr…

Bizim demokrasimizle bunlarýn demokrasisi arasýndaki fark þudur;
Bunlarýn sýnýrsýz toplumunda, tekeller, tröstler cirit atar. Halk, ne olduðu bilinmez düþüncelerin ardý sýra giderek köleleþir, sömürü ‘’özgürlük’’ olarak tanýtýlýr.

Bizim demokrasimizde, tekeller ve tröstler yoktur. Emperyalizme karþý doðrudan mücadele vardýr…

Bu tipler AB-D’liler tarafýndan sürekli ödüllendirilirken. Bizim gibiler genellikle ‘’öldürülür’’.


En üzüldüðüm þey!

Bu tiplerin aðýzlarýna sakýz ettikleri dinimiz Ýslam’ýn, bu Brüksel lahanalarý ile her zaman mücadele ettiðini algýlamayan halkýmýzýn vahim durumudur.

Daha önce de yinelediðim gibi, dindarlarýn hakkýný savunmak isteyenler þuna dikkat etmelidir;

Bir ülkede, doðusunda kara lastikle okula giden kýzlar varken,
Batýsýnda, babasýnýn jipleri ile üniversiteye giremeyen türbanlý kýzlar var ise;

Dinin temel problemi ‘’türbanlý olan kýz deðildir’’.
Kara lastikli olan kýzdýr…

Türbanýn ne olduðunu daha evvel de yazýp çizmiþtik…

Son olarak bunun gibi çocuklarý yetiþtiren annelerimize seslenmek isterim;
‘’Evlatlarýnýza sahip çýkýn!’’.


Eren Erdem
Odatv.com