Terörün Yeni Ağzı : Prada Anaları





Terörün hedef listesinin sonlarında yeralır "öldürmek". Hatta "öldürmek" bir hedef değil amaçtır. Bir politika aracı olarak terörün temel hedefi yaşayanları değiştirmek, dönüştürmek , şekillendirmek ve "ikna etmektir".

Türkiye üzerinde taşeronları aracılığı ile terör uygulayanlar, bürokrasiyi ve siyaseti şekillendirme ve ikna etme konusunda yol katetti. Terörle mücadelenin ön safında yeralması gerekenler bile , artık Cihangir'deki ara sokak entelleri gibi konuşmaya başladı."Analar ağlamasın; çocuklarımız ölmesin"

Kürdüyle Türküyle onbinlerce insanın anasını ağlatanların dayatmayı başardığı bu ucuz söylem her yerde.

Tanımı gereği tersi savunulamayacak her görüş ("Hayır; analar ağlasın, çocuklar ölsün" tezi savunulabilir mi?) avam tabirle "geyik" , "boş laf" kategorisine girdiğinden, ekranlarda bu boş laflar üzerinden saatler dolusu tartışma programı yapılıyor.

Son terör dalgası ile birlikte medyanın çeşitli köşelerinde nakış gibi işlenen söylemlerden biri de

"ne zaman bitecek bu terör, bizim neslimiz şehit oluyordu, şimdi benim çocuklarımın arkadaşları şehit oluyor, hala bitmedi"

mealinde. Terörü küresel güçlerin elinde bir politika aracı değil de, kurutulacak bir kuyu olarak algılayan bu çarpık analojik düşünme tarzı; kitlelere ümitsizlik, yılgınlık ve nihayetinde "pes etme" psikolojisi aşılamak için kullanılıyor.

Bu topraklar üzerinde terörü besleyen ülkelerin bayiliğini üstlenip bugüne kadar onlara karşı bir kez dayılanmamış olan;
devletten nemalanıp Güneydoğu'ya adam gibi yatırım yapmayan ;
Kürt milliyetçiliğini entellektüel mezesi yaparken, Türk milliyetçiliğini/ulusalcılığı faşizm damgası ile zindanlara mahkum edenlerle kokteyllerde kadeh tokuşturan, onların fonlarından beslenen ve oğulları askere gitmesin diye İstanbul'da paşalarla kokteyl/lobi kardeşliği yapan kodamanların lobisi TUSİAD 'da bu furyaya katılarak, göz yaşartan demeçler veriyor.

Bu ülkede yanlış terörle mücadele politikaları sonucu şehirlere yığılan zavallı Kürtlerin ucuz emeği ile semiren onlar değil sanki.

Kuzey Irak'ta mal satabilmek için PKK üzerinden köprüler kuran; Barzani çetesine rüşvetler dağıtan onlar değil sanki.

Katırlarla sınırdan televizyonlar taşıtıp, bayilik dağıtan onlar değil sanki.

Ucuz lafa gelince ise TüSİAD Başkanı Boyner "bir ana yüreği ile" , basıyor boş lafı kursağımızdan aşağı :

"Analar ağlamasın"

Sen babanın rahat kucağında büyürken ne zaman ağladın ki? Senin kokteylerinde yediğin o soyulmuş fıstığı soyarak kazandığı üç kuruşla penceresiz evine pencere taktırmayan çalışırken tek oğlunu teröre şehit veren analar adına ne hakla konuşuyorsun? Ayağındaki Pradaları çıkar
toprağa bas belki ondan sonra toprağın değerini anlarsın da Anadolu kadını adına konuşabilirsin.

Devlete verdiğin vergiden düştüğün paralarla finanse ettiğin kardelenlerle mi vicdanını rahatlatıyorsun? Benim paramı benden çalıp, onla hayır yapıp, sonra bir de orada burada hayırsever plaketleri ile kuşatıyorsun kendini. "Toplumsal sorumluluk" gibi afili laflar bulup, beni keriz zannediyorsun.

Aynı anda hem seni, hem terörü besleyen AB-D'nin verdiği paralarla mı bana ahkam kesiyorsun? Bu ülkede asgari ücretin yükselmemesi için en sert lobileri yaparken ; o asgari ücretle çocuklarını beslemeye çalışan analar için de "Analar ağlamasın" dedin mi?

"Analar ağlamasın."

Pazarlamacı ağzı ile konuşursak; bu tuzu kuru, meslek sahibi,"A ve A+" kadın kitle terörün yeni hedefin.

Bu tipolojiye uyan tipler ekranlara çıkarılarak, şehirli kadın yıldırılmaya ve özgül ağırlığı yüksek bu kesimin ağzına ; "ben çocuğum şehit olsun diye askere yollamak istemiyorum" cümlesi pelesenk edilmeye çalışılıyor.

Fatih Altaylı ekranda o meşhur arkadaşlarından birini anlatıyor...

"Bir arkadaşım var; kız çocuğu oldu diye sevindi, erkek istediği halde. Neden diye sordum. En azından şehit haberini almayacağım dedi"

Bak sen.....

Sonra son terör dalgası ile ekran ekran dolaştırılan yeni bir isim : Dr. Maya Arakon.

Tipik bir şehirli meslek sahibi modern kadın tiplemesi.

Bu hanımfendi de "Analar ağlamasın" uzmanı ve son bir haftadır ekran ekran dolaştırılıp

"Analar ağlamasın"

teranesi tekrarlatılıyor.

"Ben sabahlara kadar uyuyamıyorum; yeter artık" diyor ve gözlerimizin yaşarmamızı bekliyor.

Arakon Haber Türk'te ard arda iki programa çıktıktan sonra diğer kanallara geçip orada da o muhteşem görüşleri ile aydınlatmaya devam ediyor.

Maya Arakon gibi bir tipolojinin son dalga ile birlikte ekran ekran dolaştırılmasının bir sebebi var.

Arakon; tipoloji itibarı ile şehirli, okumuş , meslek sahibi kadın bir kitleye denk düşüyor.

BDP'nin, Anadolu'nun Kürt kadınlarını hedefleyerek açıkca yaptığı "çocuklarınızı askere yollamayın" çağrının şehirli versiyonu Arakon.

Bu çağrı açıkca yapılamayacağı için; Arakon gibi tipolojiler üzerinden izleyen kitleye şu bilinçaltı mesaj iletiliyor:

"Terörün taleplerine boyun eğersek, sen de çocuğum askerden dönecek mi diye endişe etmezsin."

Sayıca fazla ama özgül ağırlığı düşük mesleksiz, koca bağımlı Anadolu kadınını yıldırma konusunda yol kateden terör; sayıca az ama özgül ağırlığı yüksek şehirli meslek sahibi kadını hedeflemiş durumda.

üzerlerinde Gucci , ellerinde martini başımıza "analar ağlamasın" uzmanı kesilen Prada anaları ahkam kesmeye devam ettikçe, bilinki bu topraklarda daha çok Anadolu anası ağlayacak.


Açık İstihbarat / 24.6.2010