PKK ve Ýsrail senaryolarýnda figüran Türkiye



El Hayat gazetesinde, ABD Baþkaný Obama’nýn Toronto’da Baþbakan Erdoðan’ý Gazze olaylarý konusunda uluslararasý bir soruþturmanýn Türkiye aleyhine yön alabileceði konusunda uyarýda bulunduðunu yazdý. Bu haber içinde doðrular var. Zira Mavi Marmara gemisinde bulunan bazý yolcularýn uluslararasý teröristler listesinde isimlerinin bulunduðu biliniyor. Hatýrlarsanýz, gemilere çýkan Ýsrailli askerlerin elinde bazý resimler olduðu ileri sürülmüþtü.

Ýkinci iddia ise daha korkunç. Baþbakan Erdoðan’ýn Türkiye’de kendisi ve partisinin halk gözünde sempatiyi kaybetmesi durumunda sahneye konmak üzere olayý aylar önce tezgahladýðý ve bu nedenle Ýsrail’de büyükelçilik yapan bir diplomatý Washington’a atadýðý da ileri sürülüyor.

Yanlýþ anlamayýn, Büyükelçi Namýk Tan gerçekten kýymetli bir diplomat ve Washington’u yakýndan bilen bir hariciyeci. Ona sözüm yok. Yalnýz ilk görevi Ýsrail olan bir büyükelçinin hemen Washington’a atanmasý için Dýþiþlerinde baþka kýdemli diplomat olmamasý gerek. Zira Washington’a bugüne kadar Dýþiþleri Bakanlýðý müsteþar veya müsteþar yardýmcýsý düzeyinde kýdemli büyükelçiler atandý.

Ama bu söylentinin bir kelimesi doðruysa ölen kiþilerin kaný kimin ellerinde ve Obama’nýn uyarýsý ne kadar doðru bunlara siz karar verin.

Sevgili okuyucularým, son geliþmeleri yutuyor musunuz? Eðer yutuyorsanýz zeka düzeyinizi ölçmek için IQ testine ihtiyaç yok. Zira zeka düzeyiniz gerçekten normalin çok çok altýnda.

AKP’nin batýlý ve doðulu müttefikleri tarafýndan tezgahlanan Türkiye Cumhuriyeti’ni parçalama ve yýkma planý tüm hýzýyla yürürlükte. Ve biz hala ne olduðu belli olmayan açýlýmlarý, demokratlýktan uzak demokratikleþmeleri, özgür olmayan özgürlükleri tartýþýyoruz.

ünce kendilerine baðlý polis gücü, hukukçular ve yerel yönetim yetkililerini belirleyip göreve getirdiler. Sonra vatan için can vermeye ant içen, kendilerine muhalefet yapan ve yapacak, yazar, çizer, gazeteci, öðretim üyelerini gözaltýna aldýlar. Baktýlar millet aðzý açýk seyrediyor, bu kez icraatlarýna karþý çýkan ve çýkabilecek emekli komutanlar, sonra da muvazzaf komutanlarý topladýlar.

Ardýndan ülkeyi parçalara ayýracak dinamit sandýðýnýn düðmesine bastýlar. Adý önce Kürt açýlýmýydý. Halk tepki gösterdi, adýný deðiþtirdiler demokratik açýlým oldu. Bu nasýl demokratik açýlýmsa yalnýz Kürtlere, teröristlere haklar veriyordu. Ne Ege’deki köylüye, ne Ýç Anadolu’daki hayvancýya ne de Karadeniz’deki balýkçýya bir þey getiriyordu. Ama adý demokratik açýlýmdý.

Bu konuþmalar yapýlýrken, demokratik haklarýný kullanan Tekel iþçileri, milletvekilleri, kadýnlar, doktorlar, eczacýlar, memurlar, iþçiler ve öðrencilere biber gazý sýkýldý, ardýndan coplandý. Demokrasi ve özgürlük ninnileri söyleyen baþbakana halký, çevresindeki polis kordonunu aþýp derdini anlatamadý. Aþanlar da Baþbakandan anasýný alýp gitmesi konusunda fýrça yedi.

þimdi bu planýnýn son aþamasý Ýmralý’daki kanlý katille birlikte planlanýyor. Terör örgütü saldýrýlarýný her yerde, her bölgede herkese karþý yaymýþ durumda. Kadýn, erkek, çoluk çocuk, sivil resmi herkesi öldürüyor. Amaç gayet açýk, herkesi terör konusunda býktýrýp “Allah belanýzý versin” diyerek hükümetin katillerle masaya oturmasýný saðlamak. Bu ölen gençlerin hesabýný soran yok, tabii onlarýn çocuklarý iþadamý.

Evet, Türkiye’de resmen parçalanma senaryolarý sahnede ve siz hala mevzide kim çökmüþ, kim ayakta onlarla uðraþýyorsunuz. Dedim ya IQ meselesi diye.


Savaþ SüZAL / YENÝüAð GZT. / 6 Temmuz 2010