"Aleviyiz, Horasan'dan Gelen Türkleriz"




101 Soruda Kürtler ve onun ardýndan yayýmlanan Zazalar ve Türklük kitaplarýmda “Alevi Kürtler” ve “Alevi Zazalar” kavramlarý etrafýnda bazý açýklamalarda bulunmuþ, ardýndan bugün Zazaca ve Kurmançca konuþan aþiretlerin, bu dilleri sonradan öðrendiklerini ve köken olarak Türkmen olduklarý kanaatine vardýðýmý ifade etmiþtim.

Bu kanaatime delil olarak da baþta þeref Han ile Evliya üelebi’nin eserleri olmak üzere diðer Osmanlý kayýtlarýný göstermiþtim.

Okuyanlarýn anýmsayacaðý üzere, Kürtlerin tarihini en küçük detaylarýna kadar yazan Bitlisli þeref Han, 1592 yýlýnda bitirdiði kitabýnda, (16. yüzyýl) Yezidi olan küçük bir kýsmý hariç, Kürtlerin tamamýnýn þafi mezhebinden olduðunu ifade etmiþti.

Bundan yaklaþýk bir asýr sonra (17. yüzyýl) bölgeyi gezip çok detaylý bilgiler veren Evliya üelebi de, Kürtlerin þafi mezhebine mensup olduðunu kayýt altýna almýþtý.

Yani bölgede 16. ile 17. yüzyýla kadar Kürtçe konuþan bir tek Alevi (ve Hanefi) aþireti bile yoktu.

Bu durumda iki seçenekle karþý karþýya kaldýðýmýzý ifade etmiþ; ya Kurmanç ve Zaza aþiretlerinden bazýlarýnýn Alevi olduðunu yahut da bazý Alevi aþiretlerinin, Kurmançca ve Zazaca konuþmaya baþladýklarýný ifade etmiþtim.

Bu ihtimallerden hangisinin gerçekleþtiðini çözebilmek için, Zazaca ve Kurmançca konuþan Alevi aþiretlerin, kendi soy kütüklerini nasýl ifade ettiklerine bakmamýz gerektiðini söylemiþtim. üünkü tarihi kayýtlardan, bölgede sayýsýz Türkmen aþireti olduðunu biliyorduk. Ayrýca toplumlarýn ekabir takýmýnýn soy kütükleri hakkýnda, atalarýndan duyup sonraki nesle aktardýðý bilgiler, tarih araþtýrmalarýnda kullanýlan kaynaklar arasýndaydý.

Ýlginç þekilde, Zazaca ve Kurmançca konuþan Alevi aþiretlerin ileri gelenleri de, Zazacayý ya da Kurmançcayý sonradan öðrendiklerini ve ‘üz Türk’ olduklarýný atalarýndan gelen bir bilgi olarak ifade ediyorlardý. Hala da bu tezi savunmakta, bilhassa ‘Horasan’dan gelen Türkler’ olduklarýný iddia etmektedirler.

Bu köken iddiasý, inkar edilemez ve reddedilemez þekilde, neredeyse tamamýna yakýn bütün kaynaklar tarafýndan ifade edilmiþtir. Halen de söz konusu edilen toplum içinde diri þekilde yaþamaktadýr.

Güneydoðu Anadolu’nun tarihi seyrini dikkate aldýðýmýzda, bölgede (ve genel olarak bütün toplumlarda) din/mezhep deðiþtirmenin, dil deðiþtirmeden daha zor olduðu gerçeðini ve Kurmançcanýn pazar dili oluþunu da ayrýca dikkate almak gerekiyor.

Zaten “Zazalar ve Türklük” kitabýmýzda da söz konusu aþiretlerden birçoðunun Osmanlý kayýtlarýnda “Türkmen” olarak geçtiklerini ve bunlarýn dip kültürünün Türk kültürü ile ayný olduðunu delilleri ile ortaya koymuþtuk.

***

Bu yýlýn (2010) Temmuz sonu ile Aðustos ayý baþýnda olaðanüstü hal ilan edilen þehirleri kapsayan alan araþtýrmamýzda çok faydalý bilgilere ulaþtým. Burada Horasan köken iddiasýný destekleyen bir bilgiyi sizinle paylaþmak istiyorum.

Diyarbakýr ilimizin Bismil ilçesine baðlý bazý Türkmen köyleri vardýr. Alevi olan bu köylerin sayýsý toplam 7 (yedi) tanedir. Bu köylerden Türkmenhacý köyünde yaptýðýmýz incelemelerde köyün yaþlýlarýndan “Horasan’dan gelen Türkler” olduklarýný öðrendik. üstelik bu, atalardan gelen bir bilgiydi (bunu özellikle sorduk) ve anlaþýldýðý kadarýyla bu bilgi yüzyýllardýr kuþaktan kuþaða aktarýlmaktadýr.

Bismil’in köylerinde yaþayan Türkmen Alevilerin “Horasan’dan gelen Türkler” olma vurgusu, birçok konunun zihnimizde daha da açýða kavuþmasýna vesile oldu. üünkü daha önce de defalarca temas ettiðimiz gibi, Zazaca ve Kurmançca konuþan Alevi aþiretler arasýnda da Horasan vurgusu son derece yaygýndýr.

Yukarýda verdiðimiz bilgilere ek olarak, bölgedeki Türkmen Alevilerinden öðrendiðimiz Horasan köken iddiasý, bölgede birçok Türkmen aþiretinin, Kurmançca ve Zazacayý sonradan öðrendiði görüþünü desteklemektedir. Demek ki, bu bölgedeki Türkmen Alevi aþiretlerinden bir kýsmý anadillerini ve etnik kimliklerini korumuþ, bir kýsmý ise anadillerini deðiþtirerek Kurmançcayý ve Zazacayý öðrenmiþ, fakat Türk olan kökenlerini de kuþaktan kuþaða aktarmýþlardý.

Ýlginç þekilde, bu sürecin günümüzde de devam ettiðini müþahede ettik.
Bölgede Alevi olan bir tek þafi Kurmanç yokken, Kurmançcayý öðrenen çok sayýda Türkmen ve Zaza ile sohbet etme imkanýna kavuþtuk. Dikkat çekici bir bilgi olarak þunu da aktaralým ki, bölgedeki Türkmen köylerini ziyaretlerimizde yüksek sesle çalýnan Kurmançca þarkýlara (ayrýca bunlar etnik-ýrkçý çizgiyi temsil eden þarkýlardý) þahit olduk. Meðer Türkmen müzisyenler olmadýðýndan Türkmen köylülerin düðünlerinde de türküler büyük oranda Kurmançca söyleniyormuþ.

Nitekim söz konusu Türkmen Alevi köylüleri ile Bismil ilçe merkezinde yaþayan Alevi Türkmenlerle yaptýðýmýz sohbetlerde birçok Türkmen köyünün zamanla Kurmançlaþtýðýný, köylerin isimlerini vererek ifade ettiler. (Bunlarýn isimleri bizde mahfuzdur.)

Ayrýca þeref Han ile Evliya üelebi’nin kayýtlarýndan hareket ederek, bölgede temas ettiðimiz ve ciddi miktarda bulunan Hanefi mezhebine mensup Kurmançlar ve bilhassa Zazalar hakkýnda da sosyolojik tetkikler yapýlmasýnýn büyük faydalar saðlayacaðýný Türk bilim insanlarýnýn dikkatine sunuyorum.


AüIK ÝSTÝHBARAT / 13 Ekim 2010