şıh şamil'in İpinin Kısaldığı An



şıh şamil Tayyar'ın kültürü ve terbiye seviyesi ile ekranlarda yıldız gibi parlamaya devam ettiğini biliyorsunuz. Yazgülü Aldoğan'a "sokak kadını" dedikten sonra, en son Nedim şener'e "Adam ol ulan, yoksa seni adam ederim!" diye bağırırken görüldü. Hızını alamayıp program arasında fiziki saldırıya geçtiği sonradan öğrenildi. ("Bekir Coşkun gibi insanların seviyesi ile yazı yazanlara Avrupa'da köşe yazarlığı yaptırmazlar" diyen Mustafa Akyol'un dikkatine..Belki farkında değil ama "Saldıraner şamil" yazdığı gazetenin Ankara temsilcisi...)

Milyonlarca insanın karşısında, gazeteci kimliği ile böyle davranabilen şıh şamil'in normal hayatta, belki de aile içi ilişkilerinde neler yapabildiğini eminiz düşünmek istemezsiniz.

şıh şamil'in cemiyet içindeki "örnek" davranışlarından birini İnternetajans'tan Zahide Uçar yazdı...

şıh'ın Ankara'daki seçkin ortaöğrenim kurumlarından birinde okuyan kızı, sıra arkadaşı olan bir başka kız çocuğuyla kavga eder. üocuklar arasında her zaman olabilecek böyle bir hadise orada kalmaz ve şamil'in kızı, babasından aldığı terbiyenin gereği olarak sorununu arkadaşıyla çözmek yerine "gereğini yapması için" şıh şamil'e iletir. (Muhbirlik, bir aile geleneği demek ki..)

şamil'in kızı aldığı terbiye gereğince haklıdır, çünkü onun, "büyük yerlerde büyük insanlar tanıyan" ünlü bir babası vardır. Böyle bir babanın kızına saygıda kusur edilemeyeceğini herkesin öğrenmesi gerekmektedir! (Diktatörün suyunun suyu....)

şıh, kızından ailenin numarasını aldığı gibi telefona sarılır. Telefona şıh'ın kızıyla kavga eden çocuk çıkar. "Muhafazakar", "Müslüman", "memleket sevdalısı" iktidarın kalemşörü şıh şamil, kız çocuğuna aynen şöyle der:

"Küçük fahişe, söyle fahişe anana telefona gelsin..."

şıh şamil'in bel altı vurgulara neden bu kadar meraklı olduğu kuşkusuz derin psikiyatrinin alanı. Belki de Gaziantep'te geçen çocukluğuna inmek gerekiyor. Sataşmalarında mutlaka bel altı bir saldırı oluyor. Habertürk'teki kavgalı programda Nedim şener'e "seni adam ederim ulan" demeden önce "Hanefi Avcı'yı bir karısı, bir metresi, bir de nedense sen savunuyorsun" demişti.

Nedim şener de kendisine "Sen de nedense Başbakan'a Emine Hanım'dan daha yakın duruyorsun" diyememişti...

İşte bu şamil Tayyar'ı dün gece Beyaz Tv'de, Kanaltürk'teki "Ters Cephe" adlı horoz dövüşünün reyting yapması üzerine pıtırak otu gibi çoğalan programlardan birisi olan "Derin Gündem" adlı programda izledik. Latif şimşek tarafından sunulan programda, Fikri Sağlar ve şıh şamil iki ayrı cepheden yorum yapıyorlar.

Söz bir ara etkili konumlardaki siyasetçiler ile üst düzey askerlerin çocuklarının neden doğuda ve güneydoğuda askerlik yapmadıklarına geldi. üst düzey askerlerin çocuklarına verip veriştirirken hiç sorun yoktu, program gazı almış gidiyordu. Ne zaman ki Fikri Sağlar, Başbakan'ın oğluna çürük raporu verilmesinin de toplum vicdanında yara açtığını söyledi, işte o zaman kızılca kıyamet koptu!

Yayına hemen Melih Gökçek bağlandı. Fikri Sağlar'a ağır sözlerle yüklendikten sonra özür dilemesi için baskı yapmaya başladı. Sağlar'ın "Ben kimseyi incitecek bir şey söylemedim, özür dilemem" demesiyle olay adeta bir krize dönüştü. Gökçek'in Sağlar'a yönelik sözleri ve "özür dile" baskısı giderek arttı...

"Olayın Melih Gökçek ile ilgisi ne?" diye soranlara hemen Beyaz Tv'nin Gökçek'e ait olduğunu hatırlatalım. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, Tayyip Erdoğan'ın oğlunun raporu umurunda olduğundan değil, "Gökçek'in televizyonından Başbakan'ın oğluna laf etmişler" olur da, bu durum da 2011 seçimlerinden sonra "icra bakanlığı" hesaplarını bozar diye telaş ediyor. "Sayın Başbakan'ın evladına dil uzattırmam!" diye gecenin bir yarısı hançere paralamasının sebebi budur...

Hasılı, olay büyüdükçe büyüdü. Sağlar, özür dilememekte direndi; Gökçek'in hışmı arttı, konuğu ile patronu arasında sıkışan Latif şimşek bayılma noktasına geldi...

Bu tür tartışmaların cevval yiğidi şıh şamil ne yaptı dersiniz?

Utangaç bir genç kız gülümsemesiyle, "aman konu bana uzanır" diye içten içe titreyerek köşeciğinde oturdu. Ağzını açıp tek kelime söylemedi. Kimselere "Siz de bazı insanları karılarından fazla savunmayın canım" filan diyemedi.

Ama Melih Gökçek bu, bırakır mı; "Sen söyle şamil, Başbakan'a dil uzattı mı uzatmadı mı?" diye soruverdi! şıh'ın rengi attı. Genç kız gülümsemesi, sırıtmaya dönüştü ve hiç kem küm etmeden, lafı dolandırmadan, "er" bir kişi olarak kendisine yakışanı yaptı ve program arkadaşı Fikri Sağlar'ı oracıkta satıverdi...

Soru şu:

şıh şamil, bazı programlarda bazı kişilere karşı bu derece saldırgan olabilirken, bazı isimler geçince neden tırnakları sökülmüş evcil kediye dönüşüyor?

Cevap da şu:

İpinin kısa ve uzun tutulduğu durumlar ve kişiler var da ondan...

Atalarımızın bu duruma açıklaması da şu:

"Gavurun ekmeğini yiyen, gavurun kılıcını kuşanır"



AüIK İSTİHBARAT / 20 Ekim 2010