AKP BU YASAYLA RüVANþA HAZIRLANIYOR




06.11.2010 01:29

Geçtiðimiz hafta ardý ardýna ülkenin dört bir yanýndan SÝT kararlarý ve Bölge Ýdare Mahkemelerinin HES'lere yönelik durdurma kararlarýnýn haberleri gelmeye baþladý.

Bu haberlerin içinde en çok öne çýkan Rize- Ýkizdere'deki HES'lerle ilgili SÝT kararý oldu. Ancak Gümüþhane'den Tunceli'ye özellikle de HES projelerinin olduðu doða alanlarýndan, korumaya yönelik yargý ve sit kararlarý sevinç yarattý.

Trabzon Kültür ve Tabiat Varlýklarýný Koruma Kurulu'nun, bölge halkýnýn aylardýr süren hukuk mücadelesi ve çabalarý sonucu, Rize’nin Ýkizdere Vadisi’ni doðal sit alaný ilan etmesinin yarattýðý sevinç ise ülkenin tüm doðaseverlerinin kursaðýnda kaldý.

Bu kararýn ardýndan Bandýrma'da bir açýlýþta konuþan Baþbakan Erdoðan, "daha önce aklýnýz neredeydi, SÝT olduðu þimdi mi aklýnýza geldi. ünümüzü kesiyorlar" sözleriyle, karara sert tepki gösterdi.

Ardýndan da üevre ve Orman Bakaný Veysel Eroðlu, kararý yargýya götüreceklerini açýkladý. üünkü Ýkizdere'deki kararýn ardýndan, bölgedeki 22 hidroelektrik santlalin yapýmýnýn önü kesilecekti.

KANUN TASARISI MECLÝSE GüNDERÝLDÝ

Bakan Eroðlu'nun bu açýklamasýnýn ardýndan gelen yeni haber ise daha da çarpýcýydý.

AKP Hükümeti, 2002 yýlýndan beri üzerinde çalýþýlan ancak deyim yerindeyse "sümen altýnda" bekletilen "Tabiatý ve Biyolojik üeþitliliði Koruma Kanunu Tasarýsý"ný hýzla Bakanlar Kurulu'ndan geçirerek meclise gönderdi.

'TASARI, ANADOLU'NUN üLüM FERMANI'

Kamuoyunda oldukça tartýþýlan tasarýnýn getirdiði en önemli deðiþikliklerden biri de mevcut doðal SÝT alanlarýnýn statülerinin yeniden deðerlendirilecek olmasýydý. Ancak bundan daha da önemlisi doðal sit ilan etme yetkisinin koruma kurullarýndan alýnýp, üevre ve Orman Bakanlýðý'na devredilecek olmasýydý.

üevre örgütlerini ayaða kaldýran bu giriþim, hükümetin 'Ýkizdere rövanþý' olarak deðerlendirilirken, Doða Derneði Baþkaný Güven Eken, kararý "Anadolu'nun ölüm fermaný" olarak yorumladý.

ÝKÝZDERE ÝüÝN DEðÝL, AB ÝüÝN

Ancak üevre ve Orman Bakanlýðý artan tepkiler üzerine bir basýn açýklamasý yaparak, tasarýnýn Ýkizdere kararýyla bir ilgisinin bulunmadýðýný, Aralýk 2009'da AB üevre Faslý'nýn açýlmasýyla baþlayan sürecin bir sonucu olduðunu açýkladý. Bakanlýk açýklamasýnda ayrýca, "Bu çerçevede ulusal mevzuatýmýzdaki özellikle habitatlar ve türler ile alakalý envanter oluþturulmasý; habitat ve türlerin izlenmesi için bir sistem oluþturulmasý, flora ve fauna ile yaþama ortamlarýnýn fiziki planlarda dikkate alýnmasý, korunan alanlar aðýnýn oluþturulmasý, yönetim planlarýnýn tanýmlanmasý konularýndaki eksikliklerin giderilmesi ve mevzuatýmýzýn AB Mevzuatý ile uyumlaþtýrýlmasý maksadýyla Tabiatý ve Biyolojik üeþitliliði Koruma Kanunu Tasarýsý hazýrlanmýþtýr" ifadeleri dikkat çekti.

Kýsaca üevre ve Orman Bakanlýðý bu çok eleþtirilen tasarý için AB'ni gerekçe gösterdi. Ancak Doða Derneði Baþkaný Güven Eken'e göre tasarý Türkiye'nin imzaladýðý hiç bir uluslararasý anlaþmaya uymuyor.

üevre örgütlerinin ve uzmanlarýn ortak görüþü, tasarýnýn bu haliyle meclisten geçmesi durumunda bütün sit alanlarý ve milli parklarýn üzerindeki hukuki koruma kalkanýnýn sona ermiþ olacaðý ve bütün bu alanlarýn betonlaþma ve diðer yatýrým projeleriyle tahrip edileceði yönünde.

ÝKTÝDAR DOðAYI SERMAYEYE OLANAK OLARAK SUNUYOR

Tasarýyý deðerlendiren Kýrsal üevre ve Ormancýlýk Sorunlarý Araþtýrma ve Uygulama Derneði'nden Doç. Dr. Yücel üaðlar, geliþimelerin 'bir musibet, bin nasihatten yeðdir' atasözünü akla getirdiðini söylüyor. Ýkizderede'deki SÝT kararýnýn, uzunca bir süredir bekletilen tasarýnýn gündeme gelmesine yol açtýðýný belirten üaðlar, yapýlan tartýþmalarýn olumlu olduðunu ancak tartýþmalardaki sýðlýðýn iktidarýn bu konuda ne kadar þanslý olduðunu gösterdiðini söylüyor.

üaðlar'a göre tasarýnýn hazýrlýk süreci ve içerdiði yaptýrýmlar, siyasal iktidarýn doðal varlýk ve süreçlere nasýl yaklaþtýðýnýn, dahasý, doðal varlýklarýn sermaye birikimine bir olanak olarak sunulmasýnýn göstergesi.

ANAYASA'NIN 'KATILIMCILIK' ÝLKESÝ KENAR SüSü OLMUþ

“üevreyi geliþtirmek, çevre saðlýðýný korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaþlarýn ödevidir” hükmünü içeren Anayasanýn 56. maddesini anýmsatan üaðlar, "Açýktýr ki, vatandaþlarýn bu ödevlerini ancak çevrenin korunmasý ile ilgili her giriþime katýlarak ve/veya katkýda bulunarak yerine getirebilirler. Tasarýnýn hazýrlýk sürecinde bir ölçüde de olsa göz önünde bulundurulan bu anayasal ilke Tasarýnýn son biçimi verilirken göz ardý edilmiþtir. Dolayýsýyla, 'katýlýmcýlýk' ilkesi, Tasarýnýn hazýrlanma sürecinde, deyiþ yerindeyse 'kenar süsü' iþlevini görmüþ, 'kaðýt üzerinde kalmýþtýr'. Tasarý, gerçekte, 37. maddesinin 4. bendiyle 2872 sayýlý üevre Kanunu’nun 9. maddesinin 'a' fýkrasýný yürürlükten kaldýrarak bu durumun kurumsallaþtýrýlmasýný da öngörmektedir" deðerlendirmesinde bulunuyor.

üte yandan Tasarýnýn 4. maddesine dikkat çeken üaðlar, maddenin 'ç' bendinde, 'Tabiat ve biyolojik çeþitliliðin yönetiminin karar alma sürecinde þeffaflýk ile yeterli düzeyde katýlým saðlanmasý esastýr' biçiminde açýklanan 'katýlým' ilkesinin göstermelik bir süreç olarak iþletileceðinin de somut bir göstergesi olduðuna iþaret ediyor.

Tasarýnýn hemen hemen tüm maddelerinde birbirleriyle çeliþkili, ne anlama geldiði anlaþýlamayan terim ve kavramlara çokça yer verilerek genellemeler yapýldýðýnýn da altýný çizen üaðlar, bu iddiasýna Tasarýnýn 17. maddesindeki paragrafý dayanak gösteriyor.

KEYFÝLÝKLERE OLANAK SAðLANIYOR

17. maddede yer alan, “Nesli tehlike altýnda, nadir, dar yayýlýþlý, dar yayýlýþlý endemik, relikt, tehdit altýnda, hassas ve gösterge türler tabii yaþama alanlarýnda özel olarak korunur” þeklindeki ifadelerin açýk olmadýðýný öne süren üaðlar, "dahasý, maddenin 2. bendinde “üzel korunmasý gereken yabani bitki ve hayvan türlerine iliþkin liste Bakanlýkça belirlenir.” yaptýrýmýna da yer verilerek, keyfiliklere olanak saðlanmýþtýr" görüþünü dile getiriyor.

ünümüzdeki hafta daha çok tartýþýlmasý beklenen Tabiatý ve Biyolojik üeþitliliði Koruma Kanunu Tasarýsý'nýn, içerdiði yaptýrýmlarýn eksikliði ve yanlýþlýðýnýn yanýnda içermediði yaptýrýmlarý ve yetersizlikleri dolayýsýyla da Türkiye'nin doða koruma alanýndaki kazanýmlarýn onarýlamayacak biçimde zarar görmesine yol açabileceðinin altýný çizen Doç. Dr. Yücel üaðlar, kapsamlý deðerlendirmesinde tasarýnýn bu içeriðiyle meclise sunulmamasý gerektiðini vurguluyor.

'KARGAþA KAüINILMAZ'

Ýþte Yücel üaðlar'ýn meclise sunulan Tabiatý ve Biyolojik üeþitliliði Koruma Kanunu Tasarýsý'na iliþkin deðerlendirmesinden çarpýcý satýr baþlarý...

-Türkiye’de geçerli olan ekonomik büyüme süreci yeni sermaye birikim alanlarýnýn bulunmasýný ve ticarileþtirilmesini gerektirmektedir. Doðal varsýllýklar ise, ülkemizde, henüz böyle bir büyüme düzeninin gerektirdiði yoðunlukta ve yaygýnlýkta henüz ticarileþtirilememiþtir. En son düzenlenen içeriðiyle Tasarý, öngörüldüðü gibi yasalaþtýðýnda hemen hemen tümüyle bu yetersizliðin aþýlmasýna sýnýrsýzca katkýda bulunabilecek bir düzenleme iþlevini görecektir.

-Amacý, “ülkemizin kara, kýyý, sucul ve deniz alanlarýndaki sahip olduðu tabii deðerlerin, biyolojik çeþitliliðin, gen kaynaklarýnýn ve peyzajýn korunmasý ile koruma kullanma dengesi gözetilerek sürdürülebilirliðine iliþkin usul ve esaslarýn belirlenmesi….” gibi ilgi alanlarý, olgularý, dolayýsýyla önlemleri ve ilgili kuruluþlarý (görevli ve yetkili) son derece farklý olan bir yasal düzenlemede bu türden belirsizlikler, boþluk ve anlam kaymalarý önlenemediðinde yönetsel kargaþa kaçýnýlmazdýr.

KOMÝSYON ÝKTÝDARA BAðIMLI OLACAK

-Tasarýnýn 6. maddesine göre; “Bu Kanun kapsamýna giren konularda genel istiþarenin saðlanmasýný, tabiatýn ve biyolojik çeþitliliðin korunmasýný ve bilimsel esaslara göre yürütülmesini saðlamak maksadýyla gerekli kararlarý almak üzere…” oluþturulan 20 kiþilik Ulusal Biyolojik üeþitlilik Kurulu’nun çoðu üyesinin genel müdür ya da genel müdür yardýmcýsý gibi kamu görevlilerinden oluþturulmasý öngörülmektedir; öyle ki, bu kurulda DSÝ ve Maden Ýþleri, Bayýndýrlýk ve Ýskan Bakanlýðý Teknik Araþtýrma ve Uygulama Genel Müdürleri yahut yardýmcýlarýnýn da yer verilmiþtir. “Mahalli Biyolojik üeþitlilik Komisyonu”nun üye bileþiminde bile büyük ölçüde korunan bu yapýnýn siyasal iktidarlara baðýmlý olmasý kaçýnýlmazdýr;

-üevre ve Orman Bakanlýðý’nýn merkez ve taþra birimleri tarafýndan kullanýlmasý gereken ve özellikle de doða koruma alanýnda vazgeçilemeyecek olan yönetsel ilkeler geçersizleþtirilmektedir; örneðin, Tasarýnýn 4. maddesinde yer verilen “Korunan alanlarda yerinde koruma ve yönetimin saðlanmasý için gerektiðinde iþbirliði ve yetki devri yapýlabilir.” yaptýrýmýnýn hangi alanlarda ve düzeylerde iþletilebileceðine herhangi bir açýklýk getirilmemiþ olmasý, özellikle yerel düzeyde son derece vahim çatýþmalara yol açabilecektir;


KORUNAN ALANLARDA SON SüZ BAKANLAR KURULUNDA OLACAK

-Görece olarak en önemli koruma yapýlarýnda bile, örneðin tabiatý koruma alaný, yaban hayatý koruma alaný, gen koruma alaný vb alanlarda, daha da önemlisi, bu alanlarýn “mutlak koruma bölgelerinde” de (Madde 3/m) “üstün kamu yararý” (Madde 15/2), “stratejik kullanýmý gerektiren” (Madde 15/2) vb hukuksal dayanaklara yeterince sahip olmadýðý artýk anlaþýlan gerekçelerle, izin verilmesine, irtifak ve intifa haklarý oluþturulabilmesine olanak saðlanmaktadýr (Madde 15); üstelik bu alanda “son söz” için Bakanlar Kurulu yetkili kýlýnmaktadýr;

BüLGE KURULLARI 'UYGUN GüRüþ' VERMEKLE SINIRLANDIRILACAK

-Tasarýnýn 9. maddesinin 3. bendine göre; “Uzun devreli geliþme planlarý da dahil olmak üzere korunan alanlara ait her tür ve ölçekteki planlar Bakanlýkça yapýlýr, yaptýrýlýr ve onaylanýr. Bu alanlarda sit alaný bulunmasý halinde sadece sit alanlarýyla sýnýrlý kalmak kaydýyla ilgili Kültür Varlýklarýný Koruma Bölge Kurulunun uygun görüþü alýnýr.”; böylece, görece olarak baðýmsýz organlar olan söz konusu koruma bölge kurullarýnýn iþlevleri sözü edilen “uygun görüþü” vermekle sýnýrlandýrýlmýþ olmaktadýr.

-Açýktýr ki, yatay ve dikey tümleþikliðin gerektiðince saðlanmasý her türlü planlama çalýþmasýnýn öncelikli koþuludur. Tasarýda bu koþul yerine getirilmemekte, aksine, gerçekte “plansýzlýk” olarak nitelendirilebilecek karar ve uygulama süreçlerine olanak verilmektedir. Bu durum, doða koruma amacýyla kullanýlabilecek kýsýtlý kaynaklarýn savurganlýðýna yol açabilecek, yaný sýra, siyasal iktidarlarýn, somut olarak da ilgili yönetimlerin her türlü keyfili karar ve uygulamalarýný kolaylaþtýrabilecektir.



Yusuf Yavuz
Odatv.com