Başbakan’ın popülaritesi cari açığı çözebilir mi?



Türkiye ekonomisinin en önemli sorunu cari açık. üdemeler dengesi bilançosuna baktığımızda Ocak-Kasım dönemi cari açık tutarı 41.6 milyar dolar gözüküyor.

Yurtdışından özellikle portföy yatırımı (hisse senedi, tahvil vs.) için gelen yabancı yatırımcı dövizini geri çekmediği sürece bir sorun yok. Ancak tamamı veya önemli bir bölümü çıkmaya başladığında ekonomide dengeler değişir ve önemli sorunlar doğar.

41.6 milyar dolarlık cari açık, bizim gibi gelişmekte olan bir ülke için tehlikeli bir rakamdır. Ancak 1 trilyon TL’lik milli gelir içinde pek de önemli bir rakam olmaması gerekir. üretim ve ihracatınız, yani döviz kazancınız olduğu sürece sorun teşkil etmez. Döviz getirici başka geliriniz yok ise, uzun süre bu çarkı döndürmek mümkün değildir, günün birinde şişen o balon patlar ve ekonomi altüst olur. Tıpkı 2001 krizinde olduğu gibi.

üaresi nedir?

Bana göre çare döviz girişi sağlamak. Ancak bahsettiğim döviz girişi, kısa vadeli portföy yatırımı için gelen döviz değil; ya kendi üretiminizi ve ihracatınızı artırarak elde edeceğiniz dövizdir ya da yabancılardan yabancı doğrudan yatırım için gelen yabancı sermayedir. Bu döviz işi çözer.

Bir gerçeğin altını çizmekte yarar var. Erdoğan Hükümeti’nde ülkemize doğrudan yabancı para girişi oldukça ivme kazandı. şu anda Merkez Bankası’nın kasasından döviz fışkırması, yabancı sermayenin ülkemize olan güveninin eseridir. Ancak bu yabancı sermaye bir de doğrudan yatırım için geldiğinde, herşey hallolacaktır.

Başbakan Erdoğan’ın Kuveyt ve Katar gezisi ile ilgili haberleri yakından takip ettim. Orta Doğu ülkelerinde Başbakan Erdoğan’a olan ilgi üzal dahil, hiçbir lidere nasip olmamıştır. üzellikle Körfez ülkelerinden Başbakan Erdoğan’a büyük ilgi var. Davos’taki “one minute” çıkışı hem Başbakan Erdoğan hem Türkiye açısından Orta Doğu insanı üzerinde olumlu etki yapmıştı. Başbakan Erdoğan, bu çıkışı ile ABD, İsrail ve AB ülkelerinde kaybettiklerini, petrolün ve dolayısıyla dövizin bol olduğu Orta Doğu ülkelerinden fazlası ile elde edebilir.

İster beğenelim, ister beğenmeyelim Başbakan Erdoğan’ın Orta Doğu ülkelerindeki popüleritesi artıyor. Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Katar, Suudi Arabistan, ürdün, Libya, Suriye, Irak, İran ve daha birçok Orta Doğu ülkesi ile çok sıcak ilişkiler kuruldu.

İlişkilerimizin arttığı bu ülkelerden “portföy yatırımı” olarak değil de “doğrudan yabancı sermaye” olarak gelen döviz, bırakın 41.6 milyar dolarlık cari açığı karşılamasını, Türkiye’de önemli bir kalkınma hamlesine kaynak sağlamış olur.

Başbakan Erdoğan’ın İslam ülkeleri, özellikle Kudüs, Filistin, Afganistan ve Pakistan için aldığı riskler, başta Türkiye olmak üzere halkı Müslüman olan ülkelerin dünya ülkeleri üzerinde etkinliğini artırmıştır. Erdoğan’ın aldığı bu riskler ekonomik manada bir karşılık bulacaksa ki bulacağına inanıyorum; aralarında dolar milyarderleri olan bu ülkelerin yatırımcılarının ülkemize kalıcı yabancı sermaye ile gelmesi gerekir.

Orta Doğu ülkeleri “one minute” çıkışından sonra Başbakan Erdoğan’a ödül üzerine ödül veriyor. Bunların göstermelik değil, samimi olduğuna inanıyorum. Orta Doğu’nun zengini sayılan bu ülkelerin Erdoğan’a sembolik ödüller vermek yerine Erdoğan yönetimindeki Türkiye’ye yatırım yapmaları daha akılcı olmaz mı? Körfez ülkelerinin ne kadar samimi olduklarını bundan sonraki süreçte göreceğiz.


Aydın AYAYDIN / VATAN GZT. / 13 Ocak 2011