ISSIK KURGANI VE KUTSAL HAYVANLAR

Doç. Dr. Haluk BERKMEN

ün-Türklerin bazý hayvanlarý kutsal saydýklarýndan söz ettim. Hayal güçlerini kullanarak kutsal hayvanlardan bileþik hayvanlar (çeþitli hayvanlarýn sentezi) oluþturdular. Bu düþünce onlarýn çok tanrýlý dinlerinden ortaya çýkmakta idi. Fakat, asýl tanrýlar tanrýsý Gök Tengri veya onun görüntüsü olan güneþ merkezi bir yer tutmakta devam ediyordu. Güneþe doðru uçan kuþlar ve yüksek daðlara týrmanýp güneþe yaklaþan dað keçileri bu sebepten kutsal sayýlýyorlardý. Daðlarýn bulunmadýðý düzlük bölgelerde dað keçisinin yerini boða ve inek alýyordu.


Altýn elbiseli adam

Resimde Alma Ataðnýn yakýnýnda olan ve kazý bilimcilerin Issýk Kurganý olarak adlandýrdýklarý bu kurganda bulunmuþ olan altýn elbiseli adam görülüyor. Kurganýn en üst tepesinde 60 metre çapýnda taþ kaplý bir kapak, altýnda ise sýrasýyla taþ, kil ve çakýl tabakalarý ortaya çýkmýþtýr. Daha dipte ve kurganýn tam orta bölgesinde boþ bir tahta oda bulunmuþtur. Odanýn boþ olmasýndan bu odaya eskiden girilmiþ olduðu tahmin edilmektedir. Kazý bilimciler bu boþ odanýn altýnda, daha derinde, ikinci bir tahta oda daha ortaya çýkardýlar. Bu odadaki çeþitli organik eþyalar üzerinde yapýlan incelemeler sonucunda kurganýn yaklaþýk M.ü. 5ðinci yüzyýldan kalma olduðu belirlenmiþtir. Odanýn duvar kenarlarýna içleri yiyecek dolu vazolar, altýn süslü çanaklar ve ayrýca üzerlerinde 26 adet yazý iþaretinin kazýnmýþ olduðu iki adet gümüþ kap yerleþtirilmiþti.

Altýn elbiseli adamýn parmaðýnda bulunan altýn yüzük resimde görülüyor. Bu resimdeki insanýn baþý aynen kýzýlderili yöneticilerin baþlarýna taktýklarý tüyleri andýrýyor. Buradan kýzýlderili kültürünün Asya kökenli olduðunu bir kere daha saptamýþ oluyoruz. Fakat asýl anlatýlmak istenen, yüzüðü taþýyan yöneticinin güneþ (gök) tengri ile bütünleþmiþ olduðudur. Tüyler güneþin ýþýnlarýný simgeliyorlar. Yüzük içe doðru oyuktur. Yani kil üzerine bastýrýldýðýnda kabartma bir tüylü baþ ortaya çýkmaktadýr. Bu da gösteriyor ki ün-Türkler imza yerine, daha o dönemlerde, mühür kullanýyorlardý. Kil üzerine kabartma tekniðini bulmuþ olan ün-Türkler bu tekniði taþlara da uygulamýþlardýr. Zaman içinde kabartma görüntüler 3-boyutlu heykellere dönüþmüþtür.
Altýn plakalarla süslü olan ceketi ve ince uzun baþlýk üzerindeki simgeler, altýn elbiseli adamýn önemli bir yönetici olduðuna iþaret ediyorlar. Baþlýðýnda ise iki adet bileþik hayvan figürü bulunuyor.


Baþlýktaki bileþik hayvan

Resimde görülen bu figürde at, dað keçisi ve kuþ, estetik bir bütünlük içinde, bir araya getirilmiþ. Daha önce de sözünü ettiðim gibi (Bkz. ün-Türklerde þamanlýk adlý 14 Sayýlý yazým) at ün-Türkler için kutsal hayvanlar arasýnda en ön sýrada yer tutmakta idi. Dað keçisi ve kuþ ile atýn bir araya getirilmesi ün-Türklerin þaman inancý ile de örtüþüyor. Ayný sentetik hayvan üretimini kadim Mýsýr kültüründe de görüyoruz.


Luxor tapýnaðý yolu

Resimde Luxor tapýnaðýna giden ana yola dizilmiþ olan aslan bedenli ve koç baþlý heykeller görülüyor. Her bir koç baþlý hayvanýn koruduðu küçük bir insan figürü var. Bu insanlar her dönemin firavununu simgeliyor.


Horus, Ptah ve Anubis

Resimde hayvan baþlý insan bedenli tanrýlar görülüyor. Solda Horus, ortada Ptah ve saðda Anubis.
Bu resimden anlaþýlacaðý gibi, önce sadece hayvanlar (ün-Türk ve erken dönem Mezopotamya), daha sonra insan-hayvan bileþimleri (Sümer ve kadim Mýsýr) ve en son da sadece insan görüntülü tanrýlar (Yunan ve Roma) kutsal olmuþ. Ayný geliþim Maya ve Ýnka ile Astek kültürlerinde görülüyor.
Ýtalya yarýmadasýna kuzeyden gelen Etrüskler de ün-Türk kökenli bir halktý. Onlarýn da erken dönem tanrýlarý bileþik hayvanlar olmuþ, daha sonralarý insan görüntülü tanrýlar önem kazanmýþlardýr.


Etrüsk bileþik hayvaný

Resimde þimera adý ile bilinen bileþik bir hayvan görülüyor. Bu resimdeki bileþik hayvan tümüyle ün-Türk ile kadim Mýsýr simgeleri içeriyor. Keçi bir ün-Türk kutsal hayvanýdýr. Yýlan ve aslan ise kadim Mýsýr simgeleri.
Bu iliþkilere hala tesadüf olarak bakanlara birkaç Latince sözcük örneði sunayým. Bilindiði gibi Etrüskler Tur ve OK (Romalýlarýn söyleyiþiyle OSK) boylarýndan oluþmuþ idiler. OSKlar sadece dil olarak yok edilmekle kalmamýþlar bizzat öldürülüp mallarýna el konmuþtur. Ýþte kanýtlarý:

-Occisor (OK katili) OK-CÝZOR (sizor ðkesenð demek. Cisor Ýngilizce /makas/)
-Occidio (Ok öldürmek, OK kesmek)
-Occidi (Düþen, batan, yok olan OK)
-Occulco (Ezilen OK, üstüne basýlan OK)
-Occulto (Gizlice yapýlan iþ, örtülü iþ)
-Occumbo (Yere ölü olarak düþen OK)
-Occupo (Ele geçýrilen, iþgal edilen OK, Fransýzca couper /kesmek/)

Ýngilizce /Occult/ gizli yapýlan sihir, büyü demektir. Halbuki Occult = OK-KüLTü yani, OK dini veya kültürü demek oluyor. Görülüyor ki OK kamlarýnýn gece ayinleri gizli ve anlaþýlmaz büyü olarak deðerlendirilmiþtir. Etrüsklerin büyüye önem verdikleri söylenir. Bunu yanlýþ deðerlendiren Romalýlar bu halký toptan yok etmeyi tercih etmiþlerdir. Bu duruma þaþmamak gerekir aradan 1,000 küsur sene sonra Engizisyon mahkemeleri ayný vahþeti tekrarlamýþtýr.