TSK’nýn varlýk nedeni?

20 Ocak 2011



Sevgili okurlarým, Amerikan gazetelerinde “Türk ordusu teslim oldu” baþlýklý yazýlar yayýnlanmaktadýr. Bir süredir Türk Silahlý Kuvvetleri’ne (TSK) karþý sistemli bir saldýrý baþlatýlmýþ bulunuyor. ünce çeþitli iftiralarla TSK’nýn deðerli komutanlarý ve kýymetli genç teðmenleri, astsubaylarý gözaltýna alýndý, hapislere týkýldý, baktýlar ki ordu kendini savunmuyor, sonra kozmik odalarýna girildi, Genelkurmay Elektronik Sistemler Komutanlýðý hallaç pamuðu gibi atýldý, devletimizin güvenliði açýsýndan hayati öneme sahip sýrlarý sokaða döküldü, dost düþman herkesin eline geçti, gene de Genelkurmay susuyor.

Gazeteci Rýza Zelyut’un 8 Aðustos 2008 tarihli Güneþ gazetesindeki yazýsý, “Mustafa Kemal’in ordusundan Türk Silahlý Kuvvetleri’ne” baþlýðýný taþýyordu.

TSK’ya yapýlan saldýrýlarýn ve aþaðýlamalarýn dozunu artýrarak sürdürülmesinden ve TSK’nýn elinin kolunun baðlanmýþ olmasýndan duyduðum rahatsýzlýðý dile getirmek istiyorum. Bugünkü durum sürgit devam edemez. Bunun önüne geçilmesi ve TSK’nýn yeniden milli kimliðine döndürülmesi; ülkenin bölünmez bütünlüðünün, üniter yapýsýnýn, baðýmsýzlýðýnýn, laik rejiminin ve Atatürk devrimlerinin korunmasý için ne gerekiyorsa TSK onu yapmalýdýr. Ancak, “laikliðe karþý eylemlerin merkezi haline gelmiþ” bir örgütün liderinin karþýsýnda esas duruþa geçip selam durmakla bu olmaz.

Zelyut yazýsýnda, “1919’larda baþlatýlan Türkiye’yi iþgalcilerden kurtarma mücadelesi, Mustafa kemal ve arkadaþlarýnýn, halkýn gönüllü katýlýmýyla kurduklarý yeni orduyla baþarýlmýþtý. Mustafa Kemal’in Baþkumandanlýðý’ndaki bu ordu, ülkeyi iþgalcilerden temizledikten ve Cumhuriyet kurulduktan sonra Cumhuriyet devrimlerinin ilk uygulayýcýsý ve koruyucusu olmuþtu.

Truman Doktrini ile Türkiye’nin dünyadaki konumlanýþý deðiþtirildi, Türk Ordusu, Mustafa Kemal’in yerleþtirdiði tarafsýz sahadan çýkartýlýp Amerikan bölgesine geçirildi, NATO’nun emrinde bir silahlý kuvvet haline getirildi. Mustafa Kemal’in ordusu antiemperyalist iken, TSK bugün, emperyalist sistemin askeri örgütünün (NATO) bir parçasýdýr. Bugün Atatürk gibi, ‘Türk olmak övüncümdür’ sözünü açýkça söyleyip de Genelkurmay merdivenlerini kazasýz belasýz çýkan bir subay olduðunu sanmýyorum” diyordu..

Toktamýþ Ateþ de 25 þubat 1999 tarihli Cumhuriyet’teki yazýsýnda, “NATO üyesi hiçbir ülke, Türkiye gibi Silahlý Kuvvetleri’nin tümünü NATO’nun emrine vermemiþtir. Bunun doðuracaðý sonuç, TSK ile ilgili bütün bilgilerin NATO üyesi ülkelerin Genelkurmaylarý’nca en ufak ayrýntýsýna kadar biliniyor olmasýdýr. Bu ise ulusal güvenliðimiz açýsýndan çok büyük sakýncalar doðurmaktadýr” diyordu.

Truman Doktrini çerçevesinde Türkiye’ye 1947 yýlýnda yapýlan Marshall yardýmý, kurulmasý an meselesi olan Ýsrail’e Türkiye’nin destek vermesi koþuluna baðlanmýþ, Türkiye de istenen desteði saðlayacaðýný taahhüt ettiði için yardým almaya hak kazanmýþtý. Harry Magdorf’un “Emperyalizm çaðý” adlý kitabýnýn 148. sayfasýnda, “Türkiye’ye Amerika tarafýndan yapýlan askeri yardýmlarýn amacý, bu ülke askerlerini ABD ideolojisine göre yetiþtirmek, Amerikancý yönetimleri iþbaþýnda tutmak, Amerika muhaliflerini etkisizleþtirmektir” deniyor. Görüldüðü gibi TSK, ABD ideolojisi ile yetiþtirilmiþtir.

Türkiye, ABD’nin talebi üzerine 1 Kasým 2001’de Afganistan’a asker gönderilmesini öngören tezkereyi Meclis’ten geçirdi ve Türk askeri 16 þubat 2002 tarihinde Afganistan’a gönderildi. Türkiye’nin hangi menfaatleri için Afganistan’a asker gönderildi? Afganistan’da Türkiye’nin bir karýþ topraðý, bir damla suyu mu var? Ya da Türkiye’nin ulusal menfaatlerine yönelik Afganistan üzerinden bir tehdit mi geliyor? Hayýr, hiç biri deðil. Mustafa Kemal’in ordusu olmaktan çýkarýlmýþ ve Amerikan ideolojisi ile yetiþtirilmiþ TSK, sadece ABD çýkarlarýný korumak için orada,

Bilindiði gibi Lübnan ile Ýsrail sýnýr komþusu. Lübnan topraklarýnda bulunan Hizbullah örgütü, (Türkiye’deki Hizbullah ile karýþtýrmayýn) Ýsrail’e, Filistin halkýna uyguladýðý insanlýk dýþý muameleye misilleme olarak Katyuþa füzeleri fýrlatýyor, Ýsrail’de mal ve can kayýplarýna neden oluyordu. Amerika ve Ýsrail, Türkiye’den Lübnan Hizbullahý’nýn Ýsrail’e saldýrýlarýný durdurmasý için asker istedi. AKP iktidarý da 5 Eylül 2006 tarihinde Meclis’ten geçirdiði tezkere ile Türk askerini, 12 Eylül 2006 tarihinde Lübnan’a gönderdi. Lübnan’da Türk askerleri, Ýsrail-Lübnan sýnýrýna yerleþti ve Hizbullah’ý sýnýrdan uzaklaþtýrarak Ýsrail’e Katyuþa füzelerini fýrlatmasýný önlemiþ oldu.

Ýsrail Cumhurbaþkaný þimon Peres, Türkiye’ye geldiðinde Gül ile yaptýklarý ikili görüþmeden sonra 17 Kasým 2008 tarihinde kameralarýn karþýsýna geçtiler ve Abdullah Gül, “Bizim önceliðimiz Ýsrail’in güvenliðini saðlamaktýr” diyerek TSK’nýn misyonunu belirlemiþ oldu.

Lübnan sýnýrýnda Türkiye tarafýndan korunan ve güvenliði saðlanan Ýsrail, þimdi Filistinlilere daha rahatça saldýrabiliyor, istediði gibi soykýrým yapabiliyor. Demek ki TSK’nýn bugünki varlýk nedeni, dünyada Amerikan çýkarlarýný korumak, Ortadoðu’da Ýsrail’in güvenliðini saðlamakmýþ. Harry Magdorf’un kitabýnda da bunu rahatça görüyoruz zaten.

Irak’ýn kuzeyinde konuþlanmýþ PKK’li teröristler, Amerika’nýn saðladýðý istihbarat ve lojistik destek sayesinde sýnýrýmýzdan sýzarak ellerindeki Amerikan silahlarýyla askerlerimizi þehit ediyor, katliamlar yapýyor, yeniden Irak topraklarýna kaçýyor, Amerika izin vermediði için askerimiz onlara Irak topraklarýnda sýcak takip yapamýyor, ama Afganistan’da ABD çýkarlarýný koruyor, Lübnan’dan Ýsrail’in güvenliðini saðlýyor. Bu görev TSK’ya 1947 yýlýnda verilmiþti.

SEFER üETÝNKAYA
ÝLK KURþUN