’’Para-testan Tapýnaðý’’



"Altýna tapanlar mel'undur/lanetlidir,

gümüþe tapanlar mel'undur/lanetlidir."

(Hz.Muhammed)

Ebuzer’in dostu Ebu’l Kasým der ki;

Müstevrid Ýbnu þeddad (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim bize memur olursa, kendine bir zevce edinsin. Hizmetçisi yoksa bir de hizmetçi edinsin. Meskeni yoksa bir mesken edinsin."Hz. Ebu Bekr (radýyallahu anh) dedi ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ýn þöyle buyurduklarý bana haber verildi: "Kim bunun dýþýnda bir þey edinirse, bu kimse haindir, hýrsýzdýr." [Ebu Davud, Harac 10, (2945).]

Kuran’ýn her sayfasýnda vurgulanan bir kelime söz konusudur. ‘’Namaz’’.

Farsça kökenli olan bu kavram, Kuran’da ‘’salat’’ görünen yere yapýþtýrýlýr. Bu yolla, ‘’salat’’ kavramýnýn anlam derinliði maalesef görünmez hale getirilir.

üzellikle de, Arap Krallarýndan milyon dolarlar alýnarak yazýlan meallerde bolca rastlanan bu katliam, vahyi tahrif etmek dýþýnda bir þey midir ?

Bence deðildir!

Salat kavramýnýn hangi anlamlara karþýlýk geldiðini görmek için dilerseniz Kuran’a göz atalým;

Salat’ý ikame edin, Zekatý verin ve rüku edenlerle birlikte rüku edin (Bakara Suresi 43. Ayet)

Daha önce de belirttiðimiz gibi, salat; saly ve salv köklerinden gelir. Anlamý ‘’ateþten korunmak için uyluklarýn hareket etmesi/eylem üretmek’’ biçimindedir.

Zekat ise, arýnmak, temizlenmek manalarýnda kullanýlan; mal vermek biçiminde karþýlýk bulan bir kavramdýr.

Kuran’da kullanýlan rüku, rakea kökünden gelen (Lisan’ül Arab, Rakea mad.); zenginin fakirleþmesi manasýnda kullanýlan bir kavramdýr.

Ve kavramlarýn özgün anlamlarý ile ayeti okursak, zekat ile rüku arasýndaki iliþki göze çarpar. Bu iliþki; fiili bir eylemi tanýmlayýcý özellik ihtiva etmektedir.

Ýbadet ile Nüsuk birbirinden ayrý deðerlendirilmelidir. Salatýn ibadeti; yaþamýn içinde; sokaktaki ateþin etrafýnda yaþanýrken, nüsuku ise namaz olarak uygulanýr.

Yani Salat, salt anlamda bir nüsuk deðildir.

Mesela Hacc Suresi 41. Ayette salat, zekat vermek ve iyiyi önerip kötüden uzak tutmak ile eþitlenir. Týpký yukarýdaki ayette; zenginin/üsttekilerin, malýný daðýtarak fakirleri/alttakileri kendi konumuna yükseltmesine eþitlendiði gibi.

Ve çarpýtýlan en önemli kavramlardan biri de bu anlamda ‘’yetim’’ kavramýdýr.

Araplarda yetim, tek baþýna, eþsiz gibi anlamlara gelir. Babasýný yitirenler için kullanýlan bu kavram; ‘’tek baþýna kaldý, eþsizleþti’’ anlamýndan dolayý bu anlamý kazanmýþtýr.

Ki Kuran’ýn yetimi; yaþam mücadelesinde yalnýz kalan herkestir.

Ýsrailoðullarýndan þöyle bir söz almýþtýk ; Allah dýþýnda hiçbirþeyin kulu olmayýn, anneye, babaya, yakýnlara, terk edilmiþ-yalnýz kalmýþlara-yetimlere ve yoksullara iyilik edin. Ýnsanlara sözün güzelini söyleyin, bunun için salatý ikame edin/ayaða kaldýrýn ve zekatý verin. Sonra siz pek azýnýz hariç döndünüz. Hala da yüz çevirip duruyorsunuz (Bakara Suresi 83. Ayet)

Bu minvalde salat, nüsuku itibari ile; ihram toplumuna/sýnýfsýz topluma yönelmek, bunun için kenzden uzak durmak/mal biriktirmemek, rüku etmek/zenginin fakirleþmesi, secde etmek ve bu þekilde davranarak Allah elçisini desteklemektir (Ahzab Suresi 56. Ayet).

Efendim diyorlar ki, malýn 1/40’ý zekattýr.

Haþa! Sümme Haþa!

Gördünmü o yüz çevireni

Malýndan az verip, çoðunda cimrileþeni! (Necm Suresi 33-34.ayetler)

1/40 uygulamasý, Mekki bir uygulamadýr. Velid bin Muðyi; hali hazýrda malýnýn 1/40’ýný veriyordu. Allah elçisi Muhammed (a.s.) ile temel sorunu, malýnýn çoðunu vermek istemeyiþi idi…

Dolayýsý ile, Kuran’ýn hiçbir yerinde geçmeyen bu oran, kitabi deðildir. Kuran’da yoktur.!

Aslolan, malýn ihtiyaçtan artanýn tamamýný daðýtmaktýr;

Sana ne daðýtacaklarýný soracaklar, Deki; kazancýn ihtiyaçtan artanýnýn tamamýný (Bakara 219. Ayet)



Duha suresini iyi okumalý;

Sure bir kasem ile baþlar, kuþluk vaktine ve geceye kasem/yemin eder…

Ardýndan, Rabbin sana darýlmayacak þeklinde devam eder. Birçok ayette bu bölüm, geçmiþ zaman olarak çevrilir. Ancak Kuran’da geçmiþ zaman ile ifade edilen ‘’belirsiz hadiseler’’ geleceðe yöneliktir.

Bir koþul gerekir, yani bu belirsizlik; sure içinde bir koþula baðlanýr…

Yani, ne yaparsan Rabbin sana darýlmayacak ?

6. Seni yetim bulup barýndýrmadý mý ?

7. Seni yol bilmez bulup bir yola iletmedi mi ?

8. Seni yoksul bulup zenginleþtirmedi mi ?

9. üyleyse sende yetimi ‘’horlama’’

10. Ýsteyeni de tersleme

11. Rabbinin nimetini anlat da anlat!

Ýþte yapýlmasý gereken budur.

Kuran’ýn genel söylemi itibari ile, tüm insanlýk ‘’yetimdir.’’

üünkü, insanlýk; kemalat yolculuðunda ‘’mutlak anlamda yalnýzdýr.’’

Ve Allah þunu söyler; Allah nasýl sana yardým etti ise, sen de muhakkak senin gibilere ayný þekilde yardým ederek bu iþi sürdüreceksin!

Bu bir emir sigasýdýr. Farziyet taþýr.

Yani sokakta yanan ateþin ýþýðý ile okuduðunuzda þu manaya gelir;

Yeryüzündeki bütün bu nimetleri size kim verdi ?

-Allah.

Bunun için bir karþýlýk, para, mal istedi mi ?

-Hayýr.

O halde, siz de karþýlýksýz olarak; size verilenlerin ‘’ihtiyaçtan artanýný verin.’’

Bu yolla, Allah’ýn kullarýndan olun…

Yani ‘’salat edin.’’




Salat’ýn uygulandýðý yer mesciddir. Mescid, secde edilen yer manasýna gelir;

Bir de þunlar var: Tutup bir mescit yapmýþlardýr: Zarar vermek için, nankörlük için, inananlarý fýrkalara bölmek için, daha önceden Allah ve resulüyle savaþmýþ kiþiye gözetleme yeri kurmak için. "Ýyilik ve güzellikten baþka bir þey istemiþ deðiliz!" diye gerile gerile yemin de edecekler. Allah þahittir ki, onlar kesinlikle yalancýdýrlar. (TEVBE suresi 107. ayet)

þunu da söyle: "Rabbim bana adaleti emretti. Her mescitte yüzlerinizi O'na doðrultun. Dini yalnýz O'na özgüleyerek O'na yakarýn. Týpký sizi ilk yarattýðý gibi O'na döneceksiniz." (A'RAF suresi 29. ayet)

Peki secde nedir ?

"Onu kývama erdirip içine ruhumdan üflediðimde, önünde sacid/secde edin/ olun" (SüD suresi 72. ayet)

Secde, boyun eðmek, itaat etmek anlamýna gelir. Ve Allah; kendi isim ve sýfatlarýna secde ettirerek; secdenin yönüne iþaret etmiþtir. Ancak dikkat edersek; secde etmek için o isim ve sýfatlarýn, mutlak anlamda açýða çýkmasý gerekir…

Yani, adaletin, esenliðin ve Allah’ý tanýmlayan isim ve sýfatlarýn çoðunun açýða çýktýðý her ilke ve prensibe uyulur. Bu secdedir.

Salat ise, bu isimleri açýða çýkartma adýna hayata geçirilen pratiktir. Eylemsel duruþtur.

Namaz’da bu duruþun nüsukudur. Ritüelidir.

(BAKARA suresi 195. ayet) Mallarýnýzý infak edin; vermeyerek kendinizi tehlikeye atmayýn. Güzel düþünüp güzel iþler yapýn. üünkü Allah, güzellik sergileyenleri sever.

Ýnfak olmayan toplumda ‘’kenz baþ gösterir.’’

Toplum, hýzla kapitalize olur ve sermaye araç olmaktan amaç olmaya yüz tutar. Allah’ý tanýmlayan isim ve sýfatlar, birer sermaye aracý olarak kullanýlmaya, yetimler ve yoksullar çoðalmaya baþlar. Dolayýsý ile tamamen güvensiz, yani Ýslamsýz bir toplum oluþuverir.

Bu minvalde, infak etmeyen herkes tehlikededir. üünkü infak etmedikleri için, toplum dejenere olur, mal ve mülk çoðaltma yarýþý; mutlak anlamda en zengininden en fakirine; herkes için bir tehtid haline dönüþür.

Malý arttýrmak için savaþ çýkartmaktan tutun da, insan ticaretine, uyuþturucudan, zulme her anlamda yýkýlmýþ bir beyt/bina kalýr geride…

Ýþte salat, dini; yani bu durumun tam zýttýna hareket eden insani ve evrensel ilkeleri ayakta tutmaktýr. Bunun için ;

Kýyam etmek; üzgürlük ve baðýmsýzlýk mücadelesi vermek.

Rüku etmek; Tevazu ile davranmak, meselelere eðilmek, zenginin fakirleþmesi.

Secde etmek ; Bu ilkelere itaat etmek, ayakta tutmak, yaþatmak.

Bu, salatýn ‘’kulluk/ibadet’’ programýdýr. Namaz ise salatýn ‘nüsuku/ritüelidir.’ Daimi hatýrlatýcýsýdýr.

Bugün yaþanan ise; salatýn tamamen namazlaþtýrýlýp ritüelize edilmesi; akabininde; vermeyenler, kenzolar üreten tapýnaklarýn inþa edilmesidir.

Belirttiðim gibi, mescid ‘’sokaklardýr.’’

Ve bir beldede, açlýktan ölen bebekler varken; gösteriþli tapýnaklar inþa etmek haramdýr.

Esenlikle

info@eren-erdem.com

www.eren-erdem.com


12.02.2011 21:07:00 / ÝNTERNETAJANS