Türkiye'de Ayaklanma Koþullarý Oluþturulurken!



Ýç siyasette AKP hegemonyasýna koþut hareketlilik devam ediyor. þifreli olduðu ortaya çýkan YGS için umut baðlayan gençlerin düþ kýrýklýklýklarý, Yüksek Seçim Kurulu’nun 12 Haziran seçimlerine iliþkin hazýrlýklarý, baðýmsýz adaylarýn adaylýklarýný engelleme giriþimleri, Ergenekon davasýndan tutuklu olan aydýnlarýn siyasete girmelerinin önüne engeller yýðýlmasý planlamalarý, anayasanýn ilk üç maddesinin ortadan kaldýrýlmasýna dönük ifadelerin açýkça ifade edilerek devleti yok hükmünde kýlmanýn koþullarýnýn hazýrlanmasý gibi bir çok çetrefilli konuyla boðuþan Türkiye’de her þey alt üst durumda.

Asýl tehlike son haftalarda ortaya çýkmaya baþladý. Güneydoðu’daki illerde yaþanan gerginliðin temelleri çoktan atýlmýþtý ki, ‘Yeni Osmanlý Misyonuyla Kürdistan Ýnþaasý Ergenekon ve Fethullah’ kitabýmda; Ortadoðu’da Türkiye’ye koçbaþý iþlevi verildiðini, BDP’nin ve AKP’li olmayan özellikle Güneydoðu’da etkinliði olan þeyh, aða gibi feodal unsurlarýn AKP’lileþtirilmesi, muhafazakar demokrat kimlikle bütünleþmelerinin saðlanmasýna dönük ipuçlarýna yer vermiþtim.

Bu süreç hýzla ilerledi. Bununla birlikte Ortadoðu’da ‘diktatörlüklerden kurtulmasý’, ‘demokratik yönetim anlayýþýnýn yerleþtirilmesi’, ‘dýþa açýlmasý’, ‘petrol için deðil insanlýk refahý için demokrasi açýlýmlarý’ gibi Sorosvari tanýdýk kavram karmaþalarýyla olaylar yaþanmaya, Arap ayaklanmalarý gündemi meþgul etmeye baþladý.

Milyonlarca insan batý ittifakýnýn bombalarý altýnda yine ve yeniden can verdi, yaralandý, yurdu iþgal edildi. Bu faþist iþgal politikasýna, mevcut batý ittifaký, demokratik açýlým adýný verdi ve halklarýn en kutsal hak olan yaþamda kalým haklarýný ellerinden aldý. Halbuki muhalif hareket fonlanmýþ örgütleriyle, Amerikan dýþ politika araçlarý olan dernek, vakýf ve araþtýrma merkezleriyle baðlantýlý toplumsal hareketleriyle, medya olanaklarýyla hazýrlanmýþ ve ‘demokratik bomba’ siyaseti bataklýðýna saplanmýþtý.

üarpýk iliþkiler olarak yansýyan, kafamýzý bulandýran “acaba hangisi gerçekten muhalif”, “acaba hangisi diktatoryaya gerçekten hayýr diyor”, “hangi hareket batýnýn organizasyonu” gibi soru iþaretleri ortaya çýkýyor. ‘Bazý rejimlerin devrilmesine atlantik ötesinden, Avrupa’dan çok büyük destek var. Hatta istihbarat organlarý ve özel birlikler bu rejimlerin devrilmesi için yoðun operasyonlar yürütüyor.

Ama ayný güçler, devrilmesi istenenler kadar zorba, baskýcý bazý rejimleri daha da güçlendirmek hatta onlarýn eliyle ayný hak ve özgürlük talepleri için sokaklara çýkanlarý ezmek için kullanýyor’[1] Bu nasýl iliþkiler aðý derseniz, batý demokrasisi, özgürlük anlayýþý, batý emperyalizminin çýkarlarýyla, sermayenin ihtiyaçlarýyla birlikte anýlýyor da ondan yanýtýný vermelisiniz.

Kaldý ki George Soros’la beraber anýlan “R2P (Responsibility to Protect) Koruma Sorumluluðu doktirinine göre uluslararasý arenada baðýmsýzlýk, köleci ve feodal dönemlerden kalma arkaik bir terim ve günümüzde karmaþýk çaðrýþýmlarý olan bir kavram. Ýnsan haklarý gibi temel hukuk normlarý, hukukun bu iradesi kendinden menkul kurucu nesnesinden daha önemli ve insan haklarýný koruyamadýðý oranda kendisine her türlü müdahale meþru.

Dünyaca ünlü banker ve spekülatör George Soros’un öncülüðünü yaptýðý ve bugün de belli baþlý bütün batý ülkelerinin takip ettiði bu doktrin uyarýnca artýk dünya ayný çarklar içinde dönen bir sistemin parçasýdýr ve bu sistemi sorunsuz olarak devam ettirmekse uluslararasý hukukun en önemli görevidir.”[2]

Uluslararasý hukukun bu iþgal yöntemi, Tunus’ta 4 Ocak’tan itibaren, Mýsýr’da 25 Ocak’tan itibaren halk ayaklanmasýný belirledi. Ardýndan Libya ve son olarak Suriye’de yaþananlar, Büyük Ortadoðu Projesi çerçevesine oturan ve Condoleezza Rice’ýn bu projeyle “Türkiye dahil 22 ülkenin sýnýrlarý deðiþecek” açýklamalarýna koþut düþünüldüðünde tam da rayýna oturuyor.

Peki bu sýnýr deðiþimi, özgürlük ve demokrasi nakli ortadoðu coðrafyasýnda nasýl uygulanacak. Onu da Amerikan dýþ siyasetinin belirleyici isimlerinden Zbigniew Brzezinski’nin 2008 yýlýndaki açýklamalarýyla anlamak olanaklý:

ünceleri bir milyon kiþiyi kontrol etmek, bir milyon kiþiyi fiziksel olarak öldürmekten kolaydý. Bugün, bir milyon kiþiyi öldürmek, bir milyon kiþiyi kontrol etmekten son derece daha kolaydýr.[3]

Bu kadar basit, demokratik hareketlere, bombalar yaðdýrýlacak. Batý ittifaký yanýnda yer alan diktatörlere karþý ayaklanmýþ halk; yoksulluk, iþsizlik, anti emperyalist bir blok kurma istenciyle bir araya getirilip, yeni bir iþbirlikçi oligarþiyi iktidara taþýyacak. Halkýn talepleri normal, koþullar tamam geriye ne kalýyor; halkýn gerçek taleplerini törpüleyip (bunu halký bombalarla yok etmek olarak okumalý), batý ittifakýnýn gereksinim ve çýkarlarýný hakim ve esas kýlmak.

Libya’ya iliþkin küçük anýmsatma bu süreci anlamayý kolaylaþtýracaktýr. Libya’da petrol millileþtirilmiþ; Kaddafi üniversiteler kurdurmuþ ve sanayiyi geliþtirmiþti ve çölün kumlarýnda geliþmekte olan bir tarýmý yaratmýþtý, yüz binlerce vatandaþ ilk defa layýk olduðu konutlarda yaþama hakkýna sahip olmuþtu. Ta ki, Lockerbie faciasý yaþanana kadar!

Pan Amerikan Havayollarý'na ait Boeing 747 tipi uçak, içine bomba konmasý sonrasý, 21 Aralýk 1988'te Ýskoçya'nýn Lockerbie kasabasý üzerinde infilak etmiþ, 270 kiþi ölmüþtü. Abdül Basit el Megrahi, 1988 yýlýnda Amerika'ya giden Pan Am Havayollarý'na ait yolcu uçaðýna bomba yerleþtirmekten suçlu bulunup ömür boyu hapis cezasýna çarptýrýlmýþtý. 189'u Amerikalý 270 kiþinin ölümüne neden olmaktan hüküm giyen ve kanserli olan eski Libya ajaný, sadece üç aylýk ömrü kaldýðý gerekçesiyle serbest býrakýlmýþtý.[4]

Lockerbie faciasýný bahane eden Amerika’nýn baskýsýyla saðlanan uluslararasý ambargoyla, Libya’nýn kalkýnma hamlesine darbe vuruldu. Ardýndan 2003’te ABD’nin Irak’a fiili müdahalesi Kaddafi üzerinde korku yarattý. Bu korkuyla ekonomik ve siyasi tavizler verdi. Ekonomiyi yabancý banka ve þirketlere açtý. IMF taleplerini kabul etti. Pek çok devlet þirketini özelleþtirdi. Gýda ve benzin gibi temel maddelere subvansiyonu kesti. Bu yükselen fiyatlar geçim þartlarýný zorlaþtýrdý ve iþsizliði artýrdý.

Amerika, Kaddafi’yi diyalog kurulacak bir lider olarak görmeye baþladý. üzel onurla Avrupa’ya kabul edildi. Sarkozy, Berlusconi ve Brown hükümetleriyle muhteþem sözleþmeler imzaladý. Kaddafi’den ödünler koparmak, küresel sistemin doyumsuz aktörlerine yetmedi.”[5]

Bombalarla ortadoðu ülkeleri tehdit edildi, yaratýlan halk hareketi baskýlanarak iktidara, küresel faþizmin yeni piyonlarý yerleþtirilmek üzere tüm sistem alt üst edildi. Bunu en somut örneðini de, McCain’in Bingazi’de göstericilerle karþýlaþmasýnda yaþadýk. 2000 ve 2008 ABD Baþkanlýk Seçimi Cumhuriyetçi adayý, savaþ yanlýsý bir neo-con ve Yahudi lobisi iliþkisi güçlü olan John McCain’i, Bingazi’de göstericiler ellerinde Amerikan bayraklarý ve ‘yaþasýn Amerika’ diye baðýrararak karþýladý.

McCain, Amerika’nýn Kaddafi’nin yýkýlmasý için daha fazla iþler yapmasý gerektiðini savundu. Obama’nýn, “Libya’da kara hareketý yapmama” kararýný destekleyen ama“direniþçilere daha fazla silah ve eðitim verilmesi gerekiyor” bir ABD senatörüyle karþý karþýya kalmýþtýr.[6]

Eli silahlý demokrasi yanlýlarýnýn kimlerce hangi amaçlar için örgütlendirildiðini açýkça görmekteydik.

Libya gibi, Suriye’nin de bu halk hareketi dalgasýnda sürüklenmesine tanýk oluyoruz. Suriye’yi, ilk aþamada kýþkýrtýcý eylemlerle gündem belirlendiði, ardýndan ordu ve siyasetin bölüneceði ve emperyalizmin kuracaðý yeni iktidarýn ABD, Ýngiltere ve Arabistan tarafýndan tanýnarak; iþgalin meþruiyetinin saðlanmasý planý[7] yavaþ yavaþ iþliyor.

Bu sürecin nasýl iþletileceðine iliþkin ayrýntýlar da Wikileaks’te yayýnlanan ve The Washington Post gazetesinde haber olan belgede yer alýyor.

Gazete, Suriye’de yayýn yapan Barada TV’nin kýþkýrtmalarýn hazýrlýk aþamasýnda 2009 Nisan ayýnda kurulduðunu ve olaylarýn baþlamasýyla birlikte uydu ve internet üzerinden daha etkin bir rol oynamaya baþladýðýný yazdý. Gazete, kanalýn uzun vadede Beþar El Esad’ý devirmeyi hedeflediðini belirtti.

Obama, Suriye cumhurbaþkaný Esad’la iliþkileri normalleþtirip 6 yýl aradan sonra 2011 Ocak ayýnda Robert Ford’u þam büyükelçisi olarak atamasýna raðmen, yýkýcý faaliyetlere para aktarmaya devam etmiþ, Wikileaks belgesinde yer alan kriptoya göre:

Suriyeli yetkililer, ABD’nin illegal siyasi gruplara gönderdiði para yardýmýný, kuþkusuz rejimi deðiþtirmeyi desteklemekle eþ deðer görüyorlar. Suriye’nin içinde ve dýþýnda uygulanan karþýt gruplarý destekleme programýnýn yeniden gözden geçirilmesi faydalý olabilir…2006 þubat ayýnda, Bush yönetimi; Suriye’de reformcularýn çalýþmasýný güçlendirmek için 5 milyon dolar aktaracaklarýný bildirmiþti. Ayný dönem içinde ‘sürgündeki Suriyeliler’ Avrupa’da ‘Adalet ve Kalkýnma Hareketi’ni kurdu. Hareket açýkça Beþar el Esad’ýn gitmesini istedi ve Suriye’de yasaklandý. ABD diplomatik kaynaklarý, Adalet ve Kalkýnma Hareketi’ni ‘Müslüman Kardeþlerden ayrýlmýþ, liberal ve ýlýmlý islamcý’ olarak tanýmlýyor.[8]

Adalet ve Kalkýnma Hareketi kanalý Barada TV’ye giden paralar, ABD Los Angeles merkezli “Democracy Council”den gönderilmiþti.[9]

Suriye’nin BM Daimi Temsilcisi Beþar Caferi:

“Olup bitenlerden kaygý duyuyoruz. Ancak, bu þiddet eylemlerinin gizli bir proje olduðu, dýþ güçlerin Suriye’yi istikrarsýzlaþtýrmaya çalýþtýðý gerçeðini anlamalýsýnýz.”[10]

ifadelerine karþýn, Tayyip Erdoðan, Suriye’deki OHAL’in kaldýrýlmasýnýn yetersiz olduðunu, demokratikleþmenin devam etmesi için hýzlý adýmlar atýlmasý gerektiði[11] yönündeki açýklamalarýyla Amerikan seviciliðini gösteriyordu. Obama’yla görüþen ve görüþme sonrasý Beyaz Saray’dan yapýlan açýklamaya göre:

“Obama ve Erdoðan, Suriye vatandaþlarýnýn demokratik arzularýný yansýtan anlamlý reformlarý derhal hayata geçirmesi gerektiði yönünde de anlaþtýlar.”[12]

El Cezire’nin yorumu da, Amerikan misyonunun taþýyýcýlýðýný yapmanýn farklý bir penceresini göstermekteydi:

“Esad’ýn istifa etmekle ilgili herhangi bir düþünceyi reddettiði, olaðanüstü hal yasalarýnýn teoride kaldýrýlmasý ötesine geçen her türlü reformu benimsemeyi reddettiði fazlasýyla açýktýr. Bunun yerine muhalefeti hainlikle, yabancý güçlerle iþbirliði yapmakla ve devlete karþý silahlý ayaklanma yürütmekle suçladý.”[13]

Halbuki Esad’ýn suçlamalarý haklý ve gerçeði ifade ediyordu. Suriyeli stratejist yazar Talib Ýbrahim’in Anadolu Ajans’ýyla yaptýðý söyleþide, Suriye’nin bazý kentlerinde yüklü miktarda silah ele geçirildiðini ve bazý göstericilerin silah kullandýðýný hatýrlatarak,

“Keskin niþancý tüfekleriyle býçaklarla güvenlik güçlerine saldýrýlar yapýlýyor, protestocular etrafa ateþ açýyor, þiddetin kendiliðinden oluþmasýný saðlamaya çalýþýyorlar” diyordu.

Ýbrahim þöyle devam ediyordu:

“Bu çalýþmalar sonucunda her þehir için gruplar oluþturuldu. Bunlar bir merkeze baðlý deðil, bir lidere baðlý deðiller. Duma’da peçe sorununu öne çýkarýyorlar. Dera’da vali ve bazý güvenlik müdürlerinin kötü uygulamalarý, yolsuzluklarý vardý. Buradan yola çýkarak karýþýklýk yaratmaya çalýþtýlar. Lazkiye’deyse her þey çok iyiydi, vali görevini iyi yapýyordu. Orada da mezhep çatýþmasý çýkarmaya çalýþtýrlar. üünkü güvenlik güçlerini þaþýrtmaya çalýþtýlar.”[14]

Tüm bunlar olurken, Kuzey Irak, PKK ve Güneydoðu çevresinde hareketlenmeler baþlamýþtý.

Suriye’de 13 Kürt partisinden 9’unun bir araya gelerek siyasi meclis adý altýnda kurduðu ittifak, Karayýlan’la görüþmek üzere bir heyet gönderdi. Kürt Sol Partisi sözcüsü þellal Gedo, Teyyar El Mustakbel-Kurden Suriye Sözcüsü Mihemed Hemo, El Parti sözcüsü Behçet Beþir’den oluþan heyet, 21 Nisan günü KCK Yürütme Konseyi baþkaný Murat Karayýlan’la görüþtü.

Ortadoðu ve Suriye’deki halk ayaklanmalarý deðerlendirilerek, Suriye’deki Kürtlerin koordineli ve tek ses halinde hareket etmesi gerektiði söylenmekteydi.[15]

Bu arada, Karayýlan, oðul Esad’a, Saddam’ý örnek olarak göstererek, Saddam’ýn Kürtlerle birlikte hareket etmediði için sonunun ölüm olduðunu belirtmiþ ve Esad’ý da ayný tutumda ýsrar etmemesi uyarýsýyla, bu kargaþadan tek çýkýþ yolunun“Kürtlerin Demokratik üzerklik” haklarýnýn verilmesi olduðunu ileri sürmüþtü.[16]

Amerika’nýn bu süreçte, Suriye’de Esad sonrasý süreci hazýrladýðý ve bunu AKP üzerinden yapabileceðinin ipuçlarý yansýyordu. Bu AKP’nin, Suriyeli Kürtlerin ýlýmlý ve liberal islam projesine taþýnmasý yönünde tezahür edecekti. Bu da Amerikan misyonerliðinin gereklerinden biriydi. Kuzey Irak’taki fiili duruma destek olabilecek, nüfuz edilmiþ Kürt siyasetini eklemlemenin ön koþuluydu.[17]

Ayrýlýkçý Kürt hareketi PKK ve siyasi uzantýsý BDP tarafýndan yürütülen ‘sivil itaatsizlik’ eylemleri Ortadoðu’nun yeniden þekillenmesinde en önemli piyonlardandý. Bu sürece dahil edilmeleri, görevleri gereðiydi. KCK’yla görüþen Suriye Kürt hareketinin ve Irak’taki Kürt örgütlerinin birlikte hareket etmesi ne anlama geliyordu?

Bu soruya, PKK’ya yakýn bir yayýn organýnda yanýt verilmekteydi. Kürt hareketinin birlikte hareketi:

“Kürdistan’ýn her parçasý için en uygun çözümü dayanýþma içinde hayata geçirmek anlamýna geliyor. Kuzeyde özerk, güneyde baðýmsýz Kürdistan talebi bu nedenle yükseliyor. Kuzeydeki demokratik Türkiye, özerk Kürdistan talebiyle, güneydeki baðýmsýzlýk talebi de hem örtüþüyor hem de birbirini güçlendiriyor. Kuzeydeki mücadele güneydeki çözümü, güneydeki ilerleme de bölgesel çözümü yakýnlaþtýrýyor. Bu iran ve Suriye Kürtlerinin de kýsa erimde esaretten kurtulacaklarý anlamýna geliyor.”[18]

Suriye’deki rejim karþýtlýðý “Kürt” kökenli baþlayýp devam ederken, Türkiye’de de BDP ve KCK’nýn güdümünde “sivil itaatsizlik” adý altýnda yeni bir oyun sahleniyordu.[19]

Aydýnlýk’ýn haberine göre “sivil itaatsizlik” eylemlerinin örgütlenmesinde özellikle Avrupa’dan getirilen CIA’ya baðlý 150 Kürt kökenli elemanýn etkin rol oynamýþtý. 6 aydýr Türkiye’de olan bu elemanlar Güneydoðu’da görevlendirilerek, halkýn Amerikan karþýtlýðýný önleyecek tedbirler kapsamýnda kullanýlýyordu.[20]


Sivil itaatsizlik eylemleri öncesi son bir haftada PKK faaliyetleri; Kutlu Doðum Haftasý, Ermeni soykýrým yalanlarýnýn yýldönümü pasif propagandaya yönelik eylemler olarak ortaya çýktý. KCK tutuklularýnýn yargýlanmasý, örgüt talimatýyla kendisini yakan bir kurbanla þiddet eylemlerinde ölen bir baþka gencin cenazesi, YSK’nýn kararý þiddet eylemlerinin bahanesi oldu. Bu arada doðrudan olmasa da dolaylý olarak PKK’ya hizmet eden bir sokak gösterisine daha tanýk olduk.

Bu “üerkes Haklarý Ýnisiyatifi” örgütlülüðü altýnda üerkesler adýna hareket ettiðini ileri sürenlerin açýk hava gösterisiydi. Birbirinden ayrý gibi görünen bölücülüðün ortak uluslararasý boyutunu ortaya koyan bir geliþmeyle KCK adýna konuþan Mustafa Karasu:

‘Kürtler, Lazlar, üerkezler, Sosyalistler, Ýslamcýlar ve toplumun doðal önderleri Birinci Meclis’in oluþturulmasýnda önemli bir rol oynadý”

sözleriyle amaçlarýnýn göründüðünden çok daha ileride olduðunu ortaya koydu. Bu sözlerle anlatýlan; meclisi etnik gruplarýn temsil edildiði bir çatý haline getirmek ve bu çatýnýn altýnda toplayacaklarý gruplarla ülkeyi etnisiteye dayalý bir federasyona dönüþtürmekti.”[21]

Ve sivil itaatsizlikle, kýrsaldaki eylemlerle eþgüdümlü olarak kentlerde de ‘sivil itaatsizlik’ eylemleri sýrasýnda kýþkýrtýlan kitle, güvenlik güçleriyle çatýþmaya ve devleti temsil eden kurumlara saldýrmaya zorlanýyor. Verilen eðitim sayesinde sokaklarda, meydanlarda kitleyi ustalýkla sevk ve idare edebiliyorlar. Kalabalýklarýn arasýnda gizledikleri militanlarýn havai fiþek ve molotof saldýrýlarýyla güvenlik güçleri müdahaleye zorlanýyor. Yapýlan müdahalelerse, halka karþý yapýlmýþ gibi gösteriliyor.

Halkta örgütün gücünün devletin gücüne eþ olduðu, devletin yaptýrým gücünün kalmadýðý izlenimi ve hemen ardýndan da özgüven duygusunun yaratýlmasý amacýyla þal-þepikli adeta askeri disiplin içerisinde hareket eden militanlarý sergiliyor. Bu konuda da göze çarpan bir nokta olarak belirtmek gereklidir ki; þal-þepikli militanlarýn gösterisi de bir Filistin taklitidir.”[22]

PKK, güney komþularýmýzdaki Kürtçü hareketleri dikkatle izliyor. Bölgesel Kürt Yönetimi’ndeki ve Suriye’deki hareketlerle baðýný koparmýyor. Irak’ýn kuzeyindeki uzantýsý olan Kürdistan Demokratik üözüm Partisi aracýlýðýyla Süleymaniye ve Erbil’deki ayaklanmalara katýlýyor. Suriye’deki kolu olan Demokratik Birlik Partisi’yse, benzer bir tutumla þam yönetimine karþý büyüyen baþkaldýrý hareketinde yer alýyor. PJAK’ýn Ýran yönetimiyle mücadelesiyse zaten bilinen bir gerçektir…

PKK’nýn bölgemizdeki olaylara nasýl baktýðý ve geliþmelerden nasýl bir beklenti içerisinde olduðu Karayýlan’ýn sözlerinden kolayca anlaþýlýyor. Demokratik Barýþ çadýrlarýndan ve Ýmralý’dan savrulan, “biz Kürtler Araplara benzemeyiz” tehditlerine o da ayný sözlerle katýlýyor.

Ve bölgenin önemli günlerden geçtiði, deðiþimler olacaðýný ve bu deðiþimlerin etkisiyle “Kürdistan” halkýnýn özgürleþeceðini iddia ediyor. Dönemin devrim dönemi olduðunun üzerine basarak, “Kürdistan özgürlük gerillalarýnýn” hazýrlýklý olmalarý gerektiði çaðrýsýný yapýyor. Sivil itaatsizlik eylemlerinin çok yakýn bir gelecekte, þimdilik yetinilen kontrollü þiddet dozunun çok daha yükseltilecektir. Daha da önemlisi PKK tarafýndan bölgenin tümündeki hareketlerle eklemlenerek güç alacaktýr.[23]

Emperyalizmin yeni iþgal örgütleri NGO’larýn, insan haklarý ihlalleri üzerine çeþitlemeleriyle dolu bildirileri bu süreçte hýzla yayýlmaktaydý. New York merkezli Ýnsan Haklarý Ýzleme ürgütü, “barýþçýl eylemlere karþý geniþ baskýya son vermeye” çaðrý yapýyordu. Merkezi Paris’te bulunan Sýnýr Tanýmayan Gazeteciler ürgütü, uluslararasý toplumu ihlallerin son bulmasý için Kürdistan Bölge hükümeti üzerinde baský oluþturmaya çaðýrmaktaydý.

Washington’da bulunan International Republican Institute tarafýndan aralýk ayýnda yapýlan ankete dikkat çekiliyor ve Süleymaniye’de ankete katýlanlarýn yüzde 62’si milletvekillerinin halkýn taleplerini görmezden geldiðini söylerken, yüzde 35’i Kürdistan’daki durumun “kötü” veya “çok kötü” olduðunu belirttiði ilan ediliyordu.[24]

Ýþgal örgütleri bu açýklamalarý yaparken, Barzani, Selahattin kentinde Amerikan Kongre üyesi Robert Felner’le bir araya gelmiþti. Görüþmede, ABD’nin çekilmesi sonrasý Irak’ýn durumuyla demokrasi üzerinde tartýþýldýðý ve Felner’in, Kürdistan Bölgesi’ndeki yeniden yapýlanma ve kalkýnmayý överek, Ortadoðu’da örnek teþkil edecek düzeyde geliþmeler yaþandýðýný dile getirilmekteydi.[25]

Mart ayýnda CIA baþkaný Leon Panetta, Ankara’ya geldiði, ve MÝT Müsteþarý Hakan Fidan’la, hükümet yetkilileriyle ve Genelkurmay yetkilileriyle bir araya geldiði, tüm ortadoðu karmaþasý yaþanýrken gündeme bomba gibi düþüyordu.

Toplantýda, Suriye’nin ‘kritik eþik’te olduðu, Suriye’de rejim deðiþikliði olacaðý, Türkiye Ýsrail iliþkileri, Türkiye, ABD ve Irak arasýnda istihbarat paylaþýmý yapýlacaðý, PKK’nýn faaliyetleri deðerlendirilmiþti.[26]

Leon Panetta aslýnda sadece Türk yetkililerle görüþmemiþti. ABD’nin Ankara büyükelçiliðinde, Suriye muhalefetinden 8 temsilciyle toplantý yapmýþtý.

Suriye Müslüman Kardeþler lideri Ali El Beyanuni, Gazeteci Ali Ferzat, Doktor ümer Ebu Seyid, Hafýz Esad’ýn sürgündeki kardeþi Rýfat Esad, Riyad El Türk, Suriye Ýnsan Haklarý örgütü Baþkaný Amar Kureybi, Suriye Reform Partisi adýna Ferit El Gadiri, Suriye Kürt topluluðu adýna Viyan Muhammed Shafia, Suriye Ulema Heyeti Baþkaný þeyh Afif El Nabilsi’nin temsilcisi.

Toplantýda,

“sivillere sihal daðýtýlacak, zorunlu hallerde kullanýlacak. Suriye ordusuyla el altýndan yakýnlýk kurulacak. Cuma namazlarýna büyük kitlelerin katýlmasý saðlacak. Bu konuda bütün muhalif güçler iþbirliði yapacak.”[27]

CIA baþkanýn Türkiye temaslarýný deðerlendiren Sabahattin ünkibar, þu baþlýklarýn görüþüldüðünü yazdý:

“Suriye’de Esad’ýn devrilmesi için Ankara’nýn ikna edilmesi, Ýran bankalarýnýn Türkiye’yle iliþkilerinin kesilmesi ve enerji iþbirliðinde Türkiye’nin Ýran’ý dýþlamasý, Kuzey Irak’da ilaný an meselesi olan Kürdistan’ýn Ankara tarafýndan tanýnacaðýnýn garantisi, Kürdistan’ýn kuruluþunda Türkiye’nin garantör olmasý ve güvenliðine somut katký sunmasý, Türkiye üzerinden bölgeye ajan ihracý zeminlerinin inþasý.[28]

DTK Eþ Baþkaný Aysel Tuðluk’a göreyse[29]:

“CIA baþkaný gelip burada beþ gün boþu boþuna kalmadý, en önemli geliþme budur. üyle anlaþýlýyor ki, Türkiye ve Amerika gizli bir anlaþma yaptý. Bu anlaþmaya göre Amerika’nýn Suriye, Ýran ve Libya politikalarýný Türkiye alttan destekleyecek. Kürtlere istediði gibi yönelecektir.”

Türkiye Ortadoðu’da ayaklanmalar yaþanýrken saðlýklý bir politika izleyemedi.

Ýran’da rejim karþýtlarýna karþý Ahmedinecad’ý tutan, sandýk sonuçlarý kesinleþmeden onu tebrik eden, Lübnan’da Hizbullah’ýn hükümetten çekilmesiyle doðan hükümet bunalýmýnda devreye girerek Hariri baþkanlýðýnda kurulacak hükümeti Hizbullah’ýn desteklemesini isteyen, Nasrallah’ýn sýðýnaðýna gidecek kadar sürece müdahil olan, Irak’ta hükümetin kurulmasý sýrasýnda devreye giren Türkiye,“tribünden seyretmeyiz” demesine karþýn, aktif tavýr almamýþtýr.[30]

AKP’nin aktifliði, Amerikan siyaset sahnesinde iplerini sukûtla býrakmasýndan kaynaklanmaktadýr. Ortadoðu’da Amerikan misyonuna eklemli dýþ politik manevralarýyla, ABD’nin dýþ politik aktörü ve taþeronudur, öz olarak. Arap ayaklanmalarýna iliþkin AKP’nin Cumhurbaþkaný ünvanýný kazanan Abdullah Gül, 5 Nisan’da Endonezya ziyareti sýrasýnda, Libya hakkýnda yaptýðý:

“Akdeniz kýyýsýnda kapalý rejimlere artýk yer yok. Demokrasi bütün bölgede gerçekleþecektir.[31]

yorumuyla, küresel faþizmin demokrasi taleplerinin meþruluðuna yönelik dikkat çekmiþti. Ardýndan Abdullah Gül, New York Times’a yazdýðý makalede, Ortadoðu ve Kuzey Afrika’daki isyan hareketlerini ‘bölgenin yeniden düzenlenmesi’ ve ‘Ýsrail’in bekasýnýn temin edilmesi’ arasýndaki iliþkiyle açýklamýþtý.[32] Gül þunlarý söylemiþti:

“Ýsrail’in bölgedeki yeni siyasi ortama uyum saðlamaya diðer bütün ülkelerden daha fazla ihtiyacý var. Ancak Ýsraillilerin korkmasýna gerek yok. Etrafýnda demokratik ülkelerin oluþmasý, Ýsrail’in güvenliðinin nihai teminatýdýr.

Gül’ün makalesi, ABD çekirdekli, Ýsrail merkezli yeni ortadoðu demokrasilerinin adý olan Büyük Ortadoðu Stratejisi’nin gereðini de ifade etmekteydi. Aslýnda Gül, iç ve dýþ politikada Amerikan hegemonyasýnýn gereði kalem oynatmýþtý. Türkiye’ye biçilen rolün ve oyuncunun kulaðýna fýsýldananlarýn ötesinde deðildi, yazdýklarý.

Ortadoðu’da ve Kuzey Afrika’da gerçekleþen halk hareketlerine karþý Ýsrail merkezli bakýþ açýsýna sahip olan Gül’ün, Türkiye’yi bekleyen tehlike konusundaki endiþelerinin odak noktasý da ayrýca merak konusudur.

Türkiye’nin içinde bulunduðu koþullarý yorumlayabilme yetisi ancak ‘ithal tehdit algýlamalarý’yla olanaklý olan bir kiþi için merak duyma gereksinimi de abartýlý görünebilir.

ürneðin,

“Diyarbakýr’da halk, Mýsýr’daki gibi günlerce sokaklardan ayrýlmazsa, taleplerini dile getirirse, iþte o zaman barýþ gelir, bakýn bakalým o zaman AKP kalýr mý kalmaz mý, iþte o zaman Erdoðan’ýn kendisi bu sorunun çözümünü talep edecektir.

sözleriyle ücalan’ý nasýl yorumlayacaktýr?

Ya da ücalan’ýn sözlerine:

“Mýsýr’da olup bitenlerin Kürt siyasi hareketine de ilham vereceðine, belki bu mücadelenin pratiðinde temel bir karakter deðiþikliðine yol açacaðýna dair düþüncelerin halý altýna süpürülmesi imkaný kalmadý[33]

olarak ekleme yapan Taraf’ýn güngörmüþ Alper Görmüþ’ünü ne tarafýndan duyacaktýr?

Ortadoðu’da yaþananlarý “Prag baharý” olarak niteleyen ve Türkiye Ortadoðu’daki isyanlarý üstlendi ve yönlendirdi diyen ve bu isyanlarýn Türkiye’ye de sýçramasý arzusunu aðzýndan

“Türkiye baharý desek çok mu ileri gideriz”[34]

olarak kaçýran Hasan Bülent Kahraman’ý nasýl okuyacaktýr?

Ortadoðu uzmaný Bernard Lewis, 2 Nisan’da Wall Street Journal’a þunu söylemiþti:

“Ortadoðu ülkelerinde diktatörlükler sona erecek” ve Lewis, Türkiye’yle ilgili olarak:

“Türkiye’de hareket giderek daha hýzlý ilerliyor ve islamlaþýyor. Hükümet gayet akýllýca kurumlarý birbiri peþinden teslim alýyor. Ekonomi iþ dünyasý akademik camia ve medya.. þimdi de geçmiþte Cumhuriyetçi rejimin kalelerinden biri olan yargýyý da devralýyorlar.”[35]

Amerikan neo-conlarýnýn kurguladýðý Türkiye’nin inþaasý sürüyor. AKP, 12 Haziran seçimleri için iktidara gelmeye kesin gözüyle bakýyor.

Yeni CHP, her hareketiyle AKP’yi besliyor ve MHP kirli kaset siyasetine boðuluyor.

Siyasetin aþaðýlýk hareketler dizisi haline dönüþtüðü ortamda; öte yandan Türkiye etnik boðuþmalara hazýrlanýyor. Amerikan ve Ýsrail emperyalist siyaseti tarafýndan nüfuz altýna alýnmýþ olunan Irak’taki, Suriye’deki, Türkiye’deki Kürt hareketi özerk bir yapýlanmayla kuklalaþtýrýlmýþ devlet projesiyle, birleþtirilmeye çalýþýlýyor.

Aydýnlarý, Ergenekon operasyonuyla Silivri’ye hapsedilmiþ Türkiye, geleceðini prangalarla baðlýyor. Yaþamda ve siyasette baðýmsýzlýk duruþu törpülenerek hiçleþtirilmiþ ve kaynaklarý sömürgeleþtirilmiþ, halký aydýnsýz býrakýlarak, dizilerle uyuþturulan Türkiye, emperyalizm için en elveriþli konumda dizginlenmiþtir.

Birileri yeniden “Birinci Meclis”i gündeme getirip, çýkarlarýna alet edebiliyorsa; o zaman gerçekten “Birinci Meclis” koþullarýný gündeme getirip, harekete geçmenin zamaný gelmiþ demektir!


Kaan TURHAN / Açýk Ýstihbarat / 5 Mayýs 2011



[1] Ýbrahim Karagül, Arap Ýç Savaþý Baþladý! Türkiye Ne Yapacak?, Yeni þafak, 12.04.2011, s. 13.

[2] Eric Walberg, Ýnterdaily’de yayýnlanan makalesi, Soros Patentli Ýnsan Haklarý Emperyalizmi, 08.04.2011, http://www.sol.org.tr.

[3] Orhan Koloðlu, Mehmet Ali Güller, Barýþ Doster, Haluk Hepkon, Soros, CFR ve Arap Ayaklanmasý, Kýrmýzý Kedi Yayýnevi, Mart – 2011, Ýstanbul.

[4] 'Lockerbie saldýrýsý emrini Kaddafi verdi', 28.02.2011, BBC

[5] Nejat Tarakçý, Sömürgecilik Hortluyor, http://www.tasam.org.tr (Eriþim: 20.04.2011)

[6] Ardan Zentürk, Ýsrail Libya’da Devrede, Star Gazetesi, 25.04.2011

[7] Aydýnlýk, Suriye’ye üç Aþamada Parçalama, 13.04.2011, s.6

[8] ABD Kýþkýrtýcýlara 6 Milyon Dolar Aktardý, Aydýnlýk, 19.04.2011, s.6

[9] Bakanlýktan Konseye Konseyden Kanala, Aydýnlýk, 20.04.2011, s.6

[10] Libya Tezgahý Suriye’de Tutmadý, Aydýnlýk, 29.04.2011, s. 6

[11] Türkiye Suriye’ye üzel Temsilci Gönderiyor, Sol, 26.04.2011

[12] Türkiye Ortadoðu’daki Ýsyanlarý üstlendi ve Yönlendirdi, Odatv.com, 27.04.2011

[13] Mervan Biþara, Arap Devrimindeki ürüntüler, 25.04.2011, El Cezire, üev. Iþýk Barýþ Fidaner, Sendika.org, 26.04.2011

[14] Suriye’de Her þey Komplo, Aydýnlýk, 30.04.2011

[15] Kandilde ünemli Suriye Görüþmesi, ANF, 22.04.2011

[16] Ýbrahim üevik, Türkiye’deki ve Suriye’deki PKK, turksam.org, 25.04.2011

[17] Barzan Ýso, Suriye AKP’lileþir mi?, ANF, 29.04.2011

[18] Tarýk Hemo, Kaos ve Kürdistan, Yeni üzgür Politika, 21.04.2011

[19] Celalettin Yavuz, Suriye’de Rejim Karþýtlýðý Olaylarýn Türkiye’deki Sivil Ýtaatsizlik Ýlgisi Olabilir mi?, Turksam.org, 13.04.2011

[20] Sivil Ýtaatsizlik’te 150 CIA Elemaný!, Aydýnlýk, 09.04.2011, s.8

[21] Ýbrahim üevik, Türkiye’deki ve Suriye’deki PKK, turksam.org, 25.04.2011

[22] Ýbrahim üevik, PKK ve Kürtçülük Konusunda Son Dönemle Ýlgili Bir Analiz, Turksam.org, 05.04.2011

[23] Ýbrahim üevik, Sivil Ýtaatsizlik Eylemi ücalan’a Kayýtsýz þartsýz Ýtaatkarlýktýr, turksam.org, 13.04.2011

[24] Kürdistan Bölgesi Ýyice Karýþýyor, ANF, 24.04.2011

[25] Barzani Amerikalý Kongre üyesiyle Görüþtü, Peyamner, 20.04.2011

[26] Ankara’da 5 Gün Kalan Gizli Konuk, Vatan, 26.04.2011

[27] Suriye Muhalefetini CIA ürgütledi, Aydýnlýk, 28.04.2011

[28] Sabahattin ünkibar, CIA Baþkaný Bunlar Ýçin Geldi!, Yeniçað, 30.04.2011

[29] Kürtlere Yemen’i Tunus’u ürnek Gösterdi, Vatan, 29.04.2011

[30] Barýþ Doster, Yorulan BOP, Eskiyen Yüzler, Deðiþen Dinamikler, içinde, Soros, CFR ve Arap Ayaklanmasý, Kýrmýzý Kedi Yayýnevi, Mart – 2011, Ýstanbul.

[31] Taraf Gazetesi, 06.04.2011.

[32] Ahmet Erhan üelik, Gül’ün Bu Görüþleri Satýr Satýr Saklanmalý, http://www.yenitan.com, (Eriþim: 22.04.2011)

[33] Alper Görmüþ, Diyarbakýr ‘Tahrir’i Geldi Ýþte, Taraf, 8.4.2011.

[34] Türkiye Ortadoðu’daki Ýsyanlarý üstlendi ve Yönlendirdi, Odatv.com, 27.04.2011

[35] Kurtul Altuð, Rejim Deðiþir mi?, Aydýnlýk, 12.04.2011