Gösterilen sonuçlar: 1 ile 3 ve 3

Konu: Mustafa Kemal Filistin cephesinden kaçtý mý?

  1. #1
    bozok
    Guest

    Mustafa Kemal Filistin cephesinden kaçtý mý?

    Mustafa Kemal Filistin cephesinden kaçtý mý?






    "I. Dünya Savaþýný bize kaybettiren büyük hatamýz!.." baþlýklý yazýmýzda, Filistin Cephesi'ndeki bozgunu hazýrlayan nedenlere deðinmiþ ve Mustafa Kemal'in bu bozgunu, Ýngilizlerle anlaþmýþ(!) olduðu için bilerek(!) saðladýðý iddialarýnýn geçersizliðini ortaya koyan tarihi gerçekleri"Mustafa Kemal Filistin cephesinden kaçtý mý?" baþlýðý altýnda ortaya koyacaðýmýzý söylemiþtik. Ýþte bugün, bu konuya, kaldýðýmýz yerden devam ediyor önce iddialarý ve sonra da Mustafa Kemal'in "kaçtýðý" iddia edilen Filistin Cephesinin o günkü durumunu ortaya koyarak iþe baþlamak istiyoruz.


    * * *


    Milliyetçi muhafazakar kesim tarafýndan "üstad" olarak kabul edilen Necip Fazýl Kýsakürek, "Dedektif X" mahlasý ile makaleler yazdýðý "Büyük Doðu" dergisinin 8 Eylül 1950 tarihli, 25. sayýsýnýn 3. sayfasýnda, "Filistin cephesinin çöküþü"nü 19 madde halinde ele aldýðý bir makale var. Bu türden iddialara dayanaklýk etmesi ve referans(!) gösterilmesi bakýmýndan, bu 19 maddelik "iddia"yý buraya alýyoruz:


    "1 ð Birinci Cihan Harbinde Ýmparatorluðun çöküþü, Filistin cephesinin birdenbire yýkýlmasiyle olmuþtur.


    2 ð Evet, Birinci Cihan Harbinde Filistin cephesi birdenbire yýkýlmýþ; bu cephe üzerinde her þey, müthiþ bir bozgun ve misilsiz bir panik kasýrgasiyle altüst olmuþ ve neticede bu iþ, bütün felaketler bilançosunun yekûn hattýný çekerek Türk vatanýnýn istilasýna ve Mondros esaret senedinin imzasýna kadar götürmüþtür.


    3 ð Acaba Filistin cephesinin ani çöküþü, 4 küsur yýllýk Birinci Cihan Harbinin her gün üstüste yýðýlan facialarý sonunda zuhura gelmiþ tabii bir netice midir; yoksa bununla beraber ve bilhassa bundan kuvvet alarak araya giren bir kast ve menfi irade mahsulü müdür???


    4 ð Biz, bütün bir tarih seyrini deðiþtirecek kadar mühim bu sualin cevabýný þöylece veriyoruz ki, imparatorluðu birdenbire dize getiren Filistin cephesinin çöküþü, üstüste yýðýlý facialar neticesinde, fakat bu facialarýn kötü akýbetini biraz daha uzatmanýn pekala mümkün bulunduðu bir anda, bulanýk þartlardan kuvvet alarak araya girici bir kast ve menfi irade neticesi olarak meydana gelmiþtir. Yani, imparatorluðun, o günkü Türk vatanýnýn çöküþünü çabuklaþtýrýcý bir kast ve menfi irade karþýsýndayýz. Artýk siz bunun manasýna ne isim verirseniz veriniz!


    5 ð Cephenin çöküþ tarihi 31 Aðustos 1918 dir. Filistin cephesinde üç ordumuz vardýr: 4 üncü, 7 ncý ve 8 inci ordular... 4 üncü ordu kumandaný Mersinli Cemal Paþa merhum, 8 inci ordu kumandaný ArapKirli Cevat Paþa merhum, 7 nci ordu Kumandaný da Mustafa Kemal Paþadýr. üç ordunun birden teþkil ettýgý birlik ise Yýldýrým Ordularý ismýndedir ve General (Ley-man von Sanderes) kumandasýndadýr.


    6 ð 7 nci ordu merkezi Nablus, 8 inci ordu merkezi Tul-ü Kerem, 4 üncü ordu merkezi Salt kasabalarýnda... Ordular grubu kumandanlýðý da Nasýrada... Arkanýzý Anadoluya vererek düþünürseniz, þeria nehrinin saðýnda 4 üncü, solunda da 7 nci ve 8 inci ordular... Karþýlarýndaysa General (Allenbi) kumandasýnda Ýngiliz ordusu...


    7 ð Günün birinde Mustafa Kemal Paþa, Yýldýrým Ordularý Levazým Reisi Merzifonlu Miralay ümer Lütfi Bey (Ýstiklal Harbi esnasýnda Nafia Vekili) ile yine ordular grubu erkan-ý harb reisi Diyarbakýrlý Kazým Paþayý nezdine çaðýrýyor ve þöyle diyor: «Enver Paþanýn idaresi orduyu ve vataný her yerde felakete sürüklüyor! Bu vaziyetten kurtulmak için tek çare Ýngilizlerle anlaþmaktýr! Baþka hiçbir çýkar yol kalmamýþtýr!..» Her iki asker de bu teklifi þiddetle reddediyor ve böyle bir hareketin korkunç bir þey olacaðýný söylüyorlar ve yerlerine gidiyorlar. Teklif neticesiz kalýyor. (Ýþbu ümer Lûtfi Bey, iman ve namusiyle tanýnmýþ bir zattýr ve elyevm, çok þükür, saðdýr.)


    8 ð Bu arada Mustafa Kemal Paþanýn, herhangi bir maddi menfaat bahis mevzuu olmaksýzýn, Ýngiliz kumandaný (Allenbi) ile hususi temaslarda bulunduðunu da bir gün tarih tesbit edecektir.


    9 ð Nihayet 31 Aðustos 1918... 7 nci ordu, ne saðýndaki 4 üncü orduya, ne de solundaki 8 inci orduya ve bilhassa Ordular Grupuna hiçbir haber vermeden ve hiçbir þey sýzdýrmadan, birdenbire Bisan istikametinde son süratle çekilmeye baþlýyor!!!


    10 ð Nagihan cephe üzerinde müthiþ bir yarýk hasýl olmuþ ve 4 üncu ordu ile 8 inci ordular birbirinden uzakta ve temassýz halde kalmýþlardýr!!!


    11 ð Ýngiliz ordusu hemen bu yarýktan içeriye dalarak 8 inci ordunun gerisine düþüyor ve bu orduyu kuþatýp kamilen esir ediyor. Ancak Tul-ü Kerem mevkiindeki Cevat Paþa, birkaç Kiþilik maiyetiyle zor bela kurtulabiliyor!!!


    12 ð Ýngiliz tazyiki, oradan, derhal 4 üncü ordu üzerine dönüyor; vaziyeti birdenbire ve tepeden inme haber alan 4 üncü ordu ise, tarih boyunca misli görülmemiþ bir bozgun seli halinde Haleb'e doðru akmaya baþlýyor!!!


    13 ð Vaziyet tek kelimeliktir; Kahkari hezimet!!! 4 üncü ordu bakiyeleri þam'a doðru mahþeri bir ana baba günü akýþiyle kulaç atarken, 7 nci ordu hiçbir tazyik görmeden Haleb'e çekilmiþ ve orada karargah kurmuþtur!!!


    14 ð Ýþte bunun üzerine memleket tek kalemde tepetaklak olmuþ ve Mondros'un imzasý zarureti doðmuþtur. üyle bir cephe çöküþiydi ki, bu, eðer tam o anda imparatorluk, esaretini kabul edip mahut mütarekeyi imzalamasaydý, Ýngiliz ordularýnýn Halep önüne deðil, Haydarpaþaya kadar ilerlemesi lazýmdý.


    15 ð Bir taraftan Yýldýrým Ordularý Kumandaný (Leyman fon Sanderes), öbür taraftan 4 üncü ve 8 inci ordular kumandanlarý çýrpýnadursun; Mustafa Kemal Paþa derhal Ýstanbula müracaat ederek þu teklifte bulunuyor: «Ordumuz mahv-ü periþan olmuþtur! Eðer Yýldýrým Ordularý Kumandanlýðýný bana verir ve Mersinli Cemal Paþayý bertaraf ederseniz vaziyeti kurtarýrým!..» Ve o hengamede hiçbir þeyi doðru haber almak ve düþünmek kabiliyetinde olmýyan Ýstanbul, bu teklifi kabul etmekten baþka çare bulamýyor!!!


    16 ð Yeni Yýldýrým Ordularý Kumandaný birkaç basit oyalama muharebesinden sonra Adanaya çekiliyor ve Adanadan da istanbula þu yeni teklifte bulunuyor: «Vaziyet tam bir faciadýr! Beni Harbiye Nazýrý yaparsanýz durumu kurtarabilirim!..» Artýk vaziyet; bilhassa þahýslarýn vaziyeti, Ýstanbulca malûm olmaya baþladýðýndan Müþir Ýzzet Paþa bu telgrafa cevap vermiyor; ve Yýldýrým Ordularý Kumandaný Ýstanbula gelmekten baþka çare bulamýyor!!!


    17 ð Mustafa Kemal Paþanýn Harbiye Nazýrlýðýný isteyiþi telgrafý, Toroslarda Bilemedik mevkiinden çekilmiþ; ve erkan-ý harb miralayý merhum Fuat Ziya Beye çektirilmiþtir. Zira merhum Fuat Ziya'nýn Müþir Ýzzet Paþa ile arasý son derece iyidir. Elbette ki, tarih bir gün bu telgrafýn da müsveddesini bulacaktýr!!!


    18 ð Ýþte Türk milletini imparatorluk enkazý altýndan kurtarma hareketi mazide böyle bir istinat noktasýna dayanýr!!!


    19 ð Sadece realiteleri tesbite memur olan biz, kýymet hükmünü umumi vicdana ve tarihe terkediyoruz!!!"


    * * *


    þimdi, Necip Fazýl'ýn bu iddialarýnda göze çarpan hususlara dair hemen aklýmýza gelen bir kaç soruyu sorarak konuya girelim:


    "Filistin Cephesi"nin çökmesinin, Ýmparatorluðun çöküþünü "hýzlandýrdýðý"doðrudur. Lakin, "hiç bir "maddi menfaat" gözetmeksizin, Mustafa Kemal, Ýngiliz ordularý komutaný Allenby ile "gizlice" görüþtü" denildiðine ve ortada "maddi bir menfaat" olmadýðý da söylendiðine göre, o halde ortada "manevi bir bað" mý vardý, yoksa M.Kemal "kendi þahsi emelleri" için mi görüþmüþtü, ya da bunlarýn hepsi mi?!..


    Bir baþka mesele de, Yýldýrým Ordularý Levazým Reisi Merzifonlu Miralay ümer Lütfi Bey, Mustafa Kemal'e þiddetle karþý çýktýðý halde istiklal savaþýmýzda nasýl "Nafýa Vekili" (Bayýndýrlýk Bakaný) olabilmiþ?!.. Mustafa Kemal'e raðmen mi?


    * * *






    (Liman von Sanders (ortada) Alman subaylarý Buddecke (solda) ve Boelcke ile)



    Liman von Sanders ile Enver Paþa arasýndaki anlaþmazlýða hiç deðinmeden, M. Kemal'in orduyu bozguna uðratýp da, daha sonra Sanders'in makamýna talip olduðunu iddia etmek çok büyük vebal gerektirir!.. Liman von Sanders'i, Türkiye'ye geldiðinden itibaren bir çok defa istifanýn eþiðine getiren bu çekiþmenin konuyu ilgilendiren son hikayesini, o günlerde "Yýldýrým Ordularý Grup Komutaný" olan Liman von Sanders'in aðzýndan aktaralým:


    "Ýkmal erleri meselesi, burada görev alýþýmýn ilk haftalarýndan itibaren Enver ile aramda bir çatýþma konusu olmaya baþladý. Enver'in imzasýný taþýyan 11 Nisan tarihli bir yazýda, gerçeklere uymayan bazý iftiralar yer alýyordu. Gûya ben, Ordular Grubuna tahsis edilen Alman birliklerinin (yani 146. Alman Alayýnýn) demiryolu ile olan nakliyatýnda Türk birliklerine öncelik veriyormuþum. ütekiler de boþu boþuna bekliyormuþ. Bu takdirde bu birliklerin baþka þekilde kullanýlmasý gerekirmiþ. Yazýnýn 9. maddesinde bu konuda aynen þöyle deniliyordu:


    "Bu birliklerin iþe yaramaz þekilde cephede tutulmasý doðru deðildir. Bunlardan yararlanmak kabil deðilse, Alman Baþkomutanlýðý emrine geri gönderilmesi gerekir."

    Yazýya 13 Nisanda þu karþýlýðý verdim:


    "Yazýnýzýn 9. maddesine cevabým: Zatýdevletlerinden Ýrtibat Subayý Binbaþý Beckert'i dinlemenizi istirham ederim. Türk ikmal erlerini cepheye gönderip Almanlarý geride tuttuðum iddiasýný kesinlikle reddederim. Ordular Grubunda, Alman birliklerine oranla on kat fazla Türk birliði bulunduðu ve pek çok þiddetli muharebe sýrasýnda Türk ikmal erlerine duyulan ihtiyacýn durmadan arttýðýný, elbet siz de bilirsiniz. Daha komutayý aldýðým ilk günlerden itibaren Alman birliklerinin bir an önce gönderilmesini istedim".

    Cevabýmýn sonunda Yýldýrým Grubu Komutanlýðýndan affýmý ve görevimin deðiþtirilmesinin Padiþama arzýný Enver'den rica ettim. (..) Enver, istifamý Padiþaha sunmaktan kaçýndý ve bana özür diler edalý bir açýklama mektubu gönderdi."(Shf. 248-249)


    * * *






    Liman von Sanders, kitabýnýn 19. bölümünde, "Haziran Ayý Olaylarý" baþlýðý altýnda anlattýðý bir husus daha var ki, "Filistin Cephesi"nin akibetine tesir edecek vahim bir kararýn nasýl alýndýðýný anlatýyor. Ýþte o bölümden kimi satýrlar:


    "XI. (Alman) Avcý Taburu, 4 Haziran günü Mesudiye istasyonuna (Tellülkerim demiryolu ile Nablus yolunun kesiþtiði nokta) geldi. Tabur, lüzumlu yedek eþyasý ile harp malzemesini geride býrakarak, parça parça ve çok acele þekilde cepheye getirilmiþti. Böylece (Yýldýrým) Ordular Grubu, bir yedek birliðe sahip oluyordu.(..)


    XI. Alman Avcý Taburu iyi bir birlikti. 800 kadar er ile hayli makinalý tüfeðe sahip olduðu gibi, yetiþmesi de mükemmel olduðu için, geliþi, Filistin Cephesi için bir deðer taþýyordu. Tabur, Mesudiye ile Nablus arasýndaki vadiye yerleþtirildi. Böylece, gerektiðinde 8. Ordu'ya, ya da 7. Ordu'ya derhal gönderilebilecekti.(..)

    Ýngilizler ilkbaharda birliklerini mütemadiyen deðiþtirdiler. General Allenby'nin ordularý Hindistan'dan büyük takviyeler aldý. Bunlar, özellikle sýcak günlerde þeria vadisinde çok iþe yaradý.(..) Buna karþýlýk Türk birliklerinin, tam aksine, yeter derecede ikmal eri alamamalarý esef edilecek bir durumdu.(..)


    (XI.) Alman Avcý Taburu, düþman siperlerinin içlerine kadar devam eden taarruzlarý ile, þöhretini Filistin Cephesinde de doðruladý. Daha önce de belirttiðimiz gibi, bu taburun son kýsmý, ancak 4 Haziranda gelmiþti.

    10 Haziran günü Enver'den þu telgrafý aldým:

    "Alman Genel Karargahýnýn emri ile, XI. Avcý Taburu Filistin'den Ýstanbul'a nakledilecektir.


    Haziranda Baþkomutan Vekili"


    Derhal þu cevabý verdim:


    Avcý Taburu konusunda bir açýklama yapýlmasýný rica ederim. Zira Filistin Cephesinde baþarý kazanmamýz isteniyorsa, bu birliðe burada çok ihtiyaç vardýr.


    Liman von Sanders


    Telgrafým cevapsýz býrakýldý.


    11 Haziranda General Lenthe'den aldýðým bir haberde ise, Avcý Taburunun Karadeniz sahilindeki Batum'a gönderilmesi ihtimali olduðu bildiriliyordu.(..)


    Anlaþýldýðý kadarý ile, Filistin Cephesinde bu ölüm-kalým mücadelesi sürerken, Enver Paþa, Kafkaslarda yeni bir proje(!) peþinde!..


    Sanders devam ediyor:


    Bugünlerde Enver ile aramdaki bazý telgraf yazýþmalarýný buraya aynen alýyorum ki, olaylar hakkýnda karar verirken yanlýþlýða düþülmesin.


    15 Haziranda Enver bana þu telgrafý gönderdi:


    Türk Genel Karargahý
    Harekat þubesi
    1210
    Ýstanbul : 15.6.1918



    Harp durumunun gereði olarak, Alman Genel Karargahý, Filistin'deki Alman birliklerini geri çekmeyi düþünmektedir. ünce üç avcý taburunun nakli emredilmiþtir. üteki Alman birliklerinin ne zaman çekileceði belli deðildir. Alman Genel Karargahý ile aramýzdaki görüþmeler açýklýk kazandýktan sonra, zatýalinizin düþüncelerini de soracaðým.


    Bu telgraf 16 Haziran günü saat 12.00'de elime geçti. Enver'e derhal verdiðim cevap þöyleydi:


    Nablus : 16.6.1918


    Zatýalinizin 1210 sayýlý gizli telgrafýný aldýðýmý bildirmekle þeref duyarým. Eðer Alman Genel Karargahý, buradaki birlikleri harbin akibetini tayin edecek Garp Cephesine amak istiyorsa, buna karþý diyecek sözüm yoktur. Ama buradaki Alman birliklerini Kafkasya'ya ya da baþka bir Türk cephesine almak niyetinde ise, bu durum, Yýldýrým Ordular Grubu Komutanlýðýný üzerime aldýðým zaman sizinle yaptýðýmýz anlaþmaya uymamaktadýr. Bu takdirde Grup Komutanlýðýndan derhal çekilirim. Zira Filistin Cephesinin durumunu yanlýþ deðerlendirmeye dayanan bu tedbir, feci sonuçlar verebilir. Gelecek ilk büyük Ýngiliz taarruzu sonunda Ordular Grubunun geri çekilmesi ve Filistin ile Suriye'nin düþman eline geçmesi sorumluluðunu üzerime alamam. Cephede durum, öyle bir hal almýþtýr ki, Alman birlikleri, gelecekteki harekatýn belkemiðini teþkil etmektedir. 10 ve 12 Nisan günlerinde düþmanýn Rafat ve Burukin'deki taarruzlarýný ancak Alman birliklerinin yardýmý ile önleyebildik. Ýki þeria Muharebesini de gene bunlarýn yardýmý ile kazandýk.


    7 ila 9 Haziran günlerinde, Sahil kesimindeki son taarruzda, XI. Avcý Taburu, Ordular Grubunun biricik ihtiyatýný teþkil ediyordu. En sonunda bu taburu dahi muharebeye sokmak zorunda kaldýk.


    üç aydýr devam eden þiddetli muharebeler yüzünden Türk alaylarýnýn mevcudu (makinalý tüfekler hariç) 350-400 tüfektir. Birçok piyade alayý, bundan bile zayýftýr.


    Mevcutlarý 800 - 1000 olan Hint taburlarý ile deðiþtikten sonra, düþmanýn kuvveti daha da artmýþtýr. þimdiye kadar cepheye sokulan Hint alaylarý iyi savaþmýþlardýr. Düþman, piyade bakýmýndan bizden üç dört kere daha kuvvetli ve topçu bakýmýndan ise çok üstündür. Bunun dýþýnda þeria Doðusunda asi Araplarýn gittikçe çoðaldýðý ve teþkilatlandýðý da unutulmamalýdýr. Gerçek budur. Türk birlikleri ile omuz omuza savaþan Alman birliklerinin geri çekilmesinden doðacak manevi tepkiler, çok büyük olacaktýr. Bu durum, etkisini asi Araplar üzerinde de gösterecektir. üünkü Araplar Alman birliklerine ve subaylarýna büyük önem veriyorlar. Eðer Alman birlikleri, harbin kaderini çizecek Garp Cephesinde kullanýlmak için alýnýyorsa, bütün bu sayýp döktüðüm mahzurlara raðmen, bu çekiliþ mazur görülebilir. Ama Türkiye'de baþka bir cephede kullanýlmak üzere geri alýnýyorsa, hiç bir mazeret, asla þayaný kabul deðildir.


    Liman von Sanders


    Enver'in 15 Haziranda bana gönderdiði ve yukarýda bahis konusu edilen telgrafý, hiç deðilse baþka kararlar alýnmadan benim düþüncemin sorulduðu þeklinde yorumlamýþtým. Yanýlmýþým. Benim yukarýdaki cevabým daha Ýstanbul'a ulaþmadan, 16 Haziran günü öðleden sonra saat 5.10'da çekilen Türk Genel Kurmay Baþkanlýðýnýn þu telgrafýný aldým:


    "Alman Genel Karargahý, bütün Alman birliklerinin Filistin'den tedricen çekilmesi konusunda kesin karar almýþtýr. ünce XI. Avcý Taburu ve sonra 146. Piyade Alayý nakledilecektir... v.s..."


    Bundan sonrasýnda Sanders'e; Ordular Grubu emrine Kafkasya'dan bir tümen ile Ýzmir'den bir tümen gönderilmesinin "düþünüldüðü" bildiriliyor. Sanders, bu hususta þu notu düþüyor:


    "Bu iki tümenin Filistin Cephesine gelebilmeleri için aradan aylar geçmesi gerektiðini biliyordum."


    Sanders ayrýca, 20 Haziranda (Alman Ýmparatoruna iletilmek üzere) Ýstanbul'daki Alman Sefiri Kont Bernstorff'a konu ile ilgili bir telgraf çekiyor. Bu uzun telgrafýn bir paragrafýný, Enver Paþanýn, Filistin Cephesi'nin durumuna aldýrmaz bir þekilde o günlerde ne hayaller içerisine daldýðýný anlamak bakýmýndan buraya alýyoruz:


    "þimdi Türkiye' ye ve ordusuna gerekli þey, büyük fütuhat planlarý deðil, iç durumun saðlamlaþtýrýlmasýdýr. Ancak bu saðlandýktan sonradýr ki, zamanla elden çýkmýþ yerlerin geri alýnmasýna kalkýþýlabilir."


    Kont Bernstorff da cevabi telgrafýnda, XI. Avcý Taburunun Gürcistan/Batum'a gönderileceðini teyit ediyor. Alman Genel Kurma Baþkaný General Ludendorff da 21 Haziranda Sanders'e Almanya'dan çektiði telgrafta Avcý Taburunun Kafkasya'ya gönderileceðini bildiriyordu. Bu konuda Sanders þöyle diyor:


    "Avcý Taburunun Kafkasya'da kullanýlacaðýný bilmeyen tek adam olarak ortada Enver kalýyordu ki, bu inanýlmasý gerçekten güç bir durumdu."


    Bundan sonrasýnda Sanders 22 Haziranda yeniden bir istifa telgrafý çekiyor ve ayný günün akþamý Enver Paþa'dan; "gerek tümü, gerek ayrýntýlarý bakýmýndan bir ölçüden mahrum" diyerek kitabýna almadýðý bir telgraf alýyor. 23 Haziranda ise Alman Ýmparatorundan "makamýnda kalmasýný temenni ettiði" bir telgraf alýyor ve Sanders yerinde kalmaya mecbur oluyordu...




    Gelecek bölüm: 4.,7. ve 8. Ordularýn Vaziyeti



    A. Hüsnü SEZGÝN / siyasetimilliye.blogspot.com / 2 Eylül 2011





  2. #2
    bozok
    Guest

    Cevap: Mustafa Kemal Filistin cephesinden kaçtý mý?


    Mustafa Kemal Filistin Cephesinden Kaçtý mý? (2)




    Yazý dizimizin bu üçüncü bölümüne baþlamadan önce kýsa bir "kronolojik"hatýrlatma yapmakta fayda görüyoruz:


    Mustafa Kemal, 7 Mart 1917'de karargahý Diyarbakýr'da bulunan 2.Ordu Komutan Vekilliliðine atandýktan sonra Hicaz Kuvveyi Seferiyesi Komutanlýðýna getirilmek istenmiþ, ancak bunu kabul etmeyince 5 Temmuz 1917'de Yýldýrým Ordularý Grubu emrinde bulunan Halep'teki 7.Ordu Komutanlýðýna atanmýþtý.

    Mustafa Kemal 20 Eylül 1917'de 7. Ordu Komutaný sýfatýyla, Ýstanbul'a; memleketin ve ordunun durumunu açýkça ortaya koyan bir rapor gönderdi ve görüþlerinin dikkate alýnmamýþ olmasý sebebi ile de 6 Ekim 1917'de de, 7. Ordu Komutanlýðý'ndan istifa ettiðini bir yazý ile Enver Paþa'ya bildirdi. Akabinde de, 15 Ekim 1917'de, 2. Ordu komutaný sýfatý ile izinli olarak Ýstanbul'a döndü.


    9 Aralýk 1917'de Ýngilizler Kudüs'ü iþgal ettiklerinde, M. Kemal, veliaht Vahdettin'in "yaver"i olarak ona Almanya seyahatinde eþlik ediyordu.


    (Bunun özellikle altýný çizdik ki, bugün Kudüs'ün elimizden çýkmasýndan Mustafa Kemal'in sorumlu olduðu yalanýna inanan maalesef bir çok insan var!..)




    -15 Aralýk 1917 - 5 Ocak 1918 tarihleri arasýnda gerçekleþen bu seyahatten sonra 1918 yýlýnýn Haziranýna kadar Ýstanbul'da kalan M. Kemal, bu ay içinde, tedavi için Avusturya/Karlsbad kaplýcalarýna gitti. Bu esnada Sultan Mehmed Reþat'ýn vefat etti ve Vahdettin tahta çýktý. Bu geliþmeler üzerine, 2 Aðustos 1918'de Ýstanbul'a geri dönmek durumunda kaldý.


    -15 Aðustos 1918'de ise yeniden 7. Ordu Komutanlýðýna atanarak Filistin Cephesine gönderildi. (Bu "atama"da, Enver Paþa'nýn Saray'a telkini etkili oldu. Enver Paþa, M. Kemal'in Ýstanbul'da kalmasýný kendi"þahsi iktidarý" için"zararlý" buluyordu. Keza, "Berlin Seyahati"nde bile ayný düþünce etkili olmuþtur.)


    -19 Eylül 1918'de General Allenby komutasýndaki Ýtilaf kuvvetleri genel taarruza geçerek üç ordudan oluþan Yýldýrým Ordularý Grubu'nu aðýr bir hezimete uðrattý.


    -20 Eylül 1918 tarihinde VI.Mehmet (Vahdettin)'in baþyaveri Naci (Eldeniz) Bey'e bir telgraf çekerek Yýldýrým Ordularý Grubu'nun savaþ gücünün kalmadýðýný bildirerek mütareke istenmesini önerdi. Ayrýca yeni hükümette kendisinin Harbiye Nazýrý ve Baþkumandan Vekili olarak görevlendirilmesini istedi. 1 Ekim'de þam, 25 Ekim'de Halep düþtü ve ardýndan 6 Ekim'de M. Kemal 7. Ordu komutanlýðýndan istifa etti. 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi imzalandý ve ertesi gün öðle vaktinde yürürlüðe girdi.


    Mondros Mütarekenamesi 19. maddesi gereðince, Yýldýrým Ordularý Grubu kumandaný olan Otto Liman von Sanders Paþa'nýn görevden alýnmasý üzerine Mustafa Kemal Paþa bu göreve getirildi. Ancak 7 Kasým'da Yýldýrým Ordularý Grubu ile 7.Ordu laðvedildi ve böylelikle Mustafa Kemal Paþa'nýn Yýldýrým Ordularý Grup Komutanlýðý, hepi topu 8 gün sürmüþ oluyordu!..


    þimdi dönelim geri Liman von Sanders'in anlattýklarýna:


    "Uzun süredir evinde hasta yatan 7. Ordu Komutaný Fevzi Paþa, 1 Aðustosta uzun bir izin alarak ayrýldý. 7. Ordu Komutanlýðýna önce vekaleten Nihat Paþa, sonra da o ay içinde asaleten Mustafa Kemal Paþa getirildi.


    üanakkale Muharebelerinde tanýdýðým bu deðerli komutan, buraya gelince ordunun mevcut itibariyle azlýðýný ve birliklerin periþan halini gördü ve aldandýðýný anladý. Enver ona gerçekten uzak rakamlar vermiþ ve ordunun durumunu da hayli elveriþli göstermiþti."




    Bundan sonrasýnda Liman von Sanders þu tespitleri yaparak devam ediyor ki, sanki emrinde dört baþý mamur bir ordu var iken, Mustafa Kemal saraya Ýngilizlerle antlaþmaya varýlmasý telgrafýný çekmiþ diyenlere ve bunlara kanan beyinlere belki bir ibret olur diye buraya aynen alýyoruz:


    "Mustafa Kemal Paþa, 12 Aðustostan itibaren gelmeye baþlayan 109. Piyade Alayýnýn iki taburunu (Bunlar 37. Kafkas Tümeninin ilk gelen birlikleriydi) hiç yedeði bulunmayan cephesinin gerisine çekti.


    Filistin Cephesine yapýlan yardýmlarýn þeklini gösteren bir örnek olduðu için hemen belirtmek isterim ki, bahis konusu olan bu alayýn komutaný ve Alay Karargahýnýn diðer erkaný, Doðu Kafkasya Ordusunda bir göreve atandýklarýndan Ýstanbul'dan oraya gitmiþler ve bu subaylarýn yerine ise kimse tayin edilmemiþ idi...


    Bahis konusu alayýn III. Taburu ise, Eylül ayýnda Afule istasyonuna vardýðý zaman, bütün tabur topluca firar etti. Bir kaç günlük aramadan sonra erlerin büyük kýsmý, Cenin - Mesudiye þosesinin Doðusundaki köylerde bulundu ve tekrar toplandý. Erler, Türk üniformasý giymiþ düþman casuslarý tarafýndan cepheye varmazdan önce firara teþvik edilmiþlerdi. Casuslar, Afule istasyonunda Türklerin durumunu ümitsiz gösteren pusulalar daðýtmýþlardý."


    Evet, 7. Orduda vaziyet bu!.. Peki ya diðerleri?!.. Sanders, o konuda da hatýralarýna þu notlarý düþmüþ:


    "O sýralarda cephenin bazý kesimlerinde Türk askerlerinin düþüncesinin güven verici olmadýðýný, buralardaki Alman subaylarýnýn raporlarýndan da öðreniyorduk. Burada ben, güvenilir ve iyi asker olduklarýný ispat etmiþ iki Alman subayýnýn cepheden yazdýklarý raporlara yer vereceðim. Sahil kesiminde görevli olan bu subaylarýn Aðustos sonu ile Eylül baþýna rastlayan günlerle ilgili raporlarý þöyledir:


    Teðmen Heiden yazýyor:


    "Türkler artýk harpten yorgun düþtüler, muharebe istemiyorlar. Bu durum, Türklerin davranýþlarýndan anlaþýlmaktadýr. Türkler sadece el bombalarýný ve tüfeklerini deðil, Türk subaylarýnýn bana söylediklerine göre, bazen makinalý tüfeklerini bile yanlarýna alýp kaçýyorlar. 8. Ordu, gerideki araziyi kapamakla yerinde bir tedbir almýþtýr. Fakat gene de takip için geriye kamyonlara bindirilmiþ silahlý müfrezeler göndermek zorunda kalmaktadýr. Hatta Anabeta yakýnlarýnda bu müfrezelerle kaçaklar arasýnda çarpýþmalar olmuþtur. Eðer Bayrama kadar sulh yapýlmazsa, erlerin ya firar edeceði ya da düþman tarafýna geçeceði, artýk savaþmak istemedikleri bana bile çekinmeden söylenebilmektedir."


    Teðmen Riecks yazýyor:


    "Türklerin beklenen büyük Ýngiliz taarruzuna karþý direnemeyeceklerini, Türk birlikleri ile temasta bulunan herkes gibi ben de bilmekteyim. Bu sebeple kuyu kazma iþi sona erdikten sonra, ileride kullanýlamayacak olan mümkün olduðu kadar fazla malzemeyi Cenin'deki depoya geri gönderdim."


    üift baþlý bir ordu kumandasý ve isabetsiz kararlarla orada burada harcanan Türk askerinin yýlgýnlýðý had safhaya gelmiþ iken, bu gerçeði gören Mustafa Kemal'in aðýr bir yenilgiye uðranmadan "anlaþmaya varýlmasýný" istemesinden daha tabi ne olabilirdi?!.. Nitekim, uðranmasý "kaçýnýlmaz" hale gelmiþ bulunan bu aðýr yenilgiden sonra Mondros Mütarekesi ile dayatýlan anlaþma koþularý, yenilginin "büyüklüðü" ile orantýlý olmamýþ mýdýr?!.. Mustafa Kemal Paþanýn bu "anlaþma önerisi" ile beraber kendisine "Harbiye Nazýrlýðý (Savaþ Bakanlýðý) ve Baþkumandan yardýmcýlýðý verilmesini istemesi, ülke bu vaziyette iken her babayiðidin talip olacaðý bir iþ midir? Bu makamlarý talep etmekle aklýnda nasýl bir proje olduðu hiç merak edilmiþ midir? Elbette hayýr!.. O, daima ve daima en yakýn arkadaþlarý tarafýndan bile makam ve mevkii hýrsý ile yanýp tutuþan bir adam olarak tanýnmýþtýr. Halbuki, hayatý boyunca hangi makam ve mevkiye talip olup da bunu yüzüne gözüne bulaþtýrmýþ ve vatana millete zarar vermiþtir ki?!..


    Bunu da böylece not ettikten sonra geçelim "þu kimseye haber vermeden" cepheden "aniden çekilme" meselesine:


    "F. (Falken) Ordular Grubu cephesinde (Yýldýrým Ordularý) durum gittikçe ciddileþiyordu. Her taraftan birliklerin artýk takati kalmadýðý, koþum ve makkare hayvanlarýnýn gittikçe bitkinleþtiði haberleri geliyordu. Hayvanlarýn durumuna önem vermek gerekiyordu. Zira ordularýn hareket kabiliyetleri bunlara baðlýydý. Bir kaç aydan beri günde ancak 1 ila 1.5 kilo -o da varsa- arpa verilen hayvanlar, ayrýca çok zaman susuz da kalýyor ve her üç orduda her gün yüzlercesi telef oluyordu. Mayýstan bu yana görülen þiddetli sýcaklar yüzünden artýk hayvanlarý otlatacak bir karýþ yer de kalmamýþtý.


    Hayvanlarýn bitkinliði o dereceye varmýþtý ki, bazý batarya ve toplarýn geceleri birkaç yüz metre içinde mevzi deðiþtirmeleri için verdiðim emirler bile güçlükle yerine getirilebiliyordu. Koþum hayvanlarýnýn çoðu, yokuþ yukarý ya da arýzalý yerlerde toplarý çekemiyordu.


    Bu durum ortadayken, Enver Paþanýn 4 Eylülde Filistin Cephesinin savunmasý konusunda taktik nasihatlarý vermesi, ordu komutanlarý ile benim üzerimde çok tuhaf bir etki yarattý. Zira gerek Enver Paþa, gerekse etrafýndaki subaylar, bizim cephemizdeki piyade mevzilerinden birini olsun görmüþ deðildi.


    þimdi gelelim taarruz gününe. "üstad(!) Necip Fazýl, Ýngiliz taarruzu baþlar baþlamaz Mustafa Kemal komutasýndaki 7. Ordunun kimseye haber vermeden geriye çekildiðini (kaçtýðýný) iddia ediyor ve þöyle diyordu:


    "Nihayet 31 Aðustos 1918... 7 nci ordu, ne saðýndaki 4 üncü orduya, ne de solundaki 8 inci orduya ve bilhassa Ordular Grupuna hiçbir haber vermeden ve hiçbir þey sýzdýrmadan, birdenbire Bisan istikametinde son süratle çekilmeye baþlýyor!!!"


    Dönelim yeniden "Yýldýrým Ordularý Grup Komutaný"Liman von Sanders'e ve bakalým "üstadlarýnýn" bu iddiasý doðru mu?!..


    "18-19 Eylül gecesi 7. Ordu cephesinde þiddetli muharebeler baþladý. 19 Eylül sabahý saat 3.30'da 8. Ordu'nun sað kanadýndaki grubun bütün siperleri, sahilden daðlara kadar, þiddetli bir topçu ateþi altýna alýndý.(..)


    7. Ordu, sabah saat 9.00 ile 10.00 arasýnda, Albay von Oppen'in bildirisine dayanarak, sað kanad grubu cephesinin sahil kesiminde yarýldýðýný ve düþman süvarisinin sahil boyunca ve Kuzey istikametinde ilerlemekte olduðunu haber verdi.(..)


    üðle üzeri Nasýra ile Nablus arasýnda baðlantý kurulunca, düþmanýn sahil bölgesinin her yanýndan ilerlediði ve 8. Ordu'nun Tellülkerim'den Anabeta'ya çekildiði acý haberi geldi. Bu habere göre, topçularýn büyük kýsmý düþman elinde kalmýþ ve 8. Ordu Komutanlýðý ile baðlantý kesilmiþti.


    7. Ordu, bu zamana kadar mevzilerinde kalabilmiþti. Fakat Albay von Oppen ile baðlantý kurabilmek için III. Kolordu ile geri mevzilere çekileceðini Ordu Komutaný (M. Kemal) bana bildirdi. Ben de bu hareketi doðru buldum. Ayrýca 7. Ordu Komutanlýðýna, 110. Piyade Alayýnýn Nablus yakýnýndaki taburunu ve elde edebileceði daha baþka kuvvetleri derhal Anabeta'ya gönderip oradaki vadiyi kapatmasýný emrettim.(..)


    üðleden sonra 7. Ordu Komutanlýðý, 110. Piyade Alayýnýn bir taburunun Anabeta'ya doðru yürüyüþe geçtiðini bildiriyor ve geriye kalan diðer taburlara 7. Ordu'nun taarruza uðrayan kendi cephesinde þiddetle ihtiyaç olduðundan baþka birlik gönderemeyeceðini ekliyordu.(..)


    üðleden sonra saat 3.30'da 7. Ordu'ya telgrafla bundan sonra genel bir geri çekilme gerekeceðini bildirdim ve bununla ilgili direktifler verdim. 7. Ordu, bu direktifleri aynen Salt'taki 4. Ordu'ya ve bir özetini de Anabeta'daki 8. Ordu'ya bildirecekti. Bu direktiflerde 7. Ordu'nun Beytülhasan üzerinden Bisan'a, von Oppen Grubunun Mesudiye üzerinden Cenin'e çekileceði ve 4. Ordu'nun da Zerka vadisi istikametini tutacaðý bildiriliyordu.(..)


    þimdi, bizzat olaylarýn içinde yer alan "Yýldýrým Ordularý Grup Komutaný Otto Liman von Sanders"in aðzýndan aktardýðýmýz þu cümleler karþýsýnda, M. Kemal'i kimseye haber vermeden cepheden "Bisan" istikametine gizlice"çekildiðini/kaçtýðýný", Filistin'i de bu yüzden kaybettiðimizi söyleyenler þimdi ne diyecek, çok merak ediyorum.


    Bir taraftan "haçlý" zihniyetine, "emperyalizm"e karþý çýktýðýnýzý söyleyeceksiniz, öte yandan Türk ve Müslüman düþmaný kimi sinsi Ermeni'nin "resmi tarih yalanlarý"diyerek ortaya attýðý yalanlara böyle dört elle sarýlacaksýnýz!..


    Hiç bir insanýn hatadan ve günahtan münezzeh olamayacaðýný bildiðiniz halde, emperyalist pençesi altýnda ezilmeye terk edilmiþ bu vatanda, emperyalistlerle kýyasýya bir mücadele içinde ömür tüketmiþ bir vatan evladýna karþý güttüðünüz bu dinmez kin, sizi kimlerle buluþturuyor, görüyor musunuz?!.. Gözünüz hiç bir þeyi görmüyorsa, bari bunu görsün!..


    --------------------


    Kaynak: "Türkiye'de 5 Yýl" - Liman von Sanders / Burçak Yayýnevi / üeviren: M. þevki Yazman, Basým Yýlý: 1968




    A. Hüsnü SEZGÝN / siyasetimilliye.blogspot.com / 4 Eylül 2011




  3. #3
    kozmoz
    Guest
    Tarihsel gerçekliði çok doðru olarak yansýtan bu yazýyý yazan ve burada yayýnlayanlara ço teþekkür ederim. Ulu önderimiz Atatürk bu görevi sýrasýnda sýtma nöbetleri ve aðýr böbrek aðrýlarý gibi ciddi saðlýk sorunlarý olmasýna karþýn yalnýzca 7. ordudaki askerleri deðil, diðer birliklerdeki askerleride olabildiðince sað olarak Halep'e çekme uðraþý içindedir. Bu arada, saðlýk durumlarý Mustafa Kemal'den çok daha iyi olan Cemal ve Cevat paþalar cepheden trenle Ýstanbul'a kaçmýþlardýr !

    Ulu önderimiz yalnýzca askerleri deðil, Suriye'de yaþayan ve Arap çetelerinin katliamlarýyla karþýlaþma olasýlýðý olan sivil Türkleri de olabildiðince Anadoluya getirmiþtir. Toroslarýn güneyi son çekilme yeridir ve bu bölgede güçlü bir savunma oluþturulmuþ, düþmanýn Anadolu'ya girmesi engellenmiþtir. Ulu önder Atatürk Toroslarda ve Antep yöresinde sivil milisler oluþturmuþ ve Yýldýrým Ordularý Osmanlý Padiþahýnýn emriyle daðýtýlýnca da ordunun silah ve cephanesini sivil milislere daðýtarak bir anlamda Kurtuluþ Savaþýný baþlatmýþtýr.

    Mustafa Yýldýrým'ýn "58 Gün" adlý tarihi romaný bu konudaki tüm tarihsel gerçekleri çarpýcý olarak anlatmaktadýr ve kesinlikle okunmalýdýr.

    Kozmoz

Benzer Konular

  1. Mustafa Kemal ATATÖRK'ten þiirler
    By bozok in forum Þiirlerimiz
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 01-22-2009, 04:49 PM
  2. Mustafa Kemal Paþa esir olmuþ...
    By bozok in forum Tarih
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 05-16-2008, 01:13 PM
  3. Mustafa Kemal'in Annesi
    By atoybil in forum Türk Dünyasý
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 10-09-2006, 12:51 AM
  4. Mustafa Kemal ''Türk-
    By türükbil in forum Tarih
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 12-09-2005, 07:59 PM
  5. Gazi Mustafa Kemal
    By türükbil in forum Ya TURAN, Ya ÖLÜM
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 11-17-2005, 05:03 PM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  
 
Turan Ordusu
   
Bitkisel Tedavi | Dogal Tedavi | Gazete Haberleri | Sikayet Yolla | Tüketici Haklari | Aloe Vera | Nas?l Zayiflarim | Diyet Liste | Bitkisel Tedavi