Anau Medeniyeti



Anau ve Konur Tepe
İtalyan bilim adamı Raphael Pumpelly bugünkü Türkmenistan sınırları içindeki Aşkabatğın güney-doğusunda yer alan Anau bölgesinde 60 yıllık bir çalışma yapmıştır. Pumpellyğnin Anauğdaki çalışması onun bütün hayatını kapsamaktadır. Yaptığı bu çalışmayı ğExplorations in Türkistanğ adlı eserinde 1904 yılında yayınlamıştır. ğTürkistanğın Aşkabat civarındaki Anau bölgesinde ve Anau kazılarında Pumpellyğe eşlik eden E.Huntingtonğun da Taklamakan çölünün doğu ve güney kısımlarında yaptıkları araştırmalar bu sahaların prehistorik devirlerde kuvvetli ve ilerlemiş bir medeniyet alanı olduklarını ispat etmiştirğ.
http://onturk.wordpress.com/2011/03/09/anau-medeniyeti/
R.Pumpelly yönetimindeki bilimsel kurul Anauğda biri kuzeyde diğeri güneyde olmak üzere iki kurganda (toprak mezar) kazı yapmıştır. Bunlardan daha eski olan kuzey kurganı kazısı Orta Asyağnın prehistorik devirlerini aydınlatması itibariyle çok önemli sonuçlar vermiştir. Bu kurganda birbiri üzerine kurulu iki kültür devresine ait iki tabaka bulunmuştur. Pumpelly bunları birinci kültür (Anau I) ve ikinci kültür (Anau II) tabakaları diye ayırmaktadır. Bunlardan alt katta bulunan kültür tabakası, elde edilen eserlere göre eneolitik devir medeniyetine ve milattan önce en aşağı 6000 sene evveline ait bulunmaktadır. Bu tabakada kerpiçten yapılmış evler, el ile işlenmiş boyalı seramikler ile beraber, örme sanatının varlığını gösteren birçok eserler bulunmuştur. Bu tabakadaki kazı aynı zamanda bu devirlerde Türkistanğda arpa, buğday gibi hububat ziraatının yüksek seviyede gelişmiş olduğunu göstermiştir.
Duerstin keşfine göre, at, öküz, koyun, domuz gibi hayvanların ehlileştirilmesi de bu kültür devresinde olmuştur.Bu ilk devirde, çok nadir olmak üzere bakıra da tesadüf olunmuş ise de kurşun ve kalay eseri görülememiştir. Kuzey kurganında Anau I. Kültürü üzerinde Anau II. Kültürünü oluşturan halkın, Anau I. Kültürü yaşatanlara bağlı oldukları anlaşılmaktadır. Anau IIğde bakır eserler ve eşyalar daha çoktur. Fakat bu kültür devresinde kalay mevcuttur. El ile işlenmiş seramik sanatı daha iyi geliştiği gibi nakışlar, Lapis Lacuri de bu tabakada çok bol şekilde bulunmuştur. Anau I. devrinde mevcut olan hayvanlara bu devirde çoban köpeği de eklenmiştir. Anau II. Kültür devresi kuraklık zamanında bitmiştir.
Anauğnun en eski kültürünü yaşatan Anau I daha eski olan bir medeniyetin uzun devirlere ait oluşum eseridir. Anau I ve Anau IIğden her ikisinin de şehir hayatını, buğday ve arpa ziraatını bilen daha eski bir medeniyetin mirası oldukları şüphesizdir.
Orta Asyağnın bu ilk medeniyetinin temelini atan insanlar buzullar devrinde bu bölgede kapalı bir halde kalarak medeni ilerlemelerde bulunmuşlardır. İran yaylasının ve Kafkasya bölgesinin buzlarla örtülü olması, Aral-Hazar denizinin kutup buzullarının güney cephesini çevirdikleri bu devirde Türkistanğdaki halk, harici bir engellemeye maruz kalmaksızın kendi kendilerine oluşum devirlerini geçirmişlerdir. Bu oluşum devrinin birçok kademeleri olduğu şüphesizdir. Bu kademelerden biri insanın taş balta, taş ok ucu kullandığı zamana kadar olan devir, diğeride ev inşasından en eski Anau medeniyetine kadar olan devirdirğ.
Buzul devrinin sonlarında Orta Asyağda sıcak bir iklimin başlaması, Türkistan halkının medeniyet yolundaki seyrini kamçılamıştır. Aral-Hazar iç denizleri etrafı adeta bir İç Asya Akdenizği kıyıları halini almış, bu şartların gereği olarak bu bölgeler o zamanki dünyanın en ileri şartlarını toplayan bir alem olmuş, iklimin ılımanlığı, gıdanın bolluğu buralardaki insanların çok fazla üreyip çoğalmalarını ve hızla ilerlemelerini sağlamıştır.
Fakat daha sonraları şiddetlenmiş olan kuruma olayı bu mutlu hayatı güçleştirmeye başlamıştır. Tabiatın yavaş yavaş kısırlaşması, insanlara gıdalarını kendi zekalarının yardımıyla suni olarak yetiştirmeye zorlamıştır. Orta Asya halkını erkenden ziraata ve hayvanları ehlileştirmeye yönelten etken işte bu durum olmuştur. Aynı etken daha sonraları, bir takım tecrübeleri izleyip suni sulama yollarını da bulduracaktı.
Orta Asyağnın kurumasının ilerlemesi, geçen zamanla birçok yerlerin çoraklaşması, üzerinde yaşanılabilen birçok ovaları çölleştirmiş, bu da bu ilk medeniyetin daha geniş bir sahaya yayılmasına sebep olmuştur. Yani önceden uygun alanlarda yoğun bir halde yaşayan bu ilk kültür temsilcileri, yavaşça olan kuruma neticesinde iskan kabiliyetini kaybeden bu alanları terk ederek yaşamaya daha elverişli alanlara dağılmışlardırğ.
Pumpelly bir taraftan Türkistanğda yaptığı araştırmalara, diğer taraftan da Anau kazılarının verilerine dayanarak şu iki hususu tespit etmektedir:
1.Orta Asyağda buğday ziraatına milattan 8000 sene önce (yani kuzey kurganının kuruluşundan önce) başlanmış olmasına ve hayvanların, ehlileştirilmesinin 6800-8000 tarihleri arasında yapılmış bulunmasına göre Orta Asyağda ziraat ve çiftçilik hayatı erkenden başlamış, ilk asıl hayat olmuştur.
2.üok erkenden toprağa bağlanmış olan insanlar, kuraklığın artması sonucunda, hayvanların ehlileştirilmesinden önce, biri vahalara sığınan çiftçi halk, diğeri ötede beride dolaşmaya başlayan avcı halk olmak üzere iki gruba ayrılmıştır.
Fakat asırların geçmesiyle beraber gitgide artan kuraklık sonucunda iklimin sürekli olarak kötüleşmesi, çiftçi halkı da yeni baştan çölleşmeye başlayan vahalarını terk ederek başka yerlere göçmeye zorlamış olduğu gibi göçebeleri de artık çölleşen steplerden yarı kurak alanlara çekilmeye ve buralarda yayılmaya sürüklemiştir. Bununla birlikte bu göçebe halkın da milattan önceki dördüncü binde vaha halkından hayvanat ve bitki yetiştirmek usulünü almış oldukları tahmin edilmektedir.
Göçler devrinde göçebelerin göçleri başlıca Avrasya stepleri üzerinden ve Karadenizğin kuzeyinden olmuştur. Vaha halkının göçleri ise güney-doğuda Hong-Hoc, güneyde İndus, batıda ise Fırat Dicle Nil ve Kızılırmak boylarına doğru olmuştur.
Anauğnun temsil ettiği neolitik kültürün bu kadar eski olması ve bu kültürün daha eski bir kültürün devamı bulunması, Orta Asya neolitik kültürünün çok eski bir zamanda ve her halde milattan önce 20.000′den çok önce başlamış olmasını gerektirmektedir.

Halen devam eden Kazı üalışmaları

Boyama çömlek desenleri

İrili ufaklı Kurganlar

Taş gereç ve heykeller
Anau Kazı üalışması
Anau kazısını yapmış olan Pumpelly, burada bulduğu ilk devir medeniyetinin kıdemini tasvir ederken şu satırları yazıyor: ğBaşlangıcı arzın derinliklerine gömülmüş olan ve tepesinde iskeletler bulunan Türkistanğın Anau medeniyetine, bu uzun geçmiş kültürüne baktığımız zaman Mezopotamya ve Mısırğın uzak bir devire ait malum kültürlerinden daha eski bir çağda 2000 yıl devam etmiş olan bir medeniyetin hayaliyle karşılaşmış oluyoruz: Daha başlangıçta evli barklı bir köy hayatı görünüyor. Kadınlar iplik büküyor, dokuma yapıyor, ekip biçiyor, zahireyi değirmen taşında öğütmeyi, fırınlarda ekmek pişirmeyi biliyorlardı. üömlekçilik sanatkarları kaplara şekiller veriyor, uzak zamanlardan miras kalan boyalarla üzerlerine şekiller çiziyorlardı. Tarlalarda erkekler toprağı sürüyor, vahşi hayvan sürülerini ateşte sertleştirilmiş oklarla avlıyor, dağlarda koyunları kovalıyorlardı. Bu manzara insanlığın barbarlıktan medeniyete geçiş halidir. Ehli hayvanlarımızın ve eski dünyada devrim yapmak üzere atın insan kontrolü altına alınmasının başlangıcını burada görüyorumğ

Anauğdan Bir Süs Eşyası
R.Pumpellyğnin 1904 yılında kitaplaştırdığı çalışması 60 yıllık bir çalışmanın ürünüdür. Anauğda yapılan kazı çalışmaları R.Pumpelly ile bitmiş değildir. 1900′lü yıllardan bugüne kadar kazı faaliyetlerine ara verilmemiştir. şu anda Anau Amerikağnın Pensilvanya üniversitesi nezaretinde kazılmaya devam etmektedir. Pensilvanya üniversitesiğne bağlı Penn Museum Anau kazısına çok önem vermektedir. Bizim kültürümüzün yabancılar tarafından araştırılıyor olması elbette ki bizi üzmektedir. Bu kazılar sonucunda elde edilen bilgilerin Türklerle samimi bir şekilde paylaşılmayacağı yönünde çok yoğun endişelerimiz vardır.
Pumpellyğnin tespitleri Türklerin göçebe değil yerleşik olduklarını göstermektedir. Türk halkının önce bir medeniyet oluşturduğu daha sonra iklimin zorlaması neticesi göçlerle yeryüzüne dağıldığı açıktır. Türkler Orta Asyağda yerleşik hayata geçmişler, tarım yapmışlar, hayvanı ehlileştirmişler ve dünya medeniyetinin temelini atmışlardır.
Ord.Prof.Dr.şemseddin Günaltay, Türk Tarihinin İlk Devirlerinden Yakın şark Elam ve Mezopotamya, Türk Tarih Kurumu Basımevi-1987, sf. 86-97.
Dipçe : Raphael Pumpelly, Sir Aurel Stein, Hubert Schimt gibi bilim insanlarının çalışmaları sonucu belirlenen bu uygarlığın başlangıç tarihi, Mısır ve Sümer uygarlıklarından çok eski bir zamana dayanıyor.
Amerikalı Jeolog ve Arkeolog Prof. Dr. Raphael Pumpelly (1837-1923) 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında Orta Asyağda arkeolojik çalışmalar yaptı. Aşkabat yakınındaki tarihi Ano-Anav kentinde 1904 yılında yaptığı kazıların sonuçlarını, ğExplorations in Turkestanğ adlı eserinde anlattı. Bu eserinde Pumpelly, M.ü. 8000 yıl, bir başka deyişle günümüzden 10 bin yıl öncesine ulaşan bir uygarlığın varlığından söz ediyor; bulduğu belgeleri değerlendirerek, bu uygarlığın özelliklerini anlatıyor. İki bin yıl süren bu uygarlığın insanları, buğday ekiyorlar, korunaklı evlerde yaşıyorlar, iplik büküyorlar, çömlek üzerine desen işleyebiliyorlardı. En ilginci ise, bu uygarlığın, insanlığın gelişmesini etkileyen ğilkğleri de barındırıyor olması. Sözgelimi, ğevcil olarak bildiğimiz hayvanlar, ilk kez bu uygarlık zamanında ehlileştirildi. Atğın insan buyruğunda çalışması yine ilk kez bu uygarlık zamanında başladı.