"Ýrtica" diye gürleyenler vatan satýlýrken niçin sessiz?



Eski 3.Ordu Komutaný Orgeneral Necati üzgen, Baþbakan Tayyip Erdoðan''ýn "Kürt sorunu" kavramýný kullanmasýný deðerlendirdiði açýklamasýnda, "AB, PKK''yý kullanarak bir Kürt azýnlýk yaratmaya çalýþýyor. Buna izin vermek Türkiye''nin parçalanmasýna kadar gider" dedi. Baþbakaný da eleþtiren üzgen, "Seçimi kaybederim düþüncesiyle hiçbir þey yapma, yasa çýkarma, sonra ordu terörün üstesinden gelemiyor söylemleri yay. Baþbakan olaylarýn dýþýnda kalýp oy kaybetmemek istiyor. Niye Güneydoðuya hep kendi zihniyetindekileri atadý?" diye sordu.


Gazeteci Tuncer Bahçývan ise, "ülkede Türk sorunu var" baþlýklý yazýsýnda þöyle dedi:
"Aslýnda ülkede Türk sorunu var.
Türkler, Türk geçinenler, Türklerden geçinenler!
Bazýlarý Türküm diyor seyrediyor. Türk gibi yaþamýyor, öyle davranmýyor, hakkýný aramýyor. Türk geçinenler yan gelip yatýyor, oportünist takýlýyor.
Türklerden geçinenler ise; her çeþit etnik gruptan gelip bu milletin sýrtýndan geçinenler.
Bunlar etnik keneler. Türklere yapýþmýþ hepsi maskeli hepsi kendi etnik çetelerine çalýþýyor. En tehlikelisi bunlar; kimi iþadamý kimi medya mensubu kimi sivil örgütçü."


www.sesar.com.tr ''nin "Gaflet, dalalet ve hýyanet içinde olan her kiþiye ve her kuruma" baþlýklý deðerlendirme yazýsýnda ise, aðýr eleþtiriler var:
"Türkiye Cumhuriyeti Baþbakaný ''Kürt Sorunu'' kavramýný kullanarak ''emperyalizmin jargonu''na teslim oldu. Bütün bunlar olurken, Genelkurmay Baþkanlýðý''ndan ''týss'' çýkmadý.
Baþörtüsü sorunu, ÝHL söz konusu olunca hemen ortaya dökülen ve ''Laiklikten taviz verilemez'' diye kükreyenlere, sivil-asker herkese soruyoruz!
''Laiklikten taviz verilemez'' korosu oluþtururken acaba niye ''vatandan taviz verilemez'' cephesi oluþturmuyorsunuz?
Yani, terör bahane edilerek ''vatan''dan taviz verilebilir mi?
Türkiye''nin; ''Kürtleri kullanan ülkeler sorunu'' mu var? Yoksa ''Kürt Sorunu'' mu?"


Deðerlendirmenin bu noktasýnda Baþbakanýn da Türkiye''nin bölünmesi operasyonunda kullanýldýðý, Genelkurmay Baþkaný ve Kuvvet Komutanlarýnýn ülkenin sorunlarýna ve satýþýna seyirci kaldýðý belirtiliyor ve istifaya davet ediliyorlar!
Erdoðan için, "Sayýn Baþbakan ve AKP''liler, partilerinin sorunlarýný, AKP içerisindeki rekabeti ve iyi gitmediði belli olan her þeyi örtmek için ''Kürt düþmaný devletlerin yaptýðý gibi'' Kürtleri kullanmasýn!" deniliyor ve kendisine "Son Diyarbakýr gezisi ''de facto'' federal yapýyý tanýdýðýnýz anlamýna mý geliyor?" diye soruluyorð
Genelkurmay''a ve Cumhurbaþkaný''na da sorular yöneltiliyor:
"Sabah Gazetesi''nde Aslý Aydýntaþbaþ''ýn köþesinde; Faruk Demir adlý eski MGK görevlisine Genelkurmay''ýn bir terör raporu hazýrlattýðý yazýldý. Faruk Demir''in ABD Büyükelçilik görevlisi John Kunstader''le yakýn iliþkisi ve rapora ABD''nin katkýsý bilindiði halde ABD diktesi böyle bir raporu, nasýl Genelkurmay Baþkanlýðýnda servise koydunuz?
Sayýn Cumhurbaþkaný Türk Telekom''un özelleþtirilmesine onay verdi. Türk Telekom''un altý ayda yaklaþýk 2 milyar dolar kazandýðýný gördükten sonra acaba ''altý ayda yaklaþýk 2 milyar dolar kazanan bir kurumu niye satýyorsunuz'' diye hükümete sordu mu?
Hükümetin atadýðý basit bir bürokrat için kýrk dereden su getiren Sayýn Cumhurbaþkaný, acaba yýllýk karý neredeyse 4 milyar dolarý bulan Telekomun 6,5 milyar dolarlýk satýþý için niye bu kadar acele etti?
Sayýn Cumhurbaþkaný''nýn onay ve kararlarýnda, dolaylý yollardan da olsa ''kanarya kardeþliði''nin etkisi var mý?
Sayýn Cumhurbaþkaný, görevini daha çok Cumhurbaþkanlýðý Genel Sekreterine mi yaptýrýyor?
Bütün bu ''ahval ve þerait'' gösteriyor ki Türkiye, bugün tarihinin en kritik anlarýndan birini yaþamaktadýr.
Ýçinde bulunduðumuz süreç Türkiye''nin ''var oluþ'' ya da ''yok oluþ'' sürecidir.
28 þubat''ta ''minareyi'' çalanlar, ''irtica''dan bir ''kýlýf'' hazýrlamýþlardý.
Ortalýk velveleye verilip ''Laiklik elden gidiyor'' yaygarasýyla; devlet ''soyulup soðana'' çevrilmiþti.
Ama artýk mýzrak, ''çuval''a sýðmamaktadýr.
Aynen Ýtalya''daki P2 Mason Locasý skandalýnda olduðu gibi bir skandalla karþý karþýyayýz.
Türkiye''yi yöneten kadro, düne kadar sadece itham ediliyordu. Ancak son dönemdeki geliþmelere karþý tutumlarý, ithamlarý boþa çýkardý. üünkü, bireysel acizlikleri, yetersizlikleri, liyakatsizlikleri ve maalesef yetkilerini ve akýllarýný kullanmakta gösterdikleri ''kasýtlý tutukluk'' ülkemizi felakete doðru sürüklemektedir.
Bu sebeple, bireysel yetersizlikler devlet yetersizliðine; bireysel acizlikler, kurum ve devlet acizliðine; bireysel liyakatsizlikler devlet liyakatsizliðine dönüþmeden yukarýda adý geçen tüm makamlardakileri istifaya davet ediyoruz."

Aslan Blut