Gösterilen sonuçlar: 1 ile 2 ve 2

Konu: Batý ile büyük hesaplaþma

  1. #1
    atoybil
    Guest

    Lightbulb Batý ile büyük hesaplaþma

    Batý ile büyük hesaplaþma


    Bu kabarmýþ topraða yüzünü sür, kucakla;
    Elbette baðý vardýr "olmuþ"un "olacak"la.
    Dudaða deðer gibi þimdi alný her erin,
    Bu havada ruhlarý dolaþýr þehitlerin.
    Biz, bu kutsi havanýn içinde var olmuþuz.
    Biz, bununla yoðrulmuþ, biz bununla dolmuþuz.
    Sadece döðünmedik "Vatan. Ýstiklal" diye
    Sakarya boylarýndan çýktýk Kocatepe''ye;
    Bu yol ki hürriyetin, kurtuluþun yoludur,
    Zincirsiz yaþamanýn tek çýkar yolu budur.
    Bir daha nikah kýydýk sevgili hürriyete;
    Kahramanlýk, Tanrý''dan vergidir bu millete...
    Bir damla asil kanda bin mucize saklýdýr,
    Bu topraklar Türklüðe inanmakta haklýdýr.
    Akdeniz''e tank gibi koþtu bütün kaðnýlar,
    Ey sevgili istiklal, ey güzel Dumlupýnar.
    Elbet yiðit olanlar layýk böyle topraða,
    Selam þanlý orduya, selam þanlý bayraða.
    Selam istiklal için çarpýþana, ölene,
    Selam topraða düþüp ölürken de gülene
    Selam ey Baþkumandan, Mustafa Kemal selam;
    Emanetin yaþýyor, güven iymanýmýz tam;
    Omuzlarýmýz hisar, baþlarýmýz burç yurda,
    Can vermeye andiçtik hepimiz tek uðurda...
    Bir tarihten gelinir, bir tarihe gidilir;
    Yaþamak isteyenler savaþmasýný bilir.
    Zamanýn kahramanlar gelebilir hakkýndan,
    Bize sesler geliyor, uzaklardan, yakýndan.
    Duyuldu mu bir kere "-haydin silah baþýna!"
    Yeniden giriþiriz Ýstiklal savaþýna...
    üdü varsa düþmanýn, meydan açýk, hazýrýz;
    Bu toprakta biz doðduk, biz yaþarýz, biz varýz.
    Kýndan sýyrýlmýþ kýlýç, top aðzýndan mermiyiz,
    Dumlu çocuklarýyýz, hiç yoldan döner miyiz?
    Söz verip baþ koymuþuz; Ýstiklal bize haktýr,
    Buna göz diken düþman çýksýn, kahrolacaktýr!..


    MAREþAL FEVZÝ üAKMAK 26 AÐUSTOS TAARRUZU VE SONRASINI ANLATIYOR
    Büyük Türk zaferinden 25 yýl sonra 1947 yýlý Aðustosu''nda Türk Kurtuluþ Savaþý''nýn büyük Kumandaný zaferimizin temelinde yatan büyük sýrlarý bir gazeteciye þöyle anlatmýþtýr.
    Rahmetli Mareþal Fevzi üakmak, Atatürk''ün derin itimad ve muhabbetini kazanmýþ büyük bir askerdi. Milli mücadele boyunca Erkan-ý Harbiye-i Umumiye Reisliðine ilaveten Heyet-i Vekile Reisliði (Baþvekillik) de yaptý. Yani ordunun baþýnda bulunduðu kadar memleketin idari mesuliyetini alan heyete de baþkanlýk etti. Büyük Millet Meclisi Reisi Baþkumandan Mustafa Kemal''in, iyi vefalý ve bilgili yardýmcýsý oldu. Gazi Büyük Zafer''in kazanýlýþýnda onun rolünü þöyle anlatýr:
    "...Taarruz, öteden beri Erkan-ý Harbiye-i Umumiye Reisi Paþa Hazretlerinin pek derin ilme ve vukufa ve pek derin feyz ve tecrübeye müsteniden ihzar ettiði plan dahilinde vuku bulacaktý. Bu plan dahilinde hazýrlýk emri verildi..."
    Bir ecnebi Mareþal üakmak''ý (Büyük Mehmetçik) diye tavsif etmiþti. Bu tasvif Türk askerinin kahramanlýðý ile Mareþal''in þanlý þahsiyetini birleþtiren güzel bir buluþtu. Aþaðýda Mareþalle yapýlmýþ bir röportaj okuyacaksýnýz:
    þimdi 1947 Eylül''ünün yedinci günündeyim. "üdemiþ" daðlarýnýn (1400) rakýmlýsýna yeþil bir leylek yuvasý gibi sýðýnmýþ "Gölcük" köyündeyiz. Yorumda, vaktiyle düþmanýn sahicisine ilk silahý atanlardan Alim Efe, karþýsýnda ise, bize, çocukluðumuzun imansýz günlerinde eriþilmez bir rüya sandýðým zafer saadetini kazandýrmýþ olan sayýlý adamlardan birisi: Mareþal üakmak var.
    Onun ne dýþ düþmanlarýn ne de yýlanýn asil, olgun ve içten güzelliðini yýpratamadýklarý ak yeleli çehresine bakarak gülümsüyorum:
    -Sizi düþünüyorum Mareþalim...Sizi ve nankör tarafýndan unutulan zaferinizin, vaktiyle bizi nelerden kurtardýðýný!..
    Mareþal yaþaran gözlerime babacan bir gülümseyiþle bakýyor.
    -Ýzmirli. Hislerine kapýlma... O zafer benim, þunun, bunun deðil bizimdir. Biz onu nasýl olsa kazanacaktýk...Zira bu milletin, uzun müddet uþaklarýn kölesi olarak yaþayamayacaðý muhakkaktý. Bizler Ýstiklalimize yapýlan taarruzun defini olsa olsa biraz hýzlandýrabilmiþ, kolaylaþtýrabilmiþ sayabiliriz.
    Sonra ciddileþerek ilave ediyor.
    -Fakat ne dersiniz? O sýrada siz Ýzmir''de bizi beklerken biz Anadolu''da sade düþmanlarýmýzla deðil, ayný zamanda en yakýn kavga arkadaþlarýmýzýn -hemen hemen düþman silahlarý kadar tehlikeli olan- dalaletleriyle mücadele ediyorduk. Sorduðunuz suale cevap vermek, yani Ýzmir''e nasýl girdiðimizi anlatmak için, dokuz Eylül''e takaddüm eden günlerin olaylarýný da hatýrlamam zaruridir...Zira "Ýzmir"in istiklal kavgamýzda bir bakýmdan baþka vilayetlerimizinkine hiç benzemeyen bir hususiyeti vardýr. Faraza, þahsen bana sorarsanýz ben hususiyeti hülasa etmek için derim ki:
    þimdi sýrasý geldiði için açýklamaya mecburum ki, biz hedefi Ýzmir olacak bir kati ve büyük taarruzu tasarlarken, karþýmýzda düþman ordusundan evvel Millet Meclis''inin pasif diplomatlarý dikildi. Onlar düþman anlaþmamýza taraftarlýk ediyorlar ve yapmak istediðimiz taarruz teþebbüsünü, bir cinnet sayýyorlardý.
    O sýrada, Fransýzlar bize, Ýngilizler ise Yunanlýlara taraftardýlar...Bu sayede biz Fransýzlardan bir miktar silah almýþ bulunuyorduk. Ben bütün cepheyi gezmiþ, kumandanlarla, neferlerle, zabitlerle konuþmuþ ve ordumuzun durumunu, her bakýmdan yapmak istediðimiz taarruz hareketine alabildiðine elveriþli bulmuþtum.
    Zaten böyle olmasaydý bile, hakkýmýzý düþmana kuvvetimizi göstermeden tanýtmamýz imkaný yoktu. Yunanlýlar, Ýngilizler tarafýndan adamakýllý þýmartýlmýþlardý. Ýstanbul''un sözde halifesi, Mýsýr Hýdivliði''nin sefil salahiyetlerini kabule bile bir uþak namzedi idi. Bu vaziyette, onun tarafýndan idama mahkum edilmiþ bulunan bizler, mücadele meydanýnda ciddi bir kuvvet, ciddi bir varlýk olduðumuzu göstermeden Ýngilizlere sözümüzü nasýl dinletebilirdik?
    Böyle düþünmekte Mustafa Kemal''le tamamen mutabýk olduðumuz için ben ordudaki vazifemden ayrýlarak, Erkan-ý Harbiye Dairesi''nin odasýna kapanmýþ, yapýlacak taarruzun planlarýný hazýrlamaya koyulmuþtum.

    O sýrada bir gün Ankara''daki hükümet konaðýnýn üst katýnda fevkalade bir toplantý yapýldý. Toplanan Vekiller heyetine, Rauf Bey riyaset ediyordu. Ve müzakerelerin baþlayýþýndan pek az sonra taarruz aleyhtarlarýnýn itirazlarý alabildiðine þiddetlendi. Kimisi taarruzun cinnet olduðunu söylüyor, kimisi, "ne diye boþuna kan dökelim"diyor, kimisi ise:
    "-Efendim, yüzde yirmi beþ zafer ihtimali olsa, bu taarruza bende taraftar olurdum., fakat maalesef yok!.." diyordu.
    Nihayet içlerinden biri kalkýp da:
    "-Efendim, bizim þu katar katýrýmýz ve þu kadar devemiz olsaydý, bu yapýlabilirdi!.." kabilinden bir hezeyan savurunca dayanamayarak yumruðumu masaya vurdum ve:
    "-Efendim" dedim, "Bu taarruzda zafer ihtimali, yüzde yirmi beþ deðil, yüzde yetmiþ beþtir. Filvaki, bizim muanzlarýmýzýn istedikleri miktarda katýrýmýz veya devemiz yok ama ben Mehmetçiðin mücadele gücünü, dünyanýn baþka bir mahlûkiyle mukayese edemem... O Mehmetçik, kavgayý çok sevdiði zaman, deveden çok fazla yol yürüyerek ve deveden çok fazla aç kalarak dövüþür. Hem unutmayýn ki, Sakarya kavgamýza, mermilerimizin çoðunu Mehmetçiðin karýsý taþýmýþtýr.
    Muarýzlarýmýza göre, düþmanýn tel örgüleri varmýþ. Bunu söyleyenlere hatýrlatýrým ki Mehmetçik sahiden hýrsa gelince, yumruklarýyla telleri deðil, demirleri paralamýþtýr!.."
    Benim bu sözlerim üzerine rahmetli "Kara Vasýf":
    "-Ýyi amma efendim, Ankara ile Ýzmir arasýndaki 800 kilometrelik mesafeyi alýrken, askeri neyle besleyeceðiz?" demezler mi?
    "Tahmin buyuracaðýnýz gibi, ona mesafeyi ölçerken, pergeli bir halde yanlýþ tutmuþ olduðunu söyledim. Zira belliydi ki muterizlerimiz, bizim taarruza, Ankara''dan deðil, Afyon''dan baþlayacaðýmýzý bile hesaplayamayacak kadar gaflet içindeydiler.
    Maamafih insafla itiraf edeyim ki, kendisine:
    -Vasif Bey...þimdi harman mevsimidir. þimdi köylünün elinde her þey vardýr. Onlar, kendi ordularýný, fýrýnlar dolusu ekmek çýkararak, sürülerle kurbanlar keserek ve çuvallar dolusu üzümler saðlayarak karþýlayacaklardýr. Bu kavga, baþka ordularýn baþka þartlar içinde yaptýklarý kavgalardan hiçbirisine benzemez. Bunun içindir ki, bu kavgada bizim iaþe menzilimiz, tarihin klasik harplerinde görülen ordularýn ki gibi gerimizde deðil, ilerimizdedir..."
    Dediðim zaman, Kara Vasýf''ýn gözleri yaþarmýþtý.
    Ve çok þükür, þimdi adýný anmak istemediðim o musýr muanzýmýzýn hala:
    "-Bize deve lazým...bize katýr lazým!.."
    Deyip durmasýna raðmen taarruz kararýmýz heyeti vekile ekseriyetinin tasdikine kavuþtu!
    Mareþal:
    -ütesini biliyorsunuz diyor. üok þükür zafer, tarihlerde okuduðunuz þekilde kazanýldý. Fakat tuhaf deðil mi? Afyon''un sukut ettiðine dürbünleriyle bakmadan inanmayanlar ve bu meyanda bilhassa:
    Bize:
    "-Efendim, bu iþe deve lazým...Bu iþ devesiz olmaz!.." diyen zevat:
    "Aþk olsun...Ýyi oldu. Fakat siz yoruldunuz, artýk iþin ötesini bize býrakýn...Tek siz biraz dinlenin de, alimallah biz gidip Ýzmir''e gireriz!.." demezler mi?
    Fakat müsaadenizle, biz henüz layýkýyla saðlanmýþ saymadýðýmýz bu þerefi, onlara emanet edemezdik. Bunun içindir ki, orduyu, Mustafa Kemal''le beraber Afyon''dan Ýzmir''e kadar adým adým takip ettik...
    þimdi o yolda, bazen buðday, bazende üzüm çuvallarý üzerinde, ikiþer saat kestirerek geçirdiðimiz geceleri hatýrlýyorum. Hatta bu saatlerin birisinde, üzerine uzandýðý çuvalýn deliðinden aldýðý bir avuç üzümü aðzýna atmadan evvel, koca Mustafa Kemal''in gülerek:
    "-Paþam þu hayatýn cilvesine bak, arslanlýk edelim derken farelere döndük: çuval deliðinden üzüm çalýyoruz!.." dediðini, o yolculuðumuzun en þirin nüktelerinden biri olarak hatýrlarým...Fakat, inanýn bana, ömrümde hiçbir baþka yataðýn rahatý, beni o üzüm çuvallarýnýn üzerinde çekilen muzaffer uyku kadar mesut etmemiþtir!..

  2. #2
    atoybil
    Guest

    Lightbulb Batý ile büyük hesaplaþma

    Bu son cümleyi söylerken, gözleri dolan Mareþal sözlerini þöyle tamamladý:
    -Yalnýz, bir büyük hatamýz oldu. Büyük Taarruz''dan sonra, Mareþal Penlöve''den Franclen Buyon''dan ve arkadaþlarýndan müteþekkil bir Fransýz heyeti, bizimle Anadolu''nun herhangi bir yerinde temasta bulunmak istemiþti.
    Biz onlara kendilerini 9 Eylül''de "Nif''de buluþacaðýmýzý bildirmiþtik. Nif''e vardýðýmýz zaman, onlardan Türk ordusunun harekatýný, aramýzda geçecek müzakerelerden sonraya býrakmamýzý isteyen bir baþka tel aldýk. Elbette ki, hiç olmazsa zararsýz ve diplomatik bir nezaket göstererek, onlarýn bu ricalarýný is''af etmek istedik. Fakat hemen o anda Ýzmir''den gelen bir haber. Türk Süvarilerinin Akdeniz kýyýsýna varmýþ bulunduklarýný ve Kordon Boyu''nda haklý bir zafer neþvesi içinde at oynattýklarýný bildiriyordu. Bu itibarla, belliydi ki, Fransýz dostlarýmýzýn teli elimize geç gelmiþti!..ve tevazu ile gülümseyerek ilave etti:
    "-Bu yüzden, Ýzmir''e varýnca elimizde olmayan sebepler yüzünden, randevumuza evvel geldiðimiz için, Fransýz dostlarýmýzdan af istedik!.."

    VÝYANA KAPILARINDAN BAþLAYAN BOZGUN ANKARA üNLERÝNE KADAR DAYANMIþTI. Sakarya zaferinden sonra baþlayan Türk ataðý Afyon''a ulaþmýþtý. Bu defa Türklerin yükselme devri yeniden canlanýyordu. Batýlýlarýn "Haçýn girdiði yere bir daha hilal dönemez" söylencesi tersine dönmüþtü. 26 Aðustos Türk saldýrý hareketi baþladýðýnda dost ve düþman bütün dünyanýn gözleri Anadolu bozkýrlarýna çevrilmiþti. Doðudan batýya bütün dünya Türkün savaþýný seyrediyordu. Türk Baþkumandaný saldýrý emrinin verildiði anda yaptýðý duayý þu cümleyle bitiriyordu "ya Rabbi eðer zaferi kazanamayacaksak bana o günü gösterme, canýmý al!" Türk saldýrý hareketi taþhan, coþan bir sel gibi Ýzmir''e doðru akýyordu. Türk askerlerinin dilinde o günlerde pek ünlü olan bir marþ yankýlanýyordu.
    Tekbirle hücum sesleri gökkubbeyi buldu.
    Hür Ankara''nýn savleti Afyon''da duyuldu.
    Ulu Serdar''la ardýndaki müslüman oldu.
    Allah diye avaz ederek cenge koyuldu.
    Türk askeri saldýrý hedefin Akdeniz olsun
    Yunan denilen sýska hariminde boðulsun
    Tarihi kül olsun o lain bayraðý sönsün
    þanlar dolu tarihime bin menkibe doðsun.
    Türk saldýrý hareketi o kadar süratle geliþmiþti ki düþman kuvvetleri kendini toparlayamadan baþkumandanlarýyla beraber bütün kýta kumandanlarý Türk ordusunun eline esir düþmüþtü. Bu defa Avrupa''daki Yunanlýlarýn yardakçýlarý fýrsat bulup kendilerini toparlayarak Yunanlýlara yardýma da koþamamýþlardý. Artýk büyük Türk seferi büyük bir kesinlik kazanmýþtý. Türk baþkumandanýnýn "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz''dir ileri" komutunu yerine getirmek için yýldýrým gibi düþmanýn üzerine atýlmýþlardý. O zamanlar ilkokul kitaplarýna kadar giren þairin mýsralarý durumu bütün gerçek ifadeye kadirdi:
    26 Aðustos gece sabaha karþý
    Toplarýn çelik aðzý çaldý bir hücum marþý
    Bu ölüm musikisi içinde yandý daðlar
    Altüst oldu siperler eridi çelik aðlar
    Rüzgarlardan yeleli yýldýrýmdan kanatlý
    Alevlerin içinden geçti binlerce atlar..."
    Artýk Akdeniz kýyýlarý denize dökülen Yunan istila sürülerinin leþleriyle dolmuþtu. Maðlup olan yalnýz Yunanlýlar deðil Batýlýlarýn Türkiye''ye karþý uyguladýklarý emperyalistlerin emellerinin de boðulmasýyla sonuçlanmýþtýr. Artýk tarihte Türklerin yeniden yükselme devri baþlýyordu. Bu süreç günümüze kadar devam edecektir.

    Aslan Blut

Benzer Konular

  1. Nihai Hesaplaþma
    By bozok in forum Ya TURAN, Ya ÖLÜM
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 06-20-2011, 12:06 PM
  2. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 08-28-2010, 05:05 PM
  3. Açýlým yoluyla hesaplaþma
    By bozok in forum Vatan SATILIYOR!!!!!
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 09-28-2009, 11:47 AM
  4. Aðca Özerinden Hesaplaþma
    By maturidi in forum AB, Avrupa Birligi ve Türkler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 01-16-2006, 12:01 PM
  5. Batý ile hesaplaþmanýn
    By atoybil in forum Kültür
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 09-29-2005, 07:51 PM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  
 
Turan Ordusu
   
Bitkisel Tedavi | Dogal Tedavi | Gazete Haberleri | Sikayet Yolla | Tüketici Haklari | Aloe Vera | Nas?l Zayiflarim | Diyet Liste | Bitkisel Tedavi