Marmara üniversitesi üðretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Durmuþ Hocaoðlu: Türkiye'nin "Büyük Türkiye" olmakla yok olmak arasýnda ince bir çizgide olduðuna dikkat çekerek, yapýlmasý gereken ilk hareketi açýkladý:
Milli Entelijansiya ve Yeniden Kuvay-ý Milliye

AB ile ABD arasýnda mevcut "Atlantik üatlaðý" denilen sürtüþmenin önümüzdeki yýllarda çok ciddi çatýþmalara kadar gidebileceðini öne süren Marmara üniversitesi üðretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Durmuþ Hocaoðlu:


Bugün, ayaklarýnýn üstüne durmak için IMF'ten, AB'den para dilenen, mahrem teknolojilerini (Tanklarýný, F4-F5 uçaklarýný) Ýsrail'de modernize ettiren, endüstrisi olmayan, tarýmý baltalanan ancak dünyadaki siyasi dengelerden birine yaslanarak ayakta durmaya çalýþan, devletiyle milleti arasýnda güven yerine güvensizlik ihsas eden politikalarýn hakim olduðu, devletin milleti potansiyel düþman, milletinde devleti kutsallarýyla uðraþan "zalim bir düþman" olarak gördüðü bir durumda, Türkiye kendine gelmek zorundadýr. Milletine sahip çýkamamýþ o güçlü imparatorluklarý yutmuþ Anadolu, böyle yaþamaya çalýþan Türkiye'yi adeta yalamadan yutar... Yeni bir Kuvay-ý Milliye Ruhu'na ihtiyacýmýz varð Bu ruh halinde; halkýný potansiyel bir düþman olarak görmeyen, onun kutsallarýyla oynamayan, onlara saygý gösteren bir devlet anlayýþý, milli ve birikimli bir teþkilatlanma (milli entelijansiya) var.



--------------------------------------------------------------------------------
Milli Entelijansiya ve Yeniden Kuvay-ý Milliye


AB ile ABD arasýnda mevcut "Atlantik üatlaðý" denilen sürtüþmenin önümüzdeki yýllarda çok ciddi çatýþmalara kadar gidebileceðini öne süren Marmara üniversitesi üðretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Durmuþ Hocaoðlu:
Bugün, ayaklarýnýn üstüne durmak için IMF'ten, AB'den para dilenen, mahrem teknolojilerini (Tanklarýný, F4-F5 uçaklarýný) Ýsrail'de modernize ettiren, endüstrisi olmayan, tarýmý baltalanan ancak dünyadaki siyasi dengelerden birine yaslanarak ayakta durmaya çalýþan, devletiyle milleti arasýnda güven yerine güvensizlik ihsas eden politikalarýn hakim olduðu, devletin milleti potansiyel düþman, milletinde devleti kutsallarýyla uðraþan "zalim bir düþman" olarak gördüðü bir durumda, Türkiye kendine gelmek zorundadýr. Milletine sahip çýkamamýþ o güçlü imparatorluklarý yutmuþ Anadolu, böyle yaþamaya çalýþan Türkiye'yi adeta yalamadan yutar...
Yeni bir Kuvay-ý Milliye Ruhu'na ihtiyacýmýz varð Bu ruh halinde; halkýný potansiyel bir düþman olarak görmeyen, onun kutsallarýyla oynamayan, onlara saygý gösteren bir devlet anlayýþý, milli ve birikimli bir teþkilatlanma (milli entelijansiya) var. Gerçek milliyetçiliði kendisine þiar edinmiþ, entelektüel hareketlere ihtiyacýmýz var.
Unutmayalým bu üzerinde yaþadýðýmýz topraklarý da Kuvay-ý Milliye hareketiyle kurtardýk.

Avrupa Birliði, muhtemelen, kýsa bir zaman sonra"Avrupa Birleþik Devletleri"ne dönüþecek. 15 ülkenin katýlýmýyla nüfusu takriben "500-550 milyon"a çýkacak, milli gelir olarak "ABD ile atbaþý" olacak belki de onu geçecek, "7.5 milyon kilometrekare yüzölçümü" ve þimdiden temelleri atýlan "22 milyon askere" sahip Avrupa Birliði Ordusu'na sahip bir Avrupa, koloniler yaðmasýnda ABD ile 19. Yüzyýlda kolonyolistler arasýnda dünyanýn paylaþýmý sýrasýnda çýkan çatýþmaya benzer bir çatýþmaya girecektir.
Avrupa Birliði'nin bu kapsamlý, elitist, jakoben siyaset projesi içersinde her gün eritilen bir Türkiye görmek istemiyorum. ABD'de bir Eyalet ne anlama geliyorsa Türkiye'de AB içersinde baðýmlý ve güdümlü bir eyalet haline getirilecek. Ve Türk milleti de mevcut plan içersinde oluþturulmaya çalýþan sözde "Avrupa Milleti" çatýsý altýnda "alt kimlik" olarak yaþamak zorunda býrakýlacaktýr.. Türkiye, AB'ye üyelik belgesini imzaladýðý an kendi eliyle baðýmsýzlýðýný da teslim etmiþ olacaktýr.
Türkiye'yi bu hale düþürecek olanlar; Bu milleti Avrupa'nýn alt kimliði olarak, "jandarmasý, lejyoneri, muhbiri, ajaný" olarak kullanmayý hedeflemektedir. Bu milletin evlatlarý Avrupa'nýn paralý askerleri olarak savaþacaklar. Anzak askerleri gibi emperyalist çýkarlar uðruna masum milletlerin kanýna girecek tetikçiler olacaklar. Ve bir zaman sonra kýzgýn kumun üstüne serpilmiþ bir kova su gibi buharlaþacaklar. Bir tek örnek bile yeter; Kuzey'den gelen eski amca çocuklarý Hunlar, Avarlar, Bulgar Türkleri'nden geriye ne kaldý?..


üncelikli olarak, Siyaset felsefesinin konusu olan ve eski Yunan'dan bu yana sürekli tarif edilen "Devlet" kavramýný tanýmlayalým. Mantýk silsilesi içersinde anlatmak istediðimiz meselenin iyice anlaþýlmasý için bunun gerekli olduðunu düþünüyorum? Ýþin felsefesine girmeden yalnýz Aristo'nun bahsettiði "ideal devlete" vurgu yaparak, olmasý gereken devleti açýklayabilir miyiz?..

- Aristo'nun bahsettiði "ideal devlet"e vurgu yapacak olursak bu çok mücerret bir kavram. üünkü onun bahsettiði devlet kusursuz bir devlet mekanizmasýný iþliyor. Tek kusuru vardýr o kadar mükemmeldir ki, yeryüzünde gerçekleþtirilmesi mümkün deðildir. Ancak buna raðmen bazý temel pirensiplere riayet edilmesi þartýyla bu devletin gerçekleþtirilebileceðini Pluton, "Devlet" isimli eserinde söylemektedir. Nedir onun kastettiði devlet, kýsaca söyleyecek olursak, "devlet yönetiminin filozoflarýn yönetiminde olmasýný öngören bir düþüncedir". Bunun dýþýnda ideal devlet tanýmlarý da yapýlmýþtýr. Ancak konuyu uzatmadan asýl söylenmesi gerekeni söylersek, "Ýdeal devlet mümkün olduðunca yönetim kusurlarýndan arýndýrýlmýþ devlet manasýna gelmektedir" diyebiliriz. Tabii bu baðlamda, akla þöyle bir soru gelebilir, acaba þu ana kadar böyle bir devlet modeli geliþtirilebilmiþ midir? Yaþanmýþ veya yaþanmakta olan bir örneði var mýdýr? Ýdeal devlet imparatorluk mudur, monarþi veya oligarþik bir yapýlanmamadýr, yoksa ulus-devlet midir? Konferedasyon mudur?.. þeklinde onlarca soru sorularak cevap aranabilir. Hatta ideal devlet, bir kamu mutabakatý sonucunda oluþturulan ve devlet yönetiminin doðrudan doðruya topluma karþý sorumlu olduðu adýna Enstüramantel Devlet denen, bütün plan proje, hukuk sisteminin devlet elitleri tarafýndan deðil de "toplumun erki" tarafýndan belirlendiði devlet midir? Diye bir soru sorulacak olursa buna da çok kýsaca þu cevabý verebiliriz ki, bu benim kiþisel yorumumdur. Ýdeal devlet; vatandaþýný mutlu eden, taþýmýþ olduðu kimliðiyle, bayraðýyla onur duymasýný saðlayan, rencide etmeyen, "emreden deðil hizmet götüren" ve "meþruiyetini" vatandaþýndan alan" devlet yapýsýdýr. Bunun da en iyi örneði demokrasidir. Demokrasi tabiatýyla çok uzun bir tartýþma konusudur. þu kadarýný söyleyecek olursak demokrasi yönetimin "desos"ta yani "halkta" olmasý demektir. Ýyi bir devletin mutlaka sahip olmasý gereken en önemli prensiplerden birisi kanaatimce hem tarihe hem de istikbale karþý sorumluluðu olduðunu hisseden, tüm mekanizmalarýyla bu sorumluluk bilincini birincil derecede göz önünde bulunduran bir devlettir. Böyle bir devlet; "ülülerin diriler üzerinde hakký bulunduðunu, bu ülkenin miras alýndýðýný ve tarihi sürekliliðini devam ettirmek zorunda olduðunu, gelecek nesillere de devralýnan devletten daha iyi bir devlet daha iyi bir vatan, daha müreffeh bir toplum býrakmak gibi bir sorumluluk içersinde olduðunu" bilir.
üünkü tarih bir sürekliliktir. Devletler, her sabah kalktýðýmýzda yeniden kurulmaz. Her devlet mutlaka tarihi bir derinliðe oturur.