Gösterilen sonuçlar: 1 ile 4 ve 4

Konu: Doç. Dr. Durmuþ Hocaoðlu: "Öözüm Milli Entelijansiya ve Yeniden Kuvay-ý Milliye" 1

  1. #1
    atoybil
    Guest

    Exclamation Doç. Dr. Durmuþ Hocaoðlu: "Çözüm Milli Entelijansiya ve Yeniden Kuvay-ý Milliye" 1

    Marmara üniversitesi üðretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Durmuþ Hocaoðlu: Türkiye'nin "Büyük Türkiye" olmakla yok olmak arasýnda ince bir çizgide olduðuna dikkat çekerek, yapýlmasý gereken ilk hareketi açýkladý:
    Milli Entelijansiya ve Yeniden Kuvay-ý Milliye

    AB ile ABD arasýnda mevcut "Atlantik üatlaðý" denilen sürtüþmenin önümüzdeki yýllarda çok ciddi çatýþmalara kadar gidebileceðini öne süren Marmara üniversitesi üðretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Durmuþ Hocaoðlu:


    Bugün, ayaklarýnýn üstüne durmak için IMF'ten, AB'den para dilenen, mahrem teknolojilerini (Tanklarýný, F4-F5 uçaklarýný) Ýsrail'de modernize ettiren, endüstrisi olmayan, tarýmý baltalanan ancak dünyadaki siyasi dengelerden birine yaslanarak ayakta durmaya çalýþan, devletiyle milleti arasýnda güven yerine güvensizlik ihsas eden politikalarýn hakim olduðu, devletin milleti potansiyel düþman, milletinde devleti kutsallarýyla uðraþan "zalim bir düþman" olarak gördüðü bir durumda, Türkiye kendine gelmek zorundadýr. Milletine sahip çýkamamýþ o güçlü imparatorluklarý yutmuþ Anadolu, böyle yaþamaya çalýþan Türkiye'yi adeta yalamadan yutar... Yeni bir Kuvay-ý Milliye Ruhu'na ihtiyacýmýz varð Bu ruh halinde; halkýný potansiyel bir düþman olarak görmeyen, onun kutsallarýyla oynamayan, onlara saygý gösteren bir devlet anlayýþý, milli ve birikimli bir teþkilatlanma (milli entelijansiya) var.



    --------------------------------------------------------------------------------
    Milli Entelijansiya ve Yeniden Kuvay-ý Milliye


    AB ile ABD arasýnda mevcut "Atlantik üatlaðý" denilen sürtüþmenin önümüzdeki yýllarda çok ciddi çatýþmalara kadar gidebileceðini öne süren Marmara üniversitesi üðretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Durmuþ Hocaoðlu:
    Bugün, ayaklarýnýn üstüne durmak için IMF'ten, AB'den para dilenen, mahrem teknolojilerini (Tanklarýný, F4-F5 uçaklarýný) Ýsrail'de modernize ettiren, endüstrisi olmayan, tarýmý baltalanan ancak dünyadaki siyasi dengelerden birine yaslanarak ayakta durmaya çalýþan, devletiyle milleti arasýnda güven yerine güvensizlik ihsas eden politikalarýn hakim olduðu, devletin milleti potansiyel düþman, milletinde devleti kutsallarýyla uðraþan "zalim bir düþman" olarak gördüðü bir durumda, Türkiye kendine gelmek zorundadýr. Milletine sahip çýkamamýþ o güçlü imparatorluklarý yutmuþ Anadolu, böyle yaþamaya çalýþan Türkiye'yi adeta yalamadan yutar...
    Yeni bir Kuvay-ý Milliye Ruhu'na ihtiyacýmýz varð Bu ruh halinde; halkýný potansiyel bir düþman olarak görmeyen, onun kutsallarýyla oynamayan, onlara saygý gösteren bir devlet anlayýþý, milli ve birikimli bir teþkilatlanma (milli entelijansiya) var. Gerçek milliyetçiliði kendisine þiar edinmiþ, entelektüel hareketlere ihtiyacýmýz var.
    Unutmayalým bu üzerinde yaþadýðýmýz topraklarý da Kuvay-ý Milliye hareketiyle kurtardýk.

    Avrupa Birliði, muhtemelen, kýsa bir zaman sonra"Avrupa Birleþik Devletleri"ne dönüþecek. 15 ülkenin katýlýmýyla nüfusu takriben "500-550 milyon"a çýkacak, milli gelir olarak "ABD ile atbaþý" olacak belki de onu geçecek, "7.5 milyon kilometrekare yüzölçümü" ve þimdiden temelleri atýlan "22 milyon askere" sahip Avrupa Birliði Ordusu'na sahip bir Avrupa, koloniler yaðmasýnda ABD ile 19. Yüzyýlda kolonyolistler arasýnda dünyanýn paylaþýmý sýrasýnda çýkan çatýþmaya benzer bir çatýþmaya girecektir.
    Avrupa Birliði'nin bu kapsamlý, elitist, jakoben siyaset projesi içersinde her gün eritilen bir Türkiye görmek istemiyorum. ABD'de bir Eyalet ne anlama geliyorsa Türkiye'de AB içersinde baðýmlý ve güdümlü bir eyalet haline getirilecek. Ve Türk milleti de mevcut plan içersinde oluþturulmaya çalýþan sözde "Avrupa Milleti" çatýsý altýnda "alt kimlik" olarak yaþamak zorunda býrakýlacaktýr.. Türkiye, AB'ye üyelik belgesini imzaladýðý an kendi eliyle baðýmsýzlýðýný da teslim etmiþ olacaktýr.
    Türkiye'yi bu hale düþürecek olanlar; Bu milleti Avrupa'nýn alt kimliði olarak, "jandarmasý, lejyoneri, muhbiri, ajaný" olarak kullanmayý hedeflemektedir. Bu milletin evlatlarý Avrupa'nýn paralý askerleri olarak savaþacaklar. Anzak askerleri gibi emperyalist çýkarlar uðruna masum milletlerin kanýna girecek tetikçiler olacaklar. Ve bir zaman sonra kýzgýn kumun üstüne serpilmiþ bir kova su gibi buharlaþacaklar. Bir tek örnek bile yeter; Kuzey'den gelen eski amca çocuklarý Hunlar, Avarlar, Bulgar Türkleri'nden geriye ne kaldý?..


    üncelikli olarak, Siyaset felsefesinin konusu olan ve eski Yunan'dan bu yana sürekli tarif edilen "Devlet" kavramýný tanýmlayalým. Mantýk silsilesi içersinde anlatmak istediðimiz meselenin iyice anlaþýlmasý için bunun gerekli olduðunu düþünüyorum? Ýþin felsefesine girmeden yalnýz Aristo'nun bahsettiði "ideal devlete" vurgu yaparak, olmasý gereken devleti açýklayabilir miyiz?..

    - Aristo'nun bahsettiði "ideal devlet"e vurgu yapacak olursak bu çok mücerret bir kavram. üünkü onun bahsettiði devlet kusursuz bir devlet mekanizmasýný iþliyor. Tek kusuru vardýr o kadar mükemmeldir ki, yeryüzünde gerçekleþtirilmesi mümkün deðildir. Ancak buna raðmen bazý temel pirensiplere riayet edilmesi þartýyla bu devletin gerçekleþtirilebileceðini Pluton, "Devlet" isimli eserinde söylemektedir. Nedir onun kastettiði devlet, kýsaca söyleyecek olursak, "devlet yönetiminin filozoflarýn yönetiminde olmasýný öngören bir düþüncedir". Bunun dýþýnda ideal devlet tanýmlarý da yapýlmýþtýr. Ancak konuyu uzatmadan asýl söylenmesi gerekeni söylersek, "Ýdeal devlet mümkün olduðunca yönetim kusurlarýndan arýndýrýlmýþ devlet manasýna gelmektedir" diyebiliriz. Tabii bu baðlamda, akla þöyle bir soru gelebilir, acaba þu ana kadar böyle bir devlet modeli geliþtirilebilmiþ midir? Yaþanmýþ veya yaþanmakta olan bir örneði var mýdýr? Ýdeal devlet imparatorluk mudur, monarþi veya oligarþik bir yapýlanmamadýr, yoksa ulus-devlet midir? Konferedasyon mudur?.. þeklinde onlarca soru sorularak cevap aranabilir. Hatta ideal devlet, bir kamu mutabakatý sonucunda oluþturulan ve devlet yönetiminin doðrudan doðruya topluma karþý sorumlu olduðu adýna Enstüramantel Devlet denen, bütün plan proje, hukuk sisteminin devlet elitleri tarafýndan deðil de "toplumun erki" tarafýndan belirlendiði devlet midir? Diye bir soru sorulacak olursa buna da çok kýsaca þu cevabý verebiliriz ki, bu benim kiþisel yorumumdur. Ýdeal devlet; vatandaþýný mutlu eden, taþýmýþ olduðu kimliðiyle, bayraðýyla onur duymasýný saðlayan, rencide etmeyen, "emreden deðil hizmet götüren" ve "meþruiyetini" vatandaþýndan alan" devlet yapýsýdýr. Bunun da en iyi örneði demokrasidir. Demokrasi tabiatýyla çok uzun bir tartýþma konusudur. þu kadarýný söyleyecek olursak demokrasi yönetimin "desos"ta yani "halkta" olmasý demektir. Ýyi bir devletin mutlaka sahip olmasý gereken en önemli prensiplerden birisi kanaatimce hem tarihe hem de istikbale karþý sorumluluðu olduðunu hisseden, tüm mekanizmalarýyla bu sorumluluk bilincini birincil derecede göz önünde bulunduran bir devlettir. Böyle bir devlet; "ülülerin diriler üzerinde hakký bulunduðunu, bu ülkenin miras alýndýðýný ve tarihi sürekliliðini devam ettirmek zorunda olduðunu, gelecek nesillere de devralýnan devletten daha iyi bir devlet daha iyi bir vatan, daha müreffeh bir toplum býrakmak gibi bir sorumluluk içersinde olduðunu" bilir.
    üünkü tarih bir sürekliliktir. Devletler, her sabah kalktýðýmýzda yeniden kurulmaz. Her devlet mutlaka tarihi bir derinliðe oturur.

  2. #2
    atoybil
    Guest

    Exclamation Doç. Dr. Durmuþ Hocaoðlu: "Çözüm Milli Entelijansiya ve Yeniden Kuvay-ý Milliye" 2

    MÝLLETÝN BEKASI
    DEVLETÝN BEKASIYLA MüMKüNDüR



    - þimdi meseleyi "millet" mefhumuna getireceðim. Ve burada, "millet mi devleti, yoksa devlet mi milleti oluþturur?" diye bir soru soracaðým. üeþitli etnik kimliklerin, kuru kalabalýklarýn, gruplarýn ayrý ayrý oluþturulmaya çalýþýldýðý bugünler de bu kavramlarý tekrar yerli yerine vasýflarýyla birlikte oturtmamýz gerekiyorð


    - Efendim, tarihi hiyerarþi içersinde adeta "tavuk mu yumurtadan, yoksa yumurta mý tavuktan" çýkmýþtýr muhabbetine benzer "devlet mi yoksa millet mi daha önceliklidir" þeklinde ciddi tartýþmalar yaþanmýþtýr. þurasý muhakkak ki; devlet adýný taþýsýn taþýmasýn, devlete benzer devletin fonksiyonlarýný ifa eden organize olmuþ siyasi kurumlar, insanlýðýn en eski dönemlerinden beri vardýr. üünkü siyaset iki kiþinin bir araya geldiði anda oluþan bir olgudur. Tarih boyunca devlet yönetiminin devlet organizasyonu þeklinde örgütlenmesinin, toplumun teþekkül etmesiyle aþaðý yukarý eþ zamanlý olduðunu düþünebiliriz. Ancak devlet þeklindeki siyasi örgütlenmelerin bariz bir þekilde ortaya çýkýþý toplumlarýn teþekkülünden sonra karþýmýza çýkmaktadýr. Ancak," milletin içtimai varoluþu için mutlaka devlet þarttýr". Millet, halktan, ahaliden, veya yýðýnlardan farklý olarak çok daha örgütlü, organize, tebasýný kapsayýcý bir kimlik altýnda toplayabilen içtima bir organizasyondur. Millet kavramý, halk kavramýnýn üstünde olan bir kavramdýr. Tarihi bir derinliði vardýr. Bu tarihler içerisinde "milletin devlet tarafýndan inþa edilen bir sosyal varlýk" olduðunu görüyoruz. Yani devleti olmayanlarýn millet haline gelmesi mümkün deðil. Millet tarih içersinde devlet tarafýndan inþa edilirð


    -Peki, "devlet"in yapýsýný, þeklini, ufkunu millet mi çizer; yoksa "millet"in yapýlanmasýný, reflekslerini bir plan altýnda devlete hakim olan deðiþken iktidarlar mý? Yani kim kime nasýl þekil verir?..


    -Tek taraflý bir etkileþimden ziyade, karþýlýklý fonksiyonel bir iletiþim olduðunu gözlemliyorum. Toplum devleti meydana getirir fakat, zaman içersinde o toplum millete dönüþür. Mesela biz Türklerin millet haline geliþinin en önemli sebebi devletimizin oluþudur. Bizim dýþýmýzda diðer devletler için de bu geçerlidir. Zira, üin devleti olmasaydý üin milleti olmayacaktý. üin halklarý olabilir, üince konuþan insanlar olabilir, ama bunlara üin milleti diyemeyiz. Ayný þey Türkler ve bir baþka milletler içinde geçerlidir. Biraz evvel milletlerin oluþma sürecinde devletin çok belirgin bir rolü olduðunu söylemiþtik. Ayrýca, devletini kaybeden toplumlarýn ileriki zamanlarda bu kaybettiði devleti yeniden tesis edemedikleri takdirde tarihten silindiklerini binlerce örnekten biliyoruz. Mesela eski Mýsýrlýlar çok yüksek bir medeniyet kurmuþ, çok uzun ömürlü bir devlet olmuþlardý.Ancak, Mýsýr devletinin ortadan kalkýþýndan sonra bir daha baðýmsýz bir devlet olarak toparlanamadýklarý için Mýsýr halký çok radikal bir deðiþime uðrayarak soyunu, dilini dahi kaybetti. Zamanla Arapça konuþmaya baþlamýþlar ve Araplaþmýþlardýr. Bütün bunlarý göz önüne aldýðýmýzda devlet ve millet mi daha ehemmiyetli þeklindeki bir soruya kesin bir cevap verilemez. Her ikisini de ayrýlmaz bir bütün olarak sosyal bir bütünlük içersinde deðerlendirmek gerekir.


    -Anladýðým kadarýyla "Devlet" ve "Millet" kavramlarý içeriðiyle birlikte "Su"yu oluþturan elementler gibi. Hidrojeni ayrýþtýrdýðýnýzda Oksijen, Oksijeni ayrýþtýrdýðýnýzda Hidrojen ortada kalýyor ve su gibi bir "hayatiyet maddesi" ortadan kalkýyorð Peki bu ayrýlmaz bütünlük içersinde "Vatan"ýn yeri neresidir?


    -Vatan, milletin ve devletin oluþmasýnda fiziki bir þarttýr. üünkü insanlar balýklar gibi sularda yaþamýyorlar. Vatan, dünyadaki kara parçalarýnda biri olup, belirli bir hududu, bu hudutlar içersinde devlet müeyyidelerinin uygulandýðý, içersinde milletin yaþantýsýný idame ettirdiði birçok açýdan kutsiyeti olan toprak parçadýr. Ama eðer ehemmiyetler hiyerarþisi bakýmýndan devlet ve millet kavramlarýnýn yanýnda yeri nedir derseniz; benim felsefeme göre devletin önemi vatana göre daha ehemmiyetlidir. Devletin önemi ise millete yapýþýktýr. Devlet kesinlikle vatana göre daha önceliklidir.


    DEVLETSÝZ BÝR MÝLLET
    TARÝHÝN MEZARLIÐINDA GüMüDüR



    - Efendim bu hayati kavramlarý bir yere düðümlememiz gerekiyor çünkü ortak aklýmýzda ki (millet þuuru) yerine sarsýlmaz bir mantýkla otursun. O amaçla biraz karmaþýk gözükse de sormak istiyorum; "Devletsiz bir millet, Vatansýz bir devlet, hem vatansýz hem de devletsiz bir millet olabilir mi?..


    - Devletsiz bir millet olabilir, ama bu tarihi süreç arz eden bir durum deðildir. Evet, Var olan bir devletin çeþitli sebeplerden ortadan kalkmasýyla tebaasý olan millet bir anda ortadan kalkmaz. Eskisi kadar olmasa da bir müddet aidiyet duygusu içersinde varlýðýný devam ettirebilir ancak üstünü bin kere çizerek söylüyorum "Devletsiz bir millet tarih içersinde yaþayamaz". Devletsiz kalan bir millet eðer devletini yeniden tesis edemezse tarihi süreç içersinde silinir. Milletsiz bir devlet zaten düþünülemez. üünkü devlet dediðimiz þey sosyolojik olarak insanlardan ve insani iliþkilerden teþekküldür. Haliyle bu varlýk ortadan kalkacak olursa tabiatýyla devlet de ortadan kalkacaktýr. Ancak, tek bir milleti olmayan devletler vardýr. Mesela imparatorluklar, mültinasyonel dediðimiz çok milletli bir siyasi yapý taþýrlar, bu siyasi yapýda bir imparatorluðun bünyesinde muhtelif milleler yaþayabilir ve bunlarýn birkaç tanesinin ortadan kalkmasýyla o devlet ortadan kalkmaz. Ama onlarýnýn bütünün ortadan kalkmasý gibi bir durum söz konusu olduðunda devlette kendiliðinden yok olacaktýr. üünkü devlet boþ arazide kendiliðinden biten tek baþýna aðaç deðildir.


    KüRESELLEþME MÝLLETÝN ELÝNDEN
    VATANINI ALMA OYUNU


    Buradan "vatansýzlýk" meselesiyle alaka kurmak için küreselleþme konusuna geçecek olursak, Küreselleþmenin bir kaç veçhesi var ki, bunlardan biri, milli devletleri ciddi manada tehdit ediyor. üünkü küreselleþme "sýnýrsýz bir dünya" ve "bir "tek dünya" devleti tasarýmýna kadar götürülebiliyor. Malezya Baþbakaný Mahatýr Muhammed'in bir konuþmasýnda söylemiþ olduðu çok dikkat çekici bir cümle vardýr. Diyor ki, "Küreselleþme, sýnýrsýz bir dünya bize vaat ediyor, aslýnda bu üstü kapalý çok ciddi bir tehlike. Eðer, benim vatanýmýn sýnýrlarý olmayacaksa haliyle bu benim ülkemde olmayacak demektir". Hasýlý kelam küreselleþmenin böyle tehditten öte yýkýcý bir durumu var. Ayrýca küreselleþmenin ne derece tehditkar olduðunu ifade etmek amacýyla kullanýlan birkaç kavram daha var. Bunlardan birisi "Saldýrgan küreselleþme, yýrtýcý, agresif küreselleþme" türüdür ki, bugün küreselleþmenin bu safhasý tatbik ediliyor. Bugün bu tür küreselleþmenin baþýný, liberal-kapitalist bir düzenle hareket eden endüstrileþmiþ ülkeler tatbik ediyor. Bu kolonyalist birkaç ülke, dünyada siyasi ve ekonomik oyunlarla geri býraktýklarý ülkelerin maddi ve manevi zenginlikleri yaðmalýyorlar. Onlarý kültürel olarak deforme ederken, ciddi manada ortadan kaldýracak kadar ileri gitmektedirler. Sýrf bu sebeple dahi olsa, her milli kimlik taþýyan hareketin, bu küreselleþmenin önünde durmasý milli bir görevdir diye düþünüyorum.

  3. #3
    atoybil
    Guest

    Exclamation Doç. Dr. Durmuþ Hocaoðlu: "Çözüm Milli Entelijansiya ve Yeniden Kuvay-ý Milliye" 3

    "ATLANTÝK ATLAÐI" GLOBAL YAÐMACILARI
    BÝRBÝRÝNE DüþüRECEK



    -Yeri gelmiþken bu konuda söylenen "laf oyunlarýna" deðineyim, Deniyor ki, "Milli devletler, milli kültürler ortadan kalkacak. Dünya, "tek dünya" hakimiyetine girecek ve milli bayraklar da dahil olmak üzere "milli kimlikler" birer "folklorik" malzeme haline gelecek ".


    - Küreselleþmenin en uç noktalardaki hedefi tahakkuk edebilir mi?.. Bunu ben iki alem gözüyle de mümkün görmüyorum. Her halükarda Cenabý Hak'kýn bütün küre-i arzý bir tek kiþinin veya gücün eline vereceðine sanmýyorum. Bu, yaratýlýþ kanunlarý dediðimiz "fýtrat kanunlarý'na uygun deðil. Ayrýca, fizik alemde de mümkün deðil. Zaten, "Küreselleþme son geliþmeler incelendiðinde, tek merkezden idare edilmekten de çýkýyor ve farklý küreselleþme merkezleri doðuyor". Bu küreselleþme merkezleri çok dikkatli bakabilen araþtýrmacýlar tarafýndan fark edilebiliyor. Bu durum ileride çatýþma alanlarýna dönüþecektir. Bu çatýþma alanlarýyla ilgili olarak en ciddi analizlerden birisi Hugninton'un "medeniyetler arasý çatýþma" nazariyesidir. Ýkincisi de yeni yeni ortaya çýkmaya baþlayan ve adýna "Atlantik üatlaðý" kavramý adý altýnda yaþanan geliþmelerdir. Bu kavramla kastedilen ise þu: "Biliyorsunuz Ýkinci Dünya Harbi'nden sonra Avrupa bir güç birliðine giderek Avrupa Birliði'ni oluþturdu. Bu birlik ile ABD, Rus tehdidi karþýsýnda birlikteliðe gitti ve adýna "Atlantik Ýþbirliði" denen bir kuvvetler birliði gerçekleþtirildi. Ancak, Rus tehdidinin ortadan kalmasýyla haliyle soðuk savaþ dönemi de nispeten sona erdi. Adýna Atlantik Ýþbirliði denen bu kuvvetler birliði de ortak çýkarlarýn ortadan kalkmasýyla yavaþ yavaþ içlerine attýklarý bazý sorunlarý dillendirmeye baþladýlar. Böylelikle buzdolabýndan çýkarýlýp masaya konulan bu ihtilaflar gün geçtikçe ABD ile Avrupa ülkeleri arasýnda þu anda kontrollü ama zamanla kontrolsüz olabilecek sürtüþmelerin doðmasýna sebep oldu ki bugün bu duruma "Atlantik üatlaðý" adý veriliyor..


    VE "BATININ SONU"



    "ATLANTÝK üATLAÐI" terimi, Jeoloji ilminden alýnan bir terimdir. Bu konunun ciddi manada üzerine giden yayýnlar da var. Bunlardan biri Kupçak'ýn makalesi. Kupçak, "BATININ SONU" baþlýklý bu makalesinde özellikle þöyle diyor: "Hugninton ve benzeri düþünenler; Batý ve dýþýndakiler arasýnda bir "medeniyetler çatýþmasý" öngörmekteyken, bizler ise bu çatýþmanýn Batý ve dýþýndakiler arasýnda deðil de Batý ve içersindekiler arasýnda olacaðýný düþünüyoruz" diyor.


    þahsi fikrimi söyleyecek olursam; hakikaten bu durum böyle olacaðý gibi bana göre iþin içersine bir de ABD' girecek. Batý ve batýlý devleler hatta halklar kendi aralarýnda birbirleriyle hesaplaþacaklarý gibi iþin içersine ABD'de girecek ve hepsi bir arada yeni bir çatýþma dönemini, hesaplaþma dönemini baþlatacaklar. Netice de bugünkü saldýrgan küreselleþmenin getirmiþ olduðu özel bir durum var; bu durum da: "Dünyanýn Yaðmalanmasý". Ýlk defa 1960'larda gündeme gelen ve sonradan da popüler bir kavram olarak kullanýlan "Global köy" içersinde gizlediði asýl anlamýna rücu ederek "Global Yaðma"ya dönüþmüþtür. þimdi dünyada global bir yaðma varðBiliyorsunuz, fakir dediðimiz endüstriyelleþememiþ ülkelerin büyük yeraltý ve yerüstü zenginlikleri var. Ormanlarýndan tutun da doðal kaynaklarýna, petrollerine, Uranyum, Bor madenlerine kadar adý duyulmuþ veya duyurulmamýþ binlerce zenginlik Avrupa ülkeleri ve ABD tarafýndan 18. Yüzyýldan bu yana hayvanlarda dahi olmayan bir hýrsla yaðmalanýyor . Ýþte bu global yaðma hýrsý, " 19. Yüzyýlda kolonyolistler arasýnda dünyanýn kolinize edilmesi, paylaþýmý sýrasýnda çýkan çatýþmaya benzer yeni bir çatýþma ortamý doðuracaktýr".


    AB'DEN "AVRUPA BÝRLEþÝK DEVLETLERÝ"NE


    Avrupa Birliði, Ýkinci Dünya Harbi'nden sonra darmadaðýn olan Avrupa'nýn prestijini korumak, toparlanmasý için kurulmuþtur. Siyasi bir düzenlemesi, tarihi bir felsefesi vardýr. Bu projeyi önemli ölçüde gerçekleþtirdiler. Muhtemelen, kýsa bir zaman sonra da adý "Avrupa Birleþik Devletleri" olarak ilan edilecektir. 15 ülkenin katýlýmýyla nüfusu takriben "500-550 milyon"a çýkacak, milli gelir olarak "ABD ile atbaþý" olacak belki de onu geçecek, "7.5 milyon kilometrekare yüzölçümü" ve þimdiden temelleri atýlan "22 milyon askere" sahip Avrupa Birliði Ordusu'na sahip bir Avrupa Birliði, koloniler yaðmasýnda ABD ile çatýþmaya girecektir.


    - Az evvel bir "düþünceye" binaen, "Devlet, Millet, Vatan" kavramlarýný irdelemenizi istemiþtim. Bugün, Avrupa Birliði kapýsýnda bekletilen bir Türkiye var ve "AB dayatmalarý" ülkemizde vatan, millet ve devlet kavramlarýný sorgulatýr hale getirdi. þimdi de, kendi içinde ve ABD ile çatýþmaya girecek bir AB'den bahsediyorsunuz. Yani Türkiye, þimdilik bir güçmüþ gibi görünün ama bir kaç yýl sonra birbirine düþecek bir AB'ye mi sürükleniyor. Yani "mandacýlar" içinde çok hevesli bir durum ortada yok demeye getiriyorumð


    - Bir kere þunu iyi belirlemek lazým.. Türkiye'nin AB'den ne umduðu ne? Belirsiz!.. Evet belirsizð Türkiye'nin politikasýna yön veren insanlarýn "derin bir cehalet", hatta "hýyanet" içersinde olduklarýný söyleyebilirim. Bunu açýklýkla söyleyebilirim(!) Dýþ mihraklý ve "örtülü gövdeye" göre yön çizen Medya organlarý vasýtasýyla Türkiye politikalarý belirleniyor. Türkiye ne umuyor Avrupa Birliði'nden?.. Eðer umduðu bir þey varsa, Türkiye siyasetine yön veren insanlarýn yazýlarýndan, beyanatlarýndan, dýþ ve iç iliþkilerinden bunu anlamamýz, görmemiz lazým. Hayýr!.. Niye hayýr, Türkiye'nin en cahil insanlarý siyaset haremine dolmuþ da ondan. Adeta küçük çocuklarýn "lelepop" sevdasý gibi "Avrupa Birliði'ne girersek bize para gelecek, Türkiye'de refah toplumu olacak" þeklinde kalýbý çýkarýlmýþ cümlelerin dýþýnda ortada bir þey yok. Tabii Avrupalýlar aptal, çalýþýp Türklere yedirecekler (!) Bu cehaletten de adi bir görüþ.. Halbuki bu zatý namuhteremler, þöyle bir tarihe dönüp bakabilseler -nerede o entelektüel bakýþ- Avrupalýlarýn hiç bir zaman almadan vermediklerini göreceklerdir. Avrupa kolonyolisttir, sömürücüdür.. Avrupa Türkiye'ye 10 milyar dolar verirse mutlaka karþýlýðýnda 100 milyar dolar alýr. Türkiye'nin Avrupa Birliði'ne giriþi tam manasýyla bir intihar giriþimidir.

  4. #4
    atoybil
    Guest

    Exclamation Doç. Dr. Durmuþ Hocaoðlu: "Çözüm Milli Entelijansiya ve Yeniden Kuvay-ý Milliye" 4

    ALT KÝMLÝK OLMAK
    "UþAK ZÝHNÝYETLÝLER"E YAKIþIR

    Lütfen kimse beni kibir ve enaniyet içersinde biri olarak görmesin, buna haklarý yokð þahsým, yýllardýr Avrupa Birliði'ni inceleyen bu konuda incelenmeye layýk eser býrakmamaya çalýþan biri olarak, býrakýn akademisyenliði en azýndan bu caným vatanýn bir vatandaþý olarak sorumluluðumu yerine getireceðim ve düþüncelerimi ifade edeceðim. Avrupa Birliði'nin içersine giren her devlet baðýmsýzlýk kimliðini, hürriyet ve istiklalini zaman içersinde yitirecektir. Türkiye içinde ayný son kaçýnýlmazdýr. Bu kapsamlý, elitist, jakoben siyaset projesi içersinde her gün eritilen bir Türkiye görmek istemiyorum. ABD'de bir Eyalet ne anlama geliyorsa Türkiye'de AB içersinde baðýmlý ve güdümlü bir eyalet haline getirilecek. Ve Türk milleti de mevcut plan içersinde oluþturulmaya çalýþan sözde "Avrupa Milleti" içersinde bir alt kimlik olarak yaþamak zorunda býrakýlacaktýr.. Türkiye, AB'ye üyelik belgesini imzaladýðý an kendi eliyle baðýmsýzlýðýný da teslim etmiþ olacaktýr.

    - Bakýn efendim, az evvel bir mantýk silsilesi içersinde meseleleri tam "anlayabilmek" ve 'anlatabilmek" amacýyla devletini kaybeden milletlerin zaman içersinde yok olmasýndan bahsetmiþtik. Devletsiz bir milletin tarihten silindiðini söylemiþtiniz. þu anda da, AB içersinde "alt kimlik" olarak yaþatýlacak Türk milletinin düþünülen müstakbel akýbetinden bahsediyoruzð

    - Bu konu o kadar derin kið þimdi, AB'ye girmiþ bir Türkiye dediðimiz de: "Tarihin en derinliklerinde baþlayan Selçuklular'la dallanan, Osmanlýlar'la zirvelere ulaþan, binlerce yýl Türklüðün ve Ýslamlýðýn bir tek vücutta temsilcisi ve taþýyýcýsý olmuþ bugünde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'yle Edirne ve Ardahan'a sýkýþan bir devin yüzüstü yere kapanmasýndan bahsediyoruz demektir ama bu geleneðin devamý olarak Türklüðün ve Ýslamlýðýn yücelten ve onlarý kolonyollere karþý müdafaa eden Türk devletinin ve Türklerin tarihin sonuna gelmelerinden bahsediyoruz. Ve bu coðrafyalarda bir daha dirilmemek üzere uyuþmaya ve akabinde uykuya geçmesi demektir". Yapýlmak istenen açýkça budur.

    TüRKÝYE YA "BüYüK TüRKÝYE" OLACAK
    YA DA YOK OLACAK

    - Peki, aydýn-ulema dediðimiz, "fizik ve metafizik alemin" derinliklerini kavramýþ atalarýn tabiriyle "hikmet" verilmiþ, meseleleri bir arþýn önceden hisseden ve analiz eden insanlarýn yönetimde olduðu 21. Asýr Türkiye'si neler yapabilir?..

    - þimdi þöyle söyleyeyim, Türklerin yeniden büyük bir millet olarak "var olma ile yok olma çizgisinin" tam ortasýnda olduðunu düþünüyorum. Türkiye þu anda Ergenekon'dan çýktýðýndan bu yana tarih içersinde karþýlaþmýþ olduðu en güçlü krizle karþý karþýyadýr. Ne Moðol istilasý, ne haçlý seferleri ve ne de birinci dünya harbinin sonunda iþgal edilmiþ Anadolu bu kadar feci bir durumdaydý. Bugün bu caným ülke, 1919'un þartlarýndan daha aðýr þartlar altýnda, üstüne üstlük duyarsýzlýklar içersinde bir mücadele veriyor. Neden böyle aðýr konuþuyorum. Bana bazýlarý þöyle diyor, Hocam bunlar komplo teorileri deðil mi? Ben onlara þunu diyorum, sizin keyif içersinde meselelerin farkýna varmadan yaþadýðýnýz anlarda biz bu komplolarla karþý karþýya kalýyoruz.. Ayrýca kapýnýzýn önüne gelen felaketi görüp, anlamamak ve korkmamak aptallýktýr. Yerinde korku iyidir. "Basiretsiz hayvanlar korkmaz, basiretli insanlar korkar. Korkmalýyýz sevdiklerimizi kaybetmekten korkmalýyýz, vatanýmýzý kaybetmekten korkmalýyýz. Ayýplý durumlara düþmekten, binlerce yýl dalgalandýrdýðýmýz þehit kanlarýnýn boyadýðý bayraðýmýzýn folklorik bir flama yapýlmasýndan korkmalýyýz". Ancak, bu korkular insaný tedbire ve uyanýk kalmaya mecbur eder.
    Tabi ki korkacaðým, Türkiye Avrupa Birliði'ne yamandýðý an milli bütünlüðünü kaybetme sürecine girdi demektir. Hele Türkiye'yi bu mecraya sürükleyenlerin vaziyeti vahametini idrak edemediklerini görünce endiþelerim bin kat daha artýyor. Hatta askerlerin bir kýsmý dahi olayýn vahametini yeterince algýlamýþ deðiller. üekilmeye çalýþýldýðýmýz cendere, tarihi, kültürel, siyasi fikirlerle hazýrlanmýþ bir Avrupa Birliði projesi! Bu siyasi projeye girmiþ Türkiye, eninde sonunda yok edilecektir.


    - Peki girmediði takdirde ne olabilir?..


    - Peki girmediði takdirde ne olacak? Bunda da gerçekçi tahlillerimiz var bizim. Pembe bir Türkiye vaat etmiyoruz kimseye. Her türlü tahliller gerçekçi olmak zorundadýr. AB'ye girmediði takdirde Türkiye þu olacaktýr: "ABD'nin karþýsýnda bir numaralý güç olan, 550 milyon nüfusa, binlerce dolar milli gelire ulaþmýþ, 22 milyon tam donanýmlý askeri bulunan bir Avrupa Birleþik Devletleri'nin hedefi olacaktýr". Yani Türkiye Avrupa Birliði'ne girse de girmese de AB'nin en büyük hasmý olacaktýr. Bu da bizim çok derin düþünmemizi gerektiriyor.
    Bir de þu durum var ortadað Neden Türkiye'nin mücadelesi bugün 1919'un þartlarýndan daha aðýr?.. Evet 1918 Kasým'ýnda Mondros mütarekesi imzalanmýþ, 4 yýl süren bir cihan harbinin sonunda binlerce vatan evladý þehit ve gazi olmuþ, devlet iþgal edilmiþtið þimdi hudutlarýmýz belli, kurumlarýmýz çalýþýyor, o günlerle kýyaslanabilir mi? Diyorlar. Ben diyorum ki; "Söylediklerinizin hepsi doðru ancak o zaman kaba bir düþman ve o düþmanýn karþýsýnda çelik gibi bir milli irade vardý". þimdi düþman kana karýþmýþ derecede kurum ve kuruluþlara nüfuz etmiþ ve karþýsýnda direnen milli bir irade de bulmadan hareket ediyor. O zaman milli bir matbuat vardý, þimdi dýþ mihraklarýn yerli iþbirlikçisi, partilerin, þirketlerin, günlük çýkarlarýn hesabýyla hareket eden matbuatlar var. Bugün Amerikan çýkarlarýnýn savaþý olacak Irak savaþýnýn borazanlýðýný yapmak amacýyla satýn alýnan mahfiller, gün geliyor cepleri Batý tarafýndan doldurulduðunda AB'yi Cennet olarak tarif etmeye baþlýyorlar. Milliyetçilik, millet, devlet, vatan da neymiþ diyerek bayraklarla alay ediyorlar.


    BAYRAKLA ALAY EDENLER
    FLAMALARLA KUNDAKLANIYORLAR

    -Ama uluslararasý kan emici teröstlerin flamalarýný en mahrem yerlerine diktiriyorlarð

    -Tabii, onlarýn zehirlerini topluma akýtýyorlar. Ve toplumu istenilen yere kanalize ediyorlar. þu anda toplumun bilinci kilitlenmiþ durumda. Ýþte tehlikenin büyüðü burada. 1919 yýlýnda Kuvay-ý Milliye Ruhu Türkiye'nin her yanýný sarmýþtý. 1919'un kahramanlarý þu anda alay mevzuu ediliyor. Benim korkum þu, birkaç gün önce komplolar sonucu Kýbrýs'ta yaþanan alçakça mitinglerin yakýnda Türkiye'de tertipleneceði. Ve olacaktýr da bu. Hasýlý þunu söylüyorum Türkiye, keþke 1919'da olduðu gibi kaba bir düþman saldýrýsýna maruz kalsaydý, kaba düþman itici bir düþmandýrð


    - En azýndan hedefini belli eder, merttirð

    - Mert veya deðil kabað þok bir tesir yapar. Ve kendimize geliriz. þu anda Türkiye, namusunu satarak yaþamaya çalýþan müptezel insanlara benziyor. Türkiye neyi sattýðýnýn farkýnda deðil. Acilen, fedakar ve þuurlu insanlarýn örgütleyeceði yeni bir Kuvay-ý Milliye Ruhu'nu tüm Türkiye'de dirilmemiz lazým. Zira, Anadolu coðrafyasý çok tehlikeli bir coðrafyadýr, asla zayýflýk kabul etmez. Bu coðrafyada zayýf, dirayetsiz bir devletin ayakta kalmasýna asla izin yoktur. Bakýn, Fransa bin 500 yýldan beri ayný Fransa'dýr, Ýngiltere ayný Ýngiltere'dir. Ama Anadolu coðrafyasýna þöyle bir bakýn sadece milattan bu yana eski Frigler'i, Hititler'i, Ýyonlar'ý bu topraklardan gelip geçen Ýskenderleri düþünün, 4 Cihan Ýmpatorluðu'nu, Büyük Roma, Doðu Roma, Selçuklu ve Osmanlý Ýmparatorluðu'nu düþünün, bunlar sadece bakýþlarýyla bile dünyayý sarsarken ne kaldý geriye? Bugün, ayaklarýnýn üstüne durmak için IMF'ten, AB'den para dilenen, mahrem teknolojilerini (Tanklarýný, F4-F5 uçaklarýný) Ýsrail'de modernize ettiren, endüstrisi olmayan, tarýmý baltalanan ancak dünyadaki siyasi dengelerden bir yere yaslanarak ayakta durmaya çalýþan, devletiyle milleti arasýnda güven yerine güvensizlik ihsas eden politikalarýn hakim olduðu, Devletin milleti potansiyel düþman, milletinde devleti kutsallarýyla uðraþan zalim bir düþman olarak gördüðü bir durumda, Türkiye bataða saplanmýþ bir vaziyettedir. Bu derece güçlü imparatorluklarý yutmuþ Anadolu, böyle yaþamaya çalýþan Türkiye'yi adeta yalamadan yutar. Türkiye'nin yutulmasý demek Ortaasya'nýn, bin yýldýr müdafaa edip, bayraktarlýðýný yaptýðý Müslüman aleminin de yutulmasý demektir.
    Türkiye'yi bu hale düþürecek olanlar bu milleti Avrupa'nýn alt kimliði olarak, "jandarmasý, lejyoneri, muhbiri, ajaný" olarak kullanmayý hedeflemektedir. Bu milletin evlatlarý Avrupa'nýn paralý askerleri olarak savaþacaklar. Anzak askerleri gibi emperyalist çýkarlar uðruna masum milletlerin kanýna girecek tetikçiler olacaktýr. Ve bir zaman sonra kýzgýn kumun üstüne serpilmiþ bir kova su gibi buharlaþacaktýr. Bir tek örnek bile yeter; Kuzey'den gelen eski amca çocuklarý Hunlar, Avarlar, Bulgar Türkleri'nden geriye ne kaldý?..


    TOPYEKUN KUVAY-I MÝLLÝYE RUHU

    - Hakeza, Ýsrail'deki "Eþkenazi" denilen Yahudilerin, kim bir zamanlar Hazar Türkü olduklarýný iddia edebilir ki?! Aslýndan kesilen süt gibi dünyanýn baþýna zehir oldular.


    - Evet, ayný akýbete uðrarlar. Avrupa Birliði'nin bir kuþak sonrasýný düþünün. O yüzden yeniden çok þuurlu bir Kuvay-ý Milliye Ruhu'na, halkýný potansiyel bir düþman olarak görmeyen onun kutsallarýyla oynamayan, onlara saygý gösteren bir devlet anlayýþýyla, milli birikimli, çok birikimli çok kapasiteli omurgalý bir teþkilatlanmaya milli entelijansiyaya ihtiyacýmýz var. Beþ paralýk parti jargonlarýyla deðil gerçek milliyetçiliði kendisine þiar edinmiþ entelektüel hareketlere ihtiyacýmýz var. Unutmayalým bu üzerinde yaþadýðýmýz topraklarý da Kuvay-ý Milliye hareketiyle kurtardýk. Türkiye, bu durumdan daha fazla küçülemez ve milletin meclisinde kanla yazýlmýþ olan "Hakimiyet kayýtsýz þartsýz milletindir" sözünü tatbik etmesi gerekenlerin, bunu yapmadýklarý takdirde kendi meþruiyetlerini kendi elleriyle yok edeceklerini bir Türk aydýný olarak ifade etmek isterim..

    Kaynak: http://www.netpano.com/newsdetail.asp?NewsID=279

Benzer Konular

  1. Milli "erozyon"; yeller alýyor, sular götürüyor!
    By bozok in forum Türkiye'de Siyasi Partiler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 09-24-2008, 07:13 PM
  2. "Elveda" diyenlere inat: Yeniden Merhaba Rumeli
    By bozok in forum Önemli Kitaplar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 06-25-2008, 02:53 PM
  3. "Siyasi çözüm dayatmasý" kesin gelecek
    By bozok in forum Türkiye'de Siyasi Partiler
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 03-08-2008, 01:19 PM
  4. Toprak satýþý Kuvayý Milliye
    By atoybil in forum Siyaset
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 06-14-2006, 11:12 AM
  5. Garibüzzaman Kuvay-i Milliye'ye
    By türükbil in forum Misyonerlik Faliyetleri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 01-03-2006, 10:50 AM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  
 
Turan Ordusu
   
Bitkisel Tedavi | Dogal Tedavi | Gazete Haberleri | Sikayet Yolla | Tüketici Haklari | Aloe Vera | Nas?l Zayiflarim | Diyet Liste | Bitkisel Tedavi