Gökçeada'da Neler Oluyor?.. ///Prof. Dr. Bayram üZTüRK -Türk Deniz Araþtýrmalarý

Alýnmaya çalýþýlan karar, oynanmaya çalýþýlan oyun çok sinsi ve kurnazcadýr. Genel kurulda tartýþýlmamasý veya bu imzalar sadece bu milletvekillerini baðlar gibi düþünceler, konunun önemini hafifletmez. Bu uzun soluklu bir çalýþmanýn ilk ürünüdür ve arkasý gelecektir.

Gökçeada ülkemizin en büyük adasýdýr. Ýlk ismi Ýmroz olan bu ada, Anadolu topraklarýna olan yakýnlýðý ve üanakkale Boðazý'ný konrolü altýnda tutmasý nedeniyle ülkemizin güvenliði için hayatü bir öneme sahiptir. Ada Cumhuriyet'in ilk döneminde önemli geliþmeler kaydetti, okullar açýldý, üretme çiftlikleri kuruldu.

Ege Denizi'nde koskoca imparatorluktan elimizde bir teselli kaynaðý olarak Gökçeada ve Bozcaada kaldý. Bunlarýn dýþýndaki adalar bizden zamanýn büyük devletleri tarafýndan adeta bir oldubittiyle kopartýldý. Ayvalýk'tan Midilli'ye doðru karþý tarafa baktýðýmýzda elinden zorla malý alýnmýþ bir insan duygusuna kapýlmamak elde deðil.

Trablusgarp ve Balkan harplerinde iþgal edilen Ege adalarýnda bulunan Türkler, Ýtalyan ve Yunan iþgali sýrasýnda kendilerinin kurtarýlmalarýyla ilgili olarak çok çabaladýlar. Osmanlý yönetimine zamanýn haberleþme araçlarý ile sayýsýz baþvuru ve yalvarýþlarda bulundular. Balkan harbinde Yunanistan'ýn Ege adalarýný ve Anadolu'yu istila etme planlarýnýn bir parçasý olarak 30 Nisan 1912'de Gökçeada Yunan isgaline uðradý. Bu konuda Ýdris Bostan ve Ali Kurumahmut tarafýndan hazýrlanan, Trablusgarp ve Balkan harplerinde iþgal edilen Ege adalarý ve iþgal telgraflarý konulu muhteþem kitap, dönemin yöneticilerinin aymazlýklarýyla dolu. Ýþgal, Ýmroz Kaymakamý Lütfi tarafýndan Hariciye Nezareti'ne ''Ýki saat önce Limni iþgal edildi, Ýmroz'un bugün yarýn iþgali muhakkaktýr'' denilerek yardým istemiyle bildirilirken, Limni Mutasarrýfý Mihran Efendi ''Yunan kuvvetleri adadadýr. üare-i selamet donanmamýzdýr, son sözümüz ÝMDAT, ÝMDAT, ÝMDAT'' derken; Mondros Müdürü Hayri 'nin Hariciye Vekaleti'ne ''Askerlerimiz düþman askerleriyle çarpýþýyor. þimdi düþman kumandanlýðýndan bir kaðýt aldým. Teslim teklif ediyorlar. Telgraf memuruyla yalnýzým, ülkenin onuru için kaçmýyoruz. ülüme hazýrýz, bilseniz ne kadar tatlý oluyor'' diyen telgraf mesajlarý, devlet ve ülke onurunun ne olduðunu bizlere ibretle göstermektedirler.

1. Dünya Savaþý sýrasýnda Ýngiliz yönetiminde olan Gökçeada, bu savaþta deniz üssü olarak kullanýlmýþ, Sir Hamilton üanakkale'ye yaptýðý çýkarmalarý, adadaki karargahýný bugünkü Aydýncýk'a (Kefaloz) kurarak yönetmiþtir. Balkan Savaþý sýrasýnda iþgal edilen ada, aslýnda Bozcaada ile birlikte Londra Anlaþmasý gereði Osmanlý Ýmparatorluðu'na geri verilmiþ, ancak savaþ çýkýnca bu kararý büyük devletler uygulamamýþlardýr. Ýþgal ise Lozan Barýþ Antlaþmasý'na kadar sürmüþtür. Lozan Antlaþmasý'nýn 12. maddesi gereði hem Bozcaada hem de Gökçeada Türk egemenliðine tekrar geçmiþtir. Antlaþmanýn 14. maddesi Türk egemenliðini perçinlerken Müslüman olmayan yerli halkýn can ve mal güvenliði de güvenceye alýnmýþtýr. Halen bu uygulama devam etmekte olup adada Müslüman olmayanlar mutlu ve asude bir hayat sürmektedirler. Ancak son yýllarda adaya Yunanistan'ýn ilgisi artmýþtýr. Adaya gelen Yunan milletvekilleri yerel halký rahatsýz edecek uygulamalara giriþmektedirler. ürneðin sözde Ýmroz (Gökçeada) ve Tenedos (Bozcaada) milletvekilleri olarak bastýrdýklarý kartvizitlerini daðýtmaktadýrlar. Gökçeada'yla ilgili Yunanistan destekli pek çok site kurulmuþtur.

Bu siteler aracýlýðýyla adadaki vatandaþlarýmýz tahrik edilmekte, adanýn tekrar Yunanistan'a baðlanmasý talep edilerek, bu konuda kitaplar yazýlmakta, kara cüppeli papazlar seminer ve paneller düzenlemektedir.

En son 29 Nisan 2005'te 10536 sayýlý kararla eski Yunan Dýþiþleri Bakaný Thedoros Pangalos 'un baþýný çektiði 21 milletvekili, Avrupa Konseyi Parlamenteler Meclisi'nde Gökçeada ve Bozcaada'nýn özerklik taleplerini gündeme getirmiþlerdir. Yunanistan, Güney Kýbrýs, Ermenistan, Bulgaristan, Ýtalya, Norveç ve Ýsviçreli milletvekilleri, yerlerini bile bilmedikleri adanýn bir tür özerklik kazanmasý için çalýþmalarýný sürdürmektedirler.

Gerekçeleri de Lozan'ýn 14. maddesiymiþ. Yunan azýnlýk anadilde eðitim yapamýyormuþ, okullarý kapalýymýþ, dini eðitim kýsýtlýymýþ. Bu parlamenterleri Batý Trakya'ya götürüp olup bitenleri göstermek lazým. Türklerin kendi seçtikleri müftülerinin görev yapmasýna engel olunup onlarý hapse atarlarken, ceza verilirken ve baþýnda Türk kelimesi olduðu için dernek bile kurmalarý önlenirken kimseden ses yok. Gökçeada'da kilise ve papazý barýþ içinde yaþýyor, ibadetlerini yapýyorlar ama Atina'da bir cami bile bulunmuyor. Bir de Ýstanbul'daki kiliselerin sayýsýna bir bakýn. Bu nedenle sözünü ettiðimiz parlamenterlerin Gökçeada'da halkýn din özgürlüðü yok veya malý elden gidiyor diye Avrupalýlarý arkalarýna alýp kampanya baþlatmalarý hazin ve kendileri adýna da utanç vericidir.

Alýnmaya çalýþýlan karar, oynanmaya çalýþýlan oyun çok sinsi ve kurnazcadýr. Genel kurulda tartýþýlmamasý veya bu imzalar sadece bu milletvekillerini baðlar gibi düþünceler, konunun önemini hafifletmez. Bu uzun soluklu bir çalýþmanýn ilk ürünüdür ve arkasý gelecektir. Amaç; Türkiye'nin AB üyeliði konusundaki her þeye razý tavrýndan yararlanarak en aþýrý teleplerini bizlere kabul ettirmektir. Zamanlama ve planlamalarý mükemmeldir. Bu arada, bu olup bitenlerden bizim milletvekillerinin ne denli bilgi sahibi olduklarý, hangi ulusal menfaatlarýmýzý koruduklarý ve ne gibi karþý karar aldýklarý veya aldýrdýklarý, doðal olarak merak konusu deðil midir?

Diðer yandan devlet, adayý birçok konuda ihmal etmiþtir. Acaba üanakkale Valisi yýlda kaç defa adaya gelmektedir? 1972 yýlýndan beri adada Ýstanbul üniversitesi Su ürünleri Fakültesi'ne ait bir araþtýrma birimi bulunmaktadýr. Ama burasý yýllardýr bakýmsýz ve ihmal edilmiþ durumdadýr. üniversitemin geçmiþ yönetimini burayý tamir ettirmeye ikna edemedim. Umarým yeni yönetim bu konuyu gündeme alýr. üünkü Gökçeada ülkenin herhangi bir parçasý deðildir. üok ayrýcalýklarý olan stratejik konumda bir yerdir.

Son zamanlarda adadaki gayrimüslim vatandaþlarýmýzla ilgili bol resimli, iyi kaðýda basýlmýþ kitap yazma modasý baþladý. Adeta yeni keþfedilen bu vatandaþlarýmýz ne kadar yalnýz, çaresiz ve terk edilmiþlik içindeymiþler, aslýnda adanýn sahipleri onlarmýþ vs. zýrvalýklarla dolu kitaplar bunlar. Parayla yazdýrýldýklarý o kadar belli ki, insan zekasýna hakaret ediyorlar. Bir komutanýmýz, son zamanlarda bizden hainler de çýkmaya baþladý, diye ne kadar güzel söylemiþti. Bütün bu olumsuzluklarla belediye baþkaný, imkanlarý ölçüsünde mücadele etmektedir.

Yunanistan kurulduðundan beri hep Türkiye'nin aleyhine topraklarýný geniþletmiþtir. Halen de Ege Denizi'nde egemenliði tartýþmalý olan 150 kadar kaya ve kayacýðýn üzerinde sessizce oturuyor.

Amaçlarý Gökçeada'yý Yunanistan'a katmak ve Megalo Ýdea'yý gerçekleþtirmek. Acaba bütün bunlar neden oluyor? Neden ''olmazsa olmaz'' nitelikteki AB üyelik talebimizden önce, bu tür ardý arkasý kesilmeyen, ulusal bütünlüðümüzü tehdit eden, Türk ulusunu çökertmeye çalýþan isteklere cesaret edilmiyordu? Avrupa Konseyi'nde veya diðer uluslararasý kurumlarda neden kimse bizim içiþlerimize karýþma cesaretini gösteremezdi? Bu sorularýn cevabý açýk.

üünkü hayali bir AB projesi peþine takýlan, deyim yerindeyse kocaman balinadan herkes bir parça koparma peþindedir. üstelik o balina ki, kendi gücünün farkýnda olsa bir kuyruk darbesiyle hepsini denizin dibine gönderecek güce sahipken...

Cumhuriyet, 27.06.2005