EVLENECEÐÝMÝZ KIZ - Gürsel Gürel

üncelikle AET'nin baþlangýcýný iyi anlamamýz gerekir. Bilindiði gibi biz bu sürece Ankara Antlaþmasý ile katýldýk. Fakan AET bizim etkimiz ve kararýmýz olmadan daha sonra AT'ye dönüþtü, daha sonra da AB oldu. AB olduktan sonra AB Ordusu gündeme geldi. Yani baþta bizim beðenip evlenmeye karar verdiðimiz kýz, zaman içinde evleneceðimiz-tanýdýðýmýz-gönül verdiðimiz kýz olmaktan çýktý. Daha da açýkcasý kimlik deðiþtirdi. Ama biz öyle bir saplantý içine girmiþiz ve siyasilerimiz AB meselesini politik malzeme yapýp halkýmýza karþý kullanmaya öyle alýþmýþlar ki, sanki AB'ye girince Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bütün sorunlarý bir gecede halloluyor ve kurtuluþa eriliyor gibi gösterildi. Aslýnda gerçek bu deðildir. Herþeyden evvel AB'nin yanýlmýyorsam 500,000 sayfalýk bir mevzuatý vardýr ve bu mevzuatýn halen tamamý Türkçe'ye çevrilmiþ, uzmanlar, askerler ve devlet adamlarýmýz tarafýndan incelenmiþ, okunmuþ bile deðildir.ülkemizdeki akademik personelin bile bu mevzuat hakkýnda bilgileri sýnýrlýdýr. Yani bir yola çýkmýþýz ama bu yolun ne olduðunu bile tam anlamýþ deðiliz. AB'ye üye olduðumuzda, bu sürece dahil olduðumuzda Türkiye Cumhuriyeti'nde neler deðiþecek? Ýþsiz 9 milyon insanýmýz için AB çalýþmaya hazýr fabrikalar mý yaptý? Hemen insanlarýmýz bu fabrikalarda mý istihdam edilecek? AB'ye girdiðimizde çalýþanlarýmýzýn aldýðý ücretler mi bir anda artacak? AB'ye girdiðimizde çok büyük artý deðerler mi elde edeceðiz? Olayý biraz kimya bilimi açýsýndan irdeleyelim, bakýnýz bir bardak suya bir küp kesme þeker atarsanýz tatlý olur. üzerine daha fazla su eklerseniz bu suyun tadý tatlýdan suyun doðal tadýna dönmeye baþlar. Kýsacasý 9 milyon iþsizi, atýl kapasitede fabrikalarý, bozuk bir hukuk düzeni, mafyasý, rüþveti, açýðý-gediði bulunan bir ülkenin þekerli suya su eklenmesi misali AB'ye dahil edilmesi þekerli suyun tadýný da bozar. Bunu tüm AB ülkeleri biliyorlar ve bu nedenle AB meselesini koz olarak kullanýp farklý hedeflerin peþinde koþuyorlar. Tüm bunlarý çok iyi anlamak gerekiyor. Bence ve baþtan söylediðim gibi biz hiçbir zaman AB'ye sokulmayacaðýz. üyle ise ne yapacaðýz? Kendi baþýmýzýn çaresine bakmak zorundayýz. O zaman derhal kendi çözümlerimizi bu günden aramak ve harekete geçmek durumundayýz. Eðer bu çözümleri uygular ve baþarýlý olursak zaten o zaman bizim AB'ye girmemize de gerek kalmayacaktýr. Fakat biz yýllardýr zaman kaybetmekten baþka bir þey yapmýyoruz. Peki biz geliþebilir, çaðdaþ medeniyetin üzerine çýkabilir miyiz? Bunu baþarabilir miyiz? Bence baþarýrýz. üstelik bu hiçte o kadar zor deðil. Sadece hedeflediðimiz noktalarýn hesaplarýný akýl ve mantýk dahilinde yapabilelim. Mesela bu gün bu ülkede siyasiler hiç bakmýyorlar mý, üniversiteye giren öðrenci sayýsý kaç, mezun olan sayýsý kaç ve bunlarýn artýþ hýzýna paralel açýlan fabrika sayýsý kaç? Burada bir hesap hatasý yok mu? Demek ki siyasilerimizin çoðu matemetikle karar almýyorlar. Hep saçma sapan günü kurtarma politikalarý güdülüyor ülkemizde. üünkü bu adamlar vizyonsuz. Adam geliyor bir dönem milletvekili oluyor, o adamýn yaptýklarýndan yýllar sonra etkilenen insanlar o adama hesap soramýyorlar. Siyasette kýsacasý tam bir sorumsuzluk hakim. AB sürecine insanlarýmýz þu þekilde bakýyorlar. Bu adamlar bizi yönetemiyor, (siyasetçilerimiz) öyle ise "gavur" bizi yönetsin. Ancak o zaman adam oluruz, diyorlar. "Gavur"un derdi bizi refaha kavuþturmak olmadý ki hiç bir zaman. Hedefleri hep ama hep sömürmek oldu. Bu ne bu gün deðiþecek, ne yarýn ne de AB'ye girdiðimizde. ülkemizin insanlarý AB'ye girdiðimizde iþçi olacak onlarýn fabrikalarýnda. Ýstanbul'un en güzel yerlerinde onlar oturacaklar. Kýyýlarýmýzýn en güzel yerlerinde onlar tatil yapýp eðlenecekler. üünkü oralara zaman içinde tamamýyla hakim olacaklar. üünkü para onlarda. üünkü sermaye onlarda. Kýsacasý Türkiye zevk-ü sefa alaný olacak sonuçta. Bu, bugün de böyle deðil mi? Antalya'ya, Marmaris'e, Didim'e, Kuþadasý'na gidin bakýn. Hangi orta halli Türk ailesi 4-5 yýldýzlý bir otelde kalýp güzel bir tatil yapabiliyor? Kendi ülkemizde yabancýymýþýz gibi durmuyor muyuz? Bizim insanýmýz çadýrda veya para alýnmayan plajlarda kayanýn, çakýlýn, taþýn içinde tatil yapmýyor mu? Barlarda kimler eðleniyor? Kimler en güzel ürünleri tüketiyor? üzümün, incirin, kayýsýnýn, tekstilin, aklýnýza ne gelirse her ürünün en iyisi yurt dýþýnaihraç edilmiyor mu? Tekstil ürünlerimizin bazýlarý için ihraç ürünü fazlasý vs vs denip insanlarýmýzýn bunlarý kapýþ kapýþ almaya çalýþtýðý sergiler, dükkanlar caddelerimizde boy göstermiyor mu? Kýsacasý, toplumumuzun üst kesimi hariç orta ve alt kesimi hiçbir þekilde bu ülkenin gerçek imkanlarýndan faydalanamýyor. üyle ise bizim hedefimiz önce kendi insanýmýzý mutlu etmek olmalýdýr. Beslenme yetersizliðinden dolayý, vitamin eksikliðinden dolayý, insanlarýmýz hastalýklý ve saðlýksýz deðil mi? Bir bakýn yabancý uyruklu insanlara. Saðlýklý deðiller mi? Bunun sebebi iyi beslenmeleri, sorunsuz hayat sürmeleri ve herþeyin en iyisini tüketmelerinden kaynaklanmaktadýr. üzle ise, AB olsa da olmasa da, bu sürece dahil olsakta, olmasakta bizim ilk hedefimiz önce kendi insanýmýzý yüksekltmek olmalýdýr. Güçlü, saðlam ve etkin nesiller yetiþtirebilmemiz için sömürge olmaktan kurtulmalýyýz. AB sömürgesi olmak için can atacaðýmýza, bizim baðrýmýza saplanan pençeleri söküp atmanýn yollarýný aramalýyýz. Bu zor mu? Bence hayýr. Bunu baþarmanýn tek bir yolu var, bu da; çözümü halkýmýzýn fedakar sinesinde aramaktan geçer. üyle ise, ABD'ye ve AB ülkelerine pýrýl pýrýl, dimaðý saðlam, zeki, üstün beceri sahibi genç insanlarýmýzý kaptýracaðýmýza, onlarý devlet yönetimimizin uygun pozisyonlarýna getirelim. Dinazorlardan, dinazor siyasetçilerimizden kurtulalým. Tecrübesi olan insanlarýmýzý danýþmanlarýmýz, akýl hocalarýmýz yapalým ve onlarýn o makamlara yapýþýp kalmalarýný engelleyelim. Bu önce siyasetten baþlamalýdýr. üyle ise seçim sistemimiz, siyasal partiler yasamýz mutlak surette deðiþmeli, genç, yurtsever, bilgi sahibi ve özverili insanlarýmýzýn önü açýlmalýdýr. Böylece güzel Anadolu'muzdaki insan zihniyetinin ve beyin gücünün uçsuz bucaksýz zenginliklerinden maksimum derecede faydalanýlmýþ olacaktýr. Bu fayda ise sonuçta önü kesilemeyecek bir Türkiye yaratmamýza vesile olacaktýr. Tek çare ve tek çözüm AB deðildir. Gözlerimizi artýk kendimize çevirme zamaný gelmiþtir. Saygýlarýmla, GüRSEL GüREL