Levni-amp-Seyh-Galip__6691159_0.jpg
Levni (17. yüzyıl sonları, Edirne- 1732, İstanbul), asıl adı Abdülcelil Çelebi, Lale Devri'nin en tanınmış minyatürcüsüdür. Minyatür sanatına derinliği ve perspektifi getirmiş, yapay, yaldızlı ve canlı renkler yerine daha doğal renkler kullanmıştır.

Topkapı Sarayı'ndaki nakkaşhanede tezhip öğrendi, daha sonra da II. Mustafa zamanında sarayın başnakkaşlığına getirildi. III. Ahmet döneminde de bu görevini sürdürdü. Lale Devri'nin insanı olmasından dolayı, minyatürlerinde daha çok eğlence sahnelerini işledi. Şair Vehbi'nin, III. Ahmed'in şehzadelerinin 1720'deki sünnet düğünün anlatan Surname'sini süsleyen minyatürleri Levni'nin en ünlü eserleri arasındadır.

Perspektif, resmettiği insanların kişisel özelliklerini yansıtmaya verdiği önem, resimdeki renk ve kompozisyon uyumu Osmanlı Minyatür sanatı için oldukça önemli yeniliklerdi.

Ününü daha çok ressam olarak yapan, minyatürleriyle tanınan Levni'nin bir başka yanı da, Aşık Ömer'in etkisinde kalmış bile olsa, bir halk ozanı oluşudur. Asıl adı Abdülcelil Çelebi'dir. Edirne'den İstanbul'a geldiği, bir süre Bursa'da kalmış olduğu, Bursa'da evlendiği sanılıyor. "Ressam çıraklığı" yaptıktan sonra döneminin en ünlü ressamı olmuş "Saray Ressamlığı"na yükselmiştir.

Levni'nin yalın bir dili olduğu gözleniyor. İnce alaycı bir tutumu var. Bu, elimizdeki iki şiirinden, kendiliğinden ortaya çıkıyor. Elbette güçlü bir ozan gibi görünmüyor, ama dili kullanmasını bilen, zeki, iğneleyici yanı ortaya çıkan bir ozan.