Türkiye'nin ajan borsasý ve Fetullah Gülen http://www.fethullahgulen.net.ms/

Fetullah Gülen 6 yýldan bu tarafa ABD'de yaþýyor. Fethullah Gülen, hayat sürdüðü Pensilvenya'daki çiftlikte, korunmasý ve imkanlarý ile CIA'in 'çok özel' himayesinde olduðu biliniyor. Yani Fetullah Gülen görünen o ki ABD'yi mesken tutmuþ durumda.Acaba Gülen'i Atlantiðin öte tarafýnda tutup buraya getirmeyen þey nedir? Gülen kendisine sayfalarýný cömertçe açan kartel medyasýndaki demeçlerinde bu konuda çeliþkili beyanlarda bulundukça milletin kafasý iyice karýþýyor. Takiyye üstadý Gülen, duruma göre kimi zaman saðlýk, kimi zaman sürgün, kimi zaman da þartlarýn elveriþsizliði bahanesine sýðýnýyor.

"ülke koþullarý müsait deðil" ifadesi denklemi çözmeye yetmiyor. üünkü Gülen finans kuruluþlarý ile, okullarý, basýný-televizyonu hatta bakanlarý-milletvekilleri ile Türkiye'de gerçek anlamda bir iktidardýr! Hükümetin en etkili bakanlarýndan Cemil üiçek'in ifadesi ile "ne zaman isterse dönebilir" Ancak buna raðmen Gülen dönmüyor? Bu koþullar altýnda Fetullah Gülen'i CIA'in himayesine alýþ, ülkeye dönmekten alýkoyan "derin suç" acaba nedir? Bu sorunun cevabý ANKA AJANSI'NIN 2003 tarihli haberinde gizli. ABD DIþÝþLERÝ'NÝN RAPORU: ''FETHULLAH GüLEN'Ý DEVLET DESTEKLEDÝ'' baþlýklý ve bu güne kadar tekzip edilmeyen haberdeki þu çarpýcý tesbit gerçek her þeyi açýklýyor: "GüLEN, 1980'LERÝN ORTALARINDAN, 1997'YE KADAR DEVLET TARAFINDAN DESTEKLENDÝ" ABD Diþiþleri Bakanlýðý'nýn hazýrladýðý "2003 Uluslararasý Dinsel üzgürlük" raporunun Türkiye bölümünde, Tarikatlarýn 1920'lerden bu yana resmi olarak yasak olduðu ifade ediliyor. Ordu'nun, tarikatlarý laiklik karþýsýndaki en zararlý tehditler olarak gördüðü vurgulanýrken, tarikatlarýn yaþamaya devam ettiði ve yaygýnlaþtýðýna dikkat çekildi.

Milli Güvenlik Kurulu'nun, Ýslami köktencilikle mücadelesinde, tarikatlara karþý daha sýký önlemler alýnmasýný istediði belirtilirken, "Bununla birlikte, bazý önde gelen siyasi ve sosyal liderler, tarikatlarla ve diðer Ýslami topluluklarla baðlantýlarýna devam ediyor" ifadesi dikkat çekti.Raporun bir diðer ilgi çekici bölümünü ise, halen ABD'de yaþayan Nur tarikatý lideri Fethullah Gülen ile ilgili olan kýsým oluþturdu. Raporda, "Gülen, 1980'lerin ortalarýndan, 1997'ye kadar devlet tarafýndan desteklendi" denildi. Gülen'in, 2000 yýlýnda Terörle
Mücadele Yasasý'na dayanarak 5 ile 10 yýl arasý hapis cezasýyla karþý karþýya kaldýðý belirtilen raporda, Gülen'in, orduya sýzma teþebbüsü içinde olduðu iddiasýna da yer verildi. Gülen'in 5 yýl içinde bir baþka aðýr suça karýþmamasý halinde, davanýn düþeceði de anýmsatýldý

ABD Raporunda 1997 yýlýna kadar Türkiyede derin devletçe kullanýlan Gülen'in bu tarihten sonra ABD- Ýngitere- Ýsrail ve Vatikan dörtgeninde duble ajan olarak kullanýldýðýndan bahsedip deþifre edecek deðil herhalde. Bu kritik soruya doðrudan cevap olmak üzere, yazýlarýnn bedeli olarak faili meçhul cinayetin kurbaný olan Dr. Hablemitoðlu'nun yayýnladýðý "Türkiye'deki Etki Ajaný Borsasý: Fetullahçýlar" isimli istihbarat raporundan bir bölümü aktarýyoruz: "Bizzat kendi yandaþlarýnýn açýklamalarýna göre; hocaefendileri yakýn zamana kadar Türk devletinin istihbarat örgütlerine ajanlýk yapmaktaydý. Bir baþka ifade ile gerekli ve önemli bulduðu sakýncasýz bilgileri -sýrf gizli iliþkilerin ve amaçlarýnýn örtülmesine yönelik olarak (second cover)-Türk ilgili makamlarýna iletmekteydi. CIA ile baðlantýnýn eliþmesinden sonra bu tür enformasyon hizmeti, (double-agent) statüsü içinde bir süre devam etti. CIA baðlantýsý, Fetullahçýlarýn ve de Hocaefendilerinin yerinde yani kendi vatanlarýnda taraf deðiþtirmesi (defection in place) sonucuna yol açtý.

Ta ki bu çarpýk iliþkiyi Türk Silahlý Kuvvetleri ve MIT farkedinceye kadar!" Ýþte Fetullah Gülen'i Amerikalarda yaþamaya iten gerçek neden bu. Raporun ifadesi ile 'double ajanlýk' Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmesinin önündeki en büyük engeldir! Bir gerçek tüm çýplaklýðý ile deþifre ediliyor ama raporun anlattýklarý bununla sýnýrlý deðil. Ýþte bir önemli soru daha: CIA, Fetullah Gülen ve teþkilatýna acaba nasýl bakýyor? CIA'nýn gözünde bu teþkilatýn statüsü nedir? Rapordan izleyelim: "CIA nezdinde tüm Fetullahçýlar(walk-in) diye tabir edilen bir kategoride tutulmaktadýr. Yani kendi ayaklarýyla ve gönüllü olarak ajanlýk hizmetine talip olmuþlardýr." Rapora göre hizmet gönüllü gerçekleþtiriliyor.

Hani en temel 'kutsalýnýzý' Ayet-i Kerimenin ifadesi ile 'çok az bir pahaya satma' durumu..Raporda yer alan çarpýcý notlarý izlemeye devam edelim. þu cümlelerde hareketin uluslar arasý boyuttaki çeþitliliðine ve hizmet zenginliðine! iþaret ediyor: "Bir yandan ABD ile iliþkileri sürdüren Fetullahçýlar, diðer yandan da Vatikan, Fener Rum Patrikhanesi, Musevi Hahambaþý derken, farklý ülkelerin istihbarat servisleri tarafindan yönetilen-yönlendirilen bir yapý olarak paylaþýlmaktadýr" Peki bu kýymetli hizmetin! içeriðinde acaba neler yer alýyor? Bu hizmeti esas itibarý ile 'coðrafyamýzýn, Batýnýn taleplerine özellikle dini ve insani olarak hazýrlanmasý' olarak ifade edebiliriz ki bunun bir ayaðý da Türk dünyasýnda icra ediliyor. Fetullah Gülen hareketi Sovyetler Birliði'nin daðýlmasýnýn ardýndan, Sovyetlerin boþalttýðý alana göz diken ABD-Ýngiltere imparatorluðuna hizmet etmiþtir. Türk dünyasý için "Ilýmlaþtýrýlmýþ Ýslam", yani "Ýslam olmaktan çýkmýþ Ýslam" formülünü üreten ABD-Ýngiltere ortaklýðý, doðrusu, Fetullah Gülen'den daha iyi bir adres bulamazdý.

Türk dünyasýnda bir anda kurulan Gülen'e baðlý okullarýn sýrrý iþte bu ince noktadýr! Dönemin Baþbakaný Bülent Ecevit o nedenledir ki, yani bu okullarýn misyonunu, niçin kurulduðunu, izinleri kimin aldýðýný, arkasýnda kimlerin var olduðunu bildiði içindir ki ölesiye savunmuþtur! Hatta o günlerde doðan tepkiler üzerine Gülen'in "istiyorsanýz Türk Milli Eðitimine devredelim" teklifi de aslýnda okullarýn arkasýndaki gücü hatýrlatma ve "zoru gösterme" amacý taþýyordu. Hablemitoðlu bu tesbitlerinde yalnýz deðildir. 1960'lý yýllardan beri Gülen'nin sýr ekibinden olan eski misyon arkadaþý Nurettin Veren yollarý ayýrdýktan sonra içerden özlemleri ile yerel ajanlýktan sonra küresel ajanlýða terfi etmenin, derin devletten küresel çete ile iþ tutmanýn hikayesini anlatýyor.

Ýngiliz Kültürüne Katký üdülü Türk dünyasýnda kurulan okullar senelerdir Türk dünyasýný Batýya, ille de ABD ve Ýngiltere'ye baðlama vazifesi görüyor. ABD'nin gönderdiði ve CIA pasaportu taþýyan 3000 Dolar maaþlý öðretmenlerin kontrolünde bu okullarda, Ýngilizce eðitimi ve Batý kültürü aþýlanýyor. Yukarýda bahsettiðimiz raporda ve baþka kayýtlarda da yer alan þu bilgi her þeyii, bu okullarýn kuruluþ gerekçesini yeterince izah ediyor: "Ýngiltere, Fetullahçýlarý desteklemekle Türk Müslümanlarý konusunda da söz sahibi olma niyet ve iradesini ortaya koymuþtur. Lord Rotherham, Londra'da, Gülen ve teþkilatýnýn bu konuda yaptýðý hizmetler nedeniyle yapýlan ödül töreninde Fetullahçýlarýn okul sayýsýný kendi okullarý olarak kabul ile övünerek '50'den fazla ülkede 500'den fazla okulumuz var' demiþtir."

Raporda yeralan ve Lord Rotherham'ý heyecanlandýran, Fetullah Gülen'e övgüler dizdiren ödül töreninin baþlýðýný da eklemeden geçmeyelim:"Ýngiltere'ye ve Ýngiliz kültürüne yapýlan katkýlardan dolayý üstün hizmet ödülü..."Ýngiliz kültürüne üstün hizmet nedeniyle verilen niþan ve yapýlan takdirler sadece Londra'dan deðil, Kazakistan'ýn baþkenti Almatý'daki Ýngiliz Büyükelçisi tarafýndan da bizzat ifade edilmiþtir. Ýþte 1995 Ekim'inde Kazakistan'daki Ýngiliz elçisinin aðzýndan sarfedilen övgüler:"Bu okullarý açmak suretiyle Ýngiliz kültürüne yaptýðýnýz hizmetler ve Ýngiliz kültürünü yaymakta gösterdiðiniz katkýlar için Ýngiliz milletinin minnettarlýðýný bildiriyor ve teþekkür ediyoruz."(Yeni Hayat, 1995 Ekim) Raporda Fetullah Gülen-Ýngiltere baðlantýsýna yönelik olarak da þu somut ifadeler yer almaktadýr: "Ýngiltere'de okul açan ve Londra'da büyük bir merkez kuran Fettullahçýlar, Ýngiltere'nin dahilde yabancýlara yönelik faaliyet gösteren MI5 ve dýþ istihbarat servisi MI6'nýn Uzakdoðu'ya yönelik faaliyet gösteren departmaný (CIFE) ve Ortadoðu'ya yönelik faaliyet
gösteren departmaný (MEIC) ile okullar konusunda ortak faaliyetler yürütmektedirler."

Fetullah Gülen'in özellikle ABD-Ýngiltere eksenli istihbarat çalýþmalarýnýn odak noktasý olmasý ile ilgili olarak ifade edilen rapordaki þu açýklama da galiba Gülen'in misyonunu deþifre ediyor: "Fetullahçýlar, Türkiye'nin hasmý olan ülkeler için en uygun ve en zengin ajan borsasýný oluþturmuþlardýr." Fetullah Gülen'in, "Türkiye'nin hasmý olan ülkeler için en zengin ajan borsasýný oluþturmasý" meselesinin içinin nasýl doldurulduðunu da isterseniz bir baþka rapordan izleyelim.1998 yýlýnda yayýnlanan MÝT raporu, Gülen'in "derin baðlantýlarý" ile ilgili en ünlülerden birisidir: "Fetullah Gülen'in CIA'in bölgemizdeki en önemli sivil toplum kuruluþu olduðu, Maliye Bakanlýðý müfettiþlerinin Fetullah Gülen'in mali kayýtlarýný incelemesi, Ýçiþleri ve Dýþiþleri Bakanlýklarýnýn ilgili kuruluþlarla yapacaklarý koordine sonucunda çözülecektir." Raporun söylediðini bir tek cümlede özetleyelim: Fetullah Gülen CIA'in bölgemizdeki en önemli temsilcisidir. Fetullah Gülen ve Ýslam'ýn Protestanlaþtýrýlmasý

ABD eski baþkanlarýndan Bill Clinton'un danýþmaný Eckelman, Fettullah Gülen'i "Ýslam'ýn Martin Lutheri" olarak tanýmlýyor. Martin Luther olmak, yani Ýslamý tahrif ederek, modernleþme-globalleþme tuzaðýnda bozmak... Fetullah Gülen'i en iyi tarif eden kavramlardan birisi belki de budur. Fetullah Gülen'e çok yakýn isimlerden, Utah üniversitesinde öðretim görevlisi Doc. Dr. Hakan Yavuz' da ayný tarif içinde son derece önemli bir tespit yapýyor: "Turgut üzal ile baþlayan Ýslam'ýn protestanlaþma süreci AKP muhafazakarlýðý ve Gülen hareketi ile tamamlanmýþtýr." Fetullah Gülen'in, gerek Eckelman gerekse Yavuz'un tarifi ile Türkiye'de öncülüðünü yaptýðý "Protestan islam", "hermenötik/tarihselci" anlayýþa dayanýr. Bu yorumcu anlayýþa göre Ýslamda hiç bir "kesin" yoktur ve diðer insanlarý baðlayýcý deðildir. Her okuyan bir ayetten ne hüküm çýkarýyorsa gerçek odur ve kimse kimseyi baþka bir doðrunun olduðuna zorlayamaz. Amerikalýlar temellerini attýklarý bu garabete "Light Ýslam" ya da "liberal Ýslam" diyorlar. þu satýrlar Light Ýslam bir baþka ifade ile Protestan Ýslam'ý kurmaya çalýþan Fetullah Gülen'e ait. Hoþgörü ve

Diyalog iklimi sayfa 156: "Kanaatime göre, tarihi hadiseleri kendi tarihsellikleri içinde ele almalý, yani her hadiseyi kendi þartlarý ve konumu içinde deðerlendirmeli ve bugünkü davranýþlarýmýzda da bugünkü tavýrlarý esas almalýyýz" Fetullah Gülen'ýn bu cümlelerle önünü açmaya çalýþtýðý adresin Yahudi ve Hýristiyanlar olduðunu yukarýda aktarmýþtýk. Gülen, bir taraftan Kur'an'ýn Yahudi ve Hýristiyanlarla ilgili ayetlerini sabote etmeye çalýþýyor, diðer taraftan da Ýslamý liberal bir mantýkla anlamaya ve pazarlamaya gayret ediyor. Yani Ýslam'ý protestanlaþtýrarak, Kur'anýn hükümlerini Washington'un-Vatikan'ýn taleplerine uygun hale getirme çabasý içine giriyor! Hz. Peygamber'i Kelime-i Tevhid'den silen anlayýþ, Kur'an'ý da tarihin derinliklerinde býrakarak Liberal Ýslam'ýn, bir baþka yaklaþýmla Hýristiyanlýðýn önünü açýyor. Impact International dergisinde , Afrika üzerine yaptýðý araþtýrmalarýyla tanýnan Amerikalý kadýn gazeteci-yazar Elizabeth Liagin bakýnýz

Fetullah Gülen'in yarenlik ve itikad birliði ettiði neo-con'larýn "Ilýmlý Ýslam"ýný nasýl anlatýyor: "ABD liderleri ve Amerikan dýþ politikasýna yön veren toplum ühendislerinin 'ýlýmlý Ýslam'dan söz ederken kasdettikleri þey atýl, pasif ve uysal bir Ýslam portresidir. Yani Amerikan hegomanyasýna karþý çýkmayacak, sýnýrlarý Batý tarafýndan çizilmiþ, alaný daraltýlmýþ bir Ýslam..."Liagin, Batýnýn Hýristiyani iþgaline ve talanýna karþý çýkmayacak Ýslam'ýn 'en iyi Ýslam', 'en liberal Ýslam' olarak görüldüðünü anlatýyor.

Daha doðrusu Neocon-Evangelistlerin nasýl bir 'Ýslam' kurguladýðýný deþifre ediyor. Ýçi boþaltýlmýþ böyle bir anlayýþýn Ýslam'la uzaktan yakýndan hiç bir ilgisinin olmadýðýný bir kez daha söylemeye bilmiyoruz hacet var mý? Protestan, light yada liberal ne derseniz deyin bunlarý hiçbirisinin Ýslamla baðý-baðlantýsý yoktur ve de olamaz. Bahsedilen þey bal gibi bir Hýristiyanlýk en azýndan Hýristiyanlýðýn önünü açmaktýr. Ve Fetullah Gülen 'tarihselci' bakýþ açýsýyla, bu büyük 'Ýslam Bozgunun' kaldýracý ve Martin Luther'i olarak vazife görüyor.

Kim bu gizli Kardinal?
Ronald Kessler tarafindan kaleme alýnan "CIA Savasta "adlý bir kitap bugünlerde çok revaçta. Kitap yaptýðý ifþaatlar nedeni ile CIA baþkaný George Tenet'in istifasýna kadar neden olmuþ durumda. Eser oldukça ilginç ve çarpýcý þeyler anlatýyor. ürneðin kitap CIA'in, yumuþak dini mesajlar vermeleri ve Amerikan karþýtlýðýný gidermeleri için etkili bazý sözümona Ýslam sýfatlý dini liderlere para ödedigini ve desteklediðini belgeleriyle ortaya koyuyor. "CIA Savaþta"(The CIA at War), "Islamda, herhangi bir kiþi dini lider olarak adlandýrabilir" diyor ve ekliyor: "Bu yüzden CIA kendisine baðlý sahte dini liderler yarattý." Sanýyoruz ki bu bilgi epeyce düþündürücü. CIA sahte dini liderler üreterek, Amerika'ya karþý çýmayacak, Amerikan muhibbi kitleler üretiyor! 'Sahte dini lider' kavramýnýn altýný bir kez daha çizerek þimdi de þu satýrlara dikkat kesilelim:

"CIA, kendilerini din adamý olarak tanýtan ve Müslüman olmayanlar hakkýnda yumuþak dini mesajlar verecek görevlileri öne çýkardý..." þimdi bu çalýþmanýn, baþýndan itibaren anlattýklarýný, dokümanlarý hatýrlayalým ve Kessler'in kitabýnda 'sahte din adamý', 'görevli', 'yumuþak dini mesajlar verecek lider' gibi sýfatlarla anlatýlan tüm bilgileri ekleyerek kritik soruyu soralým: " Amerikan sevgisini, buna açýlan yol demek olan Hýristiyan-Yahudi aþkýný topluma aþýlayan, CIA'in desteklediði, yumuþak mesajlar veren, sahte din adamý ve görevli acaba kim olabilir? Herþey, psikolojik savaþ taktikleriyle örtülmesine raðmen her þey, aslýnda son derece apaçýk bir 'çýplak hakikat' olarak önümüzde durmuyor mu?

"Hýristiyanlar için 'cennete girecek' diyen, daha 1. körfez savaþýnda Saddam'ýn güç bela attýðý birkaç füzeden yaralanan Ýsrailli çocuklar için 'sabahlara kadar uyuyamadýðýný itiraf eden', Ýslam dünyasý ve Müslüman kavramýný 'böyle bir coðrafya yok. Kendi doðrularýyla yaþayan insanlar var' diyerek bir kalemde silip atan, Ýslam coðrafyasýnýn iþgali için bir tek ciddi kelime ederek itiraz etmek yerine ülkelerini savunan müslümanlarý 'terörist' olarak nitelendiren, daha da ötesinde tüm bu iþleri kotaran ülkenin kucaðýnda yatan "bir Rabbin aciz kuluna" iþaret etmiyor mu?

Tam da bu noktada arþtýrmacý Aytunç Altýndal'ýn çok ses getiren þu satýrlarý akla geliyor: "Papa bu yýl (1998 þubat ayýnda) 'kilisenin baðrýna bastýðý gizli evladý' anlamýna gelen 'in pectore' tarzýyla yani gizlice 20 kardinal atadý. Bu kardinallerden 18'inin kim olduðu isim isim biliniyor. Ancak iki tanesi, birisi üin'de, diðeri Ortadoðu ülkelerinden birisinde bulunan iki kardinal açýklanmadý. Gizli tutuluyor." Evet Ýslam'ý protestanlaþtýrma, siz bunu 'Ýslam'ý tüketme gayret ve saldýrýsý' olarak okuyabilirsiniz misyonunu üstlenmiþ, bir büyük senaryo ile kitleler tarafýndan kabul görmüþ, vazife ve önemine binaen himaye altýna alýnmýþ bu isim acaba kim?

Vatikan'ýn "üçüncü bin yýlda Asya'yý Hýristiyanlaþtýracaðýz ilk hedef Türkiye'dir" dediði bir ortamda, Papa'nýn gizli kardinali acaba kim? Sizce kim olabilir? Size iki ipucu : Papa/ya sunduðu mektupta., Papalýk misyonunn bir parçasý olarak acizane diyalog misyonuna katkýda bulunmak için görev talep eden ve Papa'ya Vatikan'da ölmeyi arzu ettiðini açýklayan kiþi kimdi acaba? Ve Gülen'in göstermelik yargýlanýp sayesinde paçayý yýrttýðý Vatikan'ýn Türkiye temsilcisi Maroviç'ýn, ' O þeriatý getirmez çünkü Muhammedun resulullah demeyen de cennetliktir' dediði için biz onu çok seviyoruz' diye baðrýna basmasý yeterli delil oluþturmuyor mu? Fethullah Gülen'in duble ajanlýðý terfi macerasýný içerden tanýklarla, dýþardan yürütülen temaslarýn belgeleri ile ortaya koymaya devam edeceðiz.

Halil Sönmez