"Bre, siz nasýl Türksünüz?"



Ahmet Rüstem Bey'in mezarýndan doðrularak, bugün "Caným batýlýlar öyle söylüyorsa öyledir, demek ki, Ermeni soykýrýmý yapmýþýz kabul edelim, ne var bunda özür dileyelim olsun bitsin" diyen, hatta büyük tehalükle Ermenilere soykýrýmý yaptýklarýný kanýtlamak için Türk üniversitelerinde sempozyum düzenleyen sözde Türklere seslendiðini duyar gibiyim; "Bre namussuzlar, siz nasýl Türksünüz?"
Kurtuluþ savaþýnda Mustafa Kemal'in yanýnda yer alan ve Birinci Meclis'te Milletvekili olan Ahmet Rüstem Bey, aslýnda eski adý Alfred de Bilinski olan bir Polonyalýydý.

Ahmet Rüstem bey, 24 Haziran 1914'de Osmanlý'nýn Washington büyükelçisi olarak görevine baþlayýnca, Amerikan gazetelerinde, Müslüman Türklerin "Hýristiyan Ermenileri kýlýçtan geçirdiði" iddialarýný okuyor. Dikkat edin; bu iddialar sözde Katliamýn-soykýrýmýnýn 1915'de güya yapýlmasýndan önce Amerika'da ve Avrupa'da yayýlýyordu.) Büyükelçi Rüstem bunun üzerine, 8 Eylül 1914 günkü "Evening Star" gazetesine þu demeçte, Ermenilerin Hýristiyan olduklarý için deðil, Fransa, Ýngiltere ve Rusya'nýn desteðiyle ayaklanarak, Osmanlý devletini zayýflatmak istedikleri ve devlete isyan ettikleri için cezalandýrýldýðýný belirtiyor ve soruyor:

"Böylesi bir silahlý ayaklanma karþýsýnda kalsalardý Fransa, Ýngiltere ve Rusya acaba ne yaparlardý? Masum bir ýrka karþý dünyanýn gözleri önünde 20 tasarlanmýþ soykýrým gerçekleþtirmiþ olan o Rusya, acaba ne yapardý? Ya Fransa ve Ýngiltere? ülkelerinin özgürlüðü için dövüþen Cezayirlileri týkýp sonra dumanla boðmuþ olan Fransa, 'sipahi isyaný'nda yakaladýðý Hintlileri top namlularýnýn aðzýna baðlayýp sonra o toplarý ateþleyen Ýngiltere, ayný tahrikler karþýsýnda kalsalardý, acaba ne yaparlardý?" ve ; Amerikalýlarýn Filipinleri iþgal ederken yerli halka uyguladýklarý "water cure " denen su iþkenceleriyle, Amerika'da her gün iþlenen " zencileri linç etme " suçlarýný hatýrlatýyor, ekliyor: "Varsayalým ki Amerika'daki zencilerin, Amerika Birleþik Devletleri'nin iþgal edilmesini kolaylaþtýrmak için Japonlarla gizlice anlaþmýþ olduklarý ortaya çýkarýldý. Acaba o zencilerin kaçý hayatta býrakýlýrdý? "

Ahmet Rüstem beyin bu demeçlerine öfkelenen Amerikan baþkaný Wilson 10 Eylül 1914 günü , Dýþiþleri bakanýna gönderdiði yazýda "Türk büyükelçisi sýnýrý aþmýþtýr" diyor, sözlerini geri alýp özür dilememesi durumunda Amerika'dan çýkartýlmasý gerektiðini bildiriyordu. Dýþiþleri Bakaný Brian, 11 Eylül 1914 günü Rüstem beyden Evening Star'da yayýmlanan sözlerini geri almasýný istiyor, buna karþýlýk Ahmet Rüstem bey Amerika Dýþiþleri bakanýna gönderdiði 12 Eylül 1914 günlü yanýt yazýsýnda sözlerini geri almayacaðýný belirterek þöyle diyordu:
"Türkiye yýllardan beri Amerikan basýnýnýn düzenli saldýrýlarýna hedef olmaktadýr. Bu saldýrýlar sýk sýk en aðýr dille Türkiye'nin bütün duygularýný incitmektedir. Türklerin dinine, milliyetine, geleneklerine, göreneklerine, gelmiþine geçmiþine sövülmüþ, bütün kötülüklerin bataklýðý Türkiye imiþ gibi gösterilmiþtir. Geçmiþte Türkiye'de görülen ve benim gibi bütün diðer Osmanlý aydýnlarýný da üzen bazý aþýrýlýklar, diðer uluslarýn yaþamýnda da benzerleri görülmesine karþýn, yalnýzca Türkiye'ye karþý bitmez tükenmez þiddetli bir saldýrý temasý olarak kullanýlagelmektedir. Basýnýn bu tutumu Amerikan kamuoyunu Türklere karþý zehirlemekte o kadar ileri gitmiþtir ki Türk soyunun her üyesi Amerika'da ancak "iðrenç" nitelemesiyle anýlýr olmuþtur. Benim Amerikan saldýrýsýna karþý ülkemi savunduðum apaçýktýr. Savunmam ABD'nin de kýnanacak birtakým özürleri olduðunu göstermek biçiminde olmuþsa, bu, Amerikan basýnýný daha insaflý davranmaya ikna etmenin baþka bir yolu bulunmadýðýna inandýðýmdandýr. Diplomatik kurallarý aþmýþ olabilirim, fakat insanlýðýn çýkarý þekle feda edilemez. Ben Türkiye'ye Amerika Birleþik Devletleri'ne ve sonuçta bütün bir insanlýða karþý erdemsel görevimi yerine getirmiþ olduðuma inanýyorum."
Bu yanýtýndan sonra Amerika Birleþik Devletlerince "istenmeyen adam" diye damgalanan Büyükelçi Ahmet Rüstem Bey, 9 Ekim'de Sait Halim Paþa'ya çektiði telgrafta, ekliyordu: "25 Ekim 1914 tarihine dek benden haber alamayacak olursanýz, akýbetim (öldürülüp öldürülmediðim) hakkýnda araþtýrma yapýnýz." üünkü ölümle tehdit edilmektedir!

Ahmet Rüstem, Ermeni soykýrýmý suçlamalarýna karþý 1918'de Bern'de Fransýzca olarak yayýnladýðý "La Guerre Mondiale et la Question Armenienne" (Cihan harbi ve Türk -Ermeni Meselesi) adlý kitabýnýn ön sözünde þöyle diyordu:
"Ermeni meselesinde dünya kamuoyuna karþý Türkiye'yi savunmayý amaçlayan bu kitabý yazarken, her þeyden önce doðduðum, pek çok iyiliðini ve nimetlerini gördüðüm bu ülkeye baðlýlýk duygularýný sürdürmeyi düþündüm. Bu ülkenin ve Türk halkýnýn onurunu korumak için iki kez düelloda bile dövüþtüm ve Türk-Yunan savaþýna gönüllü olarak katýldým. Bu kitabý yazarken beni harekete geçiren itici gücün yalnýz, ülkeme olan sevgim ve saygým olduðunu söylemek isterim."

AHMET RUSTEM BEY sonralarý bir konuda Mustafa Kemal'le ters düþüyor hatta O'nu düelloya davet ediyor. Ve bu yürekli adam, sonra da Türkiye'den, tarih sahnesinden kayboluyor. PAMUK ÝPLÝÐÝ AB Geniþlerden Sorumlu Komiseri Olin Rehn, Nobel ödülü adayý Orhan Pamuk'un Türklüðe hakaretten yargýlanmasýna tepki göstermiþ ve bunun AB "özgürlük standartlarýna" aykýrý olduðunu ve müzakerelerden önce AB'nin "kýrmýzý çizgilerinden" biri olduðunu hatýrlatmýþ. ünce sormak gerek, Avrupa ülkelerinde, Ýsviçre'de "Ermenilere soykýrýmý yapýlmamýþtýr" demenin suç sayýlmasý hangi özgürlük kriterine uyar?
Kendi ülkesinin tarihine ihanet eden, kerameti bazý aydýnlardan menkul sözde "Büyük yazara" Orhan Pamuk'a Avrupalýlar Nobel üdülü verecekler ve o Türk adaleti tarafçýndan yargýlanacaðý için, - müzakereleri baþlatmayacaklar. Yani Avrupalýlar kendi ülkesine, Türkiye'ye ihanet eden bir yazara, bilhassa ödül veriyorlar. Bizim "aydýn" köþe yazarlarýmýz da Pamuk'un kýtaplarýný toplatmak cesaretini gösteren Kaymakamý çarmýha geriyorlar! üeliþkiden öte rezalet!

Ve, þimdi tam üyelikten vazgeçtik, AB ile müzakerelerin baþlamasý bile bu "Pamuk" ipliðine baðlý! Polonya asýllý Ahmet Rüstem öyle idi, ailesinin Türk olduðunu bildiðim Orhan Pamuk böyle... Amerikalýlar ve Avrupalýlar Türkler konusunda hep öyle idiler þimdi de böyleler! ' Evet ben de ,Türkleri aþaðýlayanlarý düelloya davet edecek denli gözüpek bir Türksever olan Polonya kökenli Ahmet Rüstem Bey'in mezarýnda doðrulup "Bre namussuzlar! Siz ne biçim Türksünüz!" diye haykýrdýðýný duyar gibi oluyorum! .
(Kaynak: NEVESER (CENGÝZ üZAKINCI): 111-115)