Ana Dilde Eðitim

Biz, iki yüz yýl Rusyaðnýn baskýsý altýnda yaþadýk. Bunun için ana dilimiz de, kendimiz gibi baský altýnda kaldý.

Bu yýllar içinde biz, ana dilimizin tabii hakkýný korumaya çalýþtýk.

Ben ta 1954 yýlýnda yazdýðým ðAna Dilið adlý þiirimde þöyle demiþtim:

Ey kendi öz dilinde konuþmayý ar bilen Akidesiz yabazlar
Ruhunuzu okþamaz koþmalar, telli sazlar,
Bunlar ver benim olsun.
Ancak vatan ekmeði sizlere ganim olsun.


Elbette, o zamanlar bu þiir üst makamlarýn hoþuna gitmedi ve bu þiir yüzünden baþýma çok belalar geldi.

Ben baþýma gelen bu belalarý, tabii bir hadise kabul ediyordum. üünkü ben Rusðun kölesi idim. Ama Allahða bin kere þükürler olsun ki, Anadolu Türkleri, tarihin hiçbir döneminde hiçbir halkýn kölesi olmamýþtýr. Eðer bu bir gerçekse, peki neden büyük imparatorluklar kurmuþ Anadolu Türkleri, bugün kendi milli varlýklarýna düþman kesilmiþ; Bülbül naðmesine benzeyen Türk dilinin bekaretini bozuyor, ona baský yapýyor? Türkçeðyle klasik eserler ortaya koyan Nesimi, Nevai, Mahdumkulu, Fuzuli, Sabir ve M.Akiflere bu dil uydu da, þimdi bize uymuyor mu? Niçin kendi kendimize kelimeler uyduruyoruz? Kim bu hakký bize vermiþ? Dilin sahibi, bireyler deðil millettir.


Sovyetler Birliði sömürüsü döneminde, Azerbaycan ve Rus baskýsýnda olan diðer Türk Cumhuriyetlerinde devlet iþleri, yazýþmalar, toplantýlar yalnýz Rusça yapýldýðýndan, Rusçaðyý iyi bilmeyenler Yüksek makamlara ulaþamýyor, onlara iþ verilmiyordu. (Bunun için de ebeveynler evlatlarýný ana dilde eðitim yapan okullara deðil de, Rus okullarýna veriyorlardý. Sonuçta bu cumhuriyetlerde ana dilde eðitim yapan okullarýn sayýsý her yýl biraz daha azalýyordu. Rus okullarýnda eðitim gören çocuklar ise, Rus tarihini ve edebiyatýný, Rus gelenek ve göreneklerini, yani Rus maneviyatýný biliyor, o okullardan tam bir Rus olup çýkýyor, kendini, kendi tarihini ve edebiyatýný, maneviyatýný bilmediði için, kendi milletine düþman kesiliyor, kendini küçük, Rusðu ise büyük görüyordu.) Bu yakýnlarda Rusça eðitim görmüþ Rus kafalýlar Bakuðde ðMonitorð adlý Rusça dergi yayýmlamaya baþladýlar ve bu dergide bizim, millet deðil, kabile olduðumuzu yazdýlar.Bildiðiniz gibi, biz baðýmsýzlýk uðruna mücadele verdiðimiz zaman, Ermeniler, Ermenistanðda yaþayan Azeri Türklerini kovunca, biz de Azerbaycanðda yaþayan yarým milyon Ermeniðyi Azerbaycanðdan çýkardýk. Gidenlerin yerine Karabaððdan ve Ermenistanðdan kovulan Azeri Türkleri Baküðye yerleþti.


Yukarýda bahsettiðim ðMonitorð dergisinin etrafýndaki Rus kafalý gençler, Rus ve Ermenilerin Baküðden gitmelerine üzülüp, bunu bizim için felaket sayýyorlar. Onlarýn akidesine göre Baküðde yaþayan Rus ve Ermeniler bizi medenileþtirmiþ, ama Karabað ve Ermenistan köylerinden Baküðye taþýnan Azeri Türkleri, þimdi bizi geriye götürüyor, baþkalarýndan kazandýðýmýz kültürü bozuyorlarmýþ.

En korkuncu da þudur ki, onlarýn fikrince biz, hiçbir zaman Türk olmamýþýz. Ermeni çevresinde yaþayan Azerileri, Ermeniler, ðTürkð diye adlandýrmýþ, bunun için de onlar kendilerini Türk saymýþ ve Baküðye taþýndýktan sonra da, onlar bize, yerli Azerilere Türk olduðumuzu söylemiþler. Yalnýz bundan sonra biz, Azeriler de kendimizi Türk adlandýrmaya baþlamýþýz. Cahilliðin derecesini görüyor musunuz?


Aslýnda ben onlarý kýnamýyorum. üünkü onlar ana dilde eðitim yapan okullarda tahsil görseydiler, bizim
klasiklerimizi: Fuzuli'ði, Nesimi'ði, M.F.Ahundzade'ði, Celil Memmedkuluzadeðyi ve Sabirði okusaydýlar, bu dahilerin hep Türk olduklarýný yazýp Türk olduklarý ile övündüklerini bilirlerdi. Bunun gibi Rus köleliðinde olduklarýndan, Rusça eðitim gören üzbek, Türkmen, Kazak, Kýrgýz, Tatar gençleri de Türk olduklarýna tam manasýyla inanmýyorlar ve bizim felaketimiz de buradan baþlýyor.

Moskova Ruslaþtýrma tohumunu öyle serpmiþ ki, ayný Rus kafalýlar bugün bizim istiklalimize karþý çýkýyor, gözünü Moskovaðya çevirip, yeniden onlarla birleþmemiz için çalýþýyorlar.

Bunlarý anlýyorum. Defalarca size ve diðer Türkiyeli kardeþlerimize söylediðim gibi, bizim felaketimizin sebepleri açýktýr. Peki size, tarih boyunca hiç köle olmamýþ (Allah hiçbir zaman göstermesin) Türkiye Türklerine ne oldu da, kendi kökünüzden, milli varlýðýnýzdan ayrý düþtünüz? Siz bunun için hiçbir þekilde bahane gösteremezsiniz. üünkü suç kendinizdedir. (Bunu siz de itiraf ediyorsunuz: ðKültürü ile barýþýk olmayan bir toplumuz. Hala kendi kendimizle savaþmayý bir türlü bitiremedik.ð)

þimdi siz, bugün yabancý dille eðitimin, bir milleti nasýl rezil ettiðini bizim þahsýmýzda görüp, bizden ders almalý, yabancý dille eðitime karþý mücadele etmelisiniz. Burada büyük Atatürkðün meþhur sözünü hatýrlatmak yerinde olur: ðMilli benliðini bulamayan milletler, baþka milletlere yem olurlar.ð

Benim eserlerimi Rusçaðya çeviren Moskovalý þair Rimma Kazakova bir gün bana, ðSiz ana dili konusunda niye bu kadar çok yazýyorsunuz?ð diye sordu. Ben, ona ana dilimizin eriyip yok olma tehlikesi içinde olduðunu söylediðim zaman beni anladý ve bu belanýn sebebinin yabancý dildeki eðitim olduðunu belirtti ve geçen asýrda bu belaya bizim aydýnlarýmýz da tutulmuþ, L.Tolstoy ve K.D. Uþinski gibi yazarlarýmýz ve bilginlerimiz bu akýna karþý çýkmýþlar diye ilave etti. Ertesi gün o,bana ünlü Rus eðitimcisi Uþinskiðnin Ana dili adlý kitabýný getirdi. Ben bütün gece o kitabý okuyup, bir milletin varlýðý için, ana dilinin ne kadar büyük bir öneme sahip olduðunu bir daha anladým. Sizin gibi batýlýlaþma siyasetine uyan Rus aydýnlarýnýn, Rusyaðda Fransýz ve Alman mektepleri açýp evlatlarýný yabancý okullara vermeyi kendilerine þeref saydýklarýný bir kere daha gördüm. O zaman bu meselenin millet için tehlike olduðunu bilen büyük eðitimci Uþinski yazýyor:

(ðAna dilinde bütün millet, onun varlýðý, manevi dünyasý zuhur ediyor. Vatanýn semasý, iklimi, havasý, çölleri, dað ve bozkýrlarý, orman ve çaylarý, fýrtýna ve kasýrgalarý, halk ruhunun yaratýcýlýk kudreti ile ana dilinde fikirlere, þekillere ve seslere dönüþüyor. Halkýn elinden her þeyini alýrsýnýz o, onlarýn hepsini geri getirebilir. Fakat onun elinden ana dilini alýrsanýz, hiçbir zaman onu bir daha oluþturamaz. Halk kendine yeni bir vatan da yapabilir. Ama ana dili yoksa, millet de yoktur; vatan da...ð)

Bundan sonra bilgin, yabancý mekteplerde eðitim gören çocuklarý ðmanevi özürlüð olarak adlandýrýr ve böylelerinin vatan ve millet için gerçek evlat olamayacaðýný, halký anlayamayacaðýný, dille beraber eðitim gördüðü Fransýz veya Ýngiliz karakterini yansýtacaðýný belirtiyor.Sonra da bu manevi özürlülerin herhangi bir idarede çalýþtýklarý zaman ðYüzlerine ne kadar vatanperverlik maskesi taksalar bile yine de vatansýz, zavallý bir adam olarak kalacaklarýnýð ilave ediyor.

Bu bir millet için felaket deðil mi? Bunun büyük felaket olduðunu gören Ermeni parlamentosu, 1996 yýlýnda Ermeni çocuklarýn Rus okullarýnda eðitim görmesini yasakladý.

Fransa parlamentosunun ðFransýz dilinin kullanýmýna iliþkin 4 Aðustos 1994 tarihli bir yasað kabul ettiðini öðrendim. Ben, böyle bir yasayý Türk Cumhuriyetlerinden, ayný zamanda Türkiye ve Azerbaycan parlamentolarýndan da bekliyorum.

Benim çok sevdiðim rahmetli Prof.Dr.Faruk Kadri Timurtaþðýn da bu konudaki fikirleri benimkiyle aynýdýr: (ðDil meselesi, bir milli müdafaa meselesidir. Dilimizi korumak, vataný korumakla birdir. üünkü dil de vatan kadar, tarih kadar azizdir. Dil de bayrak gibi, aile gibi mukaddesattandýr. Belki hepsinin ifadesi, aksi onda olduðu için hepsinden önemlidir. Dil olmayýnca, millet olmaz, milliyet olmaz. Milli kültürün baþ unsuru dildir.ð)

Sözümün sonunda yüzümü büyük Türkiyeðye çevirerek diyorum:

Ey þanlý tarihe sahip olan büyük Türkiye! Unutma ki, biz seni kendimiz için örnek biliyoruz.

Bunun için de sýnýr sýnýra yaþadýðýn büyük Türk dünyaðsýný periþan etmeye, sana dikilen gözleri kapatmaya, sana beslenilen ümitleri yok etmeye senin hakkýn yok. Ortak atamýz Bilge Kaðanðýn sözlerini kulaklarýna küpe yap: ðEy Türk, silkin ve kendine dön!ð

Bahtiyar VAHABZADE
Meþhur Azeri þairi, Türkçe savaþçýsý,

Not: Bahtiyar Vahabzade 1925'te Seki þehrinde doðdu. 10 yaþýndan beri Bakü'de yaþýyor, ilk, orta öðreniminden sonra, 1947'de Devlet üniversitesi Filoloji Fakültesini bitirdi. 1951'de bu fakülteye öðretim üyesi olarak giren Vahabzade halen ayný fakültede çaðdaþ Azeri Edebiyatý Profesörüdür. Milletin vekilliðini de yapan Vahabzade yurtdýþýnda birçok kongrelere katýlmýþ, Almanya'daki Türk iþçilerini incelemiþ ve birçok kereler Türkiye'ye de gelmiþtir.