AB'ye HAYIR KAMPANYASI


AB'ye HAYIR; Türkiye Cumhuriyet'ine EVET diyoruz.

Açýk Ýstihbarat adlý internet sitesinin baþlattýðý kampanyayayý destekliyoruz...
Burada okuyacaðýnýz gerekçeler, Türkiye'nin varlýk gerekçeleridir.



Sayýn Yetkili;

Türkiye'ye her geliþlerinde Diyarbakýr'a gidip "Kürdistan" demeden rahat edemeyen AB yetkililerinden Avrupa Birliði Parlamento Baþkaný Joseph Borrell ekim ayý baþlarýnda verdiði demeçte; Avrupa Birliði müzakerelerinin sonucu ile ilgili olarak; "10-15 sene sonra Türkiye bildiðimiz Türkiye olmayacak" demiþti.

AB üyeliðini fetiþizm haline getiren iktidar ve bürokrat kadrolarýn onur kýrýcý suskunluðu karþýsýnda gittikçe cüretkarlaþan AB kadrolarý bu konuda yanýlmýyor.

Türkiye 10-15 sene sonra bildiðimiz Türkiye olmayacak;

üünkü 10-15 sene sonra bu ülkeyi;

Vatandaþlarýnýn gözlerinin içine baka baka yalan söyleyerek AB'yi yýllardýr iyi yönetim özleyen insanlarýna bir "medeniyet" projesi olarak pazarlamaya çalýþan samimiyetsiz ve taþeron kadrolar yönetemeyecektir.

10-15 sene sonra bu ülkenin insanlarý;

1970 yýlýnda imzaladýðý katma protokolle 1976-1986 döneminde Türk iþçilere serbest dolaþým hakký vereceðinin altýna imza atmasýna raðmen; 1985 yýlýdna bu taahhüdünü yerine getirmeyeceðini açýkça ilan eden ve bugün üyelik olsa dahi serbest dolaþýma sürekli kýsýtlama hakký getirmekten sözeden;

Kýbrýs Cumhuriyeti'nin kuruluþunun temelini oluþturan Londra ve Zürich Anlaþmalarýnýn ve kendi standartlarýnýn aksine; Güney Kýbrýs'ý AB'ye dahil eden;

Gümrük Birliði ile Türkiye'yi bir ithalat cennetine çevirerek; cari açýðý hem büyütüp hem de kronikleþtirdiði yetmiyormuþ gibi, Türkiye'nin Gümrük Birliði vasýtasý ile hakettiði yardým taahhütlerinin bir tanesini bile yerine getirmeyen


1981'de Yunanistan; 1986'da Portekiz ve bugün bünyesine dahil etmeye çalýþtýðý veya dahil ettiði bir çok Doðu Avrupa ülkesi sosyal, kültürel ve siyasi alanda Türkiye'nin standartlarýnýn çok gerisinde olmasýna raðmen; sürekli Türkiye'yi ayrýþtýrýcý yeni þartlar sunan

Býrakýn Türkiye'nin iþsizlik sorununa çare olacak dinamikleri barýndýrmayý; kendi içinde yýllardýr çözemediði kronik iþsizlik sorunu ile baþedemediði için, sosyal güvenlik ve istihdam politikalarýný deðiþtirmeye çalýþan;

Oligarþiye dönüþmüþ bürokratik yapý bahane edilerek, devletin varlýðýný sürdürmesi için gerekli olan bürakrasiyi gereksiz gösterip devleti iþlemez hale getiren, asýl sorunun bürokratik yapýlanmanýn sistematiðinden deðil, gelir daðýlýmýndaki aþýrý bozukluðun bürokrasiye yansýmasý olduðunu bilerek göz ardý eden, adil, rekabetçi serbest piyasanýn oluþmasý için gerekli kurallar ortaya atýlýnca sermaye düþmanlýðý yaygarasý kopartýrken kendi oligarþik hantal yapýsýný gizleyen

Kendi çiftçisini her türlü yöntemle korurken; yüksek girdi fiyatlarý, düþük ürün bedelleri ve yüksek reel faizler altýnda ezilen Türk çiftçisinin üretimini kendi "ortak" politikalarý doðrultusunda dýþa daha baðýmlý hale getirecek;

Ermenistan'dan Balkanlara, Irak'tan, Kýbrýs'a Türkiye'nin hassas olduðu bütün coðrafyalarda Türkiye'nin dýþ politika çýkarlarýný gözardý etmekle kalmayýp; sözde Ermeni soykýrýmýndan; Güneydoðu'daki su kaynaklarýnýn yönetimine kadar bir çok alanda Türkiye'yi tarihsiz ve sahipsiz bir kukla devlete dönüþtürmeye çalýþan;

Kendi içindeki yönetim sorunlarýný halledememiþ; Türk kamuoyundan saklanmaya çalýþýlsa da; oluþturduðu devasa bürokrasi aygýtý yolsuzluklara batmýþ ve üye ülkelerin kalkýnma potansiyellerini; üyelerini bir "kalkýnma modeli çuvalýna" sokarak baltalayan hantal bir yapýya ve paradigmaya sahip

AB Projesinin ne anlama geldiðini çok daha iyi kavramýþ olacaklardýr.

10-15 sene sonra bu ülkenin yönetimine talip olacak kadrolar; iþte bu noktada; Türkiye'nin aydýnlýk yüzüne perçinlenmeye çalýþýlan bu demirden AB maskesini milletin yüzünden sýyýrýp;

baðýmsýz, üniter, çaðdaþ ve dünya gücü bir ülkenin vatandaþlarý olarak; uluslarüstü deðil eþit üye olduklarý uluslararasý yapýlarýn parçasý olarak dünya barýþýna ve kalkýnmasýna katkýda bulunan þartlarý oluþturacaklardýr.

Milletimiz yeni ve tarihi bir sýnavla karþý karþýya iken;

bu ülkenin vatandaþlarý yani sahipleri olarak;

kendi ülkemiz üzerindeki egemenliðimizi ve haklarýmýzý sonu belirsiz hayaller ve boþ vaatler adýna; Brüksel merkezli güçlerle paylaþmayý asla kabul etmeyeceðimizi belirtir;

tarihte her sürecin ne kadar derin olursa olsun; kararlý milletler tarafýndan geri döndürülebileceðini , bu Cumhuriyet'in bu tarz bir iradenin somut örneði olduðunu dosta düþmana hatýrlatýrýz.

Avrupa'nýn "ötekileri" yaratan; daha sonra da "ötekilere haklar tanýyan" "demokrasi" anlayýþýna; Mevlana'sýndan Yunus Emre'sine en az bir medeniyet boyu fark atan bu topraklarda kurulan Cumhuriyet'in AB'ye deðil; AB'nin bu Cumhuriyet'e özenmesi gerektiðini bilen vatandaþlar olarak

AB'ye HAYIR; Türkiye Cumhuriyet'ine EVET diyoruz.

Mektubu ilgili adreslere göndermek için týklayýn:
http://www.acikistihbarat.com/Mektuplar.asp?mektup=1

Kaynak: Acik Istihbarat