KUZEY ANADOLU'NUN TüRKLüÐü

KUZEY ANADOLUðNUN KAFKASYA BAÐLANTISI

KUZEY ANADOLUðyu TüRKÝYEðden koparmak isteyen Batýlý güçler, iki ayrý görüþle karþýmýza çýkarlar.
Birincisinde, TRABZON bölgesinin eski Rum PONTUS Ýmparatorluðuðna ait olduðunu, bölge halkýnýn zorla müslüman yapýlmýþ Rumlar olduðunu öne sürerler. Bunu ayrý bir yazýda ele alacaðýz.

Ýkincisinde, KUZEY ANADOLU ve özellikle KARADENÝZ sahilinde LAZLAR, GüRCüLER, ABHAZLAR, ACARLAR gibi KAFKAS halklarýnýn yaþadýðýný, aslýnda bölgenin onlara ait olduðunu, TüRKLER'in bu bölgede hiç yeri olmadýðýný iddia ederler.

Bu iddia sahipleri 1970ðlerden baþlýyarak KUZEY ANADOLU bölgesini karýþtýrmýþ, týpký GüNEYDOÐU ANADOLUðda yaptýklarý Kürt bölücülüðü gibi, kuzeyde de Laz bölücülüðüne büyük harcamalar yapmýþlardýr. Lazca dergiler çýkarmýþlar, Kafkas halklarý üzerine yayýna baþlamýþlardýr. Hepsinin hedefi, KUZEY ANADOLUðda yaþýyanlarýn Türklerðle hiç alakasý olmadýðýný, binlerce yýldýr orada ve KAFKASYAðda yaþadýklarýný, dolayýsiyle TüRKÝYEðden kopmasý gerektiðini göstermektir.

O zaman KAFKAS halklarýnýn kimler olduðu, nereden kaynaklandýðýný araþtýrmak icabeder.

Petrol bölgesine yakýnlýðý, hem KARADENÝZðe, hem de HAZAR DENÝZÝðne hakim stratejik mevkii itibariyle, Batýlýlar siyasi açýdan KAFKASYAðyý ðAvrupa sýnýrlarý içindeð sayarlar.

KAFKASYA, kuzeyde MANÝü NEHRÝ, doðuda HAZAR DENÝZÝ, güneyde ÝRAN ve TüRKÝYE, batýda ise KARADENÝZ ile çevrili bölgedir. KAFKASYAðnýn kuzeyi skepler ile kaplýdýr, güneyi ise daðlýktýr. Petrolün yanýsýra doðalgaz, kömür, kurþun, çinko yataklarý vardýr.

KAFKASYAðnýn Batýlýlar için önemi 1980ðlerden, bilhassa 1990ðdan itibaren bir baþka sebeple daha da artmýþtýr. Eskiden ýrklarý BEYAZ, SÝYAH, SARI, KIRMIZI diye gruplandýran Batýlýlar, son yýllarda siyahlar için AFRO-AMERICAN (Afrika kokenli Amerikalý), sarýlar için ASIAN (Asyalý), kýzýlderililer için NATIVE AMERICAN (Amerikaðnýn yerlisi), ve beyazlar için de CAUCASIAN, yani KAFKASYALI demeðe baþlamýþlardýr.

Son 50 yýlda yapýlan arkeolojik ve antropolojik araþtýrmalar üri ýrk, üstün ýrk diye bilinen Avrupalýlarðýn ORTADOÐU, ORTAASYA, HÝNDÝSTAN, üÝN, AFRÝKA, hatta AVUSTRALYA ve PASÝFÝK yerlilerinden çok sonra tarih sahnesinde bir varlýk gösterebildiðini ortaya koyduðu için, kendilerine kökü kökeni olan bir kavim ve bir diyar bulmak ihtiyacýný duymuþlardýr.

Aslýnda üRi kelimesinin dayandýðý ARYAN kavmi de böyle icat edilmiþti!..

Buna göre sözde ARYANLAR üstün bir AVRUPA ýrký idi, Yunanistanðý, Anadoluðyu , Ýranðý medeniyete kavuþturan, ta Hindistanða uzanan, hatta üin medeniyetini kuran bu ýrk idi onlara göre!.. (Bakýnýz: üstün Beyazlar sayfasý)

Ne var ki, Avrupaðda hiç böyle bir kavim olmadý!.. Kelimenin türediði IRANIAN, yani ÝRANLILAR ise, medeniyet sahnesine M.ü. 500 yýllarýnda, PERSLERðle çýktýlar. ÝRAN ve HÝNDÝSTANðýn AVRUPA ile baðlantýsý HÝNT-AVRUPAi DÝLLER ile sýnýrlý kaldý. Bugün hiç bir Avrupalý bilimi adamý ve tarihçi ne ÝRANLILARðý, ne de HÝNTLÝLERði kendinden ve beyaz saymaz!.

Yani, TüRKLER, ÝRANLILAR, HÝNTLÝLER, coðrafi olarak KAFKASYAðya AVRUPALILARðdan çok daha yakýndýrlar ama, ðCAUCASIANð olanlar onlar deðil, Avrupalýlardýr!..

Bu zihniyette acaba zerre kadar mantýk var mý?..

Hýrýstiyan kültüründe HZ. NUHðun gemisinin Ararat diye bilinen AÐRI DAÐIðna oturduðunýn kabul edilmesi, Grek edebiyatýndaki PROMETHEUSðun ateþi çalmasýndan dolayý ELBRUZ kayalýklarýnda zincire vurulmasý, dizi film kahramaný ZEYNAðya ilham kaynaðý olan AMAZONLARðýn bölgede yaþamýþ olmasý da, Batýlýlarðý KAFKASYAðya celbeder. Ne yapýp, ne edip kendileriyle bu dünyanýn en eski medeniyet merkezlerinden biri olan KAFKASYA arasýnda bir bað kurmaya çalýþýrlar.

KAFKAS DAÐLARI eski TüRK masallarýnda KAF DAÐI diye geçer. En yüksek noktasý ELBRUZ Daðlarýðdýr (5633m) Aþýlmasý son derece zordur. Kuzeyinden güneye geçiþ bir tek DERBENT hizasýnda, HAZAR kýyý yolunu takip eden stratejik DEMÝRKAPI geçidinden mümkündür. Yöre efsanelerine göre ÝSKENDER, YECüC ve MECüCLERðin istilasýný önlemek için iþte bu DEMÝRKAPIðyý tutmuþtur. ÝSLAMðda BüYüK ÝSKENDER, ZüLKARNEYN diye bilinir.

Son zamanlarda Seyyit Gulam Rýza Saidi tarafýndan ortaya atýlan bir teze göre ZüLKARNEYN, Pers kralý Darius'tur!... Tevrat'taki Danyal bahsinin 8. faslýnda, "DANYAL peygamberin rüyasýnda iki boynuzlu bir koç gördüðü ve bunu MEDLER ile Farslar'ýn kralý olarak yorumladýðý" anlatýlmaktadýr. Tarihlerde ise Darius'un önce batýya, yani Karadeniz'e, sonra doðuya kafkas Daðlarý'na gittiði ve oradaki kavimleri hükmü altýna aldýðý belirtilmektedir. Bunlardan yararlanan Saidi, iki daðýn Kafkas ve Azerbeycan Daðlarý olduðunu, Darius tarafýndan yapýlan Derbent adlý settin Hazer Denizi'ne ulaþtýðýný ifade eder.

Bazý kaynaklarda daZüLKARNEYN Fars efsanelerinde yer alan FERÝDUN olarak geçer,,, FERÝDUN'un aslýnda kim olduðunu da, ilerde göreceðiz.

KURðANðda Kehf Suresi 83-100. Ayetler ZüLKARNEYN'i þöyle anlatýr:

- ðGerçekten Biz ona yeryüzünde kudret temkin ettik... O da (batýya) doðru yol tuttu.Nihayet güneþin battýðý yere vardý...Sonra baþka bir yol tuttu. Nihayet güneþin doðduðu yere vardý..ð

- ðSonra genel bir yol tuttu. Nihayet iki dað arasýna vardý. Onlarýn önünde hemen hemen hiç söz anlamaz bir kavim buldu. Dediler ki: "Ey ZüLKARNEYN!.. YECüC ve MECüC bu yerde fesat çýkarýyorlar. Sana harç ve masrafýný versek de, bizimle onlarýn arasýna bir set yapabilsen?"... (ZULKARNEYN) "Siz bana yalnýz kol kuvveti ile yardým edin," dedi...ð

- ðSonra "Bana demir parçalarý getirin," dedi. (iki dað arasýna bir sýra odun, bir sýra demir döþediler) Ta ki, daðlar birbirine müsavi oldu. Sonra "üfleyin" dedi. Demir ateþ gibi oldu. Sonra "Bana erimiþ bakýr getirin de üzerine dökeyim, " dedi. (Yekpare bir set yaptý) Artýk Yecüc ve MECüC'ün onu ne aþmaya, ve ne delmeye kudretleri kalmadý.ð

Bizce DERBENT, BüYüK ÝSKENDERðin katettiði yola göre biraz kuzeyde kalýr.. Eðer DERBENT olabilirse, bizim Ýlk Bölümðde naklettiðimiz gibi, DEMÝRDEN DAÐ , Güneydoðu Anadoluðdaki MADEN DAÐI da olabilir. ERGANÝ de benzer bir efsaneyi yansýtan ERGENEKONðdur.

ARAPLAR ve eski dönem hýristiyan yazarlarý YECüC-MECüCðü TüRKLER olarak kabul eder, BüYüK ÝSKENDERðin onlarýn daha batýya ilerlemesini önlemek için bu setti yaptýðýný belirtirler.

Ne var ki, TüRKLER bu setleri hem ÝSKÝTLER zamanýnda, hem HUNLAR döneminde, hem de OSMANLILAR olarak defalarca aþmýþlar AVRUPAðnýn ortalarýna gelmiþlerdir.

Bir ihtimal, set MOÐOLLARðýn daha batýya gitmemesi için yapýlmýþtýrð Gerçekten de MOÐOLLAR kuzeyde MOSKOVAðya , KIRIMða kadar ilerlemiþler, Ancak KAFKASLARða fazla nüfuz edememiþler, güneyden ANADOLUðya girdiklerinde de çok kalamamýþlardýr. Bu TATAR asýllý TÝMUR için dahi böyledir. Bu da MOÐOL-TATAR TüRKLERÝðnin deðil de, ÝSLAMða daha yatkýn OÐUZ boyu TüRKLERðin ASYAðnýn batýsýna ve AVRUPAðya hakim olmasýna yol açmýþtýr. Yani Bu açýdan, ZüLKARNEYN kýssasý TüRKLERði öven ayet ve hadisler ile baðdaþýr.

Yine baþka bir ihtimal; set çok daha ilerlerde, HÝNDUKUþ DAÐLARIðnda idi. üÝNLÝLERðin daha batýya ilerlememesi için yapýlmýþtýr. Gerçekten de üÝNLÝLER büyük nüfuslarýna raðmen belirli bir noktadan öteye geçememiþlerdir Bu da TüRKLERðin ve MüSLüMANLARðýn lehine olmuþtur ki, ZüLKARNEYN kýssasýnýn KURðANðda yer almasýný açýklar..

Bölge halký Yunanlýlar, Makedonlar, Ýranlýlar, Bizanslýlar, Araplar ve Orta Asya Türkleri ile münasebette bulunmuþ, zaman zaman çatýþmýþ, özellikle Araplarða çok direnmiþtir. Bu olaylarý yeri geldikçe anlatacaðýz. 900ðlü yýllardan müslümanlýk yayýlmýþ, beylikler, hanlýklar kurulmuþ, 1860ðdan sonra da kuzey bölgesi ilerde anlatacaðýmýz þEYH þAMÝLðin þanlý direniþini müteakiben Ruslarðýn hakimiyetine girmiþtir. Azerilerðin yaþadýðý aþaðý güney kýsmý ise Ýranðýn elindedir. Yina KAFKASYA sayýlan Doðu Karadeniz ve Doðu Anadoluðnun doðu kýsmý da Osmanlýlarðýn elinde idi. þimdi ise TüRKÝYEðdir.

Rus Ýhtilali ile birlikte ERMENÝSTAN, GüRCÝSTAN ve AZERBEYCAN baðýmsýzlýklarýný ilan ettiler, bir ara TRANSKAFKASYA Cumhuriyeti kuruldu ise de, 1921ðde hepsi tekrar Rusyaðya baðlandý.

1991 yýlýndan sonra bölgedeki özerk cumhuriyetler, ERMENÝSTAN, AZERBEYCAN, GüRCÝSTAN baðýmsýzlýðýný ilan etmiþ, üEüENÝSTAN, DAÐISTAN, ÝNGUþETYA, KUZEY OSETYA Rusya Federasyonuðnda kalmýþ, GüNEY OSETYA, ABHAZYA ve ACARÝSTAN da Gürcistan içinde yer almýþtýr.

BALKANLAR ve GüNEYDOÐUðda olduðu gibi, KAFKASYAðda da TURANi, HÝNT-AVRUPAi, hatta SAMi halklar birbirine karýþmýþ ve birbirini etkilemiþtir.

Daðlýk ülkelerin kaderi hep aynýdýr. Yüksek ve aþýlmaz daðlar arasýna sýkýþmýþ küçük vadiler bu karýþýmdan pek çok küçük oymaðýn ortaya çýkmasýna ve diðerlerinden aslýnda küçük, fakat kendine göre çok büyük farklar göstermesine sebep olmuþtur. En büyük fark ise çoðu yazýya geçmemiþ diller, lehçelerdir. 1926ðda 1 milyon nüfuslu küçücük DAÐISTAN cumhuriyetinde yapýlan bir araþtýrmada tam 32 ayrý dil ve lehçe konuþan 81 oymak (klan) tesbit edilmiþtir.

KAFKAS dilleri konusunda ilk ilmi çalýþmalarý Leningrad üniversitesiðnden M. MARR yapmýþtýr. Marrðýn tesbitleri bizim için son derece önemlidir. Birincisi, Marr KAFKAS DÝLLERÝðne ðYAFETÝK DÝLLERð adýný vermiþtir.

Bildiðiniz gibi YAFES, HZ. NUHðun üç oðlundan biridir ve TüRKLERðÝN ATASIðdýr. SAM adýndaki ikinci oðul ARAP ve YAHUDÝLERðin atasý, HAM ise ÝRAN, HÝNT ve AVRUPA kökenlilerin atasý olarak kabul edilir.

Bu suretle Marr, KAFKAS dillerinin HÝNT-AVRUPAi özellikler taþýmasýna raðmen, TüRKüEðyle olan sýký münasebetini ifade etmiþtir.

Marrðýn tesbitlerinden biri de, ÝSPANYAðnýn kuzeyinde, FRANSAðnýn güneyinde yaþýyan BASKLARðýn dilinin, KAFKAS dil grubuna baðlý olduðu hususudur. BASKüAðnýn eski Greklerin ABASK dedikleri ABHAZCA ile akraba olduðunu, N. MARR bulmuþtur.

Hatýrlýyacaðýnýz gibi, aslý EU-SKO olan BASKLAR, ETRüSTLERðin , yani SAKA TüRKLERÝðnin bir kolu olarak Milatðtan önceki dönemlerde ÝBERYA yarýmadasýna gelip yerleþmiþlerdi. (Bakýnýz: BATI ANADOLU'NUN TüRKLüÐü - BASKLAR)

Aslýnda ÝBERYA yarýmadasý dahi adýný ÝBERLERðden, yani KAFKASYAðdan göç etmiþ olan bir baþka TüRK boyundan alýr. Týpký ARNAVUTLUK dediðimiz ALBANYAðnýn yine KAFKASYAðdan göç etmiþ olan ALBANLARðdan sonra bu adý almasý gibi!.. Batý kaynaklý eski haritalarda bu halklarýn çýktýðý KARADENÝZðin doðu kýyýlarýndaki ÝBERYA, ALBANYA ve bizim KARADENÝZ Lazlarýðnýn geldiði LAZKÝ bölgeleri görülür.

ORTAASYAðda PAMÝR yakýnlarýnda bir dað kabilesinin konuþtuðu VERþÝK dilinin de KAFKAS dilleri ile akraba olduðu tesbit edilmiþtir. (Fanine W. Halle, Kafkasya üzerine, Kafkasya Yazýlarý, Sayý bir, sf.25-29) Tarihçi Rýza Nur PAMÝR kelimesinin DüZ DAM, TÝBET kelimesinin de YüKSEK YAYLA anlamýna geldiðini, her ikisinin eski TüRKüE olduðunu yazar.

Bazý dil uzmanlarý URAL-ALTAY dil grubunu M.S. 7. asýrdaki ORHUN kitabeleri ile baþlatýrlar. Böylece SüMERLER'den ETRüSKLER'e ELAMLAR'dan PELASGLAR'a kadar pek çok TüRK grubunu devre dýþý býrakýrlar. Ancak sonra bu dili kendi içinde þu bölümlere ayýrýrlar:

FÝN-UYGUR, SAMOYED, KARADENÝZ-HAZAR, TüRK-TATAR, MOÐOL-MANüU, TUNGUZ...

Bu da göstermektedir ki, TüRK DÝLÝ'nin etkisi KUZEY KUTBU'ndan PASÝFÝK OKYANUSU'na kadardýr. Sovyetler'den kopan ESTONYA'nýn ikinci dili UGURCA'dýr.

Bütün bunlar hem ASYA hem de AVRUPAðda alabildiðine yayýlmýþ TüRK boy ve soylarýnýn KAFKASYAðya da damgasýný vurduðunun delilidir.

Batýlýlarðýn neden kendilerine KAFKASYALI demeyi seçtikleri de yine bu bilgiler ýþýðýnda daha iyi anlaþýlmaktadýr. Eðer KAFKASYA kültürünü, dilini ve ýrkýný AVRUPAðya baðlýyabilirlerse, hakimiyetlerini BASKYAðdan PAMÝRðe kadar uzatacaklar¸ ARYAN kelimesiyle yapamadýklarýný, KAFKASYALI tabiriyle yapacaklar, ve bütün bu diyarlarýn zengin kaynaklarýnda söz sahibi olduklarýný öne sürebileceklerdir.

***
email: ttrkkan@excite.com