DüNYA MEDENÝYETÝNDE TüRKLERÝN PAYI

DÝL KONUSUNDA GENEL BÝLGÝLER
Bizim TüRKLER ile ilgili bu görüþlerimizin dayandýðý iki temel vardýr. Ýlki TARÝH, ikincisi DÝL'dir.

Dil konusunda da iki teori olduðunu, bunlardan birinin ÝLAHÝ ÝLHAM esasýna dayandýðýný, ikincisinin ise týpký hayvanlardaki gibi basit seslerden geliþmeye inandýðýný belirtmiþtik. Biz, her ikisinin de doðru olduðunu, ÝLAHÝ ÝLHAM'ýn en alt düzeyden baþlýyan konuþma yeteneðini sadece insanlara bahþettiðini söylemiþtik.

GüNEþ-DÝL TEORÝSÝ ise, doðal geliþimin evrelerini anlatýr. Ancak GüNEþ-DÝL Teorisinden söz edebilmek için genel olarak dil konusunda fikir sahibi olmamýzda yarar vardýr.

Aslýnda dilleri AVRUPA , ARAP, HÝNT, TüRK dilleri gibi guruplandýrmak gerekirken, Batýlýlar bundan kaçýnýrlar... üünkü o zaman TüRKüE'nin muazzam bir alaný kapladýðý ortaya çýkacaktýr. TüRK adýný kullanmadan yaptýklarý URAL-ALTAY, HÝNT-AVRUPAü ve SAMü dil gruplandýrmasýndan da ALTAYLAR'ýn TüRKLER'e atýfta bulunmasýndan dolayý vazgeçilmiþtir.

Bugünlerde Batýlý dilciler konuþulan dilleri biçim açýsýndan þöyle sýnýflandýrýrlar (12):

- Yalýnlýyan Diller

-Bitiþken Diller

-Bükümlü Diller

Yalýnlýyan dillerin özelliði üEKÝM olmayýþýdýr. Kelimeler ek almadan, büküme uðramadan, deðiþmeden kalýrlar. Cümle içinde yerleri deðiþtikçe anlamlarý ve görevleri deðiþir. Bu gruba en iyi örnek üince'dir. Mesela:

WO þÝYE = YAZIYORUM (ben yazmak)

WO BU þÝYE = YAZMIYORUM (ben yok yazmak)

WO þÝYE MA = YAZIYOR MUYUM? (ben yazmak var??)

üince'nin pek çok aðzý, lehçesi olmasýna raðmen bu kiþiler konuþurken anlaþamazlar da, söylediklerini yazdýklarýnda kolayca anlaþýrlar. üünkü kelimelerin ifade edildiði iþaretler hiç deðiþmez.

üin yazýsý, SüMER üÝVÝ YAZISI'nýn bir uzantýsý olarak hiyerolif þeklinde ortaya çýkmýþ, ancak Mýsýr ve Hindistan'dan ayrýlmýþ, nev'i þahsýna muhnasýr bir yazý olarak geliþmiþtir.

Ýlerde teferruatlý bir biçimde anlatacaðýmýz gibi düþünce ve fikirlerin resimler halinde kayalara ve duvarlara kazýnmasý, sonra semboller haline dönüþmesinde PROTO-TüRKLER,üNTüRKLER'in rolü büyüktür. Resimlerin tarihi 30.000 yýl öncesine, tamgalarýn (semboller) tarihi ise 10.000 yýl öncesine gider. Bunlarýn TüRKüE'de en mükemmel hali ORHUN ALFABESÝ olarak karþýmýza çýkar.

Yalýnlýyan dillerin ötekileri Viyetnam dili, bazý Himalaya, Güney Asya ve Afrika dilleridir.

Ýkinci grup TüRKüE'nin de içinde bulunduðu BAÐLANTILI veya BÝTÝþKEN DÝLLER'dir. Bu dil türünde bütün eylem, kip, þahýs, çoðul özellikleri takýlar halinde hiç deðiþmeyen köke eklenir:

KARAR-LAþ-TIR-DI-K

GEZ-DÝR-MEK

üEK-O-SLOVAK-YA-LI-LAþ-TIR-A-MA-DIK-LAR-I-MIZ-DAN-SIN-IZ

Bu örneklerden sonuncusunu, mesela ÝNGÝLÝZCE ifade etmek istesek, þöyle olur:

YOU ARE ONE OF THOSE WHOM WE HAVE TRIED BUT HAVE NOT BEEN ABLE TO CONVERT TO BE ACHECKOSLOVACIAN

Geniþ anlatým imkaný saðlýyan bu özellik TüRK LEHüELERÝ'nin sandýðýmýzdan çok daha zengin olmasýna yol açmýþtýr.

Baðlantýlý diller Altay grubuna giren MOÐOLCA, MANüU, TUNGUZ, JAPONCA; Ural grubuna giren FÝNCE, MACARCA, SAMOYEDCE ile diðer bazý Asya dilleri ile, bir bölüm Afrika dilleridir.

Afrika dillerinin etkileniþi, çok eskilere dayanan MEZOPOTAMYA-AFRÝKA iliþkilerinden kaynaklanmaktadýr.

Bu dil grubundan geliþtiðini sandýðýmýz KAYNAþTIRAN DÝLLER ise TüRKLER ile akraba olan AMERÝKA YERLÝLERÝ'nde görülür. Bu dil türünde takýlar öyle bir hal alýr ki, bütün bir cümleyi tek kelimede söyliyebilirsiniz. ürnek vermek gerekirse:

TAKASARÝARTORUMAGALUARNERPA

Bu tek kelimelik ESKÝMO cümlesi,

ONUN BUNUNLA UÐRAþMAYA GERüEKTEN NÝYETÝ OLDUÐUNU SANIYOR MUSUNUZ?..

demektir. GRüNLAND dilindeki KÝAZUüEK kelimesi de ilerde inceliyeceðimiz GüNEþ DÝL TEORÝSÝ'ne göre oluþmuþ kelÝmelere tipik bir örnek teþkil eder. þöyle ki:

KÝA + ZU + üEK = TER
sýcaklýk + maruz kalma + sonucu (oluþan þey)

Bütün KIZILDERÝLÝ, ESKÝMO DÝLLERÝ ile GüRCüCE bu grubun elemanlarýdýr.

Son grup BüKüMLü DÝLLER grubudur. Bu dillerin özelliði çekim, kip, çoðul yapma gibi faaliyetlerde kelime kökünün çoðu zaman tanýnmýyacak halde deðiþmesidir. En belirgin örnekleri ARAPüA'dan alabiliriz. Sessiz harf kökte yerini korurken, sesli harf deðiþir:

QAA-LE = dedi / YEQUU-Lü = der / QUL = de!

Sami diller bu KüK BüKüMLü gruba girerken, Hint-Avrupai diller GüVDE BüKüMLü gruptadýrlar. (Yunanca, Latince, Almanca, Ýngilizce, v.d.) Almanca'da FUSS (ayak) kelimesinin çoðulu FüSSE olurken, içmek anlamýndaki TRÝNKEN; TRANK, GETRUNKEN þekillerine girer.

Bazý dil uzmanlarý URAL-ALTAY dil grubunu M.S. 7. asýrdaki ORHUN kitabeleri ile baþlatýrlar. Böylece SüMERLER'den ETRüSKLER'e ELAMLAR'dan PELASGLAR'a kadar pek çok TüRK grubunu devre dýþý býrakýrlar. Ancak sonra bu dili kendi içinde þu bölümlere ayýrýrlar:

FÝN-UYGUR, SAMOYED, KARADENÝZ-HAZAR, TüRK-TATAR, MOÐOL-MANüU, TUNGUZ...

Bu da göstermektedir ki, TüRK DÝLÝ'nin etkisi KUZEY KUTBU'ndan PASÝFÝK OKYANUSU'na kadardýr. Sovyetler'den kopan ESTONYA'nýn ikinci dili UGURCA'dýr.

üte yandan TüRKüE ile JAPONCA arasýnda bilmeyenler için hayret verici bir benzerlik vardýr. Mesela:

SOKAKTA GÝDEN BÝR ADAM GüRDüM

cümlesi Japonca

TüRÝ-WO ARAKU HÝTO-WO MÝ-MASÝ-TA þeklindedir.
sokak giden adam gördü(m)

Halbuki Ýngilizce'si

I SAW A MEN IN THE STREET
ben gördü bir adam içinde sokaðýn

halindedir. Ki, bütün Hint-Avrupai diller hemen bu sýralama içinde bulunur.

URAL-ALTAY dil grubunun diðer önemli özelliði ünlü ses uyumu ile tek çoðul halinin yeterli olmasýdýr. Mesela,

BU KUþLAR UüMUYOR

cümlesinde bir tek çoðul hali tüm cümleye coðul anlamý kazandýrmaya yeterli olurken, ayný ifade Ýngilizce þöyledir:

THESE BIRDS ARE NOT FLYING
Bunlar kuþlar uçmuyorlar.

Dil alimleri Hint-Avrupai dil grubuna þu gruplarý sokarlar:

ARYA, GREKüE, ÝLLÝRCE, ÝTALCA, KELTüE, GERMENCE, BALTIK-SLAV, ESKÝ ANADOLU DÝLLERÝ, TOHARCA, ERMENÝCE...

Dikkat edilirse, Batý dil alimleri ANADOLU'yu mutlaka bu dil grubuna dahil etmeye, az bir nüfusu kapsýyan ERMENÝLER'i de ayrý belirtmeye özen gösterirler. Bu gruba da aslýnda bir ulusu ve bir devleti tesbit edilemiyen ARYALAR ile baþlamakta israr ederler.

ADÝLE AYDA böyle bir halkýn olmadýðýný açýkça ortaya koymuþtur. Biz bu grubun NUH'un oðlu HAM soyundan geldiðini ve yine NUH tarafýndan lanetlenmiþ olduðunun TEVRAT'ta yer aldýðýný, bunu kabullenmek istemiyen Batýlýlarýn kendilerine ARYA diye hayali atalar bulduklarýný belirtmek istiyoruz.

Hint ve Ýran dili bu gruba dahildir. Hintlilerin en eski yazýlarý VEDALAR'dýr ki, bunlar dini metinlerdir. Prakrit ve Sanskrit bu kaynaktan gelmiþtir. Farsça diye bilinen Ýran dili ise, en eski metinlerden olan Avesta'dan kaynaklanýr. O da dini bir metindir. Bu dile Zent de denir. Sonra Soðdca ve Pehlevi diye ikiye ayrýlýr.

Grekçe M.ü. 7. asýrda kendini göstermeye baþlamýþtýr. Ýyonya, Arkadya, Dar, Attike, Aiolya lehçeleri vardýr. Ancak biz ÝYONYA, ARKADYA ve DOR lehçeleri üzerinde yeteri kadar durulduðu takdirde, bu dillerin Grekçe'den çok PELASK, THYRREN ve ETRüSK dillerine yakýn olduðunun, yani TüRKüE'nin bir lehçesi olduðunun ortaya çýkacaðýna inanýyoruz.

ÝTALCA'nýn ortaya çýkýþý M.ü. 400 yýllarýna kadar götürülür. O dönemde OMBR, OSK ve LATÝUM dilleri kullanýlmaktadýr. Dikkat edilirse M.ü. 3000'lere kadar uzanan Ýtalya'daki ETRüSK varlýðý hasýraltý edilerek Latin dili ön plana çýkartýlmýþtýr. Eski Latince bugünün Roman dillerinin kaynaðý sayýlýr. Bu diller FRANSIZCA, PORTEKÝZCE, ÝSPANYOLCA, ÝTALYANCA, RUMENCE'dir. ROMENLER eski ETRüSK soyundandýr, yani dilleri sonradan Latinleþmiþtir.

Bu grubun en önemli dili olan Germen kolu GOTüA, VANDALCA, FRANKüA, SAKSONCA, ÝNGÝLÝZCE, ALMANCA ve ÝSKANDÝNAV dillerini kapsar. þimdi ölü bir dil olan Gotça M.ü. 3. asýrda, Ýngilizce ise 5. asýrda ortaya çýkmýþtýr.

En önemli mensubu Rusça olan Slav dil grubunda ise þu diller bulunmaktadýr: LEHüE, üEKüE, SLOVAKüA, SLOVENCE, SIRPüA, HIRVATüA, BEYAZ RUSüA, UKRAYNACA, MAKEDONCA, MOLDAVCA ve BULGARCA... Son dördünün sonradan slavlaþmýþ diller olduðunu tekrar belirtmek isteriz. üzellikle Bulgarca, 1000 yýl önce bile krallarýna HAN diyen, insanlarýn OMURTAK gibi öz-be-öz TüDKüE adlar taþýdýðý Orta Asya kökenli büyük bir TüRK boyunun dili idi.

Batýlý dil alimleri eski ANADOLU dillerinden olan HÝTÝTüE, LUVÝCE ve PALACA'yý bu gruba dahil ederler. HURÝCE olduðunu tahmin ettiðimiz hiyerolif Hititçe'yi de Hint-Avrupai sayarlar. Zaten saymadýklarý yoktur ya...Biz diyoruz ki, TüRK dil alimlerinin konuya özenle eðilmesi halinde SüMER, ELAM, URAR dillerinin olduðu gibi HURÝ, HÝTÝT hatta LUVÝ ve PALA dillerinin de TüRKüE ile baðlantýsý tesbit edilecektir.

üte yandan ERMENÝCE'yi de dikkatinize getirmek istiyoruz. Batýlý dil alimleri 200 milyonun konuþtuðu Fransýzca gibi bir edebiyat dilini Latince'ye, 300 milyon insanýn konuþtuðu Ýngilizce gibi bir teknoloji dilini Germence'ye baðlarken; 5 milyonluk Ermeni'nin dilini götürüp ana dala baðlamalarý neyle izah edilebilir?.. Kaldý ki, KARADENÝZ-HAZAR bölgesi dillerinin URAL-ALTAY olduðunu söylerler...

Biz diyoruz ki, burada etken unsur Hýristiyanlýk'týr. Hýristiyanlýk nasýl METOT-KRÝL adlý papazlarýn eliyle BULGARLAR'ý bizden koparýp Slavlaþtýrmýþ ve hatta azýlý düþmanýmýz yapmýþ ise; Ermeniler'i de yine din unsuru KARADENÝZ-HAZAR dil grubundan uzaklaþtýrmýþtýr. Ermenice'nin kökenine indikçe URAL-ALTAY özellikler tesbit edilebilir.

Sami dillerine gelince, en eskisi M.ü. 2500'e kadar giden AKADüA'dýr. SüMERCE'den etkilendiði gibi, onlardan aldýklarý çivi yazýsý ile tabletlerde görülür. KENANCA, FENÝKECE, ARAMCA, SüRYANÝCE, HABEþüE ve elbette ARAPüA ve ÝBRANÝCE bu gruba dahildir.

Fenike dili hiyerolife geçtiði gibi (M.ü. 1300'ler), þimdiki alfabenin de esasýný oluþturmuþ, ÝYONLAR'a, sonra Grekler'e, sonra ETRüSKLER'e ve Latinler'e ulaþan yolu açmýþlardýr. Bizler için bu alfabe Latin deðil, öz-be-öz ETRüSK ALFABESÝ'dir, bütün TüRK cumhuriyetlerine o adla tanýtýlmalýdýr!..

Kaldý ki, K^ZIM MÝRþAN'ýn tesbitlerini okuyunca göreceksiniz ki, eski TüRK tamgalarý pek çok alfabeye temel teþkil etmiþtir.

Sami dil grubunun özelliði, kelime köklerinin üç ünsüz harften oluþmasýdýr. Kelime þekil deðiþtirir ama içinde mutlaka bu üç ünsüzü barýndýrýr. Arapça'dan örnek verelim:

meKTeP, meKTuP, KaTiP, KiTaP, KüTüP...

Arapça'da ayrýca isimlerin erkeði, diþisi vardýr. Ýkili çoðulu ile daha fazla çoðulu farklý kelimelerle ifade edilir.

üyleyse herhangi bir soyun, boyun, milletin, aþiretin veya oymaðýn dilini, aðzýný incelerken bu üç temel gruptan hangisine daha yakýn olduðunu, hangisinden daha çok özellik taþýdýðýný tesbit etmek, ona göre karar vermek gerekir.

(12) Bu kýsýmdaki bilgilerin çoðunu Prof. Doðan Aksan'ýn "Her Yönüyle Dil" adlý eserinden aldýk.

Aksan Doðan, Her Yönüyle Dil 1-3, TDK Yayýnlarý, Ankara, 1980

email: ttrkkan@excite.com