DüNYA MEDENÝYETÝNDE TüRKLERÝN PAYI

GILGAMIþ DESTANI VE TUFAN

ÝSRAÝL, devlet olmasýný, FÝLÝSTÝN'i ele geçirmesini, 180 milyon Arab'a karþý direnebilmesini, bir din kitabýna dayandýrarak saðlamýþtýr.

Schliman TRUVA þehrini bir efsaneyi inceliyerek bulmuþtur. TUFAN din kitaplarýndan önce SüMER kil tabletlerinde yer almýþtýr. Ayýrýmcýlar Kürtler'i bizden koparmak için Kawa Efsanesi'ni öne sürüyorlar.

üyleyse biz de TUFAN EFSANESÝ, OÐUZ EFSANESÝ ve ERGENEKON EFSANESÝ üzerinde duralým.

TEVRAT, NUH'un gemisinin AÐRI Daðý'na konduðunu söyler. (M.ü.4000) KUR'AN'da ise CUDÝ Daðý'na oturduðu belirtilir...Bizce bu farkýn sebebi, TEVRAT'ýn, inmesinden 600 yýl sonra kaleme alýnmasýdýr. AÐRI Daðý daha yüksektir ve Yahudiler onu bu þerefe daha layýk bulduklarý için deðiþtirmekte beis görmemiþlerdir!..Ancak KUR'AN'ýn verdiði bilgi daha gerçekçidir. CUDÝ, MEZAPOTAMYA'ya, KONYA'ya daha yakýndýr ve ilk yerleþimler bu bölgelerde olmuþtur.

TUFAN'dan sonra NUH'un gemisinin CUDÝ daðýna oturduðu, ve Türklerin Nuh'un oðlu YAFES'ten geldiði efsaneleri birleþtirildiðinde; TüRKLERÝN ÝLK YURDU'nun GüNEYDOÐU ANADOLU olduðu ortaya çýkar!..(19)

Tevrat M.ü.500 yýllarýnda yazýya geçmiþtir. Halbuki üDEM'in, NUH'un, ÝLYAS'ýn hikayeleri o çaðlarda dilden dile dolaþýyor, halk þairleri tarafýndan ezberleniyor, ve muhtemelen sazlarla çalýnýp söyleniyordu.

Ýþte bu hikayeleri M.ü. 3000 yýllarýnda ortaya çýkan, M.ü.2000 yýllarýnda çivi yazýsý tabletlere kaydedilen GILGAMIþ DESTANI'nda da görüyoruz. Bu destanýn en son ve düzeltilmiþ þekli, Asurbanibal'in M.ü. 600'lerde Ninova'da kurduðu kütüphanede bulunmuþtur. Ýlk metinler SüMER (TURANI) dilinde iken, Ninova'dakiler Akad(Sami) dilindedir.

Oestan'ýn serüveni þöyle geliþti: 1839 yýlýnda Austen Henry Layarda adýnda genç bir Ýngiliz, arkadaþý Rassam ile birlikte karadan Seylan'a gitmek üzere yola çýktý. Mezopotamya'ya geldiðinde Asur höyüklerinin bulunduðunu görünce, gezisini erteledi. Ninova ve Nemrut kentlerinin kalýntýlarýnda yýllarca oyalandý. Sonunda büyük bir Asur heykelleri kolleksiyonu ve binlerce kýrýk kil tabletle Londra'ya döndü. Bu sýrada o topraklarýn gerçek sahibi Osmanlý Ýmparatorluðu ise, kendini Batý boyunduruðuna sokacak Ýngiliz Ticaret Anlaþmasý ve Tanzimat ile uðraþmakta idi.

Layard'ýn buluþunun deðeri, sayýsý 25.000'i bulan tabletlerinin üzerindeki kamaya benzer þekillerin çözülmesiyle anlaþýldý. Bu güç iþi baþaran Henry Rawlinson oldu. Kendisi Doðu Hindistan þirketi'nde çalýþan bir Ýngiliz subayý idi. Ýran'da Kirmanþah yakýnlarýndaki Bisütun kayasýndaki yazýtý bulmuþtu. DARYUS KAYDI diye bilinen bu yazýt ZENT (eski Ýran), ELAM ve BABÝL dillerinde çivi yazýsýyla yazýlmýþtý. Rawlinson çalýþmalarýný sürdürdü ve 1855'de "Batý Asya'da üivi Yazýsý Yazýtlar" adlý eseri yayýnladý. 1866'da George Smith de onunla birlikte çalýþmaya baþladý.

Bu sýrada Layard'ýn arkadaþý Rassam Ninova'da kazýlara devam etmiþ, ve 1853'de kütüphanenin yeni bir bölümünü bulmuþtu. Asurlularýn baþka metinlerden kopya ettikleri GILGAMIþ DESTANI bunlarýn arasýnda idi!.. Bu yýllarda o topraklarýn ve kil tabletlerin gerçek sahibi Osmanlý Ýmparatorluðu, Kýrým Harbi ve Islahat Fermaný ile uðraþýyordu.

1872'de Smith "Ýncil'e Ýliþkin Arkeoloji Derneði"nde yaptýðý bir konuþmada "British Museum'daki Asur tabletlerinden birinde TUFAN'ýn anlatýldýðýný farkettim" dedi. Arkasýndan "Kaldelilerin TUFAN üyküsü" adlý eserini yayýnladý. Kitap büyük ilgi ve yardým topladý. Kazýlara dönen Smith TUFAN ile ilgili eksik bölümleri buldu. 36 yaþýnda ölmeden önce de, Destan'ýn tercümesinin ana hatlarýný tesbit etmeyi baþardý. Smith Asurca "Tufan"ý yayýnlarken bunun, günümüzde WARKA diye bilinen, ÝNCÝL'de ERECH olarak geçen "URUK þehrinde, daha eskiden yazýlmýþ bir metnin kopyasý olduðunu" da belirtmiþti. Ayný yýllarda Uruk'ta kazý yapan W.K. Loftus, M.ü.3000 yýlýna ait mozaik duvarlar ve kil tabletler buldu. ancak bu buluntular 1920'li yýllara kadar fazla dikkat çekmedi. Yine o tarihlerde Almanlar Uruk'ta kazý yaptýlar ve yeni tabletler ortaya çýkardýlar.

üte yandan 1880'lerde Amerikalý John Punnet Peters, Güney Irak'ta Nippur'da 40.000'e yakýn kil tablet buldu. Philadelphia ve Ýstanbul müzeleri arasýnda bölüþülen bu tabletler arasýnda GILGAMIþ DESTANI'nýn SüMER dilindeki en eski metni vardý!..Osmanlý Ýmparatorluðu 2. ABDüLHAMÝD zamanýnda biraz olsun uyanmýþ, ve hiç deðilse tabletlerin bir kýsmýný alýkoymuþtu. Bu arada UR kentinde yapýlan kazýlarda da, baþka tabletler bulundu.

Eldeki kil tabletlerin en az dört ülkeye bölünmüþ olmasý, onlarýn okunmasýný güçleþtirmiþtir. Ancak en eski GILGAMIþ metninin büyük kýsmý TüRKÝYE'dedir.

GILGAMIþ Destaný'nýn M.ü. 2000 yýllarýnda ulaþtýðý ün, ETÝ Ýmparatorluðu'nun baþkenti BOÐAZKüY arþivlerinden çýkan Akad dilindeki çeviriden anlaþýlmaktadýr. Destan HURRÝ diline ve ETÝ diline de çevrilmiþtir, ki bu ikincisi bazý bilim adamlarýnca Hint-Avrupai sayýlýr. Yalnýz unutmamak gerekir ki, M.ü. 3000 yýllarýna kadar uzanan bu SüMER Destaný, Greklere maledilen Homeros destanlarýndan çok çok önce dünya edebiyatýndaki yerini almýþtýr.

Bu metinler Campbell Thompson tarafýndan çeviri ve açýklamalarý ile birlikte 1928'de yayýnlandý. Pensilvanyalý Profesör Samuel Kramer de SüMER metinleri üzerinde çalýþmalar yaparak onlarýn M.ü. 3000 yýllarýndan geldiðini ortaya koydu.

Bilim adamlarý son zamanlarda GILGAMIþ adlý bir kralýn M.ü. 2700 yýllarýnda gerçekeh yaþadýðýný ve TUFAN'dan sonraki URUK sülalesinin 5. kralý olduðunu, uzun bir süre hükümdarlýk yaptýðýný tesbit etmiþlerdir. þurasý muhakkaktýr ki, GILGAMIþ EFSANESÝ kendinden daha önceki olaylarý anlatan hikayelerle birlikte dile getirilmiþ, YARADILIþ ve TUFAN EFSANELERÝ ile rabýtasý bu suretle kurulmuþtur.

SüMER TUFAN efsanesinde NUH Peygamber'in rolündeki kiþinin adý ZÝUSUDRA'dýr ki, bu kelime "hayatý gördü" anlamýna gelir. KUR'AN'a göre Hz. NUH'un 980 yýl yaþadýðý göz önünde tutulursa, bu ad son derece yerindedir. Asur efsanesinde NUH'un yerini UTNAPÝþTÝM almýþtýr. Babil TUFAN efsanesinde bu kahramanýn adý ATRAHASÝS'tir. Efsanenin son versiyonu olan, Babilli rahib Berossus'un M.ü. 200'lerde yazdýðý Grekçe TUFAN efsanesinde baþ rol, SÝSUTHROS adlý kiþiye verilmiþtir ki, ilk metindeki ZÝUSUDRA adýnýn grekleþmesinden (Ziusudros) baþka bir þey deðildir.

30 yýl boyunca Diyanet Ýþleri'nde çalýþýp, imamlýk, hocalýk müftülük yapmýþ olan Turan Dursun, bu destaný okuyunca sapýttý. Din kitaplarýndaki hikayelerin GILGAMIþ DESTANI'ndan aþýrýldýðýný öne sürerek ÝSLAM'a ve peygamberlere saldýrmaya baþladý. Halbuki gerçek olan bir olayýn, cereyanýndan sonra yazýlan her kaynakta dile gelmesinden daha tabii bir þey olamazdý. Kaldý ki, SüMER ve Asur tabletlerini hiç okumamýþ olan AMERÝKA KIZILDERÝLÝLERÝ ve Pasifik yerlileri de ayný TUFAN'a, efsanelerinde yer veriyorlardý. üstelik TEVRAT ve KUR'AN sadece TUFAN ile yetinmiyor, ADEM'den sonra pek çok insan ve olayla bir bütün oluþturuyordu ama, bunlar Turan Dursun'u artýk etkilemedi. Belki de "hakikati (!) görmüþ din adamý" þöhreti ona daha cazip geldi.

Kýsacasý, GILGAMIþ DESTANI gayrýmüslimlerin bile imanýný arttýrýrken, Turan Dursun gibi þaþkýnlarýn da yoldan çýkmasýna sebep oldu.

Destan ile ilgili bu bilgileri aldýðýmýz GILGAMIþ Destaný adlý kitaptan TUFAN EFSANESÝ'ni de kýsaca nakledelim:

-- Kendine bir dost arýyan GILGAMIþ, vahþi hayvanlar ile yaþarken bir fahiþe tarafýndan ehlileþtirilen ENKÝDU ile karþýlaþýr ve onunla yaptýðý bir güreþten sonra dost olurlar. Birlikte yolculuða çýkarlar. Ormanlarýn bekçisi dev HUMBABA'yý, sonra GüKYüZü BOÐASI'ný öldürürler. Onlara kýzan Tanrýca ÝþTAR da ENKÝDU'yu öldürür.

Bu olay GILGAMIþ'ýn ölüm konusunda düþünmesine ve TUFAN'dan kurtulup ölümsüzlüðe eren UTNAPÝþTÝM'i aramasýna yol açar. Karþýlaþtýklarýnda UTNAPÝþTÝM, bilgelik dolu öðütler ile ona TUFAN'ý anlatýr:

-- FIRAT'ýn kýyýsýna kurulmuþ olan þURRUPAK kentini biliyor musun?..O günlerde insanlar durmadan arttý. Yeryüzü dolup taþtý. Tanrý ENLÝL, "Ýnsanoðlunun çýkardýðý bu kargaþalýk çekilmez hale geldi," dedi. Bunun üzerine tanrýlar insanoðlunu yok etmeye karar verdiler. Buna karþýlýk tanrýca EA, beni bir düþ aracýlýðý ile haberdar etti. "Ey UBARA-TUTU'nun oðlu, kendine bir tekne yap. Yeryüzünün nimetlerini býrakýp canýný kurtarmaya bak. Yapacaðýn teknenin eni boyuna eþit olsun. Yapýp bitirdikten sonra gemiye bütün canlý yaratýklarýn tohumunu al," dedi.

Zifti çocuklar, geri kalan nesneleri erkekler getirdi. 7 güverte yaptým. Güverteleri tahta perdelerle 9 bölmeye ayýrdým. Ailemi, hem yabani hem evil hayvanlarý tekneye aldým. Vakit gelip çatmýþtý. Fýrtýnanýn binicisi yaðmuru gönderdi. Hava gerçekten korkunçtu. Gemiye binip her tarafý sýmsýký kapattým...

6 gün 6 gece boyunca yeller esti, sel, bora, su taþkýnlarý yeryüzünü kastý kavurdu. 7. gün deniz yatýþtý. Gemi NÝSÝR Daðý'na oturdu. Tan yeri aðarýrken bir güvercin salýverdim. Konacak yer bulamadan geri döndü. Sonra bir kýrlangaç salýverdim. O da dönüp geldi. Sonra bir kuzgun saldým. Bulduklarýný yemeye koyuldu, geri dönmedi. Bunun üzerine yiyecek-içecekten adak adadým. Yedi yere yedi kazan kurdum. Tanrýlar tatlý kokuyu alýnca (aþure) adaðýn baþýna üþüþtüler...Geçmiþ günlerde UTNAPÝþTÝM (Zuisurda-Atrahasis- Sisuthros veya Hz. NUH) ölümlü bir kiþi idi. Tanrýlar beni alýp ýrmaklarýn aðzýnda (dünya cennetinde) yaþamak üzere yerleþtirdiler.

Hz. NUH'un 1000 yýla yakýn yaþamýþ olmasý, onun adeta ölümsüz sayýlmasýna, ve belki de GILGAMIþ ile gerçekten karþýlaþmasýna imkan saðlamýþtýr.

Bu hikayeden "tanrýlar" ifadesi çýkartýrsak TEVRAT ve KUR'AN'daki TUFAN kýssasýndan sadece "teferruatta farklýlýklar" kalýr. Benzerlik gerçekten þaþýrtýcýdýr.

Bu destanýn önemi, sadece TUFAN olayýnýn doðrulanmasý deðildir. Destanýn en eski metninin 5000 yýl önce yazýldýðý SüMER dilinin URAL-ALTAY dil grubundan olmasý, bizim açýmýzdan en az TUFAN kadar dikkate deðer bir husustur. Bazý yazarlar bununla da yetinmemiþ, þimdiki TüRKüE'nin eski SüMERCE'ye dünyadaki baþka dillerden çok daha yakýn olduðunu ortaya koymuþtur. Ayný þey ELAMCA için de geçerlidir. (4) Böylece dünyanýn en eski edebi metinleri Ari Grekçe veya Hintçe deðil, TURANÝ SüMERCE ile tarihteki yerini almýþtýr.

___________________________

(19) Güneydoðu Anadolu'da þehirleþme M.ü.9000, Konya-üatalhöyük'te M.ü.9000, Mýsýr'da M.ü. 7000, Hindistan'da M.ü.5000, üin'de M.ü.4000 yýllarýndadýr... Bu konudaki kaynaklar:

Barraclough, Geoffrey, Times Dünya Tarihi Atlasý, Karacan Yayýnlarý, Ýstanbul, 1980

Times Dünya Tarihi, Belgesel, TRT-TV (1986 gösterimi)

Yavuz, Edip, Tarih Boyunca Türk Kavimleri, Kurtuluþ Matbaasý, Ankara, 1969

Türkkan, Tahir, Doðu Anadolu'nun Türklüðü, Ankara, 1992

email: ttrkkan@excite.com