FETHULLAH'IN 40 YILLIK MUAVÝNÝ NURETTÝN VEREN AYDINLIK'A KONUþTU:

'Fethullah ölüm emrimi verdi'

Avazý çýktýðý kadar baðýrdý: "Nurettin suikast yapmaya geldi, beni öldürecek." O'nu öyle inandýrmýþlar. "Senin buraya, beni öldürmeye geldiðini bilmiyorsam ben eþekoðlueþeðim." "Yazýklar olsun Hocam. dedim. þömine demirini kaptý, öldürmek için üzerime yürüdü. Etrafýn dakilere de "üldürün bunu, öldürün bunu" diye avazý çýktýðý kadar baðýrýyordu.

AYTUNü ERKÝN

"Herkes söylüyor: 'Bunlar aile içinde söylenmeli' diye. Ancak yýllardýr bekledim, artýk baþka çarem kalmadýðý için internet sayfasýyla duyurma kararý aldým." 40 yýldýr, Fethullah Gülen tarikatýnda yöneticilik yapmýþ, Gülen'in en yakýnýndaki isimlerden biri olmuþ Nurettin Veren, Aydýnlýk'a konuþtu. Bayramýn ilk günlerinde internet sitesi www.nurettinveren.org"la harekete geçen Veren'le, Ýstanbul'da bir yolculuk öncesinde görüþtük. Veren dertli, Veren sýkkýn, Veren hayal kýrýklýðý yaþamýþ. Bize yaptýðý açýklamalarýnýn baþlangýç olduðunu söyledi ve ekledi: "Fethullah Gülen benim söylediklerimi yalanlayabiliyorsa buyursun gelsin."

CAMÝ AVLUSUNDA BAþLAYAN ARKADAþLIK

AYDINLIK- Nurettin Veren kimdir?
NURETTÝN VEREN- Nurettin Veren, 1966'dan bu yana Fethullah Gülen'le beraber. Ýzmir Kestanepazarý Camii'nde, kaderin sevkiyle karþýlaþtýk. Bir Cuma namazasý sonrasýydý. O 26, ben de 16 yaþýndaydým. Hocaefendi'nin genç bir vaiz olmasý, Ýzmir'e yeni gelmiþ olmasý, bize ciddi alaka gösterip, küçük tahta kulübesine davet edilmemiz hoþumuza gitti. Bazý meseleleri konuþup, çay içmek için misafir olduk. Böyle baþladý yol arkadaþlýðýmýz.

NEFÝ AKYAZILI'NIN DESTEÐÝ...

AYDINLIK- Bu tanýþmada baþka kim vardý yanýnýzda?
VEREN- Yakýnýmýzda, ayný mahallede oturduðumuz Ali Candan diye bir arkadaþým vardý. Motor-Sanat Lisesi'nde ayný okuldaydýk. O, benden bir sýnýf alttaydý. O dönem, milliyetçi-muhafazakar bir çizgide, orta halli bir ailenin çocuklarýydýk. üniversiteye girdiðimizde, gündüz çalýþýp gece okuyorduk. Eðitimin zorluklarýný bildiðimiz için, Fethullah Hoca'nýn bize yaklaþýmý, zorluklar içinde okuyan talebelere sýcaklýðý, talebe faaliyeti ilgimizi çekti. Anadolu'dan gelen fakir talebelerin okumalarý zor olduðu için, talebelere burs verme, cami yapmadan çok onlara yurt hazýrlama yönündeki teklifi cazip geldi. O gün benim yerimde kim olsa ayný þeyi düþünürdü. Sað-sol çatýþmalarý hakimdi, böyle bir zeminde sakin talebe yurdu bulmak çok zordu. Aileler, anarþiden korktuðu için çocuklarýný yüksekokula göndermek istemiyordu. Böyle bir ortamda biz ev-yurtlar, beþ-altý talebenin kalacaðý evler hazýrladýk. Böyle bir, iki derken, 70'li yýllarda 12 evimiz oldu. Bu evleri örgütledik. Onlarýn her sýkýntýsýnda yanlarýnda olduk.
70'li yýllarda, evini kiraladýðýmýz Nefi Akyazýlý amcamýz vardý. O dönemde, Kestanepazarý Kuran Kursu, Fethullah Hoca'nýn üniversite talebeleriyle ilgilenmesinden dolayý O'nu dýþlamýþtý. Hocaefendi, Kestanepazarý'ndan ayrýlýp faaliyetlerini tek baþýna yürütmek ve platform oluþturmak istiyordu. Kiracýsý olduðumuz Nefi Akyazýlý'nýn bize enteresan teklifi oldu. Meþhur üalýkuþu romanýnýn yazýldýðý Pembe Köþk, dedelerinden kalmýþ ama harap. "Onun arsasýný size vereyim, bu hayýrlý iþinize ben de destek olayým" dedi. üncülük yaptý ve ilk dernek kuruldu. Bizler, maddi manevi, sýrtýnda taþ çimento taþýyarak bir talebe yurdu meydana getirdik beþ yýl içinde.

HOCAEFENDÝ'NÝN YüNETMELÝÐÝ

AYDINLIK ?Kimler vardý bu çalýþmanýn içinde?
VEREN- Ali Candan, Ýlhan Ýþbilen (o gün berberdi), Halil Ýbrahim Uçar, Mehmet Atalay, Mehmet Kadan, Kemalettin üzdemir, Abdullah Aymaz, Ýsmail Büyükçelebi, Ahmet Kemerli, Zafer Ayvaz, Ýsa Saraç, Nurettin Veren ve Necdet Baþaran. Bu arkadaþlarýmýzýn gayretiyle, herkesin birkaç arkadaþýyla, 12 talebe evi ve arkasýndan Nefi amcamýzýn bize öncülük ettiði Akyazýlý Vakfý...
Bizim Hocaefendi tarafýndan konulan kurallarýmýz, bir yönetmeliðimiz vardý. Yapacaðýmýz iþler ve görevlerimiz sýralanmýþtý. Bunlarý da internet sitemde önümüzdeki günlerde yayýmlayacaðým.
AYDINLIK- Siz þu anda bir kuruluþtan bahsediyordusunuz. Fethullah Gülen tarikatý kuruluyor.

üEKÝRDEK KADROYA YEMÝN

VEREN- Ciddi bir iþe davet edildik. Bugüne kadar gönülle yapýyorduk, ama artýk daha ciddi bir hareket olmamýz gerektiðini söyledi bize. Belli bir çekirdek kadronun oluþmasý gerektiðini, belli prensipler etrafýnda, yemin ve and içerek hareket etmemizi istedi. Hiçbir meselede tek baþýna karar almayacaktýk; üzerimize alacaðýmýz ceketin rengine kadar, birbirimize danýþacaktýk.
AYDINLIK- Fethullah Gülen söylüyor bunlarý.
VEREN- Yazýlý hale geldi. Bütün arkadaþlarýmýz bunun üzerine yemin ederek ve bu yeminin bozulmayacaðýna da yemin ederek, bu iþe baþladýk. Nefi amcanýn yurdu örnek alýnarak Ege'de yurtlar açmaya baþladýk. Manisa, Aydýn, Denizli, Afyon, Menemen, Nazilli gibi yerlerde yurtlar yaptýk. Yeni açýlan hizmet turnikesine halk destek verdi. Ýnançlý nesiller yetiþsin diye halkýn ilgisini yaþadýk.

"üZAL BÝZÝ DESTEKLEDÝ"

1981 senesinde, 81'i geçmiþ yurt açtýk. Kenan Evren Paþa'nýn "Kendi okulunu kendin yap" kampanyasýyla okul teþviði çýktý. Dedim ki Gülen'e "Hocam bu yurtlardan bazýlarýný okul yapamaz mýyýz?"
"Biz böyle þeylere giremeyiz. Bunlar devletle temasý gerektirir. Biz, böyle birþeyin altýnda kalkamayýz" dedi.
Turgut üzal döneminde, vakýflara okul kurma hakký verildi ve ben Gülen'e, bizim okul kurabileceðimizi, bizden olmasa da milliyetçi-muhafazakarlarýn bunu yapabileceðini söyledim. "Destek alýp yapabiliriz" dedim. Okul dönemine geçildi. Tereddütle baþladýðýmýz yurt döneminden Yamanlar Koleji dönemine geçtik. Türkiye'ye yayýldýk. Buna paralel olarak üniversiteye hazýrlýk kurslarýný kurduk. Ýþ dünyasý destek verdi. O günkü anarþi ortamýndan kurtarmak için millet bize çocuklarýný verdi.
Halkýn bu kadar desteði bizi þüpheli noktalara getirdi. "Bu kadar önemli þeyleri nasýl baþarýyorlar" sorusu sorulmaya baþlandý. Endiþeler ortaya çýktý. Bu aþamada, bu kadar müesseseleþmiþ olayýn, devlete anlatýlmadan olamayacaðýný düþündüm. Devletin desteði olmadan, daha ne kadar ***ürebiliriz? Yaptýklarýmýzý bilmezse, devlet endiþebilir, sapla saman karýþabilir, suçlu muamelesi görebiliriz diye düþünüyordum.
Turgut üzal, Naim Süleymanoðlu'nu Türkiye'ye getirmiþti. O günlerde, Avusturya'daki Olimpiyat yarýþmasýnda öðrencilerimiz, matematik, fizik gibi bilimsel konularda ödüller kazandýlar. Ama gazetelerde küçük haberler çýktý. Caným sýkýldý. Ýlk defa dünya baþarýlarý getiriyoruz ama kimse bundan haberdar deðil. Biz sesimizi duyurmalýydýk. "Nasýl olur?" dedi Gülen. "Alalým çoçuklarý, ***ürelim cumhurbaþkanýna" dedim. "Peki" dedi. Kapalý bir yapýydýk. üzal'dan randevu talebim oldu. Yamanlar Koleji öðrencilerini üzal kabul etti. Bizim devlet ricaliyle tanýþmamýz böyle. üzal'la baþladýk diyebilirim. Profesör þerif Ali Tekalan'la beraber üzal'a gittik, çocuklarý takdim ettik. üzal, bu iþi desteklediðini, Hocaefendi'yi tanýdýðýný, daha önce vaazlarýný dinlediðini söyledi.

"DEVLETLE RÝCALÝYLE GüRüþMEM GüLEN'Ý RAHATSIZ ETTÝ"

AYDINLIK- Yollarýnýz neden ayrýldý Fethullah Gülen'le?
VEREN- Ben ayýrmadým. Fethullah Hoca'nýn bana yüzde yüz güvendiðini düþünüyordum. Ama bu parlak görüþmelerden sonra, baþarýlý çalýþmalardan sonra, Fethullah Hoca benden endiþe etti. Benim devlet ricaliyle yakýn temasým, her an irtibatta olmam, arkadaþlar arasýnda haset yarattý. "Neden siyasilerle Nurettin Bey görüþüyor" dediler. Bunu normal karþýladým. "Ekip halinde hareket edelim" dedim. þerif Ali Bey'i, Latif Hoca'yý, Ýsmail Büyükçelebi'yi, Hüseyin Gülerce'yi, Alaaddin Kaya Bey'i alýp, Demirel ve Tansu Haným'la görüþtürdüm. Fotoðraflarý da var. Onlara dedim ki, "Yurtdýþýna gittiðim zaman bu arkadaþlar size gelecek".
Bu arada, benim ön plana çýkmýþ olmam Hocaefendi'yi rahatsýz etmiþti, bu isimleri öne çýkarýp beni geriye çekmeyi düþünüyordu. Ben de onu büyük olarak görüyor ve bunu doðal karþýlamýþtým. Elimle bu isimleri Demirel ve Tansu Haným'a ***ürdüm, tanýþtýrdým. Severek, inanarak ***ürdüm. Ama anladým ki, bunlar önceden planlanmýþ. Benim bu kadar ön plana çýkýp, kendisinin yerine geçeceðimi ya da bu iþi berbat edeceðimi düþündü. Bu yüzden Gülen beni uzaklaþtýrmayý planlamýþ.

"28 þUBAT'TA GüLEN'Ý 56 GüN KAüIRDIM"

AYDINLIK- 28 þubat öncesinde yanýnda mýydýnýz?
VEREN- Fethullah Gülen duvar ilanýyla aranýrken, ben 56 gün boyunca, þoförlüðünü yaparak, O'nu kimsenin bulamayacaðý yerlere ***ürdüm. Aranýyordu o zaman. Bütün bunlara raðmen neden böyle yaptý anlamadým. Olanlar oldu. Amerika'ya gitti. Karar aldý ve gitti. Burada, istihbarattan bilgi alan insanlarýn getirdikleriyle daha da körüklendi gitme duygusu ve Amerika'ya gitti.
AYDINLIK- Kaçtý.
VEREN- Evet kaçtý. Bu kaçýþý halka anlatmak için saðlýk problemlerini öne sürdü. Ama inandýrýcýlýðýný yitirdi. Saðlýk sorunlarýndan gitmedi. Birkaç yýl bunu kullandý. Cemaat "Bir bildiði vardýr Hocaefendi'nin" diyordu. Ama daha sonra bu durum halk nezdinde deðiþti.

"VÝDEO KASETLERÝNÝ BENÝM SATTIÐIMI YAYDILAR"

AYDINLIK- Siz ne yaptýnýz?
VEREN- Ben, cemaat içindeki hadiselerde, tasarruflarda, Hocaefendi'nin bilgisi dýþýnda bir þey olmasýný engellemek istedim. "Kontrolsüz bir yönetim olmasýn" dedim. O'nun ismi kullanýlarak yanlýþ yapýldýðýný düþündüm ve yeni bir yapýlanma gerektiðini farkettim. Bunu O'na söylemek istedim. 20 sene, aylýk toplantýlarýmýz devam etmiþti ama bugün bu toplantýlar olmuyordu. Eski arkadaþlarýmýzý toplayýp, yeni bir yapýlanmanýn içine girmek gerekiyordu.
Bunlarý kendisine söylemek için New York'a gittim. Bana Washington'a gittiðini söylediler. Beþ saat kara yoluyla, yanýmda doktor Uður Es'le birlikte Washington'a gittik. Uður Es, þu anda Ýstanbul'da görevli, kalp cerrahý. Bana dediler ki, "Hocaefendi sizi kabul etmiyor. Geriye dönün". Uður Es'le birlikteyim. Nasýl olur? "Yýllarýmýz beraber geçmiþ, hep yanýndaydým. Kendisi bana söylesin. Böyle bir nezaketsizlik yapmaz" dedim. þeref Ali, Ýsa Saraç dedi ki, "Aynen böyle söylüyor. Geriye dönüyorsunuz". Ben geri döndüm. Doktor da çok kýrýldý. Ayný gün, hiç dinlenmeden New York'tan Washington'a, oradan Türkiye'ye...
Selam almadan geri döndüm. þefkat, sevgi, hoþgörü abidesinin en yakýn arkadaþýna yaptýðý bu. Uður da þahit. Arkadaþlara, hizmetin içinde ve gönlü kýrýk arkadaþlara, benim Hocaefendi'yle görüþmemi isteyen arkadaþlara, "Beni periþan ettiniz ve gönül yarasýyla döndüm" dedim. üç sene kadar kendi iþlerime bakýp, karýþmamaya çalýþtým. Fakat sonra, benim organizasyondaki gücümü, söylebilenecek laflarý en keskin þekilde söyleyebileceðimi düþündükleri için, Hocaefendi'nin de yurtýdýþýnda bulunmasýný fýrsat bilerek, beni tamamen devre dýþý býrakmak için, Hocaefendi'yle ilgili yayýnlanan video kasetlerini benim para karþýlýðý sattýðýmý yaydýlar.

"KEMALETTÝN üZDEMÝR'ÝN GüREVÝ POLÝS ÝüÝNDE üRGüTLENMEYDÝ"

AYDINLIK- Kim bunlar?
VEREN- Sakarya üniversitesi'nde, þimdi profesör olmuþ K.ü ve Zaman gazetesi yazarý Abdullah Aymaz. K.ü.'e verilen bir görev vardý, polislerle ilgili. Bu arkadaþ bunlarý güzelce örgütleyip, bütün istihbaratý günü gününe Hocaefendi'ye ***ürüyordu. Hizmet namýna. Kutsal iþti, O'na göre. Hocaefendi de bu istihbaratý istedi. Ýstemeseydi, olmazdý. Bizim, siyasetten uzak durmamýz istenirken, devletin en mahrem (istihbarat) ünitelerine burnumuzu sokmamýz, devletin bize olan güvenini sarstý.

"DEVLETÝN BÝRÝMLERÝNDE YAPILANDIK"

AYDINLIK- Devletin birimlerinde, askerin, polisin içinde bir yapýlanma mý bu? Yok deniliyordu...
VEREN- Evet. Bizim en büyük hatamýz, "aydýn insan yetiþtireceðiz" diyorduk, ama bu karara 180 derece zýt çalýþmalar yaptýk. Bir elinde Kuran bir elinde topuz olmaz. Biz eðitim seferberliði yapýyorsak, siyaset olmaz. Siyasete girmedik ama, devletin en mahrem ünitelerine müdahale etmeyi mahsursuz gördük. Bu da Hocaefendi'nin tek baþýna aldýðý kararla oldu.
AYDINLIK- Siz diyorsunuz ki, "Fethullah Gülen beni hain ilan etti. Amerika'da 50 kiþinin huzurunda öldürülmemi emretti". Nedir bu olay?
VEREN- Kaset olayý çýktý. Ben köþemde duruyordum. Bize böyle öðretilmiþti. Ama kaset olayý çýktý ve halkýn nazarýnda etkisiz hale getirilip tam anlamýyla sýfýrlanmamý istediler. üok mütevazi olmaya gerek yoktu. Ýkinci defa Amerika'ya gidip, bu iftirayý yapanlarý deþifre edip, ortaya çýkarmak istedim. Israrla istedim, ýsrarla engellediler. Ýzmir Bozyaka'da Barbaros'a gittim, "Beni görüþtür" dedim.

"130 DüNüM üÝFTLÝK, VÝLLALAR..."

AYDINLIK- Barbaros kim?
VEREN- Barbaros Kocakurt. Yamanlar Koleji'nin Genel Müdürü. 15 gün boyunca Barbaros'un yanýndan ayrýlmadým. Israr ettim. Gittim Amerika'ya. Benim oraya gitmemden hiç memmun olmadýlar. 30 gün Amerika'da durdum. Bana "Hoþgeldin" bile demedi Fethullah Gülen. Pensilvanya'da, 130 dönüm çiftliðin içerisinde, kendine ait villa, yedi-sekiz tane ayrýca villa var. Sadece yüzüme baktý ve kapýyý kapattý.

AYDINLIK- Kimler var villada?

VEREN- Ali ünal, Cevdet Türkyolu, Necdet Baþaran, Polis Arif, Ahçý Murat, Ýsmail Büyükçelebi, Sait Bey kod adlý Sürmeli Aksoy... Esnaftan bazý isimler, doktorlar. 30 gün konuþamadým. Oraya teslim olmak üzere gittim ve bu fitneyi ortadan kaldýrmak için bekledim. 31. gün fitneyi yapanlarý söylemek istedim. O gün cinnet noktasýna gelmiþ Hocaefendi.

"GüLEN BAÐIRDI: NURETTÝN BANA SUÝKAST ÝüÝN GELDÝ"

AYDINLIK- Fethullah Gülen cinnet noktasýna geldi.
VEREN- Evet. Hiç hayatýmda görmediðim þekliyle avazý çýktýðý kadar baðýrdý. "Nurettin suikast yapmaya geldi, beni öldürecek." O'nu öyle inandýrmýþlar. 35 yýl ayný çatý altýnda beraber olduðumuzu unutmuþ ve beni canavar gibi görüyordu. Ya ilaçlarýn ya da anlatýlanlarýn etkisiyle, o kadar insanýn önünde avazý çýktýðý kadar baðýrýyordu: "Senin buraya, beni öldürmeye geldiðini bilmiyorsam ben eþekoðlueþeðim." "Yazýklar olsun Hocam. Ben sana, anamdan babamdan, çocuðumdan daha yakýnken, bunlarý nasýl söylersin. Bana bunu söylecek insan daha anasýndan doðmadý. Ben bunu kabul etmem" dedim.
O sýrada þömine demirini kaptý ve üzerime öldürmek üzere yürüdü. Etrafýndakilere de "üldürün bunu, öldürün bunu" diye defalarca avazý çýktýðý kadar baðýrýyordu. Polis Arif bana yalvarýyor, "Aðabey ne olur uzaklaþ buradan". Beni tekme tokat, Ýsmail Büyükçelebi de dahil; o gölgesinden korkan herif, benim 30 yýllýk arkadaþým, Büyükçelebi, boðazýmý sýktý, tekmek tokat dýþarý çýkardýlar. Necdet Baþaran'ýn arabasýna tekme tokat bindirdiler, þahsi eþyalarýmý alamadan döndüm.
Döndükten sonra, bu olayý K.ü. ve Abdullah Ayvaz'ýn yaptýðýný bana Necdet Baþaran söylemiþti: "Hocaefendi'ye, senin bu kasetleri sattýðýný inandýrdýlar." Hiç kimseye söylemeden, K.ü. ve Abdullah'ý aradým. Abdullah Aymaz, "Böyle bir þey yok. Ýftira" dedi gülerek, sýrýtarak. Görüþmek istemedi. K.ü.'i aradým o da görüþmedi. þerif Ali Bey'e gittim, "Sen doktorsun. Bu arkadaþlarla görüþemedim. Ama Hocaefendi cinnet noktasýnda. Doktorsun, ne yapmamýz gerektiðini söyle" dedim. Ben bu sýr dairesi içinde bunu çözmeye çalýþtým. üç sene bunu kimseye söylemedim. Sadece þerif Ali biliyordu. Hocaefendi, belki piþmanlýk duyar. "Cinnetten dolayý yapmýþtýr bunu ve çözeriz" diye düþünüyordum.

"GüLEN, AÝLEMÝ ALDI ELÝMDEN"

AYDINLIK- üözüldü mü?
VEREN- Esas, felaket noktasýna geliyorum! Benim üniversitenin son sýnýfýnda iki kýzým var. Fatih üniversitesi'nin son sýnýfýndalar. Onun büyüðü bir oðlum var. Onun da bir büyüðü ve iki de küçükleri olmak üzere, altý çocuðum var.
Bana çocuklarýmdan çok enteresan bir teklif geldi: "Baba biz seninle kesinlikle ayrý yaþamak istiyoruz." 35 yýllýk evliyim, çocuklarým ve anneleri benden ayrýlmak istediler. Gülen'le kavga baþladýktan üç yýl sonra. "Neden?" dedim.
Hocaefendi'yle yaþadýðým sýkýntýdan dolayý bana yapýlan bir boykot var. Eðer beni terkederlerse, hesaplarýna para gönderileceðinin ve destek olunacaðýnýn teminatýný almýþlar. Sordum,"Kim dedi bunu size?" "Hacý Muhammet'le görüþtük Ýstanbul'da" dediler.
Bu paralarýn, üsküdar Pamukbank'taki hesaplarýna, ümmü Selem ve ümmü Haram adýna, çocuklarýmýn isimleri bunlar, paranýn yattýðýný tespit ettim. Belgeli, hesap cüzdanlarý var. Hiç tanýmadýðýmýz isimler üzerinden para yatýrmýþlar. Bir ay içerisinde, tek celsede beni mahkemeye verip, ailem beni boþadý. 35 yýllýk evimde hiç münakaþa olmadý ama boþadýlar. Bunu nasýl izah ediyorsunuz?
üocuklarýmdan üç yýldýr haber almýyorum. Hiçbiriyle görüþemiyorum. Bundan haberdar olmadýðýný söyleyebilir mi Fethullah Gülen? Hacý Muhammet'i aradým, beni ölümle tehdit etti. Hocaefendi bu durumu çözemez miydi?

"DAHA FÝRAVUNCA ÝþLERÝ VAR"

Aradan bir yýl geçti... Bana Alaaddin Kaya, Harun Tokak, Ali Bayram, Suat Yýldýrým geldiler, "Biz bu kýrýklýðý çözeceðiz" dediler. Benimle ayda bir görüþeceklerini söylediler. Benim tepki verip, bu olaylarý cemaate anlatacaðýmdan çekindiler. Ýsmimi tekrar gazeteye yazdýlar. Zaman gazetesinde, logoda, Genel Koordinatör olarak ismim bir yýl boyunca çýktý. Ama gazeteden tek Allah'ýn kulu aramadý beni. Bir sene sonra tebligatta bulunmadan ismimi çýkardýlar, çünkü endiþeleri geçmiþti.
Harun Tokak, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfý Genel Müdürü, Ali Bayram ise bütün diyalog, Avrasya þirketlerinin perde arkasýndaki isim, kasa ve Gülen'in yakýn akrabasý... Suat Yýldýrým, Hocaefendi'nin Edirne'den yakýn arkadaþý, profesör. Ben anladým ki, bu olaylarý yüksek sesle anlatmazsam, hain ilan edilmiþ olacaðým. Onun için internet sayfasýndan anlatma kararý aldým. Ben bunlarý kamuya, devlete sunacaðým.
Daha diktatör, daha kötü, firavunca iþleri var. Benim gibi maðdur olmuþ çok kiþi var. Ýnternet sayfasýna mecburen baþvurdum, çünkü kendisi medyanýn bütün gücünü kullanýyor. Bana e-maillerde hakaret edenler, acaba 35 yýllýk yuvalarý Hocaefendi tarafýndan yýkýlsaydý ne yaparlardý?

"ASKERDEN GELECEK TEPKÝLERE KARþI SIRTIMIZI AMERÝKA'YA DAYAMALIYIZ"

AYDINLIK- "Orta Asya'daki eðitim seferberliðimiz Amerikan conilerinin akýncýsý olma þekline dönüþtü" diyorsunuz. Fethullah Gülen tarikatý, Amerikanýn conisi mi oldu?
VEREN- Cemaat olmadý. Gülen, Amerika'nýn gücünü kullanýp daha fazla hizmet edileceði yönünde mesajlar veriyor. "Amerika'ya dost olmak, sýrtýmýzý dayamak, bizi daha emin kýlar. Dolayýsýyla Türkiye'de de askerden ve rejimden gelebilecek tehlikelere karþý sýrtýmýzý güçlü bir yerlere dayamýþ oluruz" deyip, cemaate fýsýltý þeklinde brifingler vererek, empoze ediyor. Cemaat, farkýnda olmadan Amerikan conisi gibi kullanýlýyor þu anda.
AYDINLIK- Gülen tarafýndan.
VEREN- Evet.

"GüLEN'E ÝSTÝHBARAT NERDEN GÝDÝYOR?"

AYDINLIK- Ilýcaklarýn Tercüman'ýnda Fethullah Gülen, "ünümüzdeki günlerde suikastlar olacak" dedi.
VEREN- Bir kere manþetin kendisinde bir sakatlýk var. Nazlý Ilýcak, "Fethullah Gülen çok iyi bir istihbaratçýdýr" diyor. Fethullah Hoca, benim bildiðim gönül insanýdýr! Daha önce Ýhsan Kalkavan da "Her yerde en iyi Atatürkçü olduðunu ispatlarým" dedi. Bir karar verilmesi gerekiyor: Fethullah Hoca çok iyi istihbaratçýdýr, çok iyi bir Atatürkçüdür, çok iyi bir diyalogcudur. Hoca, bunlardan birini kabul edip kimliðini ortaya koymalý. Amerika'da yaþayan, 70'ine merdiven dayamýþ, hasta, gözleri yaþlý bir insan, Türkiye devletini uyaracak kadar istihbaratý nereden, nasýl alýr? Herkesi uyandýrýyor! Amerika'da yaþadýðý halde, Türkiye'nin en mahrem meseleleri nasýl O'na gidiyor? O zaman, devlet ona mý çalýþýyor? Ýstihbarat raporlarý nasýl gidiyor? Bir Hoca'nýn bunlarla ilgilenmesi doðru mu? Vatikan'ýn pozisyonunu, Papa'nýn pozisyonunu mu istiyor? Ýslam dünyasýnda Halife, dünyayý kurtaracak tek aslan mý olmak istiyor? Eðer böyleyse, meczupluk hayalleri yaþýyor!

"YABANCI AJANLAR BÝZÝ üLDüRüP BÝRBÝRÝMÝZE DüþüRMESÝN"

AYDINLIK- Söz alalým, Ulusal Kanal'da canlý yayýn için...

VEREN- Eðer, kendisi canlý yayýna çýkmak isterse görüþürüz. Benim son vefa borcumdur bu. Biz hep beraber söz vermiþtik: Bu okullar, bu üniversiteler, dünya çapýnda üniversiteler olduðu zaman, biz Hocaefendi'nin Korucuk'taki köyünde hep beraber oturup çorba, çay içecektik ve beraber yaþlanacaktýk.
Biz buradayýz. Aynen Arafat gibi. Bin tane ölüm tehdidi alýyorum ama buradayým. üldürülürsem burada öldürülürüm. Ama ne Amerika'ya kaçarým, ne saðlýk problemimi bahane ederim, ne de kimseden yardým isterim. Gelsin, hep beraber burada öldürülelim. Türkiye'de öldürsünler bizi. Deðiþik ülkelerin ajanlarý bizi öldürüp, bizi birbirimize vurdurmasýn!
Bu söylediklerimden bir tanesine yalan diyebiliyorsa Fethullah Hoca, yarýndan itibaren konuþmayacaðým!