Barzaniğnin adaleti bu kadar!

Barzaniğnin aşiretçiliğinin tipik bir örneğini gördük. Barzaniğyi tenkit eden Dr. Kemal Seyyid Kadir adında bir öğretim üyesi 30 yıl hapse mahkûm edilmiş. Dr. Kemal Seyyid Kadir, Irakğın kuzeyinde doğmuş, Avusturyağya yerleşmiş ve buranın vatandaşı olmuş. Sonra memleketimdir, demiş Erbilğe gitmiş. üniversitelerde ders vermiş. Barzaniğnin uygulamalarını tenkit eden makaleler yazınca şimşekleri üzerine çekmiş. İki ay önce Erbilğde kaçırılmış. Uyduruk bir mahkeme, Barzani ailesi ve mücadelesine saygısızlık ettiği iddiasıyla 30 yıl cezayı basmış!

Kemal Seyyid Kadirğin dediği şu:

ğBarzani yolsuzluk yapmıştır. Peşmerge şantajla adam kaçırmaktadır. Barzani ailesinin karanlık yüzü vardır. Irakğın kuzeyi İsrailleştirilmektedir. Kürtlerle Yahudiler arasında akrabalık tesis edilmeye çalışılmaktadır.ğ
Bunların hepsi biliniyor ve ispatlanıyor. Adam boş konuşmuyor. (Gazetemizde Vedat Yenererğin yazılarını hatırlayın.)

Kemal Seyyid Kadirğin Almanyağda yaşayan kızkardeşi orman kanununa isyan ediyor:

ğKardeşimin yaptığı sadece yazı yazmak ve fikirlerini dile getirmek. Ancak yıllar sonra kendi ülkesine dönüyor ve 30 yıl gibi ağır hapis cezasına çarptırılıyor. Dünyanın neresinde görülmüş; hiçbir ön soruşturma, araştırma ve savunma yapmadan bir davayı sonuçlandırmak.ğ
Aşiretçilik demek eşkıyalık demektir. İdam da ederlerdi veya serbestsin deyip köşeyi döner denmez sırtından da vurabilirlerdi. Yine adaleti işletmişler(!)

Dr. Kemal Seyyid Kadir gibi Barzaniğnin zindanlarında çok insan yatıyor ve bunların ekseriyeti de Türkmen... Dr. Kemal Seyyid Kadir, Avusturya vatandaşı olduğu için sesini duyurabiliyor, Af ürgütünü, başka örgütleri harekete geçirebiliyor... Diğerleri?!

Müsebbip önce Amerika ve sonra Türkiye... Barzani gibi, Talabani gibi aşiret diktatörlerini insanlığın başına bela etmişlerdir. Turgut üzal, Allah taksiratını affetsin, bu adamlara kırmızı pasaport bile verdirmiş, Habur Kapısğından oluk olur para akıtmıştır.

ğStratejik akılğ ihtiyacı

üMİT üzdağ arkadaşımız önce ASAMğı kurdu, geliştirdi ve çok kısa zamanda belli bir nokta getirdi. şimdi ğ21.Yüz Yıl Türkiye Enstitüsüğnün başında... Kendisi gazetemizde bu enstitünün kuruluşunu ve fonksiyonlarını uzun uzun anlattı. ülkemiz için büyük bir kazanç olduğunu söylememe gerek yok. Prof. Dr. üzcan Yeniçeriğnin başında olduğu Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (AYSAM) de yeniden düzenlendi. Böyle stratejik merkezlerimiz artmalıdır.
Prof. Dr. ümit üzdağ, son günlerde televizyon kanallarında yüzümüzü ağarttı. Hakikatleri bütün çıplaklığıyla halkımıza duyurdu. Bu enstitü yoluyla da itiraz edilemeyecek araştırmalar ortaya koyacağı gibi, çarpıklıkları da düzeltecek ve doğruları, yanlışlıkta ısrarcıların gözünün içine sokacaktır. ünceki çalışmalarını yakından takip ettiğim için bundan şüphe duymuyorum. ümit üzdağ: ğTürk milliyetçilerinin en çok ihtiyaç duyduğu şey, ülkemize yönelik tehditleri ortadan kaldıracak karşı stratejiler ile ülkemizin yeniden inşasını sağlayacak stratejiler. Hamaset nutukları ile bir yere varamayacağımız açık. Artık stratejiye ihtiyacımız varğ derken, şu sebepten hareket ediyor:

ğTürkiyeğye karşı düşmanlık politikası izleyen iç ve dış düşman unsurların tamamının bir stratejisi var. Karargahları var. Türkiyeğyi tehdit eden planları var. Bu planları uygulamaya geçirecek kadro yapılanmasını gerçekleştirmiş durumdalar. üzetle karşımızda Türkiyeğyi tehdit eden ğstratejik akıllarğ var.ğ (Yaniçağ, 20 Aralık 2005.) Benim gibi yurt dışından bakıp Türkiyeğyi aynanın içindeki gibi bütün çıplaklığıyla görürseniz, ümit üzdağğa daha çok hak verirsiniz. Yalnız enstitünün ismi uzun... ğ21.ğ diye kolayca yazıyorsunuz ama bir de söyleyin bakalım, diliniz nasıl zorlanacak! Kısaltılmışı (21YYTE) da ne kolay yazılır, ne de kolay söylenir. ümit üzdağ, kendi yazısında bile bazen iki ğYğli, bazen tek ğYğli yazmış. Mesela ğAYSAMğ, ğASAMğ, kolayca söylenecek, akılda kalacak kısaltmalar.
ğ21.Yüz Yıl Türkiye Enstitüsüğ ülkemiz ve insanlık için hayırlı olsun dedikten sonra bir temennimi de ileteceğim.
Böyle büyük ve iddialı bir enstitüde bütün metinlerin ğbilgiliğ olanların yanında ğedebiyatçılarğın da elinden geçmesi gerekir. Mutlaka metinler güçlü bir dille ortaya konmalıdır. Güçlü dilin kazanılmasında Türkçemizi idrak etmiş edebiyatçılara ihtiyaç vardır.