Gösterilen sonuçlar: 1 ile 3 ve 3

Konu: Kürtlerin Türklüðü 3

  1. #1

    Kürtlerin Türklüðü 3

    ü) Osmanlý Fethinden ünce Kürtlerin Türkçe Kiþi Adlarý :

    Osmanlýlar, I.Sulatan Selim çaðýnda 1515ðte eski Ak koyunlu baþkenti Kara Amid þehrinin, þiði þah þamilðden yüz çevirip Sünni mezhebine ve Anadolu Türk Birliðiðne baðlý kalmak istemesi üzerine, Murat Irmaðý boyunun batýdaki yarýsý ile, Van Gölüðne kadar Fýrat doðusunu ve Yukarý Dicle bölgesini fethedilince, 1516ðda eski Ak koyunlu Vezirlerinden büyük bilgin Bitlisli Molla Ýdrisðin gayretleriyle buralardaki Kürt boy ve oymaklarýný da, milli birlik ve bütünlüðümüze kattýlar. þimdiki Tunceliðden Musul Bölgesine kadar ki Fýrat doðusunu, merkezi Kara Amid olan ðDiyarbekir Eyaletið adý altýnda 12 sancaklý bir Beðlerbeðlik yaptýlar. Bu geniþ eyaletin 1518 yýlýnda tutulan ilk Osmanlý ðTahrir Defterið, bugün elimizdedir

    Ýstanbulðda Baþbakanlýk arþivinde bulunan ðDiyarbekir Eyaleti Tahrir Defteriðnde, yerlerine ve boy ile oymaklarýna da iþaret edilen vergi ödeyen erkek Kürtlerin Türkçe adlarýný çýkararak, Ekim 1961 tarihli ðTürk Dilið dergisinin 121. sayýsýnda neþretmiþtik. 1518 yýlýnda yazýlan Kürtlerdeki bu erkek Türkçe adlarýnýn bir takýmý, milli folklor ve geleneðe göre verilmiþ olduðundan, onlarýn Osmanlý Fethinden önceleri ve Ak koyunlular (1401-1507) çaðýnda da, Türkçeðyi bildiklerini ve konuþtuklarýný göstermektedir. Anýlan ðTürk Dilið sayýsýnda köyleri ile boy ve oymaklarý belirtilen bu erkek adlarýný alfabe sýrasýyla sunuyorum; bunlardan yüzlercesi, mükerrer olarak baþka yerlerdeki Kürtler tarafýndan da kullanýlmýþtýr:

    Aða, Alman, Altun, Artuk, Ay doðmuþ, Baþlamýþ, Bayram, Budak, Bulduk, Bulmuþ, Dengiz, Doðan, Durak, Göçbek, Gündoðmuþ, Güvendik, Kara, Karaca, Karahan, Karaman, Kýlýç, Kýrzu (Kýrz&#305, Koca, Korkut, Köçeri, Kulu, Kutlu doðmuþ, Kurt, Mamlu, Menteþ, Saru, Sarubek, Satýlmýþ, Savcý, Sevündük, þengeldi, Tanrýverdi, Tanrývermiþ, Tatar, Temür, Temürdeþ, Tokmak, Tosun, Töremiþ, Turalý, Tutu, Türkan,Türkeri, Ulus, Umut, Uslu, Yaðmur, Yoleri. Bunlardan siyah yazýlan 25 ad, milli Türk folklor ve geleneðine göre verilmiþ olanlardýr ki, bugün de halk arasýnda bu adet ve inanýþa görmekteyiz.

    ðþeref nameð baþta olmak üzere, eski kaynaklarda geçen Osmanlý fethinden önceki Kürt beðleri ve hanedanlarýnýn Türkçe adlarý da, bu uðurda misal gösterilecek güzel delillerdir.

    D) Kürtlerdeki Aile ve Beþiðe Ait sözlerin çoðu Türkçeðdir :
    Dil Bölümümüzün baþýnda arz edilen 337-642 yýllarý arasýnda, üç asýr süren Ateþ tapýcý Sasanlý Ýran istila ve baskýsý, Dicle Kürtlerinin aile ve beþik yaþayýþýna kadar pek tesir edemediðinden, bunlara ait sözlerin çoðu Türkçe ve en eski biçimiyle bile kalabilmiþtir.

    Ana, baba, oðul, kýz, amuca, ihtiyar, gelin, öz, üvey anlamlarýndaki aile ve beþiðe ait sözlerin, Ýran dillerinden ayrýlýp tek ve hep Türkçe oluþu, Kürtlerin dilinin kökünü ve özünü göstermektedir. Bunlarý, adlarýný andýðýmýz basýlý dört sözlük ile halk arasýndan derlediklerimize göre, alfabe sýrasýyla görelim:

    Aða (bundan ðagati=aðalýkð), apo (amuca,Göktürkler, Uygurlar ve Selçuklardaki ðapað ve bugün Yakutlar ile Kazak-Kýrgýzlardaki, babanýn kardeþi anlamýna ðapaðað ile birdir), ana (kök, kaynak, menþe), bab/bav/bawo/bawek/babik (baba),balduz/baltuz (baldýz),bala/bale (bala,yavru, bundan ðbala-bunð=yavrulamak),baþ (reis,baþkan),baþlýkh (baþlýk, gelinlik kýza verilen aðýrlýk,kalýn&#287, beg (beð,begi/begiti=beðlik), beþik/piþik (beþik), boy (büyük göçebe birliði ve aileler akrabalýð&#305,buk/buge (gelin,üaðatay ve Kazak Türkçelerinde ðbige/biygeð, Kazanlýlarda ðbige/bikeð),buluk (bölük, aileler topluluðu, familya),çelebi, çýcukh / çucukh / çocukh (çocuk), dadu /dadý (dadý / sütanas&#305, da/di/de/daye (taya/daya,ana ;Türkçeðdeki ðtayý / dayýð ve ðtayý-eze / tiy-eze / tey-zeðdeyimlerinde de görülür) dirnek / dirnak (dernek,aile toplantýs&#305, duvakh (duvak), dere-beg, egit / agit (yiðit), emcek (bebeðin emdiði, meme), emzik / emzuk (lohusa memesi), gerdek (ðgerdek-bunð=gerdek olma), khan (aða ve beðden daha büyük rütbeli kiþi), khanim / khanum (haným), khatun,khat/khati (teyze,saygý gerekn kadýn),khýzan (kalabalýk,yoksul aile), khýzm / khasu / khuzm (hýsým), khél (él, oymak ve boylar birliði,büyük kalabalýk ;bundan ðkhélya-bukeð=gelin aday&#305,khoce (hoca), kal/kal/kalik/kalo (Kaþgarlýðnýn anladýðý gibi ðkalð =yaþlý kiþi,ihtiyar), kalan/kalim/khalýnd (kalýng,kýza verilen aðýrlýk)kako/kek/keké/keko (aðabey,dadaþ,efe ;Uygur ve Karapapaklarda ðkaga/kaðað), karavaþ (cariye), karabaþ (keþiþ, baþýnda kara örtü bulunmasýndan),keç/kaçe/gaç (kýz;üin kaynaklarýnda da bu anlama, Hunlarda ðkýtsuð), kýz/kýzé (kýz,bakire;bundan ðkýzik /kýz-oðlanð=genç kýz,bakire),kok (soy kökü, baba tarafýndan akraba olanlar,menþe)kol/kole (köle), kuçek/kuçik/kiçik/geçek/giçik (küçük çucuk),leçer (arsýz kadýn,sürtük),memik (meme), meme(mama,çocuk mamas&#305, obe (oba), obe-baþý, ocað/ocak (evliya soyundan aile,ocak,pir -evi),ocakh-kor (körocak, oðulsuz aile),oge/ogey(üvey),oðlan,oðýl (oðul), oldaþ (yoldaþ,ayný mezhebe mensup olanlar), oymakh (oymak,aileler birliði), piç/piçik (piç,babasý belirsiz),piçuk (buçuk, yaþça küçük), sobe/suboy (çaðý geçtiði halde evlenmeyen, serseri bekar, suboy), þenlik (meskun ve ahalisi olan yer), tarkhan / terkhen (tarhan,imtiyazlý kiþi veya aile; ðterkhanið=tarhanlýk), tað/takh (çadýrlar veya evler topluluðu, mahalle, ta&#287, tire (küçük oymak,tire), titun/tutum (tütün,aile ocaðý,hane, ocaðý tüten ev),zengin/zengün (ðzengünið-zenginlik).

    Bu kýsa misallerden de anlaþýlýyor ki, yabancý tesirlerin en az girebildiði, aile ocaðý ile beþiðe ait Kürtçeðdeki sözlerin %80ðden çoðu, Türkçe ve Oðuz aðzýndan gelir.

    E) Kürtlerdeki Hayvan Adlarýnýn çoðu Türkçeðdir :
    Geçimlerini öteden beri hayvancýlýkla saðlayan ve çoðu göçebe veya yaylakçý-kýþlakçý olan Kürtlerde deveden güveye kadarki hayvan adlarýnýn %80ðden çoðunun Türkçe olduðunu görüyoruz. Bunu, þu örneklerden anlamaktayýz:

    Akhta (Ýðdiþ, aktalanmý&#351, alaþa (beygir,deðersiz at; bu söz Türkçeðden Rusçaðya da geçmiþtir), ankýt (angut), aykhir (aygýr), eslan (arslan), bak (Kaþgarlýðda da geçer, kurbaða), palakh (balak,ayý yavrusu),beleban (balaban), baran/beran (çok eski ve unutulmuþ sözlerden : koç, erkek koyun), bayekuþ (bayku&#351, badew (bidev, küheylan at), banik/belen (benek), bisrek (erkek deve,buðra), bizaw (buzað&#305, bocik (böcek), bokhe (boða), burge (Kaþgarlýðda da geçer: pire),çelek/çelenk(Ýnek;Y-üðnin baþta ve N-Lðnin ortada deðiþmesi ile ðyenek/yinekðten) ceren/céyran(çeren/ceylan), cuce/cucik (civciv), çekal (çakal), çekurge (çekirge), çelaðan (çalagan,atmaca),çepuþ (çepiþ,iki yaþýnda diþi keçi),çil (keklikten küçük av kuþu),çiwik (serçe, Kazakçaðdaki ðçýpçýkð),çiyan/çayan,coþkha (çoçka, domuz yavrusu), dane (dana), dawar,dewe,dokhan (doðan, avcý ku&#351, duge (düve),durne (turna), enuk(enik, et yiyen memeli hayvan yavrusu),erkeç(erkek keçi), férik/hirik (Oðuz namelerde de geçen ufak kuyruklu ve küçük gövdeli, eti pek makbul koyun),hogeç(ögeç), khotik (koduk/kotuk,sýpa), kançukh (kancýk, eti yenmeyen memeli hayvanýn diþisi),kantýr (katýr), karkar(karga), karlekunç(karlankuþ,kýrlangýç),kartal,kanz(kaz), kepenek(kelebek), kýrgo(kýrgý, uçarken kuþlara sokulup bir kanadýný kýran, küçük ve yaman bir avcý ku&#351, kýsýr,koþek (köþek,deve yavrusu), kolik (kölük, boynuzu çýkmayan koyun veya sýðýr), kopek (cins köpek), korpe(körpe), koze(koza), kuçik (fina köpek,yaltakç&#305, kuðý (kuðu), kulin (kulun, ðkulin-bun ð = kulunlama,at ve eþeðin doðurmas&#305, kurik (kürük, at veya eþeðin süt emen yavrusu), kuþ,küwik (geyik), laçýn/laçin (en büyük kartal, yalçýn kuþu), leklek/leglek,mal (büyükbaþ hayvan), maye,meye (maya,diþi deve), perekh (barak, tüyü uzun ve makbul köpek), pelez (palaz, kaz yavrusu),pisik,piþik (kedi sözünün Türkçeðsi), sirke,sone(sona,yaban ördeði), sulük (sülük), þiþek(iki yaþýndaki diþi koyun), tamazlukh (damýzlýk), terlan (gözleri güzel bir avcý ku&#351, tirtil/tirtir(týrtýl), tokhli(toklu,altý ayla bir yaþ arasýndaki koyun), Tor(kuþ ve balýk að&#305, toy (yaban hindisi,toy-toklu), tule (kýsa tüylü bayaðý köpek,it),werdek (ördek), epelakh (yapalak,puhu kuþu).

    F) Kürtlerde Yaþayan Unutulmuþ Eski-Türkçe Sözler :
    Bugün Azerbaycan, Ýran, Irak, Suriye, ve Türkiyeðde Kürtlere komþu olup, Türkçe konuþanlarýn unuttuðu veya bilmediði, çok eski Türkçe sözlerin Kürt lehçelerinde yaþamasý, Kürtçeðnin karýþmadan önceki aslýný gösterir. Petersburgðda Kürtçe-Fransýzca, Ýstanbulðda Kürtçe-Arapça ve Moskovaðda Kürtçe-Rusça basýldýðýný arz ettiðimiz,adlarý anýlan dört sözlükten derleyip, halktan da sorup öðrendiðimiz, 20ðden çok eski Türkçe sözler, bu uðurda çok dikkate deðer ve maziye ýþýk tutan örneklerdir. Ne yazýk ki, Kürtlerdeki bu canlý sözler, Türkolog ve Türk Dili Araþtýrýcýlarýnýn dikkatini henüz çekmemiþ olup, el sürülmemiþ bir maden yataðý deðerini taþýr...

    Bizim bulup derleyebildiðimiz Kürtçeðdeki unutulmuþ eski Türkçe sözler ile bir sonek, þunlardýr:

    1-AMANü, amaç, gaye ve hedef, Sondaki ðüð sesinin, Yenisey ve Orkun yazýlarýnda da görülen eski Türkçeðdeki ðNüð çifte sesine çevrildiðini, biraz önce görmüþtük.

    2-APO, amuca, babanýn kardeþi demektir.Göktürklerde ve Selçuklularda ðapað,Sibir ile Orta Asya Türklerinde ðapa/apaðaðdýr. Ýstanbul aðzýndaki ðemiceð ve ðemið deyimi, Arapça ðammiðden bozmadýr ; Türkçeðsi ðapaðdýr.Kürtler, ðapoð biçiminde yaþata gelmiþlerdir.

    3-BAK, Kurbaða, Kaþgarlýðda bu ad ayný anlamda geçer. Dilimizde ðkur-baða, tos-baða/ kaplum-baða, cýr-baða (çayýr kurbaðas&#305ðadlarý sonlarýndaki ðbaða/bagað sözü ile ilgilidir.

    4-BAN / BANÝ, dað tepesi, çatý, tavan, konaðýn üst katý anlamlarýnda kullanýlýr. Dede Korkut Kitabý ile Ak koyunlularýn resmi tarihi ðKiab-i Diyarbekriyyeðnin baþýnda da, Oðuzca bir deyim olarak ðdoksan baþlu að ban-ev (yüksek-otak)ð, ðað ban-evð(ak ayvanlý ev) deyimlerinde geçer. Kýpçak/Kuman Türkleri ile Macarlardaki ðulu-beð; yüksek-hakimð anlamýnda kullanýlan ve çokluk ekiyle ðbanat deyimleri de, bununla ilgili ve ðyüksek, yukarý, üstünð anlamlarýndan gelmedir.Kürmançlar ile Zazalarðca çok kullanýlýr.

    5-BARAN / BERAN, koç, erkek ve burulmamýþ koyun demektir. Eski Bulgar Türkleriðnin bir bölüðü Anadoluðda yaþayýp, ðAyaþluð oymaðý ile birlikte adlarý belgelerde anýlan ðBeren-dið (beren-li) boyu ile, 915ðte yazýlan Taberiðnin eserinde, Horasanðýn kuzey kesiminde yaþadýðý anýlan ðBaranlý Türklerið adýnda, Van Gölü kuzeyinde ve batýsýndaki Ahlat, Bitlis, Muþ, Erciþ, bölgelerinin hakimi Kara koyunlularýn Hanlarý çýkaran boyu ðBaranluðda da, bu söz görmekteyiz. Bugün Baþkurtlu ve Kazanlýlar, erkek kuzuya, ðberenð diyorlar.

    6-BETÝK / BÝTÝK / PÝTÝK, kutlu ð yazý, muska, hamail. Göktürkçeðde ðbitigð yazý, yazýlý nesne anlamýnda geçer. ðBiti-mek / beti-mekð yazmak, kitap düzmek demekti.

    7-BUK / BUKE / BUGE, gelin, nikahlý kýz. üaðatay ve Kazan Türkleri aðzýnda, ðbige / bike / bikeçð deyimleri de bu anlamdadýr.

    8-üER / CIR, türkü, yýr. Eski Türkçeðdeki ðyýrð (masdarý ðyýr-lamakð=türkü söylemek, makamla þarký çaðýrmak) sözünün Kýpçak, Kazak ve Daðýstanðda Alburuz / Mengütav çevresindeki Kara çay ð Balkar aðýzlarýndaki (cer-yer, cýlký-yýlký, ceti-yedi sözleri) gibi ðY-Cð deðiþiminden, ðcýrð biçimindeki sözün Kürtlerin atalarý dilinde kullanýldýðýný gösterir. (çelek / celek / çelenk = inek sözüde böyledir. ðüirakð: türkülü hikaye.

    9-üÝYA / üÝYE, dað, tepe, Kuzeydoðu Sibirðdeki Yakut Türklerinde bu anlamdaki ðtýðað (=ormanlý da&#287 ve Azerbaycan ile Doðu Anadoluðda, harmaný biten ekinin tahýl ile samaný ayrýlmak üzere, yelin eþiþine dikey olarak yýðýn edilmesinin adý olan ðtýðð ile ilgilidir.

    10-DOL, Zaza aðzýnca deniz, göl (siverekðte Karaca daðdaki ðDol-a Gunið = Kanlý Göl adýnda da geçer). Göktürkler ile Uygarlarda, ðtuluyð = deniz, ulu göl.

    11-ERMANü, ermeç, ufuk, gaye. Bunda da, sonuncu ðüð sesinin, Oðuzlarýn dil özelliðinden ðNüðye çevrildiðine, önceden iþaret etmiþtik.

    12-GUR / KUR / GURO, oðul, oðlan, erkek çocuk anlamýna tek sözdür. Göktürkçeðdeki ður / urýð (erkek çocuk, oðul), ðurý-lamakð (Kaþgarlýðda erkek çocuk / oðul doðurmak) ve ður- uð / ur-ukð (nesil, uþak, oðullar, ulustan büyük boylar birliði) deyimlerinin kökündeki ður / urýð sözünün baþýna, önceden iþaret ettiðimiz gibi, Oðuz canýn özelliðinden gelen, baþa ðK/Gð sesi eklenmesinden ibarettir. Bu bakýmdan Kürtlerdeki bu eski söz, çok dikkate deðer.

    13-HOMAY, Zazalarda Tanrý, Allah anlamýna tek sözdür. Göktürkçeðde koruyucu Tanrý ðOmay / Umayð dan ibaret olup, Oðuzluktan gelme özellikten baþýna bir ðHð sesi eklenmiþtir. (Devlet Kuþu anlamýndaki ðHumað ve Devlet/Saltanat anlamýndaki ðHumayunð deyimi de, bununla ilgilidir.)

    14-KAL / KüL/ KALÝK, yaþlý, ihtiyar, Kaþgarlýðdaki, yaþlý kiþi anlamýna geçen ðkalðdan ibarettir.

    15-KEK / KEKE / KAKO, aðabeyi, dadaþ, efe, evin büyüðü erkek. Sibir Türklerinde ðkekð, Uygur ve Kara papak (Borçalý Kazak)larda ðkaga/Kaðað, evin büyüðü erkek, aðabeyi. Kaþgarlýðda ðkek-mek erð, iþte piþmiþ kiþi, tecrübeli ve ehil adam. Yakutlarda ðkekeð, parlak gökyüzünün hakimi. Dicle Kürtlerinde bu deyimin yaþamasý da, çok mühimdir.

    16-KON, çadýr, oba, ðreþ-konð, kara-çadýr, kýl-çadýr. üaðatay aðzýnda ðkonð deyimi mesken, meðva, iniþ-tüþüþ yerið anlamýna geçer. Dilimizdeki ðkon-makð ve ðkon-akð sözünün kökünde yaþar.

    17-KURT / KüRT, kýsa, güdük kaþgarlýda bu anlama, ðkýrtð sözü vardýr. Kýsa kollu veya kýsa etekli kaftana da, ðkurt/Kürtð derler. Hazar Türkleriðndeki kýsa anlamýna ðkurtð sözü, Rusçaðya da geçmiþtir.(kurtuþka=kýsa kaftan sözündeki gibi)

    18-KO / KE / KÝ, aile adlarý sonuna eklenen ve ðciðim/cýðýmð gibi sevgi ve yakýnlýk bildiren bir ektir. Kürtçeðde ðbawu-koð babacýðým; ðkal-ki / kali-kið dedeciðim, ihtiyarcýk; ðdaye-keð anacýðým gibi. Kaþgarlýðda, ðký=hýsýmlýk bildiren adlarýn sonuna gelip, acýma ile sevme anlatan bir edattýr, ata-ký=ata-cýðým gibið, deniliyor.

    19-KüWÝG / KüVÝK, ürkek hayvan, Yabani vahþi. Göktürkçe ðgeyikð = yabani / av hayvaný, geyik. Kaþgarlýðda, ðkeyikð = yabani; ðkeyik-sökütð =yabani söðüt aðacý diye anýlýr.

    20-LE / LO, insan adlarý sonuna gelip, ðbira / bire, be, hey, yahuð anlamýný verir. Kadýnlar için ðleð ve erkekler için ðloð kullanýlýr. ðFaté lé = Fatma be / býra Fatma, ðMemo loð = bire Mehmet, gibi, Kaþgarlý, Türklerden yalnýz Oðuzlarýn kullandýðý böyle bir edat için, þunlarý yazýyor. ðLA sonekini Oðuzlar kullanýr; iþin bittiðini gösteren bir edattýr: ol bardý la = o vardý / gitti be, ol keldi la = o geldi yahu sözleri gibi.ð

    21- TOPRAK / DORAKH, peynir,çökelek.Farsçaðdan dilimize giren ðpeynirðin Türkçeðsidir. Bu ðtorakð, çok eski bir Türkçe söz olup, Avarlar veya Hazarlardan Rusçaðya, Polenezceðye ve Doðu güney ð Baltýk dillerine de peynir anlamýna ðtvarogð ve benzeri biçimlerde geçmiþtir.

    22- TORIN / TORÝN, asilzade, soylu kadýn veya erkek, eski beðler ailesinden gelenlerin sýfatý. VI. Yüzyýlda Kafkaslar kuzeyinden Ýdil (Volga) boyuna ve bir kolu Tuna bölgesine göçen Bulgar Türkleriðndeki ðturunð deyimini Türkologlar, Göktürkler ile Avarlarðda görülen ðyüksek rütbeli, valið gibi makam ve unvan anlamýna gelen ðtudunðdan ibaret sayarlar. Uygurlardaki ðtözün/tüzünð unvaný da, eski ðtudunðdan gelme olup, ððsoylu-soplu-asil ve necip kiþið; Kazak Türkçeðsinde, ðtörö / töreð deyimi, ðasilzade, yüksek rütbeli, yüce soyluð anlamýnadýr. Kaþgarlý diyor ki, ðtarým: Tiginlerðe ve Afrasyab soyundan gelen hatunlara ve bunlarýn büyük-küçük çocuklarýna karþý söylenen bir kelimedir; ne kadar büyük olursa olsun, Hakanlý (yani, Kara hanlý devletini kuran sülale)Hanlarýðnýn oðullarýndan baþkasýna, böyle hitap edilmez.ð Biraz sonra ðEski Destanlar ve Folklorð bahsimizde göreceðimiz gibi, kendilerini Afrasyab soyundan sayan Kürtler/Kürmançlarðýn , ðtorýn/torinð deyimini, gerçekten beð soyundan gelen (kadýn,erkek,çocuk farký gözetmeden) kiþiler için kullanmasý, onlarýn Saka (Ýskit) Türkleriðne çýkan atalarýndan kalma, bir milli töreden geliyor.

    23-üokluk bildiren T soneki. Göktürk yazýtlarýnda : ðTark-atð (Tarkan/Tarhan), ðTig-itð (Tigin) ðOg(u)l-ýtð (oðlan, oðullar) gibi deyimlerin sonundaki ðTð sonekinin, þimdiki ðler/larð gibi, çokluk bildirdiði anlaþýlmýþtýr. Oðuzlarýn ðBay-atð boyunun, ðBay-anð (Baylar, zenginler ve bol nimetler) biçimi de vardýr. Milattan önceki Sakalarðýn Yunanca kaynaklarda anýlan uruk ve boy adlarýndan : ðSkytð (üik-it), ðSokolotð (Sekel-ler), ðMasa ketð (Masak-lar), ðBarulatð (Barula-lar), ðTarkitð (Tark-lar) gibi deyimlerde de, T sonekinin çokluk belirttiði tespit edilmiþtir. Altaylý kolundan Mongol / Mogol kavmýnda da bugüne deðin T soneki, çokluk/cemi edatý olarak kullanýldýðýndan, birtakým Türk uruk ve boylarý da, buna göre anýlmýþtýr : ðAlpaðut / Alpavutð (Alpaklar), ðOyratð (Oygur / Uygurlar), ðTelevüt / Telengutð (Teleng-ler) gibi

    Dicle Kürtlerinde de ðTð sonekinin, çokluk belirten edat olarak kullanýldýðýný görmekteyiz: ðada-etð (ada-lar), ðaða-v-atð (aða-lar), ðbaðatð (bað-lar,bahçeler), khélat (baþýna ðkhð eklenmiþ ðel-atð = él-ler, boylar birliði), ðçemed / çemetð (çem-ler / çay-lar, küçük ýrmaklar), ðhespetð (baþýna ðhð eklenmiþ ðesb-etð =esb-ler, at-lar), ðyar-etð (yar-lar / yar-an, dostluklar) gibi. ün Asyaðdaki Ýran, Irak, Azerbaycan ve Türkiyeðde Türkçe konuþanlarýn çoktan unuttuklarý bu ðçokluk bildiren T sonekiðnin, Kürmançlar/Dicle Kürtleri arasýnda kullanýla gelmesi, bunlarýn ðHint-Avrupalý / Ýndogermenð veya ðÝranlý kolundan gelmediklerið ve Orta Asyalý, Altaylýlar soyundan indiklerinin, dillerinde yaþayan saðlam delilidir.

    Bizim Bulabildiðimiz ðKürtlerde yaþayan eski Türkçe sözlerðin, bu 23 sayýsýndan çok olduðu, muhakkaktýr. Fakat bunlar bile, öteki Yenisey, Batý Türkistan, Daðýstan-Macar/Tuna boyu ve Kür-Aras Boylarý gibi dört ayrý ülkede yaþayan anadili Türkçe Kürt uruklarý ile soydaþ olan Dicle Kürtlerinin, 337-642 arasýnda 300 yýldan çok süren Ateþ tapýcý Sasanlý-Ýran istila ve baskýsýndan önceleri, Türkçe konuþtuklarýný göstermeye yeter.

    Muhterem Dinleyiciler, Asya ile Avrupaðnýn gördüðümüz öteki dört bölgesindekiler gibi, Dicle Kürtlerinin Türklüðü ve Oðuzlardan geldiði, o kadar gerçek ve özlüdür k bunu bir menþura (yeni adý ile, prizmaya) benzetecek olursak, hangi yüzünden ve yönünden bakýlýrda bakýlsýn, ayný varlýðý, ayný gerçeði, ayný birlik ve beraberliði gösterir. Yeter ki bu bakýþlar, ilmin ýþýðýnda ve gerçekçi gözlerle olsun. Fakat, bu iþ, yabancýlarýn kasýtlý yayýn ve propagandalarýnýn saçtýðý puslu-dumanlý bir bulutum arkasýndan ve aldatýp yanýltýcý gözlüklerle olursa, gerçeðe ulaþýlamaz.... Ýþ çýðýrýndan çýkar!...

    III. BüLüM : üteki Sosyal Bilimler Bakýmýndan Kürtlerin TürklüðüKonferansýmýza bitirmeden önce , Tarih ve Dil bakýmlarýndan yapýlan bütün araþtýrma ve buluþlarýn, þaþmaz bir gerçek olarak, Dicle Kürtlerinin de , öteki dört ayrý ülkelerdeki Kürtler gibi, Türklüðünü ortaya koyduðunu arz ettikten sonra; bu uðurda, soylarý ve kökleri göstermeye yarayan öteki ilim dallarý yönünden de, Kürtlerin incelenmesine, kýsaca dokunacaðýz. Antropoloji, Etnografya / Etnoloji ve Milli Destanlar ile Folklor bakýmlarýndan ve bu ilimlerin usulleriyle de, Kürtler tetkik edilince, ayný sonuca, ayný gerçeðe varýlmaktadýr. Bunlara da, kýsaca dokunalým.

    A ) Antropoloji Bakýmýndan Kürtler :
    Eskiden kavmiyat dediðimiz antropoloji, insanýn gövde ve dýþ yapýsýný, bilhassa kafatasýný inceleyerek, soyu ile kökünü araþtýrýp, ortaya çýkarmaya yarar. Bu bakýmdan Dicle Kürtlerinin de, bütün Türkler gibi %85ðten çoðu yuvarlak baþlý (braki-sefal) olup, melezleþmemiþ öz Ýranlý / Farslar ve Hint Avrupalýlar (Aryaniler) ile Sami ýrktan Araplar gibi, uzun baþlý (doliko-sefal) deðildirler. Ancak, orta baþlý (mezo-sefal) ve uzun baþlý (doliko ðsefal) Kürtlerin sayýsý %15 kadar olup, bu nispet Batý Türkistan ve Türkiyeðdeki Türkmenler ile Yörüklerde de görülmektedir. ðKürtlerin Türkmen tipiðnde olduklarýna V.Minorskyðde 1927 yýlýnda ðÝslam Ansiklopedisiðnde yazdýðý ðKürtlerð makalesinde iþaret etmiþtir.

    Kürmanç Kürtlerinin antropoloji vasfýna dokunan rahmetli Ziya Gök alp, 1923ðte Diyarbakýrðda çýkardýðý ðKüçük Mecmuað daki bir yazýsýnda diyor ki, ðbir köylü Kürt ile Türkmenði, konuþturmadýkça, dýþ görünüþünden (tipinden) ayýrdetmek , imkansýzdýrð Milli Mücadelemiz sýrasýnda yabancý propagandalara ve emperyalistlerin yemlemelerine kapýlarak, Suriyeðye kaçan ve Bedir hanilerin Celadet ile Kam uran gibi gerçekten yurt ve millet haini satýlmýþ kardeþleri ile iþbirliði edip, onlara uyarak yayýnlar yapan Erganili doktor þükrü Mehmet Sekban, sonradan Ýngiltere idaresindeki Irakða gitmiþ ve Kerkük ile Süleymaniyeðde muayenehane açarak, tabiplik yapmýþtýr. Erganili Dr.M.þükrü Sekban, sonradan bu yaptýklarýndan ve gerçeðe aykýrý yayýnlarýndan piþman olarak, doðru yola girince, 1933ðte Parisðte neþrettiði ðKürt Meselesið adlý Fransýzca kitabýnda, Kürtlerin soyu-sopu hakkýndaki gerçekleri, itiraf etmiþtir. Ýttihadcýlar zamanýnda ðErgani Sancaðý Mebusluðuðna adaylýktaki rakibi Ziya Gökalpðin, 1923ðte yazdýklarýndan habersiz olarak Dr.M.þükrü Sekban, 1933ðte çýkan ðLa Question Kurdð adlý kitabýnda, Kürtlerin antropoloji vasýflarýnýn Türkmenler ile bir olduðunu, þöyle belirtiyor : ðOperatör olarak, on yýl Irakðýn Kerkük ve Süleymaniye þehirlerinde muayenehane iþlettim. Bu sýrada bana gelen hastalarý, konuþturmadýkça, Kürt mü, Türkman mý diye asla, ayýredemedim.ð üünkü, ayrý adlardaki bu iki kavim da, ayný tipte ve bir kökten gelme ðTuranlý ýrktanðdýrlar.

    Biz de, antropolojinin inceliklerini bilip gözetmeye lüzum kalmadan, bu gerçeði gözlerimizle görmüyor muyuz. Orduda bir Mehmetçiði veya köyde-kentte, çarþý-pazardaki bir ðKürtð ile bir ðYerlið veya ðTürkmanðý, konuþmadan tiplerine bakarak, tanýmamýza imkan var mýdýr? Bir sosyolog olarak Ziya Gökalp diyor ki, ðKürtler ile Türklerdeki bu dýþ görünüþ ile gövdedeki benzerlik, ruh ile duygularda da birlik ve ayniliðin delilidir.ð Evliya Celebiðnin de dikkatini çeken, Kürtlerde, ekseriyetle gövdenin çok kýllý oluþu ve sakal býyýðýn gürlüðü ile saçlarýn erkenden aðarmasý, Türkmenler ile Daðýstanðdan gelme Karapapaklarðda da görülmektedir. Kýsacasý, kafatasý, yüz çizgileri, boy-bos ve gövde yapýsý bakýmýndan Kürtler uruðundan olanlar ile, Orta Asya Türkmenleri ve Azerbaycan ile Türkiyeðdeki ðYerlið, ðTerekemeð, ðKara papakð, ðYörükð, ðTahtacýð, ðMavalýð, ðManavð gibi türlü uruk ve boy adlarý ile tanýnan insanlar arasýnda, bir fark ve ayrýlýk yoktur, seçilemez

    B ) Etnografya ve Etimoloji Bakýmýndan Kürtler :
    Kürtlerdeki boy, oymak gibi büyüklü-küçüklü ðaþiretð denilen topluluklarýn incelenmesi de, çok ilgi çekici sonuçlar veriyor. Bunlardaki içtimai düzenin, kara çadýrda alacýkta yaylacý-kýþlacý yaþayýþýn; koyunculuk, atçýlýk, yoðurt-yað ve peynir yapýcýlýðý ile öteki hayvan mahsulleriyle uðraþmanýn ; giyim-kuþam ve yemeklerin, yakýn ve uzaktaki Türkmen ile Yörüklerdekinin ayný olduðunu, örneklerle saymaya lüzum yoktur. Biz, 900 yýl önceki Selçuklu Fatihleriyle Ýslam-Türkiyeðnin kuruluþundan önce ve sonra yazýlý belgelerdeki Dicle Kürtlerinin uruk, boy adlarý ile öteden beri Osmanlý, ðTahrir Defteriðndeki ðAþiretð veya ðCemaatð adlarýný, bugün bilinenleri incelemekle, bunlarýn adaþlarýnýn Anadolu, Azerbaycan ve Türkistanðda da yaþadýðýný ve Türkçe konuþtuklarýný görüyoruz. Vaktin darlýðýndan, çoðunun yerlerini söylemeden geçeceðimiz Kürtlerdeki þu uruk, ulus, boy, oymak ve tire adlarýnýn, Türkçe olduðunu analým:

    Abdallý / Abdalan (Silifkeðde ünlü ðKeklikð oyununu oynayanlar ile Antalya, Toroslar, Orta Anadolu ve Adapazarý bölgesindekiler, Türkçe konuþur; Haptal/Eftalit Türklerinden geldiklerine, Tarih bölümünde iþaret edilmiþtir), Aðu çanlý/Aðu-içenli (Alevidirler, bu addaki ðocakð mensubu), Ak keçili (torunlarý ðBehramkiðlerdir), Karakeçili (Osmanlýlarý çýkaran 24 Oðuzdan Kayýðlarýn oymaðý olup, Urfa-Diyarbakýr arasýnda Karacadaððdakiler Kürmançðtýr), Alanlý (Hazar Denizi kuzeyinde ve Daðýstanðda Kýrýmðda,Türkleþmiþ Ýrani ðAlan/Asðkavmi kolundan), Antarlý (Ak koyunlu oymaðý olup, bunlarýn Urfa, Mardin kesimindeki kýþlakta kalanlarý, Kürmançðtýr; bozguncu ve uydurma yayýnlar yapan Lise mezunu Musa Anter, bunlardandýr), Artuþi/Hertuþi (Van-Hakkari ve Irakðtaki 12 oymaklý bu boy, Ankaraðda çýkan ðülkemizð dergisinin 1967 Aðustos sayýsýnda tanýtýlmýþtýr), Atma/Atmalý (Aleviðdirler. Hem Türkmen, hem Kürt kollarý vardýr. Kürtler, 12 oymaklýdýr), Avcýlar/Avþar (24 Oðuz boyundan), Aydýnlý.

    Badýllý/Badýlý (24 Oðuz Boyundan ðBek-Tili/Beg-Diliðden, Siverekðteki ðBadýllýlarð, Türkmen kolundan olduklarýný bilirler), Balabanlý,Balan/Ballar,Bala-Kürdi (Kürt-Aras Kürtlerinde gördüðümüz ðBala Sakanð gibi, bunlarýn adý baþýndaki ðBalaðda, ðKüçükð anlamýnda olup Türkçeðdir),Banuklu/Banuki (yüzünde dövme ðbanuk/benekðolanlar),Balakan/ Beleki/Belbas/Bilbaslý/Milbasý,Bezikli/Baziki/Bezeki,Bayat (Dede Korkut ile ulu þairimiz Fuzuliðnin de mensup bulunduðu, 24 Oðuz Boyundan), Beþiki/ Baþikan, Beritanlý/Berdan (Ýçelðdeki ðBedanð çayýna ad veren Yörüklerin boyu, Türkçe konuþur,Türkistanðdaki adaþlarý, Ýslamlýktan önceleri biliniyordu), Birimlü/Biriman (Ak koyunlu boyu), Bokhti/Bokhtan Boti/Botan (Dicle Kürtlerinin iki ana kolundan kuzey doðudakiler; bunlarýn Elbeðleri sülalesi ðBogduz-Amanð kütüðünden de anlaþýldýðý gibi, 24 Oðuz Boyundan geldiðini görmüþtük), Borlu/Boran (Orta Anadoluðdaki ðUlu-Borluð ve ðKiçi-Borluðda adlarý yaþayanlar, Türkçe konuþurdu), Bucak/Bucaklar (Siverek Zazalarýðndan olup, kan gütmede birbirini yok ettikleri, 1967 gazetelerinde anýlan boy).

    Canbeklü/Canbeðan (aslý ðCihanbeyliðolup, Azerbaycanðdakiler Türkmen ve Konyaðdaki Cihanbeyli Ýlçesi ile Yaylasýna ad vererek orada oturanlar, Dicle Boyundan gelme koyuncular olup, Kürmançtýrlar), üekallu, üekanlu/üikanlu, üarýklý/üarekli (Kaþgarlýðnýn andýðý Orta Asyaðdaki büyük Türk uruðu ðüaruglugðlardan Türkiyeðde Guranlý/Zazalarýn büyük boyu ve umumi adlarýndan birisi), üelebilü,üukurlu (Bitlisðin ðüukurð adlý bucaðýnda kýþladýklarýndan bu adý almýþlardýr), üurýkan/üurukan (Kikiler/Kikan Ulusuðnun 24 boylu yarý kolu sayýlýrlar; 943ðte Mesðudi bunlarý, ðYaðkuubið Hýristiyanð olarak tanýtmýþt&#305, üuwan / þuwan (Türkçe ðçobanð sözünden).

    Dedeler (Alevidirler), Dede-Karkhýnlý (Alevidir, ðKarkýnð 24 Oðuz Boyundan biridir), Dakori/Takuryan (Ýçlerinde Hýristiyan ðSüryanið mezhepliler de vardýr), Döger/Dögerlü (Urfa-Mardinðde, 24 oymaklý koyuncu boydur; 24 Oðuzdan birisidir), Dünbüllü / Dümbüli / Dümili / Dümilan (Murat boyu ile Siverekðteki Zazalarðýn, bazen umumi adý olarak da kullanýlýr. Türkiyeðdekiler Zazaca, Hoy ile oradan Iðdýr köylerine gelmeler, Türkmen sayýlýr ve Türkçe konuþurlar. ðþeref nameð ile Evliya üelebiðde, Azerbaycan ðDümbüllüðlerinin, Türkçe konuþtuklarý anlatýlýr).

    Elbeglü/Ýlbeðli,Guran (Batý Türkistanðdaki Türk soyundan ðGurluðlarýn, Dicle boylarýna göçen ve Arþaklýlarðla gelen kolundandýlar. Bütün Kirt/Zaza uruðu, bunlardandýr. Fatih II.Mehmetðin hocasý ðMolla Güranið, bunlarýn Kürmanç bölüðündendir), Hakari (24 boya ayrýlan kalabalýk bir ðulusð olup, Hakkari ilimize de adýný vermiþtir. 823ðte ölen Vakýdiðnin, 641 Fetihleri dolayýsý ile andýðý Bokhtilerin bu ulusu, Aras kuzeyinde Karabaððdaki ðAkarý / Hakarið adlý Saka boyu ile adaþ ve boydaþtýr), Herki / Heriki (Erikler),Khaçi / Khacalan (Kaþgarlýdaðda 24 Oðuzdan iki boyun-Karkýn ile Yýparlý/Yaparlý Birliði olarak geçen- Kalaçlarðdan; Kikilerðin iki ana kolundan 24 boylusu; Selçuklulardan 150 yýl önceleri 905ðte anýlan Malazgirt-Erciþ arasýndaki ðHalac-Ovitð(deresine), Tarih Bölümümüzde iþaret etmiþtik).

    Kara-Balan/Kara-Ballar (aslý ðKara-Balýlarðolsa gerektir; ðBalýð Oðuzcalar aðzýnca ðgenç , delikanlýð demektir, bu anlamý Kör oðlu Beyleri arasýnda anýlan ðAyvaz-Balýð, ðEse/Hese-Balýð adlarýnda da görüyoruz), Karacalu / Karaca (24 boylu ðDaniþmedlü-Eliðndeki ðKaraca-Kürlerð boyu, Türkmen sayýlýp, anadili Türkçe idi; bunlardan Kýrþehirli Osman Bölük baþý ve ailesinin anadili de Türkçeðdir),Kara-çorlu(Güney Azerbaycanðdakiler, Türkmen sayýlýr; Elazýððýn Palu ilçesindeki bir bucak, bunlarýn adý ile anýlýrd&#305Kara koçlu /Karakoçan (Türkmen olan ðKara-Koçlýðlar, Azerbaycanðda Türkçe konuþur;Elazýððýn ðKarakoçanðilçesi ile Bingöl,Erzurum,Erzincan,Sivas, Giresun ve daha baþka illerimizdeki ðKara-Koçlu/Kara-Koçð adlý köyler, Türkmen veya Kürmanç olan bu addaki oymaktan kalmadýr),Karabegan/Kara-Begli (Elazýð ilinde, Paluðnun bir bucaðýna da ad vermiþlerdir), Kara-Ulus (Ak koyunlular çaðýnda, Kürmançlarýn, bütün Becen/Beceneli kolundan gelen boy ve oymaklar, bu adla anýlýrdý; Diyarbakýr Ulu Camii duvarýndaki IV.Avcý-Mehmetðin fermaný yazýtýnda da geçer; bugün Kuzey Irakðta da ðKara-Ulusð adlý ve 6 oymaklý bir Kürt aþireti vardýr), Karalar, Keçan (Keçler),Keþiki / Keþikçi (ordu karavulu / nöbetçisi anlamýna gelir, ðþeref nameðde de bu boy anýlýyor), Kýl baþlý / Kýl baþ (daha çok açýk baþlý gezen Yezidi-Kürt erkeklerinin, omuzlarýna kadar uzayan örgüsüz saçlarýndan ötürü böyle denmiþtir; Evliya üelebiðde ðSaçlý Kürtlerð veya ðSekiz Býyuklularð denilen yezidiler de bunlardandýr; Diyarbakýr þehrindeki ðKýl-baþ Mescidið, Türkmenlerden kalmadýr), Kýlýçlý / Kýlýnçlý, Kýzýlbaþ oðlu, Kýrganlý/Kýrýklar (Türkistanðda, bunlarla adaþ Türkmen oymaðý da vardýr, bizimkiler Zazaðdýr), Kýzýklý/Kýzýkanlý/Kýzkanlý (24 Oðuz Boyundandýr), Kýzkapanlý, Kiki / Kikanlý (üok koyun sürüleri vardýr: ðKiki-Khacalanð ve ðKiki-üukuranð adlý 24 erden, 48 boya ayrýlan kalabalýk bir ðUlusð sayýlýrlar; Ýstanbulðca meþhur eski ðHalepð ve þimdiki ðUrfað adlý sadeyaðý, bunlar yapar; Türkistanðda adaþlarý olan boy ve oymaklar, Türkçe konuþurdu), Koçeri/Koçeriyan (ðGöç-Erið anlamýndaki bu adý taþýyanlardan, ðKoçarý/Köçerið adlý halk oyunu, ünlü ve yaygýndýr), Koçgeri/Koçgiri (Sivas-Erzincan arasýndaki bu Alevi boyu, 12 oymaklý olup, adlarýnýn ðKoçu-Kýrlýð=Kýr/Boz renkte koçu olan veya ðKoçu-Kirlið anlamýndaki birleþik sözden çýktýðý hakkýndaki, iki rivayet vardýr, Tanrý Daðlarda ðKoçungarð bölgesindeki adaþlarý, Karluklarðýn bir boyudur), Koç uþaðý, Kotanlu/Kotan (eski ve yerli Türk pulluðu ðkotanðý kullanan),Kozlucalar,Köçekli, Köh-Benüklü (ðGökð renkte döðme ðbenük/benekð = beng iþareti olan), Kulular, Kurdoi / Kürdoi (Güney Azerbaycanðýn ürmiye-Maku arasýndaki öz yerlerinden, batýdan Anadoluðya da kaymýþlardýr), Kurdiki / kurtikan (V:Yüzyýldan kalma sanýlan Khorenli coðrafyasýndaki ðKortikð ve Muþðun güney yanýndaki yaylak ðKortik Daðýð adlarý ile, yatkýn kar anlamýndaki ðKurtuk/Kürtükð deyimiyle adlarý ilgili boy), Kürdili / Kürdilan/Kurtilan (Klasik Türk Musikisi makamlarýndan ðKürdiliðadý ile, Calayýrlý üveys Hanðýn XIV. Yüzyýlda Saray üalgýlarý arasýna kattýðý ðOzan Kopuzuðn destaný, bunlarla ilgilidir; Siirtðteki demiryolu sonunda bulunan ðKurtalanð ilçesi, bu boyun adý ile anýlýr), Kürmaç/Kürmanç (Dicle Kürtleriðnin toplayýcý ve kendilerince kullanýlan adýdýr; bunun eski Türkçeðde ðKürð=Küreçi /Güreþçi, yiðit, pehlivan ve ðmaçð gibi ðci, lik, lið ekinin anlamýný veren bir ekten kurulduðunu ve son ekteki ðçð sesinin ðþeref Nameðnin asýl yazmasýndaki biçimine uyup, sonradan ðNüð sesine çevrildiðine, Dil bölümümüzde iþaret etmiþtik; Van-ürmiye arasýnda ðKürmançð adlý bir Bokhti boyu vardýr), Kürt/Kirt (Murat-Karasu boyundaki Zazalarýn, kendilerine verdiði toplayýcý ad ; bunun Türkçe ðKürtð = Yatkýn kar anlamýna geldiðini, ayrý bir bahsimizde arz etmiþtik).

    Mamauklu/Mamikanlý/Mameki (Kara koyunlu Türkmenleriðni, 217 Yýllarýnda ðüenastanð /Kaþgar ülkesinden getiren Mamýk ile Konak adlý iki þehzadeden birinin adý ile anýlan bu boyun, ðErmeni soyundan geldiðiðni yazan V.Nikitin ve benzeri yabancýlar, gerçekleri tahrif ediyorlar), Mersinli/Mersinan (Ýçelðdeki Yörüklerin ðMersinlið boyundan, Mersin iskele ve þehrinin adý kalmýþtýr; Mardin-Urfa arasýndakiler Kürmanç olup, Miþkinler ile rakiptirler ve geçinemezler), Milan/Millü/Milliyan (Kürmançlarðýn iki ana kolundan, güney batýdakilerin toplayýcý adýdýr, eski ðBecenevið=Beceneli/Peçenek kolunun yerini tutar; ðMilð=Bel, dað beli, yaylak, sýrt anlamýndaki sözden gelir), Miþkin/Miþkinan (Mardinðdekiler Kürmanç, Tebriz-Erdebil arasýndakiler,Türkmenlerden sayýlýr),Mukri/Mokri/Mukuri (Türkistanðdaki adaþlarý Selçuklulardan önce anýlmakta olup, Türk boyu sayýlýyordu; ürmiye Gölü güneyinde ve Irak-Ýran sýnýrý üzerindekiler, Kürmançðtýr), Müküsi (Ýdil ýrmaðý boyundaki ðMoksi/Mukþiðde denilen Hazar/üuvaþlar kolundan sayýlan Türk boyundan koptuklarý anlaþýlýyor; Karsðýn Arpaçay ilçesindeki ðMöküzð köyü ile Van Gölü güneyinde Bohtan üayý boyundaki- I.Selim adýna Osmanlý parasý kesildiði bilinen maden yataklý- ðMöküs-Müküsð kasaba ve bölgesinin adý, bunlardan kalmadýr; Bohtan boyundaki bölge, 259ðda A.Marcellinusðün eserinde, ðMokso-enð = Mohso-Yurdu diye anýlýyordu ki, Ermenice kaynaklardaki ðMogðkð = Mogðlar Eyaletinin karþýlýðýdýr).

    Ocaklar, Okçu/Okçuyan (287 yýlýnda Bitlis-Muþ bölgesinde, Mamýk-Konak Kardeþler uruðunun kýrdýðý ðSlagð=Okçu boyunun, Dede Korkut Oðuz Namelerinde ðOkçu=Kozanð denilen Elbeðlerine baðlý olup, Fýrat batýsýna kaçýp kurtulan ve Malatya-Halep arasýnda konup göçen Oðuz hanlýlardandýr; bunlardan 24 oymaklý ðOkçu Ýzzeddinlið boyu, Halepðteki ðKürt daðýðnda kýþlarlar. Bunlar, 1921 Ekim ayýnda Türkiye-Suriye sýnýrý kesilirken, haritalý bir risale bastýrýp, biz ðAkdeniz Türkmenleriðyiz diye feryat ederek, ðKürt Daðýð ile birlikte Türkiyeðde kalmak isteklerini açýða vurmuþlard&#305, üküzan/öküz oðlu,Pornak/Ponekli (Ak koyunlu oymaðý olup, Trabzon ile Diyarbakýrðda ve bunlar arasýndaki köylerde, adlarý coðrafyaya geçmiþtir; ðBornakðda denir).sakanlu/Sakan (ðSakalar/Saklarð anlamýna gelen bu adýn, Aðrý daðý ve çevresindeki ðCalali Kürtlerið adlý 24 oymaktan 12ðsinin birlik adý olduðuna, Tarih bölümümüzde iþaret etmiþtik. Halk etimolojisine göre bunlar, Celalilerin Sol Kolu sayýlan 12 oymaklý Khalikanlarða göre, savaþta sað kolda vuruþtuklarýndan ðsað-larð anlamýna Türkçe, ðsak-anð adýný almýþlardýr.) Sarý Saltýkan (Alevidirler), Sarýlar / Saruyan,Solkanlý / Solkhan (Bingöl ilimizde bir ilçede de adlarý yaþar,bu ad savaþta ðsol-kolðda vuruþan anlamýna ðSolkakðtan ðSolaktanð=Solaklar deyiminden veya ðokçuð anlamýna eski ðSlak/Selakð denilen Oðuzlardan gelse gerektir), Söylemezler (bunlardan bir çok þair, bilgin ve diplomatýmýz yetiþmiþtir), Sur / Suranlý / Suruþað / Sürler (Murat boyundadýrlar, Orta Asyaðdaki adaþlarýmý, üin kaynaklarý Türk soyundan gösterir), Sürgüçlü / Sürgüçi , Suturkan/üstürki/üstürükan (Muþ ilimizde Vartoðnun Bingöl Daðlarý güneyindeki ðüstükranð bucaðý adý, bunlardan kalmadýr. Gence ile Berde arasýndaki þutur bölgesine ad veren bir oymak ile bunlar, adaþtýr).

    þadili/þadiyan/þadan (Farsça ðþadðdan deðil, Türkçe ve Aras boyuna da hakim olan Hazarlardaki soylu baþbuð unvanlarýndan ðþadð ile ilgilidir; Karsðta Arpaçay Ýlçesi merkezi ðZaru-þadð ve Hakkari yakýnlarýndaki eski ðSaru-þadð , Artvinðdeki ðþav-þadð ile þad-Berd gibi, bölge ve kale adlarýnda da bunu buluyoruz), þemikli/þemikanlý (Ak koyunlu oymaðýdýr, Mardinðdekiler Kurmançðtýr.)þakaklu/þýkaki (Tebriz Eyaletindekiler, Türkmen/þahseven sayýlýr), Reþ-Belek (Kürmanç aðzý ile ðKara Beneklið demektir), Tap/Taplý, Tarkhan / Terkhani,Tatar/Tataruþaðý (Ýlhanlý/Cengizle çaðýndan kalma), Tayan, Temuran / Temiran / Demirlü, Topuzuþaðý,Torunan / Torunlar (Dil Bölümünde anýldýðý gibi, ðasilzade, soylu-soplu beðlerð anlamýna gelir), Týrkan/Türkan/Tirkanlý (ðTürkmenlerð anlamýndadýr), Ulaþlý/Ulaþlar (Keði bölgesindeki bu oymaktan da, birçok bilgin ve büyük adamlar yetiþmiþtir; Erzurum Kongresini hazýrlayanlardan Avukat Hüseyin Avni Ulaþ, Bunlardandýr), Enakhi/Ýnakhi (Yýnaklý (Dede Korkut Kitabýðnda da, ðBaþ vezirð anlamýna geçen ðInak/Yýnakð deyimi ile ilgili), zakhuranlý/Zaðfuranlý (Sivas ile Karsðtaki Alevi Türkmenlerden bir boy, bu adla anýlýr, Tebriz-Erdebil çevresindekiler ise, ðTürkmanð sayýlýr), Zarýkanlý/Zerki / Zýrkanlý (ðSarýþýnlarð anlamýna gelen bu ad da, eski Türkçeðdeki ðsarýgð = sarý rengi anlatan sözle ilgilidir), Zilanlý / Zilan / Zili (Eskiden ðSiliwið=Siliwli denilen ve Diyarbakýr doðusundaki büyük kaleli Mafarkýnðda kýþladýklarý için buraya ðSilwanð / Siliwan = Siliwler adýný verdiren Kürmançlarðýn iki ana kolundan Bokhti / Bokhtan yerine kullanýlan bir toplayýcý addýr; halk iþtikakýna göre anlamý, ðovalý,kýþlaklýð demektir; ðSiliwan/Silifanð, üin kaynaklarýna göre Göktürklerde, çok üstün ve þerefli bir unvandý; bu bakýmdan Zilan deyiminin kökü olan ðSiliwð de, ðSiligð = Silinmiþ, tertemiz anlamýna gelse gerektir).

    Gerek Dicle Kürtleriðnin anýlan Türkçe ve çoðu Türkmen / Oðuz veya öteki Türk boylarý ile oymaklarýnda da görülen topluluk adlarý,gerekse anýlmayan boy,oymak,tire ve obalarýnda,M.ü 200 yýlýnda Hiyung-nu (Hun) hükümdarý Maodun (Mete) Yabguðnun üin imparatorunu kuþatýlmasýndan beri bilinip,Türklerde milli bir töre olarak uyulan altýlý+altýlý=on ikili ve on iki+on iki=yirmi dörtlü Sað kol ile Sol kol düzeni, bütün Dicle Kürtleriðnde milli ve atalardan kalma töre olarak görmekteyiz.Kürtlerdeki bu Türklük geleneðine ilk defa rahmetli Ziya Göklapðin ,1924ðte basýlan ðTürk Medeniyeti Tarihið kitabýnda iþaret ederek,ðþeref nameððde anlatýlan ðRoþeki/Rojekiðadlý Bitlis-Muþ-Bingöl çevresi Kürmanç-Kürtleriðnin 12+12=24 oymaða ayrýlýþlarýný, misal vermiþtir.

    C ) Milli Destan Ve Geleneklerde Kürtlerin Türklüðü :
    Tarih Bölümümüzün ðDicle Kürtlerið bahsinde, Dede Korkut Oðuz Namelerinde geçen Eski Oðuzlardan ðBoðduz ðAmanð adlý Elbeðleri sülalesinin, ðþeref Nameð, (1597ðde yazýlmý&#351 ile H. 1301 (1884) tarihli ðDiyarbekir Salnamesið gibi baþka baþka kaynaklardan faydalanýlarak yazýlan iki eserde, Hz. Muhammedðe Elçi giden ðOðuzðlardan ve ðKürtler taifesindenð gösterildiðini; görmüþtük. üteden beri Ermeni halkýnýn, komþularý, Kürtlere ðOðuzlarð anlamýna ðGuzanðdan bozma olarak hep, ðKhujanð dediklerini de hatýrlatmýþtýk.

    þimdi de, yazýlý kaynaklarda geçen Türkler ve onlarýn bir uruðu olan Kür-Aras Kürtleri ile Dicle Kürtlerinin ortaklaþa olarak, Türklerin ilk cihangir padiþahý Sakalý Madovaðdan ibaret Alp-Er Tonga / Afrasyabðýn, ilk ulu ata saydýðýný gösteren, milli destan ve geleneklere iþaret edelim. Tarih Bölümünde gördüðümüz gibi, Ýranlýlardan Medyalý Keyaksarðýn M.ü. 626 yazýnda ürmiye Gölü kýyýsýnda verdiði þölende, namertlik ve hile ile öldürttüðü Saka / Ýskit padiþahý Madova/Afrasyab, Doðu Türkistanðda Uygur ve Kara hanlýlarca ðAlp-Er Tongað unvaný ile anýlmaktadýr. Herodotðun belirttiði gibi, Ýranlýlar, sakalarýn bu cihangir padiþahýný öldürerek, Ýstiklal kazanmýþ ve Ýmparatorluk kurarak Anadoluðya hakim olmuþlardý.

    M.ü. 63 yýlýnda Amasyaðda doðan Strabon, kendi memleketinin 50 Km. güneyinde bulunan ðZelað (Zileð kasabasýndaki Ýran Kolonisiðnin, yazýn yaptýðý bir milli töreni görerek , anlatýyor. Diyor ki, Zelaðdaki Persler, yazýn Anahit Tapýnaðýðnda, büyük din törenleri ve þenliklerle kutladýklarý Ýstiklal/Kurtuluþ bayramlarýna, ðSaka-Bayramýð diyorlar. Bundan, Ýranlýlarýn, Herodotðun andýðý gibi Sakalar / Ýskitler padiþahý Madyas(Madova/Afrasyab)ý, hile ile öldürüp istiklal kazanmalarýnýn yýldönümünü, milli bir kurtuluþ bayramý olarak kutladýklarý ve buna Ýskitlerin asýl ve Ýranlýlarca tanýnan adý ile, ðSaka (Sakalardan kurtulu&#351-Bayramýð dediklerini, anlýyoruz. Strabonðdan on asýr sonra, 915ðte ünlü tarihini yazan Ýranlý Ýslam Bilgini Taberi, kendi çaðýndaki Ýranlýlarýn her yýl ðAfrasyabðdan Kurtuluþ Bayramýð adlý milli bayramý kutladýklarýný bildirir.

    9143ðte ðMürücðüz Zehebð adlý kitabý yazan Baðdatlý Mesðudi, o çaðda bile Dicleðnin yukarý kollarýndan Ýki Zapsularý boyunda, eskiden Ýranlýlarý yenen ulu Türk Kaðaný Afrasyabðýn hatýralarýnýn yaþadýðýný anlatýr. Kharezmli olduðundan, o ülkeyi iyi tanýyan büyük Türk bilgini Elbiruni (973-1051), Kharezmðdeki Ýranlýlarýn, ðHalkýn, Afrasyabðdan Kurtuluþ Bayramýð adý altýnda kutladýklarý milli bayramýn, (þimdiki efrenci takvimle) 7 Temmuzða rastladýðýný bildirir. 1806-1810 yýllarýnda Ýranðý dolaþan Jomis Morrier adlý Ýngiliz gezgini eski Ýran töresi ile geleneklerinin koyu olarak yaþadýðý, Tahranðýn kuzeyinde Demavend Daðý çevresindeki yerli Ýran halkýnýn, her yýl 31 Aðustosðta kutladýklarý ðEski Ýranðýn Ýstiklal Bayramýðna, medrese aðzý ile ðAyd-i Kürdið (=Kürt Bayram&#305 dediklerini tespit etmiþtir. Strabonðda ðSaka Bayramýð, Taberi ile El-Biruniðde ðAfrasyabðdan Kurtulýþ Bayramýð ve günümüzden 160 yýl önceleri Demavendðde ðKürt Bayramýð diye kutlanan ve böylece, yazýlý kaynaklarda 2000 yýl boyunca tanýnmýþ olan Perslerðin milli istiklal yýldönümünün , hep Sakalarðdan olan Cihangir Kaðaný Afrasyabðdan kurtuluþu hatýrlattýðý, anlaþýlýyor. Dermavendðde buna ðKürt Bayramýð denmesi de, onlarýn Sakalý ve Afrasyab soyundan geldiðini göstermektedir.

    Balasaðunlu Yusuf Hashacibin 1069ðda yazdýðý ðKutadgu-Biligð ve Kaþgal Mahmudðun 1073ðte bitirdiði ðDivanü Lügaatðit-Türkð gibi, Doðu Türkistanlýlarýn eserlerinden, Tanrý Daðlar çevresindeki Türklerin Afrasyabða, ðTonga Alp-erð veya ðAlp-Er Tongað dediklerini ve bunu Ýlk Ulu Cihangir Türk Kaðaný sayarak, ölüm yýldönümünü her yaz aðýr ve aðýtlý törenlerle andýklarýný ve bu aðýtlardan 9 parçayý öðrenmiþ bulunuyoruz. 714 yazýnda Göktürkler, Uygurlarýn Beþ balýk þehrini kuþatýrken, buranýn halký ðTonga-Tigin Yuðuð (yas töreni) yapmakta idi.

    Bunun gibi, Hazar Denizi batýsýndaki Sakalarýn torunlarý olan Türklerde, kendilerini Afrasyab soyundan saymýþ ve Kür-Aras Kürtleri ile Dicle Kürtleri de, Afrasyabðý ilk ulu ata olarak bilip anmýþlardýr. Kuzey Azerbaycanðda þirvanlýlar, þaberan þehrini ðAfrasyabðýn baþkentið olarak saymýþ; Gence-Kara baðlýlar, Gökçe göl doðusundaki Karnýyarýk (Farsça: Seng-i Surakh,) daðýndaki maðarayý, Ýranlý Key-Husrev (Keyak-sar) ile savaþan ðAfrasyabðýn son sýðýnaðýð olarak,1225ðte Neseviðye göstermiþler ; XIII. Yüzyýlda ürmiye Gölü, vaktiyle ðAfrasyabðýn Boðulduðu yerð olarak ve Maraga yanýndaki birkaç kale ile köprüde, ðAfrasyabðýn yapýsýð diye tanýtýlmýþ ; Tebrizðin dýþ kapýlarýndan birisine, ðAfrasyabðýn baþý gömülen yerð olarak bakýldýðýndan buraya, ðDervaze-i Serð (Baþ Kapýs&#305 denilmiþtir. Evliya üelebi, Nahçývanðdaki eski ðSi-Sak/Si-Unið hanedanýndan kalma künbedleri, ðAfrasyabð neslinin eserleri olarak tanýmýþtýr. XIII: Yüzyýlda yaþayan Malatyalý Süryani tarihçisi Ebülferec, ðAbdasyabð diye andýðý Sakalar Kaðanýðný , Selçuklu ve Türklerin atalarý ðHunlarðýn, ilk hükümdarýð olarak gösterilmiþtir. Evliya üelebi, XVII. Yüzyýl ortasýnda gördüðü Malatya (Eski-Malatya) þehrini anlatýrken, buranýn ðTürkman ve Kürtlerdenð olan halkýnýn anlattýðý, bir milli efsanede, Afrasyabðýn Kürtçe konuþtuðunu ve Kürtlerin ulu atasý olarak tanýndýðýný þöyle belirtir:

    ðAmma, þehrün aðyan-i kibarlarýnýn kavilleri üzere, þehrimizin ismi Mal-Atýyaðdýr, derler. Zira, Dakhma-i Afrasyab (Afrasyabðýn künbetli türbesi), bu (þehrin güneyinde Beg-Daðý denilen 3612 m.lik) Aspuzan Daðlarýnda bulunup, ( bir seferinde ordu ile bu þehrin yerinde konaklayýp, arkadan gelecek hazineyi merakla beklerken, muþtucular yetiþip: -Mal, Atýya dediler, yaðni mal (hazine) geliyor dediler. Afrasyab (bu yüzden Kürmanç aðzý ile) bu þehre Mal-atýya der idi. Andan galat-i meþhur olmaðýn, Defter-i Padiþahiðde (Osmanlýlarýn Vergi/Tahrir Defterinde) Malatýyya derlerð.****

    ü ) Folklor Bakýmýndan Kürtler, Orta Asyalý ve Oðuzluða Baðlýdýr :
    Ýran destanlarýnda ve baþlýca Firdevsiðnin ðþehnameðsinde, ulu ve ilk cihangir Türk padiþahý Sakalý ðAfrasyabðýn, Doðu ve Batý Türkistan imparatoru anlamýna, sýk sýk ðHakan-ý üin ve Türkð diye anýldýðýný biliyoruz. Milli Türk soy kütüklerinde (þecerelerde) ve Oðuz Namelerin baþýnda , ýrkýmýzýn ilk ve ad verici atasý sayýlan Nuh-oðlu Yafesðin oðlu ðOlcay/Bolcas-Hanð lakaplý ðTürkð için, Hanlýk tahtýna geçince ðüin (Kaþgar) þehriðni yaptý, bir oðlunun adýný, Maçin koyduð deniyor. Khorenli baþta olmak üzere Ermenice kaynaklarda, Hazar Denizi doðusu, hatta Kafkas Daðlarý kuzeyi ðCenastanð (üinistan / üin ülkesi) adý ile anýlmakta ve Türkistanðdaki ðÝmanos (Tanr&#305 Daðlarýð çevresi de bu ülkeden gösterilmektedir. Daðýstan ile þirvanðýn ilk Ýslam fetihlerinden Selçuklu Melik þah (1072-1092) çaðýna kadar ki tarihini, eski yazmalar ile ananelere göre anlatan ve ðTarihü Bab veðl Ebvabð da denilen ðDerbendnameðde, Hazar Türklerine ðTaife-i Khazarið ve Hazar Kaðanlarýna da, ðKhan-i üinð denilmektedir.

    ðKutadgu ð Biligðde Kaþgar ülkesi hükümdarý Kara hanlý Hasan Hakan, ðüin hakimið olarak gösterilmektedir.. Kaþgarlý, ðOrdu Kendðde denilen Kasgar þehrinin, ðAfrasyabðýn oturduðu yerð olduðunu; üç bölüme ayrýlan Büyük üin ülkesinin: ðAþaðý ð üinð / Barkan (Uygur-Eli) kesiminin ðKasgarðda, ðOrta-üinð (Moðolistanðdan ibaret) Khýtayðda ve ðYukarý-üinðin de (Pekin merkezi olduðu) ðTawgaçð (kuzey-üin) ülkesinden olduðunu bildirir. Tarih Bölümümüzde gördüðümüz gibi, ðþeref nameðde de, ðbirtakým bilginlerin anlattýðýna göre Kürtler, Cin (üin) Taifesindendirð denilerek, Kürtlerde ve komþularýnda yaþayan bir eski inanýþa iþaret ediliyor ve bunun menþei unutularak, Ýslamlýktaki ðÝnsanoðluna görünmeyen ve ateþten yaratýlmýþ Can ile Cin kavramýð ile izaha kalkýþýlýyor. Ýþin doðrusu, Kürtlerin atalarýnýn Sakalar ile birlikte Orta Asya doðusunda ðüin Sýnýrlarýðndan, Doðu Türkistanðdan göçüp gelmeleri ve ðAfrasyabðýn Türk ve üin Kaðanýð sayýlmasý geleneðine dayanmaktadýr.

    Dicle-Kürtleri arasýndaki folklor mevzuu olan inanýþ ve gelenekler onlarýnda komþu Ýran Araplardan ayrýlarak ðUzakdoðuð yani üin ülkesi ile birlik olan bir eski kültüre baðlýlýðýðný göstermektedir. Ýranlý ve Arap kavýmlarýnda görülmeyen ve bilinmeyen bu milli folklor izleri, Kürtlerin atalarýnýn Uzakdoðuðya Ortaasyaðnýn doðu kesimine baðlýlýðýný gösterir.Kürtlerde de yaygýn olan bu gibi inanýþ ve geleneklerden üçünü,misal olarak gösterebiliriz.

    1) ðBulut-Ejderhasýððnýn kýþý altý ay boyunca yerdeki bir maðara veya derin ve büyük tahýl kuyusunda yattýðýna;ðgökteki meleklerinð, günde bir defa getirdiði ðkoyun-kuyruðuð ile beslediklerine;ðilkbaharda meleklerin,gökten sarkýttýðý bir zincirððe tutunan bu ejderhanýn göðe çekilip ðbulutlarýn arkasýndað yaþadýðýna inanýlýr. Ýlkbaharda yeryüzündeki þehir örenleri veya kuyulardan göðe çekilen bu ðbulut-ejderhasýððnen gövdesinin alt yarýsý bulutlar altýnda görülür. Bu sýrada köylü ve göçebeler fala bakarlar; Eðer bulut-ejderi doðudan görülürse savaþ olacaðýna; kýbleden gelirse bolluk ve batýda ise kýtlýk olacaðýna inanýlýr. Bilindiði gibi ðejderha-kültüð, yalnýz Uzakdoðuðda ve ona komþu ülkelerde vardýr.

    2) ðGöl veya Deniz-Altý/Su-Aygýrýð efsanesi yalnýz Altaylar ile Tanrý daðlar bölgesinde görülmekte üin ile Arap kaynaklarýnda ve milli destanlarýmýzda Türklere mahsus gösterilmektedir.Bunu da Dicle-Kürtleriðnde yaygýn ve milli bir inanýþ olarak görmekteyiz.ðKöroðlu Destanlarýðnýn baþýnda (Ýlk ð Boyðda) ve ðDede ð Korkut Kitabýðnda (III:Boyda),ðDeniz-KulunuðveyaðSu-Aygýrý/Deniz-Atýðdiye anýlan ve kanatlýymýþ gibi uçarcasýna koþtuðuna inanýlan ðkýrðveyaðbozð renkli en iyi cins binek atýna ðbidev/bedev/bedovð deniyor.M.ü.II. Yüzyýl sonlarýnda Doðu-ve Batý-Türkistan ülkelerini gezen üin Elçilik Heyeti Tanrý daðlar Bölgesindeki çok koþan eþsiz ve güzel atlarýn ðGökten-Ýndiðiðgeleneði duyulmuþtu.Abbaslýlar çaðýndaki ilk Müslüman Türkler Tanrý daðlar bölgesindeki ðKhuttalanð adlý dað gölleri bulunan yerdeki ðGölden çýkma atlarððý ðargýmak-atðadý ile ve baþlarýndaki yýlkýcý-baytarlar ile birlikte Baðdat-Eliðne getirip terbiye ederek bundan sonra meþhur olan ðArap-Atlarýðný bunlardan türetmiþlerdir.

    Bu eþsiz-atlarýðnýn ðDeniz-Kulunuðveya ðDeniz-Atý/Göl-Atýð soyu olarak suda yaþayan ðSu-Aygýrýðndan türediklerine inanan Türkler dibi derin dað göllerinde bu cins atlarýnýn yaþadýðýna çok yaygýn olarak inandýklarýndan böyle göllere ðAygýr-Gölüð adýný vermiþlerdir. Bugün Azerbaycan ile Anadoluðda (Gence,Revan,Tiflis, Ahýska, Makü, Kars, Erzurum, Bingöl,Malatya,Maraþ,Urfa ve baþka illerde) 30 dan çok dað ð gölü nün halk arasýndaki haritalarda da ðAygýr gölüð adýyla anýlmasý bu milli Türk folklorundan ileri geliyor.Kürmanç ve Zaza Kürtleriðnde de ðAykhýr-e Golð,ðKulin-e Golð veya ðHesp-e Dolð adlarý ile ðGöl-AygýrýððGöl-Kulunuðve ðGöl ð Atýðnýn varlýðýna inanýlmakta olup bunlar üzerine bölge bölge ve birbirine benzer efsaneler anlatýlmaktadýr.Urfaðnýn Siverek ilçesinde ve Karaca dað üzerindeki ðAygýr gölüððnün buradaki ðSu ð Aygýrýðndan alýnan dölle bir köylünün kýsraðýndan doðan cins tayý ertesi yýl ayný kýsrakla bu gölün kýyýsýna gelip ikinci bir kulun edinmek isteyen köylünün gözü önünde ðsudan çýkan aygýrðýn aðzý ile kapýp göle dalarak boðmasýndan su yüzüne yayýlan kanlardan ötürü ðDola ðGunið (Zaza dilinde; Kanlý ð Göl) diye anýldýðý Siverek ve çevresinde yaygýn olarak söylenmektedir.

    3) ðKoç/ Koyun heykeli mezar taþlarýð Uzakdoðuðda Mançurya sýnýrlarýndan Hazar Denizi batýsýndaki Daðýstanða ve þirvanðdan Kýzýlýrmak Baþlarý (Zara Ýlçesi) ile Seyhan ð Ceyhan baþlarýna (Maraþða) deðin uzayan (þeki, Gence, Karabað, Nahçývan ve Borçalý gibi) Azerbaycan ve Türkiye topraklarýnda görülmektedir.Bugün de Karsðýn Iðdýr Ýlçesiðnde Tunceliðnin Vasgert ve daha baþka köylerinde taþtan ðkoç/koyun heykelli mezar taþýð yaparak geçinen ustalar ve bunlarý kullanan Türkmen ile Kürt köylüleri vardýr. Varto köylerinden alýnma koç/koyun heykelli mezar taþlarý Diyarbakýr Müzesinde ; Erzincan köylerinden getirilenler de Ankara Etnografya Müzesiðndedir. Kars ve Erzurum Müzeleriðnde bunlar çoktur ve bu illerin köylerinden alýnmýþtýr.

    Uygurlarýn (745-840) baþkenti Kara-Balgasunðda son yýllarda koç-heykelli mezar taþlarý bulunmuþtur.Sovyet bilginlerinden Prof.S.V. KÝSELEV: 1951 de Moskovaðda ikinci basýmý çýkan ðGüney-Sibirðin Eski Tarihið adlý Rusça kitabýnda: ðSibirðdeki en eski koç-heykellerinden Tagar kesiminde bulunanlarýn Ýskitlere ait ve M.ü.700 ile 100 yýllarýndan kalma olduklarýðný ðMinuse (Minusinski) mezarlarýð ile ðYenisey boyundaki Uybat mezarlýðýnda bulunan koç-heykellerinin hepsinin Kýrgýzlara ait olduðunuðnu ; taþ bulunmayan yerlerde ðaðaçtan yapýlmýþ ve belinde altýn kuþak baðlý koç-heykelleriðninde bunlarýn atalarýndan kaldýðýný; bütün bu heykellerin ðkoyuna tapýcýlýðý kuvvetli olanð kavýmlarýn hatýrasý olduðunu belirtmiþtir.

    Komþu Ak koyunlu ve Kara koyunlu Türkmenleri gibi, Kürmanç ve Zaza Kürtleri de: Erciþ, Varto, Ahlat, Bitlis, Tunceli, Elazýð, Malatya, Zara, Erzincan ve çevreler irindeki köylerde, Sakalar ve Eski Oðuzlar gibi atalardan kalma bir geleneðe uyarak, Ýslamlýkta bile, bu ðkoyun-heykelli mezar taþlarýnýð kullana gelmiþlerdir. Ancak, Sünni Kürtler, molla ve müftülerin sürekli ðtekfirði yüzünden, bu adetten zamanla vazgeçmiþlerse de, Alevi Kürtler, atalardan kalma bu milli geleneði sürdürüp gitmektedirler. ümer Kemal Agarðýn ðTunceli-Dersim Coðrafyasýð (1940 Ýstanbul) ve Nezmi Sevgenðin ,ðAnadoluðda Koyun ve At Motifli Mezar taþlarýð adlý makalesinde(Tarih Dünyasý Dergisi, 1950 Aðustos, Sayý:8), bu uðurda fotoðraflarla birlikte, güzel izahlar verilmiþtir.

    Burada andýðýmýz en uzun atalarýn Uzakdoðuðdaki yaþayýþý ve ün Asyaðya geliþleri hatýralarýndan kalma ðbulut ejderhasýð, ðsu aygýrý/deniz ðKulunuð efsaneleri ve inanýþý, ðkoç/koyun-heykeli mezar taþlarýðný kullanma gelenekleri ile Dicle Kürtleri, Türk soyundan ve Oðuzlar kolundan indiklerini gösteren Tarih ile Dil incelemelerinin vardýðý sonucu, folklor bakýmýndan da saðlamlaþtýrmaktadýrlar. Yine Oðuzluk ile ilgili ve her biri üzerine bol misaller verilecek olan milli folklorun türlü yönleri bakýmýndan Kürtler, þu hususlarda da Türklüklerini göstermektedirler:

    4)ðAl (Kürtçe:Hal)-Karýsýð inancý; loðusalara musallat olan, yeni doðmuþ bebekleri çalan efsanelik ðAl Karýsýðndan kurtulmak için, bir ðKýr-Ata arpa yedirmekð, loðusanýn üzerinde (kulu sayýlan) demir bulundurmak, loðusayý yalnýz býrakmamak gibi gelenekler.

    5) ðKivreklik geleneðið, Ýranlý ve Araplarda bulunmayan ve Ýslam dini ile ilgili olmayýp; Daðýstanðdan Adana ve Sivasða kadar Azerbaycan ile Doðu Anadoluðda ðYeli Kara papak / Terekeme,Türkman, Tat, Kürt, Zaza, Yezidi, Alevi ve Sünnið sayýlan þehirli ve köylü bütün halkta, ortaklaþa bilinip uygulanan bir milli adettir. Sünnet olacak oðlan çocuðunu kucaðýnda tutan erkeðe ve onun kadýn ð erkek bütün aile ferlerine, ðKirveð denilerek, ðVaftiz-Babalýðýð gibi öz aileden sayýlmasý; asýl kirve olan erkeðin, Dayý ve Amuca derecesinde, hatta ondan da sevgili ve aziz tutulmasý; Kirve olan iki aile arasýnda, artýk ðkaç-göçð kalmayýp mahrem sayýlara, birbirleriyle evlenmenin yasak olmasý.

    6) ðYas töreninde saç, kesme, yüz yýrtmað gibi gelenekler. Kadýnýn, ölünün giyimlerini, silahýný birer birer yayýp sererek; ve yüzlerini týrnaklarý ile yýrtýp, aðýtlar söyleyerek aðlamalarý; saçlarýný yolup, saç örgülerini (ve ölen erkekse, onun bindiði atýn kuyruðunu) kesme; gök (çivit rengi) baþ örtüsü bürünme; ölü ðaþýðý verme, mezar baþýnda od yakma gibi gelenekleri.

    7) ðErkek çocuða küpe takmað ve bununla cinleri, perileri kandýrýp; 7 veya 9 gibi tek yýllý yaþýnda sünnet oluncaya kadar oðlanýn saçýný uzatýp, kýz elbisesi giydirmek. I. Sultan Selimðin, Maraþlý (Dulkadýrl&#305 Türkman anasýnýn, bu milli geleneðe göre bebekken kulaðýna taktýðý küpeyi, büyüyüp Osmanlý Padiþahý ve Halife-i Müslimðin olduðu halde çýkarmayýþý gibi, Küpeli Kürt erkekleri de , ölünceye deðin bunu kulaklarýndan çýkarmazlar. ðDede Korkut Kitabýðnda, ðKulaðý altýn küpeli Oðuz Beðleriðnden bahsedilir. Kara koyunlu padiþahý Kara Yusufðun kulaðýndaki çok deðerli bir küpe, 65 yaþýnda iken Kasýn 1420ðde ölünceye deðin yerindeydi. Ocaklý Kürtlerden, ðAltun küpeli Palu Beðiðnden, 1578 üýldýr Savaþýný anlatan Osmanlý kaynaklarý bahseder.

    8) ðDavul-zurnalý ve kavallý halk oyunlarýðda, Kürtler ile komþu Türkmen ve Yerlilerdeki gibi, Türk biçimindedir. Halk musikisi, halk oyunlarý, hep milli Türk karakterini gösterir. Baþýna bir ðGð sesi eklenen ve ðdüzgün, intizamð anlamýndaki Türkçe ðovantðtan ibaret ðgovant/kovandð deyimi, Kürtlerce, toplu halk oyunlarý olarak kullanýlýr.

    9) ðOðlan çocuklarýnýn aþýk(kemiði) oyunlarýð, Sami Araplar ile Hint-Avrupalý Ýranlýlarýn bilmediði koyun-aþýk kemiði ile çocuklarýn, bir çeþit askercilik ve kale-savaþ oyunlarý ile büyüklerin fal veya zar tutunmalarý, kumar oynamalarý, Türklere mahsustur.Kürtlerde yaygýn olan ðçocuklarýn aþýk oyunu ve aþýk kemiðinin her bir yönünün adlarý, onun ðalçýð geliþinin , uðurlu sayýlmasý, Oðuzlara mahsus geleneklerdir. ðDede Korkut Kitabýðnda, ðaltýn-aþýk oynayan beðlerðden bahsedilir. Resmi Ak koyunlu Tarihinde, Kara-Amid (Diyarbekir)den savaþa çýkan Ak koyunlu Uzun-Hasanðýn, ordudaki Mehterler Alayýný durdurup, deve üstündeki kös adlý ulu davul üzerine ðaþýk atarak, savaþýn sonucu nice olacak diye fal baktýðýð anlatýlmaktadýr. Bugün yaþlý Kürtler bile, aþýk kemiðini taþa sürterek ðlepezletipð, zar olarak kullanmakta ve bununla kumar oynamaktadýrlar.

    10) ðAtalarýn Horasan Erleri olduðu geleneðiðde, Alevi ve Sünni Kürtlerde, Türkmen ve Yörüklerdeki gibidir. Buna, bolca misaller verilebilir. Hakkariðdeki Ertuþlu-Artuþlu boyunda bile, bu inanýþ yaygýn olarak yaþar.

    11) ðüoban-halkýnýn 1/20 ve deðirmen ðhakký-nýn 1/16 ölçüsünde oluþuð, Daðýstanðdan Toroslarða kadar, Yerli, Türkmen, Terekeme, Kürt, Yörük ve öteki adlarla anýlan Türklerde, sürüleri otlatan çobana, 20 koyuna sonbaharda bir kuzu verilir; tahýllar un yapýldýðýnda deðirmenciye de, ðdeðirmen-hakkýð olarak, onaltýdabir tahýl veya bunun deðerince para verilir. Bu, Orta Asyaðda Uydur belgelerinde de görülen bir milli Türk töresi ve halk hukuku geleneðinden geliyor.

    12) ðHalk takvimi ile Güneþ-Ay ve Yýldýzlar üzerine Gelenekler, Ýnanýþlarð. Türklere mahsus olup, Göktürk Yazýtlarýðnda da kullanýlan, Uygurca bütün metinlerde görülen, Tuna-Bulgarlarý, Gazneliler, Selçuklular, Cengizliler, Temürlüler gibi Türk devletlerince de resmen kullanýldýðý bilinen, ðOn iki-Hayvanlý Türk Takvimiðnde her yýl, bir hayvanýn adý ile anýlýr. Sýçan-Yýlýðndan baþlayýp, Domuz Yýlýðnda bitince, yeniden 12 hayvanýn sýra ile adýný alana yýllar gelir: Sýçan, üküz, Kaplan, Tavþan, Balýk, Yýlan, At, Koyun, Maymun, Tavuk, Ýt ve Domuz Yýlý gibi. Bugün Kürt çoban ve yaþlý kiþilerce de, bu takvimin kullanýldýðýný ve her yýlda, ðo yýla hükmeden hayvana göreð bolluk, kuraklýk, savaþ veya barýþ olacaðý bir gelenek olarak kestirilir. ðUzakdoðuðda üinli, üin-Hindili, Hintli ve Tibetlilerde de, buna benzer hayvanlý takvim varsa da, Ýranlý ve Sami-Araplar gibi Kürtlere komþu yabancý kavýmlarda , bu gelenek yoktur.

    Bundan Baþka, ðGüneþðin kýzð, ðAyðýn erkekð oluþu, ðYýldýzlarýn, yeryüzündeki her insandan birisine ait oluþu ve yýldýzýn akýp gözden yitmesiyle, onun hükmettiði insanýn da öldüðüð üzerine olan inanýþlar, eski Türk dini ve geleneðinin izleri olarak, Kürlerde de yaþamaktadýr.

    13) ðSaçlý erkek Kürtlerð. Hunlar, Sakalar, Göktürkler ve hatta Ýslam olduklarý halde Anadoluðyu fetheden Selçuklularda , erkeklerin omuzlarý da aþan saçlarýný uzattýklarý; bu yüzden Ermenice ve Süryanice kaynaklarda, Selçuklulara , ðOkçuð sýfatý yanýnda ðSaçlýðda denildiði biliniyor. Eski Türklerdeki bu geleneði, en köklü olarak Yezidi Kürtlerde görmekteyiz. Musul batýsýndaki Sincar-Daðýðna, burada yaþayan ðSaçlu-Kürtlerðden dolayý ðSaçlu Daðýð denildiðini, XVII. Yüzyýl ortasýnda burayý gören Evliya üelebi anlatýyor. Bugün de, Beþiri, Raman Daðý baþta olmak üzere, yurdumuzdaki Yezidi Kürtlerin, omuzlarýna kadar uzamýþ ve örgüsüz bulunan saçlarla dolaþan erkeklerini görmekteyiz. Ýslamlýða aykýrý sayýldýðýndan öteki Sünni ve Alevi mezheplerindeki Kürtlerde görülmeyen erkeklerin saç býrakma geleneðinin, eskiliðe ve köklere daha baðlý Yezidi-Kürtlerde yaþamasý, Sakalara kadar çýkan bir atalar kalýntýsýndan baþka bir þey deðildir.

    14) ðKurdun uðurlu, tavþanýn uðursuz sayýlmasýð. Gerek ðOðuz-Kaðan Destanýðnda, gerekse Göktürklerin ðErgenekon Efsanesið diye anýlan ilk atalarý destanýnda, yolculukta ve seferde Türklere yol gösterici ve kutlu ðboz-kurtðun totem sayýlmasý ile uðurluluðunu biliyoruz. ðDede Korkut Kitabýðnda da, Oðuzlarýn yolda gördüðü bu uðurlu hayvan için: ðKurt Yüzü, Mübarektirð denildiði belirtilmiþtir. Bütün Kürtlerde de, Kurdu uðurlu sayarlar; üzerinde ðKurt-tüyüð veya ðkurt-büzüðüðnü, bir muska ve nazarlýk gibi taþýyarak, bununla kötü gözden ve tehlikelerden korunacaklarýna inanýrlar.

    Kurdun tersine olarak da, korkaklýkla ödlekliðin timsali sayýlan tavþan, bütün Türk halklarýndaki gibi, Zaza ve Kürmanç Kürtlerde de, uðursuz sayýlýr. Hele Alevi-Kürtler, bu inanýþta pek aþýrý davranýrlar. Etini, asla yemezler. Tavþanýn geçtiði görülen bir tarlayý o yýl ekmezler!

    15) ðDað baþý Yatýr / Evliyasý, Tilalo-Munzur-Keloðlan Ziyaretlerið. Hunlar ve Göktürklerdeki gibi, Daðýstan-Azerbaycan ve Türkiyeðde de, yüce dað baþlarý ve tepeler üzerinde, ðUðuzð denilen ve uzun boyluluðundan uzun mezarlarda yatan Evliyaya inanýlýr. Kürtlerde bu inanç ve gelenekler, yaygýn ve millidir. 22 Haziran Gün dönümünden az önce yaylaklara çýkarken, bu gibi ðDað baþý Evliya / Yatýrlarðnýn mezarlarý baþýnda koyun ve sýðýr sürülerini de dolaþtýrýp, kurbanlar keserek ve davul-zurna veya aðýzdan söylenen türkülerin makamlarý ile, topluca kadýn-erkek bir arada oynayýp, birlikte yemekler yiyerek ,þenlik ederler. Türkmen ve Yörüklerde de bu gelenekler vardýr. Diyarbakýr yanýnda Til-Alo (Ali Tepesi), Tunceliðde ðMuzur/Munzur-Babað ve Karsðta Arpaçay ilçe merkezi Zarþadðýn güneyinde Okçu oðlu köyü tepesinde (1877ðden önceki ünlü ðErzurum Salnameleriðnde de anýlan) ðKeloðlanð adlý yatýrlar için söylenen : ðKa-beðdeki Hacý-Aðaðsýna, sýcak helva götüren sadýk hizmetkarýn ermiþliðið menkýbesi, Yerli, Türkmen ve Kürtlerde, hep bir ve yaygýndýr.

    16) ðHalk hikayelerinde Köroðlu ve Tepegözð, Eski-Oðuzlarýn destanlarýndaki ðKöroðlu/Koroðluð boyu, 110 yýl önce Aleksander Jabaðnýn, Erzurumða gelen Kürtlerden tespit ettiði ve 1934ðte de Ervanðda Ermenilerin bastýrttýðý gibi, Kürtler arasýnda da yaþamaktadýr. ðKoroðli-Arþunið ve ðKoroðli-ülçegið deyimleri de Kürtçeðde vardýr. Kürtlerce, sakar ve ziyankar kimselere ðTepegözð denilmesi, Dede Korkut Kitabýðnda anýldýðý gibi, Oðuzlarýn bu yaratýðý, uðursuz ve kendilerine çok zarar veren bir timsal saymalarý geleneðinden ileri geliyor.

    ***
    Muhterem Misafirler, Aziz Arkadaþlar, Sevgili üðrenciler, deðerli vaktinizi çok aldým. Asya ile Avrupaðyý bir arada gösteren þu haritadaki, tarih boyunca Türklerin yayýldýðý ve devletler kurup yaþadýðý ülkelerde, ðKürtð adlý güçlü ,kalabalýk ve atlý atlý göçebe yaþayýþýndaki uruðun, beþ ayrý bölgedeki yurtlarýný ve tarihteki anýlýþlarýný gördük. Coðrafya adlarýna ve hatýralarýna varýnca, dillerinden kalan sözlerin de, yalnýz Türkçe olduðunu belirttik. Bunlarýn beþ kolunun da, Saka (Ýskit) Türkleri birliði içinde yaþadýklarýný, ilk cihangir Türk hükümdarý ðAfrasyabð (Alp-Er-Tonga) adlý destanlaþan kahramanýn Uygur, Karahanlý, Selçuklular da olduðu gibi, Kür-Aras / Aran-Kürtleri ve Dicle-Kürtleri/Kürmançlarðca da, ulu ata sayýldýðýný, delilleriyle gördük.

    Ayrýca, 1597 yýlýna kadar Dicle Kürtleri arasýnda yaþayýp bilinen ðþeref nameðye geçmiþ ve 1884ðte ðDiyar-bekir Salmanesiðnde de anýlan, ðKürt-Oðuz namesiðnin, yaný ðDede Korkut Oðuz Nameleriðndeki Dicle Kürtleri Elbeðleri ðBogduz-amanð Sülalesi Destanýný, son 100 yýldan beri kasýtlý olarak Rusðlarýn yaptýðý yayýnlarda nasýl tahrif edip, tersine göstermeye çalýþtýklarýný ve bu gerçeðin ilim dünyasýnca bilinmemesine nasýl gayret ettiklerini gördük. üarlýk çaðýnda Petersburg Ýlimle Akademisi adýna ðþeref Nameðnin I.Cildini Fransýzcaðya çevirip, ðgeniz notlar ve izahlarð yapan bu akademi Azasýndan F.Charmonðnýn 1868ðte, bizim ðBoðduz-Amanðýmýzý, kýlýk deðiþtirerek nasýl ðErmeni-Boðosð yaptýðýný; Sovyet Rusyaðnýn Moskovaðdan verdiði talimatla, 1927ðde eski Rus diplomatý V:Minorskyðnin Ýslam Ansiklopedisiðndeki o uzun ve sözde ðkýlý, kýrk yaranð mahiyetteki ðKürtlerð maddesinde, ðKürt-Oðuz Namesiðne ve Kürtlerin ðOðuz-Hanðlýlar soyundan geliþini gösteren milli ananeleriyle destanlara, hiç dokunmadýðýný; bunun gibi eski bir Rus diplomatý olan B.Nikitinðin de, 1956ðda Parisðte çýkan hacimli ðKürtlerð adlý kitabýnda, yüzü kýzarmadan ðBoðduz-Amanð adýný, nasýl ðBaðdad-Zeminð biçimine soktuðunu, yeniden hatýrlatmak isterim. Son yüz yýldýr Ruslarýn, Rus diplomatlarýnýn talimatlarýna göre çalýþýp yayýn yapan Akademi ve ðBilginðlerin, Kürtler üzerine çýkardýklarý yayýnlarýn, gerçek mahiyeti, iþte böylece Türklük ve Oðuzluk varlýklarýný tahrif etmektir. Bütün dünya kütüphanelerinde ve üniversiteler ile Enstitülerde de, Ruslar böylece, ustalýklý ve yabancý dillerle neþredilmiþ ðKürtlerð hakkýndaki eserleri, birer ðel kitabýð iþini görüyor! Ýþin en acý tarafý, Milli Eðitim Bakanlýðý adýna Ýstanbul üniversitesi Edebiyat Fakültesiðnden ðYetkili Tahrir Heyetiðnin idaresinde çýkan Türkçe ðÝslam Ansiklopedisiðne, 1955ðte tercüme yoluyla V.Minorskyðnin o ðKürtlerð makalesinin, aynen alýnmasýdýr. Türklüðün ve ilmin, nasýl bir Rus çelme-oyununa getirildiði, bu acý ve unutulmaz misalden bellidir.

    Tarih, Dil, Antropoloji, Etnografya ve Etnoloji, Milli Destan ve Gelenekler ile Folklor gibi, kökleri ve soyu araþtýrýlýp, belirtmeye yarayan bütün ilimler bakýmýndan Dicle-Kürtleri de iyice araþtýrýlýnca, varýlan biricik sonuç, iþte burada arz ettiðim gibi, Türklük ve Oðuzluk vardýr. Fakat, baþta Ruslar, bütün tarihi Türklüðü parçalayýp daðýtarak sömürüp yutmakla geçen ðSarý-Moskoflarð, Akademi ve Akademisyen ðilimð adamlarý ile, öteki Türk (mesela, Sovyet Türkmenistanðý, üzbek, Kazanlý, Kýrýmlý, Kýrgýz, Kazak, Baþkurt, hatta kasýtlý olarak 1918ðden beri bir Fars uruðuna ait olan ðAzerið adýný takip, bize de okul kitaplarýmýzda kullandýrýp, gazetelerde bile bahsettirdikleri Azerbaycanlý Türk) uruklarý gibi, ðKürtleriðde ðTürklerden ayrý ýrktanð gösteren emperyalist devletlerin yayýnlarýna ve onlara uyan yabancýlara, alet olmamalýyýz. Ulu Tanrý, bize de akýl ve idrak vermiþtir. Gerçek ilim görüþü ve metotlarýný, biliyoruz. Bunlara göre ve ðön hükümlerden sýyrýlmýþð olarak, her þey gibi, Kürtlerin tarih, dil ve öteki sosyal bilimler bakýmýndan incelenmesini, kendimiz yapmalýyýz. ðKürtlerð uruðundan sayýlan ve gerçek ilim kafasý olanlar da, bu iþe eðilmeli.

    Bütün mesele, konuþmaman Giriþiðnde de arz ettiðim gibi bizde, Türk tarihi ile Türk uruklarýnýn Eski-Dünyanýn üç kýtasýna yayýlýþ sahalarýnýn enginliði ve henüz Türkiyeðde ðTarih Enstitüsüðnün 1916 doðumlu ve yeni yeni yürümeye baþlayan bir çocuk durumunda oluþu, iþi geciktirmiþ ve meydaný emperyalist devletlerin ðilmi siyasete alet edenð düzenbaz kiþilerine býrakmýþ olmasýndandýr! Artýk bu milli ve ilmi vecibeye Türkiyeðde ilk önce, ðGaziler-Ocaðý, þehitler-Yataðý Erzurumðde, bu 1919 Ýlk Büyük Milli Kongre þehrimizdeki Atatürk üniversitesi ve onun ðAraþtýrma Enstitüsüðnün baþlayacaðýna inanýyoruz.

    Bu umutla dolu olarak konferansýmý bitirirken, pek ender görülen sabýr ve dikkatle bendenizi saatlerce dinlemek lütfunda bulunduðunuz için, hepinize ayrý ayrý teþekkürlerimi sunarým. Sözlerimi, rahmetli Ziya Gökalpðin, Malta esaretinden dönüþünden, Diyarbakýrðda çýkardýðý haftalýk ðKüçük Mecmuaðnýn 5 Haziran 1922 tarihli ilk sayýsýnda, ðTürklerle Kürtlerð adlý makalesinin sonundaki þu cümle ile bitiriyorum:

    ðKürtleri sevmeyen bir Türk varsa, Türk deðildir; Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa, Kürt deðildir!..ð

    * ð1967 Siirt Ýl Yýllýðýðnda (Ankara 1968, s.36-39), ð Atlý göçebe bir hayat süren Türklerin, birbirinden uzak Beþ Bölgede Kürt adlý güçlü uruðuð üzerine, özet bilgilerimiz yer almýþtýr. K.M.F.

    * ðDerleme Sözlüðü, VIIIð, T.D.K.Yayýný,Ankara 1975, s.3046-3047.

    * W.RADLOFF. ðSibiryaðdan Ið,üeviren:A.TEMÝR,Ýstanbul 1954,s.146

    ** NEMETH, ðA Honfolizló Mzgyarsag Kizlakulásan,Budapest 1930,s.249-250.

    *** AGATHANGELOS (CXII) Yunancaðsýnda. Kordobitun, Latinceðsinde Kordobitarum deniyor.

    **** (XVI. Altaistik Kongresiðnde (1979 Ankara), Bildiriðm : Van-Vastan/Gevaþ ve Hakari-Pasandaþtðta Afrasyab ile onun Beðler Pýnarý ve maðarasý üzerine yaþayan halk inançlarý, anlatýlmýþtýr.)

  2. #2
    Saka
    Guest

    Merhaba

    bitmiþtir..

  3. #3
    bozok
    Guest
    Kendini Kürt zanneden Türkler

    guler.komurcu@aksam.com.tr
    gulerkomurcu@superonline.com

    17.08.2007


    Cumhurbaþkaný Sezer dün hiç kimsenin beklemediði bir hareket yaptý ve Erdoðanðýn elindeki yeni Bakanlar Kurulu listesine bakmaya dahi gerek görmeden ðonaylamadý-reddettið. Erdoðanða göre Sezer ðjestð yaptý, yeni kabinenin onayýný yeni cumhurbaþkanýna býraktý. Sezer tavrý ðjest mi rest mi?ð Spekülasyonlarý geçelim, içinde bulunduðumuz ðkritikð süreç ðsadece bekleyip-görmeð sukunetini gerektirdiði için ðsukunetleð bekleme haline devam edelim. KüþK sürecinde baþka hangi ðrestðler ya da ðjestðler olacak? Göreceðiz. (Bu arada DTPðye dikkat diyorum, bir sürpriz de oradan gelebilir mi acaba?)

    þimdi, gündemin bir baþka cephesine geçelim. Deðerli bir okurumdan gelen e-postayý paylaþmak istiyorum, PKK kamplarýndan cezaevine oradan da Meclisðe giren Sabahat TUNCEL vakasýna dair önemli bir analiz göndermiþ okurum, aktarýyorum;

    ðSeçimler öncesinde yine Aleviler Türkiyeðnin gündemini meþgul ettiler. Her siyasi parti kendi vitrinini güçlendirmek için Alevi kesimin önde gelen þahýslarýný seçimlerde aday gösterdi. Kazananlar arasýnda çok ilginç bir portre var. Bu þahýs; Ýstanbul 3. Bölgeðden seçilen Sabahat Tuncel! Sabahat Tuncelðin seçilmesi Türkiyeðdeki Alevilerin nasýl çeþitli amaçlar için kullanýlýp kandýrýldýðýný gösteren ilginç bir olaydýr. Peki, Sabahat Tuncel kimdir?

    Sabahat Tuncelðin, Baðcýlarðda 5 Kasým 2006 tarihinde PKK örgüt militanlarý ile toplantý halinde iken yakalandýðý basýna yansýdý. Bu kiþi, 2004 yýlýnda K.Irakða da geçip PKK toplantýlarýna katýlýyor. Yani, kendisini sýký bir Kürt milliyetçisi olarak görüyor. Babasýnýn açýklamalarýndan da bu ailenin kendilerini Alevi Kürdü saydýklarý anlaþýlýyor. Sabahat; Kürtlükðten de öteye gidip Kürt ýrkçýlýðý yapan PKKðya katýlýp Türk askerlerini vuranlara destek veriyor. Seçimlerde Sabahatði aday gösteriyorlar ve seçiyorlar. O zaman, ðAlevi Kürdüð ne demektir?

    Rýza Zelyutðun 8 Aðustos 2007 tarihli yazýsýnda Alevi Kürtleri hakkýnda tarihi temellere dayali ilginç (bir o kadar doðru) bilgiler vermektedir: ðAlevilik üzerine bizim ve diðer araþtýrmacýlarýn yaptýðý çalýþmalar gösteriyor ki Anadoluðdaki Alevi kimliðini; Türk kültürü þekillendirmiþtir. Alevi olup da kendisini Kürt sananlar; daha sonradan Kürt baskýsý ile asimile olmuþ topluluklardýr.

    Hemen hatýrlatalým: 1240 yýlýndaki Alevi Türkmen ayaklanmasý olan Babalilar ayaklanmasýnýn bastýrýlmasýnda, Frank ve Gürcü askerleri gibi Kürtler de kullanýlmýþtýr. 1514 yýlýndaki üaldýran Savaþýðnda, Kürt aþiret aðalarý, Alevi Türkmen þah Ýsmailðin deðil Osmanlý Padiþahý Yavuz Sultan Selimðin yanýnda yer almýþlardýr. Bu hizmetleri yüzünden Selim, Kürt beylerine özerklik vermiþ; Doðu Anadolu da miri toprak olmaktan çýkartýlmýþtýr. Bölgeye egemen olan Kürt aþiretleri, Osmanlýðya dayanarak Alevi aþiretleri ezmiþlerdir. Bu baský sonucunda Alevi Türkmenler, dillerini yer yer yitirerek Kürtçe konuþmaya baþlamýþlar. 1891 yýlýnda Padiþah Abdülhamit, Hamidiye Alaylarý adýnda Kürt aþiret reislerine askeri birlikler kurdurttu. Bu alaylar, bölgedeki Alevileri yeniden ezdiler. Bu silahlý baský karþýsýnda bazý Alevi aþiretler, Kürt beylerinin sýðýntýsý haline geldiler. Doðu Anadoluðda 1514ðten 1909ða kadar süren baský sonucunda birçok Alevi Türk boyu Kürtleþti.

    Ýþte Sabahat Tuncel de Kürt aþiretlerinin baskýsý sonucu kimliðini unutmuþ, yitirmiþ en öz Türk boylarýndan birinin çocuðudur. Sabahat Tuncelðin ailesi, Balaban Aþiretiðnden. Balabanlar, büyük bir aþiret olan Begdili Aþiretiðne baðlýdýr. 13. Yüzyýlðda yaþayan büyük tarihçi Residuddin, Begdili Türkmenlerini, padiþah çýkaran Oðuz boylarýndan birisi olarak kabul etmektedir.

    Kanuni Sultan Süleyman zamanýnda, Begdili Aþiretiðne baðlý olan boylar içinde Balabanlýlarðdan 100 evin vergiye baðlandýðý gösteriliyor. Ben yazmýyorum, tarih yazýyor. Yani Balabanlý Aþiretiðnden olan Sabahat Tuncel, Kürt deðil, en has Türkðtür.

    Fakat; Kürt aþiret baskýsý sonucu onun aþireti dilini yitirince, bunlar kendilerinin Kürt olduðunu sanmaya baþlamýþlardýr. Türkiyeðde kökü Alevi olanlarýn Kürt olma ihtimali çok çok zayýftýr. Bunu, Doðu Anadoluðyu iyi tanýyan araþtýrmacý Cemal þenerðin anlatýmýyla formüle edersek þöyle deriz: Türkiyeðde Alevi isen Türksün... Biliyorum ki Sabahat, bunu kabul etmeyecek. Fakat kendisi, Anadoluðda Alevilerin neden çoðunluktan azýnlýða düþtüðünü gösteren asimilasyon (Kürt aþiretleri tarafýndan eritme) politikasýnýn en canlý örneði olarak önümüzde duruyor.ð

    Kürt aþiretleri tarafýndan, baskýyla asimile edilen, kendisini KüRT zannettirilen gerçekte öz be öz Türk olan acaba Meclisðte baþka kim-kimler var? ürtüleri kaldýrmanýn zamaný gelmedi mi? Geldi.

Benzer Konular

  1. Kürtlerin Türklüðü
    By atoybil in forum Tarih
    Cevaplar: 5
    Son Mesaj: 09-19-2022, 11:08 AM
  2. Kürtlerin temsilcisi kim?
    By bozok in forum Türkiye'de Siyasi Partiler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 09-14-2009, 07:02 PM
  3. Kürtlerin Türklüðü 2
    By atoybil in forum Tarih
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 12-23-2005, 12:44 AM
  4. Maþa Kürtlerin Yazgýsý
    By türükbil in forum AB, Avrupa Birligi ve Türkler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 11-20-2005, 12:52 PM
  5. Türkiye'deki Kürtlerin
    By atoybil in forum Bir Oy Bil, At Oy Bil
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 10-20-2005, 12:32 AM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  
 
Turan Ordusu
   
Bitkisel Tedavi | Dogal Tedavi | Gazete Haberleri | Sikayet Yolla | Tüketici Haklari | Aloe Vera | Nas?l Zayiflarim | Diyet Liste | Bitkisel Tedavi