Türk albayý Türk ordusunu vurmuþ gibi acý bir olay.............Hasan Demir

Gazeteleri okur, televizyon haberlerini seyrederken aklýma hep Milli Mücadele kahramanlarý geliyor. En çok da Mareþal Fevzi üakmak..

Niye mi!..

Albay Aziz Ergen emekli oluyor bir kitap yazýyor, milletin kafasý karýþýyor. Irak''ýn kuzeyinde ABD''li albayý soydum, korkudan tir tir titrettim, diyor. Akþam televizyonlarda ABD''li albayý görüyoruz, pek çok "Türkiyeli"den daha iyi Türkçe konuþuyor, "Hayýr" diyor, "Terlemiþtim, kurþun geçirmez ceketimi ve altýndaki terli gömleðimi çýkararak terini sýktým, aðaca astým. Hava kararýrken ortalýk serinlemiþ ve beni üþütmeye baþlamýþtý, kuruyan gömleðimi giydim. Pantolonumu hiç çýkarmadým. Kimse üstümüzü aramadý, soyunmamýzý ima dahi etmedi.."

Albay Ergen''in kendi þahidi korucu baþý Ýhsan Ediþ ABD''li albayý doðruluyor:

"-ABD''li albay çok terlediðini ve iç çamaþýrlarýný çýkarmak istediðini belirterek izin istedi. Biz izin verdikten sonra iç çamaþýrlarýný çýkararak aðaca astý. Daha sonra aðaca astýðý kuruyan iç çamaþýrlarýný giydi, 20 kiþilik grubuyla birlikte geri döndü."

þimdi ben kime inanacaðým?..

Birileri, "Sen tabi ki Türk albaya inanacaksýn. Yoksa korucu baþý ile Amerikalýya mý inanýyorsun!" diyebilir, tamam da, Türk Genelkurmayý da ayný þeyi söylüyor, "O gün o bölgede Amerikalý Albay ve beraberindekilerle bir boðuþma olmadý, ABD bir albay soyulup çýrýlçýplak býrakýlmadý!" diyor. Yani, "ABD''li albayý soydum, soðuktan tir tir titrettim" demeye getiren emekli Albay Aziz Ergen''in yazdýklarýný doðrulayacak kendinden baþka þahidi yok gibið

Türk albayýn yazdýklarýný Türk Genelkurmayý tekzip ediyor. "üuval giyen askerden" sonra bir de "doðru söylemeyen" asker durumuna düþtük; Açýk söyleyeyim bu eðitim zayiatýndan da, PKK kurþunuyla can vermekten de acý bir þey. Kardeþim, yazdýklarýn doðru da olsa, ispat edemeyeceðin þeyler iþte böyle bumerang gibi geliyor seni ve temsil ettiðin kurumu örseliyor. Ýþte bütün bu geliþmeleri takip ederken aklýma Mareþal Fevzi üakmak''ýn gelmesi de bu yüzdenð

Gazeteci Münir Egeli yanýlmýyorsam 1949 yýlýnýn 30 Aðustos öncesi Mareþal Fevzi üakmak''ý Erenköy''deki evinde ziyaret ediyor. Maksadý ona Milli Mücadele''yi anlattýrmak ve o gün çalýþtýðý Millet gazetesinde de bu anýlarý yayýmlamak. Münir Egeli o gün için öyle sýradan bir gazeteci deðil. üakmak''ý ziyaretinden çeyrek yüzyýl önce de Paris civarýndaki þatosunda Marn kahramaný Fransýz Mareþali Foþ''u ziyaret etmiþ bir kalem.

Diyor ki Egeli:

"Atatürk''ün büyük silah arkadaþý, 30 Aðustos Bayramý''nýn mareþali beni iltifatlarla kabul etti. Kendilerini son defa on yýl önce Atatürk''le beraber görmüþtüm. Millet''te nakledilmek üzere birkaç hatýra rica ettim."

Burada duruyor, düþünüyorum. PKK ile mücadele ettikten sonra emekli olmuþ askerlerin kitaplarýnda yazdýklarý geliyor gözümün önüne bir de Fevzi üakmak''ýn yaptýklarý. Mareþal, sadece bulunduðu görev ve cepheleri, aldýðý, sonra elinden geri alýnan rütbeleri ve sonra bunlarý tekrar geri alýþýný tarih sýrasýyla alt alta yazsa kalýn bir cilt kitap olur. Hele Milli Mücadele esnasýnda yaþadýklarýnýn yüzde birini dillendirse herhalde bunlarý anlatmak birkaç gün sürer.

Ama o bakýnýz Egeli''nin bu sorusuna ne cevap veriyor:

"- Zafer dediler, milletin zaferidir. Ben bu zaferin herhangi bir iþçisiyim. Bundan kendime bir övünme hissesi çýkarmaya hakkým olduðunu sanmýyorum."

Egeli ýsrar ediyor:

"- Yalnýz çok sayýn Mareþalim, tarih, Atatürk''ün o zaferden sonra size mareþalliði teblið ettiðini yazýyor. Afyon abidesinin üzerindeki kabartmalarýn krokilerini heykeltýraþa Atatürk''ün ilham ettiðinin bir naçiz þahidi huzurunuzdadýrð"


Mareþal, "Evet" diyor, "Heykeltýraþ o vakit bana gelmiþ, masaya yumruðumu koydurtarak fotoðraflarýmý almýþtý."

Mareþal Fevzi üakmak hiç ama hiçbir þekilde kendini öne çýkartmýyor. Bütün ýsrarlara karþý verdiði tek cevap þöyle:

"- Bu harpte kanlarýný ve canlarýný vererek bu zaferi kazanan Mehmetlerden fazla benim adýmýn yeri olur mu!.."

Gazeteci Egeli, Mareþalin koyu lacivert, orta boy bir defter olan "savaþ günlüðü"nden "kati darbe" olan 30 Aðustos gününün kaydedildiði satýrlarý yazma iznini kopartýyor.

Ýþte o satýrlar:

"30 Aðustosta Baþkumandan cephenin güneyinde Birinci Ordu mýntýkasýna ilerlediði sýrada ben de kuzeyine ilerledim. Ekret-Beþkarýþ-Kurtköy''ü dolaþarak Ýkinci Ordu ve Süvari Kolordusu ile irtibatý temin edip emirleri teblið ettim. Bu sabah ordumuzun aldýðý Dumlupýnar''a gelerek Baþkumandanla buluþtuk ve geceyi burada geçirdik. Bugün kat''i darbe günü idi."

Egeli, "Bu kadar büyük iþlerin bu kadar kýsa ve basit ifadesini dahi dinleyenlere nasip olacak bir ürperme ile kaydediyordum" notunu düþüyor ve Mareþal Fevzi üakmak''ýn "savaþ günlüðünden" aktarmasýný sürdürüyor:

"1 Eylülde düþman sarýldý. Düþmanýn on ikinci ve dördüncü fýrka kumandanlarý esir edildi. Kýtaatýmýz Uþak''a girdi."

Ne kadar "sýradan gibi" anlatýlýyor görüyorsunuzð Bir o nesle bakýn, bir de bizim nesle. Ýçimizden biri o günlerin herhangi bir "beþ dakikasýný" yaþasaydý bugün o "beþ dakikayý" yaza çize beþ cilde sýðdýramaz, sözü sonunda muhtemelen, "Milli Mücadele ben olmasaydým belki de baþarýlmazdý" demeye getirirdið

Sözün özü, iþin yerini lafýn aldýðý günlerde yaþýyoruzð

Allah(c.c.) akýbetimizi hayr''eylesinð