TüRKüRT...KüRTüRK .ğ.ğ KüRTLER TURAN SOYLU MU..................Yalçın Tan

Konu çok engin ve varsıl olduğundan düşüncelerimizi,yorumlarımızı, kimi tarihsel olayları ve bulguları özet olarak sunmaya çalışacağız. Bunları gündeme getirmeye ne gerek var diyenler de olacaktır. Olabilir. Onlara da saygılıyız. Bu konuları kimse ile tartışmak amacında olmamakla birlikte düzeyli eleştirilere açığız.

Kimi konular için gerek var ya da yok denilemez, üünkü bir dönemde,bir yerde gerekli bulunan bir konu bir başka dönemde, başka bir yerde gereksiz bulunabilir. Bu durum gereklilik ya gereksizlik için kesin bir yargıya varmanın olanaksızlığını gösterir. Biz gerekli gördük. İlgilendik. Bir başkası gereksiz görür ilgilenmez.

üocukluğumdan ileri yaşlarıma değin Kürtlerğle arkadaşlığım oldu. İki yan olmadık. Ayrımcılık duygularını usumuzun kıyısına bile getirmedik. Türkiye Cumhuriyetiğnde Kürt ve Türk kaynaşması bir alaşıma benzer.Aralarında yasal haklar ve bunların kullanımı yönünden,toplumsal ilişkiler yönünden hiçbir ayrıcalık yoktur. Ayrıcalığı Kürtlerği azınlık olarak gören, daha ötesi onları ülke birliğinden koparmak isteyenler çıkarmaktadırlar. Bu konuda iyicil düşüncelerin altına gizlenmiş kötücül düşüncelerin yattığı kuşkusunu taşımakta haklıyız. üünkü Batılı odakların 1920ğli yıllara değin sürdürdükleri Haçlı Seferleriğnde Anadoluğyu ele geçirmek girişimleri başarısız olunca bu kez Türkiye üzerinde kurgusal azınlık hakları silahını mı denemek istiyorlar diye insan ister istemez düşünüyor. Türkiyeğye insan hakları dayatmasını yapanların ülkelerinde bu sorunlar yoktur. üünkü yıllar önce ülkelerinde değişik dilleri kullananlara anadillerini türlü yöntemlerle unutturmuşlardır..Bu bağlamda Kürtler Turan soylu olmuş ya da olmamış beni hiç ırgalamaz. üünkü Turan soylu iseler onları daha çok benimseyeceğim, önemseyeceğim, Turan soylu değilseler onları daha az benimseyeceğim,önemseyeceğim gibi aptalca düşünceler bende hiçbir zaman oluşmamıştır. İnsan ilişkileri her zaman insansal değerler çerçevesinde oluşmalıdır. Ancak bu usumuza takılan kimi soruları yanıtsız bırakmalı anlamına gelmemelidir. İsterseniz yanıt ararsınız,isterseniz yanıt aramazsınız. Bu konuda insanlar özgürce davranmalıdırlar.

üocukluğumda sürgün yaşayan kimi Kürtlerğin akıcı ve düzgün Türkçe konuşmalarına tanıklık ettim. Yaşam biçemlerimizde bir ayrılık yoktu. üocukların benden üstün yanları iki dil bilmeleriydi. Biri Kürtçe diğeri Türkçe.. Hangisi anadilleriydi? İşte yıllar sonra beni bu araştırmaya iten çocukluğumdaki bu gözlemler oldu. O dönemdeki çocukluk arkadaşlarımdan Kürt Hıdırğı saygı ve sevgiyle anıyorum.

Bu konuda bizde oluşan kimi düşünceleri okuyucularımızla üleşmeyi düşündük.Ben, hiçbir örgütün, hiçbir kuruluşun üyesi, yandaşı değilim. Dolayısıyla hiçbir örgüt,hiçbir kuruluş adına devinmiyorum. Bu köken-soy konularında pek çok yazılar yazıldı. Bu yazımız da öyle algılanmalı. Art düşünce aranmamalı. Art düşünce aranırsa bu benim amacımın dışında oluşan görüşlerdir. Beni hiçbir yönü ve yanıyla bağlamaz,ırgalamaz.

Kürtler Turan soylu mu? Sorusunu başlıkta belirttiğimiz (TürKürt ile KürTürk) yazılışı özet olarak çok ilginç,çok özgün bir biçimde yanıtlamaktadır. Bu yazılış ve söylenişin örneği yeryüzündeki toplulukların soysal kimlik adlarının hiçbirinde bulunmaz sanıyorum. Bulunsa da ileride değineceğimiz boyutlarda özel ve özgün bir anlam içeriği taşımaları da bize göre pek olası değildir. Onun için bu böyledir ya da çok anlamlı bir rastlantıdır.Bize göre bu iki halk topluğu tarihin aynı karnından doğmuşlardır.Yani karındaştırlar.

Bilindiği Turansal soyların varlık ve etkinlik gösterdikleri yerler Hazar Deniziğnin doğusundan Sibiryağnın güneyinde Kuzey Deniziğne dökülen Lena,Yenisey,Obi gibi ırmakların ve kollarının çıkış yöreleri, Sicistan ve Hindistanğın kuzeyi, üinğin kuzey bölgesi olmak üzere Büyük Okyanusğa dek olan bölge içindedir. Bu engin bölge şöyle de tanımlanmaktadır: Doğu Türkistan-Orta Asya-Batı Avrupa (Yayık/Ural Dağları).

Kürt İlhanlığığnın bulunduğu bölge, Altay Dağlarığnın doğusu,Sayan Dağlarığnın güneyindeki Yenisey (Kem) Irmağığnın yukarı yatakları,Lena Irmağığnın batısı,Baykal Gölüğnün güney doğusuğndaki Kahta kentinden Selenga Irmağığnın kollarını ve Kosu Gölüğnü içine alarak Hangay Dağığnın kuzeyinden (ütügen bölgesi ve kent olarak Göktürklerğin başkenti.) Batı Sayan ve Altay çevirtisi içinde kalıyordu. Bu bölgede Kürt İlhanlığı, Altı Oğuzlar İlhanlığı ile komşu olarak yaşamaktaydılar.Belki ikizdiler. Kürt İlhanlığığnın ağırlıklı olarak bulunduğu yöre Yenisey Irmağığna Küçük Yenisey (Kiçikem), Büyük Yenisey (Ulukem) adlı kollarının Kızılğda birleştiği çevre. Güneydeki Ulukem Irmağığna bu bölgede Elegeş üayı karışmaktadır.

Bulundukları yer nedeniyle bu uluslar Asya Hunlarığnın Göktürk,Kutluğ, Uygur Devletleriğnin egemenlik alanlarında yaşamışlardır. Oğuzlar üç-Altı-Dokuz Oğuzlar olarak örgütlenmişlerdi. Dokuz Oğuzlar ile üç Oğuzlar ağırlıklı olarak Selenga Irmağığnın güneyi doğusundan Büyük Altaylar ve Gobi Altaylarığna dek uzayan bölgede idiler.Ancak burada belirttiğimiz Kürt İlhanlığığnın çevirtisi bu ulusun orada kapalı kaldığı anlamına gelmez. Diğer Turanlı uluslar gibi onlar da türlü amaçlarla çevresel ve yöresel etkinliklerde bulunuyorlardı. Alp Urunguğnun eşi üungarya Bölgesiğnin güneyindeki Kuytun Hanığnın kızı olabilir.Bize göre Kuytun ya da Kuyda aynı yörenin ya da oralara yerleşmiş bir budunun adı olabilir.

Yayık (Ural )Dağlarığnın doğusu ile Batı Sibiryağnın güneyindeki Kurgan adı verilen yerleşim bölgesinin M.ü.9000 yıllık bir geçmişi olduğu saptanmıştır. Türkmenistanğın başkenti Aşkabat da ise ekinsel katmanların M.ü 4000ğli yıllara dayandığı anlaşılmıştır.Genel olarak Turan ülkelerinde 3000ğli yıllarda bakır,tunç ardından demir işletmeciliği başlamış, M.ü 2000-1000 yıllarında altun işlemeciği çok gelişmiştir.Doğa koşullarının ve bozkır uygarlığının gereği Türk boylarının kimileri göçerlik düzeniyle yaşamayı yeğliyorlardı. Ancak bu onların tarihsel yürüyüşünde yerleşik yaşama alışkanlıkları olmadığı anlamına gelmez. üünkü Türkler pek çok kent,kasaba. köy kurmuşlar, devlet,ulus bilinciyle yaşamaya diğer birçok uluslardan önce başlamışlardır. M.ü. 3000ğli yıllarda Türkler atlı ve ok kullanan budunlar/uluslar olarak üinğin kuzeyindeki Asya bozkırlarında etkinliklerde bulunuyorlardı. ürneğin Kurıkanlar Bunlar Ren geyiğini evcilleştirmişlerdi.Ata biner gibi bu geyiklere biniyorlar, kızaklarını at, geyik ve köpeklere çektiriyorlardı. İki tekerlikli büyük boylarda ve keçe ile örtü arabalar yapıyorlardı. Deri ve keçe çizme giymekteydiler.Giysileri kürk,deri,yün örgü ve ipektendi. üstün nitelikli atlar yetiştirmeleriyle ün salmışlardı. Bunların Hunlarğın ataları olduğu yolunda görüşler vardır..

İlkel çağlarda Asyalı kimi topluluklar daha 40 bin ile 20 bin yıllarında Bering Boğazığnı aşarak Amerika anakarasına ulaşmışlar ve oranın yerli halklarının büyük bir bölümünü oluşturmuşlardır.M.ü. 17 bin yıllarında Kuzey Amerikağnın, M.ü 12 bin yıllarında Güney Amerikağnın her yöresine yayılmışlardır. Bu nedenle Amerikan Kızılderili kimi toplulukların adları Turansal adları çağrıştırır gibidir. Dillerinde Turan kökenli kimi sözcüklerin olduğu da saptanmıştır.(ürneğin: çapul/çekirge-tepek/tepe gibi. Gene Orta Asyağda Manitu Dağı vardır. Manitu sözcüğü Kızılderili topluluklarından Siyularğda gizemli, duruma göre kendini gösteren doğaüstü-Tanrısal güç anlamlarına gelir. Kanadağda Manitoba göl ve yöre adlarının olması ilginçtir.)

Turan soyluların eski acuna yayılmaları çok eski çağlara dayanmakla birlikte iz bırakan yayılışları M.ü. 10 bin ile 5 bin yılları arasında başlamış,bu yayılış yüzlerce yıl sürmüştür.Böylece pek çok sayıdaki topluluklar üinğe,Hindistanğa, İranğa,Mezopotamyağya,Anadoluğya, Afrikağnın kuzey bölgelerine,Ege Adalarığna, Avrupağya, kimi Büyük Okyanus kıyı ve adalarına yerleşmişlerdir... Turan soylular ulaşabildikleri her yere madencilik,tarım ve hayvancılık,tekerlikli araba, ev, ev ve savaş araç ve aygıtları yapımı,keçe,deri,dokumadan yapılmış giysiler,çizme kullanımı gibi konulardaki bilgi,beceri ve deneyimlerini götürdüler.. Konuşlandıkları yerlere uygarlık tohumlarını taşıdılar. Bunun sonucu örneğin, uygun koşulları olması nedeniyle en erken uygarlık yapıtları veren bölge Mezopotamya oldu. O bölgede M.ü. 4000ğli yıllarda Sümer uygarlığını oluşturan soyun Türkler olduğu anlaşılmıştır. Türk soyluların Asyağda türlü devlet ve ulus örgütlenmeleriyle ortaya çıkışları M.ü. 2200ğli yıllar ile M.ü. 1200ğlü yıllara rastlar.M.ü.1000ğli yıllarla -M.ü 250ğli yıllar arasında üinğde egemen olan Türkler üinceğye,Koreceğye ve Japoncağya pek çok sözcük katmışlardır. O dönemlerde devlet yapılanması ile ilgili pek çok Türkçe terim üinliler ve Korelilerce benimsenerek kullanılmıştır.

Tarihte çok önemli izler bırakmış olan ve ilhanlığa (imparator) dönüşen ilk güçlü siyasal yapılanma Baykal Gölüğnün doğusu, güneydoğusu, ütügen, Karakurum, Büyük Kingan,Küçük Kingan Dağları ve Kuzey üin ile çerçevelenen bölgede başlamıştır.(M.ü. 300ğlü yıllar) Bu yapılanma o denli önemli idi ki üinliler gelecek tehlikelere karşı üin Seddiğni yapmak zorunda kaldılar (M.ü.200ğlü yıllar).üünkü Hunlar,kurdukları devletin ilhanlığa dönüşmesi için kılıçlarını çekmişlerdi.O çağlarda Moğollar küçük bir topluluk olarak Hunlarğın arasında dar bir alanda Amur Irmağı ile Büyük Kingan Dağları çevresinde yaşamaktaydılar. Hun Başbuğu Teoman/Tuman tarihsel atılımları başlattı oğlu Meteğnin (Oğuz Han) ve ardılları, sürekli olan -cumhuriyetimiz de içinde olmak üzere- sonsuza dek Türk devleti ülküsünü ve olgusunu Turanlı soylara armağan ettiler. Oğuz Han, Orta Asyağda ağırlığını türlü Turan soylu boyların,ulusların oluşturduğu bir bakıma bir birleşik devletler topluluğu (konfederasyon) görüntüsünü veren Hun İlhanlığığnın (imparatorluğunun) alanlarını Büyük Okyanusğtan, Hazar Deniziğne,Tibet ve Keşmirğden Kuzey Sibiryağya dek genişletti. Bu birliktelik, tarihteki benzerleri gibi doğal olarak kimi ulus ve toplulukların gönüllü katılımlarıyla ya da kimilerine karşı güç kullanarak gerçekleştirilmiştir. Bu görkemli ilhanlığın alanları gelecekte kurulacak diğer Türk ilhanlıklarına, kimi Türk devletlerine yapılanma,örgütlenme gizilgücünün (potansiyel) kaynağı olmuştur.. Göktürkler,Uygurlar ve tüm diğer Türk devletleri gibiğBu engin ve varsıl ortamda çok sayıdaki Türk budunları arasında Kürt budunu da vardı diyoruz. Biz kimi izleri sürerek Kürtler hakkında kimi bulgulara ulaştık. Böylece Turansal tarih içinde Kürtlerğin yadsınamaz bir yeri olduğunu öğrenmiş olduk..Eğer tarihsel yürüyüşte Türk adının yerine soydaş Kürt adı öncelik kazanaydı tarihteki tüm Türk sözcükleri Kürt olacak, belki de Türkiye Kürdiye diye anılacak, dil gene Türkçe ama bu kez Turansal Kürtçe olacaktı. Belki Atatürk Atakürt olarak anılacaktı.

ünceden belirteyim: Biz özellikle Kürtlerğin Turansal kimlikleri üzerinde durduk. Kürtlerğin bizim değindiğimiz konuların dışında kalan ve günümüze dek olan tarihini,kendilerine özgü toplumsal yapılanma ve toplumsal değerlerini yazımızın amacı dışında olduğundan ele almadık. Bu yazı yukarıda değindiğimiz gibi kimsenin,hiçbir odak ve örgütün isteği,baskısı doğrultusunda yazılmış değildir. Olabildiğince duru,yalın olmaya çalıştık. üünkü, ne kimseleri yönlendirmek ne de kimi usları karıştırmak densizliğini kendimize yakıştıramayız Bu yazı Kürtlerğin tarihinin 800ğlü yıllara değin bölümünü içerir. üok doğal olarak bu konuda pek çok benzer ve aksi görüşler ileri sürüldü,sürülmüştür. Sürülecektir. Olabilir.Ama ben Elegeş Yazıtığndaki Kürtler açısından olağanüstü önem taşıyan anlatıma ilgisiz kalınmasını, böyle bir kanıt yokmuş gibi davranılmasını,bu umursamazlığı içime sindiremedim. üok yadırgadım. üzüldüm. Batılılar küçük bir kalıntı bulsalar tarihsel iz diye makaleler yayınlıyorlar,kitaplar yazıyorlar,türlü türlü kurgulamalar yapıyorlar. 2,20 metre boyundaki Elegeş Yazıtı karşısında bu suskunluk niye? Batılıyı anladık. İşlerine gelmiyor ama Türklerğle Kürtler bu konuda neden suskun ve ilgisiz kalıyorlar? Bunu anlamak olası değil. Kürtler üzerinde iç ve dış yabancı odakların, kimi Kürtlerğin türlü amaç ve boyutlarda girişimleri olduğu,değişik ereklere yönelik önerilerin ve etkinliklerin gündeme getirildiği,çalışmaların yapıldığı görülmektedirğBilindiği gibi bu türden uğraşılar yıllar yılı süregelmekte ve bugün de gündemin ağırlıklı ve sıcak siyasal konuları arasında bulunmaktadır.. Bunların çoğunu doğru ve gerçekçi bulmasam da doğal karşılıyorum. Bu nedenle bu yazımız, kendi yorumlarına göre Kürtçülük konusunda Türkğe karşı olma anlamında görüş bildirenlere dahi yanıt ve tepki içeriği taşımaz. Dileyen dilediği gibi düşünsün. Kimseye sen Türkğsün, senin anladığın anlamda Kürt değilsin deme densizliğinde bulunacak değiliz. Bu yakışık almaz. İsteyen ben ğKürt oğlu Kürtğümğ, isteyen ğNe mutlu Kürtğüm.ğ desinğ.ğKesinlikle ben Turan soylu değilim.ğdesin. Kimsenin düşünce ve görüşüne ğHayır öyle değil.ğ Diyerek saygısızlık edemeyiz.. Ancak bizim seziş ve saptamalarımıza göre Kürtler öz be öz Türk (Turan) soyludurlar ve bu gerçeği kimi Batılı odaklar çok iyi bilmekte, çıkarları nedeniyle bunu uzun yıllardır saklamakta üstelik gene çıkarları için Türkğe karşı Kürt ulusalcılığını sürekli kışkırtmakta, aşırı bir Kürt sevgisi(!) ile onları koruyor görünmektedirler. İnanıyorum ki günün birinde görüş ve savlarımız doğrulanacak ve Turanlı Kürt güneşi saklanan gerçeklerin, düzmece tasarların, yalanların üzerine tüm görkemiyle doğacaktır. Sömürgecilerin,bölücülerin,çıkarları uğruna gerçekleri gizleyenlerin,yalan söyleyenlerin korkusu da bu değil mi?

***

üzetlersek Kürtler şu tarihsel dönemleri geçirmişlerdir:

1- İskit/Saka çağlarında Kürtler:

Orta Asyağda Tanrı Dağları ile Ceyhun Irmağığnın orta ve doğu yörelerinden İranğın kuzey doğusundaki Sogd ve Baktria yörelerine,Altın Dağlarığna dek bölgelerde göçebelik döneminden ulusluğa daha ötesi ilhanlığa dönüşmüş olan İskitler ya da Sakalar. İ.ü.XII.yy da Altaylarğdan Tunağya ve Tarımğa dek alanlarda varlık göstermişlerdir.. Altay Dağlarığndan Doğu Avrupağya uzanan geniş bölgede İskit/Sakalarğa değgin birçok kurganlar (toplu gömüt,höyük) bu kurganlarda onlara özgü sanatları gösteren nesneler bulunmuştur. Gömütleri Türklerğin geleneklerine uygun bir içeriktedir. ürneğin başbuğun gömütünün çevresinde eşi, yardımcıları ve atları da onlara özel yerlerde gömülürlerdi.Sakalarğda egemenlik ve çoğunluk Turan soylularda olmakla birlikte bu ulusu oluşturan öğeler arasında Pers kökenli oymaklar da vardı.

Bize göre Sakalarğın en güçlü ilhanı (imparator) Alp Er Tungağnın Kürt budunundan olması olasılığı çok yüksektir.. İleri çağlarda Halaç adını alacak olan kimi Kürt oymakları Saka ulusunun ağırlıklı gücünü oluşturuyorlardı.Bunu böyle düşünmemizin nedeni aşağıda değineceğimiz kimi olaylardır. Alp Er Tunga kimi Pers birliklerini ordusunda,halkını buyruğunda ve hizmetinde kullanıyordu. Onlara hak etmedikleri aşırı yakınlık gösteriyor, kimi Pers ileri gelenlerine önemli görevler veriyordu. Hazar Deniziğnin doğusundan,Hindistanğın kuzeyinden,üin çevirtilerine (hudut), Anadolu ve Mısırğa dek alanlar Alp Er Tungağnın egemenliği altındaydı. Hazar Deniziğnin batısından Ukrayna ve Macaristan, Almanyağya dek alanlarda diğer kimi Saka/İskit boyları egemendi. Bilindiği üzere Persler ve Metler İranğın önde gelen halklardandı ve nüfusları da diğerlerine göre oldukça artık idi. Ayrıca siyasal,yönetsel örgütlenme,dayanışma yetenekleri ve ulusalcılıkları bilinçli ve güçlüydü. Bu nedenle İranğdaki yönetimlerin ağırlıklı olarak onlardan,onların hanedanlarından olmasını doğal karşılamak gerekir. üyle anlaşılıyor ki Kürtler Saka ilhanlarının dönemlerinde pek çok bölgelere yayıldılar,yerleştiler. Ancak Alp Er Tungağnın Perslerce tuzağa düşürülüp öldürülmesinden sonra diğer kimi Türk toplulukları ile birlikte Perslerğin ağır baskılarına,kıyıncına uğradılar,oradan oraya sürüldüler,böylece onların önder edinmelerine de olanak verilmedi. Bu yaşananlar Kürtlerğin güçsüzleşmesine,dağılmalarına neden oldu. ve bu nedenle de kimi Kürt budununu oluşturan oymaklar, yüzlerce yıl Perslerğin egemenliği altında kaldılar. Dilleri yavaş yavaş değişti. İranğı ele geçirdikten sonra Anadoluğyu egemenliği altına alan Alp Er Tungağnın Avrupağya geçme tasarımları vardı.Ancak onun ölümünün ardından (M.ü.624) Kürt soylu budun bir daha toparlanamadı.[Alp Er Tungağnın ölümü için tutulan yasın boyutları Anadoluğdan üin çevirtilerine dek yayılmış, günlerce yas tutulmuş, törelere göre çok görkemli yuğ töreni yapılmıştı. Duyulan üzüntü züntü öylesine etkileyici olmuştu ki kimi boylar,budunlar Alp Er Tungağnın anısına bayraklarına kara rengi de eklediler.] İran kaynaklı efsanedeki Kave adındaki demirci ustasının Dahhak adlı Pers kralına başkaldırışı Kürt soyu üzerindeki Pers baskısını ve kıyıncını kanıtlar. Kaveğnin demirci önlüğü ve mızrağı Ergenekonğun kimi öğelerini yansıtır gibidir.. Ancak olay efsaneleşince, geçmişte kalmış İran,Hint,Türk ve diğer çevre uluslara değgin kimi masalsı konular böyle bir kurgunun oluşmasına kaynaklık etmiştir....

Kürtlerğin tarihte yaşamış kimi toplulukların adlarına uygun sanılan yakıştırmalarla kökenini bulmak, varsayımlar olmaktan öteye gidemez. Kuramsal saptamalar içerse de en doğru yaklaşımı Bitlisli şeref Hanğın görüşleri belirtmektedir.Onun Kosu Gölü, Selenga ve Orhon çevresini anlatır gibi Kürtlerğin Doğu Türkistan, üin çevirtilerine yakın bölgelerden geldiğini söylemesi Kürtlerğin Türk soylu olduklarını doğrulayan sezgilerdir. Bilgilerdir. Onlara İran, dolaysıyla Cem/Cemşid soylu denilmesi, Türk soylu Kürtlerğin yukarıda değindiğimiz olaylar sonucu uzun süreler İranğda ve Perslerğin egemenliğinde olan yörelerde bulunmalarından kaynaklanır. Bu nedenle de Kürtler İransal görüntülü bir ulus kimliğine dönüşmüşlerdir. İşin ilginç yanı kimi Kürtler Türkçe olan köken adlarını ve Türkçe olan dillerini korumuşlardır. Kürtlerğin kimi boyları kimi dönemlerde dillerini korumuşlar ancak Kürt olan soysal adları değişmiş,gene Türkçe olan başka adlarla anılmışlardır. üçüncü olarak kimi Kürt topluluklarının dilleri değişmiş ama ne mutlu ki Türkçe kökenli Kürt adı günümüze dek ulaşmıştır.. Kürtlerğin iz bırakacak biçimde ortaya çıkışlarını İskit yayılmacılığının başladığı M.ü.XII. yyğa bağlayanların görüşlerine yukarıda değindiğimiz kimi olaylar nedeniyle katılıyoruz. Bu dönemlerde, II.Bölümde daha ayrıntılı olarak değindiğimiz belki çok önceleri Avrupağya curt/kurt-cırt/kırt-cort/kort-gord-gurd-gırd-küret-koryth-koryd-grüd-körüt-kurtü-kurtie-curtis gibi, adlar ve bu adlardan türeme sözcükler yer ve kişi adları olarak kimi Kürt topluluklarınca yayıldı Kürt ulusu da diğer birçok Turansal uluslarda olduğu gibi pek çok dallara ayrılarak yeryüzünün türlü yön ve yerlerine dağılmışlardır... Bunların adlarının ve kimliklerinin ne olduğunun saptanması olanaksızdır. Ancak bunlardan doğrudan Kürt adlı yerleşim yerleri kuranlar ile Kürt kimliği belirli olan Halaçlar günümüze dek ulaşan izler,kanıtlar oldular. Dolayısıyla yeryüzündeki Halaç/Kalaç adlı tüm topluluklar tartışmasız Turansal Kürt soyludurlar ve . Halaç/Kalaç adıyla yaptıkları tüm etkinlikler de doğrudan doğruya Kürtlerğe özgü,onları bağlayan,ilgilendiren etkinliklerdir. üünkü herhangi bir Halaç topluluğu tartışmasız bir Kürt topluluğudur.

2-Oğuz Kağan Dönemi (M.ü.209-174) ve sonrasında Kürtler.

şimdi Oğuz Kağan Destanığndan bir alıntı yapalım:

ğ.. Oğuz Kağan yolda büyük bir ev gördü.. ğKapalı idi ve açkısı yoktu. Erler arasında pek becerikli biri vardığAdı Tömürdü Kağul idiğOna buyurdu: ğSen burada kal ve çatıyı aç. Açtıktan sonra orduya katıl.Adın bundan böyle kal!-aç! (Kalaç) olsunğ dedi ve ilerlediğ

Bu olaydan sonra Tömürdü Kağulğın bağlı olduğu buduna,onun yakınlarına,çevresine,onun soyundan gelenlere Kalaçlar ya da Halaçlar denilmiştir.Halaçlar, Ceyhun/üküz ile Seyhun/İnci Irmakları arası,Hazar Deniziğnin doğusu, Tuharistan,(Ceyhun Irmağığnın yukarı çığırındaki bölge) Sicistan ve Hindistan arasındaki bölgelerde, Ceyhun Irmağığnın batı yörelerinde (Türkistan-Afganistanğın kuzey -İranğın doğu yöreleri) bu adlarla yaşamışlar,kimi egemenlikler kurmuşlardır...

Halaçlar, İranğın, Azerbeycanğın,Anadoluğnun-Irakğın birçok bölgesine yerleşmişlerdir. Hazar Türkmenleri,üzbekler arasında,Urmiye gölü ve Mugan yörelerinde Halaçlar kimi yerleşim yerleri, oymaklar olarak varlıklarını sürdürmektedirler. Afganistanğdaki Gılzaylar doğrudan Kürt kökenlidirler. Anadoluğnun kimi bölgelerinde (Antalya-Afyon-Niğde-Kütahya-Bolu-Aydın-üankırı-Kırşehir) Halaç adlı köyler vardır..Tarihin akışı içinde kimi Kalaç boylarının adları değişmiştir. Kimileri İranğda olduğu gibi Halaç adlarıyla ve Turansal Kürtçe olan özgün dilleriyle günümüze dek ulaşmışlardır.

şimdi konunun en önemli yanına değinelim: Araplar, Kalaç/Halaçlarğa [EKRAD/KüRTLER] diyorlardı. üok ilginç değil mi? Bu şu anlama geliyor: Oğuz Kağanğın egemenliğindeki uluslar birliği arasında Kürt budunu vardı. Oğuz Kağan,ordusundaki Kürt halkından Tömürdü Kağulğa yukarıda değindiğimiz görevi ve Kalaç unvanını verdi. Bu nedenle onlara kim oldukları sorulduğunda ğKalaç adıyla anılıyoruz ama köken olarak Kürtğüz.ğ diye yanıtlıyorlardı.Ya da doğrudan ğBiz Kürtğüz.ğ demekteydiler. Araplar bunun böyle olduğunu öğrenmeselerdi durduk yerde onları kesinlikle Kürt olarak tanımlamazlar, anmazlardı. Kim Ruslarğa siz İtalyanğsınız, Japonlarğa siz İspanyolğsunuz diyebilir? Bunun esemeyle bağdaşır yanı olabilir mi? Ancak Kürtler, Oğuz Kağandan türeme 24 boydan ya da Oğuz Kağanğın adlandırması ile oluşan boylardan değillerdir. Bulgar,Kazak,üuvaş,Yakut,Uygur,Saka,Hazar, Peçenek,Türgiş, Türk, Göktürk, Kabar, Macar,Hun, Avşar Kırgız ve diğerleri gibi Turan soylu bir ulustu. Ancak,Büyük Okyanusğtan, Sibiryağnın güneyi,Hindistanğın kuzeyi, Hazar Denizi çevresi ve Yayık (Ural) Dağlarığna dek uzanan bölgeye egemen olmuş Oğuz Kağanğın buyruğundaki birleşik uluslar topluluğundan olması kesindir. Bu engin yerçizitinde (coğrafya) adları ne olursa olsun ulusların ağırlıklı olarak ortak dilleri yörelere göre kimi değişkenlikler gösterse de Türkçe idi. Daha doğrusu Turanlı idi. Bu bağlamda ana dilleri Türkçe olanlara Türk soylu ya da Turan soylu denilmesi çok doğaldır. Sayısız çoklukta olan Türk topluluklarının her birinin özel ve kendilerine özgü adları vardı. Bu topluluklardan kimilerinin güçlü öncüleri,başbuğları olunca tarihte iz bırakan etkinliklerde bulunmuşlardır. Türkçe konuşan Kürtler -bize göre düş kırıklığı ile sonuçlanan büyük Saka macerası nedeniyle doğrudan Kürt adıyla böyle etkinliklerde bulunmamışlar, bulunmuşlarsa da henüz böyle bir kanıta,belgeye rastlanmamıştır. Genelde barışsever olan, tarım, hayvancılık,dokumacılık, deri işlemeciliği deri,kösele,yapağı, yağ,peynir ticareti gibi konular Kürtlerğin ağırlıklı yaşam biçimi olmuştur.

Kürtler, başından bu yana Kürt adıyla var olmuşlardır. Kürt oğlu Kürtğtürler. Kürt adı şu sözcükten türemiş, bu sözcükten türemiş türünden savlar tümüyle yakıştırma,uydurma ve düzmecedir. Dillerini, Kürt adıyla yerleştikleri yörelerde ekinsel değişikliklere uğrayana dek korumuşlardır. Halaç/Kalaç adıyla anıldıkları kimi yörelerde, örneğin İranğda ata dilleri olan Turansal Kürtçeğyi günümüzde de kullanmaktadırlar. Dağıstan, Macaristan, Romanyağnın Transilvanya bölgesi Kürtleriğnin Türkçe konuşmaları üzerinde düşünmek gerek. Türkiyeğde Halaç adlı köylerde de doğal olarak yüzyıllar boyunca nice Turansal Kürtçe sözcükler kullanıldı..(Transilvanyağdaki Kürt Oymağığnın Hun soylu Sekel adındaki bir boya bağlı olduğu saptanmıştır.) (Hatta Kürtlerğin bugünkü bayrakları da -bize göre- Orta Asya kökenlidir. Belki Sakalarğdan bu yana bu bayrağı kullanmaktadırlar.)

3-Göktürkler Dönemiğnde Kürtler.

Kürtlerği ilgilendiren ve Kürtlerğin Türk soylu olduklarını kanıtlayan belge tarihe Elegeş Yazıtı olarak geçen yazıttır. Bu yazıt Orhun anıtlarının olduğu yöredeki Yenisey Irmağığnın güney kollarından Ulukem Irmağığna karışan Elegeş üayı kıyısında bulunduğu için bu adla anılmaktadır. Aşağı yukarı 764 yıılında dikilen yazıt 2.20 metre boyunda 60 santim enindedir. Yazıt Türkçe ve o dönemin Türk abecesi ile yazılmıştır. YazıttağBen Kürt Eliğnin Hanı Alp Urunguğ.ğ açıklaması geçiyor. Yazıt o dönemin geleneğince .ölen Hanğın ağzından yazılan sözlerde altunlu okluğu, karısı Kuyda konçuyu (prensesi), bir oğlu ve varsıl sürüleri olduğu, bir hakana bağlı olduğu,39 yaşında ulusuna,sevdiklerine doyamadan öldüğü anlatılıyor. Oralarda bir Kürt (ulusu-devleti) olmasaydı kimse kendi kendine ben Kürt Eliğnin hanıyım demezdi değil mi? Hanğın ağzından yazılan yazıt. bulduğumuz örneklere göre şöyledir:

Kadaşıma, keşime, adak atıma, yıta kara bodunuma adırıltım; yıta. Tört adak yılkım, sekiz adaklıg barımım, bungım yok ertim. Bung banga bat ermiş. üldim; yıta. Sizime yolukayın ....beriye.....kılınu adırılayın.....bars yılta er.. Elim ugrınta sü bolıp erlerim. Edükim yok; aç bildigde, bir bertigime sekiz er erdim. Kara bodunum, katıglanıng. El törüsü ıdmang. Yıta; elim, kanım. Urungu Kölüg Tok Bögü Terkin'ge kanım beg erdim üçün, ben er..... Kürt el kan Alp Urungu, altunlıg keşigin bangtım belde. Elim, tokuz kırk yaşım..... Kök tengride Gün, Ay azdım. Yıta, sizime adırıltım.Kanım ! Elime, sizime yıta bükmedim. Kanım ! Elime yıta adırıltım. Yüz er kadaşım uyarın üçün, yüz eren elig öküzin tegdük üçün, Kuyda konçuyıma, sizime yıta özde oglım sizime adırıltım.

Eksik kalan yerlerine konunun uzmanlarından özür dileyerek uygun düşeceğini sandığımız üç beş sözlükle kimi kurgusal eklemeler yaptık.Böylece belge şu duruma geldi:

Ne yazık ki yakınlarımdan, Elegeşğimden güzel atımdan güçlü ulusumdan ayırıldım. Ne yazık. At,eşek,katır,sığır,koyun,keçi,deve sürülerim olduğu için sıkıntım,tasam yoktu.-Ama- üzüntü bana tez ulaştı.üldüm ne yazık.-Olsun-sizlere kurban olayım. Benden kalanları yakınlarıma-töreye göre- bölüştürün. Pars yılı gelmeden törenimi yapın. ülkem uğruna er gönderdim. ğSavaşta-yalınayak, aç kaldığımda bir yerine sekiz er yitirdim.Güçlü ulusum ğsakın- dağılmayın. İlimizin töresinden ayrılmayın. İlhanğım,halkım başka umar yok. Ben Urungu, ilhanım Kölüg Tok Bögü Terkinğinin beği olduğumdan ona er verdim.Kürt ülkesinin hanı ğoldum-..Ben Urungu, Alp unvanıyla onun yanında savaşa katıldım. Otuz dokuz yaşındayım. Gök Tengriğnin güneşi,ayı gibi yittim.Ne yazık sizlerden ayırıldım. İlhanğım, ne yazık ki,ülkeme,sizlere doyamadım. İlhanğım ne yazık ki ulusumdan ayırıldımğ Yakınım olan yüz eri kışkırttığım, yüz er ile elli öküz ele geçirdiğim -suçlamasıyla- ne yazık ki Kuyda konçuyu eşimden, sizlerden, öz oğlumdan, hepinizden ayırıldım.

Açıklamalar:

1-Yazıda keş ve keşig sözcükleri geçmektedir.Keşig: Okluk (sadak) anlamına geldiğine göre, keş/geş sözcüğünün Elegeş anlamlarında kullanıldığı görüşündeyiz. . .

Altunlıg keşigin bangtım belde/.Altunlu okluğumu bele taktım. Bu anlatım ya savaşa katılma anlamına geliyor ya da unvan verilirken tören gereği silah kuşanmayı anlatıyor. Biz savaşa katılma olayını daha uygun bulduk. Savaşa katıldım olarak algıladık. Alp Urunguğnun bir etkinlik sonucu öldürülme olayını anlatmak için adırıldım/ayırıldım sözcüğünün özellikle kullanılmış olduğu anlaşılıyor. .

2- Dört ayak-sekiz ayak sözcükleri sanıyoruz hayvanlardaki tek toynaklılar ile çift toynaklıları belirtmek amacıyla kullanılmış olmalı.

3- Yazıtta geçen Kürtlerğin Turansal kadaş sözcüğü, ne ilginçtir ki Kasit kralları olan Kadaşman Enlil-Kadaşman Harbe-Kadaşman Targu- gibi adlarda da geçmektedir...(Targu Mureş/Tirgu Mureş ğMacarcağ Romanyağda ırmak,Tirgu-Jiu ğMacarcağ Romanyağda kent.) Kadeş kenti Suriyeğde tarihsel kent..

Kasitler bilindiği üzere İ.ü. 1700-1200 yılları arasında Zagros Dağları ve Mezopotamyağda devlet kurdular,Babil bölgesine.Kerkük ovalarına, Süleymaniye yörelerine yerleştiler.Gandaş adlı bir öncüleri vardı. Sümer diliyle yakınlıkları olduğunu anladıklarından . bu dili yeniden gündeme getirme çalışmaları yaptılar.

4-.ABD,İngiltere,Fransa günün birinde petrol konusunda sıkıntı verecek olası bir Türkiye,Türkmen yakınlaşmasını istemediklerinden petrol bölgesinde Türkmenlerğin çoğunlukta olmasını da istemezler. Bu nedenle türlü kışkırtmalar nedeniyle Türkmenler, gerek Araplarğdan gerekse Kürtlerğden çok baskı gördüler. Bir ara Araplar Kürtlerğe, Kürtler Türkmenlerğe kıyım yaptı. Saddam Hüseyin Hitlercilik oynamaya kalkıştı.O yörelerdeki toplulukları Araplaştırmak istedi yani arabizasyon politikası izledi. Kimi yerlere Arapları yerleştirdi. Bu yüzden çok sayıda Türkmenler yerlerinden yurtlarından edildiler. Türkmen kızları zorla Araplarğla evlendirilmeye kalkışıldı. Birçok Türkmen öldürüldüler.Yapılanlar kesinlikle bağışlanacak,görmezlikten gelinecek olaylar değildir.Ancak biz bunlara bakarak öfke ile,önyargılarla haydi Araplar böyle yaptı Kürtler Türkmenlerğe karşı neden çok kötücül etkinliklerde bulundular? Eğer Türk soylu olsalardı bunları yaparlar mıydı? Gibi sorular sormayı gereksiz buluruz.Bu nedenle onları Turan topluluğundan dışlayamayız. üünkü sayısız örneklerinde görüldüğü üzere aynı oymağın,aynı dili konuşan,aynı gelenekleri üleşen toplulukların arasında bile birçok çekişmeler,kanlı kavgalar olabilmektedir. Kürtler dış güçlerce kışkırtılmışlar, tarihsel bir yanılgıyla böyle davranmışlardır. Dış güçler iki topluluğu birbirlerine öylesine düşman etmişlerdir ki artık onlar birbirlerine diş bileyen,birbirlerine kinle,öfke ile bakan düşman kardeşler durumuna gelmişlerdir.. Kürtler, Kürt adı,Kürdistan adı geçen kimi belgeleri kanıt olarak ileri sürerek petrol yörelerinin ıssı biziz,egemeni de biz olmalıyız demekteler. Türkmenler de güçlü ve inandırıcı bilgi ve belgelerle hayır buraların gerçek ıssı,egemeni biziz ama gelin birlikte barış içinde yaşayalım demekteler. Kürtlerğin Turan soylu olduklarını iyi bilen dış güçler Kürtlerğin Turansal düşüncelere yönelmemeleri,Turansal tutkulara kapılmamaları için sürekli olarak onların -bugünkü anlamda- ulusalcılık duygularını körüklemektedirler. Onlar için petrol kaynakları bakımından önemli olan Kürt Türkmen ve Türkmen Kürt anlaşmazlığıdır.Gene bugünkü anlamda Kürt ulusalcılığıdır. İsteriz ki Türkmenlerğle Kürtler bu oyuna gelmesinler. Duygusal davranışlardan kaçınsınlar.Nefret duyguları yadsımalara kaynaklık etmemeli. Değindiğimiz konularda acaba gerçekten bu böyle olabilir mi diye dingin bir biçimde düşünme olanakları aranmalıdır. Bu bağlamda örneğin, Bulgarlarğın dillerine bakarak onların Slav soylu sanılması ne denli yanlış ise Türkmenlerğin de Kürtlerğin dillerine bakarak onları Pers/Fars kökenli diye algılamaları,tanımlamaları o denli yanlıştır. üok yanlıştır.

Kısaca anlattığımız Türkmen-Kürt ilişkilerindeki çalı dikenleri nedeniyle Türkmenler Elegeş Yazıtığndaki Alp Urunguğnun Kürtlüğüğne sıcak bakmadıkları gibi böyle bir savı kökten yadsıyorlar. Daha ötesi kört sözcüğü bugünkü Kürt anlamına gelmez diye kesin konuşuyorlar. Böyle bir nesne kesinlikle olamaz diye dayatıyorlar. Onlara göre yazıt .(men körtül kan Alp Urungu) biçeminde okunduğunda (Ben Kürt İliğnin Hanı Alp Urungu) olarak değil (Ben Güçlü Han Alp Urungu) olarak anlaşılmalıdır ve buradaki "körtül kan" ifadesi "kürt ilhanı" değil, "güçlü han" anlamına gelir... "Körtül" kelimesi "güçlü", demektir diye görüşler ileri sürülüyor. Bunlar tümden duygusal ve dayanıksız görüşlerdir. Her anlatımı saygıyla karşılarız ama bu görüşlere katılmamız olası değildir. üünkü kört sözcüğünün anlamı güçlü olabilir ve öyledir de.. Bu bize göre Kürt sözcüğüne verilen başka anlamların arasında en doğru olanıdır.Kört/kürt ve yazımızın kapsamı içinde değindiğimiz pek çok örnek aynı sözcükten türemedir. Kört sözcüğüne kürt, kürt sözcüğüne kört denilse bile aralarında anlam ayırtı yoktur. Eğer körtül sözcüğü Kört/Kürt eli anlamında değil güçlü anlamında kullanılmış ise o zaman yazının körtül biçiminde olmaması körtlüğ biçiminde yazılması gerekirdi.(atlığ-başlığ-kutluğ-karluğ-kanklığğ. sözcüklerinde olduğu gibi) üünkü adlardan sıfat üretilmesi o dönemlerde böyle yapılırdı. (atıl-başıl-kutul-kankıl ğolarak değil.).Olaya, kört ve ül gibi değişik anlamları olan iki sözcükten yapılan bir tümleme olarak bakmak gerekir. Körtül yazılmış olsa bile bu Kört ül olarak okunmalıdır.Ayrıca yazıtta sözcüğün Kört-el değil Kört-ül olarak yazılması anlam değişikliğine de neden olmaz..Buradaki ül sözcüğü el/il sözcüğünde olduğu gibi doğrudan ülke-yurt-ulus anlamına gelir.. Bu nedenle Kört ül tümlemesi tartışmasız Kürt ülkesi demektir.El/il sözcüğü de bilindiği üzere yerine, çağa,duruma göre, oymaklar, boylar, budun,topluluk anlamlarında da kullanılmıştır.

Eğer bu uzunca yazımızda Kürtlerğin Orta Asya doğumlu olduğunu kanıtlayan izler sürmeseydik biz de Türkmenlerğin ileri sürdüğü bu sava katılabilirdik.Ama ortada nice kanıtın yanında yok edilemez,silinemez bir Halaç gerçeği vardır. Türk sözcüğünün kimi yörelerde ve dönemlerde törk-törük biçimlerine dönüşmesi gibi Kürt sözcüğü de kimi yöre ve dönemlerde kört-körüt biçimlerine dönüşmesi doğaldır. Zaten öyle olmuştur. Yazıtlarda hakanların egemeni oldukları budunları belirtmesi bir kimlik bildirgesidir.Kimi hakanlar için böyle yapılmıştır. Kimi hakanların da hangi ulusu yönettiği yazıtın içinde belirtilmiştir.

Bu iki ulus Oğuz Han döneminden önce de vardı. Oğuz Han döneminde de. Oğuz Kağan Destanığnda Kürt Ulusuğnun adı belirtilmiyor ama Oğuz Kağanğın yönetiminde olduğu anlaşılan bu ulusun bireylerinden birini -Tömürdü Kağulğu- Oğuz Kağan seçip görevlendiriyor. Bu olaydan sonra Kürt kökenli Kalaç/Halaç boyları oluşuyor. Gene Oğuz Kağan Destanğında Türk Ulusuğnun adı belirtilmiyor ama Oğuz Kağanğın yönetiminde olduğu anlaşılan bu ulusun bireylerinden Uluğ Türük unvanlı ak sakallı,kır saçlı,deneyimli,anlayışlı, yaşlı bir kişi,Oğuz Kağanğın danışmanlığını yapıyordu... O kişi Türk ulusundan olduğu için yüce,büyük anlamında Uluğ Türk diye anılmaktaydı. Demek ki, adı becerikli,verimli,erkeli (enerjik),güçlü anlamlarına gelen (Kört/Körüt/Kürtü/Kürt) soyu ile adı güzel,alımlı,diri,atılgan anlamlarına gelen (Törk/Törük/Türük/Türk) soyu birlikte yaşamaktaydılar. Tüm bu ayrıntıların yanında biz bu iki ulusun Kırgızlarğla köken bağlantılarının olabileceği görüşündeyiz.

>*<

Hunlarğın başbuğu Oğuz Kağanğın egemenlik alanları Göktürklerğe, Uygurlarğa ve diğer kimi Turanlı devletlere de egemenlik alanları olmuştur. Oğuz Kağanğdan türeme soyların,Oğuz Kağanğın adlandırdığı boyların,toplulukların yöneticileri, Oğuz Kağan döneminin birliğini oluşturan kimi Türk uluslarının hakanları, ilerideki yıllarda da -özel anlamlarını koruyarak genel anlamda-örneğin Göktürk adlı bir oymaktan doğan Göktürklerğde de hanlar,kağanlar, süel komutanlar,oymak başları,devlet yönetiminin ileri gelenleri, Türk Oğuz beğleri olarak anılagelmişlerdir. Bu nedenle Kürt hanları da Oğuz beğleri arasındadır..üünkü Kalaç unvanı Oğuz Kağan dönemindeki Kürt ulusundan bir bireye verilmiştir. Alp unvanıyla onurlandırılan kimi ülke yöneticileri şunlardır: Alp Er Tunga-Alp Urungu-Alp Kutluğ Bilge Kağan-Alp Uluğ Kutluğ Bilge Kağan-Alp Külüg Bilge Kağan-Alp Bilge Kağan-Alp Bilge Tengri Uygur Kağan- Alp Külig Bilge Kağan-Sultan Alp Aslanğ. Bu Alp bağlantılı çizginin İskit/Saka-Kürt-Uygur-Selçuk yönünde yürümüş olması ilginç değil mi? Anadoluğnun kapısın açmakta Kürtlerğin Alp Aslanğa yardımcı olmaları belki bir gizem olarak Alp sözcüğünde saklıdır.Kim bilir?

>*<

Kürt Hanı Alp Urunguğya ulaşmak için sayısız olayların yaşandığı dönemlerin ayrıntılarına girmiyoruz.Ancak çok kısaca şu bölümlere değinmekle yetineceğiz:

üçüncü Göktürk dönemi (Kutluğlar) (682-745)

Hun Devleti yıkılınca geriye Oğuz kökenli pek çok budun kaldı. Bu toplulukların katkısıyla Tabgaçlar, Avarlar, Göktürkler ve diğerleri gibi güçlü devletler kuruldu. Ancak Oğuz kökenliler bu devletlerin en önemli öğeleri oluyorlarsa da uyruk olma durumlarında bile önder,yönetici olma dürtülerine engel olamıyor, sürekli baş kaldırıyorlardı.Alp Urunguğnun 39 yıllık yaşamı, Oğuz boyları ve onların yandaşları ile Göktürklerğin üçüncü dönemi olan Kutluğlar ve onların yandaşları arasındaki üstünlük çekişmelerine,bundan dolayı çıkan yeğin savaşların, yoğun siyasal,yönetsel çalkantıların olduğu bir dönem içinde geçmiştir.Yazıtlarda kral olan iki BüGü adı geçmektedir. Bunlardan birinin tahta geçişine dek ve ondan sonraki dönemde yaşanan taht olayları kısaca şöyledir:

682-693 İlhan: Kutluğ Kağan.11 yıl tahtta kaldı. Büyük Komutan Tonyukuk ile üinlilerğe ve onlarla anlaşan Oğuzlarğa karşı bağımsızlık savaşı açtı.. üinlilerğle pek çok savaşı yaptı. .Böylece Gansuğdan Pekinğe Kingan Dağlarığndan Altay Dağlarığna dek Türk İlleriğni buyruğu altına aldı. üinğdeki üıtanlarğı etkisiz duruma getirdi.Kırgızlara egemen oldu. Böylece tüm görkemiyle Göktürk hakanlığını yeniden kurdu. Devleti, ülkeyi yeniden derleyip toparladığı için kendisine Yüksek Devlet Kuruluğnca İlteriş unvanı verildi.Aynı kurul 682 yılında onun hakanlığını onaylamıştı. Bu hakanlığa Göktürklerğin üçüncü ya da Kutluğlar dönemi denilmektedir.İlteriş Kutluğ Kağan bir savaşta öldü.

693-716 İlhan: Kapagan Kağan. İlteriş Kutluğ Kağanğın kardeşi. 23 yıl tahtta kaldı. üinğde üıtanlarğı yendi,Kıpçaklarğı, Oğuz boylarından Bayırkularğı denetimi altına aldı. Bayırkularğla yaptığı savaştan dönerken tuzağa düşürülüp 51 yaşında iken öldürüldü. ülünce ülke karıştı.

716 İlhan :BüGü Kağan Kapagan Kağanğın oğlu. Birkaç ay tahtta kaldı. Oğuzlarğın yeniden başlattığı ayaklanmaları bastıramadığı için Yüksek Devlet Kuruluğnca tahttan indirilerek öldürüldü. 33 yaşındaydı.

716 İlhan: İni Han.Bögü Hanğın kardeşi Taht kavgasına girişmiş aynı yıl öldürülmüştür

716-734 İlhan: Bilge Kağan. İlteriş Kutluğ Kağanğın büyük oğlu. 18 yıl kağanlık yaptı. 51 yaşında iken öldürüldü.

734-739 İlhan:İçen Bilge Kağan Bilge Kağanğın büyük oğlu. 5 yıl kağanlık yaptı.

739-741 İlhan: Bilge Kutluğ,Kağan. İçen Bilge Kağanğın kardeşi.2 yıl kağanlık yaptı.. üldürüldü.

741-742 İlhan: Penge Kağan. Bilge Kutluğ Kağanğın küçük kardeşi. 1 yıl kağanlık yaptı.

742 İlhan:Süyen, Kağan Bilge Kağanğın üçüncü oğlu.

742-744 İlhan:üzmiş Kağan. Penge Kağanğın oğlu. üldürüldü.

744-745 İlhan: Peymey Kağan. üzmiş Kağanğın kardeşi.

Dokuz Oğuzğ On Uygur (UYGURLAR) döneminde adı geçen diğer BüGü Kağanğın tahta geçişine dek ve ondan sonraki dönemde yaşanan taht olayları kısaca şöyledir:

712-745 İlhan: Kutluğ Bilge Kül Kağan. 33 yıl tahtta kaldı. Götürk Devletiğni 745 yılında yıktı.Uygur İlhanlığığnı kurdu.

746-759 İlhan: İl-Etmiş Bilge Bayınçur Kağan. 13 yıl kağanlık yaptı.

759-779 İlhan/İdikut:: İl-Tutmuş Alp Külüg Bilge BüGü Han. Bayunçur Kağanğın büyük oğlu Tay Bilge Yabgu öldürüldüğü için diğer oğlu Bögü ilhan oldu. 21 yıl devleti yönetti.Başarılı yönetimi nedeniyle o da Büyük Türk Hakanları arasında yer almıştır. Tibetğe düzenlenen bir seferde Mani dinine girdi. Onun yaşantısı bir Uygur efsanesine konu olmuştur.

Görülüyor ki Alp Urunguğnın yazıtında geçen Bögü adına iki ayrı yerde rastlanmaktadır. şimdi sorun Alp Urunguğnun hangi Bögü Hanğın döneminde yaşadığıdır. Yukarıda değindiğimiz Göktürk soylu Kapagan Kağanğın oğlu Bögü Kağan birkaç ay ilhanlık savlarında bulunmuş,öldürülmüştür.(716) Alp Urungu bu dönemde yaşamış olsaydı bile Bögü Kağanğın birkaç aylık yönetimi süresinde Urunguğnun onun buyruğunda beğ olarak hanlığa hazırlanması, alplık unvanını alması ve hanlık orununa geçmesi,getirilmesi olası görülmüyor.

Bu durumda Alp Urungu 712-745 yılına dek Uygur kralı olan,Doğu ve Batı Göktürk Hanedanlıklarığnı 745 yılında yıkarak .Büyük Türk Hakanı olarak anılan ve. 746 yılında ölen Uygur İlhanğı Kutluğ Bilge Kül Kağan döneminde 725 yılında doğmuş olmalı. Alp Urungu Kutluğ Bilge Kül Kağan öldüğünde 20 yaşındaydı ve tigin unvanı taşıyordu. 746-759 yılları arasında Uygur ilhanı olan İl-Etmiş Bilge Bayınçur Kağanğın 13 yıl bağlaşığı oldu. Bayınçur Kağan öldüğünde Alp Urungu 33 yaşındaydı.. Ona Alp unvanı savaşlarda gösterdiği kahramanlıklardan dolayı bu kağanca verilmiş ve unvanı töreye göre Urunguğnun kendi devletinin kurultayınca onanmıştır. Aynı kurultay onun babasından kalan hanlık orunu da onaylamıştı Yukarıda değindiğimiz gibi Kutluğ Bilge Kül Kağanğın büyük oğlu Tay Bilge Yabgu öldürülünce onun yerine diğer oğlu İl-Tutmuş Alp Külüg Bilge BüGü Han 759-779 yılları arasında Uygur ülkesiğnun ilhanı oldu. Alp Urungu ömrünün geri kalan yıllarında 6 yıl İl-Tutmuş Alp Külüg Bilge Bögü Kağanğın bağlaşığı oldu. Gerçekten de çok genç yaşta öldü. Yazıtın anlatımından anlaşıldığına göre Alp Urungu Bögü Kağanğı sevmiş ve saymıştır. Alp Urungu ve benzerlerinin hanlık unvanları ilhanların yanında bir aşama geriye yabgu düzeyine iniyordu. Uluslar birlikteliğini kesin olarak ilhan (imparator) yönlendiriyordu,son söz onundu ama olayları danışma ve irdeleme konularında yüksek devlet kurulunun yanında hanlardan oluşan kurultaylar da söz ıssı idiler. Ayrıca kimi konularda deneyimli yaşlı bilge kimselerin de görüşleri alınıyordu.. [Tarih kayıtlarında İl-Tutmuş Alp Külüg Bilge BüGü Han biçimindeki övgü ve tanıtım içerikli ad ve unvanların Elegeş Yazıtığnda Kölüg Tok Bögü Terkin olarak geçmesi, yazıt yazıcınsın, ya da yazıyı hazırlayanın ölüm olayını ve ölen kişinin duygularını kısa ve öz olarak anlatma yolunu yeğlemesinden kaynaklanmış olmalı.]

Alp Urungu, Bögü Hanğın karşıtlarınca uydurma bir gerekçe ile suçlanarak öldürülmüş olabilir.. Belki katıldığı bir savaşta ölmüştür. Belki taht kavgasına karışmış olmasından dolayı öldürülmüştür. O dönemlerde yaşananlardan dolayı bu konuda pek çok oranlamaların, olasılıkların olduğunu söyleyebiliriz ama Alp Urunguğnun ölümünün gerçek nedenini söylememiz ğşimdilik- olası değildir. üünkü Alp Urungu başkaldırıların,savaşların, öldürümlerin, siyasal çekişmelerin, taht kavgalarının,geçici barışların, düzençlerin (entrika),belki şaman,Mani,Budist inançlılar arasındaki tartışmaların, boylar, budunlararası anlaşmaların, anlaşmazlıkların,nice komutan ve devlet görevlilerinin sürgün edilmeleri,öldürülmeleri gibi gerçekten olağanüstü karışıklıkların,çalkantıların olduğu,kargaşaların,türlü boyutlardaki çetin ve kötü olayların geçtiği yıllarda yaşamıştır.(740-779) Biz Alp Urangu ile ilgili olarak kimi tarihsel sayıt (rakam) ve dönem saptamaları yaptık. Ancak bu sayıtlar ve dönemler, konuların uzmanları olan tarihçilerce değiştirilirse bunu saygıyla karşılarız. Böyle olsa da çok önemli boyutlarda ayırtlıkların olabileceğini sanmıyoruz.] Tüm bunlar bir yana bu etkinliklerin,bu görüntülerin arasında bizce hepsinden önemli olan Turansal kökenli bir Kürt Ulusuğnun var oluşunun belirtilmesi,vurgulanmasıdır..Alp Urunguğnun yaşadığı dönemde Turanlı boylar değişik kimliklerle,karışık olarak yaşıyorlardı. Birbirlerinin Turansal kökenli olduklarını bile bile egemenlik çekişmeleri içindeydiler. Kürt topluluklarının devlet çatısı altında toplanmış bölümünün Uygur İlhanlığığnın içten bağlaşıklarından biri olduğu anlaşılıyor. Alp Urunguğnun hanlığını yaptığı Kürt Ulusu Oğuz Kağan döneminden önce de vardı. Kürtler Oğuz Kağan döneminden Alp Urunguğnun ölümüne değin aşağı yukarı 900 yıl varlıklarını sürdürmüşlerdir. Kürtlerğin Oğuz Kağanğdan önce yaşadıkları dönemin süresini bilemiyoruz. Sakalar öncesinin süresini de bilemiyoruz..Milattan önceki İskit/Saka döneminin başlangıcı olan M.ü.1200 yılına Alp Urunguğnun ölüm tarihine dek olan 764 yıllık süreyi eklersek yaklaşık 1964 yıllık bir dönem ortaya çıkar.Yuvarlak hesap 2000 yıl. Buna Alp Urunguğnun ölümünden sonra günümüze dek geçen 1241 yıllık süre eklenirse Kürt varlığının kolaylıkla saptanabilen gerçek ömrü yaklaşık 3200 yıldır. Bu sayıt (rakam) çok doğal olarak Kürt ulusunun ömrünün en az 4000 yıl olabileceğini de düşündürmektedir.Bu durumda Kürtler bize göre 4000 yıl önceden bu yana Turansal Kürt adını taşımaktadırlar.Bu süre belki daha uzundur.. Kürtlerğin belki Türklerğden daha öncelere veya sonralara dayanan ya da eş sürede varlık gösterdikleri bir geçmişleri vardır.Bunları şimdilik bilemiyoruz..

Bu değindiğimiz konular çerçevesinde, bu yadsınamaz gerçekler karşısında ğBen Kürtğüm.ğ diyen biri, bilmeden,ayırtına varmadan da olsa Turan kökenli bir ulustan olduğunu söylemiş, Oğuz Kağan öncesi dönemlerde de var olduğunu, en az 4000 yıllık bir geçmişten geldiğini, vurgulamış olur. Hangi nedenden olursa olsun Alp Urunguğnun ölümü, Kürt adının Türkçe, Kürtlerğin Türk soylu olduklarını kanıtlayan bir anıtın dikilmesine neden olmuştur. Bu bakımdan İranğın batısı, doğu Anadoluğnun güneyi, Irakğın kuzeyindeki bölgelere Kürdistan denilmesini kesinlikle yadırgamıyorum. Bu adı Türkistan,Türkmenistan,Kazakistan,Kırgızistan,üzbe kistan ve diğerleri gibi Turanlı bir ulusun konuşlandığı Türkçe bir yer adı olarak algılıyor, mutlu oluyor ve kıvanç duyuyorum. Bu nedenle de bölücüleri,kan dökücüleri,düzmece Kürt yandaşlarını, kimi amaçları için Kürtlerği sürekli kışkırtan yurt içi ve yurt dışı tüm odak,örgüt ve kişileri ulaşamayacakları ereklerin uğraşıcıları olarak görüyorum. Buralara yerleşen Kürt soyunun Farsça ağırlıklı bir dil edinmelerinin nedenlerine yukarıda ve ayrıca II.Bölümde değindik. Bu dile bakarak ya da Kürt adını oraya buraya çekerek Kürtlerğe köken arama çabalarını anlamsız buluyoruz. Zaten bu nedenle bu gereksiz yollara başvuranlar, tümü kurgulara dayalı savlar ileri sürmektedirler. Elegeşğte, Kürt adı geçen yerleşim yerlerinde, Halaçlarğin izlerinde kimi yeni bulgulara ulaşılabilir. Bulgar budununun başına gelenler kimi bölgelerde Kürtlerğin başına gelmiştir. Ancak Kürtlerğin bu tarihsel olgular nedeniyle üç yönlü dilleri olmuştur. İlki, Türkiye dışında Kürt adıyla yerleştikleri Macaristan, Romanyağnın Transilvanya bölgesi, Dağistan,Mugan,Hazar çevresi ve diğer kimi yörelerde olduğu gibi Turansal kökenli dilleri olan gerçek Kürtçe.. İkincisi dünkü ve bugünkü Halaçlar/Kalaçlar adı verilen Kürtlerğin konuştuğu gene Turansal kökenli kendilerine özgü olan yalın dilleri öz Kürtçe. üçüncüsü Türkiyeğde konuştukları gerçekte köken dilleri olan Türkçe. Diğeri ana dilleri olan sonradan edindikleri Kürtçe. Günümüzde Kürtler bu dilleriyle basın yayın ve müzik yaşamında etkinlik göstermektedirler.Bu konuda ABğnin istemleri doğrultusunda gereksiz engeller kaldırılmıştır.Türkçe yüzyıllardır kimi topluluklar arasında ortak anlaşma dili olarak görev yapmaktadır.. Türkiye yüzyıllardır ülkedeki toplulukların konuştukları kendi anadilleri üzerinde baskı kurmamıştır. Ancak devletin hizmet ve işlem dili Türkçe olması kuralına uyulmuştur.

Yüzeysel olarak yazımızın içeriği ile bağlantısı yokmuş gibi görünen bir konuda Türk Ulusu gibi demokrat ve hoşgörülü davranmayan devletlerden birini örnek göstermek gereksinimini duyduk.:

Fransızlar 1634 yılında Fransız Akademisi adı altında bir kurum oluşturmuşlardır. Bu kurum Fransız ulusalcılığının çekirdeği olarak birçok işlev üstlenmiştir.Bu kurum ilkin 1539 yılında başlatılan Fransağnın dili kralın dilidir etkinliklerini pekiştirmekle, yoğunlaştırmakla işe girişmiştir. Bu kurum her yönü, her konusu ve her öğesiyle tek devlet tek ulus,tek dil olgusunu kuruluşundan bu yana işleyegelmektedir. Fransız aydınları,dil konularının bilginleri bu çalışmalara aralıksız katkıda bulunarak Fransızcağyı vatandaşlarının, devletlerinin, eğitimlerinin, edebiyat ve sanatlarının, dinlerinin, diplomasilerinin tek dili,sömürgelerinin ortak anlaşma dili durumuna getirmişler,. Fransızcağnın uluslar arasında önemli bir yer edinmesini sağlamışlardır. Dil konusunda bu çalışmalar yapılırken Fransız kökenli halkların konuştuğu Fransızcağyı da özenle değerlendirmişlerdir. Ama aynı Fransızlar, 2500 yıl önce ya da kendileriyle birlikte 1500 yıl önce Fransağya yerleşmiş olan çok sayıda değişik kökenli toplulukların anadillerini konuşmasına Fransız Akademisiğnin kurulmasından sonra (1634) ağır yasaklar getirmişlerdir. Bu yasaklara uymayanlar yani köken dillerini konuşanlar ya idam ya da hapis edilmişlerdir. Bu cezalar verilmeden önce de bu suçu (!) işleyen kişiler üzerlerinde örneğin ğBu aşağılık hayvan Britonca konuştu.ğ diye yazılı levhalarla türlü kötücül tepkiler alması için halkın arasında dolaştırılıyorlardı. Fransızlar, evrensel boyutlu yüzkaralarını,utanmazlıklarını unutturmak için bu konulara hiç değinmezler. Onlar unutsunlar ama biz özellikle unutmayalım ve sık sık dile getirelim. Bize azınlık dilleri diye baskı yapan devletlerin her nesneden önce, yeryüzü ülkelerine örnek olsun diye yukarıda değindiğimiz konuda Fransağyı kınayan bir açıklama yapmasını bekleriz. Aradan çok yıllar geçmiş diyerek geçiştirmek,umursamamak günümüzde sunulmak istenilen çağdaş insanlık öğretilerine aykırı düşer. Bu konu resimlerle,film,öykü ve romanlarla,yontularla gündemde tutulmalıdır. Bu konuda öğrenciler arasında türlü çalışmaları içeren yarışmalar düzenlenmelidir. .

********

BüLüM:II

Bu bölüm I. Bölümün içeriğindeki kimi konulara değinmekle birlikte onların yinelenmesi amacını taşımaz. Bu bakımdan konular bu bölümde daha ayrık,daha değişik bir biçimde sorular ve yanıtlar olarak ele alınmıştır.

Kürtlerğin yüzlerce yıl bilinçli ve tasarımlı olarak devlet kurmaktan kaçınarak tarihsel varlıklarını sürdürmüş olmalarının altında yatan gerçeği öğrenmek isteği de beni bu konularda düşünmeye yönelten bir başka etken olmuştur.Kürtlerğin yıllar yılı süren özerklik amaçlı kalkışmalarını arada bir kimi yanardağların patlayıp dinginleşmesine benzetirim. üzellikle son yıllarda kimi ülkeler dayatıyla Kürtlerği neden ayrı bir ulus olarak gündemde tutmaya başladılar? Kimi Batılı ülkeler, ABD neden Kürtlerğe bu denli yakınlık ve ilgi göstermektedirler? Bunun yanıtı şöyledir: Başta petrol. İkincisi Kürtlerğin Türklerğle soydaşlığı anlaşılırsa Ortadoğuğdaki çıkar dengeleri bozulabilir korkusu. Bu nedenle Batılı kimi odaklar Kürtlerğin ulusalcılıklarını işlemekle kalmamışlar, onları yıllar yılı Türkiye karşıtı kışkırtmalarla da yönlendirmeye çalışmışlardır. Ellerindeki tek koz Kürtçe denilen dildir. Diğer dayanakları tümüyle varsayımlardan türetilmedir.

Türklerğin geçmişlerindeki dönemlerinde bilindiği gibi Orta Asyağdan Avrupağya sayısız Turan kökenli ulusların,toplulukların göçleri oldu. Bunların tümü dillerini,törelerini koruyamadıklarından kimliklerini yitirdiler. ürneğin büyük Bulgar İlhanlığığnın (imparatorluk) adından başka Turansal izi kalmadı. Kurt Hanğdan (584) başlayan Bulgar Hanlığığnın tarihsel yürüyüşü Teletz Hanğdan (764) sonra ilhanlığa dönüştü Toktu - Pagan - Telerik - Kardam - Kurum - Omurtag - Balamir derken ilhanları Presiyan oldu (836). Ondan sonra İlhanlar Boris (852-889) gibi Slav ve Hıristiyan adları almaya başladılar.. Böylece Türk kökenli büyük bir ulus Slavlaştı-Hıristiyanlaştı. Hıristiyanlaşmasına diyecek bir nen bulunamaz.üünkü mani inancında idiler. Soyut Tanrı inancı olarak Müslümanlığı da seçebilirlerdi.. Dillerini yitirmeselerdi bugün Türkçe konuşan ama Hıristiyan bir ülke olurlardı. Bize göre Kürtlerğin bir bölümü de aynı durumla karşılaşmışlardır.Perslerğin, Saka İlhanı Alp Er Tungağyı öldürdükten sonra (M.ü. 624) Büyük İskenderğe yenildikleri (M.ü.331) yılına değin geçen süre 293 yıldır.Bu sürede İranğın batısı,Türkiyeğnin güney doğusu ve Kuzey Irakğtaki Kürtler Perslerğin egemenliği altına girdiler. Dolaysıyla Farsça, dillerine ağırlıklı olarak karıştı. Zamanla. kendi dillerini unuttular.Turanlı Bulgarlar da Kurt Hanğdan (584) Bogoris Hanğa dek (889) yılları arasında yavaş yavaş Slavlaştılar. Bu süre de 305 yıldır. İki büyük Turansal ulusun yaklaşık 300 yıl içinde dilleri tümden değişti Yalnızca ulusal köken adları anı olarak kaldı.

Biz Kürtlerğle ilgili birkaç konuyu soru yanıt biçimde irdelemeye çalışacağız.

Soru: Kürtlerğin Türk kökenli olduklarını kanıtlayacak bir belge, bir kalıt var mı?

Yanıt: Kürtlerği ilgilendiren ve Kürtlerğin Türk soylu olduklarını kanıtlayan belge tarihe Elegeş Yazıtı olarak geçen yazıttır. Bu yazıt Yenisey Irmağı'nın güney kollarından, Türklerğin Ulu(kem) dedikleri ırmağa karışan Elegeş üayı kıyısındadır. Birçok yazıtların bulunduğu bölgede bir zamanlar Altı Oğuzlar ile Kürt Hanlığı vardı. Elegeş yazıtı 2.20 metre yüksekliğinde,60 santim eninde bir taş anıttır. 12 satır içerir. Diğer yanları silinmiştir. Bu Orhon abecesi ile yazılmış yani öz Türkçe olan bir KüRT anıtıdır. ğBen Kürt elinin Hanğı.....ğ diye başlıyor. Bu Elegeş yazıtından oralarda bir Kürt eli (ulusu) bulunduğunu dolayısıyla bir Kürt vatanının olduğunu bir Kürt hanının ağzından öğreniyoruz. Bu han Alp Urunguğdur. Herhalde oralarda bir Kürt ülkesi, bir Kürt ulusu dolaysıyla bir Kürt yönetimi (devleti) olmasaydı birisi durup dururken kendisi için ğBen Kürt elinin Hanı Alp Urunguğyumğ demezdi değil mi? Zaten yazıtta ğülkem - devletimğ sözcükleri kullanılmaktadır. Bu da Kürtlerğin anavatanlarının neresi olduğunu,nerede devlet kurduklarını açıkça göstermektedir. Bu durumda Alp Urunguğnun Kürtlüğü yadsınamaz, aksi düşünülemez bir gerçektir. Sonra bu oymaklar topluluğu olan boy boyutunda değil ulus/budun boyutunda bir topluluktur. üünkü hanlıktır. Bir ilhana bağlıdır. İlhan (imparator) konumunda olanlardan söz edilirken onlara çokluk ilhan değil kısaca kağan/han denilmesi geleneği de vardır. Gene bilindiği gibi ilhanlık birden fazla hanlık üzerinde egemenlik ya da onlarla birliktelik demektir. Hanlıkların yapılanmasında yalnızca bir ulus olabileceği gibi birden fazla ulus ya da çok sayıda boylar da yer alabilmektedir. Kürtler bozkır uygarlığını soluyan,ağırlıklı olarak çobanlıkla geçinen Turansal bir ulustur. Yazıtın belirtmesine göre Han Alp Urunguğnun pek çok sürülerinin olduğu anlaşılıyor. Varsıl bir kişidir.. Otuz dokuz yaşında yani çok genç ölüşü, çevresindekilerden, eşi Kuyda prensesinden, öz oğlundan ayrılışı yazıtta üzüntülü anlatımlarla kendi ağzından dile getiriliyor. Alp Urungu I. Bölümde BüGü HAN diye oranladığımız bir ilhanın bağlaşığı idi. İlhanlık bilindiği üzere yukarıda değindiğimiz gibi imparator,krallar kralı türündeki Türk devlet başkanlarına verilen bir unvandır. Ancak bu unvan kısaca Han /Kağan/Kan biçiminde de kullanılır. (Bumin Kağan, İstemi Kağan, Oğuz Han, Cengiz Han, Fatih Sultan Mehmet Han, Yavuz Sultan Selim Hanğ.gibi.) Bağımsız bir hanın yönetiminde olan devletlere hanlık denildiğine göre [Kazan Hanlığı, Kırım Hanlığı, Kara(han)lılar, İl(han)lılar] da olduğu gibi bağımsız bir Kürt Kağanlığığnın olması çok doğaldır. Ancak güçlerine, konumlarına göre büyük ya da küçük boyutlu ilhanlıkların olması da doğaldır.. Bir ara Oğuz Han/Kağan pek çok Türk soylu budunların başına geçmişti.(üinğden Avrupağya kadar) Hun, Göktürk, Kutluk, Timur İmparatorlukları da öyle değiller miydi?

. Otuz dokuz yaşında ölen Alp Urungu da sürülerinin çokluğundan söz eder. Yurtları Yenisey yöresinde olan Kürtler Türkçe konuşup yazarlardı çünkü Türkğtüler.

Soru: Zazalarğın Türklük bağlantısı var mı?

Yanıt: Bu bağlantı çok belirgindir. Ural/Yayık dağlarının orta ve güney bölümlerinin doğu ve batı bölgelerinde yaşayan Kuman (Kıpçak) bağlantılı BAşKURTLAR yaygın deyişle BAşKIRTLAR yerel ağız olarak BAşKORTLAR bozkır ve ormanlık yerleri yurt edinmişlerdir. Bozkırlarda yaşayanlar diğer birçok Türk boyları gibi çobanlık-göçerlik yaparak ağırlıklı olarak at, koyun, daha az ölçeklerde sığır ve keçi yetiştiriciliği ile uğraşıyorlardı. Bu uğraşılarının doğası gereği kısrak sütünden kımız yapmaktaydılar. Koyunlar da doğal olarak yünü, derisi, sütü, eti için yetiştirilmekteydi İnek sütü de üretilirdi. Uzun yıllar devecilik de yapmışlardı. Başkırtlar bu bölgelere 12. yüzyılda yerleştiler. Başkurtlar kendilerine Başkırt-Başkort diyorlar. Zazalar da kendilerine Kort-Kırt diyorlar. Bunlar Zazalarğın Türklük bağlantılarını gösteren doğru ve gerçek kanıtlardır. İranlılarğın Gurkser yani Kurtbaş/Başkurt adını verdikleri topluluklara Araplar Başgird diyorlardı. Görülüyor ki bu adlandırmalar konuyu Zazalar açısından açıklama yapmaya bile gerek bırakmıyor.

Soru: Araplar Kalaç Türkleriğne neden Kürtler diyorlar?

Yanıt: üünkü Türklerğde kimi boy,oymak adları başbuğların,ilhanların yararlı olan,seçkin kişilere verdiği kimi adlardan türemiştir. Kıpçak, Saklap, Kangaluğ vb. adlarda olduğu gibi. Nitekim Oğuz Kağan çevresindekilerden birine verdiği görevden dolayı Kalaç adını uygun görmüştür. Böylece bu olaydan sonra bu kişinin yeni unvanından dolayı kendine bağlı olanlar,kimi yakınları,kimi soydaşları Kalaçlar/Halaçlar adıyla anılmaya başlamışlardır. Kalaç boylarından olmak büyük bir onur nedeniydi. üünkü adlarını Oğuz Kağan vermişti. Bugün birçok yerdeki Kalaç / Halaç yerleşim yerlerinin adı buradan gelir. Kalaçlar ağırlıklı olarak koyun yetiştiriciliği ile ilgilenmişler, dokumacılığa önem vermişlerdir..Bu oymaklardan, boylardan olan İranğdaki koyun sürüsü sahipleri Halaçlar/kalaçlarğa Araplarğın Kürt demeleri bir büyük gerçeği vurgulamaktadır. O da . Kalaçlarğın köken adları olan Kürt adını kullanmalarından,bu adı unutmamalarından, bu ada kutsallık vererek sarılmalarından kaynaklanır.. İranğdaki halıcılığın ve kilim dokumacılığının acun çapında ün kazanması Kürtlerğin gölgesinde olmuştur. Horasanğda sürü sahibi Kalaç / Halaç Türkleriğne Araplar Ekrad / Kürtler dediler. Neden Kalaç çobanları,Kalaç oymakları demediler de onlara doğrudan Kürt dediler? üünkü Kalaç Türklerği Kürtğtüler. Araplar bu nedenle ve özellikle sürü sahibi Kalaç Türkleriğne Kürtler demek gereksinimini duydular. Onlara doğrudan Kalaç / Halaç diyebilecekleri gibi, Arapça başka bir ad da verebilirlerdi. Kürtlerğin bir bölümü tarihsel yürüyüşlerinde Kalaç / Halaç adıyla kimi etkinliklerde bulunmuşlardır.

Yukarıda değindiğimiz gibi Oğuz Kağan kimi kişileri{Kıpçak- Karluk - Saklap - Kanğaluğ - Kalaç v.b.} gibi özel adlarla onurlandırıyor, onlara ayrıca uygun gördüğü sayıda boy beğlerinin başkanlığını yapma yetkisini de veriyordu. Kimileri böyle orunlarda başarılı olurlarsa daha üst bir orun olan hanlığa ardından yabguluğa-ilhanlığa dek yükseliyorlardı. Kürtler Türk soylu olarak kendi adlarıyla Oğuz öncesi dönemlerde de yaşamış bir ulustu. Ancak Kürtler Kürt adıyla Oğuzlar, Peçenekler, Karluklar, Kıpçak (Kuman), Göktürkler ve diğer Türk ulusları ve Türk siyasal birlikleri (federasyonları) gibi eylem ve etkinlikler göstermediler, ya da gösterme olanağını bulamadılar. Belki başka adlar altında bunları gerçekleştirdiler. Bize göre kimi Kürtler, Türkçeleriğyle ve Kürt adıyla geçen binlerce yıllık yaşamları süresince yurtlarından başka yörelerde yaşamayı, kimi yörelere göçmeyi yeğlediler. Bu etkinliklerini başka adlarla da gerçekleştirdiler. Kimi zaman bulundukları bölge ve yörelerin etkisi nedeniyle sözcüklerinde ünlü ya da ünsüz harf değişikliklerine, dolaysıyla doğrudan Kürt adını amaçlayan ve anıştıran kimi yeni yeni sözcüklerin oluşmasına neden oldu Kimi Batılı ülkelerin abecelerinde ö-ü-ı gibi sesli harfler olmadığı için Orta Asyağdan gelen ünlü harfler o-u ve i harflerine dönüşmüş,i ler kimi ülkelerde y olarak kullanılmıştır..

Soru: Kürtlerğin çağlar boyunca geçirdikleri dönemler özetle hangileridir?

Yanıt: Turanlı soyların karanlık çağları Kürtlerği de bağlar. Bu dönemlerde Turanlı soylar dağınık olarak yaşıyorlardı. Kürtler yukarıdaki bölümde değinildiği üzere kimi Turanlı topluluklar gibi yeryüzünün pek çok yöresine dağıldılar.

Kürtlerğin alaca karanlık dönemleri Sakalarğdan Hunlarğa değin sürer. Bu dönemde Kürtler Avrupağda Latince kaynakların Kürtü - Kurtu -Kürt diye konu ettiği boylar Kürt anlamında sayısız kişi ve yer adlarını bıraktılar. Bu dönemde Orhon ğ Elegeş yazıtları yörelerinde kullandıkları aygıt,araç,abece örneklerini ğKürtler ve Türkler nerelere değin yayıldılar?ğ Sorusunun yanıtında adı geçen bölgelere de birer iz olarak bıraktılar.

Kürtlerğin aydınlık çağı kesin Oğuzlar dönemindedir. Halaçlarğı biz bu çağın en önemli örneği olarak görüyoruz.

Kürtlerğin karışık çağı. Doğu ve güneydoğu Anadolu, Hazar Deniziğnin güney ve batısından,İranğın batısından, Urmiye Gölü ve çevresi Erbilğe,Musul ve Kerkükğe dek bölgelerde Turanlı pek çok Türk boyları ile birlikte Turanlı Kürtlerğle bugünkü anlamdaki Kürtler yüzlerce yıl karışık olarak yaşadılar..Bu nedenle yönetimler Kürt Türk-Türk Kürt alaşımı olarak sürdü. ürneğin şeddatoğulları yönetiminde (952-1076) ağırlıklı olarak bir Turanlı Kürt egemenliği vardı.üte yandan İranğdaki Turanlı boylar, yönetime karşı sık sık ayaklanmaktaydılar ve İran yönetimini sıkıntıya sokmaktaydılar. (Kürtlerğin bulundukları ülkelerde yönetimlere karşı başkaldırmaları Kave döneminden yakın çağlara dek aralıklarla sürmüştür.) İran şahı şah Muhammed Hüdabende kimi kalkışmaları sindirmek amacıyla .. bu Turanlı toplulukları kendi yanına alarak şahsevenler adı altında 1581-1584 yılları arasında bir birlik kurdu...Aynı soydan gelen yani Turan kökenli olan Selahaddin Eyyubi Turanlı Kürt egemenliğini sürdürdü. Ancak onun dayandığı taban ağırlıklı olarak Pers egemenliğinde kaldıkları sürede -M.ü 624-M.ü.331 yılları arasında dilleri değişmiş- bugünkü anlamda gündemde olan Kürt toplulukları idi. Kürtlerğin beğ, kent ya da küçük devletçik boyutunda olan ancak han unvanları ile anılan bir bölümünün İranğın Merv kentinde 1086 yılında doğan Melikşahğın oğlu Selçuklu Sultanı Sencerğin soyundan geldikleri yolunda savlar vardır.Bunlar Selçuklarğın,Gurlularğın ve İlhanlılarğın uyruğunda Herat Bölgesiğnde yaşamışlar Timur yanından bu hanlık soyu(sülale) (1100-1383) ortadan kaldırılmıştır.

Kürtlerğin ulusalcılık dönemi. Bu dönem petrolün erke kaynağı olduğu anlaşıldığı yıllarda İran-Irak ve Türkiyeğde yabancı güçlerce Kürt topluluklarının kışkırtılmasıyla başlatılmıştır. Yabancı güçlerin .çıkarlarına göre kullanabilecekleri oldukça kalabalık bir Kürt topluğu vardı. Tüm sorun onları bir ülkü doğrultusunda toplayabilmektir.O ülkü de bulunmuştur: Büyük Kürdistan ülküsü. Sonuçta bu ülkü ortaya atılmış, yaygınlaştırılmış,bu bölgelerde doğrudan ya da dolaylı olarak çıkarı olan Batılı ülkelerce de onaylanmıştır. Artık Kürtlerğin uluslararasında savunucu odakları,onlara Kürdistan haritaları çizen, onlara arka çıkan örgütleri oluşmuştu.

üyle bir Kürdistan olgusu ortaya çıkmalıydı ki İran,Türkiye, Arap ülkeleri ve özellikle Rusya petrol yataklarından umutlarını tümden yitirmeliydiler. Bu üçlü, Ruslarğın bu bölgelere doğru yayılmasını, Kuzey Irakğa dolaysıyla Basra Körfeziğne girmesini önlemek için I. Acun Savaşığnda Ermeni Devletiğni kurmak sözüyle Ermenilerği olabildiğince kışkırttılar ama Ermeni Devletiğnin değil kurulmasına Ermeni halkın oralarda barınmasına bile sinsi tasarımlarıyla izin vermediler.Onların bugünlü ve dünkü Ermeniğden yana oluşlarının hiçbir gerçekçi,doğru yanı yoktur. Tümüyle yalandır,aldatmacadır. İmgesel olarak çizilen Ermeni haritaları Türklerğden daha çok ABD-İngiltere ve Fransağyı çileden çıkarmaktadır. Türkler bakımından sözde Ermeni soykırımı savları da Ermenilerğe karşı işledikleri korkunç oyunlarının günahlarını bağışlatmak, kendi vicdanlarını rahatlatmak için ortaya atılır.Ermeniler için değil. Kimi ülkeler petrol ya da başka çıkarları için insanları öldürmeyi ama bunu insanlığı aldatıcı tasarımlarla gerçekleştirmeyi çok iyi bilirler.

Bugün Irakğta yaşanan olayların orada demokrasi ve insan haklarının yaşama geçirmek olduğu savları gerçek olabilir. Ama altında yatan amaç yalnız ve yalnız orada olan petrol yataklarının egemeni olmaktır. Yıllar önceden başlayan günümüze dek süren kimi kalkışma,devrim, savaş,gizemli öldürüm olaylarına petrolün neden olduğunu söylemek yanlış değildir. Sorun petrol kaynaklarının bölüşümü,ele geçirilmesi,yağmalanmasıdır. Konunun kısaca ve birkaç yerine değinerek ortaya çıkan görüntüsünü aşağıda belirttik. Buna göre belirttiğimiz her dönemin bir önceki döneme göre petrolün önemini daha da artırdığını göz önüne alarak üzerinde durulması gerekir. Petrol konularında söz ıssı olmak isteyen beş güçlü devlet vardı: ABD-İngiltere-Fransa-Rusya-Almanya. Almanya türlü düzenlerle bu konulardan uzaklaştırıldı. I. Acun Savaşı ve ardından II. Acun Savaşığnda Almanyağnın kolunu kanadını kırdılar. Yeni bir güç olarak ortaya çıkarak Büyük Okyanus ve Hint Okyanusuğndaki ABD ve İngiltereğnin çıkarlarına sıkıntı verme olanağına kavuşan Japonya Atom Bombaları ile sindirildi. Rusyağnın Ortadoğuğya sarkması sürekli engellendi. Fransa olabildiğince kendilerinden ayrı tutulmaya çalışıldı. .Petrole dayalı çıkar çekişmeleri kimi dönemlerde o denli kızışmıştır ki İngiltere ve ABD kardeşler arasında bile neredeyse savaş çıkaracak noktalara gelinmiş fakat iki devlet aralarında çıkacak sıcak savaşların Fransa,Almanya ve Rusyağnın işine yarayacağı düşüncesiyle, savaşmadan çözüm yollarını arayıp bulmuşlardır [Venezüella-Meksika-Kolombiya-Arjantin-Peruğda yaşanan kalkışmaların türlü toplumsal olay ve çalkantıların oluşturucuları ABD-İngiltere ve Fransağnın petrol şirketleri ve onların güdümünde çalışan ulusal duyum alma örgütleri dolayısıyla bu devletlerin hükümetleridir]

Petrolle bağlantılı Irak olaylarına değinmeden önce petrol konusunu şöylece özetleyebiliriz:

1865-1885 yılları gazyağı kullanımı dönemi.

1885-1900 petrol yağlarının uranda(sanayi) kullanılmaya başlandığı dönem.