BAKÝ TUÐ AüIKLADI.

BÝR KÝTABIN TANITIMI VE BÝR GERüEÐE VURGU.

Kitabýn adý Denizlerden Apoya bir ve iki cilt olarak ocak yayýnevi tarafýndan yayýnlanmýþ !!!!

Yazar bir zamanlarýn ünlü Askeri savcýsý A.Baki TUÐ.

Konusu yetmiþli yýllarda yaþanan hadiselere bir bakýþ ve bu arada sonradan türedi yazarlarýn yazdýklarý yalan yanlýþ konulara cevap olacak niteliktedir..

Ýkinci cilt sayfa 849 BASINDAN BÝR KAü üRNEK. (BAþLIKLI BüLüM þüYLE DEVAM EDÝYOR)


GÝRÝþ

BAYPÝPO adlý kitabýn þahsýmla ilgili bölümlerine cevabýmdýrð

DOÐAN KÝTAPüILIK A.þ. GENEL MüDüRLüÐüNE.

SONER Yalçýn ve Doðan Yurdakul tarafýndan derlenen. Doðan Kitapçýlýk tarafýndan yayýnlanan BAYPÝPO adlý kitap yalan ve yanlýþlarla doludur. Bu yalan ve yanlýþlarýn TARÝHÝ kirletmemesi, doðrularýn gelecek nesillere doðrudan aktarýlmasý için, bu tür yayýn yapan, yayýn hayatýna girmek isteyen yazar ve çizerlerin çok dikkatli ve çok hassas olmalarý gerekli olduðu kanaatindeyimð

üünkü TARÝHÝ yazanlar kadar, TARÝHÝ yapanlarýnda TARÝHE karþý gelecek nesillere karþý sorumluluklarý vardýr. Bu sorumluluklarýnýn gereðini yapmazlarsa VEBAL altýnda kalýrlar. TARÝHE karþý gelecek nesillere karþý suç iþlemiþ sayýlýrlar. Tarihi katletmiþ olurlar.

Bu gibi yazar ve çizerlerin bilerek veya bilmeyerek ÝFTÝRAYI sanat, YALANI sermaye olarak kullanmalarý, onlarýn daha doðmadan ölmeleri demektir. Bunun da ötesinde YALANCININ mumu yatsýya kadar yanar misali, onlarýn mumuda yatsýya kadar yanar ve sönerð Dolayýsýyla

Ýzleyenlerin gözünde yalancý TARÝHE karþý dolandýrýcý durumuna düþerlerð

Ýþte bu tür yanlýþlýktan bu yazar ve çizerleri korumak için þahsýmý ilgilendiren birkaç cümlenin doðrularýný kitabýn bundan sonraki baskýsýnda yer alýr üMÝDÝYLE aþaðýya aktarýyorum.

1-Kitabýn 166ðncý sayfasýnýn 4ðncü paragraftaki ðKimliði belirsiz kiþiler Ýstanbulðdaki Kültür Sarayýný yaktýlarð.

Kültür sarayýný yakan, Marmara gemisini batýran ,Gelibolu gemisine sabotaj düzenleyen,Boðaz köprüsünü havaya uçurmak isteyen sabotajcýlarýn isimleri bellidir.. sanýklar yakalanmýþtýr. Ýsteyen Sýkýyönetim savcýlýðý tarafýndan haklarýnda iddianame düzenlenmiþ mahkemede dava açýlmýþtýr..M.S.B.ðlýðý arþivlerinden bu kararlar çýkartýlabilir. ( 9.2.1973 tarih. ES.1973/4 k Ka. 1973/ 14 S.id.)

2- Yine Kitabýn 221ðnci sayfasýnýn 4ðncü paragrafýnda;

ð31 Mart 1972 günü SBFðsi birinci sýnýf anfisinde yapýlan Kýzýldere katliamýný protesto toplantýsýndan çýkanlar bildiriler daðýtýyorlar. Boykot çaðrýsý yapýyorlar. Göstericilerden 12 ðsi yakalanarak göz altýn alýndý. Bu 12 kiþinin arasýnda o günlerde adý duyulmamýþ bir üniversite öðrencisi olan, ama bugün artýk herkesin tanýdýðý bir isim vardý. Abdullah ücalanðð

Abdullah ücalan 7 Nisan da gözaltýna alýndý. 27 Nisan 1972 de tutuklandý. 27 ekim 1972 de serbest býrakýldý. Bu serbest býrakýlma pek normal görünmüyordu..

Baþlangýçta ayný davadan yargýlananlar arasýnda, hakkýnda en aðýr ceza istenen iki kiþiden biriydi. Ama savcý daha sonra fikrini deðiþtirdi. ünce ücalan hakkýnda istediði cezayý hafifleþtirdi. Sonra da tahliyesini istedi.

Yakarýdaki kültür sarayý konusunda olduðu gibi, bu paragraftaki bilgilerde tamamen yanlýþ, belli bir maksada matuf ve uydurma bilgilerdirð

þöyleðki ;

Gözetim altýna alýnan öðrenci sayýsý kitapta yazýlý olduðu gibi 13 deðil 43 öðrencidir. Bu öðrencilerden 17ðsinin olaylarla ilgileri olmadýðýndan bahisle tarafýmdan takipsizlik kararý

Verilerek serbest býrakýlmýþ, gözetim altýna alýnan 26 öðrenci ile ilgili soruþturma derinleþtirilmiþtir.

Bu öðrenci hakkýnda SBFðsi öðretim üyeleri, öðrencilerin bir kýsmý ve müstahdemler þahit olarak dinlenmiþ, ayrýca olayla ilgili olarak SBFðsi Dekanlýðýna yazý yazýlmýþ,gelen cevabi yazý, istihbarat birimlerinin bilgileri, þahitlerin beyanlarý deðerlendirilerek; 26 öðrenciden; 11 öðrenci hakkýnda sýkýyönetim yasaklarýna aykýrý hareketten,

12 öðrenci hakkýnda Devletin Emniyet ve muhafaza kuvvetlerini alenen takrir ve tezyif suçundan, yine sýkýyönetim yasaklarýna aykýrý hareketten, yani 1402 sayýlý kanunun 16/1 maddesine muhalefetten,

Doðan Fýrtýna isimli öðrenci hakkýnda hükümetin manevi þahsiyetini tahrir ve tezyiften. Yani TCKðnýn 159ðncu maddesinden,

Abdullah ücalan ve Metin Yalçýn isimli öðrenciler hakkýnda ise, þafak bildirisini daðýtmýþ olmalarý nedenine binaen, komünizm propagandasý yapmak yani TCðnýn 142/1 nci maddesini ihlalden ve boykota katýlmýþ olmalarý sebebine binaen de 1402 sayýlý kanunun 16/1 ðnci maddesine aykýrý hareketten haklarýnda iddianame yazýlmýþ, 3 nolu Sýkýyönetim Askeri Mahkemesinde dava açýlýþtýr..

Bu örgencilerden 11 öðrenci mahkumiyetlerini haklý kýlacak yeterli delil elde edilemediðinden 1402 sayýlý kanunun 16/ 1 nci maddesinden BERAATLERÝNE,

Keza 12 öðrenci hakkýnda Devletin Emniyet güçlerini tahkir ve tezyiften yine mevcut deliller yeterli görülmediðinden BERAATLERÝNE, Sýkýyönetim yasaklarýna aykýrý harketlerinden dolayý hapis cezasý tecziyelerine,

Doðan Fýrtýna isimli öðrencinin hükümetin manevi þahsiyetini tahkir ve tezyif suçundan 2 yýl süreyle cezalandýrýlmasýna,

Abdullah ücalan ve Metin Yalçýner haklarlýnda ise, Kömünizm propogandasý yapmak suçundan hakalarýnda yine yeterli delil elde edilemdiðinden BERAATLERÝNE, 1402 sayýlý kanunun 16/1 ðnci öaddesini ihlalden cezalandýrýlmalarýna karar verilmiþtir..

Verilen bu karar temyiz edilmiþ, temyiz mahkemesi verilen cezalarý yerinde bulmuþ hükmü onaylamýþtýr. Kesinleþen kararla ilgili cezalar infaz edilmiþ, infaza takibinde hükümlüler serbest býrakýlmýþtýr..

Olay bu hali ile bütün çýplaklýðý ile açýk ve nettir.

Ayrýca kitapta geçtiði gibi savcýnýn cezayý hafifletme ve þiddetlendirme yetkisi diye bir yetki yoktur. Cezayý hafifletme ve þiddetlendirme yetkisi mahkemenin TAKDÝÝRÝNE aittir. Savcýnýn sadece suç vasfýnda deðiþiklik yapma yetkisi söz konusudur.

Ancak mahkemenin savcýnýn yapacaðý vasýf deðiþikliðine de uyma mecburiyeti söz konusu deðildir.

Bu nedenle kitaptaki savcý cezayý hafifleþtirdi. ücalanðýn tahliyesini istedi. Tabirleri aþaðýda

Görüleceði gibi ðÝFTÝRA ve HUKUKÝ cehaletten baþka bir þey deðildir..

Yine kitaptaki, Savcý Abdullah ücalanðýn tahliyesini istedi. Cümlesi de tamamen uydurma, yalan, yanlýþ, ve belli bir maksada matuf bir cümledir.. Kaldýðki savcýlar tutuklu sanýklarýn, tutukluluk halleri ilerde onlarýn maðduriyetlerine sebebiyet verecekse,sanýklarýn her zaman tahliyesini talep edebilirler.. Bu hal savcýlarýn ahlaki, Vicdani ve Kanuni görevidir..

Olayýmýzda tahliye diye bir talep de söz konusu deðildir.ücalan ve arkadaþlarý gözetim altýna alýnmýþ, talebimle tutuklanmýþ, talebimle cezalandýrýlmýþ, karar temyiz edilmiþ, Askeri Yargýtay Kararý onaylamýþ, karar kesinleþmiþ, cezalar infaz edilmiþ, hükümlüler ceza evinden tahliye edilmiþlerdir (üCALAN DA DAHÝL)

þimdi burada soruyorum. Bu kanuni uygulamanýn yanlýþ neresinde ? Doðrusu bu husus merak konusudur.. Ancak bu arkadaþlar bize siz o tarihte ücalanðý neden TEþHÝS ve TESBÝT etmediniz diyorlarsa ? ben de onlara ð Ben müneccim baþý deðilimð gelecekten haber alma kabiliyetimde yoktur. Yazar ve çizerlerin bu tür kabiliyetleri var ise, ücalan düþünce, davranýþ ve ideoloji itibarý ile bu arkadaþlara daha yakýndýr ,yada yandaþlarýdýr, bu nedenle bu arkadaþlar Aponun geleceðini daha iyi görür, daha iyi tespit yapar ve ilgili yerlere duyurabilirlerdi diyorum. Bu tür kabiliyetleri yok ise "öküz" altýnda buzaðý aramanýn bir manasý var mý ?

Günün gözünü balçýkla sývamak mümkünmü ???

Mümkün olmadýðýna göre neden bu gayret !!!!

Tarihi kirletmeye,aldatmaya hakkýnýz var mý ??

Tarihin bize gerekli olmadýðý düþünülse dahi, çocuklarýmýz doðrularý tarihten öðreneceklerdir..

Onlara karþý bari günahkar olmayalým.

Merak ediyorum. Acaba neden bu Abdullah ücalan ýsrarý ??

Bu konuda gerçekler öðrenilmek isteniyorsa yalan, yanlýþ ÝFTÝRA dolu haberlerle uðraþýlmamalýdýr. ücalanðýn ve ücalanlarýn hangi tarlalarýn mahsulü olduðu araþtýrýlmalýdýr, doðrular bulunmalýdýr, Türk toplumuna açýklanmalýdýr. Açýklanmalýdýr'ki, hem tarihe hem Türk Milletine, hem de gelecek nesillere karþý görevlerini yerine getirmiþ insanlarýn huzuru içerisinde yaþayabilelim..

Burada ayrýca bir hususu da ortaya koymak istiyorum. Ve soruyorum ?

Neden belli bir dönem beraber olan,beraber yatan beraber kalkan, beraber yiyen, beraber içen, ayný tarlada beraber büyüyen,ayný tarlanýn ürünü olan bu insanlar,KANKARDEþLERÝ niteliðinde olan bu Militaný neden REDDÝ miras ediyorlar ???

Bu hususu anlamanýn herhalde tek yolu vardýr. Bu yolda güneydoðudaki KANGüLü aynasýdýr. Bu aynaya bakýldýðýnda, bu aynada herkes kendisini sevap ve günahlarýyla beraber göreceklerdir.

üünkü bu GüL Marksist Leninist maya ile mayalanmýþ açýlmýþ , bu maya ile de kapatýlmýþtýr.

Gölün dalgalarý içerisinde gölün mimarlarý, ustalarý, iþçileri ve iþçilerin emekleri gayretleri vardýr..

Bu ustlar, mimarlar, iþçiler ve kamuoyu tarafýndan bilinmekte,tanýnmakta ve deðerlendirilmektedir.

Sonuç olarak;

Kitaptaki yalan, yanlýþ ve ÝFTÝRA dolu üç beþ cümle ile Baki TUÐðU toplum nezdinde yanlýþ tanýtmak, yýpratmak ise, bu davranýþ þekli TUÐ için mühim deðildir..

üünkü Türk toplumu ÝFTÝRAYI sanat YALANI sermaye yapanlarý da, Baki Tuððuda çok iyi tanýyor. üok iyi biliyor..

KÝMLÝKSÝZ yanlýþ nottur. Bu not, bu notu tarihe düþenlerin alnýnýn kara lekesidir.. Kara leke olarak ta kalacaktýr..

üünkü TARÝHE yalan not düþmenin maksatlý bilgileri aktarmanýn, millete, gelecek nesillere ve TARÝHE ihanet olacaðý kanaatini taþýyorum..

TüRK MÝLLETÝNE SAYGIYLA DUYURULUR

A.Baki TUÐ
E.Hakim Albay