Yolsuzluk, Yoksullaþma ve Gelir Daðýlýmý Kimi Ýlgilendirir? .........Mustafa ERKAL

Günümüzde Türk milliyetçilerine önemli görevler düþmektedir. Bu görevleri hafife almak ve onlarý üstlenecek baþkalarýný etrafta aramak yanýltýcý olabilir. Tepkisiz bir toplum olarak bugünlere geldik. Tepki koymak denince de, akla hep parti kurmak geldi. Dernek gibi partiler çoðaldý. Neticede bazýlarý sadece kendi kendilerini tatmin etti. Artýk bugün kendine oynama ve kendinden hiç fedakarlýk yapmama çýkýþ yolu deðildir. Eðer herkesin gönlünde genel baþkanlýk veya baþkanlýk yatýyorsa; orada dayanýþma, iþbölümü ve iþbirliði saðlanamaz.

Bir baþka olumsuz geliþme de; Türkiye`den yana ve ülke çýkarlarýna yürekten baðlý olmanýn milliyetçilere çýkardýðý faturalardýr. Uzun yýllar milliyetçiler devleti açýk olarak yýkmak isteyenlerle bir görülmüþ ve ayný kefeye konulmuþtur. Bu da psikolojik bir bezginliði ve ilgisizliði hatta kayýtsýzlýðý doðurmuþtur. Devlete ve askere bakýþta bazý farklar doðmuþtur. Geliþmelerin dýþýnda kalmak, taraf olmamak çýkar yol zannedilmiþtir. Bugün bunun tesirlerini görüyoruz. Oysa, hiçbir þeye karýþmama bir çözüm yolu deðildir; yeter ki yasalar içinde kalabilelim ve bir takým oyunlara ve tezgahlara alet olmayalým. Bazen bunu gerçekleþtirmek kolay da olmayabilir. Ýsteseniz de, istemeseniz de sizi bir takým yerlere bulaþtýrýrlar. Bugün olduðu gibi henüz hiçbir adli soruþturma, koðuþturma olmadan insanlar, basýnda çeteci ve peþinen suçlu ilan edilmektedirler. Ýktidar, çete üretim merkezi gibi çalýþmaktadýr. Devletin bazý kurumlarý Devletin deðil de; sanki iktidarýn yan koluymuþ gibi çalýþtýrýlmaktadýr. Bu, demokrasiye de kan kaybettirmektir. Ancak, siyasi çýkarlar herhalde her þeyin üstünde tutuluyor.

Türk milliyetçileri pek alýþýk olmadýklarý konularla da ilgilenmek ve politika oluþturmak durumundadýrlar. Genelde iktisadi konular dýþýndaki konulara öncelik verilir; oysa her iktisadi konunun bir de sosyal ve kültürel boyutu vardýr. Nitekim, son yýllarda tartýþýlan yolsuzluk ve onun ikiz kardeþi hatta sonucu olan yoksullaþma üstünde en fazla durulmasý gereken konulardýr.

Türkiye`de yolsuzluk daha ziyade üç þekilde görülmektedir: ihale yolsuzluklarý, banka yolsuzluklarý ve hayali ihracatð

Aslýnda, yolsuzluk kamu kaynaklarýnýn haksýz bir þekilde kamuya raðmen hortumlanmasý veya birilerine haksýz kazanç saðlanarak peþkeþ çekilmesidir. Böyle bir eðilim, kamu kaynaklarýndan asýl faydalanmasý gerekenleri devre dýþý býrakmaktýr. Bu da toplumun göreceli olarak yoksullaþmasýný doðurur. Ekonomik krizler hatta deprem yoksullaþmayý arttýrabilir. Nitekim, 17 Aðustos ve 12 Kasým 1999 depremlerinin doðurduðu sonuçlar arasýnda en çok dikkati çeken noktalarýn baþýnda, kimsesiz çocuklar sorunu ve kadýn nüfusun yoksullaþmasý gelmektedir. Türkiye`de 18 milyon kiþi yoksulluk sýnýrýnda kabul edilmektedir. Yoksullaþma ve gelir daðýlýmýndaki bozulma azalmamýþ; ama artmýþtýr. Müdahaleciliði ve korumacýlýðý reddeden, her þeyin zamanla kendi içinde dengeye kavuþacaðýný ileri süren liberal ve dýþtan kumandalý politikalarla yoksullaþma ve gelir daðýlýmýndaki bozukluklar düzeltilemez. Ýktisadi hayatýn bilhassa hayali AB üyeliði yolunda dýþtan yönlendirilmesi, sosyal politikalarý ve sosyal amaçlý yatýrýmlarý azaltmýþtýr. Bundan dolayý Türkiye`de yoksullaþmanýn sebepleri arasýnda devletin sosyal fonksiyonlarýnýn zayýflamasý yer almaktadýr. Yoksullaþmanýn temel gerekçeleri arasýnda yolsuzluklar olduðu gibi; devletin asli görevlerini terk etmesi de yer almaktadýr. 1980 sonrasý uygulanan politikalarýn bazý baþarýlarýna raðmen; sosyal ve kültürel amaçlarý dýþladýðý bir gerçektir. Bugün gelir daðýlýmýndaki bozulmanýn asýl sebebi; 1980 sonrasý uygulanan ve Türkiye`ye uymayan liberal iktisat politikalarýdýr.

Gelir daðýlýmý da sadece iktisatçýlarý ilgilendirmez. Gelir daðýlýmýndaki bozukluklar sadece iktisadi sonuçlar doðurmaz. Sosyal yapýyý ve dokuyu zedeler. Hayat þartlarýnýn zorlaþmasý ve gelir daðýlýmýnýn bozukluðu, insanlarý dýþa kapalý, bencil, maddeci ve faydacý kýlar. Saldýrgan ve çatýþmacý davranýþlarý öne çýkarýr. Siyasi ve sosyal katýlmayý zayýflatýr. (2002 Genel Seçimlerinde 10 milyonu aþkýn kiþinin sandýða gitmemesi düþündürücüdür.) Akraba ve komþuluk iliþkilerini soðutur. Fert sadece hayatýný nasýl sürdüreceðini düþünür. ülke sorunlarýna ve milli meselelere yeterince yer ayýramaz. Hassasiyetini kaybeder. Egoist ahlak anlayýþý dayanýþmacýlýðýn yerini alýr. Psikolojik hastalýklar, intihar ve boþanmalar artar. Yapay cemaatleþmeler doðar.