SAİDİ NURSİ AMERİKANCIYDI

Günümüz Müslümanlarının bir kısmı, şu veya bu sebepten dolayı, Türkiyeğnin ABğye entegrasyonunu hararetle savunuyor. Türkiye, Avrupağya tam olarak entegre olursa dini yönden daha özgür bir ortama kavuşacaklarına inanıyorlar.
Müslümanların bu düşünceye itilmesinde, 28 şubatğı yapan ğABD güdümündeki post modern darbe ekibininğ, Müslümanlara karşı sistematik bir baskı politikası uygulayarak, onlarda; ğ bu ülkede bize fayda yok, ancak ABğye girersek dini özgürlüklerimize kavuşuruzğ düşüncesi oluşturması yol açtı. Bu zaten başlı başına bir oyundu.

Bu süreç sonunda, ABğye ğHaçlı Kulübüğ diyen Erdoğan ve ekibi, önce mazlum ve mahkum rolüne itildi, sonra iktidar payesine kavuşturuldu ve 28 şubatğın dehşetli generali üevik Bir ile çok yüksek bir samimiyet ve işbirliği içine sokularak, Türkiyeğnin ABğye sokulmasında baş rollerde oynatılmaya başlatıldı.

Diğer bir ğABğciğ kesimi ise Saidi Nursiğnin peşinden giden, gazeteleriyle, televizyonlarıyla onun misyonuna sahip çıkan, Dinlerarası Diyalog denilen başbelası misyonerlik projesini bu ülkenin başına musallat eden, ğİsevi Müslümanlarğ tabirine aşık bir grup oluşturuyor.

Bu kesimin gazetelerinde hemen her gün tam bir Avrupa ve Amerika imanı görürsünüz.

Bunların Türkiyeğye dair zerre bir ğumutlarığ yoktur, bütün hayalleri, arzuları, özgürlük beklentileri, ğABğye entegrasyonu ve Amerika ile menfaat birliğine girmeğ üzerine kurguludur.

Zoru görünce hemen Amerikağya koşar, CIAğnın kendilerine tahsis ettiği itihbarat elemanlarının kontrolünde, çiftliklerde baron gibi yaşarlar.

Amerika ve Batı hayranlığının en üst düzeye ulaştığı bu kesimdeki bu ğen üst düzet ecnebi hayranlığınığ, Saidi Nursiğnin kendilerine gösterdiği hedefte ve biçtiği misyonda aramak lazımdır.

Saidi Nursi, hayatı boyunca, şimalğden yani Kuzeyğden, yani Rus cenahından geleceğini iddia ettiği dinsizlik cereyanına kaşı çıkmakla dikkat çekti. Bunu yaparken de müthiş bir Batı hayranlığına kapıldı, Batığnın Müslümanlara ve İslama büyük özgürlükler vereceği hayali ile hareket etti.

Başlıbaşına ele alınması gereken bu konuyu biz, yerimizin darlığı sebebiyle özü itibariyle aktaracağız.

Bakınız Saidi Nursi ne diyor:

ğİsevilik dini ve o dinden gelen adatğı müstemirresini muhafaza hesabına çalışan bir hükümet ile (Hristiyanlığın sağlam kurallarını sürekli savunan hükümet, y.n) resmi ilanıyla, zulmetli pis menfaati için dinsizliğe ve bolşevizme yardım edip terviç eden (destekleyen) bir diğer hükümet ki, yine hasis menfaati için İslamlarda ve Asyağda dinsizliğin intişarına tarafdar olan (yayılmasını isteyen) fitnekar ve cebbar (zorba) hükümetlerle muharebe eden evvelki hükümetin şahsğı manevisi temessül etse ve dinsizlik cereyanının bütün taraftarlarının şahsğı manevisi tecessüm eylese ...
(Kastamonu Lahikası 76ğ78, Yirmiyedinci mektuptan)

Saidi Nursi burada sözümona Deccal ile ilgili ağdalı ve mesnetsiz iddialarla dolu bir bahiste bu ifadeleri kullandığından konuyu sadece bizi ilgilendiren boyutuyla ele alacağız.

Burada, İkinci Dünya Savaşı yıllarından bahseden Saidi Nursi, savaşta ğHristiyanlığın sağlam kurallarını sürekli savunan hükümetğ diye vasıflandırdığı Batı hükümetlerine alkış yağdırıyor. Zorba ve dinsiz şimal hükümetlerine ise verip veriştiriyor.

Rusya pis, Batı temiz oluyor!

Bu satırları okuyanlar İkinci Dünya Savaşığnın sanki bir din savaşı olduğunu zannedecekler. Almanyağnın sanki Rus dinsizliğini yok etmek için Rusyağya saldırdığını zannedecekler.

Elbette ortada bir din savaşı yok. Emperyalizmin paylaşım, sömürü ve yayılma savaşı var. Emperyalizmin toprak ele geçirme savaşı var. Leningradğı kuşatan Alman orduları için ğHristiyanlığın sağlam kurallarını sürekli savunan bir hükümetğ ifadesinin kullanıldığını Hitler duysaydı, herhalde kahkahalar atardı.

Saidi Nursiğnin Amerika hakkındaki ifadeleri çok daha dudak uçuklatıcı bir hüviyet arzeder.

Yeniden risalelere dönelim. Saidi Nursi şöyle diyor;
ğğKüreği Arzğın şimdiki en büyük devleti Amerikağnın bütün kuvvetiyle din hakikatlerine taraftar çıkması ve İslamiyetle Asya ve Afrikağnın saadet ve sükünet ve müsalaha bulacağına (barış bulacağına) karar vermesi ve yeni doğan İslam devletlerini okşaması ve teşvik etmesi ve onlarla ittifaka çalışması, kırkbeş sene evvel olan müddeayı isbat ediyor, kuvvetli şahit olur.ğ

(Tarihçeğ Hayat , 88, Arabi Hutbaği şamiye Eserini tercümesi / Birinci Kelime / Haşiye, İçtimaği Reçeteler II/101, Arabi Hutbeği şamiye Eserinin Tercümesi / Birinci Kelime/Haşiye)

Ne diyor Saidi Nursi :
ğDünyanın şu anki en büyük devleti Amerika bütün kuvvetiyle dini hakikatlere sahip çıkıyorğ
Başka?
ğAmerika, Asya ve Afrikağda İslamiyetle beraber huzur ve saadet geleceğine karar verdi!!!ğ
Başka?
ğAmerika yeni doğan İslam devletlerini okşadı ve onlarla ittifak ettiğ
Amerika bütün Asyağda, Afrikağda ve Ortadoğuğda, hülasa adım attığı her İslam beldesinde, kan ve gözyaşı bırakırken, ırzına geçilmiş Müslümanlar bırakırken, Ebu Garipler, Samarralar bırakırken Said Nursi , o ğengin!ğ tesbitiyle, Amerikağnın İslam ülkelerine huzur ve saadet getirdiğini anlatıyor.
Bugün, Oğnun yolunu takip edenler de, Amerikağnın ve Batığnın getireceği huzur ve saadeti bekliyorlar.

Allah aşkına; Siz hiç işgale ve emperyalizme böylesine alkış tutan bir ifadeye rasladınız mı?

ğAmerika yeni doğan İslam devletlerini okşamışmış!!!ğ
Hani ırzlarına geçti dese tamam da söze bak: ğokşadı!ğ
Müslümanlara uyuz köpek muamelesi yapan, Irakğta, Afganistanğda, Somaliğde ve adım attığı her İslam coğrafyasında yamyamca bir sapıklıkla katliam, ırza tasallut, işkence ve İslam düşmanlığı sergileyen, ğKüreğ Arzın bu en büyük katilineğ böylesine alkışlar yağdıran bir adama, böyle konuşma hakkını nereden aldığını sormak gerekmiyor mu?

Ve Dinlerarası Diyaloğu savunan Said Nursi taraftarlarının Batıcı, Amerikancı bazı Nurcuların bu ilhamı nereden aldıkları apaçık ortada değil mi?

İnşallah bir kısmını ayıktırabiliriz.
O zaman ne mutlu bize.
Biz bunları yazdıkça organize bir küfür edebiyatına başvuranlar yazılarımızı okumaya devam etsinler, çok daha şok edici dosyaları açmaya karar verdim.

Muharrem Bayraktar
http://www.yenimesaj.com.tr/index.ph...rih=2006-06-15