Basýn Kerkük'e Neden Sessiz Kalýyor

Bugün Kürtler Kerkük'e girdi. Yabancý ülkede yabancý radyodan bunun haberini dinliyorum. Baþlarýnda bin kadar Amerikalý "özel kuvvet" askeri varmýþ. Bu radyo kanalý burada aydýn kesimin dinlediði kültürel aðýrlýklý yayýn organý. Prof.Dr. Okatay Sinanoðl

Haftalardýr, hatta birkaç aydýr, buranýn tüm basýn-yayýnýnda olduðu gibi gene bir tek kez bile bir "Türkmen" lafý geçmiyor. Halbuki, biliyorsunuz, Musul, Kerkük, ve taa Baðdat'a kadar uzanan bölge en az bin yýldýr tam bir Türk ülkesidir. Türkiye Türklerinin de büyük çoðunluðu Türkmen/Oðuz kökenli. Yani ayrý bir kavimden bahsetmiyoruz: "Türkmen" demek Türk demek. Irak'ta sayýlarý, resmisi iki milyon, Kerküklü Türklere göre üç milyon; Irak nüfusunun her halükarda %15'inden fazla. Batý'nýn niyeti bozuk. Onu yýllardýr biliyor, gene yýllardýr her fýrsatta, Balkanlardakiler olsun, Irak'taki olsun, Türkiye'nin, oralardaki Türklerin durumunu, uðradýklarý haksýzlýklar ve mezalimi, sürekli, uluslararasý kuruluþlarýn, dünya kamuoyunun gündemine getirmesi gerektiðini yazýyor, TV'lerde haykýrýyorduk. Düþmanýn yaptýklarýna þaþýlmaz. En baþta tepki göstermemiz gereken Türkiye'nin 1938'den beri süregelen tutumu:

Yabancý radyoda haberci devam ediyor: "Kürtlerin Kerkük'e girmesi Türkiye'yi endiþelendiriyor, taþyaðý (neft, petrol) kaynaklarýný ele geçirir, ayrý devlet olurlar; bu sefer Türkiye'deki Kürtler de baðýmsýzlýk isterler diye". (Gene Kerkük'teki Türk/Türkmenlerin lafý yok.) Sonra Türkiye'nin bir üst düzey yetkilisine baðlanýyor. O da diyor ki: "Povel bize söz verdi, 'Kürtleri Musul-Kerkük'e sokmayacaðýz' diye." [Her zaman olduðu gibi gene bizimkinin aðzýndan da bir tek "Türkmen" sözcüðüü çýkmýyor. Dahasý, bizimkilerin dedikleri hep Batýlý'nýn dediðini teyit edip düþmanýn ekmeðine yað sürer mahiyettedir. Onlar zaten özellikle 70'lerden beri Kürtler konusunda Türkiye'ye iftiralar atýp durmuyorlar mý? Sen de tutup "Kürtlerin baðýmsýzlýðý bizi endiþelendirir" deyip duruyorsun. Pes yahu! Aklýnýz mý eksik, Türklük bilinciniz mi? üyle geveleyip duracaðýnýza, altmýþ yýldýr "dýþarýdaki Türkmenlerin, Türklerin haklarý deyip duracaktýn. Hala dilin dönmüyorsa, demek kið]

Derken haberci yabancý yetkiliye baðlanýyor: "Povel öyle bir þey demiþ olabilir; devletimizin verdiði hiçbir resmi teminat yoktur." [Günaydýn. Resmisi, yazýlýsý, vb. olsa ne yazar? "Hedef Türkiye" (Otopsi Yayýnlarý, Ýst. 14. baský 2003) kitabýmýza bakýn. Orada anlatmadýk mý Kýzýlderililerden baþlanarak anlaþmalarýn, hemen arkasýndan nasýl bozulduðunu, onun için de o mazlumlarýn "Anglo çatal dille konuþur" dediðini?]

Bir önceki yazýmýzda bahsettiðimiz gibi, haftalardýr, aylardýr, daha da uzun süredir, "dostumuz"un yayýnladýðý, ikide bir TV'lerinde gösterdiði haritalarda Türkiye'nin yarýsýndan çoðu "Kürdistan" diye gösteriliyor. Oralarda Türkler olduðu hakkýnda hiçbir ima bile yok. Bu yaban ülkesi ahalisinin çoðu zaten kara cahil býrakýlmýþ; TV'lerde duyduklarý ( ve günde 50 kere tekrarlanan) laflara inanýrlar; dünyadan haberleri yoktur. Anladýk ta, peki Türk Devleti'nden niye hiçbir itiraz gelmez? Niye Atatürk'ün vefatýndan beri bir "Türk" lafý edilmez. Kosova ile, Bosna ile ilgili durumda da ayný þey oldu. Kosova'da Batý, ve de Türkiye, sadece Arnavutlardan, Sýrplardan bahsetti; halbuki taraflarýn tümü oralardaki Türklere çullandý (oralardan gelebilenlerle hele bir konuþun). Gene Türkiye'den resmi bir gýk yok; ne dýþarýda, ne içeride.

Yýllardýr (1970'lerden beri), Avrupa'da, Amerika'da hangi yabancýyla tanýþsam bana hemen Kürtleri sorar. Hatta bana "Sen Kürt müsün?" diye soranlar bile olmuþtur. Ben de, "Türkiye'de kim Kürt, kim Türk ayýrt edemezsin. Bizde öyle ayrýmlar zaten yoktur" derim. Yabancý ne bilsin, Türkiye ile ilgili, veya Türkiye'den, hiç bir Türk lafý duymuyor ki. Türkiye, Avrupa þarkýcý yarýþmalarýna Ýngilizce þarkýlarla katýlýr; Gezim (Turizm) Bakanlýðý "tanýtým" diye Türkiye "Hiristiyanlýk haritalarý" daðýtýr. Gelen yabancý, caddelerde Türkçe maðaza adlarý göremez. Okullarýna gidip baksa Türkçe ile çocuklara ders veren hocalar (nerdeyse) göremez. Ne düþünecek? "Herhalde buralarda Türk kalmamýþ" deyip sevinmektedir.

Durumun altýnda yatan bir þey daha var: [Allah korusun amað] Dünya kamuoyu Irak'ta, Balkanlarda, Kýbrýs'ta, sonra Türkiye'de Türk varlýðýndan habersiz ise, önce kültürel, sonra fiziki soykýrýmlar geldiði zaman, yapýlanlarý örtbas etmeðe de gerek kalmayacaktýr. Onun hazýrlýðý mý yapýldý? Yapýlýyor?

Ey Türk Milleti! Kimliðine, varlýðýna, muhteþem Türk diline, gençliðinin, Atatürk'ün deyimiyle "Milli Eðitim"ine, tarihine, dinine, Asya'dan insanlýk için getirdiðin binlerce yýllýk tasavvufuna, Yunus Emre'lerinin, Hacý Bektaþ Veli'lerinin anýsýna, Selçuklu, Osmanlý, Atatürklü dedelerinin mirasýna sahip çýk artýk. Pýsýp kaldýn; sanayiinden, tarýmýndan, halkýnýn refahýndan, sonra gýdasýndan, nihayet topraklarýndan, VATAN'ýndan mý vazgeçtin? Unutulduysa eþine, dostuna, temsilcilerine, her fýrkadaki büyüklerine hatýrlat: "Türk Devleti'nin birinci görevi, diliyle, tarihiyle, sanatý ve abideleri ile, dünyaya ýþýk tutmuþ insanlýk anlayýþýyla Türk adýný, varlýðýný korumak ve ilelebet yaþatmaktýr".