DEMOKRASÝ VE üLKüCü YAKLAþIM ..............TEMÝZELLER.COM

GÝRÝZGüH

1965 yýlýnda CKMP yönetiminin 1960 ihtilalini gerçekleþtiren MBK üyelerinden bir kýsmýnca devralýnmasýný takiben þekillenip, 1969ðdan 12 Eylül 1980 askeri müdahalesine kadar MHP çatýsý altýnda geliþtirilen ve daha sonra MüP etrafýnda tekrar örgütlenmeye baþlayan radikal milliyetçi akým, Türk siyasi literatürüne ðülkücü Hareketð olarak tanýmlanmýþtýr. ülkücü Hareket, birçok ayýrýcý özelliðe sahip olmasýna raðmen, yüzyýlýn baþlarýnda Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, Ahmet Aðaoðlu, Mehmet Emin Yurdakul gibi fikir ve aksiyon adamlarý tarafýndan þekillendirilen düþünce geleneðinin temsilcisi pozisyonundadýr.

ülkücü ideoloji keskin bir yapýya sahip olmakla birlikte sýnýrlarýný kertede her zaman radikal milliyetçiliðin çizdiði bir alan içinde hareket etmiþtir. Dolayýsýyla ülkücü Hareketin, Türk-Ýslam tezinden laik Kemalist yaklaþýma kadar uzanan geniþ bir yelpazede çeþitli görüþleri bünyesinde taþýdýðý söylenebilir. Ancak, hakim görüþler hangi yönde aðýrlýk kazanmýþ olursa olsun ðdevletçið anlayýþ çizgisinden büyük oranda deðiþiklikler yaþanmamýþtýr. CKMP/MHP/MüP çatýlarý altýnda süregelen radikal milliyetçi/ülkücü ideoloji bütün pratiklerinde ðdevletin bekasýð prensibine sadýk kalmýþ ve ðgüçlü devlet, mutlu milletð
þeklinde sloganlaþtýrdýðý bir görüþ çerçevesinde hareket edegelmiþtir. Dündar Taþerðin ðNe hürriyet, ne demokrasi, ne insani haklar, nede baþka bir þey ülke bütünlüðümüzden daha aziz, istiklalden daha deðerlidir.ð þeklindeki tespiti bu çerçevede deðerlendirilmelidir.

Devletçilik anlayýþýnýn hareket içinde teorik olarak her zaman geçerliliðini muhafaza etmiþ olduðunu ancak pratiðin verileri dikkate alýndýðýnda bazý dönemleri geri plana itildiðini ve hatta bir ölçüde reddedilmediðini söylemek yerinde olacaktýr. ürneðin 1980 askeri müdahalesi sonarsýsýnda, devlet gücü ile ayrý kamplara düþtüðü gözlenen ve takibat altýna alýnana ülkücüler arsýnda ðdevletin bekasýð anlayýþýnýn zayýflama eðilimi gösterdiði ve daha ileri giderek devlete karþý þüpheci ve eleþtirel bit tutum geliþtiði müþahede edilmiþtir. Bu noktada üst yönetim ile mensuplar arsýnda görüþ ayrýlýklarý yaþandýðý ve ðdevletð konusunda farklý görüþ ayrýlýklarý yaþandýðý ve ðdevletð konusunda farklý tanýmlamalarýn geliþtirildiði söylenebilir.

Ayrýca ülkücü Hareket içerisinde 1980 sonrasý büyük ruhsal ve fikri bunalým yaþanmýþtýr. Hareketten ayrýlanlar 1965ð1980 yýllarý arasýndaki parti içi demokrasi anlayýþýný þiddetle eleþtirmiþ, hareket otoriter bir yapýya sahip olmakla suçlanmýþtýr. Hareket içinde kalanlar arasýnda ise 12 Eylül öncesinin emir komuta türü hiyerarþisine karþý olunduðunu ifadelendiren yaygýn bir anlayýþ söz konusudur.

üte yandan ülkücü Hareketin gerek devlet ve ge*rekse demokrasi konusundaki tahlilleri ve pratik tecrübeleri, hiçbir zaman ciddi bir þekilde ele alýnmamýþ*týr. Sol tarafýndan ülkücü Hareket ile ilgili yapýlan araþtýrmalarda, doðal olarak araþtýrmayý yapanlarýn dünya görüþleri araþtýrmanýn kaderini belirlemiþ ve araþtýrmalarýn hedefi "anlamak"ðtan uzaklaþýp "kara*lamak" noktasýnda yoðunlaþmýþtýr.

Bu çalýþmanýn amacý ülkücü Hareket baþlangýçtan bu yana demokrasi konusunda ki ana hatlarýný ortaya koymaktýr.


Radikal Milliyetçilik ve Demokrasi

27 Mayýs 1960'da demokrat Parti iktidarýný devi*rip, yönetime el koyan MBK içinde sayýlarý yirmiyi bulan radikal kanadýn 14 üyesi, 13 Kasým 1960'da CHP ile iþbirliði içinde bulunan ýlýmlý komite üyeleri tarafýndan tasfiye edilip yurt dýþýna gönderilmiþtir.

MBK üyeleri arasýnda ayrýlýða yol açan en öne*mi sebep radikal kanada mensup üyelerin ülke yönetiminde ve devlet mekanizmasýnda köklü deðiþiklikler gerektiðine olan inancý olmuþtur. MBKðnin ýlýmlý kanadý ise, ihtilalin, Demokrat Partiyi yönetimden uzaklaþtýrmakla misyonunu tamamladýðýný ve yönetimin tekrar sivillere devredilmesini düþünüyordu. Tabii bu arada ýlýmlý MBK üyeleri ile tek sivil siyasal organizasyon olan CHP arasýnda yoðun trafik söz konusudur.

Ýhtilalin 14ðler ismiyle anýlan radikallerini genel fikri eðilimleri ise: mevcut siyasi organizasyonlara, radikallerin kendi ifadeleri ile ðstatükocu-muhafazakarð olmalarý nedeniyle ülkenin büyük sorunlarýna köklü çözümler getiremeyeceði yönündedir. Radikallere göre, Türkiyeðnin zaman kaybetmeye tahammülü yoktu ve bundan dolayý tarafsýz ve güçlü bir milli birlik komitesi iktidarý, saðlýk hizmetlerinin sosyalizasyonundan baþlayýp, toprak reformuna kadar uzanan bir dizi reform politikasýný gerçekleþtirmeye kadar yönetimde kalmalýydý. Bu reformu yürürlüðe geçirebilmek için ise ðen azð dört yýllýk iktidar dönemi öngörülüyordu.

14ðler, yurt dýþýnda sürgünde bulunduklarý süre içerisinde mevcut fikirlerini geliþtirmeye ve pratiðe geçirme yolarý aramaya devam edecekti. Ancak bu arada ikiye ayrýlacak ve Türkeþðin liderliðini kabul etmeyen Kabibay-Erkanýt-Selmazer üçlüsü Türkiyeðye döndükten sonra 1965ðte CHPðden seçimlere katýlacaktýr. Muzaffer Karan her iki grubun da dýþýnda kalarak TÝPðten meclise girecek ve Türkeþ, Baykal, Esin, üzdað grubunun baþýný çektiði diðer radikaller ise CMKPðye dahil olacaktýr.
Bu noktada radikal milliyetçilerin siyasi partilere katýlmalarýnýn temel nedenini vurgulamak, þartlarla birlikte metot deðiþimini ifade ediyor olmasý nedeniy*le önem taþýmaktadýr.

Sürgün yýllarýnda ülke hakkýndaki düþüncelerini pratiðe geçirmek için yeni bir ihtilal zemini arayan ra*dikaller, Türkiye'ye döndükten sonra güçlerini ülçmüþ ve neticede bir ihtilal ile iktidarý ele geçirmenin müm*kün olmadýðýný anlayarak, siyasal partiler yoluyla ikti*dar mücadelesinin daha verimli olabileceði konusunda hem fikir kalmýþlardýr.

CKM önde gelenlerinin davetleri üzerine 1965'dc partiye giren Türkeþ ve arkadaþlarýndan par*tiyi büyük bir atýlýma geçirmeleri beklenmiþ ancak. CKMI 1965 seçimlerinde çok düþük bir oy almýþtýr. üstelik Türkeþ ve arkadaþlarýndan oluþan yeni CKMP liderleri de seçimlerden çok büyük bir baþarý ile çýkmayý beklemiþler, büyük bir çaba ile ülkeyi baþtan aþaðý dolaþmýþlardýr.

Seçimlerden önce hazýrlanan ðMüreffeh ve Kuvvetli Türkiye Ýçinð adlý CKMP programý aþaðý yukarý 27 Mayýsðta radikallerin yapmak istediklerinin ifadesidir.

Hareketin 1967ð1969 dönemindeki eðilimi Kemalist, radikal refetmiþtir. Parti programýnýn 11. maddesinde ðAtatürkçülükð evrensel manada ve tesir taþýyan Türk milli kurtuluþ hareketinin özel adýdýr. Yaþayan ve geliþen bir hayat görüþü, hizmet felsefesi ve vazife ülküsüdür. Atatürkçülük, barýþa, hürriyete, insan deðerine sevgi Türklüðe aþk, ilmin önderliðinde inanýþtýr.ð denilerek Kemalist kimlik ortaya konulmuþtur.

Temel Ýlkelerimiz, Ana Davalarýmýz, Ýcraat Planlarýmýzð adlý bir parti yayýnýnda iþse, partinin ýrkçýlýðý reddettiði belirtildikten sonra ðBizim milliyetçiliðimiz özelliklerini Türk tarihinden, halk sevgisinden, toplum geleneklerinden ve Atatürk ilkelerinden alan barýþçý, hürriyetçi, demokratik ve her türlü emperyalizme karþý bir milliyetçiliktir. Görüþüne yer verilmektedir. Milliyetçilik parti önderliði tarafýndan ekonomik, sosyal ve kültürel bir ideolojik olarak algýlanmýþtýr.

CKMP liderliði bu dönemde kendisini ðÝkinci Kuvayi milliyeð hareketi olarak görmüþtür. Birinci radikal Türk milliyetçiliði dönemi Mustafa Kemalðin iktidar yýllarý temsil eder. Bu dönemde Türk milleti total bir yenilenme geçirmiþtir. Sonra Ýnönü ile bürokrat muhafazakarlýk dönemi açýlmýþtýr. 1944ðde Türk Milliyetçiliði aðýr bir darbe yetmiþtir. CKMPðnin amacý Türk toplumuna Mustafa Kemal'den sonra ikinci bü*yük hamleyi yaptýrmak toplumu total/tümden yenile*mektir.

CKMP önderliði Türkiye yi az geliþmiþ, Batý güdümünde bir devlet olarak algýlamaktadýr. Türkiye kendi gücü ile deðil, dünyadaki dengelerin verdiði izin sayesinde ayakta kalabilmektedir. Ýþte bu temel tespitten sonra önderler için hedef; Türkiyeðnin hýzla kalkýnmasý, az geliþmiþliðin yenilmesi olarak belirlenmiþtir. Bu tespit, parti programýnda, ðTürkiye, geri ve hasta bir ekonomik bünyenin bütün belirtilerini taþýmaktadýr. Siyasi bir bütün anlamýný taþýyan vatan, Ýktisadi birlik ve bütünlük ifade etmekten uzaktýr.ð þeklinde ifade edilmiþtir. Hedef ise, parti programýnda ðYeniden teþkilatlanma, nazari bir sistem yaratma gayreti deðil, çaða hakim düzene, þuur ve planla ulaþma hamlesidir. Kendi gücüyle yaþayan kudretli, hür, müreffeh, baðýmsýz bir Türkiye kurmaktýr.ð þeklinde ifade edilmiþtir. Partinin sanayileþme politikasýnýn anlatýldýðý 175.maddede yapýlan Türkiye tahlilinde önderliðin endiþesi þöyle dile getirilmiþtir. ðBiz atom-füze çaðýnýn açýldýðý bir dönemde mahvolmaktan kurtulmak, baðýmsýz bir millet olarak yaþayabilmek, iktisadi, içtimai bünye geriliðinin yarattýðý kütlevi iþsizliði, yokluðu yenebilmek ülke ve halkýn varlýðýný en verimli þekilde deðerlendirebilmek, refah aðýna girebilmek için sanayi devrimini yurdumuzda süratle gerçekleþtirmeyi, modern bir istihsal düzeni kurmayý temel vazife sayýyoruzð

176. maddede ise devamla ðBu amaçla millet yeniden teþkilatlandýrýlacak, Türkiye halkýnýn ve ekonomisinin topraða ve ziraata baðlý genel yapýsý deðiþtirilecektir. Zirai cemiyet ve ekonomi tipinden endüstriyel düzene geçiþ ve sanayi devrimi, radikal uygulama isteyen bir planla gerçekleþtirilecektir. Geleceðin Türkiyeðsi nüfusun yüzde seksen beþi yeniden kurulmuþ þehirlerde yaþayan bir sanayi devleti olacaktýrð denerek iddialý hedefler ortaya atýlmýþtýr.

1965 yýlýnda demokratik yoldan iktidarý hedefleyen radikaller ve Türkeþ, Er ve Taþerin haricinde diðer radikallerin ayrýlmasýndan sonrada CKMP/MHP çizgisinin demokrasi ile ilkesel bir uzlaþmazlýðý olmamýþ, demokrasi parti tarafýndan reddedilmemiþtir. Ancak hýzla kalkýnmanýn bir gereði olarak görülen ðgüçlü iktidarð hedefi çerçevesinde partinin iktidara geldiði zaman yürütme erkini güçlendireceði vurgulanmýþtýr. Bu çerçevede parti 1961 Anayasasý ile þekillenen Türk siyasal yapýsýný eleþtirmiþtir. T.B.M.Mðnin 1961 Anayasasý ile Millet Meclisi ve Türkiye Cumhuriyet senetosu diye iki ayrý organa bölünmesini parti gereksiz görmüþ, Senetonun Türkiyeðnin ihtiyaçlarýndan kaynaklanmadýðýný ve yasamanýn iþlerini yavaþlattýðýný ileri sürmüþtür. Parti, ðgüçlü iktidarð gerçekleþtirmenin bir aracý olarak da Baþkanlýk sistemini ileri sürmüþtür.

1970ðli yýllarýn özellikle ikinci yarýsýnda Marksist terör örgütlerinin geliþtirdikleri deðiþik devrim teorileri çerçevesinde ülkeyi teröre ve þiddet ortamýna sürüklemelerine paralel olarak ülkücü harekette kendiliðinden devletin bekasý endiþesi, hýzlý kalkýnma arzusunun önüne geçmiþtir. Devletin bekasý konusunda gösterilen endiþe, hareketi 12 Eylülden sonra çok tartýþýlan devleti koruma misyonunu yüklenmeye itmiþtir. þiddet ortamý içinde hareket, 1975 e kadar kendi içinde pek saðlamadýðý demokrasi ortamýna ðdüþüncede hürriyet, eylemde birlikð þeklinde ifade edilen slogan çerçevesinde eriþmiþtir. Ancak, ülke demokrasisine CKMP/MHPðnin bu dönemdeki katkýsý doðrudan deðil dolaylý olarak, ðTek Yol Devrimð stratejisini benimseyen siyasal þiddet örgütlerinin iktidarý ele geçirmesini engelleyici çalýþmalarý ile belki negatif anlamda olmuþtur.

Sonuç
Radikal Türk milliyetçiliðin siyasal organizasyonu olan CKMP/MHP hareketinin Türk demokrasisinin geliþmesine doðrudan katkýda bulanmak gibi bir fikri eksen üzerinde olmadýðý açýktýr. Ancak parti pratiðinden çok, parti önderlerinin zaman zaman hedefi aþan ve/veya gereksiz açýklamalarý, CKMP/MHP hareketini neredeyse Türkiyeðdeki tek anti-demokratik tavýr sergileyen siyasal parti olarak ön plana çýkarmýþtýr. ürneðin radikal dinciliðin temsilcisi olma iddiasýný taþýyan MSP/RP çizgisinde, lider hegemonyasý CKMP/MHP den çok daha güçlü iken, CKMP/MHPðnin lider olgusunu sürekli vurgulayýþý CKMP/MHP yi parti içi demokrasiden yoksun tek parti konumuna düþürmüþtür. Keza devletin demokrasiden daha önemli olduðu þeklindeki açýklamalar, partiyi, proleterya diktatörlüðünü savunan veya milli egemenliði reddeden partilerden daha anti-demokrat bir konuma itmiþtir.

üzetle CKMP/MHP çizgisi kendisini olduðundan fazla anti-demokrat tutan içinde gösterebilen tek siyasal oluþumdur. Ancak anti-demokrat tutum sergileyen tek parti deðildir. Sadece onlardan birisi olmuþtur. Ama bu tutum, CKMP/MHPðnin olumlu katkýlarýný, unutturmamalýdýr. CKMP/MHP oluþumunun üyelerinden binlercesi bu katkýlarda bulunabilmek için Marksist þiddetin kurbaný olmuþlardýr

ümit üZDAÐ
SOSYO-POLÝTÝK YAKLAþIM DERGÝSÝ
þUBAT- MART 1993 (SAYFA 57ð58