KüRTLERİN TüRKLüĞü-5
Kategori: toplumsal
Sayın dinleyiciler, atalardan kalma tarih destanları ile milli ananeler gibi belgelerde, Kürtlere ait ortak inanışlar ve bir milli ruhu gösteren deliller bulunan uruklar, ilmin keskin ölçü ve kanaatine göre bir kökten, bir soydan sayılırlar. Biz Dede Korkut Oğuz namelerinde Ozanlar dilinde klişeleşmiş El beyleri kütüğündeki anane ve tarifleri, sülale adını, 1597ğde yazılan ilk ve doğru Kürtler Tarihi ğşeref namede ğde, ayniyle buluyoruz. Tabii olarak Rus diplomatı V:Minorsky, ğşeref nameğdeki gibi en ufak bir adı ve haberi bile, aklına göre değerlendirdiği halde, Kürtlerin ğOğuzlardan ve Bogduz Boyundan gelmeğ olduğu gerçeğini de, ğİslam Ansiklopedisiğndeki o uzun ğKürtlerğ maddesinde, asla dokunmamıştır. Rus İlimler Akademisinin bastırdığı ğşeref nameğnin Fransızca tercüme ve izahlarında ise, Kürtlerin ğBogduz Amanğ elbeyleri sülalesinin adı, önce de arz edildiği gibi ğBogoz Ermen/Ermeni Boğosğa çevrilerek, tesfir edilmiştir!... Eski Rus diplomatı Vasil Nikitin ise, 1956ğda Parisğte basılan ğKürtlerğ adlı Fransızca hacimli kitabında, şeref Hanğın kendi kalemiyle düzeltmeler yapılan yazmaya göre basılan ğşeref namedeğ apaçık ğOğuzlardanğ gösterilen ğBogduz Amanğ sülalesi adını, yüzü kızarmadan, daha da tahriflere uğratarak, ğBağdad Zeminğ kılığına sokmuş ve izahında da buna, ğBağdatlı Zemin adlı Kürt Beğiğ denilmiştir! V.Nikitinğin bu kitabını bir ilim eseri imiş gibi Arapçağya çevirip, Bağdatğta bastıranlar da, bu eski Rus diplomatının böyle tahriflerini düzeltmeden, olduğu gibi aktarmış ve Irak ile Suriyeğde Arapça bilen Kürtleri de yanıltıcı yola sokmuşlardır.

ğDede Korkut Oğuz namelerinde Kürtlerin Elbeğleriğ denilmesi yerinde olan konuşmamızın bu kesimini, ğşeref nameğdeki ananeyi daha geniş olarak anlatan ve Dede Korkut Kitabından önceki bir ğOğuz nameğ bölümünü de başa alan, ğBahrğül Ensabğ adlı kitaptaki rivayet ile, 1884 Diyarbekir Salnamesiğndeki değişik bir ğKürt Oğuz namesiniğ de anarak bitirelim. Oğuzların , Hazreti İsağdan önce (Arşaklılar Devletini kurarak) Horasanğdan kalkıp, Kars ili ve Tiflis ile şirvanğdaki Demir kapı-Derbent bölgelerine hakim oluşlarını; sonraları, Erzurum, Kars, Ağrı ve Revan kesimlerini malikane edinen İç Oğuzlar Hanı Salvur Kazan Han, şirvan Dağıstan El beyleri Dondar Bey ve Dicle Kürtleri/Kürmançlar El beyleri Bogduz Aman adlı üç hanedanın temsilcilerinin, Büyük Arşaklılar sülalesi sembolü Bayın dur Han buyruğu ile Hazreti Muhammetğe elçi gidişleri, ğBahrğül Ensabğdan alınma ğOğuz namedeğ şöyle anlatılıyor: ğOğuz Hanın oğullarından Gök Alp Han ölünce, ülkesi üç oğlu arasında paylaşıldı, her biri ülkeye Han oldu. Bu üç kardeşten birisi olan ğBayın dur Hanğ tağallukatiyle Horasanğdan azimet edüp (Arpaçayğı sağında ve Karsğın 40 Km. doğusundaki ünlü şehir) Anığya, Karsğa geldiler. Gürcistan keferesiyle ceng edüp, (M.S. 51ğde) Tiflisği aldılar. Ardından, Demürkapığya varup, Küstasek Melikği muhasara edüp, başın kasdi. Ol tarihde İsa Aleyhisselam göğe çıkup, Bizüm Peygamberğimüzden nişan yoğ idi. Anlar din, mezheb bilmezdi amma, Hakkğa ve ıkrarları var idi. Oğuz Taifesi derlerdi. Kazan Han derlerdi, Bayundur Hanğın veziri ve hem Damadı idi.ğ

Aralarında; Taş Oğuz, İç Oğuz Beğleri anılurdu... Cümle doksan bin asker idi. Dede Korkut, şeyhleri idi. Bin bir Cankı Beğlerinün ulusuna Kazan Han derlerdi. Elli sekiz saçluğun ulusuna Dondar Beğ derlerdi. Bin Bögdüzğün ulusuna Aman Beğ derlerdi. Oğuz yolunca, bunlar bir taife (aynı soydan) idi. Bayın dur Hanğun askeri idi. Bizüm Peygamberimüz dünyaya gelmezden mukaddem, bunlar kırk yıl Gürcistan aferesiğyle ceng ü cidal edüp, Tokuz Tümen Gürcistan Beğleriğnden harac aldılar.ğ

ğKaçankim Server-i Kainat Muhammet Mustafa sallallahu aleyhi ve selem dünyaya gelüp, Mekke zuhur etdi ; Bayındur Han (sülalesi temsilcisi), Resulullah aleyhi ve sellem Efendimüzği vakıa (rüya)sında görüp, iman getirdü. Kazan Hanğı, Dondar Begği (Bogduz) Aman Begği, Kağbe-i şerifğde Resul aleyhisselama gönderüp, ümmet olduğun bildürdü.ğ

ğEzin canib, çünki Kazan Han bu Beglerğle Kağbeye gelüp, Resulğle buluşdular; Resullullah Mescidğde otururdu. Bunları Gördü: Bir aceb uzun taife ki, saçları kırkılmamış, bıyıkları alınmamış, tırnakları kesilmemiş; (heybetlerinden) divare sıkıldı. Mihrab yeri, andan kaldı derler.ğ

ğPes, Resul anlara iman arzeyledi; iman getürdüler. Selman-i Farsi radiyallahuğanhı anlara koşdu. Demür Kapuğya (şirvanğa) gelüp, anlara iman ve İslam ve salat ü savm tağlim etdi. Dede Korkudğu içlerinde şeyh dikdi. Sonra, Bayın dur Hanğun evladından (Ak koyunlu) Uzun Hasan, (1467ğde) Memalik-i Acemğe padişah olduğunda, İslam dini Acemğde (İranğda) üstüvar buldu...ğ

Sayın dinleyiciler, Dicle Kürtleri/Kürmançlarğın el beyleri ğPaktuk/Bokht-an/Bogd-uzğ boyundan gelen ğAmanğ sülalesi, hem de Kürmançlar arasındaki milli ananelere göre yazılan ğşeref namedeğ ; ğBogduz Amanğ adıyla anılıp, Hazreti Muhammetğe elçi giderek İslamlığı Peygamberden öğrenmiş ğOğuzlardanğ gösterilmektedir. Kürtler, öteden beri komşuları yerleşik ve ekinci Ermenilere, Arapça ğekinci,çiftçiğ anlamında ğfellahğ deyiminden bozma olarak, ğFıleğ, hatta ğPıle/Pılleğ derler. Bu yüzden, 1930ğdan beri Erevan (Revan)da bastırılan Kürtçe kitaplarda, ğErmenistanğ anlamına hep, ğFilestanğ yazıldığı görülür. Ermeni halkı da, ğOğuzlarğ anlamına gelen ğGuzanğdan bozma olarak Kürtleri, hep ğKhujanğ adı ile tanınır ve anarlar. Ermeni halk dilindeki bu deyim, öteden beri Ermenice yazılı eserlere de geçmiştir. Yalnız Ermeniler değil, 900 yıl önce Malazgirtğte Selçuklular ile savaşan Rum Kayseriğnin yanında bulunarak, sonradan Bizans bozgununun tenkidini yazan Başvekil Psellosğda kendi çağında Kürt ile Türkmen/ Oğuz deyiminin ayniliği yüzünden, Oğuzlardan Selçuklu Sultan Alp-Arslanğı , hem ğParthğ (Arşaklı) soyundan göstermiş, hem de ğKurton Vasileusğ (Kürt Padişahı) diye anmıştır. Fakat bütün bu gerçekler , Milli Eğitim Bakanlığı adına İstanbulğda basılan ğİslam Ansiklopedisiğnin V.Minorsky imzalı ğKürtlerğ maddesinde bile, Türk Profesörleri tarafından yazılmadan kalmıştır!...

ğşeref namedekiğ ğKürt Oğuz namesiğ hulasasının başka ve değişik bir rivayetini, rahmetli Ziya Gökalpğin babası Mehmed Tevfik, henüz bulamadığımız bir yazma kaynaktan alarak nakletmiştir. ğDiyarbekir vilayeti Evrak Müdiriğ ve resmi ğDiyarbekirğ Gazetesinin ğMuharririğ olan Müftizade M.Tevfik, H.1301 (1884) yılında basılan ğSalname-i Vilayet-i Diyarbekirğde, bu ildeki ahaliyi tanıtan ğSekeneğ bahsinde, ğKürt Oğuz namesiniğ biraz değişik olarak şöyle anlatıyor.

ğKürtler, pek şeci ve bahadır olurlar...Lakin Kürtlerde ittifak bulunmayıp, aralarında daima nifak vaki olur...İttifaksızlıklarının sebebini, tarihte şöyle okuduk :ümera-i Ekradğun seramedanından Oğuz Han nam zat, Biğset-i Seniyye-i Nebeviyyeğyi istihbar eyledik de, Bogduz nam Kürd ile bir Kıtğa arıza ve hediyye, Cenab-i Ali-i Risalet Penahiğye takdim eder. Bogduz, huşu ve adab ile huzur-i munzur-i Cenab-i Peygamberi oldukda; çünki merkuum kerihğül-manzar ve acibğül-heykel olduğundan, aslından sorulmuş. Ve Kürd Taifesiğnden olduğunu beyan edüp...ğ

Yine M.Tevfik Efendi, Kürtlerin üç mezhebe ve üç kola ayrıldıklarını da belirterek, Diyarbekir köylerindeki Alevi ğTürkmanğnda ğKürtlerdenğ sayıldığını şöyle anlatır.:

ğEkradğın (Kürtlerin) ekserisi, Ehli-i Sünnet Veğl Cemağatğdırlar. Yalnız birazı Yezidi denilür mezheblerini şeyhğAdiğye nisbet ederler... Bu kısımdan Vilayetimüzde ahali pek cüzğidir. Bunlardan Musul Vilayetinde Sincar Kazasında hayli ahali vardır. Ekradğdan bir kavim dahi vardır ki, Vilayetimizde o da pek az olup, (Büyük Kadı kendi, şarabi, şükürlü, Tilalo, Bismil, Kürt Darlı, Türk darlı, Seyit hasan, Türkmen hacı adlı) birkaç karyede sakin olurlar. Hükümet-i Safaviyyeğnin bıraktığı mezhebe (Kızılbaş-Aleviliğe) sapmışlar; anlara, Türman denür. Kusür ahali-i Kürdiyye, Müslim ve mütedeyyin olup, Kürt ve Zaza namlarıyla iki fırkayı şamildir...ğ

Ziya Gökalpğin babasının 1884ğte ğTürkmanğ denilen ğKürtlerdenğ gösterdiği Alevi-Bektaşi köylüleri, Diyarbakırğda Lise Tarih hocalığımız sırasında yakında görerek tanıdık. Bunlar, kendilerinin Karakoyunlularğdan kaldığını ve Musul kesiminden geldiklerini, atalar hatırası olarak anlatırlar; çoğu, ğDede Kargın Ocağığnağ bağlıdır.

Saka/İskitlerğin ünasyağya yayılışı ve hakimiyetini anlatan belgeler ile İran din kitabı ğZend Avestağ ve ğBondahişğten başka, Herodot ve Ksenofonğun anlattıkları da, Saka (İskit) adlı atlı göçebelerin Kürtlerin ulu ataları Paktuk ile Karduklarğın, İranlı Medya ve Pers kavimlerinden apayrı bir soya mensup olduğunu; dillerinin de , İranlılardan başka ve kendilerine mahsus bulunduğunu göstermektedir. Dede Korkut Oğuz nameleri ile ğşeref nameğ ve 1884 ğDiyarbekir Salnamesiğndeki milli Kürt destan ve ananelerinden ibaret ğKürt Oğuz namesiğ de Dicle Kürtlerinin Türkğlerin ğOğuzlarğ kolundan geldiğini , açık açık belirtmektedir. Tarih ile milli destan ve ananelerin bu yoldaki birlik ve tanıklığı, Dicle Kürtleri Dili üzerinde yapılacak ciddi araştırmalarla da, bir gerçek olarak ortaya çıkmaktadır. üteki dört ülkede yaşamış Kürtler gibi, Dicle Kürtleri/Kürmançlar da eskiden anadili Türkçe atlı göçebe ve savaşçı bir uruk iken, bunlar üzerindeki Ateş tapan Sasanlı İran istila ve baskılarının 300 yıl sürmesi sonucunda, bozulup karışık bir hale gelmiştir. Fakat, gerek eskiden kalma uruk adı ğKürtğ, kol adı ğBokhtğ ile ğBeçenğ ve sonraki ğZilğ (Zilan) ile ğMilğ (Milan) ve yüzlerce boy, oymak, tire, oba adları ; gerekse tarih boyunca Dicle Kürtleri bölgesinde tanınan coğrafya adları gibi, Kürmanç dilinin: Aileye, beşiğe, göçebelik ile hayvancılığa ait sözleri de, bunların Oğuzlar kolundan ve Türk ırkından geldiklerini gösterir. Bunları da, kısaca ve belli başlı örnekleriyle tanıyalım.

II. BüLüM : Dil Bakımından Kürtlerin Türklüğü

300 Yıllık Sasanlı İran İstilasının, Kürtlerdeki Tesirleri :
Konuşmamızın ğtarih Bölümüğnde, Herodot ile Ksenofğun Dicle Kürtleri ataları Paktuk/Paktia ve Karduklar üzerine verdiği bilgilerden, bunların ğİranlılardan ayrı dilğ konuştuklarını, ğgiyim-kuşam ve silahlarğ bakımından da, İranlılardan apayrı ve onlara çok düşman olarak yaşadıklarını, belirtmiştik. Ksenofonğdan 70 yıl sonra Yukarı Dicle Boylarını gören Makedonyalı İskenderğin M.ü. 331 Arbela Savaşığna katılan Yunanlılar, Karduklarğın yurdunu ğGordyağ diye tanımışlardı. Miladdan az önce yazan Strabon gibi, II.Yüzyılda yaşayan Dion Cassiusğda Dicle Kürtleri bölgesine, ğGordyenğ (Gord-Yurdu); 359 yılında, Sasanlılar tarafından Romalıların Amida (Diyarbakır)da kuşatılması sırasında bu şehirde bulunan A.Marcellinus ise, ğKorduenğ (Kord Yurdu) diyor. Küçük Arşaklılarğdan 305-310 yıllarında resmen Hıristiyanlığı benimseyen III.Tiridat Han (287-325) çağında, onun bekçiliğini yapan Romalı Agathangelosğun tarihinin V.Yüzyılda Grabar (Eski Haydili) tercümesinde Hıristiyanlığı kabul eden Küçük Arşaklılar Birliğindeki Elbeğlerinin, Arap çayı Aras kavuşağı yanındaki başkentte yapılan derneğe katılmaları anlatırken, buraya gelen 16 Elbeği (Satrap) hanedanı temsilcisi arasında, Van Gölü ile Musul Bölgesi arasındaki hanedanın yurdu, ğKort-ukğ (Kürt-ler) adı ile geçmektedir.***

Muş bölgesinden yetişme Ermeni rahibi Khorenliğnin 440 yılında biten ğHayastam Tarihiğnde, Kürtler bölgesi, ğKort-iç-Aykhğtan kısaltma olarak ğKortçaykhğ adıyla anılır. Bu Khorenliğden kalma sayılan ve Küçük Arşaklılar çağındaki Eyaletler ile Sancakları da anlatan (sonradan eklemeler yapıldığı anlaşılan) Ermenice bir coğrafyada, Küçük Arşaklılarğa bağlı ğKortçaykhğ (Kort-iç-Aykh) Eyaletinde 11 sancak bulunduğu belirtilerek, bunlardan şu 8ğinin adları verilmektedir:

· Kortu,
Gortrik/Kortrik,
· Ardovan,
· (şimdi Bitlisğte ğMotkığ diye anılan Kürmanç boyunda hatırası yaşayan)Motogan,
· (üteden beri Siirt-Diyarbakır arasındaki ğBeşiriğ İlçesinde hatıraları kalan, Beşiran adlı çoğu Yezidi Kürmanç boyu ile ilgili) Bsiran,
· (Ortaçağ süryanice kaynaklarında, ğBa-Kardağ/Karda Adası denilen Cizre Cezire bölgesindeki)Gart-üni (Gart Hanedanı),
· (Bir adaşı Kara bağda ve Aras Solundaki Sancakta bulunan ve köy adlarında da görülen) Cahuk/Cahak,
· (Yukarı Zap suyu boyunda Hakkariğnin bugünkü merkezi üölemerikğin doğu kuzeyinde) Küçük Albak/Alpak.
üteki üç Kürtler Sancağı adını da, başka Küçük Arşaklı kaynaklarından ve Ermenice eserlerden bulabiliyoruz ki, şunlardır:

· (Vanğın Başkale yerindeki)Büyük Albak/Aplak,
· (Hakkari Merkez İlçesi yerindeki) Culamer (üölemerik) ve
· (Hakkari güneyinde Süryanice kaynaklarda ğTamurayeğ denilen) Damoris,

Bunlardan 8. ve 9. sancaklara ad veren ğAlbak/Alpakğ(Alp-lar) boyunun adaşları ve daha kalabalık kolu, Kuzey Azerbaycanğın şirvan kesiminde ve Dağıstanğdaki ğAlbanğ (Alb/Alp-lar) uruğudur. Dede Korkut Oğuz namelerinde, Oğuz elbeğlerine ğgaziğ ve ğulu kahramanğ anlamına hep ğAlpğ denildiğini biliyoruz.

Dicle Kürtlerinin birer Sancağına ad veren ve Aras Irmağı kuzeyindeki Sakalar ülkesinde de görülen ğCahuk/Cahakğ ile ğAlbak/Albanğ gibi iki adaş boydaşlarından başka; 823ğte ölen ünlü Arap müellifi ğFütuh-üş şamğı yazan Vakıdiğden beri, Dicle Kürtleri bölgesindeki 24 oymaklı ğHakkariğ gibi, öteden beri bir ilimizde de adı yaşayan boyun ana kolunun, Aras kuzeyinde ve Kara bağda Berküşad ırmağı boyundaki ğAkarı/Hakarığ bölgesinde yaşadığını ve 1593 Osmanlı Tahririnden buraya ğHakari Sancağığ dendiğini biliyoruz. Amasyağda yatan Azerbaycanlı son büyük mutasavvıf şair Mir-Nigariğnin, H.1304ğte İstanbulğda ve sonra eklemelerle Tiflisğte basılan Türkçe Divanında, Kara bağdaki ğHakari Irmağığ adı, sık sık anılmaktadır.

226ğda I.Ardeşirğin ğHeftan Bokhtğ bölgesini savaşla zaptı üzerine Dicle Kürtleri, Ateş tapıcı Sasanlı İran istilasına uğradı. Küçük Arşaklılar, bundan ancak 60 yıl sonra ve Romalıların yardımları ile 287ğde yeniden ülkelerine sahip olurken, Kürtler Bölgesini de geri alabildiler. III: Tiridat Hanğın resmen Hıristiyanlığı benimsemesiyle 305-310 yıllarında bu yeni dini kabul eden Kürtler, daha eski dine (Güneş, Ay ve Atalar Ruhuğna tapmaya) bağlı kişiler hayatta ve Hıristiyanlık iyice köklenmemişken, 337 yılında yeniden ateş tapıcı İranlıların istilası altında kaldılar. İranlıların Dicle Kürtleri yurdunu istila ile, buralara garnizon yerleştirip onları tesirleri altında bırakmaları, Hazreti ümer çağında İslamlarğın 642ğde Sasanlılarğı yıkmasına kadar, 300 yıldan çok uzun sürdü. üç yüz yıl boyunca Ateş tapan İranlıların baskılı idaresi altında yaşayan ve soydaş Hıristiyan Arşaklı/Oğuzların, Ateş tapıcılığı yaymak ve benimsetmek isteyen Sasanlılarğla yaptıkları kutlu dini ve milli savaşlarına da kalma fırsatını bulamayan Kürtler, bu çağda iki tesir altında kalarak, milli din ve dillerinden bir çok kayıplar verdiler:

· Ateş tapan İranlılardan Farsça ğTanrığ anlamındaki ğİzdğ deyiminden adını alan ğYezidilikğ mezhebini öğrendiler; birçok Kürt boy ve oymakları Yezidi oldu. Bunların kalıntıları, bugün de Türkiye ile Irak topraklarında (ve 1918ğde Türkiyeğden 22 köy halkı Gigorğdan Erevanğa kaçarak) yaşamakta olup, İslam adları taşımalarına rağmen, ğMelek Tavusğ dedikleri şeytana (Ehrimen) tapınmada devam etmektedirler.

· Dicle Kürtlerinin Sakalar çağından kalma ve Oğuzca olan dillerine, başta sayılar ve çarşı-Pazar sözleri olmak üzere, birçok Farsça kelimeler ve deyimler girdi. Bu yüzden zamanla Kürmanç dili, Türkçe-Farsça ve İslamlığın tesiriyle Arapça, hatta komşuların Süryanice ve Ermenice karması bir folklor dili haline geldi.

İslamlığın yayılışından önceki Ateş tapıcı Sasanlı İranlıların 300 yıllık boğucu tesirlerinin izlerini seçemeyen ve tarih ile dilbilgisinden yoksun bir takım aydın geçinen Kürtler de, yabancı yayın ve propagandalarına kapılarak, Kürtlerin bir ğİran diliğ konuştuklarını sanırlar. Halbuki, biraz dikkatle incelendiğinde, bugün bile Dicle Kürtleri ağızlarında, binlerce Oğuz Türkçeğsi sözlerinden başka, sesler ve söyleyiş hususiyetleri de, Oğuzlardakinin aynı olarak devam ettiği görülmektedir. Bu bakımdan, Dicle Kürtleri/Kürmançlar, Batı Türkistanğdaki Taciklerden daha çok, ırk özellikleri gibi, dilleriyle de Oğuz Türklerinden olduklarını gösterirler. Bu arz ettiğimiz hususlara, birer birer ve kısaca işaret edelim.

Bendeniz, alış-veriş konuşması Kürtçeğyi, 1943-1944ğteki ikinci askerliğim sırasında Topçu Teğmeni ve Kantin Subayı iken, Kars Kağızman arasında Aladağğdaki çadırlı ordugahımızda öğrendim.Sonradan, basılı şu dört sözlük ile türlü ağızlardan da derlemeler yaptım:

1) 1879ğda Petersburgğda basılan ğKürtçe-Fransızcağ etimoloji sözlüğü,
2) Mutki Kaymakamı Siirtli Yusuf Ziyaeddin Halidi Paşanın, 1892ğde İstanbulğda ğHediyyetğül Hamiddiyyeğ adı ile basılan ğKürtçe-Arapçağ sözlüğü,
3) Ve 4) 1954 ile 1960ğta Sovyet İlimler Akademisince Moskovağda bastırılan ğKürtçe-Rusçağ iki ferheng.

Gerek arz edilen basılı bu 4 sözlükten, gerekse halk arasından derlediğimiz sözler, 900 yıl önce Kaşgarlı Mahmutğun ğDivanü Lügaatğit Türkğte tanıttığı ve süregelen Oğuzlar diline uygun olup, Oğuzluğun bütün özellikleriyle Kürtlerde yaşaya geldiğini, apaçık göstermektedir. Türk Dil Kurumuğnun aylık dergisi ğTürk Diliğnin 1963 Haziran tarihli141. sayısında çıkan ğKürtlerde de Oğuzcanın İzleri ve Aileye Ait Sözlerğ adlı makalemizde, bunlardan dördüne, örnekler de vererek işaret etmiştik. şimdi bunları kısaca görelim.

Kürtlerde, Oğuzcağnın İzlerinden Beş üzellik :
1- Kaşgarlığnın belirttiği gibi, Türk dilindeki 9 sesli ve öteki sessiz harflerin değerleri, Kürtlerde de vardır. Türkçeğde olmayan sesler, Kürtlerde de yoktur. Arapçağdaki : ayn, dat, th, zel, boğazdan gelen kalın h gibi sesler bulunmaz.

2- Kaşgarlı diyor ki, Oğuzlar ile Kıpçaklar, kelime başlarındaki Y seslerini yutarak konuşurlar. Oğuzlar gibi Kürtler de, bu özelliği yaşata geldiklerinden: Egit/igit (yiğit), éngi (yengi/yeni), ém (yem), epraklı (yaprak), émiş (yemiş), oldaş (yoldaş), onçe/once (yonca), urt(yurt), ilan (yılan), élek (yelek) biçiminde konuşurlar.

3- Yine Kaşgarlı diyor ki: Oğuzlar, bazen kelime başlarına KH sesini katarak söylediklerinden, benim atamın beğ/kumandan anlamındaki unvanı olan Arapça ğAmirği de, ğKhamirğ biçiminde söylerler.

Biz, ğlisan-i Oguzanğ ile yazıldığı belirtilen Dede Korkut Kitabında ve 1515ğte Diyarbekir Eyaleti merkezi olan ğAmidğ şehrinin, Osmanlılara geçişini anlatan Türkçe ve Farsça kaynaklarda, buraya ğHamıdğ (bazen: ğKara Hamidğ) denilerek başa bir ğHğ sesi eklenmiştir. Kür-Aras/ Aran Kürtleri bahsinde de gördüğümüz gibi,1150 yıllarında Hıristiyan Kürtlerinden Kolu uzun oğullarının mensup bulunduğu boy, ğKhél-Babırakanğ (Bıbırgil Eli) adıyla tanınıyordu ve bu addaki Oğuz Türkçeğsiyle ğélğ deyimi, başına bir ğKHğ sesi eklenerek ğKhélğ biçiminde söylenmiştir. Bugün Kürmanç Kürtleri de, oymaklar ve göçebeler birliğine ğkhélğ ve çokluk biçimiyle ğkhélatğ demektedirler. Yine Dicle Kürtleri ile komşuları Türkmenler, komşu bölgeler ile kendi yaşadıkları yerlerdeki coğrafya adları başına da bir ğK/G/KH/Hğ gibi aynı çıkaktan gelen ses eklemişlerdir. Ortaçağdaki ünlü ve para da kesilmiş olan Siirt bölgesinde bulunan ğArzanğ şehri çevresi ve buradan geçen çaya, ğGarzanğ; Diyarbekir bölgesindeki ğAtakğ kalesine ğHatak/Hatakhğ (İb-nülesirğde Arapçağya göre şedde ile ğHattakhğ); ğAdaviyye Tarikatığnın kurucusu olup 1162ğde ölen ve Yezidi Kürtlerce Tanrılık derecesinde tutulan ünlü Arap şeyhi ğAdiğ ye ğHadiğ (ğşeref nameğde), Kara bağ ile Van gölü güneyindeki iki ayrı ve boydaş Saka Boyundan kalma ğAkarığya, her iki bölgede de ğHakkariğ; Van Gölünde Erciş güneyindeki adanın eski belgelerde ğAdırğ diye geçen adına, ğKadır/Gadır Adasığ denilmesi, hep bu eski Oğuzluktan gelen dil özelliği yüzündendir.

Bu uğurda, Kürtlerdeki sözlerden, daha birçok örnekler sayılabilir.

Göktürklerde, koruyucu bir Tanrı adı olarak geçen ğOmayğa, bütün Zazalar, ğAllah, Tek Ulu Tanrığ anlamına, ğHomayğ derler. Hatta 1950ğden az sonraki büyük Kore savaşında bizim tugaydaki Bingöl, Tunceli, Erzincan ve Zaralı Mehmetçiklerin, süngü hücumunda daha çok heyecan duyarak coştukları için, ğAllah, Allah!ğ diye çağıracak yerde, ğHomay, Homayğ sadaları ile düşmanı tepelemiş oldukları, tevatürle söylenir. Kürtler, Oğuzluklarından gelen dil özelliklerine uyarak, şu sözlerin başına da ğKH/G/Hğ sesi ekleyerek söylerler : Türkçe gur (urı/oğul), govant (uvant/düzgün), kharkh (arık/ark), hogeç (ögeç), huda/hude (oda), hedik (edik/çizme), Farsçağdan hewrişim (ipek anlamına ğibrişimğ), hesp (esb/at), hindik (endez/az), hasand (kolay anlamına ğasanğ); Arapçağdan Kheli (erkek adı Ali), Kheziz (erkek adı Aziz), hağıkh (akik taşı), hücret (ücret). Kuzey Iraktaki ğErbilğ şehri adı da, Türkmenlerdeki gibi ğBğ sesi ğWğye çevrilerek ve ilk hecedeki ğRğ de ikinciye aktarılarak ğHewrilğ biçiminde söylenir.