" Devlet Aynı Safta "

[anau]

" Devlet Aynı Safta "



Yazar ı: üzcan YENİüERİ

Yazar İletişim: ozcanyeniceri

Başlık, Hürriyet Gazetesinin manşetidir.
PKK mayınına kurban verilen 6 şehitten birisi olan Vedat Dayıoğluğnun İzmirğdeki cenaze namazı dolayısıyla gazete bu manşeti atmış. Cenaze namazını Cumhurbaşkanı Sezer, Başbakan Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Büyükanıtğın birlikte kılmasını Hürriyet Gazetesi ğDevlet aynı saftağ başlığıyla vermiş.

üeşitli törenlerde bir araya gelmek zorunda kalan Başbakan ile Cumhurbaşkanının birbirlerinin elini sıkmamak ve birbirlerinin yüzüne bakmamak için ellerinden geleni yaptıklarının basına yansıyan rutin haberler arasında olmasının bu başlığın atılmasında rol oynadığı anlaşılmaktadır.

Bir ülkenin Başbakanı, Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanığnın milli bir üzüntüyü paylaşmak için bir araya gelmesi, ülkenin en büyük gazetesine manşet oluyorsa o ülkede bir şeyler yolunda gitmiyor demektir. Başbakan ve Cumhurbaşkanı arasındaki ilişkilerde yaşanan gerilim saklanamaz boyutlara ulaşmıştır.

Bu ilişkilerin TBMMğye taşınmış olması da gerilimin boyutunu göstermesi bakımından önemlidir.

Denizli Milletvekili ümmet Kandoğan TBMMğde konuşurken Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğanğın 19 Mayıs törenleri sırasında yan yana otururken çekilmiş bir fotoğrafını göstererek, ğğSayın Cumhurbaşkanının bu bakışları kin ve nefreti çok iyi tahlil ediyor. ülkenin birliğini ve beraberliğini sağlaması gereken Cumhurbaşkanı, Başbakana nasıl bakıyor.ğ demesi üzerine TBMMğde gerilimli anlar yaşanmıştır.

Haber internette ğ Devletin zirvesinde kin fotoğrafları ğ başlığı altında verilmiş. Başbakan ise televizyonlarda durumun hiç de böyle olmadığını, en azından kendilerinin eskiden olduğu gibi birbirlerine Anayasa fırlatmadıklarını söylüyor. Yalnız Başbakan ile Cumhurbaşkanı bir birine küskün, kızgın ve kırgın değil aynı zamanda ana muhalefet partisi lideriyle de Başbakan arasında normal ötesi bir ilişkinin söz konusu olduğu gözlenmektedir.

Başbakan ana muhalefet partisinin lideriyle Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında görüşmeye dahi tenezzül etmedi. YüK, Yargı ve Genelkurmay Başkanı ile Başbakan basın ve internet üzerinden konuşmaktadır. Sanki Türkiye Cumhuriyeti, kurtuluş savaşı veren bir milletin bir imparatorluktan çıkardığı büyük bir devlet değil de çadır devletidir. Bu ülkeyi yönettiğini sananların yanına ne devlet adamlığı ne de devlet geleneği hiç uğramamış gibidir. Devletin tepesinde birbirlerinin yüzüne nefret, üzerlerine de Anayasa fırlatanların bulunduğu bir ülkede hangi istikrardan söz edilebilir ki?

Devlet yönetiminde kine, nefrete, egoizme ve narsizme yer olur mu ?

Duygularını ve egolarını yönetemeyenler ülkeyi nasıl yönetebilir ?

Birbirlerinin elini sıkmasını beceremeyenler toplumu barış içinde nasıl yaşatabilir ?

Yaşananlar, uzlaşmayı biat etmek ile biat edilmek olarak algılayan insanlardan devlet yöneticisi olamayacağını göstermektedir. Millet yönetiminde tepeden bakıcı, buyurucu, bürokratik ve hiyerarşik tavırlar dönemi de kalkmıştır. Tarih, hakimi mutlak tavırlıların hazin sonlarıyla ağzına kadar doludur. Güçten başka Tanrı tanımayanların da tarihin ve milletin verdiği dersten ibret almaları söz konusu olmamaktadır.
Devletin tepesinde bulunanların kapris ve sürtüşmelerinin bedelini her defasında millet ödemek zorunda kalmaktadır. Hatta Barzani ve Papadopulos gibilerin bile Türkiyeğye yönelik tehditler savururken Türkiyeğnin tepesinde bulunanların yetersiz liderliğinden cesaret aldıkları söylenebilir.

Uzlaşamayan, bir araya gelerek ülke sorunlarını duygudan arındırarak tartışamayan devlet yetkililerinin bulunduğu bir iktidar ile Türk milleti karşı karşıyadır. Bu durum Türk milletinin içeride ve dışarıda küçük düşürülmesine neden olmaktadır. Kişisel kapris ve saplantıları yüzünden devleti aciz, milleti küçük düşürenleri tarihin affettiği görülmemiştir. ünlü Alman Devlet adamı Bismark ğ Güçlüyseniz ve çıkarınız da gerekiyorsa, bir ulusu yok edebilirsiniz. Ama onu küçük düşürdünüz mü, başınız derde girer ğ der

[bozok]

" Devlet Aynı Safta "
Yaşananlar, uzlaşmayı biat etmek ile biat edilmek olarak algılayan insanlardan devlet yöneticisi olamayacağını göstermektedir. Millet yönetiminde tepeden bakıcı, buyurucu, bürokratik ve hiyerarşik tavırlar dönemi de kalkmıştır. Tarih, hakimi mutlak tavırlıların hazin sonlarıyla ağzına kadar doludur. Güçten başka Tanrı tanımayanların da tarihin ve milletin verdiği dersten ibret almaları söz konusu olmamaktadır.
Devletin tepesinde bulunanların kapris ve sürtüşmelerinin bedelini her defasında millet ödemek zorunda kalmaktadır. Hatta Barzani ve Papadopulos gibilerin bile Türkiyeğye yönelik tehditler savururken Türkiyeğnin tepesinde bulunanların yetersiz liderliğinden cesaret aldıkları söylenebilir.

Uzlaşamayan, bir araya gelerek ülke sorunlarını duygudan arındırarak tartışamayan devlet yetkililerinin bulunduğu bir iktidar ile Türk milleti karşı karşıyadır. Bu durum Türk milletinin içeride ve dışarıda küçük düşürülmesine neden olmaktadır. Kişisel kapris ve saplantıları yüzünden devleti aciz, milleti küçük düşürenleri tarihin affettiği görülmemiştir. ünlü Alman Devlet adamı Bismark ğ Güçlüyseniz ve çıkarınız da gerekiyorsa, bir ulusu yok edebilirsiniz. Ama onu küçük düşürdünüz mü, başınız derde girer ğ der

Hürriyet Gazetesinin bir takım iteklemelerle, olayları olduğundan çok farklı şekilde gösterme gayretlerinin nereden kaynaklandığı, niye böyle davrandığı artık herkesin malûmudur. Patronlarının şahsi çıkarları için dört koldan çalıştırılan insanların, "ekmek parası" uğruna böyle bir mesaiye 'yok diyemeyiz' gibi mazur görülebilecek bir gerekçeleri olsa da, şunu unutmasınlar ki; "helal kazanç" gibi çok hürmetkarane bir deyiş de yine bu milletin fikri dimağından çıkmıştır. üyleyse, ekmek parası için sarfettikleri mesailerinin namuslu bir işte harcanarak kazanılıp kazanılmadığına önce dönüp bir baksınlar! Hele mevzubahis olan vatanken!

Sayın üzcan Yeniçeri güzel yazmış, eline sağlık ama "uzlaşamamak" konusuna biraz daha açıklık getirmesi gerekliydi diye düşünüyorum. şayet Sayın Yeniçeri, geçmişte yaşanan bazı 'çapsızlıklar' nedeni ile memleket meseleleri üzerinde uzlaşmayı beceremeyipte ülkeyi bu duruma sürükleyenleri kastediyorsa haklıdır. Ancak bugünkü durumda vatan saydığımız bu mukaddes toprakların dışarıdan gelen talimatlarla iş gören bir ekip eliyle dış düşmanların emellerine teslimi söz konusuyken, böyle bir ekiple uzlaşma arayışı gerekli görülüyor veya mevcut sorunların uzlaşamamaktan kaynaklandığı düşünülüyorsa bu bir hatadır! Artık bu noktada uzlaşmadan söz edilecekse, var olan bu büyük tehlikeye karşı duranların uzlaşmasından-o da yetmez-ittifakından söz edilmesi gerekir. Niyetlerin gizlenemez hale geldiği bu noktada, halen arsızca ve hayasızca milletin kalbini sökmeye azmetmiş insanlarla ne üzerinde uzlaşacağız ki!